Tanrı'ın tüm insanlara peygamber gönderdiğini iyi mi açıklarsınız? Peygamberler niçin gönderilmiştir? Peygamberler niçin gönd...
Tanrı'ın tüm insanlara peygamber gönderdiğini iyi mi açıklarsınız?
Peygamberler niçin gönderilmiştir?
Peygamberler niçin gönderilmiştir?
Tanrı insanlara niçin peygamber göndermiştir?
Peygamberler niçin gönderilmiştir?
Tanrı insanlara niçin peygamber göndermiştir?
Tanrı niçin insanlara peygamber göndermiştir
İnsanların peygamberlere olan ihtiyâcını her akıllı insan algı eder. Şundan dolayı insanların hakikatı, iyiyi, güzeli bulabilmeleri, tek başına akılla mümkün olamamaktadır. Akıl, göz gibidir; bir peygamber vâsıtası ile gönderilen din ise ışık gibidir. Yâni, insanoğlunun aklı, gözü benzer biçimde zayıf yaratılmıştır. Göz, maddeleri, cisimleri karanlıkta göremiyor. Allahü teâlâ, görme âletinden (gözden) yararlanmak için güneşi, ışığı yaratmıştır. Güneşin ve çeşitli ışık larının nûru olmasaydı, göz işe yaramazdı. Tehlikeli cisimlerden, yerlerden kaçamaz, yararlı şeyleri bulamazdı.
Akıl da, yalnız başına mâneviyatı, yararlı, zararı olan şeyleri anlayamıyor. Allahü teâlâ, akıldan faydalanmamız için, Peygamberleri, din ışığını yaratmıştır. Peygamberler, dünyâda ve âhirette rahat etmek yolunu bildirmeselerdi, mücerred akıl bunu bulamazdı; tehlikelerden, zararlardan kurtulamazdı. İslâmiyete uymayan ya da aklı azca olan kimseler ve milletler de, peygamberlerden faydalanamaz; dünyâda ve âhirette tehlikelerden, zararlardan kurtulamazlar.
Kalpleri tedâvi için
Allahü teâlâ, insanları olgunlaştırmak ve kalplerindeki hastalıklarını tedâvi etmek için, ezelde, acıma ederek, peygamberler göndermeyi dilemiştir. Peygamberlerin, bu vazifelerini yapabilmeleri için, itâat etmeyenleri korkutmaları, itâat edenlere müjde vermeleri lâzımdır. Âhirette, birinciler için azap, ikinciler için sevap bulunduğunu haber vermeleri lâzımdır. İnsan, kendine tatlı gelen şeylere kavuşmak ister. Bunlara kavuşabilmek için doğru yoldan sapar, günah işler. Başkalarına fenalık yapar. İnsanları fenalık yapmaktan korumak, dünyâda ve âhirette rahat ve rahatlık içinde yaşamalarını sağlamak için peygamberlerin gönderilmeleri lâzımdır. Dünyâ hayâtı kısadır. Âhiret hayâtı sonsuzdur. Bunun için, âhiret hayâtındaki saâdeti sağlamak ilkin gelmektedir.
Cennete çekmek için
Büyük İslâm âlimleri İmâm-ı Gazâlî ve İmâm-ı Rabbânî'nin de ifâde ettikleri benzer biçimde, peygamberlerin gönderilmesi kahırdır, cebirdir. Şu demek oluyor ki insanları cebir zinciriyle (tatlı bir halde zorlayarak) Cennete çekmek içindir. Nitekim hadîs-i şerîfte: “Zincirlerle Cennete çekilen insanlara şaşkınlık mi ediyorsun?†buyuruldu. Din, Cehenneme gitmemeleri için, insanları bağlayan bir kemenddir. Nitekim hadîs-i şerîfte: “Siz pervâne benzer biçimde, kendinizi ateşe atıyorsunuz. Ben ise, kemerinizden tutup geriye çekiyorum†buyuruldu. Allahü teâlânın cebbarlık (her istediğini yapmak) zincirinin halkalarından biri de, peygamberlerin sözleridir. İnsanlar, doğru yolu, eğri yollardan, bu sözlerle ayırabilirler. Onların gösterdiği tehlikeden, insanda korku hâsıl olur. Bu temyiz (ayırış) bilgisiyle korku, akıl aynası üstündeki tozları temizler. Akıl cilâlanıp, âhiret yolunu tutmanın, dünyâ zevklerine tutulmaktan daha iyi olacağını anlamış olur. Bu anlayış, âhiret için çalışmak irâdesini hâsıl eder. İnsanın uzuvları, irâdesine tâbi olduğundan, uzuvlar âhiret için çalışmaya adım atar. Allahü teâlâ, bu zincirle insanı zorla Cehennemden uzaklaştırmış, Cennete sürüklemiş olur. Peygamberler, koyun sürüsünün çobanına benzer. Sürünün sağ tarafında davet olsa, sol tarafında mağara bulunsa, mağarada kurtlar olsa, çoban, mağara tarafında durup, sopa sallayıp, koyunları korkutarak, davet tarafına kovalar. İşte peygamberlerin gönderilmesi de, buna benzer.
Saâdet yoluna çekmek için
Peygamberler, Yüce Tanrı tarafınca seçilmiş, gönderilmiş insanlardır. ümmetlerini Cenab-ı Hakk'a çağırmak, sapık, yanlış yoldan, doğru yola, saâdet yoluna çekmek için gönderilmişlerdir. Dâvetlerini kabûl edenlere, Cenneti müjdelemişler, inanmayanları Cehennem azâbı ile korkutmuşlardır. Onların Allahü teâlâdan getirdikleri her haber doğrudur, yanlışlık ihtimali yoktur.
Peygamberler hakkında, Kur'ân-ı kerîm'de bazı ayet-i kerimelerde meâlen buyuruluyor ki:
“(Ãmân edenleri Cennetle) müjdeleyici, (küfredenleri de Cehennemle) ürkütücü olarak peygamberler yolladık ki, bu peygamberlerin gelişinden sonrasında insanların (yarın) kıyâmette: (Bizi îmâna çağıran olmadı) diye Tanrı'a bir hüccet ve özürleri olmasın. Tanrı azizdir, hükmünde hikmet sâhibidir.†(Nisâ sûresi: 165) Demek ki Peygamberler, insanlara müjde vermek ve bununla birlikte korkutmak için gönderilmiştir. Böylece, insanların Allahü teâlâya özür, bahâne yapmaları önlendi.
“...Peygamberler göndermedikçe azap yapmayız.†(İsrâ sûresi:15)
“Peygamberin, üzerinizdeki (vazifesi) sadece ilâhî emirleri tebliğdir. Tanrı, açıkladığınız ve gizlediğiniz (sözlerle hareketlerinizin) hepsini bilir.†(Mâide sûresi: 99)
“Allah'ı ve resullerini inkar eden kâfirler, Allahü teâlânın emirleriyle Peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak istiyorlar. Bir kısmına inanırız; bir kısmına inanmayız diyorlar. Ãmân ile sövgü içinde bir yol açmak istiyorlar. Onlar(ın hepsi) hakikaten kâfirdirler. Kâfirlere, çok acı azâbları (Cehennem azâbını) hazırladık.†(Nisâ sûresi: 150-151)
Kullarına çok acıdığı için
Allahü teâlâ, yarattığı bu âlemle varlığını belli etmiş olduğu benzer biçimde, kullarına çok acıyarak, var bulunduğunu ek olarak da bildirmiştir. Âdem aleyhisselâmdan başlayarak, her asırda, dünyânın her tarafındaki insanoğlu arasından en iyi, en üstün olarak yarattığı birisine melekle haber göndererek, kendi isimlerini bildirmiş ve insanların dünyâda ve âhirette rahat etmeleri, iyi yaşamaları için, ne yapmaları ve nelerden sakınmaları lâzım bulunduğunu açıklamıştır. İnsanlar eski şeyleri unuttukları için ve daima bulunan fena kimseler, peygamberlerin kitaplarını ve sözlerini değiştirdiklerinden, eski dinler unutulmuş, bilinenleri de bozulmuştur. Herşeyi yaratan yüce Tanrı, insanlara acıdığı için, kullarına son bir peygamber ve yeni bir din (İslamiyet) göndermiştir. Bu dîn-i İslamı kıyâmete kadar koruyacağını, fena insanların saldırmalarına, değiştirmeye, bozmaya kalkışmalarına karşın bunu, bozulmamış olarak her yere yayacağını müjdelemiştir.
Peygamberlerin sonuncusu, Muhammed aleyhisselâmdır. O'nun dîni tüm dinleri nesh etmiş, yürürlükten kaldırmıştır. O'nun kitabı, geçmiş kitapların en iyisidir. O'nun getirmiş olduğu din kıyâmete kadar bâkîdir. Kimse tarafınca değiştirilemeyecektir. Ãsâ aleyhisselâm gökten inecek ise de, O'nun dîniyle amel edecek, yâni O'nun ümmeti olacaktır.
Tanrı'tan almış olduğu emirleri insanlara ulaştıran kişiye ne denir?
Peygamberlerin Tanrı'tan almış olduğu mesajları insanlara bildirmelerine ne denir?
Tanrı'a inanmanın insanlara yüklediği sorumluluklar nedir?
Bu ileti 'en iyi yanıt' seçilmiştir.
Peygamberler niçin gönderilmiştir?
Peygamberler niçin gönderilmiştir?
Tanrı insanlara niçin peygamber göndermiştir?
Peygamberler niçin gönderilmiştir?
Tanrı insanlara niçin peygamber göndermiştir?
Tanrı niçin insanlara peygamber göndermiştir
İnsanların peygamberlere olan ihtiyâcını her akıllı insan algı eder. Şundan dolayı insanların hakikatı, iyiyi, güzeli bulabilmeleri, tek başına akılla mümkün olamamaktadır. Akıl, göz gibidir; bir peygamber vâsıtası ile gönderilen din ise ışık gibidir. Yâni, insanoğlunun aklı, gözü benzer biçimde zayıf yaratılmıştır. Göz, maddeleri, cisimleri karanlıkta göremiyor. Allahü teâlâ, görme âletinden (gözden) yararlanmak için güneşi, ışığı yaratmıştır. Güneşin ve çeşitli ışık larının nûru olmasaydı, göz işe yaramazdı. Tehlikeli cisimlerden, yerlerden kaçamaz, yararlı şeyleri bulamazdı.
Akıl da, yalnız başına mâneviyatı, yararlı, zararı olan şeyleri anlayamıyor. Allahü teâlâ, akıldan faydalanmamız için, Peygamberleri, din ışığını yaratmıştır. Peygamberler, dünyâda ve âhirette rahat etmek yolunu bildirmeselerdi, mücerred akıl bunu bulamazdı; tehlikelerden, zararlardan kurtulamazdı. İslâmiyete uymayan ya da aklı azca olan kimseler ve milletler de, peygamberlerden faydalanamaz; dünyâda ve âhirette tehlikelerden, zararlardan kurtulamazlar.
Kalpleri tedâvi için
Allahü teâlâ, insanları olgunlaştırmak ve kalplerindeki hastalıklarını tedâvi etmek için, ezelde, acıma ederek, peygamberler göndermeyi dilemiştir. Peygamberlerin, bu vazifelerini yapabilmeleri için, itâat etmeyenleri korkutmaları, itâat edenlere müjde vermeleri lâzımdır. Âhirette, birinciler için azap, ikinciler için sevap bulunduğunu haber vermeleri lâzımdır. İnsan, kendine tatlı gelen şeylere kavuşmak ister. Bunlara kavuşabilmek için doğru yoldan sapar, günah işler. Başkalarına fenalık yapar. İnsanları fenalık yapmaktan korumak, dünyâda ve âhirette rahat ve rahatlık içinde yaşamalarını sağlamak için peygamberlerin gönderilmeleri lâzımdır. Dünyâ hayâtı kısadır. Âhiret hayâtı sonsuzdur. Bunun için, âhiret hayâtındaki saâdeti sağlamak ilkin gelmektedir.
Cennete çekmek için
Büyük İslâm âlimleri İmâm-ı Gazâlî ve İmâm-ı Rabbânî'nin de ifâde ettikleri benzer biçimde, peygamberlerin gönderilmesi kahırdır, cebirdir. Şu demek oluyor ki insanları cebir zinciriyle (tatlı bir halde zorlayarak) Cennete çekmek içindir. Nitekim hadîs-i şerîfte: “Zincirlerle Cennete çekilen insanlara şaşkınlık mi ediyorsun?†buyuruldu. Din, Cehenneme gitmemeleri için, insanları bağlayan bir kemenddir. Nitekim hadîs-i şerîfte: “Siz pervâne benzer biçimde, kendinizi ateşe atıyorsunuz. Ben ise, kemerinizden tutup geriye çekiyorum†buyuruldu. Allahü teâlânın cebbarlık (her istediğini yapmak) zincirinin halkalarından biri de, peygamberlerin sözleridir. İnsanlar, doğru yolu, eğri yollardan, bu sözlerle ayırabilirler. Onların gösterdiği tehlikeden, insanda korku hâsıl olur. Bu temyiz (ayırış) bilgisiyle korku, akıl aynası üstündeki tozları temizler. Akıl cilâlanıp, âhiret yolunu tutmanın, dünyâ zevklerine tutulmaktan daha iyi olacağını anlamış olur. Bu anlayış, âhiret için çalışmak irâdesini hâsıl eder. İnsanın uzuvları, irâdesine tâbi olduğundan, uzuvlar âhiret için çalışmaya adım atar. Allahü teâlâ, bu zincirle insanı zorla Cehennemden uzaklaştırmış, Cennete sürüklemiş olur. Peygamberler, koyun sürüsünün çobanına benzer. Sürünün sağ tarafında davet olsa, sol tarafında mağara bulunsa, mağarada kurtlar olsa, çoban, mağara tarafında durup, sopa sallayıp, koyunları korkutarak, davet tarafına kovalar. İşte peygamberlerin gönderilmesi de, buna benzer.
Saâdet yoluna çekmek için
Peygamberler, Yüce Tanrı tarafınca seçilmiş, gönderilmiş insanlardır. ümmetlerini Cenab-ı Hakk'a çağırmak, sapık, yanlış yoldan, doğru yola, saâdet yoluna çekmek için gönderilmişlerdir. Dâvetlerini kabûl edenlere, Cenneti müjdelemişler, inanmayanları Cehennem azâbı ile korkutmuşlardır. Onların Allahü teâlâdan getirdikleri her haber doğrudur, yanlışlık ihtimali yoktur.
Peygamberler hakkında, Kur'ân-ı kerîm'de bazı ayet-i kerimelerde meâlen buyuruluyor ki:
“(Ãmân edenleri Cennetle) müjdeleyici, (küfredenleri de Cehennemle) ürkütücü olarak peygamberler yolladık ki, bu peygamberlerin gelişinden sonrasında insanların (yarın) kıyâmette: (Bizi îmâna çağıran olmadı) diye Tanrı'a bir hüccet ve özürleri olmasın. Tanrı azizdir, hükmünde hikmet sâhibidir.†(Nisâ sûresi: 165) Demek ki Peygamberler, insanlara müjde vermek ve bununla birlikte korkutmak için gönderilmiştir. Böylece, insanların Allahü teâlâya özür, bahâne yapmaları önlendi.
“...Peygamberler göndermedikçe azap yapmayız.†(İsrâ sûresi:15)
“Peygamberin, üzerinizdeki (vazifesi) sadece ilâhî emirleri tebliğdir. Tanrı, açıkladığınız ve gizlediğiniz (sözlerle hareketlerinizin) hepsini bilir.†(Mâide sûresi: 99)
“Allah'ı ve resullerini inkar eden kâfirler, Allahü teâlânın emirleriyle Peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak istiyorlar. Bir kısmına inanırız; bir kısmına inanmayız diyorlar. Ãmân ile sövgü içinde bir yol açmak istiyorlar. Onlar(ın hepsi) hakikaten kâfirdirler. Kâfirlere, çok acı azâbları (Cehennem azâbını) hazırladık.†(Nisâ sûresi: 150-151)
Kullarına çok acıdığı için
Allahü teâlâ, yarattığı bu âlemle varlığını belli etmiş olduğu benzer biçimde, kullarına çok acıyarak, var bulunduğunu ek olarak da bildirmiştir. Âdem aleyhisselâmdan başlayarak, her asırda, dünyânın her tarafındaki insanoğlu arasından en iyi, en üstün olarak yarattığı birisine melekle haber göndererek, kendi isimlerini bildirmiş ve insanların dünyâda ve âhirette rahat etmeleri, iyi yaşamaları için, ne yapmaları ve nelerden sakınmaları lâzım bulunduğunu açıklamıştır. İnsanlar eski şeyleri unuttukları için ve daima bulunan fena kimseler, peygamberlerin kitaplarını ve sözlerini değiştirdiklerinden, eski dinler unutulmuş, bilinenleri de bozulmuştur. Herşeyi yaratan yüce Tanrı, insanlara acıdığı için, kullarına son bir peygamber ve yeni bir din (İslamiyet) göndermiştir. Bu dîn-i İslamı kıyâmete kadar koruyacağını, fena insanların saldırmalarına, değiştirmeye, bozmaya kalkışmalarına karşın bunu, bozulmamış olarak her yere yayacağını müjdelemiştir.
Peygamberlerin sonuncusu, Muhammed aleyhisselâmdır. O'nun dîni tüm dinleri nesh etmiş, yürürlükten kaldırmıştır. O'nun kitabı, geçmiş kitapların en iyisidir. O'nun getirmiş olduğu din kıyâmete kadar bâkîdir. Kimse tarafınca değiştirilemeyecektir. Ãsâ aleyhisselâm gökten inecek ise de, O'nun dîniyle amel edecek, yâni O'nun ümmeti olacaktır.
YORUMLAR