Betimleyici ifade nedir, iyi mi tanımlanır? Betimleme türleri ve örnekleri nedir? Betimleyici Ifade Biçimi Betimleme en yalın b...
Betimleyici ifade nedir, iyi mi tanımlanır?
Betimleme türleri ve örnekleri nedir?
Betimleme türleri ve örnekleri nedir?
Betimleyici Ifade Biçimi
Betimleme en yalın biçimiyle sözcüklerle fotoğraf çizme işidir. Varlıkların niteliklerini,bu varlıkların duyularımız üstünde uyandırdıkları izlenimleri belirtmektir.Betimleme nesnelerin, varlıkların, belirgin özelliklerini tanıtıp göz önünde canlandırmaktır.Bu anlatımda okuyucunun çeşitli duyularına seslenilerek anlatılan varlıkla ilgili izlenim kazanılması amaçlanır.Bu amacın gerçekleşmesi için titiz bir gözlem gerekir.Gözlem esnasında ayırt edici özelliklerin anlatılmasına itina gösterilir.
Betimleme, yalın bir söyleşiyle sözcüklerle fotoğraf çizme sanatıdır. Görme, işitme, tatma, dokunma, koklama… şeklinde duyu organlarımız vasıtasıyla varlıkların belirleyici niteliklerini idrak etme, bu nitelikleri belirterek onları görünür kılmadır. Betimleme, varlıkların kendilerine özgü niteliklerini sözcüklerle anlatma işidir. Varlıkların, eşyaların ve olayların en belirgin özellikleriyle tanıtılıp, göz önünde canlandırılmasına yönelik bir ifade yoludur. Betimleme, bir bakıma varlıkların, nesnelerin ve olayların sözcüklerle resmini çizmektir. Bu ifade okuyucuların duygularına, hayal gücüne seslenir; doğrusu yazar dış dünya ile, varlıklarla ilgili izlenimlerini okurlara da aktarmak ister. Bunun için de bilgili, titiz bir gözlem kanalıyla detay seçer. Seçtiği ayrıntıları imge (hayal) oluşturacak şekilde düzenler.
Ayrıntılar genelden özele ya da özelden genele doğru sıralanabilir. Sözgelimi bir kentin genel görünümünü anlattıktan sonrasında özellik taşıyan bir yapısını (hastane, kışla, park, cami…) ele almak genelden özele doğru bir betimlemedir. Bir hayvanın ilgiyi üzerine çeken gözlerinden başlayarak tüm gövdesini tanıtmak da özelden genele doğru bir betimlemedir.
Mevzuları Bakımından Betimleme Türleri
- İnsan betimlemesi
- Hayvan betimlemesi
- Eşya betimlemesi
- Görünüm betimlemesi
- Vaka betimlemesi
Amaçları Bakımından Betimleme Türleri
- Açıklayıcı - teknik betimleme
- Sanat içerikli - izlenimsel betimleme
Örnek: Sarı yağmur incecik, ışığın üzerine yağan başka bir ışık şeklinde iniyordu. Bölgeler, ince yağmuru buradan alıp hızla azca öteye döküveriyordu. Kuşlar boyunlarını içlerine çekmişler, tüyleri domur domur, dallarda kıpırtısız duruyor. Yağmurun içinden mor bir kelebek seli geçti. İleride akar çayın kıyısında bir çıvgına tutulup, bir yaşam çalısının üstünde kasırgalandı, yaşam çalısı mosmor oldu, tepeden tırnağa; bir süre karmakarışık iç içe uğunarak, salkım saçak toparlanıp dağılarak, orada savruldu. Sonrasında mor toparlak sarının ışıltısında eridi, dağıldı, usul usul yitip gitti. Bu parçada doğadaki vakalar bir devinim içinde verilirken varlıklar çeşitli özellikleriyle çoğunlukla görme duyusuna seslenen bir şekilde gözler önünde canlandırılmıştır.
Örnek: Eski bir taş köprü geçildikten sonrasında fukara mahallelere giriliyor ve sefalet,tüm dehşeti ve çirkinliğiyle başlıyordu.Ortalarından akan çirkin sularında yarı çıplak çocuklarla çamurdan köpekler, eğri büğrü sokaklar… Tezekten, çamurdan yapılmış yarı yarıya toprağa gömülmüş penceresiz kulübeler…
Daha Fazla Bilgi
Sebep: İç başlık düzeni!!
Anne sevgisi ile ilgili betimleme örnekleri verir misiniz?
Gök cisimleri ile ilgili betimleme örnekleri verir misiniz?
Betimleme türleri nedir, örnek verir misiniz?
Bu ileti 'en iyi çözüm' seçilmiştir.
Betimleyici Ifade Biçimi
Betimleme en yalın biçimiyle sözcüklerle fotoğraf çizme işidir. Varlıkların niteliklerini,bu varlıkların duyularımız üstünde uyandırdıkları izlenimleri belirtmektir.Betimleme nesnelerin, varlıkların, belirgin özelliklerini tanıtıp göz önünde canlandırmaktır.Bu anlatımda okuyucunun çeşitli duyularına seslenilerek anlatılan varlıkla ilgili izlenim kazanılması amaçlanır.Bu amacın gerçekleşmesi için titiz bir gözlem gerekir.Gözlem esnasında ayırt edici özelliklerin anlatılmasına itina gösterilir.
Betimleme, yalın bir söyleşiyle sözcüklerle fotoğraf çizme sanatıdır. Görme, işitme, tatma, dokunma, koklama… şeklinde duyu organlarımız vasıtasıyla varlıkların belirleyici niteliklerini idrak etme, bu nitelikleri belirterek onları görünür kılmadır. Betimleme, varlıkların kendilerine özgü niteliklerini sözcüklerle anlatma işidir. Varlıkların, eşyaların ve olayların en belirgin özellikleriyle tanıtılıp, göz önünde canlandırılmasına yönelik bir ifade yoludur. Betimleme, bir bakıma varlıkların, nesnelerin ve olayların sözcüklerle resmini çizmektir. Bu ifade okuyucuların duygularına, hayal gücüne seslenir; doğrusu yazar dış dünya ile, varlıklarla ilgili izlenimlerini okurlara da aktarmak ister. Bunun için de bilgili, titiz bir gözlem kanalıyla detay seçer. Seçtiği ayrıntıları imge (hayal) oluşturacak şekilde düzenler.
Ayrıntılar genelden özele ya da özelden genele doğru sıralanabilir. Sözgelimi bir kentin genel görünümünü anlattıktan sonrasında özellik taşıyan bir yapısını (hastane, kışla, park, cami…) ele almak genelden özele doğru bir betimlemedir. Bir hayvanın ilgiyi üzerine çeken gözlerinden başlayarak tüm gövdesini tanıtmak da özelden genele doğru bir betimlemedir.
Mevzuları Bakımından Betimleme Türleri
- İnsan betimlemesi
- Hayvan betimlemesi
- Eşya betimlemesi
- Görünüm betimlemesi
- Vaka betimlemesi
Amaçları Bakımından Betimleme Türleri
- Açıklayıcı - teknik betimleme
- Sanat içerikli - izlenimsel betimleme
Örnek: Sarı yağmur incecik, ışığın üzerine yağan başka bir ışık şeklinde iniyordu. Bölgeler, ince yağmuru buradan alıp hızla azca öteye döküveriyordu. Kuşlar boyunlarını içlerine çekmişler, tüyleri domur domur, dallarda kıpırtısız duruyor. Yağmurun içinden mor bir kelebek seli geçti. İleride akar çayın kıyısında bir çıvgına tutulup, bir yaşam çalısının üstünde kasırgalandı, yaşam çalısı mosmor oldu, tepeden tırnağa; bir süre karmakarışık iç içe uğunarak, salkım saçak toparlanıp dağılarak, orada savruldu. Sonrasında mor toparlak sarının ışıltısında eridi, dağıldı, usul usul yitip gitti. Bu parçada doğadaki vakalar bir devinim içinde verilirken varlıklar çeşitli özellikleriyle çoğunlukla görme duyusuna seslenen bir şekilde gözler önünde canlandırılmıştır.
Örnek: Eski bir taş köprü geçildikten sonrasında fukara mahallelere giriliyor ve sefalet,tüm dehşeti ve çirkinliğiyle başlıyordu.Ortalarından akan çirkin sularında yarı çıplak çocuklarla çamurdan köpekler, eğri büğrü sokaklar… Tezekten, çamurdan yapılmış yarı yarıya toprağa gömülmüş penceresiz kulübeler…
Daha Fazla Bilgi
Sebep: Ileti düzeni / Kırık bağlantı!
Çeşitli betimleme örnekleri verir misiniz?
Sebep: Sual düzeni!
Bir ağaç iyi mi betimlenir, örnek verir misiniz?
Sebep: Sual düzeni!
Köpek ile ilgili betimleme örneği verir misiniz?
Sebep: Sual düzeni!
Köpekle İlgili Betimleme Örneği
Köpeğim Çomar, köyün en iri cüsseli köpeği idi. Kangal türü bir köpekti. Kafasının üstünde, el kadar bir siyahlık vardı. Burnunda, kuyruğunun ucunda ve patilerinde de siyahlık vardı. Çok sadık bir köpekti. Bir çekince karşısında, derhal bir bekçi şeklinde korurdu beni. Ufak kardeşim kimi zaman, sanki bir atmış şeklinde, köpeğimin sırtına binerdi.
Sebep: Alıntı sual kaldırıldı!
Betimleme Örnekleri
"Son aşama sakin, sinek uçsa sesi duyulacak kadar sessiz bir odadayız."
"Gözümüzün önünde uzayıp giden uçsuz bucaksız masmavi deniz ve çam ağaçlarına şarkı söyleten rüzgâr insana yaşama luğu veriyordu."
"İstanbul'da beklenmeyen bir halde nüfusun artÂması ve buna bağlı olarak gecekonduların çoğalÂması altyapının kurulmasını zorlaştırmakta, su, yol şeklinde problemler çözümsüz kalmaktadır. Kentlerin dokusunda mühim değişmeler görülmektedir. İstanÂbul'un eski semtleri olan Beyoğlu, Sirkeci, EmiÂnönü ve Beyazıt'ta taş ve ara sokaklarda ahşap binalar, birbirlerini kesen dar sokak ve caddeler yer almıştır. Bakırköy, Caddebostan, Etiler, Nişantaşı, Levent şeklinde yeni semtlerde bir çok kez doğrusal uzanış gösteren ve birbirlerini dik olarak kesen cadde ve sokaklar vardır. Ataköy, Bahçeşehir şeklinde planlı olarak kurulan semtlerde daha tertipli caddeler yer almakta, çok kattan oluşan binalar yaÂpılmaktadır." (Prof. Dr. İbrahim ATALAY)
Izah etme: Yazar, istanbul'la ilgili gözlemlerini kendi alanı açısınÂdan duygusallıktan uzak bir anlatımla ortaya koymuşÂtur. Yazar, kendi perspektif ile fakat öznel olmayan bir üslupla betimleme yapıyor. Oldukça yalın, gerçeğe uygun, sanatl söyleyişlere başvurulmayan bir ifade söz mevzusu.
Horoz Betimlemesi Sırtında sanki kanla, altınla işlenmiş ağır, parıl parıl bir manto! Başlangıcında yırtıcı ruhunun timsali şeklinde balta şeklinde kıpkırmızı tacı! Yerde hançer şeklinde keskin bir gaga! Sonrasında, ayaklarındaki mahmuz dediğimiz sivri süngüleri! Dikkat ederdim: Tavukların hiçbirini sevmezdi.
Yerde bir şey bulup “gıt gıt†diye çağırması, beni hiddetlendiren bir yalandı. Yiyecek bir şey buldu mu kendi yutardı. Yenmeyecek, yutulmayacak bir taş, bir kum parçası buldu mu derhal tavuğa ikram:
- Gıt, gıt, gıt!. Ö.Seyfettin
Mümine Hatun Türbesi
Nahçivan'daki Mümine Hatun Türbesi, çok köşeli Selçuklu türbe tipinin ve tuğla işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Dıştan on köşeli, içten silindir biçimli bir yapısı vardır. Saçak kısmında üç mukarnas sırası ve kufi yazı şeridi gövdeyi sarıyor. Bu Çini harfli şeridin altından on kenar, silmelerle birbirlerinden ayrılır. Tuğla mozaik yazıların süslediği silmeler, her biri değişik kompozisyonlar taşıyan panolar biçimindeki yüzeyleri sınırlandırır. Sivri kemerli kapının üzerine, eseri meydana getiren Nahçivanlı Usta Acem-i ibn Ebu Bekr'in imza kitabesi konmuştur. Daha yukarıdaki bir kitabeden de yapının 1187'de tamamlandığı, okunması mümkün. (Suut Kemal Yetkin, İslam devletlerinde Sanat)
Örnek Betimleme 1 : Gökyüzünün açık güneşli olduğu bir ilkbahar günüydü. Öğleden sonrasında saat tam beşe çeyrek kala arabamla Guercina'nın Pazar yerine geldim. Alan insan kaynıyordu. Birden çanlar çalmaya sirenler ötmeye başladı. İlk kez gökten düşen bir bombayı sonrasında bunun arkasından on sekiz tane kadar bulunduğunu sayabildiğim cenk uçaklarını gördüm. Bombaların patlaması anlatılamaz bir panik yarattı. Ben beş milis askeriyle beraber ufak bir tahta köprünün altına saklandım. Oldukça iyi gizlendiğimiz yerden meydanda meydana gelenleri hanımefendilerin adamların evlatların ve hatta hayvanların iyi mi bir şaşkınlık ve korku içinde kaçıştıklarını dehşetle görebiliyorduk… Bu parçada yazar ansızın karşısına çıkan cenk ortamını; bu ortamda insanların iyi mi davrandıklarını betimliyor.
Örnek Betimleme 2 : Sarı yağmur incecik ışığın üzerine yağan başka bir ışık şeklinde iniyordu. Bölgeler ince yağmuru buradan alıp hızla azca öteye döküveriyordu. Kuşlar boyunlarını içlerine çekmişler tüyleri domur domur dallarda kıpırtısız duruyor. Yağmurun içinden mor bir kelebek seli geçti. İleride akar çayın kıyısında bir çıvgına tutulup bir yaşam çalısının üstünde kasırgalandı yaşam çalısı mosmor oldu tepeden tırnağa; bir süre karmakarışık iç içe uğunarak salkım saçak toparlanıp dağılarak orada savruldu. Sonrasında mor toparlak sarının ışıltısında eridi dağıldı usul usul yitip gitti. Bu parçada doğadaki vakalar bir devinim içinde verilirken varlıklar çeşitli özellikleriyle çoğunlukla görme duyusuna seslenen bir şekilde gözler önünde canlandırılmıştır.
Örnek Betimleme 3 : Eski bir taş köprü geçildikten sonrasında fukara mahallelere giriliyor ve sefaletbütün dehşeti ve çirkinliğiyle başlıyordu.Ortalarından akan çirkin sularında yarı çıplak çocuklarla çamurdan köpekler eğri büğrü sokaklar… Tezekten çamurdan yapılmış yarı yarıya toprağa gömülmüş penceresiz kulübeler…
Vaka Betimlemesi
‘Mart başlayalı kırkını geçmiş nice tanıdıklarım hastalığa yakalandı. Bazılarının bronşiti, bazılarının romatizması azmış. Baharın hastalıkları saymakla tükenmez ki,.. Mart güneşi canlılığı ile çöreklenip yatan tüm yılanları uyandırıyor. Toprağın tekrardan gençliğe kavuştuğu bu mevsimde, hava, kuş cıvıltıları ile birlikte insan iniltileri ve hırıltıları ile dolu. Dün, neşeli bir kır köşesinde baharın bu iki zıt levhasını yan yana gördüm: Bir yanda genç hayvanlar oynaşıyor, kuşlar uçuyor; diğer yanda ise yaşlı hastalar, bitkin iskeletlerin soğumuş kemiklerini güneşte ısıtmakla meşgul. Bahar, bir muhasip şeklinde, hayata yeni kavuşturduğu mahkûmların sayısını, yaşayanların toplamından çıkartmakta.†Ahmet Haşim, “Bize Göreâ€
Fiziki Betimleme
“Milly Buck şafak sökerken barakadan çıktı. Sundurmada durarak biran gökyüzüne baktı. Şişman, çarpık bacaklı, uçları aşağı doğru kıvrık bıyıklı, avuçları nasır bağlamış dört köşe elleri olan bir adamdı. Su rengindeki gözlerinde düşünceli bir ifade vardı. Şapkasının altından fırlayan saçları dik dik ve dağınıktı. Bir taraftan sundurmada duruyor, bir taraftan da gömleğinin eteğini pantolonunun içine sokmaya çalışıyordu. Kemerini çözdü. Yeniden bağladı. Aradan geçen seneler zarfında Billy'nin göbeğinin ne aşama fark ettiğini kemerindeki yıpranmış deliklerden idrak etmek mümkündü. Havayı iyice denetim ettikten sonrasında birini işaret parmağıyla kapatıp kuvvetle sümkürerek burun deliklerini sırayla temizledi. Sonrasında ellerini ovuşturarak ahıra doğru ilerledi.†John Steinbeck , “Kırmızı Midilliâ€den
Ruh Betimlemesi
“Giton, dolgun yüzlü, yanakları şişkin, dik bakışlı, kendine güvenir, omuzları geniş, göbekli, bakışı sağlam, yürüyüşü sert biridir. Konuşurken de kendine pek güvenir, fakat karşısındakini derhal asla dinlemez. Ona sözlerini yine ettirir. Mendili kocamandır, burnunu gürültüyle siler, uzağa tükürür, bağırarak hapşırır. Gündüz uyur, derin derin, her insanın içinde de olsa horlayarak uyur. Yemekte, otomobilde yeri herkesten çok yer kaplar. Gezintilerde hep ortadadır, o durunca durulur, yürüyünce yürünülür. Ona uyar hepimiz, isterse konuşanın sözünü keser. Fakat onun sözü kesilmez, o istediği kadar söyler ve söylediği kadar dinlenir. Hepimiz onun düşüncesindedir. Verdiği haberler doğrudur. Oturunca koltuğa gömülür. Bacak bacak üzerine atar, kaşlarını çatar, şapkasını birden arkaya atarsa, bu iddialı, kendini beğenmiş, küstah bir alın ortaya çıkarıyor anlama gelir. Öfkelidir, sabırsızdır, iddiacıdır, nüktedan, küstah, inatçı, gevşek, terbiye mevzusunda zayıftır. Kahkahalarla güler, politikacıdır, gizli saklı işleri vardır, kendini parlak zeka, kıymetli sanır. Zengindir.†La Bruyör, Karakterlerâ€den
Hayvan Betimlemesi
“Küçük yüzü pek sempatik idi: Pırıldayan, genç, neredeyse çocuk gözleri ve pembe burnunun ucu görünüyordu. Vücudu, ipek şeklinde, tertemiz, sıcacık, güzel kokulu, dokunulması ve öpülmesi zevkli bir küme, Ankara yapağısı içinde kayboluyordu. Kulaklarının içinde canlı gözler üstüne bir kurdele şeklinde dümdüz yerleştirilmiş, siyah bir takke omuzlara atılıvermiş kısa, siyah bir pelerin ve son olarak, bir yelpaze şeklinde kımıldanıp duran sorguca benzer siyah bir kuyruk. İşte yeni kedimiz.â€
Kaynak:
"Son aşama sakin, sinek uçsa sesi duyulacak kadar sessiz bir odadayız."
"Gözümüzün önünde uzayıp giden uçsuz bucaksız masmavi deniz ve çam ağaçlarına şarkı söyleten rüzgâr insana yaşama luğu veriyordu."
"İstanbul'da beklenmeyen bir halde nüfusun artÂması ve buna bağlı olarak gecekonduların çoğalÂması altyapının kurulmasını zorlaştırmakta, su, yol şeklinde problemler çözümsüz kalmaktadır. Kentlerin dokusunda mühim değişmeler görülmektedir. İstanÂbul'un eski semtleri olan Beyoğlu, Sirkeci, EmiÂnönü ve Beyazıt'ta taş ve ara sokaklarda ahşap binalar, birbirlerini kesen dar sokak ve caddeler yer almıştır. Bakırköy, Caddebostan, Etiler, Nişantaşı, Levent şeklinde yeni semtlerde bir çok kez doğrusal uzanış gösteren ve birbirlerini dik olarak kesen cadde ve sokaklar vardır. Ataköy, Bahçeşehir şeklinde planlı olarak kurulan semtlerde daha tertipli caddeler yer almakta, çok kattan oluşan binalar yaÂpılmaktadır." (Prof. Dr. İbrahim ATALAY)
Izah etme: Yazar, istanbul'la ilgili gözlemlerini kendi alanı açısınÂdan duygusallıktan uzak bir anlatımla ortaya koymuşÂtur. Yazar, kendi perspektif ile fakat öznel olmayan bir üslupla betimleme yapıyor. Oldukça yalın, gerçeğe uygun, sanatl söyleyişlere başvurulmayan bir ifade söz mevzusu.
Horoz Betimlemesi Sırtında sanki kanla, altınla işlenmiş ağır, parıl parıl bir manto! Başlangıcında yırtıcı ruhunun timsali şeklinde balta şeklinde kıpkırmızı tacı! Yerde hançer şeklinde keskin bir gaga! Sonrasında, ayaklarındaki mahmuz dediğimiz sivri süngüleri! Dikkat ederdim: Tavukların hiçbirini sevmezdi.
Yerde bir şey bulup “gıt gıt†diye çağırması, beni hiddetlendiren bir yalandı. Yiyecek bir şey buldu mu kendi yutardı. Yenmeyecek, yutulmayacak bir taş, bir kum parçası buldu mu derhal tavuğa ikram:
- Gıt, gıt, gıt!. Ö.Seyfettin
Mümine Hatun Türbesi
Nahçivan'daki Mümine Hatun Türbesi, çok köşeli Selçuklu türbe tipinin ve tuğla işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Dıştan on köşeli, içten silindir biçimli bir yapısı vardır. Saçak kısmında üç mukarnas sırası ve kufi yazı şeridi gövdeyi sarıyor. Bu Çini harfli şeridin altından on kenar, silmelerle birbirlerinden ayrılır. Tuğla mozaik yazıların süslediği silmeler, her biri değişik kompozisyonlar taşıyan panolar biçimindeki yüzeyleri sınırlandırır. Sivri kemerli kapının üzerine, eseri meydana getiren Nahçivanlı Usta Acem-i ibn Ebu Bekr'in imza kitabesi konmuştur. Daha yukarıdaki bir kitabeden de yapının 1187'de tamamlandığı, okunması mümkün. (Suut Kemal Yetkin, İslam devletlerinde Sanat)
Örnek Betimleme 1 : Gökyüzünün açık güneşli olduğu bir ilkbahar günüydü. Öğleden sonrasında saat tam beşe çeyrek kala arabamla Guercina'nın Pazar yerine geldim. Alan insan kaynıyordu. Birden çanlar çalmaya sirenler ötmeye başladı. İlk kez gökten düşen bir bombayı sonrasında bunun arkasından on sekiz tane kadar bulunduğunu sayabildiğim cenk uçaklarını gördüm. Bombaların patlaması anlatılamaz bir panik yarattı. Ben beş milis askeriyle beraber ufak bir tahta köprünün altına saklandım. Oldukça iyi gizlendiğimiz yerden meydanda meydana gelenleri hanımefendilerin adamların evlatların ve hatta hayvanların iyi mi bir şaşkınlık ve korku içinde kaçıştıklarını dehşetle görebiliyorduk… Bu parçada yazar ansızın karşısına çıkan cenk ortamını; bu ortamda insanların iyi mi davrandıklarını betimliyor.
Örnek Betimleme 2 : Sarı yağmur incecik ışığın üzerine yağan başka bir ışık şeklinde iniyordu. Bölgeler ince yağmuru buradan alıp hızla azca öteye döküveriyordu. Kuşlar boyunlarını içlerine çekmişler tüyleri domur domur dallarda kıpırtısız duruyor. Yağmurun içinden mor bir kelebek seli geçti. İleride akar çayın kıyısında bir çıvgına tutulup bir yaşam çalısının üstünde kasırgalandı yaşam çalısı mosmor oldu tepeden tırnağa; bir süre karmakarışık iç içe uğunarak salkım saçak toparlanıp dağılarak orada savruldu. Sonrasında mor toparlak sarının ışıltısında eridi dağıldı usul usul yitip gitti. Bu parçada doğadaki vakalar bir devinim içinde verilirken varlıklar çeşitli özellikleriyle çoğunlukla görme duyusuna seslenen bir şekilde gözler önünde canlandırılmıştır.
Örnek Betimleme 3 : Eski bir taş köprü geçildikten sonrasında fukara mahallelere giriliyor ve sefaletbütün dehşeti ve çirkinliğiyle başlıyordu.Ortalarından akan çirkin sularında yarı çıplak çocuklarla çamurdan köpekler eğri büğrü sokaklar… Tezekten çamurdan yapılmış yarı yarıya toprağa gömülmüş penceresiz kulübeler…
Vaka Betimlemesi
‘Mart başlayalı kırkını geçmiş nice tanıdıklarım hastalığa yakalandı. Bazılarının bronşiti, bazılarının romatizması azmış. Baharın hastalıkları saymakla tükenmez ki,.. Mart güneşi canlılığı ile çöreklenip yatan tüm yılanları uyandırıyor. Toprağın tekrardan gençliğe kavuştuğu bu mevsimde, hava, kuş cıvıltıları ile birlikte insan iniltileri ve hırıltıları ile dolu. Dün, neşeli bir kır köşesinde baharın bu iki zıt levhasını yan yana gördüm: Bir yanda genç hayvanlar oynaşıyor, kuşlar uçuyor; diğer yanda ise yaşlı hastalar, bitkin iskeletlerin soğumuş kemiklerini güneşte ısıtmakla meşgul. Bahar, bir muhasip şeklinde, hayata yeni kavuşturduğu mahkûmların sayısını, yaşayanların toplamından çıkartmakta.†Ahmet Haşim, “Bize Göreâ€
Fiziki Betimleme
“Milly Buck şafak sökerken barakadan çıktı. Sundurmada durarak biran gökyüzüne baktı. Şişman, çarpık bacaklı, uçları aşağı doğru kıvrık bıyıklı, avuçları nasır bağlamış dört köşe elleri olan bir adamdı. Su rengindeki gözlerinde düşünceli bir ifade vardı. Şapkasının altından fırlayan saçları dik dik ve dağınıktı. Bir taraftan sundurmada duruyor, bir taraftan da gömleğinin eteğini pantolonunun içine sokmaya çalışıyordu. Kemerini çözdü. Yeniden bağladı. Aradan geçen seneler zarfında Billy'nin göbeğinin ne aşama fark ettiğini kemerindeki yıpranmış deliklerden idrak etmek mümkündü. Havayı iyice denetim ettikten sonrasında birini işaret parmağıyla kapatıp kuvvetle sümkürerek burun deliklerini sırayla temizledi. Sonrasında ellerini ovuşturarak ahıra doğru ilerledi.†John Steinbeck , “Kırmızı Midilliâ€den
Ruh Betimlemesi
“Giton, dolgun yüzlü, yanakları şişkin, dik bakışlı, kendine güvenir, omuzları geniş, göbekli, bakışı sağlam, yürüyüşü sert biridir. Konuşurken de kendine pek güvenir, fakat karşısındakini derhal asla dinlemez. Ona sözlerini yine ettirir. Mendili kocamandır, burnunu gürültüyle siler, uzağa tükürür, bağırarak hapşırır. Gündüz uyur, derin derin, her insanın içinde de olsa horlayarak uyur. Yemekte, otomobilde yeri herkesten çok yer kaplar. Gezintilerde hep ortadadır, o durunca durulur, yürüyünce yürünülür. Ona uyar hepimiz, isterse konuşanın sözünü keser. Fakat onun sözü kesilmez, o istediği kadar söyler ve söylediği kadar dinlenir. Hepimiz onun düşüncesindedir. Verdiği haberler doğrudur. Oturunca koltuğa gömülür. Bacak bacak üzerine atar, kaşlarını çatar, şapkasını birden arkaya atarsa, bu iddialı, kendini beğenmiş, küstah bir alın ortaya çıkarıyor anlama gelir. Öfkelidir, sabırsızdır, iddiacıdır, nüktedan, küstah, inatçı, gevşek, terbiye mevzusunda zayıftır. Kahkahalarla güler, politikacıdır, gizli saklı işleri vardır, kendini parlak zeka, kıymetli sanır. Zengindir.†La Bruyör, Karakterlerâ€den
Hayvan Betimlemesi
“Küçük yüzü pek sempatik idi: Pırıldayan, genç, neredeyse çocuk gözleri ve pembe burnunun ucu görünüyordu. Vücudu, ipek şeklinde, tertemiz, sıcacık, güzel kokulu, dokunulması ve öpülmesi zevkli bir küme, Ankara yapağısı içinde kayboluyordu. Kulaklarının içinde canlı gözler üstüne bir kurdele şeklinde dümdüz yerleştirilmiş, siyah bir takke omuzlara atılıvermiş kısa, siyah bir pelerin ve son olarak, bir yelpaze şeklinde kımıldanıp duran sorguca benzer siyah bir kuyruk. İşte yeni kedimiz.â€
Kaynak:
Sebep: Ileti düzeni / Bağlantı boyutu!
Betimleme karşımızdaki kişinin zihninde kelimelerle fotoğraf yapmaktır.
Eve ulaştığında onun için çok güzel bir masa hazırlanmıştı masaya şöyleki bir baktı üstünde beyaz pembe çiçeklerle kaplı çok güzel bir örtü duruyordu masanın ortasında devasa bir çiçeklik vazonun içinde rengarenk çiçekler mükemmel kokuyordu masada gene pembe çiçek desenli 4 tane tabak duruyordu tabakların yanındada gümüş işlemeli çatal bıçak ve kaşıklar sonrasında annesine baktı anası dizlerine kadar gelen kırmızı altında beyaz danteller olan zarif bir elbise giyiniyordu sonrasında bide kendisine baktı beyaz fakat kirli çamurdan artık kahverengine dönmüş bir kazak altındada yırtık bir pantolon daha bunlar yeni alınmıştı ee annesinin sözünü dinlemeyip futbol oynarsa olacağı buydu

Anne sevgisi ile ilgili betimleme örnekleri verir misiniz?
Gök cisimleri ile ilgili betimleme örnekleri verir misiniz?
Betimleme türleri nedir, örnek verir misiniz?
YORUMLAR