muarız sıfat, eskimiş (mua:rız) Arapça mu¤¥riø Karşı koyan, karşı çıkan: "Dışarı çıktığında kulağında kalmış rivayetleri i...
muarız
sıfat, eskimiş (mua:rız) Arapça mu¤¥riø
Karşı koyan, karşı çıkan:
"Dışarı çıktığında kulağında kalmış rivayetleri ileri sürerek muarızlarını iknaya çalıştı."- H. Taner
sıfat, eskimiş (mua:rız) Arapça mu¤¥riø
Karşı koyan, karşı çıkan:
"Dışarı çıktığında kulağında kalmış rivayetleri ileri sürerek muarızlarını iknaya çalıştı."- H. Taner
MUARIZ sıf. (ar. mu"araza'dan muarız). Esk.
1. Karşı gelen, karşı çıkan, muhalefet eden: "Bu partiden ayrılan Mustafa Kemal muarızlarının yeni partilerine "Terakkiperver" adı verişleri bu kökeni bilinçli bir vurgulayış sayılabilir" (H. Taner).
2. Muarız olmak, karşı çıkmak, muhalif olmak: "Diyelim ki her türlü yeniliğe muarız olan idare bu teşebbüsten bahsetmiyordu" (Y. K. Beyatlı).
1. Karşı gelen, karşı çıkan, muhalefet eden: "Bu partiden ayrılan Mustafa Kemal muarızlarının yeni partilerine "Terakkiperver" adı verişleri bu kökeni bilinçli bir vurgulayış sayılabilir" (H. Taner).
2. Muarız olmak, karşı çıkmak, muhalif olmak: "Diyelim ki her türlü yeniliğe muarız olan idare bu teşebbüsten bahsetmiyordu" (Y. K. Beyatlı).
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR