Karın MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi Vücutta iç organların bulunmuş olduğu bölüm. Göğüsten diyaframla ayrılır, kalçada leğen kemi...
Karın
MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Vücutta iç organların bulunmuş olduğu bölüm. Göğüsten diyaframla ayrılır, kalçada leğen kemiği oyuğuna yerleşir. Ön ve yanlarda kemik olmamakla beraber kuvvetli karın kasları karın boşluğunu kuşatmıştır. Karın boşluğunu içerden kaplayan karınzarı, ince ve kalınbağırsaklardan başka mide, karaciğer, pankreas ve dalağı da çevreler. Böbrek ve böbreküstü bezleri, karınzarı haricinde kalır. Halk dilinde göğüsle kalça arasındaki tüm organlarla ilgili vakalar karın sözcüğüyle anlatılır. Mide, dölyatağı, kasıklar vb. hep karından sayılır.
MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Vücutta iç organların bulunmuş olduğu bölüm. Göğüsten diyaframla ayrılır, kalçada leğen kemiği oyuğuna yerleşir. Ön ve yanlarda kemik olmamakla beraber kuvvetli karın kasları karın boşluğunu kuşatmıştır. Karın boşluğunu içerden kaplayan karınzarı, ince ve kalınbağırsaklardan başka mide, karaciğer, pankreas ve dalağı da çevreler. Böbrek ve böbreküstü bezleri, karınzarı haricinde kalır. Halk dilinde göğüsle kalça arasındaki tüm organlarla ilgili vakalar karın sözcüğüyle anlatılır. Mide, dölyatağı, kasıklar vb. hep karından sayılır.
Karın Ağrıları
Karın ağrısının sebepleri nedir, ne yapılmalıdır?
Karın Zarı (Karın Boşluğu) ve Periton Nedir - Yapısı ve Görevleri
KARIN, -rnı a.
1. Anat. İnsan vücudunun göğüsle leğen içinde kalan kısmı. (Bk. ansikl. böl.)
2. Azca ya da çok olan çıkıntısı, şişmanlığı, kasları açısından ele alınan bedenin bu kısmı: Karnı erimek. Dümdüz bir karnı olmak.
3. Karın boşluğundaki iç organların tümü, bilhassa mide, bağırsak ya da iç cinsel organlar: Karnı acıkmak. Karnını doldurmak. Karnı ağrımak.
4. Hanım vücudunda dölyatağı, rahim: Ana karnındaki çocuğun cinsiyetini belirlemek.
5. Kimi şeylerin, çukur nesnelerin şişkin ve geniş kısmı, iç boşluğu: Bir sürahinin karnı. Geminin karnı.
6. Tkz. İç, gönül, akıl: Ben senin karnındakini ne bilirim.
7. Karın ağrısı, insana sorun veren, rahatsız edici, antipatik şahıs ya da mesele; adı tam olarak bilinmeyen şeyler için duraksama belirtilerek söylenir: Istaka mı ne, işte öyleki karın ağrısı bir adı var o sopanın. || Karnı aç, acıkmış. || Karnı burnunda, doğumu yaklaşmış bulunan hamile hanım için kullanılır: Karnı burnundaydı karısının, bugün yarın doğurabilirdi. || Karnı geniş, hiçbir şeyi önemseyip kendine dert etmeyen, tasasız, gamsız. || Karnı gitmek, karnı sürmek, büyük aptestini sulu olarak sık sık yapmak. || Karnı karnına geçmek, karnı içine çökecek seviyede çok zayıflamak. || Karnı tok, acıkmamış. || Karnı tok sırtı pek, geçimi yerinde olan, hiçbir şeye gereksinim duymayan kimseler için söylenir. || Bu laflara karnım tok, bu türden sözlerin çok duyulduğunu, onlara inanılmayacağını be- KARIN lirtmek için kullanılır: Bırak bu sözleri, benim bunlara karnım tok (tkz.). || Karnı zil çalmak, son aşama acıkmış olmak. || Karnından söylemek, karnından konuşmak, duyulamayacak seviyede alçak sesle konuşmak;. yalan yanlış uydurup uydurup söylemek.
—Anat. Karın jimnastiği, karın kaslarını geliştirmek için meydana getirilen hareketlerin tümü. || Karın kasları, karnın ön ve yan çeperlerini oluşturan kaslar. || üst karın atardamarı, kalça dış atardamarının dallarından biri. (Kasık kanalının derin deliğini çepeçevre dolaşarak karın büyük düz kasının arkasından dikine yukarıya çıkar.) || üst karın bölgesi, yukarıda kaburgalar ve göğüskemiğiyle aşağıda göbek bölgesiyle ve yanlarda böğürlerle sınırı olan karın kısmı.
—Bot. Karın çizgisi, kıvrılmış ya da kendi üstüne katlanmış bir meyveyaprağın iki kenarının bitişmesinden oluşan çizgi. || Karın yüzü, dip kısmı (yaprak sapı) gövdeyle dar açı oluşturan yaprağın üst yüzü.
—Cerr. Karın-göğüs kesimi, karın üst kısmı ile göğsün yarısını beraber kesme. (Ayrıca plevra ve diyafram da kesilmiş olur.)
—Dalga ve titr. Bir duraklı dalgalar sisteminde, titreşim genliğinin en büyük kıymeti almış olduğu nokta, çizgi ya da yüzey.
—Hat. Hattatlıkta bazı harflerin (cim, çe, ha, hı) karına benzeyen alt kısmı. (Sülüs ve nesih yazılarda Hafız Osman, celi sülüs yazıdaysa Mustafa Yükselti karınları en güzel biçimlendiren sanatçılardı. Günümüzde de bu hattatların geliştirdiği çizgiler uygulanmaktadır.)
—inş. Bir duvar yüzünün, düşey doğrultu haricinde kalan kısmı. (Duvar yüzlerinden biri, çekül dışına çıktığında, duvarın karın verdiği söylenir.)
—inş. ve Bayınd. Bir kemerde, bir tonozda, sırtın karşıtı olan ve altta kalan yüzey.
—Kad. hast. Karına dikme, direkt doğruya bir dölyatağı askısı elde edebilmek amacıyla dölyatağının ön yüzünü cerrahi olarak karın çeperi kaslarının arka yüzüne dikmek. (Eskiden dölyatağının arkaya dönüklük hallerinin tedavisinde kullanılan bu yöntem artık terk edilmiştir.) [Eşanl. VANTROFİKSASYON.)
—Kasapl. Sığır ve dananın, göğüs kafesinin alt-arka kısmında yer edinen ve son kaburgaların uzantısındaki kıkırdakları içeren kısmı. || Karın altı, kasaplık hayvanlarda karnın alt kısmından alınan parça.
—Mim. Bir parmaklık dikmesinin şişkin alt kısmı.
—Paleogr. Bir harfin kavisli kısmı.
—Patol. Karın ağrısı, içorganlarda, bilhassa bağırsaklarda duyulan ağrı. || Karın fıtığı, karın çeperinin zayıflığı yüzünden içorganların pırtlaması. (İki türlü karın fıtığı vardır:
1. kendiliğinden oluşan karın fıtıkları, karın çeperi aplazisinden ileri gelir ve doğuştan ya da edinsel olabilir;
2. kaza ya da ameliyat sonucu travmadan olan karın fıtıkları. Ameliyatlardan sonrasında dren koymak zorunluğu doğarsa bilhassa karın fıtığı olmasından korkulur.) [Eşanl. EVANTRASYON.] || Tahta karın, elle muayenede tahtaya benzer bir sertlik duygusu uyandıran karın çeperi kasılması. (Akut bir karınzarı iltihabının emaresidir.) || üst karın ağrısı, karnın üst tarafında kendiliğinden olan ya da elle bastırılınca ortaya çıkan değişik şiddette ağrı. (Bk. ansikl. böl.)
—Ziraat mak. Karın yüksekliği, motorlu bir aracın ya da traktörün en alt noktasından geçen düzlemle yer arasındaki aralık.
—Tekst. Karın altı yünü, koyunlarda karnın alt kısmından elde edilmiş kıtıklı tortu yün.
—Zool. Hayvanlarda, gövdenin toprağa ya da suyun altına bakan yüzü. (Dörtayaklılarda karın, gövdenin apışarasıyla diyafram arasındaki bölümüdür. Balıklarda karın, bedenin anusla solungaç yarıkları arasındaki tüm alt bölümünü belirtir; açık ya da gümüşi renktedir; oysa "sırt" daha koyu olur. (Bk. ansikl. böl.) || Evcil dörtayaklılarda, kasık bölgesiyle, böğürlerin altındaki kolan geçirilen yer içinde kalan gövde parçası. (Atlarda, çeşitli karın tipleri vardır: düzgüsel karın, şişkin karın, sarkık karın, tazı karnı ya da çekik karın.) || Kimi hayvanlarda bedenin art kısmı. II Örümceklerde, ortasında cinsellik deliği, yanlarında nefes delikleri buli(- nan, dışbükey, kimi zaman sert bedeı>kısmı. || Karın delikleri, bazı balıklarda ve sürüngenlerde, anüs yakınında iç boşlukla dışarısı arasındaki bağlantıyı elde eden çifte delik. (Yuvarlakağızlılarda gametlerin dışarı atılmasını sağlarlar.)
—ANSİKL. Anat. Karın, üstte onu göğüs kafesinden ayıran diyaframla, aşağıda leğenle, arkada omurgayla, önde ve yanlarda tam bir dönem oluşturan kuvvetli kaslarla sınırlıdır. Karında üç orta bölge (üst karın, göbek, alt karın) ve altı yan bölge bulunur (yukardan aşağıya geğrekler, böğürler ve kasık çukurları). Karın boşluğunda, sindirim sisteminin karınzarı ile örtülü kısmı yer alır. Bunların arkasında karın- zarı arkası boşluk, bu boşlukta da böbrekler ve böbreküstü bezleri bulunur boşluğun içinden karın aortu, alt ana toplardamar ve sempatik sinirler geçer.
—Patol. üst karın ağrısına kimi zaman bulantı ve kusma birlikte rol alır. Bu ağrı midedeki ya da onikiparmak bağırsağındaki bir hastalığın emaresi olabileceği şeklinde, safra kesesi ve pankreas rahatsızlığının ya da bir apandisitin emaresi de olabilir Bir çaba sonucu üst karın bölgesinde duyulan sıkıştırıcı ağrı, koroner yetersizliğinin emaresi olabilir ve kalbin muayenesini gerektirir. Karın ağrısı, bulantı ve kusmayla süregelen bazı miyokart enfarktüsleri ve sindirim sistemi hastalıklarıyla karıştırılabilir.
—Zool. Bedenin birbirini izleyen bölgelere (baş, boyun, göğüs, karın, kuyruk) ayrılması, yalnızca bölütleri önden arkaya doğru farklılaşmış, böfütlü hayvanlarda yapılabilir. Omurgasızlarda, karın yalnızca eklembacaklılarda (çokbacaklılar haricinde) iyice tanımlanmıştır. Örümcekgillerde cinsiyet deliğiyle adım atar ve nefes deliklerini taşır; kabuklularda, çoğu zaman çiftleşme organı ya da oviger levhalarına dönüşür ve pleopot adında olan eklentiler karından çıkar; böceklerde, 11 ya da 12 karın bölütü vardır (eklentiler yoktur), önayaklı kabuklularsa karınları bakımından şu öbeklere ayrılabilir: geniş karınlı Macrura'iar (karides, böcek, tatlısu ıstakozu, deniz ıstakozu); bakışımsız karınlarını bir karındanbacaklı kavkısıyla sakınan Anomura (Pagurus'lar); minik karnı başlıgöğsün altında kıvrılan Bracyura'lar (yengeç). Tüm omurgalıların en azından üç gövde bölgesi vardır: baş, beden ya da göğüs-karın (genel bir boşluğu bulunan tek bölüm) ve kuyruk. Gövdenin, kalp, akciğer ve yemekborusunu içeren bir göğüs boşluğuyla, tüm geri kalan içorganları kapsayan bir arka karın boşluğuna ayrılmasına yalnızca memelilerde rastlanır. Bu iki boşluk diyafram denen enine bir kas levhasıyla ayrılır.
1. Anat. İnsan vücudunun göğüsle leğen içinde kalan kısmı. (Bk. ansikl. böl.)
2. Azca ya da çok olan çıkıntısı, şişmanlığı, kasları açısından ele alınan bedenin bu kısmı: Karnı erimek. Dümdüz bir karnı olmak.
3. Karın boşluğundaki iç organların tümü, bilhassa mide, bağırsak ya da iç cinsel organlar: Karnı acıkmak. Karnını doldurmak. Karnı ağrımak.
4. Hanım vücudunda dölyatağı, rahim: Ana karnındaki çocuğun cinsiyetini belirlemek.
5. Kimi şeylerin, çukur nesnelerin şişkin ve geniş kısmı, iç boşluğu: Bir sürahinin karnı. Geminin karnı.
6. Tkz. İç, gönül, akıl: Ben senin karnındakini ne bilirim.
7. Karın ağrısı, insana sorun veren, rahatsız edici, antipatik şahıs ya da mesele; adı tam olarak bilinmeyen şeyler için duraksama belirtilerek söylenir: Istaka mı ne, işte öyleki karın ağrısı bir adı var o sopanın. || Karnı aç, acıkmış. || Karnı burnunda, doğumu yaklaşmış bulunan hamile hanım için kullanılır: Karnı burnundaydı karısının, bugün yarın doğurabilirdi. || Karnı geniş, hiçbir şeyi önemseyip kendine dert etmeyen, tasasız, gamsız. || Karnı gitmek, karnı sürmek, büyük aptestini sulu olarak sık sık yapmak. || Karnı karnına geçmek, karnı içine çökecek seviyede çok zayıflamak. || Karnı tok, acıkmamış. || Karnı tok sırtı pek, geçimi yerinde olan, hiçbir şeye gereksinim duymayan kimseler için söylenir. || Bu laflara karnım tok, bu türden sözlerin çok duyulduğunu, onlara inanılmayacağını be- KARIN lirtmek için kullanılır: Bırak bu sözleri, benim bunlara karnım tok (tkz.). || Karnı zil çalmak, son aşama acıkmış olmak. || Karnından söylemek, karnından konuşmak, duyulamayacak seviyede alçak sesle konuşmak;. yalan yanlış uydurup uydurup söylemek.
—Anat. Karın jimnastiği, karın kaslarını geliştirmek için meydana getirilen hareketlerin tümü. || Karın kasları, karnın ön ve yan çeperlerini oluşturan kaslar. || üst karın atardamarı, kalça dış atardamarının dallarından biri. (Kasık kanalının derin deliğini çepeçevre dolaşarak karın büyük düz kasının arkasından dikine yukarıya çıkar.) || üst karın bölgesi, yukarıda kaburgalar ve göğüskemiğiyle aşağıda göbek bölgesiyle ve yanlarda böğürlerle sınırı olan karın kısmı.
—Bot. Karın çizgisi, kıvrılmış ya da kendi üstüne katlanmış bir meyveyaprağın iki kenarının bitişmesinden oluşan çizgi. || Karın yüzü, dip kısmı (yaprak sapı) gövdeyle dar açı oluşturan yaprağın üst yüzü.
—Cerr. Karın-göğüs kesimi, karın üst kısmı ile göğsün yarısını beraber kesme. (Ayrıca plevra ve diyafram da kesilmiş olur.)
—Dalga ve titr. Bir duraklı dalgalar sisteminde, titreşim genliğinin en büyük kıymeti almış olduğu nokta, çizgi ya da yüzey.
—Hat. Hattatlıkta bazı harflerin (cim, çe, ha, hı) karına benzeyen alt kısmı. (Sülüs ve nesih yazılarda Hafız Osman, celi sülüs yazıdaysa Mustafa Yükselti karınları en güzel biçimlendiren sanatçılardı. Günümüzde de bu hattatların geliştirdiği çizgiler uygulanmaktadır.)
—inş. Bir duvar yüzünün, düşey doğrultu haricinde kalan kısmı. (Duvar yüzlerinden biri, çekül dışına çıktığında, duvarın karın verdiği söylenir.)
—inş. ve Bayınd. Bir kemerde, bir tonozda, sırtın karşıtı olan ve altta kalan yüzey.
—Kad. hast. Karına dikme, direkt doğruya bir dölyatağı askısı elde edebilmek amacıyla dölyatağının ön yüzünü cerrahi olarak karın çeperi kaslarının arka yüzüne dikmek. (Eskiden dölyatağının arkaya dönüklük hallerinin tedavisinde kullanılan bu yöntem artık terk edilmiştir.) [Eşanl. VANTROFİKSASYON.)
—Kasapl. Sığır ve dananın, göğüs kafesinin alt-arka kısmında yer edinen ve son kaburgaların uzantısındaki kıkırdakları içeren kısmı. || Karın altı, kasaplık hayvanlarda karnın alt kısmından alınan parça.
—Mim. Bir parmaklık dikmesinin şişkin alt kısmı.
—Paleogr. Bir harfin kavisli kısmı.
—Patol. Karın ağrısı, içorganlarda, bilhassa bağırsaklarda duyulan ağrı. || Karın fıtığı, karın çeperinin zayıflığı yüzünden içorganların pırtlaması. (İki türlü karın fıtığı vardır:
1. kendiliğinden oluşan karın fıtıkları, karın çeperi aplazisinden ileri gelir ve doğuştan ya da edinsel olabilir;
2. kaza ya da ameliyat sonucu travmadan olan karın fıtıkları. Ameliyatlardan sonrasında dren koymak zorunluğu doğarsa bilhassa karın fıtığı olmasından korkulur.) [Eşanl. EVANTRASYON.] || Tahta karın, elle muayenede tahtaya benzer bir sertlik duygusu uyandıran karın çeperi kasılması. (Akut bir karınzarı iltihabının emaresidir.) || üst karın ağrısı, karnın üst tarafında kendiliğinden olan ya da elle bastırılınca ortaya çıkan değişik şiddette ağrı. (Bk. ansikl. böl.)
—Ziraat mak. Karın yüksekliği, motorlu bir aracın ya da traktörün en alt noktasından geçen düzlemle yer arasındaki aralık.
—Tekst. Karın altı yünü, koyunlarda karnın alt kısmından elde edilmiş kıtıklı tortu yün.
—Zool. Hayvanlarda, gövdenin toprağa ya da suyun altına bakan yüzü. (Dörtayaklılarda karın, gövdenin apışarasıyla diyafram arasındaki bölümüdür. Balıklarda karın, bedenin anusla solungaç yarıkları arasındaki tüm alt bölümünü belirtir; açık ya da gümüşi renktedir; oysa "sırt" daha koyu olur. (Bk. ansikl. böl.) || Evcil dörtayaklılarda, kasık bölgesiyle, böğürlerin altındaki kolan geçirilen yer içinde kalan gövde parçası. (Atlarda, çeşitli karın tipleri vardır: düzgüsel karın, şişkin karın, sarkık karın, tazı karnı ya da çekik karın.) || Kimi hayvanlarda bedenin art kısmı. II Örümceklerde, ortasında cinsellik deliği, yanlarında nefes delikleri buli(- nan, dışbükey, kimi zaman sert bedeı>kısmı. || Karın delikleri, bazı balıklarda ve sürüngenlerde, anüs yakınında iç boşlukla dışarısı arasındaki bağlantıyı elde eden çifte delik. (Yuvarlakağızlılarda gametlerin dışarı atılmasını sağlarlar.)
—ANSİKL. Anat. Karın, üstte onu göğüs kafesinden ayıran diyaframla, aşağıda leğenle, arkada omurgayla, önde ve yanlarda tam bir dönem oluşturan kuvvetli kaslarla sınırlıdır. Karında üç orta bölge (üst karın, göbek, alt karın) ve altı yan bölge bulunur (yukardan aşağıya geğrekler, böğürler ve kasık çukurları). Karın boşluğunda, sindirim sisteminin karınzarı ile örtülü kısmı yer alır. Bunların arkasında karın- zarı arkası boşluk, bu boşlukta da böbrekler ve böbreküstü bezleri bulunur boşluğun içinden karın aortu, alt ana toplardamar ve sempatik sinirler geçer.
—Patol. üst karın ağrısına kimi zaman bulantı ve kusma birlikte rol alır. Bu ağrı midedeki ya da onikiparmak bağırsağındaki bir hastalığın emaresi olabileceği şeklinde, safra kesesi ve pankreas rahatsızlığının ya da bir apandisitin emaresi de olabilir Bir çaba sonucu üst karın bölgesinde duyulan sıkıştırıcı ağrı, koroner yetersizliğinin emaresi olabilir ve kalbin muayenesini gerektirir. Karın ağrısı, bulantı ve kusmayla süregelen bazı miyokart enfarktüsleri ve sindirim sistemi hastalıklarıyla karıştırılabilir.
—Zool. Bedenin birbirini izleyen bölgelere (baş, boyun, göğüs, karın, kuyruk) ayrılması, yalnızca bölütleri önden arkaya doğru farklılaşmış, böfütlü hayvanlarda yapılabilir. Omurgasızlarda, karın yalnızca eklembacaklılarda (çokbacaklılar haricinde) iyice tanımlanmıştır. Örümcekgillerde cinsiyet deliğiyle adım atar ve nefes deliklerini taşır; kabuklularda, çoğu zaman çiftleşme organı ya da oviger levhalarına dönüşür ve pleopot adında olan eklentiler karından çıkar; böceklerde, 11 ya da 12 karın bölütü vardır (eklentiler yoktur), önayaklı kabuklularsa karınları bakımından şu öbeklere ayrılabilir: geniş karınlı Macrura'iar (karides, böcek, tatlısu ıstakozu, deniz ıstakozu); bakışımsız karınlarını bir karındanbacaklı kavkısıyla sakınan Anomura (Pagurus'lar); minik karnı başlıgöğsün altında kıvrılan Bracyura'lar (yengeç). Tüm omurgalıların en azından üç gövde bölgesi vardır: baş, beden ya da göğüs-karın (genel bir boşluğu bulunan tek bölüm) ve kuyruk. Gövdenin, kalp, akciğer ve yemekborusunu içeren bir göğüs boşluğuyla, tüm geri kalan içorganları kapsayan bir arka karın boşluğuna ayrılmasına yalnızca memelilerde rastlanır. Bu iki boşluk diyafram denen enine bir kas levhasıyla ayrılır.
Kaynak: Büyük Larousse
karın
isim
1 . İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi:
"Şuursuz bir acil ile mahmuzlarını atının karnına vurdu."- Ö. Seyfettin.
2 . Döl yatağı, rahim:
"Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü adamın bir parçasıydı."- H. E. Adıvar.
3 . (bazı şeylerde) Şiş ve içi boş bölüm.
4 . Mide:
"Karnım aç, elim ayağım donmuş şeklinde."- H. E. Adıvar.
5 . halk ağzında, mecaz İç, gönül, akıl, kafa.
6 . mecaz Ahlâki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme.
7 . fizik Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
karın doyurmak
karnı büyümek
karnından konuşmak (ya da söylemek)
karnını doldurmak
(bu laflara) karnı tok
karnı tok sırtı pek
karnı zil çalmak
Birleşik Sözler
karın ağrısı
karın boşluğu
karın çatlağı
karın tası
karın iltihabı
karıntası
karın zarı
karın zarı iltihabı
karın zarı yangısı
karından bacaklılar
karnı aç
karnı burnunda
karnı geniş
karnıkara
karnıyarık
isim
1 . İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi:
"Şuursuz bir acil ile mahmuzlarını atının karnına vurdu."- Ö. Seyfettin.
2 . Döl yatağı, rahim:
"Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü adamın bir parçasıydı."- H. E. Adıvar.
3 . (bazı şeylerde) Şiş ve içi boş bölüm.
4 . Mide:
"Karnım aç, elim ayağım donmuş şeklinde."- H. E. Adıvar.
5 . halk ağzında, mecaz İç, gönül, akıl, kafa.
6 . mecaz Ahlâki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme.
7 . fizik Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
karın doyurmak
karnı büyümek
karnından konuşmak (ya da söylemek)
karnını doldurmak
(bu laflara) karnı tok
karnı tok sırtı pek
karnı zil çalmak
Birleşik Sözler
karın ağrısı
karın boşluğu
karın çatlağı
karın tası
karın iltihabı
karıntası
karın zarı
karın zarı iltihabı
karın zarı yangısı
karından bacaklılar
karnı aç
karnı burnunda
karnı geniş
karnıkara
karnıyarık
karın ingilizcesi
- abdomen, belly; stomach, tummy; womb; abdominal
Karın Ağrıları
Karın ağrısının sebepleri nedir, ne yapılmalıdır?
Karın Zarı (Karın Boşluğu) ve Periton Nedir - Yapısı ve Görevleri
YORUMLAR