Lehçe Nedir?

lehçe DİYALEKT olarak da bilinir, bir dilin sözcük dağarcığı, gramer ve söyleyiş özellikleriyle farklılaşmış, sınırı olan bir grup i...


lehçe


Ad: dil(3).jpg


DİYALEKT olarak da bilinir, bir dilin sözcük dağarcığı, gramer ve söyleyiş özellikleriyle farklılaşmış, sınırı olan bir grup insan tarafınca kullanılan biçimi.
Başlıca iki tür lehçe vardır:



  1. Aynı bölgede oturan insanların konuşmuş olduğu coğrafi lehçe,
  2. aynı toplumsal derslik, eğitim düzeyi ya da meslek grubundan insanların kullandığı toplumsal lehçe.
Lehçe farklılıklarının ortaya çıkması, dilin devamlı geliştiğini gösterir. Bu farklılıklar, ayrı lehçeleri konuşanların birbirlerini anlayamadığı düzeye ulaştığında, lehçeler ayrı birer dil kabul edilir. Latincenin çeşitli lehçelerinin giderek Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Portekizce ve Rumenceyle bu dillerin çeşitli lehçelerine ayrılması buna örnek gösterilebilir. Fakat bazı durumlarda lehçeler, karşılıklı anlaşılabilir olma şeklinde dilbilimsel bir nedenle değil, siyasal ve ulusal etkenler yüzünden tek bir dil ya da lehçenin adıyla anılırlar. Mesela Çin'de, ortak bir yazı dili olmasına rağmen, bazı lehçeler birbirinden o denli farklıdır ki bunlara dil demek daha doğru olur. Fakat nüfusun çeşitlilik gösterdiği ülkelerde değişik lehçeleri tek bir dil altında toplamanın birleştirici, dolayısıyla da siyasal bir tesiri vardır. Bu yüzden lehçeyle dil arasındaki fark sık sık belirsizleşir.


Lehçeler genel olarak, aynı dili konuşan çeşitli topluluklar arasındaki engellerden lanır. Bu engeller coğrafi, ekonomik, siyasal ya da toplumsal özellikte olabilir. Aynı dili konuşan değişik topluluklar arasındaki haberleşme-iletişim ve bunların başka diller konuşan topluluklarla ilişkileri de bu süreçte etkili olur. Fakat lehçe farklılaşmasının kim bilir en mühim sebebi millet, bölge, etnik grup ya da topluluk bilincinin gelişmesidir. Topluluklar kimliklerini sürdürebilmek amacıyla dillerindeki bazı özellikleri korur ya da değiştirirler.


Bölgesel lehçeler, 19. yüzyılda tarihsel dilbilimin, 20. yüzyılın ilk yarısında da yapısalcı dilbilimin mühim ilgi alanlarından biriydi. Son yıllarda meydana getirilen araştırmalarda ise daha çok toplumsal derslik farklılıklarından lanan lehçe farklılaşması üstünde durulmaktadır.


: Ana Britannica







  • Ağız, şive ve lehçe nedir?


  • Lehçe, dil ve ağız arasındaki farklar nedir?


  • Lehçe ve şivenin özellikleri nedir?



Lehçe (Diyalekt)

Lehçe ya da Diyalekt, bir dilin belli bir coğrafî bölgedeki insanoğlu tarafınca konuşulan çeşididir.




Tarif

Bir dilin, özellik taşıyan en ufak koludur. Diyalekt; Latincede dialectus, Grekçede dialektos olarak geçer.

Lehçe kendi kelime dağarcığı ve grameri olan sözel (sözlü ya da işaretli olan fakat kesinlikle yazılı olmayabilen) bir iletisim sistemidir; ağız da denmektedir. Diyalektle uğraşan ilim kolu ise diyalektoloji olarak adlandırılır. Lehçeyi konuşan kişilerin sayısı ve bölgenin büyüklüğü değişmiş olur. Bu yüzden geniş bir bölgede bir çok lehçe olabileceği şeklinde o lehçelerin konuşulmuş olduğu daha ufak bölgelerde de başka lehçeler olabilir.

Lehçe terimi aşağıdaki ilgili kavramlardan ayrı tutulur:
  • Derslik dilleri (sosyolekt), bir dilin belli bir toplumsal derslik tarafınca konuşulan çeşididir.
  • Standart diller, genel kullanım için standartlaştırılmış dillerdir (mesela yazım standartları).
  • Jargon, belli bir meslek ya da uzmanlık branşının özelleşmiş kelime hazinesi içeren dilidir.
  • Argo, bir grup üyelerinin yabancılar tarafınca anlaşılmamak için geliştirdiği, kendi ana dilleri ya da lehçelerindeki standartlara uymayan kullanımlardır.
  • Pidgin ve melez diller (creole) birbirinin dilini bilmeyen toplulukların anlaşabilmek için oluşturdukları karma dillerdir.
Bir dilin çeşitleri yalnız dilbilgisi ve kelime hazineleri ile birbirinden ayrılmaz, ritim ve uyum de dahil olmak suretiyle söyleniş ile de farklılık izah edebilir. Eğer farklılıklar söyleniş ve seslendirmeden ibaretse "lehçe" ya da "çeşit" terimlerinden ziyade "şive" terimi kullanılır.

Sınırı olan olmasından dolayı, tarihte yüzyıllarca dar bir bölgede konuşulan ağzın, mensup olduğu yazı dilinden ayrılıklar göstermesi olağandır. Bundan dolayı yazı dili bir milletin kültürünün muhafazası için gelişmiş, başka dillerle münasebette bulunmuş, kendi kaideleri içinde yeni dil unsurları yaratmış, başka dillerden almış olduğu yabancı kelimeleri kanunlarına uydurmuş ve kendisine mensup ağızlarda başat olarak varlığını sürdürmüştür. Ağızların mensubu bulunmuş olduğu dille ayrılmış olduğu noktaları izlemek, yazılı mahallî metinler var ise mümkün olur. Ağızdaki gelişme, hep sözde kalması sebebiyle yazı diline nispetle daha hızlıdır. Bu yüzden kimi zaman bir ağız ile mensubu bulunmuş olduğu kültür, kısaca yazı dili içinde büyük ayrılıklar ortaya çıkabilir. Günümüzde Rusya ve Türki cumhuriyetlerde her bölgede ayrı bir alfabe kullanılmaktadır. Bu şekilde durumlarda aradaki küçük farklardan hareket edilerek zaman içinde aynı dilin başka iki şekli ortaya çıkar.

Ağzın zamana ve tekniğe tahammülü yoktur. Teknik, bir ağızın tespitinde ne kadar yarar sağlarsa, girmiş olduğu bölgenin ağzını da kaçınılmaz halde değiştirir. Bilhassa radyo, tv ve videonun girmiş olduğu yerlerde konuşma değişikliğe uğrar ve kültür, kısaca yazı dilinin bu vasıtalarla ağza tesiri bölge diyalektine başat olur. Böylece ağız, mensubu bulunmuş olduğu yazı diline katılmış olur. Bunun yanında bölgenin dışarıyla temas eden insanlarıyla, dar coğrafyada yaşam devam eden insanları içinde da ağız yönünden farklar görülür. Dışarı gidenler bölge ağzına yabancı dil unsurları getirirler. Aynı durum, okuma yazma bilen ve bilmeyen insanoğlu için de söz mevzusudur. Okumuş yazmış insanların ağızlarında yazı dilinin tesiri çok fazladır. Okuma yazma bilmeyen kişiler ise ağızlarını muhafaza ederler.

Ağız, mensubu bulunmuş olduğu kültür dili ile aynı dile bağlı lehçe ve şiveler mevzusunda ipuçlarına haizdir. Ek olarak bir dilin tarihteki gelişimi, öteki lehçe ve şivelerle karşılaştırma imkânı da verir. Bunun yanında yazı dilinin beslenmesi ve geliştirilmesinde diyalektlerin, kısaca ağızların oynadığı rol büyüktür. Türkçenin diyalektleri hemen hemen yeterince tespit edilmiş değildir, yaşayan ağızlar için bir arşivden de mahrumdur. Bazı Batı dillerinde bu ağızları izlemek amacıyla dil atlasları
hazırlanmıştır.


Lehçe (Diyalekt)

Tarihçe
Almanya

Almanya'da diyalekt emekleri 19. asırda başlamış olmasına karşın, temeli daha eskilere dayanır, mesela Luther halk dili kullanmıştır. Fakat ülkedeki aslolan diyalekt emekleri Jacob Grimm ile adım atmıştır. J. Grimm zamanı dil araştırmalarıyla Alman diyalekt araştırmalarını sağlam bir yola sokmuştur. Almanya'da diyalekt araştırmalarına daha çok, romantizmin dayandığı ulusal ve zamanı varlığa duyulan arzu sebep olmuştur. Böylece ulusal düşüncenin temeli sayılan dil üstüne Jacob Grimm, Franz Bopp ve Wilhelm von Humboldt çalışmalara başlamışlardır. Bavyeralı Johann Andreas Schmeller (1785-1852) de bölgesinin ağızlarını dilbilgisi bakımından incelemiş ve diyalektoloji (ağız emekleri)nin kurucusu olmuştur. Schmeller ağızları fonetik ve morfolojik (ses ve yapı) bakımından dilin eski çağlarını aydınlatan bir araç olarak kabul etmiştir. Bu bilginden sonrasında Almanya'da ağız incelemeleri ve araştırmalarının önde gelen hedefi ağızların tasnifini yapmak olmuştur. 1876 yılından sonrasında sesi esas alan gramerciler ortaya çıkmıştır. Tüm bu emek harcamalar yöresel ağızların ses ve yapısı ile kelime servetini ve cümle yapısını ihtiva eden tasvirî gramerlerin yazılmasını sağlarken; ağızlara özgü fonograf arşivlerinin meydana getirilmesi ve neticede Georg Wenker'in gayretleri ile Alman Devleti Dil Atlası'nın yapılması ile neticelenmiştir.
Fransa

Buna paralel olarak Fransa'da da diyalekt emekleri yapılmış ve Fransa Dil Atlası ortaya konmuştur. Fransa'da bu işi başlatanlar Tourtoulon ve Bringuier olmuş; Jules Gilliéron ile talebesi E. Edmond da kurumsal hale getirmişlerdir. Son iki alim işe başlarken Almanya'daki emek harcama ve tecrübelerden faydalanmış, fakat vasıtasız bir metod takip etmiştir. Fransa'da 639 yer seçerek dil malzemesi derlemiş, ek olarak ağızlardaki kelime servetini toplamayı da dikkatsizlik etmemişlerdir. Neticede 1903 senesinde Gilliéron ve Edmond Fransız Dil Atlası'nın elli ciltlik haritasını yayına muvaffak oldular. Yapıt milyondan fazla dil şeklini ihtiva ediyor ve 1920 haritadan meydana geliyordu.

Türkiye


Türkçe için bu araştırmalar, daha 11. asırda büyük Türk dilcisi ve Türkçe müdafii Kaşgarlı Mahmud'la adım atmıştır. Kaşgarlı külliyatı, devrine bakılırsa tüm Türk lehçe ve şivelerini içine alır mahiyettedir. Türk diyalekti emekleri, Kaşgarlı'dan bu yana ele geçmemiş eserler hariç tutulursa, Türkolog Wilhelm Radloff'a kadar durmuştur. Kaşgarlı Mahmud'un yolundan giden Radloff bilhassa Türkiye dışı Türklerinin ağız malzemelerini biriktirerek bu alanda Türkolojinin önde gelen hadimi olmuştur. 10 cilt tutan Proben çeşitli Türk şivelerine ilişik diyalekt malzemesini ihtiva eder. Proben'in Türkiye ağızlarına ayrılan 7. cildinin toplamasını Macar Kunoş yapmıştır.

Dil Kurumu'nun kurulmasıyle halk ağzına açılış başlamış, bir taraftan bu kurum, öteki taraftan da üniversiteler olmak suretiyle diyalekt malzemeleri toplanmış, bu malzemelerin bir kısmı incelenerek Derleme dergisi adı altında on iki cilt olarak neşredilmiştir. Sadece Türk dilindeki uydurmacılık ve tasfiyecilik akımları, ağızlardan gelen kelime servetinin kültür dilinin içinde yeterince yer alamaması, girenlerin de çoğunlukla yanlış kullanılmasıyla neticelenmiştir.

Anadolu ağızlarıyla ilgili Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu'nun 8 ciltlik bir derlemesi vardır. Çeşitli üniversitelerde ağızlar üstüne doktora tezleri hazırlanmaktadır. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Prof. Dr. Sadettin Buluç ve Anadolu ve Rumeli Ağızları Bibliyografyası ile Prof. Dr. Tuncer Gülensoy bu mevzuda emek harcamalar icra eden bilim insanlarıdır. Anadolu ağızlarının sınıflandırılması ise kapsamlı halde ilk kere Prof. Dr. Leyla Karahan tarafınca yapılmıştır.


Lehçe (Diyalekt)
Standart ve Standart Olmayan Lehçeler
Standart lehçe (ya da standartlaştırılmış lehçe ya da "standart dil") kurumlar tarafınca desteklenen bir lehçedir. Devlet tarafınca tanınmak ya da seçilmiş olmak, okullarda bir dilin "doğru" biçimi olarak sunulmak, "doğru" yazım ve söylenişi belirten basılı gramer kitapları, sözlükler ve okul kitaplarının varlığı ve bu lehçeyi kullanan yaygın bir edebiyatın bulunması, standart lehçenin görmüş olduğu desteğin örnekleri olarak sayılabilir. Mesela Standart Amerikan İngilizcesi, Standart Britanya İngilizcesi ve Standart Hint İngilizcesi İngilizce dilinin standart lehçelerinden sayılabilir.

Standart olmayan bir lehçe tam bir kelime hazinesi, dilbilgisi yapısı ve sentaksa haiz olsa da kurumsal desteğe haiz değildir
.

"Lehçe" - "Dil" Ayırımı

Dilleri lehçelerden ayırdedici herkesçe kabul görmüş kıstaslar olmamakla birlikte bu yönde kullanılan bazı fikir sistemleri (paradigmalar) oluşmuştur. Bunlar kimi zaman birbiriyle uyumsuz sonuçlar da doğurabilirler, kullanıcının bakış açısına bağlı olarak bu mevzuda tam bir ayırım yapmak öznel olabilir.

Değişik diller bir çok vakit bazı nedenlerle dil değil lehçe olarak sınıflandırılır:
  • Yazınsal dil değillerdir (ya da o şekilde oldukları kabul görmüyordur), ya da
  • O dilin kullanıcılarının kendi devletleri yoktur, ya da
  • O dilin prestiji yoktur.
Bazı dilbilimciler bu fark mevzusunda bir seçime bağlanmak istemedikleri vakit "idiom" terimini kullanırlar.

Antropolog dilbilimciler lehçeyi bir dilin belli bir 'dil topluluğu tarafınca kullanılan şekli olur tanımlarlar. Bir başka deyişle, dil ile lehçe arasındaki fark, genel ve soyut ile, hususi ve somut arasındaki farktır. Bu bakış açısına bakılırsa o dili kimse konuşmaz, hepimiz o dilin bir lehçesini konuşur. Belli bir lehçeyi "standart" ya da "doğru" olarak kabul edenler aslında bu terimleri kullanarak toplumsal bir ayrımı ifade ederler. Bir çok vakit standart dil bir toplumun seçkin sınıfının dilidir
.
Prestijin o denli mühim olmadığı toplumlarda "lehçe", bölgesel dil kullanım farklılıklarına işaret ederek yabancı birisinin geldiği yeri anlamaya yarar. Dilbilimciler bu anlamıyla lehçeden bahsederken genel anlamda birbirini anlayabilen, "aynı şekilde" konuştuğunu düşünen geniş bir topluluk içinde küçük çeşitlilikleri kastederler.

Günümüz dilbilimcileri, bir dilin toplumsal statüsünün yalnız dilbilim kıstaslarıyla benimsenmediğini, tarihsel ve siyasî gelişmelerden de etkilendiğini bilirler. İsviçrede konuşulan Romanç dili yazılı bir dil olmasına ve dolayısıyla lehçe değil dil olarak sayılmasına karşın, İtalyanca'nın Alp dağlarındaki Lombardik lehçelerine çok benzer. Bunun zıttı bir örnek ise Çince için verilebilir, bu dilin çeşitlerini kullananlar konuşarak birbirlerini anlayamasalar da ortak bir yazınsal anane ve yazım standardına haiz oldukları için konuştukları ağızlar lehçe sayılır
.

Politik Faktörler

Siyasî gerçekler ve ideolojilere bağlı olarak konuşma çeşitlerinin lehçe ya da dil olarak sınıflandırılması ve öteki konuşma çeşitleriyle olan ilişkileri tartışmalı olabilir ve bu mevzuda meydana getirilen sınıflamalar tutarsız olabilir. İngilizce ile Sırp-Hırvat dili bu durumu örneklerler. İngilizce ve Sırp-Hırvat dilinin ikişer ana çeşidi (Britanya İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi ile Sırpça ve Hırvatça sırasıyla) vardır. Politik nedenlerden, bu çeşitlerin lehçe mi dil mi olduğu mevzusunda değişik görüşler vardır. Bağlaşık ülkelerde kullanılan Britanya ve Amerikan İngilizceleri derhal herkesçe tek bir dilin lehçeleri sayılırken Sırbistan ve Hırvatistan'ın standart dilleri, birbirlerinden İngilizcenin lehçeleri kadar değişik olmalarına rağmen, bilhassa bölgenin bir çok dilbilimcisi tarafınca değişik diller sayılırlar. Bunun sebebi büyük seviyede bu iki ülkenin dostlukla düşmanlık içinde gidip gelmesidir
.
Buna paralel örnekler çoktur. Makedonca, Bulgarca bilenler tarafınca anlaşılabilir olması ve Bulgarcanın bir lehçesi sayılmasına karşın Makedonya Cumhuriyeti'nde kendi başına bir dil ilân edilmiştir. Lübnan'da ise ülkenin Arap dünyası ile yakınlaşmasına karşı çıkan milliyetçi (ve Hristiyan) sağcı Sedir Bekçileri Partisi "Lübnanca" adlı bir dilin tanınmasını istemektedir ve hatta Arap alfabesi yerine antik Fenike alfabesinin kullanılmasını savunur.

Buna rağmen Han Çincesinin konuşulan dilleri, Çin'de millî birliği sağlamak amacıyla Çince'nin lehceleri sayılırlar
.
"Dil nedir?" sorusunun cevaplanmasına tesir eden siyasal faktörler o denli çoktur ki, sosyo-kültürel bir yaklaşıma gitmeden, yalnız dilbilimci bir tarif kullanmak imkânsız görünmektedir. Bu bağlamda Yidiş dilbilimci Max Weinreich,
"Dil, ordusu ve birliği olan bir lehçedir."

("A shprakh iz a dialekt mit an armey un flot" , "×Ö· שפר×ַך ××™×– ×Ö· די×ַלעקט ×יט ×ַן ×ַר×ײ ×ון פֿל×ָט", Yivo-bleter 25.1, 1945, sf. 13)

diyerek dillerin asimilasyon yöntemiyle oluştuğunu ifade etmiştir. (Weinrich bu deyimin kendisine ilişik olmadığını belirtmiştir fakat aslolan bilinmemektedir.)

Tarihçi Dilbilim Bakış Açısı

Bir çok tarihçi dilbilimci, her konuşma biçimini içinde geliştiği haberleşme-iletişim ortamının bir lehçesi olarak görür. Bu bakış açısına bakılırsa çağıl Romans dilleri Latincenin lehçeleridir, çağıl Yunanca antik Yunancanın bir lehçesidir
. Bu paradigma sorunlu olabilir, bu sebeple kalıtsal ilişkileri birinci derecede mühim saymaktadır; oysa bir dilin lehçeleri karşılıklı olarak anlaşamayabilir. Ek olarak bir ana dil çeşitli lehçeler doğurunca bunlardan bazıları ötekilerden daha süratli gelişebilir. Bu durumda bir dilden türemiş üç lehçeden tarihsel olarak birbirinden uzak olan ikisi, yapısal olarak birbirine daha yakın olabilir. Çağıl Romans dillerinde bu örnek açıkça mevcuttur; İtalyanca ve İspanyolca karşılıklı anlaşabilir fakat her iki dil de Fransızca ile anlaşamaz; oysa her iki dilin Fransızcaya olan kalıtsal yakınlığı birbirlerine olan kalıtsal yakınlıktan daha fazladır. Fransızca, İspanyolca ve İtalyancadan daha süratli gelişmiştir.

Türkçe'de lehçe terimini savunanlar da Tarihçi dilbilim bakış açısının etkisindedirler. Bu bakış açısına bakılırsa çağıl Türk dilleri, Göktürkçe'nin lehçeleridirler. Bu yüzden Çuvaşça, Yakutça ve Dolganca hariç ötekiler lehçedir
.


Lehçe (Diyalekt)
Diyalektolojide Kavramlar
Karşılıklı Antak kalma

Bazı uzmanlar lehçeleri dillerden ayırdetmek için lehçelerin karşılıklı anlaşabildiğini fakat dillerin anlaşamadığını öne sürmüşlerdir. Bu düşünce ilk görünmüş olduğu kadar belirgin değildir. İtalyanca ve İspanyolca konuşanlar birbirlerini büyük seviyede anlayabilmelerine karşın İtalyancanın iki lehçesini konuşan Lombardlılar ve Sicilyalılar'ın birbirini anlaması çok daha zor olsa gerek. Kürtçe'nin lehçeleri olan Kurmanci, Sorani, Kelhuri içinde da bu şekilde bir problem mevcuttur.
Çiftdillilik (Diglossia)

Bu mevzuda bir öteki problem, bir toplumda birbiriyle yakından ilişkili, fakat iki değişik derslik tarafınca konuşulan diller olması durumudur. Bunlardan biri genel anlamda devlet dili, öbürü daha azca prestijli halk dilidir.
Lehçe Sürekliliği

Lehçe sürekliliği (continuum) coğrafî olarak yakın lehçelerin birbiriyle anlaşabilip, uzaklık arttıkça anlaşmanın azaldığı bir lehçeler grubudur. Bunun iyi malum bir örneği Afrikaansca-Hollandaca-Frisian- Almanca sürekliliğidir. Burada dört tane kabul görmüş edebî standarda ilaveten bu dilleri birbirine bağlayan çok sayıda lehçe vardır. Standart Hollandaca ve Almanca konuşanlar karşılıklı anlaşamasa da bu iki dili birbirine bağlayan bir lehçeler zinciri üstünde coğrafî olarak komşu olan iki lehçe içinde bir antak kalma kopukluğu yoktur.
Benzer bir lehçeler ağı doğu Slav dilleri içinde görülür. Bunların içinde Rusça, Belarusça ve Ukrayna dili edebî standartlı dillerdir. Sırp-Hırvat dili de dört ana lehçe ve üç yazınsal standartın bir ağı olarak görülebilir. Romans dilleri (Portekizce, Kastilya İspanyolcası, Katalanca, Galisyaca, Provensal, Fransızca, Oksitanca, Korsikaca, Sardinyaca, Sicilyaca, Romanç, Friulianca ve öteki İtalyan lehçeleri, Rumence ve ötekiler de başka lehçe sürekliliği oluştururlar.
Diasistem

Diasistem iki ya da daha çok standart hali olan tek bir dile denir. Bunun bir örneği Hindu-Urdu ya da Hindustani dilidir; Urdu ve Hindi olmak suretiyle iki standart çeşit ihtiva eder.
Çokmerkezlilik

Çokmerkezli bir dil birkaç standart çeşidi olan bir dildir, İngilizce, Almanca ya da Çince şeklinde.
Ausbausprache - Abstandsprache - Dachsprache Ayırımı

Avrupa dilbilimcileri içinde yaygın olup Anglosakson ülkelerde pek bilinmeyen bu yaklaşım, yukarda belirtilen dil-lehçe ikilemini aşma amacıyla geliştirilmiştir. Konuşma çeşitlerini sınıflandırırken "dil" ve "lehçe" şeklinde yüklü sözcükleri kullanmak yerine (hemen hemen) siyasal, kültürel ya da duygusal çağrışımları olmayan Ausbausprache - Abstandsprache - Dachsprache sözcükleri kullanarak konuşma çeşitleri sınıflandırılmaktadır. Bu deyimler tartışmalı mevzulara taze bakış açısıyla bakılmasına fırsat verebilir.


Polca (Lehçe)
MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi


Hint-Avrupa dil ailesinin Baltık-İslâv kolunun İslâv dalından bir dil. Bugün büyük çoğunluğu Polonya Halk Cumhuriyeti'nde, geri kalanı ABD, Brezilya ve Fransa'da yaşayan 33 milyon Polonyalı tarafınca konuşulmaktadır. Yazı dilinin oluşmasından sonrasında Polcanın zamanı üç döneme ayrılır:
  • Eski Polca (12. yüzyıldan 15. yüzyılın sonuna ya da 16. yüzyılın başına kadar)
  • Orta Polca (16. yüzyıldan 18. yüzyılın ortasına kadar)
  • Yeni Polca (18. yüzyıldan günümüze kadar)
En eski yazılı belgeleri 12. yüzyıldan kalmadır. Lâtin asıllı alfabeye yeni harfler ve harf birleşimleri yaparak kendi yazımlarını belirlediler. Başlıca lehçeleri şunlardır: Krakow (Minik Polonya) lehçeleri, Silezya ve Mazovya lehçesi, Büyük Polonya lehçesi, Chelmno-Koçiewie-Warmie lehçesi, Kaşub lehçesi.









lehçe Bir dilin tarihsel, bölgesel, siyasal sebeplerden dolayı ses, yapı ve söz dizimi özellikleriyle ayrılan kolu, diyalekt. (TDK)

Coğrafi ve kültürel etmenler bu ayrılmada rol oynar. Lehçelerde, ses, biçim ve kelime ayrılıkları çok büyüktür. Bazı dilciler, büyük ayrılıklarda lehçeyi başka bir dil olarak kabul etmeyi de önerirler. Çuvaşça ve Yakutça, Türkçenin lehçeleridir. Yakutlar, Sibirya'nın kuzeyinde otururlar, Şamanist ve Ortodoksturlar. Çuvaşlar ise Volga'nın iki kolunun kesiştiği bölgededirler ve Ortodoks dinindedirler.


LEHÇE a.

1. Ortak özellikler gösteren ve ayırtedici özellikleri konuşanlarca algılanan ağızlar bütünü. (Lehçe, aynı kültürel ve toplumsal düzeyde olmadığı dilden ve mahalli ağızlardan ayrılır.)

2. Toplumsal lehçe, belli bir cemiyet kesiminde kullanılan terimler ve sözdizimsel kurallar bütünü. (Argolar, uzmanlık dilleri, teknik sözcük dağarcıkları bu şekilde sınıflandırılır.)


—ANSİKL. Klasik Antikçağ'ın dil durumu, lehçelerin varlığını saptama ve tarihlerinin kimi evrelerini belirleme olanağı verir. Dağlık bir ülke olan antik Yunan'da dil lehçelere ayrılmıştı. Bu ayrımın izleri edebiyat metinleriyle ve yazıtlar vasıtasıyla günümüze ulaşmıştır. En iyi bilinenler de, kimi özellikleri şairlerin yapıtlarına yansıyanlardır (dor, aiolis, ionia lehçeleri): böylece önümüzde mahalli özellikleri de benimseyebilen bir edebiyat dili örneği vardır. Eski İtalya'da ilkel lehçeler (umbria, oskça vb. lehçeleri) “italik'' denen dil öbeğini oluş

turur. Bu dillerden biri, latirıce, Roma yöresinde konuşulurdu. Soylular içinde konuşulan latince Roma'nın gücü arttıkça, İtalya'nın yazınsal ve resmi dili oldu. İ.Û. I. yy.'da ulaşmış olduğu durum klasik latinceyi oluşturdu. Bilhassa Cicero'nun örneklendirdiği klasik latince yüzyıllar boyu bir müracaat membaı oldu. Yunancadan çok ayrı olan latince modelinin temel özelliği, arılığı birliğine bağlanan ve lehçesel değişkelerden pek etkilenmeyen yazınsal bir dildir.

Okullarda öğrenilen klasik latincenin dış etkilerden iyi fena korunmasına rağmen, halk latincesi giderek anlıktan uzaklaşıyordu. Öte taraftan, Roma imparatorluğu bir uçtan bir uca tüm Akdeniz'e yayılıp Romania'yı oluşturunca, dil fethedilen yörelerdeki halkların etkisiyle değişti: germen istilası ve arkasından gelen siyasal istikrarsızlık dönemleri, hiçbir engelle karşılaşmayan bölünmenin daha da büyümesine yol açtı. Böylece latince Romania'nın değişik yörelerinde dönüşüme uğrayarak roman dilleriyle lehçesel değişkelerinin doğmasına niçin oldu.

XIX. yy. sonunda Paul Meyer ve Gaston Paris çok tartışmalı lehçe terimini fazla kullanmamak için dilbilimin konusunu ikiye indirgediler: ortak dil ve mahalli ağızlar. Roman dilleriyle uğraşan birçok uzman bu görüşleri benimsedi. Daha yakın dönemde A. Meillet, güçlükler ne olursa olsun, hint-avrupa evresinden başlayarak lehçesel bir ayrıştırma yapılabileceğini gösterdi. Her lehçesel fark genel özelliklerin genişlemesine koşut olarak sınırların çakışmasıyla belirlenebilirdi. Ortak diller çoğu zaman, hususi bir dilin toplumsal, ekonomik ya da politik bir durum yararına yayılmasından lanır; ondan sonra bu diller akraba lehçeleri etkisinde bırakır. Toscana lehçesinden İtalyanca bu şekilde dünyaya gelmiştir ve fransızcanın birçok dilsel özelliği Paris yöresindeki eski ağiza dayanır. Hem bir coğrafi dağılıma, hem de sosyal-tarihsel bir duruma bağlı lehçe olguları yalnızca roman dillerinin konuşulmuş olduğu ülkelere özgü değildir. Mesela göktürkçe, Uygurca, karahanlıca vd., türkçenin tarihsel lehçeleridir. Türkçenin uygar lehçeleri içinde ise azeri türkçesi, türkmence, kazakça, kırgızca vd. yer alır Bu olgular her yerde vardır, fakat bunlar resmi dillerle beraber yaşayan değişkelerin çeşitli biçimleridir. Çağıl uluslarda çeşitli dil düzeyleriyle ortak dilsel temel üstünde gelişen birçok hususi dil (teknik diller, argolar, vb.) görülür; lehçesel özellikler kimi kez bu koşut ifade biçimlerinde varlığını sürdürür. LEHÇE ya da POLCA a. Bilhassa Polonya'da ortalama 43 milyon insan tarafınca konuşulan Batı slav dili.


—ANSİKL. Lehçenin ilk izlerine XI. ve XII. yy. latince metinlerde anılan kişiler ve yer adları biçiminde rastlanır (1136 Gniezno bullası 400'ü aşkın ad sayar). Baştan aşağıya lehçe yazılmış metinler XIV. yy.'dan kalmadır: Svvietokrzyskie tepesi anıtları, Svviety Florian mezamiri. Bu örneklerden başlayarak lehçenin zamanı üçe ayrılır: XII. yy.'dan XV. yy.'a eski lehçe (dil, sesçil düzeni ve bükünüyle ortak slav diline yakındır), XVI. yy.'dan XVIII. yy.'a orta lehçe (yazım kuralları saptanmış, dilin temel özellikleri yerleşmiştir); XVIII. yy.'ın sonundan günümüze dek çağıl lehçe. Hümanist Mikofaj Rej (1505-1569) leh dili ve edebiyatının atası olarak görülür. Matbaanın kullanımı yaygınlaşmaya başladığı sırada yazım kuralları da kati biçimini aldı. Katolik tesirindeki ülkelerde olduğu şeklinde, latin abecesi temel alındı, sadece bazı ayırıcı göstergeler eklendi: genizsil ünlüleri belirtmek için /ş ve /a [u] sesini veren eski uzun o için 6, bugün [w] sesinin karşılığı sert T yi belirtmek için /, sözcük sonunda ya da başka bir ünsüz önünde damaksıllaşan ünsüzler için s , c ', z , n . Latin- cede bulunmayan dz, cz, sz, rz şeklinde ses- birimleri belirtmek için “çift harfler" de kullanılır (bu durum, lehçenin ünsüzlere da yalı hususi durumunu belirgin halde artırır).

Lehçenin lehçeleri çok çeşitlilik göstermez. Başlıca altı lehçe vardır: Krakövv (ya da Minik Polonya), Silezya ve Mazovya (Varşova yöresi), BCıyük Polonya, Chelmno -Kocievvie-VVarmie ve bugün ayn bir dil sayılan (Kaşub dili) Kaşubi lehçeleri. Bu lehçeler, yerini ıslıklılara bırakan bir takım hışırtılı ünsüzün bulunmayışı ve sözcük aralarında son ünsüzlerin ulamalarındaki titreşimli, titreşimsiz söyleyişlerle birbirinden ayrılır. 1945'ten beri, öğretimin, basınla radyonun ve yoğun nüfus hareketlerinin etkisiyle bu lehçelerin sınırları yok olmaya başladı.


Bilhassa Büyük Polonya (ilk başkent Gniezno çevresi) lehçesine dayanan ulusal dil XVI. yy. başlangıcında ortaya çıktı. Krakövv başkent olunca Minik Polonya lehçesindeki özellikler de Büyük Polonya lehçesine eklendi. Varşova başkent olduğundaysa dilde mühim bir anane yerleştiğinden Mazurya lehçesinin pek tesiri görülmedi.

Lehçenin ses yapısında ünsüzler (36) mühim bir yer meblağ, buna karşılık yalnızca 7 meşhur vardır. ünsüzlerin sayısı damaksıllaştırma olgularıyla artmış (c, dz, cz, Ğ, dz, di yarı kapantılarıyla sz, i, i, i daraltılılarının ortaya çıkması), damaksıllaştırma olgusunun ortadan kalktığı durumlarla da pekişmiştir (mesela sesçil açıdan sert kalite taşıyan [damaksıllaşmamış], fakat bükünde sert ünsüzlerle almaşmalı halde kullanılan "sertleştirilmiş" ünsüzlerin varlığı: k/c; g/dz). Ses yapısı düzlemindeki diğeri mühim ilişki de titreşimli ve titreşimsiz ünsüzlerin karşıtlığıdır. Lehçe iki genizsil ünlüyü kullanmayı sürdüren tek slav dilidir. Her sözcüğün sondan bundan önceki hecesinde vurgu bulunur.

Bükün (ad ve eylem çekimleri) eski sesçil yasalann kalıntısı meşhur ve ünsüz almaşmaları sebebiyle karmaşıktır: örn. a/e (wia- ra, inanç / wierzyö, inanmak), a/e (biorç, alıyorum / bierze, alıyor) almaşmaları. ünsüz almaşmaları damaksıllaştırma ve damaksıllaştırmama olgularının kalıntılarıdır (droga, yol / na drodze, yolda).


Ad çekiminde 7 durum, 2 sayı ve 3 cins vardır. Şahıs adılları, biri vurgulu (ısrar biçimi) diğeri de vurgusuz olmak suretiyle iki türdür. Eylem çekiminde üç vakit bulunur: şimdiki vakit, geçmiş ve gelecek zamanlar. Sadece, tüm slav dillerinde olduğu şeklinde, fiiller iki görünüş sınıfına ayrılır: bi- tişliler, bitişsizler. Nezaket kullanımı üçüncü kişinin önüne pan (bay), pani (kadın), panovvie (baylar), panie (bayanlar) ya da panstvvo (baylar bayanlar) getirilerek yapılır. Sözdiziminde birçok kişisiz yapı kullanılır. Sözcüklerin sırasının temel işlevi sözdizimsel bağıntıları belirtmek değil (bunlar durumlarla anlatılır) sözcenin bildirişimsel yapısını (tema-rema karşıtlığı) dile getirir.

Lehçedeki sözcüklerin bir çok yerli kökenlidir türetme şekilleri de çok verimlidir (yeni fiiller üretmek için önekler ad üretmek için de sonekler). Aktarmalar (latinceden, almancadan, çekçeden, Ukrayna dilinden, türk dillerinden, İtalyanca, fransızca ve İngilizceden) bilhassa teknik ve kuramsal alanlara ilişkindir. Bu çeşitli dillerin tesiri dönemlere ve dil düzeylerine göre farklılık gösterir.

Kaynak: Büyük Larousse


LEHÇE, Bir dilin izlenemeyen ondan ayrılmış koludur.Coğrafi ve kültürel etmenler bu ayrılmada rol oynar.Lehçelerde, ses, biçim ve kelime ayrılıkları çok büyüktür. Bazı dilciler, büyük ayrılıklarda lehçeyi başka bir dil olarak kabul etmeyi de önerirler. Çuvaşça ve Yakutça, Türkçenin lehçeleridir.

Yakutlar,Sibirya'nın kuzeyinde otururlar, Şamanist ve Ortodoksturlar.Çuvaşlar ise Volga'nın iki kolunun kesiştiği bölgededirler ve Ortodoks dinindedirler.


Konuşma Dili Ve Yazı Dili
Konuşma Dili: Evde, sokakta, okulda, hulâsa günlük hayatta her yerde kullanılan dildir. Toplumsal çevrelere bakılırsa, farklılıklar arz eder. Bundan da; lehçe, şive ve ağız terimleri ortaya çıkar.

Lehçe: Bir dilin, malum ve takip edilen tarihinden ilkin, kendisinden ayrılan ve çok büyük farklılıklar gösteren kollarına denir. Ses, biçim ve kelime farklılıklarına dayanır.

Örnek: Çuvaşça ve Yakutça, Türkçe''nin lehçelerindendir. Türkiye Türkçesindeki, "ayak" kelimesi, Çuvaşça''da, "ura" olarak geçmektedir.

DEVAMI





  • Ağız, şive ve lehçe nedir?


  • Lehçe, dil ve ağız arasındaki farklar nedir?


  • Lehçe ve şivenin özellikleri nedir?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Lehçe Nedir?
Lehçe Nedir?
http://www.muhteva.com/wp-content/uploads/2017/04/48050d1461446236-lehce-nedir-dil-3-.jpg
Ders Kitapları Konu Anlatımı
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/lehce-nedir.html
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/lehce-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content