Uluslararası Göçmen Kaçakçılığı ile İnsan Ticareti

İnsan Ticareti Nedir? İnsan ticareti yasalara aykırı bir fiil olmakla kalmayıp internasyonal yasa ve insan hakları protokol...




İnsan Ticareti Nedir?

İnsan ticareti yasalara aykırı bir fiil olmakla kalmayıp internasyonal yasa ve insan hakları protokollerinin de ihlali anlamına da gelir. Çoğu zaman çok iyi örgütlenmiş kabahat ağlarına mensup suçlular tarafınca yürütülür. İnsan tacirleri, mağdurları kendi ülkeleri içinde bir yerden diğerine aktarırlar, pek çok vakit da internasyonal sınırlardan geçirirler. Bir süre sonra mağdurların en temel özgürlükleri ellerinden alınır, eşya benzer biçimde satılırlar ve hem seks köleleri olarak hem de başka işlerde zorla emek vermeye zorlanırlar. Kurbanlara rutin olarak saldırı edilir, işkence ve sertlik e maruz bırakılırlar.




Fuhuş ve insan ticareti arasındaki fark nedir?
İnsan ticaretinin mağdurları - kızlar, hanımlar, erkekler ve oğlan evlatları - köledir. Büyük bölümü vakit ölümle tehdit edilerek, kendi
rızaları haricinde para karşılığında erkeklere cinsel hizmetler sağlamak zorunda bırakılırlar. ücretler, direkt sahiplere aktarılır ve mağdurlara hiçbir şey verilmez. İnsan tacirleri, pek çok vakit bayanları fahise olarak yurtdışında emek vermeye ikna ederler, bu vaziyet bayanların rızası ile oluşmuş benzer biçimde görünse de, kurbanlar en sonunda köle haline gelir ve şiddete maruz bırakılırlar. Buna rağmen, fuhuş bir kadının para karşılığı vücudunu satması ve kârı kendine saklamasıdır. Yaşam bayanları köle olmayıp insan tacirlerinin kontrolü altında değildir.

İnsan ticaretinin mağdurları suçlu mudur?

Hayır. Onlar yurtdışına gitmeleri için kandırılmış insanlardır. Onlara
yalan açıklanmıştır. Büyük bölümü vakit da paraları ellerinden alınmıştır. Cinsel hizmetler sağlamak ve başka işler yapmak zorunda bırakıldıkları için onlar suçlu değildir mağdurlardır.

Kimler risk altındadır?
En fazla risk altında olan grup, 16 ila 24 yaş arasındaki hanım ve kızlardır. Genel anlamda eğitim seviyesi az olan bu hanım ve kızların iyi bir iş sahibi olma umutları yoktur. Bu insanoğlu, çoğu zaman eski Sovyetler Birliği'nin çok yoksul köylerinde yaşar ve evlerinde su dahi yoktur. Daha iyi bir yaşam bulma umutları yok denecek kadar azdır. Büyük bölümü minimum iki çocuk sahibidir ve ailelerini geçindirebilmek için iş aramaktadırlar. Bu hanımlar ve kızlar, kendilerini iyi bir iş ve daha iyi bir yaşam vaatleri ile kandıran insan tacirleri için kolay hedef olmaktadırlar. İnsan tacirleri, zor kullanarak, yalan ve yolsuzluğa başvurarak, baskı uygulayarak, güçsüzleri, muhtaçları ve korumasızları avlamaktadır.

İnsan ticareti mağduru kız ve bayanların başlarına neler gelir?
Evlerine geri dönen
mağdurlardan edinilen bilgilere dayanarak, mağdurların itaat etmelerini sağlamak için tacirlerin her türlü gözdağı verme yöntemini kullandıklarını biliyoruz. Mağdurlar, suçluların istediklerini yapmadıkları takdirde en canice ve insanlıktan uzak aşağılama ve korkutma sistemleri,metotları ile karşılaşmaktadırlar. Bunların içinde saldırı, işkence, ölüm tehdidi, dayak, hapsetme ve aç bırakma bulunmakta. Hamile hanımlar, rutin olarak cinsel ilişkiye zorlanmakta ve bebekleri doğumdan sonrasında öldürülmektedir. İnsan ticareti mağdurları çağıl köleler olarak bir çok kez satılır. Bu satışlarda 200 ila 20,000 usd ve üstü miktarlar el değiştirebiliyor.

Bu ülkeleri nedir?

Türkiye'de getirilen insan ticareti mağduru kız ve bayanların pek çok eski Sovyet bloğundan geliyor. Averaj günlük ücretin 1 doların altında olduğu
Moldova benzer biçimde yoksul ülkelerden de geliyorlar. Yoksulluk, onların bir çıkış noktası aramasına yol açıyor. Türkiye, insan tacirleri tarafınca zenginlik ve fırsatla dolu bir ülke olarak gösteriliyor. Moldova, Ukrayna, Rusya ve başka ülkelerden kızlar ve hanımlar, Türkiye'de daha güzel bir yaşam vaat eden insan tacirleri tarafınca kandırılıyor.

Mağdurlar iyi mi angaje edilmektedir?
Tacirler, çoğu zaman çok iyi organize olmuş büyük internasyonal ve
mafya kabahat örgütleridir. Kurbanlarını, yurtdışında iş imkanlarını duyuran gazete ilanları kanalıyla ya da kurbanlara yalan söyleyerek onları kandıran mahalli şahıslar kanalıyla avlarlar. Mağdurları angaje eden bu şahıslar, onların dostu ya da mağdurların tanımış olduğu, onların itimatını kazanmış topluluk üyeleri de olabiliyor. Angajmanı, umutsuz bayanların itimatını kolayca edinebilen bayanların yapmış olduğu da sıkça görülüyor. Her kabahat örgütünün, ev bulmaktan gezi ayarlamaya kadar her türlü işi icra eden 80 ya da daha çok mensubu olabiliyor. Çoğu zaman düzmece iş bulma şirketleri, gezi ve manken ajansları söz mevzusudur.

Mağdurların kaçması ne kadar zor olsa gerek?
Kızlar ve genç hanımlar, çoğu zaman
hususiapartman dairelerine, evlere ve mağdurların zorla çalıştırıldığı başka mekanlara polis tarafınca meydana getirilen baskınlar esnasında ortaya çıkartılıyorlar. İnsan ticareti mağdurları kendi başlarına kaçmayı nadiren başarsa da, hapis tutuldukları ve başlarında devamlı birileri bulunmuş olduğu için bu sıkça gerçekleşmez. Kendilerine, kaçarlarsa öldürülecekleri ya da ailelerinin öldürüleceği söylenir. Mahalli polise giderlerse de, utanç verici bir biçimde sınır dışı edilecekleri söylenir. Kaçmayı başaranlar, son aşama yoğun şiddete maruz kaldıkları için yaşam süresince ruhsaltravma yaşıyorlar. Psikologlara bakılırsa bunların bir tek yüzde 30'u tamamen düzgüsel bir yaşam yaşayabilecek kadar iyileşiyor.

Bir insan tacirini iyi mi belirleyebilir ve iyi mi destek olabilirim?
Yasauygulayıcıları ile beraber emek harcayarak, insan tacirlerinin belirlenmesi ve durdurulması için destek olabilirsiniz. Yurt haricinde çalışıyor olmak suretiyle düzmecegeçişlik ve vize öneren kişilere bilhassa dikkat ederek işaretlerden bazılarını tanıyabilirsiniz. Tacirlerin eline düştüğünden şüphelendiğiniz bir kız ya da hanım ile tanışırsanız, fizyolojiksuistimale dair işaretleri fark etmeye ya da kendi rızaları haricinde emek vermeye zorlandıkları mevzusunda bir ifade ya da imada bulunup bulunmadıklarını dinlemeye itina gösteriniz. Eğer bir şahsın insan ticaretine maruz kaldığından şüphelenirseniz, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerden 155 polis ve 156 jandarma numaralarından ve 157 yardım hattından ücretsiz bir şekilde arayabilir ve yardım isteyebilirsiniz.

Mağdurların başlarına neler gelir?

  • Yabancı bir ülkede yapayalnızdırlar.

  • Başka vatandaşlarıyla temasları kesilmiştir.

  • Bulundukları ülkede, kendi dillerinde mağduriyetlerini anlatamazlar.

  • Pasaportları ellerinden zorla alınmıştır. Yalnız dışarı çıkarken verilir, dönüşlerinde geri alınır.

  • Aileleriyle temas kurmaları engellenmiştir.

  • Kullandıkları GSM telefonları internasyonal görüşmelere kapatılmıştır.

  • Devamlı taşınma ve bölgeleri değiştirildiğinden yön duyguları alt üst olmuştur. Nerede bulunduklarını ve mevkilerini bilemezler.

  • Yine yine fizyolojik ve cinsel istismara maruz bırakılırlar, tacirler tarafınca tecavüze uğrarlar.

  • Zorla senet imzalatılarak, çok fazla borçlandırılırlar. Yaptığının kabahat olduğu söylendiğinden, hakkında işlem yapılıp hapise gireceği korkusuna kapılmaktadırlar.
  • Düşmüş olduğu durumun ailesine yansımasından dolayı utanç ve dışlanma endişesi yaşamaktadırlar, her gün uzun sürelerle, müşterilerle tehlikeli ve korunmasız cinsel ilişkiye girmeye zorlanmaktadırlar.

  • Kaçması halinde kendisi ya da ailesinezarar verileceği tehdidinde bulunularak korkutulurlar.

İnsan ticaretine fırsat veren ülkelerde; organize kabahat örgütleri yaygınlaşır, kara para aklama piyasası genişler, kamuda ve başka sektörlerde yasa dışı kazanç eğilimi artar, insan hakları ihlalinin en ağırının işlendiği bir cemiyet oluşur ve izlerini silmenin mümkün olmayacağı bir "seks turizmi ülkesi" imajının yakıştırılması ile karşı karşıya kalınır.

Mağdurların kaçması ve bu zulümden kurtarılması niçin güçtür?

  • Sertlik, tehdit ve denetim altındadırlar.

  • İtaat etmesi için mağdurlara sık sık dayak atılır.

  • Uyuşturucu verilir.

  • Mağdurlar hususi kiralık evlerde aç ve susuz bırakılarak, zorla tutulurlar.

  • Sorunlarını anlatabilecekleri kişilerle haberleşme-iletişim kurmaları engellenir.

  • Güvenlik kuvvetlerine haber verildiği takdirde, bu konuyu öğrenebilecekleri ve bu yüzden kendisine bununla birlikte sertlik uygulanacağı tehdidi altındadırlar.

  • Mağdurlara, aynı durumda yaşamaya devam etmekten başka bir seçenek bırakılmaz.








  • İnsan ve hayvan ilişkisi ile ilgili atasözleri nedir?


  • İnsan ve Allah ilişkisi ile ilgili ayetler nedir?


  • İnsan yaşamı ile ilgili tekerleme bulabilir misiniz?




Internasyonal Göçmen Kaçakçılığı ile İnsan Ticareti

1 - Göçmen Kaçakçılığı



İnsanların daha iyi şartlarda yaşama, iş bulma ya da yaşadıkları ülkedeki siyasal, ekonomik ve toplumsal istikrarsızlıklar benzer biçimde nedenlerden dolayıgöç etme talep ve zorunlulukları sonucu bulundukları ülkeden yasa dışı yollarla başka ülkelere gitmeleri ya da götürülmeleridir.

2 - İnsan Ticareti
Kuvvet kullanarak ya da kuvvet kullanma tehdidiyle ya da başka bir şekilde zorlama, kaçırma, hile, aldatma, nüfuzu kötüye kullanma, kişinin çaresizliğinden yararlanma ya da başkası üstünde kontrol yetkisi olan kişilerin rızasını kazanmak için o kişiye ya da başkalarına kazanç ya da çıkar sağlama kanalıyla kişilerin istismar amaçlı temini, bir yerden bir yere taşınması, devredilmesi, barındırılması ya da teslim alınmasıdır.
Çoğu zaman, hanımlar cinsel amaçlı ve ev işlerinde çalıştırılmak, çocuklar internasyonal evlat edinmeye aracılık, cinsel amaçlı ya da pornografide kullanılmak, zorla çalıştırılıp dilencilik ve gezici satıcılık yaptırmak, erkekler ise ağır işlerde çalıştırılmak ve tehlikeli işlerde kullanılmak suretiyle insan ticaretinin mağduru olmaktadırlar.

3 - Sığınmacı
1951 tarihindeki Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme hükümlerine bakılırsa sığınmacı; “ırkı, dini, milliyeti, belirgin bir toplumsal gruba mensubiyeti ya da siyasal fikirleri sebebiyle zulüm göreceği mevzusunda haklı bir korku taşıyan ve bu sebeple ülkesinden ayrılan ve korkusu sebebiyle geri dönemeyen ya da dönmek istemeyen kişi†dir.
“Mülteci†terimi ile “göçmen†terimi içinde içerik ve sonuçlar bakımından farklılıklar mevcuttur. Sığınmacılar, içinde bulundukları vaziyet itibariyle göçmen kaçakçılığı ve insan ticaretine potansiyel oluşturmaktadırlar.

4 - Göçmen Kaçakçılığı ile İnsan Ticareti Arasındaki Fark
Göçmen kaçakçılığı kamu düzeni ve devlete karşı işlenen bir kabahat olmasına rağmen, insan ticareti kişilere karşı işlenen ve insan haklarını ilgilendiren bir suçtur.
Göçmen kaçakçılığında; bir kişinin yasa dışı yollardan bir ülkeden başka bir ülkeye geçişi ve zor kullanılması söz mevzusu değilken, insan ticaretinde; cinsel amaçlı sömürü, organ kaçakçılığı, kölelik, çocuk ticareti benzer biçimde haksız ve insanlık dışı yöntemlerle çıkar temin etme şartları mevcuttur ve zor kullanma, hile ile ya da benzeri yollarla mağdurun iradesinin fesada uğratılması söz mevzusudur.
Göçmen kaçakçılığında, ilk başlarda istekli olan kişinin sınırın geçirilmesi ile göçmen şahıs ve organizasyondaki kişiler arasındaki ilişki sona ermekte ve istismar söz mevzusu olmamaktadır. Ama, göçmen kişinin ulaşmış olduğu yerde bir sürü olumsuzluklarla karşılaşması ve çaresiz kalması sonucu istismar ve tecim ortamına zemin hazırlanmakta, insan tacirleri devreye girmektedir.

5 - Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticaretinin Sebepleri

Göçmen kaçakçılığı ile insan ticaretinin oluşumuna ve artmasına etkili olan faktörler;

1 - Ekonomik nedenler, ülkelerarası ekonomik ve toplumsal yaşam standardı farkının bulunması,
ülkeler arasındaki gelir dağılımı uçurumundan etkilenen kitlelerin daha rahat ve iyi bir yaşam sürme arzusu,
2 - Bölgesel ve iç savaşlar, iç karışıklıklar, ülkeler içinde meydana gelen çıkar çatışmaları,
3 -Bir takım gelişmiş ülkelerin siyasal sığınma ya da yasadışı göçü özendiren politikaları ile göçmen ve mültecilere meydana getirilen maddi yardımlar,
4 -Terör örgütlerinin faaliyetleri,
5 -Politik ve etnik baskılar,
6 - Açlık ve kıtlık problemi,
7- Salgın hastalıklar,
8 - Aileden lanan problemler,
9 - Yaşanılan ülkedeki bölgesel ve kültürel farklılıklar
10 - Göçmen kaçakçılığı ve insan ticaretinden kolay para kazanma düşüncesi, yüksek oranda çıkar sağlama ve az risk,
11 - Kadının toplumsal ve ekonomik eşitsizliği,
12 -İş, pazar ve ulaşım araçlarının küreselleşmesi, değişen teknolojinin ürünleri olan web yardımıyla bilgi ve iletişim imkânlarının kötüye kullanılması (Technology is a double-edged sword- Teknoloji iki ucu keskin bir kılıçtır.),
13 -Ucuz iş gücüne duyulan gereksinim,
14 -Göçmen kaçakçılığı ve insan ticaretinin neticelerinden haberdar olmama,

Benzer biçimde sebeplerdir.
Meydana getirilen araştırmalara bakılırsa bütün ülkelerde, yılda 500.000 ila 2.000.000 arası şahıs insan ticaretine mevzu olmaktadır.
Birleşmiş Milletler Internasyonal Suçu Önleme Merkezi'nin tahminlerine bakılırsa, insan ticaretinin yeryüzündeki senelik cirosu 7 ila 8 milyar ABD Dolarına ulaşmaktadır.

6 -Kaynak, Transit ve Hedef ülke Kavramları
Kaynak ülke; gerek yasa dışı göçe, gerekse insan ticaretine mevzu olan kişilerin uyrukluğunda bulundukları ya da sürekli olarak ikamet ettikleri ülkedir.
Hedef ülke; gerek yasa dışı göçe, gerekse insan ticaretine mevzu olan kişilerin ulaşmak istedikleri ya da götürülmek istenilen ülkedir.
Transit ülke; Kaynak ülkeden hedef ülkeye gerçekleşen seyahatte üstünden geçilen ya da elverişli şartlar oluşuncaya kadar yasa dışı ya da yasal olarak geçici olarak ikamet edilen ülkedir.
Bu bağlamda Türkiye;

  • Bir takım terör örgütlerinin elemanlarını eğitmek, propaganda yaptırmak ya da teşkilat adına gelir sağlamak amacıyla yasadışı yollardan yurt dışına göndermesi, ya da terör sebebiyle bir takım bölgelerimizdeki insanların bilhassa Avrupa olmak suretiyle başka garp ülkelerine gitmeleri yönünden Kaynak ülke;


  • Bilhassa Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonrasında kurulan ve şark Avrupa da bulunan bir kısım devletlerle (Moldova, Ukrayna, Romanya, Belarus, Rusya) Asya ve Afrika'dan Türkiye'ye iş bulma, tecim ve güvenlik açısından gelen insanoğlu yönünden Hedef ülke;


  • Afganistan, İran, Pakistan, Bangladeş ve Orta Şark ile bir kısım ülkelerde iç harp, kargaşalık, açlık vb. benzer biçimde sebeplerden dolayı Avrupa ülkeleriyle başka gelişmiş ülkelere gitmek isteyen insanoğlu bakımından Transit ülke;

konumundadır.


Ahmet FIRAT




Internasyonal Göçmen Kaçakçılığı ile İnsan Ticareti

7 - Yasadışı Göç Güzergahları
Avrupa ülkelerine yönelik meydana gelen yasadışı göç vakalarında türlü güzergahların kullanıldığı tespit edilmiştir. ülkemiz, kullanılan bu güzergahlardan birkaçının mevzusu olmakta, bunun yanı sıra türlü ülkelerden Avrupa ülkelerine doğru seyreden geçiş yolları da mevcuttur.
Yasadışı göçmenler, ülkemiz haricinde;

  • İran-Kafkasya-Şark Avrupa-Garp Avrupa ülkeleri,
  • Afrika-Cenup Avrupa ülkeleri,
  • Rusya Federasyonu-Polonya-Avrupa ülkeleri,
  • Ukrayna-Avrupa ülkeleri,
  • Balkan ülkeleri-Bosna-Hersek-İtalya-Almanya,

benzer biçimde değişik bir sürü güzergahı kullanmaktadır.
Bilhassa, 2000 ve 2001 senesinde ülkemiz güvenlik güçlerinin emin tutumunun sonucunda, göçmen kaçakçılarının geçiş yolları;

  • Cenup rotasına (Irak-Suriye-Lübnan),

Bununla birlikte

  • Şimal rotasına (İran-Kafkaslar-Ukrayna)

doğru kaymıştır.
Bunun yanı sıra yasadışı göçmen taşıyan gemilerin de güzergahlarında farklılık olmuş, son dönemde yoğunlukla Afrika ülkelerinden İtalya ve Fransa'ya; bununla birlikte;
Sri Lanka, Hindistan tarafınca gelen gemiler de, Süveyş Kanalını takip ederek, GKRY, Yunanistan ve İtalya yolunu tercih etmeye başlamışlardır.
Bununla birlikte, bölgemiz haricinde, Cenup ve Orta ABD'da A.B.D'ye doğru göç akımı mevcuttur.

8- Göçmen Kaçakçılığında Türkiye'nin Tercih Edilmesinin Sebepleri
İnsanların, Türkiye'de kaçak olarak çalışıp para biriktirerek ülkelerine dönmek istemeleri, daha öncesinden türlü yollarla Türkiye'ye girip yerleşmiş olanların kendi tanıdıklarını Türkiye'ye çağırmaları, Türkiye'nin Ortadoğu ve Kafkas ülkeleri içinde en demokratik ve ekonomik açıdan kuvvetli ve istikrarlı bir ülke olması, yaşam standartlarının geldikleri ülkelere bakılırsa daha iyi olması, Türkiye'de yakalanmaları halinde daha az ceza göreceklerini ve insanlık dışı muameleye maruz kalmayacaklarını bilmeleri, yasa dışı giriş icra eden pek çok yabancı uyruklu kişilerle yurttaşlarımız içinde dil birliğinin bulunması benzer biçimde sebeplerle Türkiye'ye kaçak yollardan girmeyi tercih ettikleri görülmektedir.
Garp ülkelerine geçiş yapmak için Türkiye'nin tercih edilmesinin sebepleri ise;
Türkiye'nin coğrafi konumu itibariyle Asya ile Avrupa içinde bir köprü durumunda bulunması, kuzeyden yapılacak geçişlerde (Türkmenistan, Rusya, Ukrayna, Belarus(Ak Rusya) ve Romanya) yolun daha uzun, geçilecek ülkelerin daha çok sayıda ve coğrafi - iklim şartlarının daha sert olması, Orta doğudaki harp ve karışıklıklar sebebiyle İran-Irak-Suriye-Akdeniz yolunun kullanılamaması, Türkiye'nin doğuda sarp, dağlık, kontrolü güç olan kara sınırlarına, avrupada ise çok uzun ve girintili - çıkıntılı deniz sınırlarına haiz olması, bununla birlikte Avrupa ülkelerine ulaşılması açısından Ege Adalarının kıyılarımıza çok yakın bulunmasıdır.
ülkelerin son yıllarda üstünde ağırbaşlı olarak durduğu ve Türkiye'nin de bilhassa coğrafi konumu itibariyle çeşitli yönlerden içinde doğrudan yer aldığı yeryüzündeki yasadışı göç hareketleri, bir tek ülke güvenliklerini tehdit etmekle kalmayıp, çok sayıda yasadışı göçmenin umuda seyahat niteliğindeki bu yasadışı hareketleri sırasında hayatlarına mal olmakta ve bu göçlerden büyük gelir elde eden terör örgütleri, kaçakçılık şebekeleri ve yasadışı göç organizatörlerine de mühim bir kazanç ve yarar sağlamaktadır.
Bu itibarla, Türkiye yabancıların gezinsel, bilimsel araştırma, çabalama, tahsil ve tecim amaçlı olarak yasal yollardan gelişlerinin yanısıra; sığınma, yasadışı göç eylemleri ile ülkemiz üstünden üçüncü ülkelere yasadışı yollardan geçme teşebbüslerine yoğun olarak mevzu olmaktadır.

9 - Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticaretinin Netice ve Tesirleri
Bilhassa insan ticareti, her şeyden ilkin insan haklarının en ağır bir biçimde ihlalidir. Bu sebepten dolayı yüz yılımızın mühim ve savaşım edilmesi ihtiyaç duyulan bir sorunudur.
- Fiziki ve Ahlaki Çöküntü; meydana getirilen baskı, istimrar ve yıldırma sonucunda mağdurlar ahlaki çöküntüye uğramakta, uyuşturucu vb. benzer biçimde maddeleri kullanma alışkanlığı edinmekte, AİDS vs. benzer biçimde türlü bulaşıcı hastalıklara yakalanmakta, bunların yayılmasına sebep olmakta, istenmeyen gebelikler sonucu problemler yaşanmakta, mağdurları denetim altında tutmak isteyen insan tacirlerinin uyguladıkları devamlı ruhsal baskı sonucu mağdurların ruhsal durumları bozulmakta, yaşamış olduğu olumsuzluklar sebebiyle kabahat işleme eğilimleri çoğalmaktadır.
- Aile Yapısının Bozulması; sonuçta, aileler arasındaki ilişkilerde meydana gelen bozulma, dayanışmanın azalması, potansiyel konumundaki kişilerin insan tacirleri açısından ulaşılması kolay hedef olarak ortaya çıkması cemiyet içinde çöküntülere sebep olabilmekte, meydana gelen bu toplumsal çöküntüyle beraber evlatların ahlaki açıdan gelişimleri negatif yönde etkilenmektedir.
- İssizlik oranının artması; Ucuz ve yasa dışı işçi çalıştırılması sebebiyle yetişmiş elamanların işi olmayan kalması gündeme gelmekte ve kalitesiz üretim çoğalmaktadır.
- Kabahat gelirlerinin yasa dışı işlerde kullanılması; elde edilmiş kazancın kullanılmasıyla kabahat örgütleri kuvvetlenip kuvvetli hale gelmektedir.
- Memleketin aleyhinde kullanılması; türlü terör örgütleri tarafınca yurt dışına gönderilen ya da bu maksatla yurt dışına kaçan insanoğlu gittikleri ülkelerde kabul görmek için ülke aleyhinde mesnetsiz ve negatif beyanlarda bulunarak ülkenin itibarını zedelemektedirler.
- Kabahat ve Suçlularla Mücadeleyi Zorlaştırması; mağdurların bir takım bakımlardan kendilerinin de batağa saplanmış olmaları sebebiyle yetkili mercilere yakınma etmekten çekinmeleri, içinde bulundukları şartları kabullenmeleri, özgürlüklerinin kısıtlanması ve nereye yakınma edecekleri hakkında bilgilerinin bulunmaması benzer biçimde sebeplerden dolayı bu kabahat ve suçlularla savaşım zorlaşmaktadır.

10 - Mağdurların Korunması
Mağdurları içinde bulundukları bu negatif durumdan kurtarmak için; sivil cemiyet kuruluşlarıyla işbirliğine gidilerek;

  • Ulaşabilecekleri telefon için bilgilendirilmeli,
  • Mağdurların müracaat edebilecekleri danışma merkezleri açılmalı,
  • Tıbbi yardımda bulunulmalı,
  • Hukuksal yardım sağlanmalı,
  • Tanıklık yapmaları ve şikayetçi olmaları durumunda korunma programları hazırlanmalı, korunma ve barınma bölgeleri açılmalı,
  • ülkelerine gönüllü dönüşleri teşvik edilmeli ve bu konulardaki olumsuzların aşılmasında kendilerine yardımda bulunulmalı,
  • Eğitim ve öğretime katılım hakkı verilmeli,
  • Çeviri ve bulunmuş olduğu ortama uyumu kolaylaştırılmalı,
  • İş imkanı sağlanmalıdır.

Yurdumuzda; insan ticareti mağdurlarının tanıklık yapmalarını teminen talepleri halinde altı aya kadar ülkede geçici olarak ikamet etmelerine izin verilmektedir.
Mağdurların korunması, rehabilite edilmesi, tıbbi ve ruhsal yardım sağlanması ve barındırılarak ihtiyaçlarının karşılanması için İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfının ortaklık ile İstanbul'da bir sığınma evi kurulup faaliyete geçirilmiştir
5 Aralık 2003 tarihindeki ve 2003/6565 karar sayılı Bakanlar Kurulu tarafınca çıkarılan Kararname'yle beraber insan ticareti mağdurlarının sıhhat hizmetlerinden faydalanması sağlanmıştır. 2 Ocak 2004 tarihindeki ve 25334 Sayılı Resmi Gazete'de gösterilen bu kararnameye bakılırsa; insan ticareti mağduru olduğu tespit edilen ve sıhhat giderlerini karşılayamayacak durumda olan yabancı uyruklu hastalar, resmi sıhhat kurum ve kuruluşlarından ücretsiz bir şekilde faydalanabilecektir.

Ahmet FIRAT


Internasyonal Göçmen Kaçakçılığı ile İnsan Ticareti

11 - Yasal Düzenlemeler;

a) Internasyonal Yasal Düzenlemelerde Vaziyet;
Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti ile savaşım faaliyetinde türlü internasyonal yasa, sözleşme, bildiri ve belgeler mevcuttur.
Bunların başlıcaları şunlardır:

- Kölelik Sözleşmesi ( 25 Eylül 1926).
- Zorla ya da Mecburi Çalışmayla İlgili Sözleşme (ILO No. 29 - 28 Haziran 1930).
- İnsan Hakları Evrensel Bildirisi (10 Aralık 1948).
- İnsan Ticaretinin ve İnsanların Fuhuş Yöntemiyle Sömürülmesinin Yasaklanmasına Dair Sözleşme (2 Aralık 1949).
- Eşit ücret Sözleşmesi (ILO No. 100, 29 Haziran 1951).
- Mültecilerin Statüsüyle İlgili Sözleşme (28 Temmuz 1951).
- Köleliğin, Köle Ticaretinin, Kölelik Benzeri Uygulamaların Kaldırılmasına Dair Ek Sözleşme ( 7 Eylül 1956).
- İstihdam ve Meslek Kendi alanında Ayrımcılık Hakkında Sözleşme (ILO No. 111 - 25 Haziran 1958).
- Zorla Çalıştırmanın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (ILO No. 105 - 25 Haziran 1959).
- Şahsi ve Siyasal Haklar Internasyonal Sözleşmesi (16 Aralık 1966).
- Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Haklar Internasyonal Sözleşmesi (16 Aralık 1966).
- Bayanlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Sözleşme (18 Aralık 1979).
- Çocuk Hakları Sözleşmesi (20 Kasım 1989).
- Tüm Göçmen İşçilerin ve Onların Aile Mensuplarının Haklarının Korunmasına Dair Internasyonal Sözleşme (18 Aralık 1990).
-Fena Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Önlemler Sözleşmesi (ILO No.105 - 17 Haziran 1996).
- Internasyonal Hak Mahkemesinin Roma Hükmü (17 Temmuz 1998).
- Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahiseliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İhtiyari Protokol (25 Mayıs 2000).
- Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (12 Aralık 2000).
-Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı BM Sözleşmesine Ek Kara, Deniz ve Hava Yöntemiyle Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokol (2 Kasım 2000).
- Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı BM Sözleşmesine Ek İnsan Ticaretinin Bilhassa Hanım ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol (2 Kasım 2000).
-Suçtan ve Yetki İstismarından Mağdur Olanlara Hak Sağlanmasına Dair Temel Prensipler Bildirisi ( 29 Kasım 1985).
-Bayanlara Karşı Şiddetin Tasfiye Edilmesine Dair Bildiri (20 Aralık 1993).
- Pekin Bildirisi ve Fiil Platformu (15 Ekim 1995).
-Pekin Platformunun Uygulanması için Daha Çok Etkenlik ve Uğraş Gösterilmesine Dair Genel Meclis Önergesi (16 Kasım 1999).
-İnsan Haklarını ve Temel Özgürlüklerini Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesi (Avrupa Sözleşmeler Seri no. 5 - 4 Kasım 1950). Bununla birlikte, buna bağlı 13. ek protokol.
-Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi (13 Aralık 1957).
-Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesine Ek 2. Protokol, (Avrupa Konseyi Sözleşme No. 98 17 Mart 1978).
-Sertlik Suçlarının Mağdurlarının Mağduriyetlerinin Giderilmesine Dair Avrupa Sözleşmesi, (24 Kasım 1983).
-Avrupa Toplumsal Şartı Avrupa Konseyi Sözleşme No: 163 ( 3 Mayıs 1996).
-Bakanlar Komitesinin üye Devletlere, Mağdurun Adli Kanun ve Usulü Çerçevesindeki Durumuyla İlgili Tavsiye Sonucu (28 Haziran 1985).
-Bakanlar Komitesinin üye Devletlere, Cinsel Sömürü Amaçlı İnsan Ticaretine Karşı Eylemlerle İlgili Tavsiye Sonucu (19 Mayıs 2000).
- Bayanlara Karşı Şiddetle Savaşım Fiil Planı, 1997.
-İnsan Ticaretiyle İlgili Internasyonal, Bölgesel ve Ulusal Seviyedeki Ana Yasal Dokümanlar ve Analitik Raporların Derlemesi (6 Haziran 2000).
-Bölgesel Fiil Planı İçin Temel İlkeler, “Güneydoğu Avrupa'da İnsan Ticaretine Karşı Mücadelede İşbirliği†Internasyonal Semineri (Atina, 29 Haziran - 1 Temmuz 2000).
- “Güneydoğu Avrupa'da İnsan Ticaretine Karşı Mücadelede İşbirliği†Internasyonal Seminerinin Tutanakları (Atina 29 Haziran - 1 Temmuz 2000).
-Avrupa Birliği'ne üye ülkeler Içinde Suçluların İadesine İlişkin Sözleşme (27 Eylül 1996).
-İnsan Ticaretine ve Evlatların Cinsel Amaçlı Sömürülmesine Karşı Mücadelesiyle İlgili AB Konseyinin Ortak Fiil Planı (24 Şubat 1997)
-Adli Süreç İçindeki Mağdurlara Tutumuyla İlgili Konseyin Karar Tasarısı (15 Mart 2001 )
- Cinsel Sömürü ve İnsan Ticaretiyle İlgili Avrupa Parlamentosu Önergesi (14 Nisan 1989).
- Hanım Ticaretiyle İlgili Avrupa Parlamentosu Önergesi (16 Eylül 1993).
-İnsan Ticaretiyle İlgili Avrupa Parlamentosu Önergesi (16 Ocak 1996).
-Cinsel Amaçlı Hanım Ticaretini Önlemek ve Savaşım Etmek için Alınması Ihtiyaç duyulan Etkili Tedbirleri İçeren Avrupa Kılavuzu Hakkında Hagufe Bakanlığına Ait Bildiri (26 Nisan 1997).
-Tampere Avrupa Konseyi Başkanlık Bildirisi (15-16Ekim 1999),
-“Kadın Ticaretine Karşı Mücadelede İlave Yeni Eylemler†ile İlgili Komisyonun Avrupa Konseyi'ne Parlamentosu'na Bilgi Akışıyla İlgili Avrupa Parlamentosu Önergesi (19 Mayıs 2000).
-Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Komisyonunun İnsani Boyut Konferansı Moskova Görüşmesinin Belgesi ( 3 Ekim 1991).
-Avrupa Güvenliğine Dair İstanbul Beyanı (19 Kasım 1999).
-Parlamenter Meclisin Bükreş Bildirisi (10 Temmuz 2000).
-Bakanlık Konseyi Karar No.1, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (OSCE - Organization for Security Cooperation in Europe) İnsan Ticaretiyle Mücadeleyle İlgili Çabaların Arattırılması ( 28 Kasım 2000).

b) Türk Hukukunda Vaziyet;
Türk Hukukundaki şartları üç evrede inceleyebiliriz.

1) 09 Ağustos 2002 Evveliyatına Kadar Olan Dönem;
Türkiye'de, Göçmen kaçakçılığı ve İnsan ticaretiyle savaşım faaliyetinde, hususi bir yasa hükmü bulunmamaktaydı. Bu suçlarla savaşım anlamında;
- 1475 sayılı İş Kanunu,
- TCK.nun, cinsel arzuları tahrik ve pornografiye özendirme yönünde gösterim ve çalışmalara yönelik 426, 427 ve 428. maddeleri, fuhşa tahrik, teşvik etme ve özendirerek bu yolda emek harcamalar yapanlara karşı 435 ve 436. maddeleri, yurt haricinde iş sağlamak, ikamet izni ya da vize alabilmek bahanesiyle dolandırıcılığı içeren 504. maddesi, cürüm işlemek için teşekkül meydana getirenlerle ilgili 313 ve 314. maddeleri, 15 yaşından ufak küçüklere dilencilik yaptıranlarla ilgili 545. maddesi;
- 5682 sayılı Geçişlik Kanunu,
- 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun;
- 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu;
- 2007 sayılı Türkiye'deki Türk Vatandaşlarına Tahsis Edilen Sanat ve Hizmetler Hakkında Kanunun (Yerini 4817 sayılı Yabancıların Çabalama İzinleri Hakkında Kanun almıştır.)
- 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması Saklanması ve Nakli Hakkında Kanun;
- 4208 sayılı Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun;
- 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Kabahat Örgütleriyle Savaşım Kanunu;

Benzer biçimde yasa hükümlerinden yararlanılmaktaydı.

2) 09 Ağustos 2002 Tarihinden 1 Haziran 2005 Evveliyatına Kadar Olan Dönem;
12 - 15 Aralık 2000 tarihinde Palermo da, ülkemizce de imzalanan ve onay işlemleri tamamlanan “Birleşmiş Milletler Sınır Aşan Örgütlü Suçlarla Savaşım Sözleşmesi†ve eklerini teşkil eden “Kara, Deniz ve Hava Yöntemiyle Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokolâ€ile “İnsan Ticaretinin, Bilhassa Hanım ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Yasaklanmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol†e uygun olarak 03.08.2002 tarih ve 4771 sayılı Yasanın 2/B maddesiyle TCK.'na 201. maddesinden sonrasında gelmek suretiyle Göçmen Kaçakçılığı ile ilgili 201/a, İnsan Ticaretiyle ilgili 201/b maddesi eklenmiş ve bu alandaki mücadeleye etkinlik kazandırılmıştır.
Bu duruma bakılırsa, göçmen kaçakçılığı icra eden kişiye 2-5 yıl hapis, ağırlaştırıcı şartlarda 4-10 yıl hapis ve minimum 1 milyar TL. para cezası ve kullanılan araçların müsaderesiyle paravan şirketlerin ekonomik faaliyetlerinin askıya alınmasını; insan ticaretini içeren suçlardan birisini işleyen kişiye 5-10 yıl, 18 yaşını doldurmamış evlatların belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden başka bir yere götürülmeleri ya da sevk edilmeleri ya da barındırılmaları hallerinde suça ait araç fiillerden hiçbirisine başvurulmuş olmasa da faile belirtilen cezaların verilmesi öngörülmüştür. Yukarıda belirtilen yazılı suçlar örgütlü olarak işlendiği takdirde faillere verilecek cezalar bir kat artırılarak verilmektedir.

3) 1 Haziran 2005 Tarihinden Sonraki Dönem;
26.09.2004 tarihinde kabul edilip 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 79. maddesinde göçmen kaçakçılığı, 80. maddesinde ise insan ticareti ile ilgili olarak yargı getirilmiştir.

c) Bununla birlikte 5237 sayılı TCK.nun 13. maddesine bakılırsa de; yurt haricinde işlemiş olan soykırım, insanlığa karşı suçlarda olduğu benzer biçimde göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suçlarının da Türkiye'de kovuşturulması açısından evrensellik ilkesi kabul edilmiştir. Everensellik ilkesinin 13. maddede düzenleniş şekline bakılırsa, bu maddede sayılan suçların yurt haricinde işlenmesi halinde, failin ve mağdurun vatandaşlığına bakılmadan, failin Türkiye'de bulunması da gerekmeden hakkında Türk kanunları uygulanacaktır. Bundan dolayı, belirtilen suçlar, yurt haricinde bir yabancı tarafınca yabancıya karşı işlenmiş olsa ve kendisi de yurt haricinde bulunsa dahi hakkında Hak Bakanının talebi üstüne Türkiye'de kovuşturma yapılacaktır. Evrensellik ilkesinin böylece geniş olarak uygulanmasına internasyonal ceza hukukunda sınırlandırılmamış evrensellik ilkesi denmektedir.
Soykırım ve insanlığa karşı suçlar tüm insanlığı ilgilendiren en ağır suçlar olduğundan bu suçlarda sınırlandırılmamış evrensellik ilkesinin kabul edilmesi olurya savunulabilir. Ama, dünyanın her yerinde işlenen insanlığa karşı suçları Türk savcısının soruşturması fiilen mümkün olmadığı benzer biçimde, fail Türkiye'de olmadığı için hukuken yargılama yapılması da mümkün değildir.
Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suçları ise internasyonal hukuk suçu teşkil etmemektedir. Bu suçlara ilişkin internasyonal sözleşmeler, taraf devletlere bir tek iç hukukta bu fiillerin etkili bir biçimde cezalandırılmasını sağlayıcı normlar koyma yükümlülüğü getirmektedir. Ama, insan ticareti suçlarının yurt haricinde işlenmesi halinde Protokol taraf devletlere herhangi bir kovuşturma yükümlülüğü getirmemektedir.
Bundan dolayı yurt haricinde işlenen göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suçlarının Türkiye ile herhangi bir bağlantısının olmaması halinde sınırlandırılmamış bir evrensellik ilkesi uyarınca Türkiye'de kovuşturma yapılması internasyonal hukuka aykırıdır.

d) Gene 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
- Organ ya da doku ticaretiyle ilgili 91. maddesi,
- İş ve çabalama hürriyetinin ihlaliyle ilgili 117. maddesi,
- Cinsel saldırıyla ilgili 102,103,104 ve 105. maddeleri,
- Uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma ile ilgili 190 ve 191. maddeleri,
- Resmi ve hususi belgede sahtecilikle ilgili 204,205,206 ve 207. maddeleri;
- Kabahat işlemek amacıyla teşkilat oluşturmak suçuyla ilgili 220. maddesi,
- Hayasızca hareketlerle ilgili 225. maddesi,
- Müstehcenlikle ilgili 226. maddesi,
- Fuhuş ile ilgili 227. maddesi,
- Dilencilikle ilgili 229. maddesi,
- Suçta kullanılan malvarlığı değerinin aklanmasıyla ilgili 282. maddesi,
Göçmen Kaçakçılığı ve insan ticaretiyle savaşım faaliyetinde etkili olan hükümlerdir.

e) Ceza Mahkemeleri Kanununun 135 ila 140. maddelerinde Telekomünikasyon Yöntemiyle Meydana getirilen İletişimin Denetlenmesi, teknik araçlarla seyretme hükümleri getirilmiştir.

f) 1982 Tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının;,
- Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve tinsel varlığının korunmasıyla ilgili 17. maddesi,
- Zorla çalıştırma yasağı ile ilgili 18. maddesi,
- Şahıs hürriyeti ve güvenliği ile ilgili 19. maddesi,
- Çabalama şartları ve dinlenme hakkıyla ilgili 50. maddesi,
- Muhteşem hallerin düzenlenmesiyle ilgili 121.maddesi,
Hükümleri de bu suçlarla savaşım faaliyetinde etkili olabilecek yasal dayanaklardandır.

Ahmet FIRAT


Internasyonal Göçmen Kaçakçılığı ile İnsan Ticareti

12 - Alınması Ihtiyaç duyulan Önlemler ile İşbirliği ve Uyum Emekleri;
ülkemiz, göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti faaliyetinde AGİT, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, NATO ve İstikrar Paktı tarafınca düzenlenen internasyonal faaliyetleri desteklemekte ve bu yönde etken bir biçimde iş koşturmacasındadır.
Türkiye bununla birlikte, insan ticareti ile savaşım mevzusunda, Ankara'daki Internasyonal Göç Örgütü IOM ile de kuvvetli bir ortaklık sergilenmektedir. Bu tabloda, Internasyonal Göç Örgütü'ne üyeliğimize ilişkin yasal sürecin sonuçlandırılması için emek harcamalar sürdürülmektedir.
Türkiye, göç yönetimi faaliyetinde etkenlik gösteren internasyonal kuruluşlarla ortaklaşa yürütülen çalışmalara etkin olarak katılmaktadır. Bu bağlamda Türkiye, Budapeşte Grubu, Internasyonal Sınır Polisi Konferansları, CIREFI (AB Yasadışı Göç ve Sınır İhlalleri Mevzusunda Bilgi Değişiklik Merkezi), SECI (Southeast European Cooperative Initiative) Çabalama Grupları, İstikrar Paktı - İnsan Ticareti Vazife Gücü, OSCE (Organization for Security Cooperation in Europe) benzer biçimde internasyonal müessese ve çabalama gruplarına etken olarak katılmaktadır.
Türkiye Ulusal Programında taahhüt etmiş olduğu suretiyle AB Negatif Vize Listesine uyumun sağlanması yolunda görüşmelerin bir kısmını tamamlamış, bir sürü ülke vatandaşlarına vize zorunluluğu getirilmiştir.
43 ülkeyle ikili ve üçlü olmak suretiyle, toplam 70 yasadışı göç ve başka kabahat alanlarında ortak savaşım edilmesi, lüzumlu ortaklık çalışmalarının yürütülmesi ve etken bilgi paylaşımının sağlanması hükümlerini içeren Güvenlik İşbirliği Antlaşması imzalanmıştır.
Türkiye vatandaşlarının geri kabulünde oldukça ergonomik bir uygulama yürütmektedir. Anayasa ve Geçişlik Kanunu'na bakılırsa vatandaşlarını kayıtsız şartsız geri almaktadır. Bununla birlikte, Türkiye'de yasal ikamet izni bulunan yabancıları da geri almaktadır. Keza uçakla Türkiye'den ayrılan 3. ülke vatandaşları da aynı ya da daha sonraki uçakla iade edilmeleri durumunda ICAO (International Civil Aviation Organization) kuralları uyarınca geri alınmaktadır.
Geri kabul anlaşmaları, yasadışı göçün sonuçlarının ortadan kaldırılmasında ve ülkeleri tedbir almaya teşvik etmede kullanılan yasal yöntemlerden biri ve yasadışı göçle mücadelede etkin bir araç olduğundan Türkiye, ilk olarak ülkelerle, bir süre sonra aşamalı olarak transit ve hedef ülkelerle geri kabul antlaşması yapma politikasını takip etmektedir. Türkiye 2001 ve 2002 yılı içinde türlü ülkelerle yapmış olduğu geri kabul antlaşması tekliflerinin sonuçlanmasını beklemektedir.
Anlaşmalı evliliklerin önlenmesi amacıyla hazırlanan, 403 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu'nda farklılık yapılmasını öngören ve 12 Haziran 2003 tarih ve 25136 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren yeni düzenlemeyle, Türk vatandaşlarıyla evlenen yabancıların vatandaşlığa alınma prosedürü, evliliğin tescil tarihinden itibaren 3 yıl geçtikten sonrasında başlayabilecektir.
Bununla birlikte, bir Türk'le evlenen yabancı kadının Türk vatandaşlığını direkt kazanması uygulamadan kaldırıldığı benzer biçimde, halen yürürlükte olan kanun hükmünde geçen “yabancı hanım tabiri†yerine bir tek “yabancı†tabiri konarak, kadın-erkek eşitsizliğinin sona erdirilmesi ve düzmece evliliklerin önlenmesi amaçlanmaktadır.
Kaçak çalışmanın önüne geçmek amacıyla Çabalama ve Toplumsal Güvenlik Bakanlığı'nca hazırlanan ve Yabancıların Çabalama İzinlerini düzenleyen 27 Şubat 2003 tarih ve 4817 sayılı Kanun TBMM tarafınca onaylanarak 6 Mart 2003 tarihindeki Resmi Gazete'de yayınlanmıştır. Kanunun uygulanmasına yönelik yönetmelik hazırlanarak 6 Eylül 2003 tarihinde yürürlüğe konmuştur.
Bilhassa bayanların cinsel amaçlı sömürüleri açısından karşılaşılan olayların büyük çoğunluğunda mağdur konumunda olduğu tahmin edilenlerin kendileriyle meydana getirilen mülakatlarda, bu şekilde bir hususun söz mevzusu olmadığını ifade ettikleri EGM Yabancılar Hudut İltica Dairesi Başkanlığı'nın elde etmiş olduğu verilerde görülmektedir. Bunun sonucu olarak bahse mevzu şahısların Türkiye'den çıkışları temin edilmekte, genelgeleri dahilinde görevliler tarafınca acil tıbbi gereksinimleri karşılanmaktadır.
ABD Birleşik Devletleri'nin 2002 İnsan Ticareti Raporu'nda Türkiye'nin içinde bulunmuş olduğu kategori sebebiyle, 2002 yılı içinde Dışişleri Bakanlığı'nın koordinesinde ilgili tüm Bakanlık, kurum ve kuruluşların yer almış olduğu “İnsan Ticareti ile Savaşım Vazife Gücü†kurulmuştur. Bu grup, Türkiye'nin durumunu, problemi ve cevap yollarını tespit amacıyla bir sürü toplantılar gerçekleştirmiştir.
Türkiye'nin göçmen kaçakçılığı ve insan ticaretiyle ilgili olarak imzalamış olduğu sözleşmeler ve bunların getirmiş olduğu yükümlülükler, bu mevzuyla ilgili mücadelede yapılması gerekenleri içeren niteliktedir. Internasyonal niteliğiyle beraber bağlayıcı olmaları, oluşturulacak stratejiler için önemlidir. Bunlardan biride mevzuyla ilgili en mühimleri Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı BM Sözleşmesine ek Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti Protokolleri'dir.
Bu protokolün gayesi, göçmen kaçakçılığını önlemek ve bununla savaşım etmek, kaçak göçmenlerin haklarını korurken, taraf Devletler içinde bu maksatla meydana getirilen işbirliğini geliştirmektir. Her taraf Devlet, kasten ve direkt ya da dolaylı olarak mali ya da başka bir maddi çıkar elde etmek için gerçekleştirilmeleri halinde, sözleşmede tanımlanmış olan maddi çıkar elde etmek için gerçekleştirilmeleri halinde, sözleşmede tanımlanmış olan göçmen kaçakçılığını, kabahat haline getirmek suretiyle lüzumlu yasal ve başka önlemleri alacaktır.
Taraf Devletler, bilhassa ortak sınırı olanlar ya da göçmenlerin kaçırmış olduğu güzergahlar üstünde bulunan Taraf Devletler, bu Protokol'ün amaçlarına ulaşmak suretiyle, ilgili iç yasal ve yönetimsel sistemleriyle uyum içinde, sınır önlemleri, eğitim ve teknik ortaklık, başka önleyici önlemler, koruma ve yardım önlemleri ve kaçak göçmenlerin geri dönüşü mevzularında bilgi alışverişinde bulunulacaktır.
Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı BM Sözleşmesine Ek İnsan Ticaretinin, Bilhassa Hanım ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol, 12-15 Aralık 2000 tarihleri içinde İtalya'nın Palermo kentinde ve ondan sonrasında da, 12 Aralık 2002 evveliyatına kadar New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde tüm devletlerin imzasına açılmıştır. Türkiye, bu Sözleşmeyi 30 Ocak 2003 tarihinde kabul etmiştir. Bu protokolün maksatları;

  • Hanım ve küçüklere hususi ehemmiyet verilerek, insan ticaretini önlemek ve savaşım etmek,
  • Bu ticaretin mağdurlarını, onların insan haklarına bütünüyle saygı göstererek korumak ve onlara yardım etmek,
  • Bu amaçlara erişebilmek için Taraf Devletler arasındaki işbirliğini geliştirmektir.

Her Taraf Devlet bu protokolde insan ticareti kapsamına giren eylemlerin kasten gerçekleştirilmesi halinde cezalandırılmalarını teminen lüzumlu yasal ve başka önlemleri alacaktır. Taraf Devlet, insan ticareti mağdurlarını korumak için yardım ve koruma, mağdurlarının kendi ülkesinde geçici ya da sürekli olarak kalmalarına müsaade eden yasal ya da başka uyum önlemleri alma ve mağdurunun geri dönüşünü, o kişinin güvenliğini de gözeterek, sebepsiz ya da makul olmayan bir gecikme olmaksızın kolaylaştıracak ve kabul edecektir.
İnsan ticaretinin önlenmesi için Taraf Devletler, mağdurların bilhassa bayanları ve evlatları yeni mağduriyetlerden koruyacak şekilde kapsamlı politikalar, programlar ve başka önlemleri oluşturacaklardır. Politikalar, programlar ve başka önlemler, uygun olduğu seviyede, sivil cemiyet örgütleriyle ve başka ilgili kuruluşlarla işbirliğini içerecektir.
Taraf Devletlerin kanun uygulayıcı, göçmenlikten görevli ve başka ilgili makamları, gerektiğinde, kendi iç hukuklarına uygun olarak, insan ticaretiyle ilgili hususlarda birbirlerine destek olmak için bilgi değişimi kanalıyla ortaklık yapacaklardır. İnsan ticaretinin önlenmesinde kanun uygulayıcı makamlar, göçmenlikten görevli görevliler ve ilgili başka görevliler eğitilecektir. Taraf Devletler, insan ticaretinin önlenmesi ve ortaya çıkarılması için lüzumlu olabilecek sınır kontrollerini, mümkün olduğu seviyede güçlendireceklerdir.
Burada, bilhassa insan ticareti olgusu, tamamen bir insan hakları sorunudur. Bir başka deyişle, bu suçla savaşım insan haklarının korunmasına yöneliktir. Birleşmiş Milletlerin İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ne paralel olarak çıkartılan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi; insanların onur kırıcı ceza ve işlemlerine maruz kalamayacağını belirtmektedir. Bununla beraber; insan ticaretine maruz kalmayı önleyecek başka bir tanzim etme ise, insanların köle ve kul halinde tutulamayacağını ifade etmesidir. Bu bağlamda, kişilerin zorla çalıştırılması önlenmiştir. Bu sözleşme, 3 Eylül 1952'de yürürlüğe girmiştir. Türkiye Sözleşmeyi 18 Mayıs 1954'de onaylamıştır.
Bu sözleşmelerle beraber, göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti kapsamındaki kişilerin haklarının korunmasına yönelik başka sözleşmeler de mevcuttur. Bu bağlamda; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi; BM Genel Kurulu'nda 20 Kasım 1989 tarihinde imza, onay ve katılıma açılmış, 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye, Sözleşmeyi 14 Eylül 1990 tarihinde imzalamış ve 9 Aralık 1994 tarihinde ihtirazı kayıtla onaylamıştır.
Bu sözleşmenin 34 ve 35. maddeleri uyarınca taraf ülkeler, evlatların her türlü sömürü ve istismara karşı korunmalarını, yasadışı bir faaliyette emek harcamaları, cinsel sömürü, pornografi, fahiselik ve tecim amacıyla kullanılmalarını engellemek için, her türlü ulusal, ikili ve çok taraflı tedbirleri almayı taahhüt etmişlerdir.

Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne ek olarak Çocuk Satışı, Çocuk Fahiseliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İhtiyari Protokol;
BM Genel Kurulu'nun 25 Mayıs 2000 tarihindeki kararıyla kabul edilmiş ve imza, onay ve katılıma açılmıştır. Türkiye, protokolü 9 Eylül 2000 tarihinde imzalamış ve 9 Mayıs 2002'de onaylamıştır.
Onaylanan Protokolle çocuk satışı, çocuk fahiseliği ve çocuk pornografisinden evlatların korunmasını güvence altına alabilmek için alınması ihtiyaç duyulan önlemlerin arttırılması amaçlanmıştır. Taraf Devletler çocuk satışını, çocuk fahiseliğini ve çocuk pornografisini bu Protokol uyarınca yasaklayacaklardır.
Internasyonal Çabalama Örgütü'nün 1999 senesinde Cenevre'de meydana getirilen 87. Genel Konferansında kabul edilen 182 sayılı En Fena Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Fiil Sözleşmesi,Türkiye tarafınca 25 Ocak 2001 tarihinde kabul edilmiştir.
Bu sözleşmeyi onaylayan her üye ülkenin, acil bir mesele olarak en fena biçimlerdeki çocuk işçiliğinin yasaklanmasını ve ortadan kaldırılmasını temin edecek çabuk ve etkin önlemleri alması gerektiği ifade edilmektedir. Her üye, en fena biçimlerdeki çocuk işçiliğinin öncelikli olarak ortadan kaldırılması için fiil programlarını belirleyecek ve uygulayacaktır. Bununla beraber; her üye Devlet, çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasında eğitimin önemini dikkate alıp etkin önlemler alacak ve bu sözleşme hükümlerini uygulayacak yetkili makamı belirleyecektir.
Evlatların haklarını korumak için çıkarılan Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi (European Convention on the Exercise of Children's Rights), 25 Ocak 1996'da imzaya açılmıştır. Türkiye, Sözleşme'yi 9 Haziran 1999'da imzalamış, 18 Ocak 2001'de “beyanda bulunulmak suretiyle†onaylamıştır.
Sözleşmede, evlatların kişi ve insan olarak haklarının korunması için, adlî bir makam önünde kendilerini ilgilendiren davalarda kimi usulü haklar tanınması, bu hakların bizzat kendileri ya da başka kişiler ya da kurumlar vesilesiyle kullanılmasının kolaylaştırılması mevzularında hükümler yer almıştır. Sözleşme Tarafların, evlatların ve gençlerin korunma hakkının etkin şekilde kullanılmasını sağlamak için, evlatların çabalama koşulları, adil bir ücret, sıhhat, ahlak ve eğitimleri için zararı olan olmayacağı belirlenen hafifçe işlerde çalışmalarını sağlamaları icap ettiğini ifade etmektedir.
Internasyonal Çabalama Örgütü'nün 10 Haziran 1930'da kabul etmiş olduğu Cebri Çalıştırma Hakkında 29 Sayılı ILO Sözleşmesine bakılırsa; her ne biçim altında olursa olsun cebri ya da mecburi çalıştırma kaldırılmıştır. Bu sözleşme ışığında, “Cebri ya da Mecburi Çalıştırma†ifadesi herhangi bir kişinin ceza tehdidi altında ve tam isteği olmadan yükümlü edildiği tüm iş ya da hizmetlerdir. Bu sözleşmeyi onaylayan her üye Cebri ya da mecburi çalıştırmanın kanuna aykırı olarak geliştirilmesini bir kabahat olarak cezalandıracak ve kanunca getirmiş olduğu müeyyidelerin hakkaten etkili ve tam olarak uygulanmasını sağlamaktan yükümlü olacaktır. Türkiye, bu sözleşmeyi 23 Ocak 1998 tarihinde kabul etmiştir.
Internasyonal göç kapsamında, göçmen işçilerin ve ailelerinin hakları koruma altına alınmıştır.

Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Internasyonal Sözleşme;
Birleşmiş Milletler tarafınca 25 Şubat 1991 tarihinde imzaya açılmış ve Türkiye 13 Ocak 1999 tarihinde imzalamıştır. Bu sözleşmenin 16. maddesinde, göçmen işçi ve ailelerinin hakları belirtilmiştir. Göçmen işçileri ve aile fertleri ister kamu görevlilerinden ister hususi kişiler, gruplar ya da kuruluşlardan lansın, sertlik, fizyolojik incinme, tehdit ve korkutma benzer biçimde eylemlere karşı Devlet tarafınca etkili şekilde korunmaları gerekmektedir.
Birleşmiş Milletler tarafınca 16 Aralık 1966 tarihinde imzaya açılan ve Türkiye Cumhuriyeti adına 15 Ağustos 2000 tarihinde New York'ta imzalanan Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Haklara İlişkin Internasyonal Sözleşme, beyanlar ve çekinceyle 4 Nisan 2003 tarihinde onaylanmıştır.
Bu sözleşmeye Taraf Devletlerin, her insanın çabalama hakkını tanıması ve bu hakkı korumak için lüzumlu tedbirleri alması gerekmektedir. Çabalama hakkı, her insanın kendi seçtiği ve girmiş olduğu bir işte emek harcayarak geçimini sağlama imkânına yetişme hakkını da ihtiva eder. Bununla beraber Taraf Devletler; her insana adil ve elverişli şartlarda çabalama hakkı, toplumsal güvenlik hakkı, kendisi ve ailesi için kafi bir yaşam standardına haiz olma hakkı, mümkün olan en yüksek seviyede fizyolojik ve ruhsal sıhhat standartlarına haiz olma hakkı ve eğitim hakkını tanımaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 18 Aralık 1979 tarih ve 34/180 sayılı Sonucu'yla kabul edilip imza, onay ve katılıma açılan Bayanlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine Dair Sözleşme, 27. Maddeye uygun olarak 3 Eylül 1981 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye Antlaşmayı 11 Haziran 1985 tarihinde onaylamıştır. 3232 sayılı Onay Kanunu 25 Haziran 1985 gün ve 18792 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır. Bu Sözleşmenin altıncı maddesi; Taraf Devletlerin, hanım satışını ve bayanların fahiseleştirilerek istismar edilmelerini sona erdirmek için mevzuat çıkarmak da dahil, lüzumlu her türlü tedbiri almaları icap ettiğini ifade etmektedir.
Bu sözleşmelerle beraber hanımefendilere meydana getirilen sertliği önlemek maksadıyla Bayanlara Karşı Şiddetin Tasfiye Edilmesine Dair Bildiri, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 20 Aralık 1993 tarihindeki kararıyla duyuru edilmiştir. Bu bildiriyle; hanımefendilere cemiyet içinde meydana gelen saldırı, cinsel istismar, çabalama hayatında, öğretim kurumlarında ve başka yerlerde cinsel rahatsızlık, hanım satışı ve zorla fahiseleştirilme de dahil, fizyolojik, cinsel ve ruhsal şiddetin önlenmesi istenmiştir.
Bununla birlikte, Devletlerin, her türlü uygun araçla ve asla gecikmeksizin hanımefendilere karşı sertliği tasfiye politikasını yürütmesi gerektiği ifade edilmiştir.


Ahmet FIRAT


Internasyonal Göçmen Kaçakçılığı ile İnsan Ticareti

13 - Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti Suçlarıyla İlgili Türk Ceza Yasası Maddelerinin İrdelenmesi;

a) Göçmen Kaçakçılığı Suçu;
TCK. madde:79;

“(1) Direkt doğruya ya da dolaylı olarak maddî çıkar elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;
a) Bir yabancıyı ülkeye sokan ya da ülkede kalmasına imkân elde eden,
b) Türk vatandaşı ya da yabancının yurt dışına çıkmasına imkân elde eden,
Şahıs, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçun bir örgütün faaliyeti etrafında işlenmesi hâlinde, verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(3) Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti etrafında işlenmesi hâlinde, tüzel şahıs hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.â€

- Hukuki Mevzusu; Kamu düzeninin korunmasıdır.
- Maddi Mevzusu; Kabahat mevzusu mağdurun bizzat kendisi, vücutları ve mal varlığı değeridir.
- Fail; Fail herhangi bir kimse olabilir.Tüzel şahıs suçun faili olması imkansız.Bununla beraber tüzel kişilerin yetkili organlarını oluşturan şahısların, yönetici ya da temsilcilerinin söz mevzusu suçu işlemesi halinde, kendi fiillerinden kabahat faili olarak görevli tutulabileceklerdir ve tüzel kişiler hakkında şartların mevcudiyeti halinde bunlara özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır. (Madde 60, 79/3.)
- Mağdur, Mağdur kişi, ziyan olan ise devlettir. Kabahat hem toplumu kısaca teşkilatlanmış bir cemiyet olarak devleti, hem de fertleri zarara sokar. Devletin hukuk düzeni bozulmuş olduğu için toplumun ziyanı da mevcuttur. Bundan dolayı bu suçun doğal olarak ve mecburi zarar göreni devlettir. Mağdur kendilerinden maddi çıkar elde edilerek yasal olmayan yollarla ülkeye sokulan ve ülkede kalması sağlanan yabancı ile yasal olmayan yollarla ülkeden çıkarılan Türk vatandaşıdır.
Göçmen kaçakçılığı suçunun mağduru, yasal olmayan yollardan ülkeye sokulan ya da kalmasına ya da yurt dışına çıkmasına olanak sağlanan yabancıdır. Gene yasal olmayan yollardan ülkeden çıkmasına olanak sağlanan Türk vatandaşı da suçun mağdurudur. Mağdurluk ve faillik sıfatı aynı kişide birleşemeyeceği için bu mağdurların göçmen kaçakçılığı suçundan dolayı cezalandırılması mümkün değildir. Yukarıda zikredilen göçmen kaçakçılığına ilişkin protokol de kaçak göçmenlerin göçmen kaçakçılığı suçundan dolayı cezalandırılmamasını istemektedir. Ama bu kimselerin Geçişlik Kanuna aykırılıktan dolayı cezai sorumlulukları devam etmektedir.
- Maddi Öğe; Suçun maddi unsurunu;
- Bir yabancının yasal olmayan yollardan ülkeye sokulması,
- Bir yabancının yasal olmayan yollardan ülkede kalmasının sağlanması,
ya da
- Bir Türk ya da yabancının yasal olmayan yollardan yurt dışına çıkmasına olanak sağlanması hareketleri oluşturmaktadır.
Göçmen kaçakçılığı suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Bu fiillerden birisinin işlenmesi suçun oluşması için yeterlidir. Yasal olmayan yollardan ülkeye sokulan kişinin gene yasal olmayan yollarla çıkarılması ya da Türkiye'de kalmasının sağlanması halinde fail, suçun aniden fazla seçimlik hareketini gerçekleştirmesine karşın tek bir suçtan cezalandırılacaktır.
Yasal yollardan Türkiye'ye girmiş olan bir yabancının, yasal olmayan yollardan oturma izni temin edilerek ülkede kalmasının sağlanması ya da yasal olmayan yollardan çıkmasını temin için düzmece geçişlik ya da belgeler hazırlanması da 79. maddeye bakılırsa göçmen kaçakçılığı suçunu oluşturur.
- Içsel Öğe; Direkt doğruya ya da dolaylı olarak maddi çıkar elde etmek maksadıyla işlenebilen kasti bir suçtur. Suçun taksirle işlenmesi söz mevzusu değildir.
Göçmen kaçakçılığı suçunda mağdurun rızası bir hukuka uygunluk sebebi değildir, suçun unsurunu oluşturmaktadır. Maddede açıkça belirtilmese de bu kabahat, fakat mağdurun rızası ile işlenebilir. Genel anlamda yurda yasal olmayan yollardan girme, kalma ya da çıkma fiilleri mağdurun iradesine dayanmaktadır. Eğer mağdurun rızası, failin hileli davranışları sonucu, elde edilmişse, geriye kalan göçmen kaçakçılığı değildir, duruma bakılırsa dolandırıcılık suçu (md. 157) oluşur. Mesela, yurt dışına götürüleceği vaat edilerek, göçmenlerin paralarının alınması fakat deniz ortasında bırakılıp kaçılması ya da ülke içinde başka bir yere bırakılması halinde dolandırıcılık suçu oluşur.
Suçun tinsel unsurunu, “doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak maddi çıkar elde etmek maksadıyla†fiilin işlenmesi oluşturmaktadır. Menfaatin elde edilmesi, mesela kararlaştırılan paranın alınmış olması, suçun oluşması için lüzumlu değildir. Eğer failin gayesi, mağdurdan cinsel yönden yararlanmak benzer biçimde maddi gaye haricinde bir gaye elde etmekse, bu kabahat oluşmayacaktır.
Faildeki maddi çıkar elde etme kastı ve mağdurun bu fiillere rıza göstermesi, göçmen kaçakçılığı suçunu başka suçlardan ayırmaya yarar. Bundan dolayı “zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, esarete ya da benzeri uygulamalara doğal olarak kılmak†ya da “vücut organlarının verilmesini sağlamak†amacıyla göçmenlerin ülkeye sokulması halinde insan ticareti suçu oluşacaktır. Diğer yandan failin gayesi, mağduru fuhuş için kullanmak ya da fuhuş yapmasını sağlamak ise, 227. maddedeki fuhuş suçu gerçekleşecektir.
- Girişim; TCK. nun 201/a maddesinde girişim tamamlanmış kabahat olarak kabul edilmiş olmasına rağmen,Yeni Ceza Kanunumuzda bu suça girişim mümkün hale gelmiştir. Noksan-tam girişim ayrımı ortadan kalktığından 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 35. maddesi uygulama edilecektir.
- İştirak; Bu suça iştirakin her türü mümkündür ve genel kurallar uygulanır.
- İçtima; İçtimaya ilişkin hususi bir yargı getirilmemiş olup, genel kurallara bakılırsa çözümlenmesi gerekmektedir. (TCK. 42-44. maddeler).
Göçmen kaçakçılığı suçu, bununla birlikte Geçişlik Kanunu'nda ya da yabancıların Türkiye'de oturmalarına ilişkin mevzuattaki cezai hükümleri de ihlal edebilir. Diğer yandan, yabancının yasal olmayan yollardan ülkeye sokulması ya da ülkede kalabilmesi için düzmece kimlik ya da gezi belgesi ya da oturtma izni düzenlenmesi halinde, bu fiiller, bununla birlikte 204. maddedeki resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır. Ama bu benzer biçimde durumlarda 44. madde hükmü uyarınca fikri içtima kuralı uygulanarak fail daha ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılacaktır.
1926 tarihindeki TCK' ya bakılırsa ise vaziyet farklıdır. Çünkü, 1926 tarihindeki TCK'nın 201/a maddesinin 2. fıkrasında yer edinen göçmen kaçakçılığı suçuna “iştirak etmeksizin, daha evvel ülkeye sokulmuş ya da girmiş kaçak göçmenleri, maddi çıkar elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollarla ülkeden çıkaranlara, yasal koşullara uymaksızın ülkede kalmalarını olanaklı kılanlara, bu maksatla düzmece kimlik ya da gezi belgelerini hazırlayanlara ya da temin edenlere ya da bu suçlara girişim edenlere, fiilleri başka bir suçu oluştursa dahi ayrıca†ceza verileceği hükmü yeni TCK' ya alınmamıştır. Bundan dolayı, belirtilen bu durumlarda fail 1926 tarihindeki TCK' ya bakılırsa hem resmi evrakta sahtekarlık hem de göçmen kaçakçılığı suçlarından ayrı ayrı cezalandırılması gerekiyordu. Yeni TCK' ya bakılırsa ise fail bir tek göçmen kaçakçılığından cezalandırılacaktır.
1926 tarihindeki TCK md. 201/a fık. 3 uyarıca, göçmen kaçakçılığı fiillerinin “kaçak göçmenlerin yaşamlarını ya da vücut bütünlüklerini tehlikeye soktuğu ya da insanlık dışı ya da onur kırıcı işlem biçimlerine doğal olarak kılınmalarına niçin olduğu hallerde faillere verilecek cezalar, yarısı oranında; ölüm meydana gelmiş ise bir kat artırılarak†verilmesini öngörüyordu. Bundan dolayı, göçmenlerin yurda sokulması ya da çıkarılması esnasında yaralanmaları ya da ölmeleri halinde fail yalnızca göçmen kaçakçılığının bu ağırlaştırıcı nedenine bakılırsa cezalandırılması söz mevzusu idi. Ama suçun bu nitelikli hali yeni kanuna alınmamıştır. Bu açıdan yeni kanuna bakılırsa fail bu benzer biçimde durumlarda hem göçmen kaçakçılığı suçundan hem de taksirle yaralama (md. 89) ya da taksirle öldürme (md. 85) suçlarından cezalandırılabilecektir.
- Zincirleme Kabahat; Şartların varlığı halinde ‘aniden çok göçmenin aynı zamanlarda kaçırılması' durumunda zincirleme kabahat hükümleri gereğince tek ceza verilmeli ve bu ceza zincirleme suçu düzenleyen 43. maddenin 2.fıkrası uyarınca arttırılmalıdır.
- Ağırlaştırıcı Nedenler; Maddenin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. Bu suçun bir örgütün faaliyeti etrafında işlenmesi hâlinde, verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
TCK.nun 201/a maddenin 3. fıkrasındaki ağırlaştırıcı niçin 79. maddeye alınmamıştır. Bunun neticesi olarak kaçak göçmenlerin yaşam ya da vücut bütünlüklerinin tehlikeye sokulması ya da zarara uğraması halinde genel içtima kurallarına bakılırsa cezai mesuliyet söz mevzusu olacaktır.
Diğer yandan, göçmen kaçakçılığını gerçekleştiren örgütün yönetici ve üyeleri, kabahat işlemek amacıyla teşkilat kurma suçundan da 220. maddeye bakılırsa bununla birlikte cezalandırılacaklardır.
- Hafifletici Nedenler; Yasa hususi bir hafifletici sebep öngörmemekle beraber genel hafifletici sebeplerin uygulanmasını engellemiş olan bir yargı de getirilmemiştir.
- Müeyyide; üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezasıdır.
Bu suçun bir örgütün faaliyeti etrafında işlenmesi hâlinde, verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
Bir tüzel kişinin faaliyeti etrafında işlenmesi hâlinde, tüzel şahıs hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
- Müsadere; Türk Ceza Kanununun 54. maddesiyle eşya müsaderesi, 55. maddesiyle kazanç müsaderesi hükümleri getirilmiştir.
Ceza Muhakemeleri Kanununun taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma hükümlerini içeren 128. maddesinin 2. fıkra a/2 bendi de müsadere içeren hükümlerdir.
- Zamanaşımı; Genel kurallar geçerlidir.
- Kovuşturma; Şikayete bağlı değildir. Re'sen takip edilir.
- Yetkili Mahkeme; Ceza Muhakemeleri Kanununun 12 ila 16. maddelerinde yer edinen yetkiye ilişkin hükümler etrafında somut vakaya bakılırsa belirlenebilecektir.
- Görevli Mahkeme; Asliye Ceza Mahkemesidir. (5235 sayılı Kanunun 11,12,13 ve 14. maddeleri)

b) İnsan Ticareti Suçu;
TCK. madde 80;

(1) Zorla çalıştırmak ya da hizmet ettirmek, esarete ya da benzerî uygulamalara tâbi kılmak, vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir ya da sertlik uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak ya da kişiler üstündeki kontrol olanaklarından ya da çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götürmüş olan ya da sevk eden, barındıran hiç kimseye sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir.
(2) Birinci fıkrada belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan fiiller var olduğu takdirde, mağ durun rızası geçersizdir.
(3) Onsekiz yaşını doldurmamış olanların birinci fıkrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden başka bir yere götürülmeleri ya da sevk edilmeleri ya da barındırılmaları hâllerinde suça ait araç fiillerden hiçbirine başvurulmuş olmasa da faile birinci fıkrada belirtilen cezalar verilir.
(4) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.

- Hukuki Mevzusu: Devlet açısından kamu düzeni ile kamu güvenliğinin korunması, kişi açısından ise onun maddi ve tinsel varlığı (vücut bütünlüğü) ile genel mealde mal varlığının korunmasıdır.
- Maddi Mevzusu; Kabahat mevzusu mağdurun bizzat kendisi, bedenidir.
- Fail; Fail herhangi bir kimse olabilir.Tüzel şahıs suçun faili olması imkansız.Bununla beraber tüzel kişilerin yetkili organlarını oluşturan şahısların, yönetici ya da temsilcilerinin söz mevzusu suçu işlemesi halinde, kendi fiillerinden kabahat faili olarak görevli tutulabileceklerdir ve tüzel kişiler hakkında şartların mevcudiyeti halinde bunlara özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır.(TCK.madde 60)
- Mağdur; Devlet ziyan olan, gerçek kişiler ise mağdur olabilir.
- Maddi Öğe;
Suçun maddi unsurunu oluşturan hareketler 80. maddenin birinci fıkrasında sayılmıştır. Buna bakılırsa suçun maddi öğelerini hanım, çocuk ya da başka insanların;
- Tedarik edilmeleri,
- Kaçırılmaları,
- Bir yerden başka bir yere götürülmeleri,
- Sevk edilmeleri ya da
- Barındırılmaları oluşturmaktadır.

Ama bu hareketlerin kanunda gösterilen şekillerde yapılması gerekir. Kısaca bu hareketlerin 80. maddenin birinci fıkrasında gösterilen belli başlı araç fiillere başvurulmak suretiyle gerçekleştirilmesi gereklidir. Bu açıdan kabahat bağlı hareketli kabahat olarak işlenebilecektir. 80. maddenin birinci fıkrasında sayılan araç fiiller ise;
- Tehdit, baskı, cebir ya da sertlik uygulamak,
- Nüfuzu kötüye kullanmak,
- Kandırmak,
- Kişiler üstündeki kontrol olanaklarından,
- Kişilerin çaresizliklerinden,

yararlanmaktır.
- Içsel Öğe; İnsan kaçakçılığı suçu fakat kasten işlenebilir. Failin bu hareketleri,
- Zorla çalıştırmak ya da hizmet ettirmek,
- Esarete ya da benzeri uygulamalara doğal olarak kılmak,
- Vücut organlarının verilmesini sağlamak amacıyla yapması gerekmektedir.
Bu suçta failin saiki önemlidir. İnsan ticareti suçunun ayrı bir kabahat olarak düzenlenmesinin sebebi, mevcut düzenlemelerin yukarıda sayılan saikleri kapsamamasıydı. Faildeki bu saikler, insan ticareti suçunu başka suçlardan ayırmaya yarar. Fail sayılan bu saikler haricinde bir saikle hareket etmişse, mesela, velayet yetkisi elinden alınmış olan ana ya da babanın evladı kaçırması halinde çocuk kaçırma suçunu (md. 234), cinsel maksatla (1926 tarihindeki TCK md. 429-430: kösnü hissi ve evlenme maksadı) kaçırma halinde şahıs hürriyetinden yoksun kılma suçunun ağırlaştırıcı halini (md. 109/5), cinsel istismar amacıyla insan ticareti suçunun işlenmesi halinde ise, fuhuş suçunu (md. 227) oluşturacaktır.
Bu suçun taksirle işlenmesi söz mevzusu değildir, fakat dikkatsizliği bir hareketle işlenebilir.
- Girişim; Bu suça girişim mümkündür. Yeni Ceza Kanunumuzda eksik-tam girişim ayrımı ortadan kalktığından 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 35. maddesi uygulama edilecektir.
- İştirak; Bu suça iştirakin her türü mümkündür. İştirak hususunda genel kurallar uygulanır (TCK. 37-39. maddeler).
- İçtima; İnsan ticareti suçunun işlenmesi için kullanılan tehdit, baskı, cebir, sertlik ya da nüfuzu kötüye kullanma fiilleri sebebiyle fail bununla birlikte cezalandırılmayacaktır. Çünkü bu hareketler, insan ticareti suçunun öğelerini oluşturmaktadır. Bileşik kabahat hükümleri uyarınca (md. 42) bu hareketlerin bununla birlikte cezalandırılmaları söz mevzusu olmaz. Ama kaçırılan kişinin, mesela organlarını vermeye zorlanması halinde fail, hem insan ticaretinden hem de 91. madde uyarınca organ ticareti suçundan bununla birlikte cezalandırılacaktır.
Kişinin yaşamı ve fiziki bütünlüğü benzer biçimde şahsa bağlı yüksek değerlerinin ihlali söz mevzusu olduğunda mağdur sayısınca kabahat vardır ve teselsül hükümleri uygulanmaz.(TCK. madde 43/3.).
- Ağırlaştırıcı Sebepler; Bu kabahat için hususi ağırlatıcı sebep öngörülmemiştir.
- Hafifletici Sebepler; Yasa hususi bir hafifletici sebep öngörmemekle beraber genel hafifletici sebeplerin uygulanmasını engellemiş olan bir yargı de vazetmemiştir.
- Müeyyide; Sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezasıdır.
Bununla birlikte TCK.nun 60. maddesi gözetilerek bu suçtan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
- Müsadere; Türk Ceza Kanununun 54. maddesiyle eşya müsaderesi, 55. maddesiyle kazanç müsaderesi hükümleri getirilmiştir.
Ceza Muhakemeleri Kanununun 123 ila 128. maddeleri müsadere içeren hükümlerdir.
- Zamanaşımı; Genel kurallar geçerlidir.
- Kovuşturma; Şikayete bağlı değildir. Re'sen takip edilir.
- Yetkili Mahkeme; Ceza Muhakemeleri Kanununun 12 ila 16. maddelerinde yer edinen yetkiye ilişkin hükümler etrafında somut vakaya bakılırsa belirlenebilecektir.
- Görevli Mahkeme; Ağır Ceza Mahkemesidir (5235 sayılı Kanununun 12. maddesi).


Ahmet FIRAT






  • İnsan ve hayvan ilişkisi ile ilgili atasözleri nedir?


  • İnsan ve Allah ilişkisi ile ilgili ayetler nedir?


  • İnsan yaşamı ile ilgili tekerleme bulabilir misiniz?



 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Uluslararası Göçmen Kaçakçılığı ile İnsan Ticareti
Uluslararası Göçmen Kaçakçılığı ile İnsan Ticareti
Ders Kitapları Konu Anlatımı
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/08/uluslararas-gocmen-kacakclg-ile-insan.html
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/08/uluslararas-gocmen-kacakclg-ile-insan.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content