Yaşı yirminin biraz üzerindeydi.. Çileli bir hayatın sonuna doğru gelmişti.. Özlüyordu 6 ay önce gidiveren Babasını, özlemişti a...
Yaşı yirminin biraz üzerindeydi.. Çileli bir hayatın sonuna doğru gelmişti..
Özlüyordu 6 ay önce gidiveren Babasını, özlemişti aşkın bir muhabbeti vardı..
Onarılmaz bir yaraydı sanki içi yakan, yıkan, tarumar eden.. Hz Ali (r.a.)‘ın yanında son nefesini veriyordu..
Yıkadılar Fatıma'yı, kefenlediler sonra, Hz. Ali’ye (r.a.) diyorlardı ki:
Fatımanın cenazesi hazırdır.
Bütün Medine yollarda Medine Baki mezarlığında…
-Sevgililer Sevgilisinin Kızını defnedecekler..
Mezara giriyor, mezara oturuyor Hz. Ali (r.a.) ve 'Uzatır mısınız bana Fatımayı’ diyordu, uzatıyorlardı..
-Fatıma’yı (r.a.) Zaten nahifti, zaten inceydi, zaten zayıftı Fatıma (r.a.) Ve O’nu mezara doğru uzatırken
Hz. Ali (r.a.) öyle ağlıyordu ki gözlerinden akan sicim gibi yaşlar Fatıma (r.a.)'nın yeni kefenini ıslatıyordu..
Hz. Ali (r.a.) şöyle söyleniyordu;
“Habibun leyse ya’diluhu habibun.. Vema lisivahu fikalbi nasibun.. Habîbun rabâ ayni ayni vecismî vean kalbi la yağibu”
“Sevgilim” diyordu Fatma’sına. Sevgilim..!
Senin sevgini karşılayacak bir sevgi daha yoktur..
Doğrusu Senden gayrısı için şu yürekte bir nasip de olmayacaktır, her ne kadar gözlerimden ve vücudumdan uzaklaşsan da kalbimdesin sürekli ve her dem……
Sonra toprağı atacaklardı Fatma’nın üstüne.. Toprağa bulaşmış ellerini çırparken Hz. Ali (r.a.) şöyle diyecekti
“Doğrusu dünyada tek bir isteğim kaldı Fatıma…
Babana ve Sana ulaşacağım günü bekliyorum"
YORUMLAR