KAYIT 104 … O halde azîzim sen şunu bil. Yerde ve gökteki zerrelerin hepisi Ta...

KAYIT 104 … O halde azîzim sen şunu bil. Yerde ve gökteki zerrelerin hepisi Tanrı nın, ALLAH ’ın emrindedir. “Nasıl ALLAH’ın emrindedir ağaa...


KAYIT 104


O halde azîzim sen şunu bil.
Yerde ve gökteki zerrelerin hepisi Tanrı nın, ALLAH ’ın emrindedir.


“Nasıl ALLAH’ın emrindedir ağaam?”

Suyu görmedin mi oğlum suyu o mübârek suyu.
Tufanda neler yaptı ALLAH’ın emriyle.
Nuh tufanında. Ortalığı birbirine kattı.
Bu yer yüzü Ad Kavmine, Karuna ne yaptı. Çekti içine aldı!
Hanı ALLAH’ın emrinde değildi ya.
Ebâbil Kuşları ne yaptı fil ordusuna.

“Keasfin me’kûl”

ne demek.

Hanı gıda yenir de lapa haline gelir ya Ebâbil Kuşunun taşı düşer düşmez aşağıdakiler hepisi öyle leş gibi bir hâle geldi.

“Keasfin me’kûl”

yenilmiş leşe döndü şöyle. Salep gibi oldu.

Hanı sivrisinek Nemrud’un burnundan içeri beynine girdi.
Ne etti onu?
Deli olurdu herif tokmaklan kafasına vururdular böyle ki sivrisineğin içindeki … çıkarsın diye.
Nihâyet yanındaki herif:

“Ulan senelerce senin kafana tokmak mı vuracağız!” diye indirdiği gibi beynini parçalamış herifin.

Lût’un düşmanlarına gökten daş yağdı.
Nihâyet kara su hepisini boğdu gitti Lût’un Kavmini..
Aha Bahr-ı Lût o vakıttan kalma.

Âlemdeki cansız şeyler peygamberlere ne yardımlar yaptı, saymakla bitmez.
Tıb Kitabını aç da oku. Tıb Kitabını.
Ten askerleri neler yapar.
Her şeyin canı O ise, o halde O’nunla yarışa çıkma. Hah.

Bir Müslüman puthâneye bile girse biz bir puta secde etmeyiz.
Put bize secde eder oğlum sen ne zannettin İslâm'ı.
Puthâneye de gir. Bilmem nereye de gir. Kiliseye de gir.
Her yere gir. İslâm her yere girebilir.
Biz puta secde etmeyiz.
Girdiğimiz yerde put bize secde eder sen ne zannettin İslâm'ı.
İslam, İslam.

Onun için halk sakal ve cübbeden başka bir şey görmedi değil mi?
Kavuğu takmış başına herif. Böyle kilise direği gibi boynu, sağa sola dönemez.
Manivala elinde böyle bu tarafa böyle bu tarafa.
Cübbeyle sakalla kavukta iş yok.
İç iç!.
O kaybolmaz insanda.
Belki bütün âlem onda kaybolur.

“Eee ağam bu dediğin nedir?”

Yav hâlâ anlayamadınız mı be aslanım deminden beri onu anlatıyorum.
Bunlar nasıl anlanır biliyor musun?.

Âyeti kerimede “Lâ” var hani Arapça da “Lâ İlâhe.” “La”
Lâ ya’lemun.

“Lâ-Hayır!” , demek.

Lâ nın mânâsının ne olduğunu anladığın dakikada zümrüt verseler eline zümrütü o zaman pırasa gibi görmeğe başlarsın.

Aha o zaman o nedir onu anlarsın.
Sıfıra ineceksin.
Önünde zümrütü gördükleri zaman: “Aman efendim ne yapayım!”

Pırasa gibi göreceksin.

Aha onu, Lâ yı anladığın dakikada onu görürsün.
Lâ İlâhe ilâh yoktur.
Dedim ki deminden beri bütün zerreler ALLAH’ın emrindedir değil mi?

“Lâ İlâhe” İlah yoktur, ancak Allah vardır ALLAH.

Bütün zerreler, ben de yoğum diyorsun o zaman. Sen de.
O halde zümrüte ne bakıyorsun.
Paranın peşinde niyesin?.
Aha onu anladığın dakikada Lâ yı anlarsın.
Lâ yı da anladı mı o zaman duvarlar muvarlar kalkar hepisini görmeğe başlarsın.
Hırs hırs hırs perdesini yırt.

Ölmeden evvel ölme budur.
Yoksa ölmeden evvel beni diyor ki vücûdu çürümeyecek herif mumya olacak.
Hanı mumya yaparlar ya.
Lenin mumyası var.
Koymuşlar dondurmuşlar camın içinde.
Ruslar secde ediyorlar ona.
Öyle değil oğlum.

“Ölmeden evvel ölmek”

Ona ölmeden… “gebermeden evvel geberme” derler ona.
Hanı mumya ya gebermeden evvel geberme derler.
Yahut geberdikten sonra ikinci geberme derler.

“Ölmeden evvel ölmek” budur.

Bütün her şeyin ALLAH ’a ait olduğunu senin hiçbir şey ifade etmediğini…
Efendim daha daha. Eeee kazığa bağla bilmem ne et.
Rızık çalışmadan sen perdeleri yırt eğer nefesin varsa ağzına zorla gelir Hızır senin tıka basa yemeği kor.

Ağzını da açmazsan enjeksiyonla yapar sana yaşatmak için.
Sen Kul ol Kul Kul!.
O yeni hani soyadlar, Özkul Mözkul bilmem Tekkul böyle Kul değil oğlum.

Bu Kul, ALLAH ’ın Kulu.

Onun için bir Âyeti kerimede Cenâb-ı ALLAH Hz. Mustafa sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz için buyuruyor ki:

“Zâhirini âleme meşhur edeceğiz!”

diyor.

“Bütün zâhirini bütün kâinata meşhur edeceğiz. Bâtınını, içini herkesten gizleyeceğim.” Diyor.

Cenâb-ı sallallâhu aleyhi ve selleme.

“O altındır”

diyor. Kur'an-ı Kerim âyeti Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz için

“O altındır” diyor.

“Biz de kuyumcuyuz” diyor Cenâb-ı ALLAH.

“Biz de kuyumcuyuz.” Âyeti Kerime oğlum.

“Benim Rasûlulllah’ım Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem altındır” diyor.

“Ben ne kuyumcuyum” diyor Cenâb-ı ALLAH.

“Onu kâh halhal yaparım. Kâh yüzük yaparım. Kâh kılıç yaparım. Kâh aslanın boynuna tasma yaparım”

Diyor.

Kâh padişah yaparım Âyeti kerime.

Aha sende de Nûr-u Rasûlullah var. Aha onu yap.
Aha söylemek istediğim.

Dışarıdakiler Tanrı eserleridir. Tanrı eserlerinin eseridir.
Asıl tanrı eseri gönül gönül gönül, iç'in.
Sabah seni Sabah namazına kaldırıp da şuraya getiren gönül.
Ahireti gören gönül.
Rasûlullah’ın mübârek yüzünü gören gönül.

ALLAH’ın kendinden daha yakîn olduğunu sezdiren gönül.
Bu âlemin direği zâten gaflettir.
Gaflet olmazsa hepimiz çıldırırız.
Bu işi bildi mi bilenin karşısında:

“Efendim felan kitapta şöyle yazıyor. Bu böyleydi.”

Bu öyle demek bil ki böyle bilen adama bunları söylemek su varken teyemmüm yapmağa benzer.

Cenâb-ı ALLAH, oraya gitmek için kendini aptal yapacaksın. Aptal yapacaksın!.

Hiçbir şeyden anlama, sükut!.

“Eeee aptal olursan ne olursun?”

İtiraz etme dinle! Aptalız, aptalım ben de sen de hepimiz aptalız.

Çünkü namaz kılıyoruz.

“Cennettekilerin çoğu aptaldır” buyurmuş Cenâb-ı Peygamber.

“Salak mı?”

Yok ulan.

Büyüklerin büyüğü Rasûlullah demiş.

“Cennettekilerin çoğu aptaldır”

demiş.

İşte bu aptallığa girebilirsen kurtulabilirsin, cennete gidersin.
Aptallık dedim, halka maskara olan adamın aptallığı değil oğlum.
Bu aptallık, Rasûlullah’a hayran olan adamın aptallığıdır.
Herkes uyurken seni:

“Sabah namazına gidiyor serseriye bak uykusunu bıraktı da!”

diyen herifin sana muhatab olduğu aptallıktır.

Haaa işte o.

Hepimiz aptalız.

Aha o, onlar cennettedir. Yanlış anlama işi.
Hanı Yusuf’un güzelliğini gördüler de Mısır Kadınları ellerini kestiler.
Aha ordaki aptallık o!. Aha ordaki aptallık!.

Geçende Hacc Filmi oynadı şurda.
Eve aldım da götürdüm Kâbe’yi gösteriyor…

Hz. Ali Efendimizin Necef’teki Kabr-i Mübâreğini gösteriyordu.
O Necef’teki Hz. Ali Efendimizin… şöyle bütün tavan zümrütlerle dolu oğlum zümrütlerle!.
Oradaki minâreleri altınlarla yapmış bu bizim dedelerimiz.
Bu gün onu yalnız tavanındaki şöyle bir tepeyi satsan kıymeti biçilmez.
Amerika Kıtasını Amerikalı'larla, fabrikasıyla, ordusuyla her şeyiyle beş defa satın alır onlar.
Bizim pâdişahlar neler şey etmiş.
Bu yerdeki seccâde kadar yedi tâne seccâdeye pırlanta ile pırlanta ile Yâ-Sîni Şerifi yazdırmış bizim büyüklerimiz. Abdulkadir Geylânî'nin Türbesine.
Ne demek bu oğlum?
Kıymet.

Pırasa gibi bakıyor evlâdım şeye. Zümrüte, pırasa gibi bakıyor aha bu!.
Ama başa bir bilgisiz bir adam geçerse onun yaptığı fenâlığı yüzlerce aslanı toplasan o aslanlar o fenâlığı yapamaz.

Onun için Kur'an-ı Kerim’de:

“Yâ eyyuhel muzzemmil” diye bir sûre vardır biliyorsunuz.

Hepiniz bilirsiniz

“Yâ eyyuhel muzzemmil”

Bu yalınız Rasûlullah’a değil hepimize.

“Yüzünü örtme!” diyor “yüzünü örtme!.” o sûrede.
“Çünkü âlem şaşkın bir bedendir” diyor.
“Sense bu âleme akılsın, Yâ Habibim!” diyor
“Kendine ge!” diyor “Yâ Habibim, Gizlenme!”
“Çünkü sende Vahiy Mumunun Nurları var!” diyor.

“Geceleri kalk!. Çünkü mum geceleri ayakta durur!” diyor.
“Sana sığınmadıkça” diyor

“Aslan bile tavşan kalır benim nazarımda” diyor Cenâb-ı ALLAH

“Kim ki sana karşı diyor Yâ Habibim bir hile bir düzen düşünürse onun boynunu ben vururum!”diyor ALLAH

“Sen üzülme Yâ Ahmed!” diyor.
O Ahmed’den sende de parça var.
Aha onu çıkarmağa savaşıyoruz hep.
Onun için dua ettiğin zaman kabul edilmeyince sükut et, sükut et!

Sen o duâyı yaptığın zaman sendeki küçük Ahmed kanalıyla yaptın o duâyı. Îtiraz etme.
Belki senin aleyhinedir o duâ da kabul edilmedi.
Nasıl ki evde sigorta vardır cereyan birden açarsa rap diye sigorta atar sigortan atmıştır oğlum.
Sigortan atmıştır.
Kabul etmedi diye şey etme.
Aha bu vallâhi de böyledir, billâhi de böyledir.
Âyet-i Kerîme, Hadîs-i Peygamberî de olursa ben bütün nefesimle şey ederim yemin ederim.
Deve.. deve, deve düşünün bir deve.
Deve’yi düşündünüz değil mi gözünüzün önünde.
Deve’nin üstüne Mecnûn’u bindirelim.
İyi dikkat edin. Deve’ye Mecnûn’u bindirdik.
Hanı Leylâ ile Mecnûn’u. Deve’nin üstüne Mecnûn’u bindirdik yularını da verdik eline.

“Nereye gideceksin?”

dedik.

“Ben Leylâ’ya gideceğim!” dedi.

Başladı deveyi sürmeye Leylâ’ya doğru.
Deve gidiyor ama ara sıra Mecnûn dalıyor ne ola Leylâ ne âlemde.
Elinden yular gevşiyor.
Çok dikkat edelim. Yuları gevşiyor.
Gevşedi mi devenin de yavrusu hareket ettikleri yerde.
Deve dönüyor köye doğru. Onun şeyinden dalgınlığından istifâde deve: “Hum hum hum hum!” yavrusu orda çünkü.

Mecnûn’un kafası yerine geldi mi hemen deveyi çeviriyor.
Gidiyorlar gine bir saat.
Mecnûn gine dalıyor Leylâ’sına.
Deve aynı gine geri dönüyor.
Bir saat git gel oldukları yerde duruyorlar gine.

Biri ileriye biri geriye.
İkisi de âşık bunların. Değil mi?
Biri Leyla’ya âşık biri de yavrusuna âşık. Yavrusuna gidecek.
Âşık ama birbirinden ayrı âşıklar bunlar.
Bir türlü arkadaş olamıyorlar.
Yol yakın fakat bir türlü gidemiyorlar yav.
Şu ortada dursan şuraya yanaşırken o gitti oraya.
Oraya yanaşırken buraya, gitti.
Mecnûn bakmış ki olacak gibi değil deveden kendini atmış aşağıya.
Atmış ama ayağı kırılmış Mecnûn’un. Bağırmış biraz ondan sonra ayağını şöyle gömleğini yırtmış bir şeyler etmiş ayağını sarmış.

Yâni Mecnûn Leylâ’nın aşkıyla yoksulluğa düşüyor burda değil mi?
Deveyi bırakmış perîşan halde.
Pişen aşkıyla de deve deve olmuş.
O da dönüyor gerisin geri.

Burdaki, Mecnûn’un gönlü Leylâ’ya varmak.
Yâni burdaki gönül aşk, ilâhi aşk Rasûlullah’a varmak.
Ten de dikene dikene diken giyene deve derler oğlum.
Çok yakın yaaav o oraya gidiyor o oraya gidiyor bu burdan Van kadar uzak yer değil ki.
O tarafa bu tarafa, bu tarafa o tarafa.

O halde azîzim sen Ten Devesine tekme vur at kendini aşağıya.
Ten Devesinden at, korkma!.
Ten devesinden düştün mü bir yerin kırılmaz.
Nasıl kırılmaz böyle ulan rûyada düşüyorsun uçuyorsun bacağın kesiliyor.
Bir de uyandığın zaman bakıyorsun ki elin yerinde elin yerinde.

Evvelki çekiş gidiş deve yardımıyla idi deve götürüyordu.
Şimdiki çekiş başka türlü olur.
Çünkü mıknatısın hudûduna girildi çekiverir.

(Devamı sonraki kayıttadır…)[fb_vid id="10152563940424751"]

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: KAYIT 104 … O halde azîzim sen şunu bil. Yerde ve gökteki zerrelerin hepisi Ta...
KAYIT 104 … O halde azîzim sen şunu bil. Yerde ve gökteki zerrelerin hepisi Ta...
https://scontent.xx.fbcdn.net/v/t15.0-10/p180x540/1976414_10152563969389751_10152563940424751_61670_475_b.jpg?oh=732af6438245ea279017f2fc088a2345&oe=5A453FB3
Ders Kitapları Konu Anlatımı
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/09/kayit-104-o-halde-azizim-sen-sunu-bil.html
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/09/kayit-104-o-halde-azizim-sen-sunu-bil.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content