KAYIT 133 Aziz cemaat câmi, Ramazan-ı Şerif için boyandı biliyorsunuz. Bir iki...

KAYIT 133 Aziz cemaat câmi, Ramazan-ı Şerif için boyandı biliyorsunuz. Bir iki hafta vaaz edemedik. Diğer başka câmiye gittik. Ben o câmiye ...


KAYIT 133

Aziz cemaat câmi, Ramazan-ı Şerif için boyandı biliyorsunuz.
Bir iki hafta vaaz edemedik.
Diğer başka câmiye gittik. Ben o câmiye gittim beni çekmedi.
Onun için orda vaaz vermedim.
Kalabalığın ehemmiyeti yok.
Bir avuç size yalancı inci mi verseler iyi yoksa bir tâne (hakiki) mi?
İçinizde lafımdan anlayan bir kişi yeter.
Onun için kalabalık “Efendim falan yerde kalabalık cemaat oldu kalabalık oldu!”…
Yalnız vaaza başlamadan evvel kapıda, sizin gibi secdeye başını koyan nur yüzlü bir İslâm kadını bir sual sordu.
Onun cevâbını vereyim.

Diyor ki: “Hoca Efendi diyor, namaza nasıl niyet edilir herkes bir türlü ediyor?”
Hakkı var. herkes bir türlü ediyor.
Kimisi gelir arapça söyler kimisi gelir ne eder kimisi şeyeder, ALLAH’ın huzûruna bir edeble çıkılır değil mi?
“Ben şu işi yapacağım.”
Namaz kılacağınız zaman efendiler niyet bildiğiniz bilmem nenin sünnetini farzını..
Niyet daha namaz vakti geliyor mu gelmiyor mu o zaman başlar.
Hazreti Sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin bir hadisi var:
“Bir mü’min ikindinin meselâ ikindi namazınızı kıldınız değil mi, evinize gidiyorsunuz.
“Yav ben abdestli oluyum da acaba şimdi akşam namazını nerde kılayım?”
Şu niyetli olduğu zaman diyor Cenâb-ı peygamber: “Onun ol namazla oraya kadar ibâdet benim huzûrumdadır” diyor (Allah)
Abdest alıyor ,şey ediyor, namaza duracak insan “neyi kılacaksın?” ikindi namazınının sünnetini kılacaksın, evinde.
Abdestini aldın döndün kıbleye. Acaba sen mi döndün kıbleye yoksa seni mi çevirdiler.
Sen dönmedin oğlum seni çevirdiler.
ALLAH istemese hiçbir tarafa dönemezsin.
İş bunu anladığın dakîkada hakîki namaz kılmaya başlarsın.
“İkindi namazının dört rekat sünnetini kılmaya niyet eyledim. Döndüm Kâbe’ye durdum Huzûr-u İlâhiye“ ALLAHU EKBER!”

“Niyet eyledim ikindi namazının dört rekat farzını kılmaya, uydum bu imama, döndüm Kâbe’ye durdum huzûru ilâhiye “ALLAHU EKBER!”

Akşam namazının evinde farzını kılacaksın:
“Niyet eyledim akşam namazının üç rekat farzını kılmaya döndüm kabeye durdum huzûru ilâhiye “ALLAHU EKBER!”
İşte niyet bu. Bundan iyi niyet yok.

“Efendim ben Arapçayı söyleyeceğim!”
Peki söyle oğlum. Amma sen onu kalıp ezberlemişsin. Hangisi nedir bilmezsin.
Cenâb-ı ALLAH lisanları îcad etti. Her dilden bilir O. Üzme kendini.
Bakma zımbırtıların sözlerine.
Buradan yanlış cevap verilmez sizlere. Bundan emin ol.
Ondan sonra: “Târikat var mıdır bilmem ne var mıdır? Şu var mıdır bu var mıdır?” bâzı sualler var.

Yâhu bir insana cenâbı ALLAH, Kur'ân-ı Kerîm, Sallallâhu aleyhi ve sellem yetmiyor mu?
Yetmiyor mu bu da “Etrâfa falan şeyhin yanına gidiyim yok falan tarafa gidiyim . Yâhu Kur'ân-ı Kerîm ALLAHın Kelâmı.
Rasûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem.
Hazreti Rasulu Sallallâhu aleyhi ve sellemsiz hiçbir tarafa gidilmez oğlum.
Onun eteğini bıraktın mı yandın.
“Yok efendim felanca bir şeyh varmış ne ediyormuş işte şöyle ediyormuş!”
Oğlum aha Kâbe, aha anahtarı aha bunun içinde.

Evindeki seccâdende şeyhe bağlanacağına durmadan
“Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed!” salavâtı şerife getir.

“Lâ ilâhe illallah!” de “ALLAH!” de.

Sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz hicrete teşrif ettikleri zaman bilirsiniz Sahâbe-i muhteremeleri vardır.

Sahâbe Mekke Devrinde Rasûlullah’a îman etmiş, Mekke Devrinde hicretten evvel Rasûlullah’a îman etmiş ve onunla sohbet etmiş hakîki îman etmiş onunla hicret edenler hakîki sahâbelerdir. Birinci derecede sahâbelerdir.

İkinci derecedeki sahâbeler Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin hicretinde berâber hicretlen gidip Medîne’de îman edenlerdir. Medîne’li ensar.

Fethi Mekke’den sonra Mekke fethedildikten sonraki inananlara; ulemâ-i kiberât sahâbe saymaz onları.
Sahâbe olmak kolay değildir.
Eshab, Rasûlullah’ın en yakınları.

Hazreti Ebû Bekir radıyAllâhu anhlan berâber biliyorsunuz Sevr Mağarasına girdiler.
Sevr Mağarasına girdikleri zaman sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri çok yorgundu.
Mubârek başlarını refîki şefîki Ebû Bekir radıyAllâhu anhın dizine koydu ve bedenini uykuya çekti. İstirahata çekildi.
Mağara küçük, ben mağarayı gördüm oğlum, oralarda bulunduğum için gittim gördüm mağarayı eskisinden değişmiş ama mağara orada aha şunun kadar bir yer fazla değil.

Bir de küçük delik var, deliğe, ayaklar çıplak o zaman böyle kunduralar munduralar, lastikler falan yok.
Ebû Bekir ayağını dayamış oraya belki bir çıyan yılan çıkar diye Rasûlullâhu sallAllâhu aleyhi ve sellem ALLAHın habîbi Ebû Bekir’in dizine mubârek başlarını koymuş.
Göreceğiz o başı âhirette hiç merak etmeyin.
İnşaAllâhu Rahman rûyâda da hepimize görünür.
Bir aralık ordan bir şey Ebû Bekir’in bacağını dürtmüş.
Ebû Bekir bakmış ki orda bir şey var ayağını sıkıştırmış.
Bir şey ısırıvermiş ayağını çıyan mı yılan mı neyse.
Ebû Bekir hiç kıpırdamıyor ki Rasûlu sallallâhu aleyhi ve sellem rahatsız olup uyanmasın.
O kadar canı yanmış ki gözünden yaş Rasûlu sallAllâhu aleyhi ve sellem efendimizin mubârek yanaklarına dökülmüş.
Rasûlullah derhal uyanmışlar.
“Ya Ebâ Bekir ne oldu” demiş.
“Ya Rasûlullah” demiş,

---Bir şey olmadı yok,
“Ne oldu Efendim?”
“Hiçbir şey yok!’”
Yalan işte bu İslâm’a yakışmaz oğlum. Derhal cevap vereceksin.
Birinin yanında otururken bir şey oldu:
“Ne oldu?”
“Hiç Efendim !”
Rahatsız etmemek için hiç değil bu yalan için –hiç-. İslâm’da hiç yoktur.

“Yâ Rasûlullah dedi burda bir delik varıdı. Bir yabancı bir mahlûk çıkar da vücûdu mubâreklerinizi ısırır diye uyurken ben ayağımı oraya koydum” demiş.
Mubârek Rasûlullah parmaklarını dokunmuş oraya, ağrı geçmiş, o sırada bir at sesleri bağırmalar falan derken bir ankebut yâni örümcek geliyor bir büyük kapısına ağ yapıyor.
Kapısı da aha şunun kadar ha oğlum şunun kadar. Şunun yarısı kadar.

Bir de güvercin geliyor!

“Ee nasıl olur?”

Olur, ALLAH istedikten sonra olur.
ALLAH isteseydi orayı kapatırdı yâhu.
Bir taşla kapatırdı, niye kapatmadı?
“Ya ben bir örümcek ağıyla istersem orduları durdururum” demek istedi.
Kudretini göstermek istedi.
Geldiler müşrikler attan indiler:
“Bu mağaraya girdiler.”
“Ulan çıldırdınız mı demişler sinek deliği yok, baksana burası kaç senelik ankebut şeyi…
“Yok canım girip…”
“Yâhu ne içine gireceksin bak güvercin de var orada hepisi…,

O sırada Ebâ Bekir başlamış titremeye… titremeye başlamış, müşrikler orada kılıçlar elinde.
Rasûlullahu sallallâhu aleyhi ve sellem bööööyle duruyor.
Dizine vurmuş eliynen “lâ tahzen Yâ Ebâ Bekir!”
LaTahzen, arapçada hüznetme “Yâ Ebâ Bekir üzülme innAllâhe maana…” ALLAH bizimlen berâberdir.
Defoldu gittiler müşrikler.

İşte orada Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem “innallâhe maana.”
Yaaa Rasûlullah ALLAH her yerde hazır ve nazır?”
“Evet herkesle berâberdir!”
“Bizlen nasıldır?” dedi.
ALLAH hepimizle berâberdir.
Hani bâzısı ne der: “ALLAH’a emânet ol!”
ALLAH her yerde hazır nazır. “Nasıl emânet?”
Bu kelime çok incedir.
Ebâ Bekir dedi “Ya Rasûlullah ALLAH bizimle berâberdir diyorsun her yerde hazır ve nazırdır, nasıl bizimle berâberdir.”
“Ebâ Bekir” dedi “dilini yapıştır” dedi “şeyine damağına. Boşalt kendini. Dilini damağına yapıştır!” dedi
“ALLAH!” de dedi.
Başladı kalbte “ALLAH! ALLAH! ALLAH!”
Zikir bu işte oğlum. Zikir bu!
Yoksa “Allah Allah Allah Allah Huy Huy Huy Hu Hu Hu!”
Yok, böyle kimi kandırıyorsun?
Onu zâten iki sâniye söyleyemezsin.
Dilini kapadığın zaman ki buna Kalbî Zikir derler. Nefesin kesilir. Zikir bu.
Bu hal genişlete genişlete genişlete târikatlar husûle gelmiş.
“Gel ben sana şunu söyleyim gel sen bana şunu söyle!”
Tesbihini alırsın girersin odana:
“ALLAH! ALLAH! Allahumme salli alâ Muhammedin ve alâ ali Muhammed!”
İşte târikat bu.
Ama bunların büyükleri vardır haaaa.
“Evliyâyı tahte kubâbi lâ ya'rifûhum ğayri”
Onlar gözden nihandırlar bize görünmezler.
Sen bunun içi buğday olsa ateş at içine barut olsa bir kıvılcım yetiştirir sen barut haline gel kıvılcımı atacak çok adam var.

Senin yüzünden anlar onu; haaaa bu barut hâline gelmiş şöyle bir dürtükleyiverir seni. Sen arama sen arama o gelir bulur seni, onlar hep vazîfelidir.

Kur'ân-ı Kerîm, ALLAH hepimize kâfidir der.

İnceden inceye düşünürsek anlarız ki tüm kâinâtta herşey gibi bizim de varlığımızda yâni insan vucûdumuzda gizlenmiş birtakım melekelerimiz yâni kâbiliyetlerimiz vardır.

Koca bir meşe bir palamutun içinde gizlidir.
Bir çınar ağacı ufacık bir tohumun içindedir.
İnsanın maddî kalıbı bir damla kan pıhtısındadır, değil mi...
Nasıl gizlenmiş ve dâima gelişmeye hazır ise bu insanın aklı ahlâkı rûhî inkişaflara mazhar olacak istidadları mânevî meziyetleri olduğu da şüphesizdir.
Bu damlanın içinde hep bunlar.

Maddî inkişaflar ve ilerlemeler nasıl değişmez kânunlara tâbi ise ahlâki rûhî her türlü şey de böyledir.
Müslümanlık hayır ve şer hududlarını tâyin ederek bunlardan birini seçmeye bizim serbest irâdemize bırakmış ve böylece kâbiliyetlerimizi ve melekelerimizi ya iyiye ya kötüye doğru inkişaf ettirmemize bize âit olduğunu haber vermiş ve bizi bizâtihi serbest bırakmıştır.

Onun için bu pıhtının içindeki bu kâbiliyetler nasıl büyüye büyüye büyüye çocuğun elleri bacakları falan oluyorsa bunun içinde, ALLAH tarafından verilen ahlâk, akıl, kâbiliyet, doğruluk, şunu bunu inkışafa getirmek için İslâm, Cenâb-ı ALLAH Râsullarıyla birtakım emirler vermiştir.

“Efendim şu İslâmiyette farzdır.”
“Ne?”
“Meselâ, İnsanın bir insan öldürmek haram mıdır?”
“Haramdır.”
“Hınzır eti yemek haram mıdır?”
“Haramdır.”
“Yalan söylemek haram mıdır?”
“Haramdır.”
Bunlar haram olduğu gibi; Hacc’a gitmek farz, Namaz kılmak farz, Zekat vermek farz olduğu gibi sokakta giderken bir şişe kırılmış yolda o parçaları alıp bir tarafa koymak da İslâm’da farzdır.
Fazîleti tekâmül etmişse bir ağacı kesmemek bir ağacı kollamak İslâm’a farzdır ama Hakîki İslâm’a.
Çünkü onun fazlı, keremi fazîleti en yüksek dereceye çıkmıştır.
Sözünde durmak, yalan söylememek, dedikodu etmemek, insanı çekiştirmemek, munâfıklık ve riyâkarlık yapmamak, eliyle diliyle kimseyi incitmemek, herkese iyilik etmek gibi ne kadar güzel ahlâk varsa bunların hepisi İslâm Dîni’nin, İslâm Ağacının bir dalıdır.

Bu fazîletleri tam yerine getirdiğin zaman, o zaman burada demin niyet ettiğin zaman Kâbe’yi görmeye başlarsın.

Ramazan geliyor biliyorsunuz üç aylardayız.
Hiç olmazsa iki gün oruç tut.

İkinci sual..
Sorulan sualin üçüncü sual:

(Devamı sonraki kayıttadır…)[fb_vid id="10153050550029751"]

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: KAYIT 133 Aziz cemaat câmi, Ramazan-ı Şerif için boyandı biliyorsunuz. Bir iki...
KAYIT 133 Aziz cemaat câmi, Ramazan-ı Şerif için boyandı biliyorsunuz. Bir iki...
https://scontent.xx.fbcdn.net/v/t15.0-10/p180x540/11403856_10153050555609751_400382777_n.jpg?oh=77cb7750c967ed9e00b0c8a9082bc969&oe=5A4DD5A1
Ders Kitapları Konu Anlatımı
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/09/kayit-133-aziz-cemaat-cami-ramazan.html
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/09/kayit-133-aziz-cemaat-cami-ramazan.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content