KAYIT 137 Dün namazdan bahsettik, ALLAH’a yaklaşmanın merdiveni olan namazdan. ...

KAYIT 137 Dün namazdan bahsettik, ALLAH’a yaklaşmanın merdiveni olan namazdan. Rukularından sucudlarından kâidelerinden şunlardan bundan uzu...


KAYIT 137

Dün namazdan bahsettik, ALLAH’a yaklaşmanın merdiveni olan namazdan. Rukularından sucudlarından kâidelerinden şunlardan bundan uzun uzadıya bahsettik.

Bugün de namazın sabah namazı iki rekat, dört rekat öğlen namazı niçin böyle, ikindi namazı niçin böyle, akşam namazı niçin böyle.
Niçin şimdi ikindi namazında imam gizli okudu, akşam açık okuyor bunları biz müslümanız bilmemiz lâzım, onları anlatacağım.

Yalınız şu şükür secdesi yaptık demin.

Bu şükür secdesi çok büyük bir iştir ağam, abdestli olarak yapılır.
Bir gemi zift toplayın zift, bir gemi dolusu, bir dağ kadar. Kaç tâne sinek toplar o.
“Hiç!”

Bir damla bal bütün mahallenin sineklerini bir araya toplar.
Aha bu secdede öyledir oğlum.
Bu secde deyip geçme.
Bütün bu secdeler Hadis-i Peygamberî ile sâbittir.
Müşkül vaziyetlerde, çok elim kıtlık zamanlarında, büyük felâketlerde her işin düzelmesi için bu mümkün olur.
Madde konuşmuyorum mânevî konuşuyorum.
Şimdi mümkün olsa da dünyâ yüzündeki şu felâketleri kaldırmak istesek Rasûlullah söylüyor bunu.
Türkiye’de kaç bin kişiyiz?
“Otuz milyon.”
Otuz milyon kişi kadın erkek ihtiyar, hepisi abdestli, namaz kılsın kılmasın.
Peygamber söylüyor bunu.
Günün muayyen bir saatinde emirle radyodan: “Kıbleye dönün!”
Sokakta evde nerede olursa olsun hatta hayvan pisliği bile olsa nere olursa olsun.
Radyoda bir ses: “ALLAHU EKBER!”
Otuz milyon kişi secdede.
Secdede bir kelime söylenecek.
Bunu burada söylemiyorum.
Ondan sonra kalk ayağa: “Âmin!” de.
“Âmin!” dedikten sonra kabul edilmezse beni makinaya koyun kıyın!

Onun içün şükür secdesi aziz cemaat çok büyüktür.
Arasıra böyle evinizde ALLAHu elinizi kaldırmak yok: “ALLAHU EKBER!” de “El-HAMDU LİLLAH Yâ RABBİ!”

Çünkü başını secdeye koymak demek kendi yaratıldığın yer ile temas etmek demektir.
Aradan bütün kirler çıktı mı ceryan geçmeye başlar onun için Peygamberlere öldükleri yere gömülmek ve yerde yatmak farzdır.
Üst katta yatmazlar peygamberler yerde toprakta yatarlar. Kendilerine farzdır.

Bak secde yaptığımız zaman da yağmur yağıyordu.
Rasûlullahu sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz böyle yağmur yağdığı zaman mubârek saçları kulaklarının omuzlarına kadar gelirdi.
Hani güzel İslâm kızları vardır, annesi kesmiş şöyle saçlarını aha onun gibi.
Rasûlullahu sallallâhu aleyhi ve sellem mubârek başlarını açar böyle yağmura arzedermiş.
Bu yağmura böyle damla damla düşenler Araplar “hellâb” derlermiş.
Gözlü he, lâmelif lâ, be veyâhutta “hellâbe” derler Araplar.
Başını böyle ıslatırmış, yağmur altında dururlarmış.
Sebebini sorduklarında: “Yâ Rasûlullah nedir bu?”
“Yağmurun ALLAH ile ilgisi yenidir” demiş.
“Yeni yağıyor. ALLAH fiil hâline geç dedi.”
En yakın ALLAHa yağmurdur.
Yağmurun ALLAHa daha yakîn olması dolayısıyla insanların en fazîletlisi olan Efendimizi yağmur teshir etti demektir. Değil mi?
Yağmur yâni Rasûlullahı cezb etmiştir.
Âşık olmuştur Rasûlullah yağmura o bir vesileydi.
Bu sebeble yağmurun getirdiği feyizden faydalanmak için kendilerini ona arzederdi, yağmura.

O halde aziz cemaat gözünü dört aç!.
Yağmurun risâlet bu risâlet ve aracılığı suyun risâleti demektir.
ALLAH ile alâkası varsa o halde cenâbı ALLAH’lan daha yakındır diye başını vurduğuna suya…
Bu yağmurun risâletle aracılığı suyun risâleti demektir.
O halde yağmur bir nevi Rasûlluk yapıyor burada.
Çünkü ALLAH canlı olan her şeyi sudan yaratmıştır değil mi?
“Ve cealnâ mine'l-mâi kulle şey’in hayy” (Biz her şeye sudan hayat verdik)

Birbirine bağlı bunlar.
İnsan torunu gelir yanına koskoca altmış yaşındaki dede konuşur:
“Gel gel gel!…”
Çocuğun lisanından konuşmaya başlar.
Çocuk seni teshir etmiştir. Onun esâreti altına girmişsindir demektir.
Çocuk büyükten daha yakındır ALLAH’a. Çünkü temizdir.
Su da böyledir. Su her türlü pisliğimizi temizler.
ALLAH’ın huzûruna çıkmak için bize abdest aldırır, içeriz, ne pislenir ne bişey yapar.
Nasıl hikmet bu?
Onun için Pota-yı Rasûlullah’ta eriyen Memlaha-yı Muhammediye’ye düşen insan şekâveti derhal fazîlete çevrilir.
Tuza düşer, “memlaha” Arapça'da tuz gölü demektir.
Hepisi, fâre de düşse, şu da düşse, bu da düşse kokmaz.
Onun için insan vücûdunun kokmaması lâzım.
Kokmamak için de: “ALLAH!” demesi lâzım.
İnsanın vücûdunun tuzu ALLAH’tır.

Gözyaşı, laboratuvarda tahlil edilmiştir gözyaşı.
İçinde üre vardır, şeker vardır anlaşıldı mı?
Biraz fosfat vardır laboratuvar tetkikinde.
Ama şeker var ama tat yok.
İnsandan insana gözyaşının tadı değişir aziz cemaat.
Hakîki temiz bir insanın gözyaşı başkadır.
Edebsizin başkadır, şunun başkadır, bunun başkadır.
ALLAH’ın en çok kıymet verdiği ALLAH indinde mu’teber olan gözyaşıdır.
Gözyaşında yalan yoktur gözyaşında riyâ yoktur.
Gözyaşında daha başka bir şey vardır onu söyleyemem. Söylemem.
Hücum etseniz üzerime didik didik etseniz aha bunu söylemem.

“Ed-demu’l ayni la ya’rifu ile’l ârif, ve’l- hubbu lâ te'zül lezzâti bi’l-elem”

Gözyaşında öyle bir şey vardır ki her adama söylenmez.
Acıdır amma o acının içinde büyük zevk vardır.
Onun için bu secdeyi arasıra ağam yapın!.
Böyle yapıp da duâ ettiniz mi duânızdan dağlar yerinden oynar.
Cenâb-ı Peygamber söylüyor.
Uhud Harbinde biliyorsunuz Rasûlullah’ın Ordu-yu Humâyunu yenilmişti.
Hazreti Hamza, Vahşi tarafından şehid edilmişti.
Sahâbeler ölmüştü bilmem ne olmuştu.
Rasûlullah’ın da mubârek dişi kırılmıştı.
Bedir harbinde yine yeniliyorlar.
Rasûlullahu sallallâhu aleyhi ve sellem başını secdeye koyuyor aha bu şükür secdesi, hakîki ağam, şükür secdesine gittiğin zaman, ALLAH'la Senli benli konuşuyorsun demektir.
Senli benli naz makâmındasın.
Almadan kafanı kaldırma amma, o edebi hak et!.
Rasûlullah Secde-i RAHMÂNa başını kapamış: “Yâ RABBİ!” demiş “Nusretin gelmedikten sonra kafamı kaldırmayacağım!” demiş, toprağın üstünde.
Kan gövdeyi götürüyor: “Kaldırmayacağım Yâ RABBi, nusretin gelinceye kadar!.”
Öyle ağlayıp duruyor Secde-yi RAHMÂN'da.
O iki âlemin fahri, iki âlemi gören mubârek gözlerinden inciler arza dökülüyor böööyle…
Ağlamasından Arş bile sarsılıyor.
Hemen Cebrâil gelmiş. Mubârek sırtlarına vurmuş: “Yâ Rasûlullah, secdeden başını kaldır, ALLAH'ın selâmı var! Duan müstecab oldu.”
Rasûlullah mubârek yüzünü kaldırdığı zaman gülmeye başlamış, tebessüm etmeye.
Hazreti Ebâ Bekir: “İşte demiş ALLAH'ın Nusreti geldi.”
Ondan sonra beyim ortalık birbirine karışmaya başlamış.
İslâm'ların görmediği, gözlen görülmüyor İslâm'lara, Rasûlullah’a görünen binlerce suvâri, nurdan yapılmış melek!
Müşrikler diyor “bunu gördük” darmadağın etmişler.

İstiklâl Harbinde da iştirak edenler var: “O sarıklılar yok mu” diyor “onlar bizi kaçırdı” demiş herif.
İster inan ister inanma!.
Ben toplan kazandım, sen bilmem gülleynen!
Sarıklı varıdı oğlum. Diyeceğin var mı? Sarıklı varıdı.
Havadan da gidiyordu jet gibi böyle. Uçan böyle.
Uçar ya. Ne zannettin? Var!.
Hâlâ bile o sarıklılar var.
“Huliyet ğulibet”
Olmasa “güm!” diye düşer.
Şunları kesin şurdan şu direkleri koskocaman bir kubbeyi küçücek bir direk tutuyor.
İşte bir tâne kamburcuk, bakarsın bir, iyi bir adam koskocaman kubbeyi tutar.
Şu kadar bakın iki kulaç olmayan bir şey bunu nasıl tutuyor?.
İşte tutuyor.
“Efendim işte mîmârî fizikî bilmem ne hesapları böyle!”
Bunun hesâbı da ALLAH hesâbı oğlum!.
Yaaa… Sarıklı var…

Bundan aşağı yukarı yirmisekiz yirmidokuz sene evvel, güneşin doğduğu tarafında bir ilimizdeydim ben.
Bir kazâda hükümet tabibiydim. İlerde ilerde… çok ilerde.
Van’a yakın. Erzurum'la Van arasında.
Diyarbakır'la bilmem ne arası. Karmakarışık bir yer.
İsmini söylemem gidersin oraya çünkü.
Gittik kazâya. Bir bavulumuz var elimizde.
Gittik kaymakamı gördük. İşte dediler “bir hükümet tabâbeti var.”
Küçücük bir odası, yukarı çıkardık.
Ordada bir döşeğimiz bilmem nesi orda oturuyoruz.
İkinci üçüncü günü şehri bir dolaşayım dedim. Ne var ne yok.

Bir kahvede oturdum. “Hoş geldin hoş geldin hoş geldin… selâmun aleykum aleykum selâm. Nerelisin?”
Şuydu buydu işte. Çay ısmarlama çay verme bitti orda.
İkinci gün bir yere üçüncü gün bir yere.
Birgün bir yere girdim bir herif girdi oraya.
Belden yukarı çıplak. Saçlar birbirine karışmış.
Şöyle bir dikede oturuyorum, geldi benim yanıma oturdu sol tarafıma.
Bakıyor böyle bende baktım. O bana baktı ben ona baktım.
Deli deliye bakıyoruz işte.
Dedim kahveciye “bir çay getir buna” dedim.
Getirdi bir çay sıcak mıcak ohooo su gibi içti herif.
Bir daha çay, bir daha çay dört tâne çay içti.
Ondan sonra çıktı gitti.
Ordaki ağalara dedim “bu ney?”
“Bu dedi beyim amaaan dedi bu buranın meşhur delisidir” dedi.
“Hiç şakaya gelmez!” dedi.
"Ne şakası oğlum. Çay içti çay içti gitti."
“Aman beyim bir daha buna çay may ısmarlama” dedi.
“Eee, ne olur?”
“Başın belâya kalır.” Ne başım belaya kalır?
“Ev mi yıkılır dedim üstüme ne olur?”
Öyle kapandı bir hafta sonra hükümetten çıktım gidiyorum, çarşıda rastladım buna.
Karşı karşıya geldik: “Gelsene buraya!” dedim.
Şöyleeee gözlerinin içine baktım herifin.
Deli gözüne benzemiyor gözü oğlum. Azcık anlar insan yav!.
Salağı anlarım, akıllıyı anlarım, yalancıyı anlarım, dolandırıcıyı anlarım, gözüne bilmem toz kaçmışı anlarım, körü anlarım, bilmem göz nezlesini anlarım eee deliyi de anlar insan bu kadar anladıktan sonra.
Deli gözüne benzemiyor.
Yüzüne baktım böyleee: “Ne bakıyorsun?” dedi. Ama kuvvetli değil ha.
Biz şöyle birbirimize konuşuyoruz. Ne bakıyorsun yüzüme dedi.
Millet de uzaktan toplanmış. Onlar diyor ki: “Muhakkak diyor hükümet doktorunu bu herif boğacak!” diyor iriyarı…
“Ne bakıyorsun?” diyor.
Ben de: “Sana deli diyorlar da deli misin değil misin diye ona bakıyorum ama gözlerinde delilik arazı yok!” dedim.
“Deli misin değil misin?” dedim.
Dedi ki: “Yer ehli var ya" dedi, "aha dünyâ üzerinde olanlar, bu kasaba halkı için evet!” dedi.
“Bu kasaba halkı için evet!” dedi.
“Amma Gök Ehline göre hayır deli değilim!” dedi herif.
Vallâhi de bu vaka oldu haaa!.

Sarıldık birbirimize, elini öptüm herifin. Yaşlı adam altmışı aşmış.
Kasaba halkı bana garip garip bakmaya başladı: “Ne oluyor bu herif!” diye.
Gittim kahveye oturdum, onu da çağırdık: “Gel ağam!” dedim bir çay ısmarladım bir de.
Karşı karşıya içtik çayı. Konuştuk.
Kahvedekiler de ters ters bize bakıyorlar.
Şimdi o da kızdı ben de kızdım ben şimdi “heyyyt!” desem herif boğacak onları ha.
Hani insanın köpeği olur yanında da “hırrr!” dersen hemen gider onun gibi.
Herif çay içti ama bu sefer yudum yudum içiyor.
Yaşlı bir ihtiyar o köşeden: “Doktor bey siz yeni geldiniz” dedi. “Bu adam delidir” dedi. “Arasıra saldırır dikkatli olun!” dedi.
“Peki amca dedim sen merak etme ben dikkat ederim!”
Demeye kalmadı bizim deli bardağı bıraktı ağzını yanaştırdı kulağıma, deli dedikleri eğildi benim kulağıma ne dedi bilir misin?
“Bilmek kuldan bildirmek ALLAH'tan” dedi ağam dedi.
“Bu ALLAH'ın kulu, kula en büyük hediyesidir” dedi ve: “En büyük makam da budur” dedi.
“Ben bu sözleri nereden öğrendin" dedim " bu lakırdıları” dedim.
Yine kulağıma: “İsmim deliler arasına karıştıktan sonra!” diye fısıldadı.
ALLAH sırrını kudsasın!..

(Devamı sonraki kayıttadır…)[fb_vid id="10153217211659751"]

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: KAYIT 137 Dün namazdan bahsettik, ALLAH’a yaklaşmanın merdiveni olan namazdan. ...
KAYIT 137 Dün namazdan bahsettik, ALLAH’a yaklaşmanın merdiveni olan namazdan. ...
https://scontent.xx.fbcdn.net/v/t15.0-10/p180x540/245189_10153217228339751_1032667587_n.jpg?oh=7c22aed1c89336d0c6f5fe24441ba1fc&oe=5A458790
Ders Kitapları Konu Anlatımı
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/09/kayit-137-dun-namazdan-bahsettik-allaha.html
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/09/kayit-137-dun-namazdan-bahsettik-allaha.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content