AHTER, Yıldız: “Nuh felek burc-i menâzil yedi ahter bizdedir" (Haşim Mustafa Baba, XVIII. yy). Talih, baht: “Veli bende ...
AHTER, Yıldız: “Nuh felek burc-i menâzil yedi ahter bizdedir" (Haşim Mustafa Baba, XVIII. yy).
- Talih, baht: “Veli bende saadet yok muvâfık olmadı ahter†(Nev'i, XVI. yy).
- Ahter-i dünbâte-dâr, kuyruklu yıldız.
- Ahter-suhte, yıldızı güneş ışığında kaybolmuş olan, talihsiz.
- Bazı sözcüklerle birleşerek "müneccim†anlamını kazanır: ahter-bîn (yıldız gören), ahter-gû (yıldızlarla konuşan), ahter-şinas (yıldız tanıyan), ahter-şümar (yıldız sayan).
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR