aklamak TDK (-i), hukuk Suçsuz veya borçsuz olduğu yargısına vararak birini temize çıkarmak, tebriye etmek, ibra etmek: "Bir...
aklamak
TDK
(-i), hukuk
"Bir kitabın çok satmasında o kitabı aklayıcı nedenler pek özel durumlara bağlıdır."- N. Cumalı.
AKLAMAK, 1. Bir şeyi aklamak, onu kirinden arındırmak, temizlemek, yıkamak, ağartmak: Bu çamaşırları aklamak pek zor olacak.
2. Bir kimseyi aklamak, onu beraat ettirmek.
3. Bir topluluğu, bir topluluğun çalışmasını aklamak, o topluluğun belirtenmiş süre içindeki çalışmalarını onaylamak; suçsuzluğuna karar vermek; ibra etmek: Yönetim kurulunu aklamak. Faaliyet raporunu aklamak.
2. Bir kimseyi aklamak, onu beraat ettirmek.
3. Bir topluluğu, bir topluluğun çalışmasını aklamak, o topluluğun belirtenmiş süre içindeki çalışmalarını onaylamak; suçsuzluğuna karar vermek; ibra etmek: Yönetim kurulunu aklamak. Faaliyet raporunu aklamak.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR