Bağlamak (-i, -e) 1 . Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak: "Gemiyi iskeleye bağlamak."- . 2 . Düğümlemek: ...
Bağlamak
(-i, -e)
1 . Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak:"Gemiyi iskeleye bağlamak."- .
2 . Düğümlemek:
"İpi ipe bağlamak."- .
3 . (-i) Yaraya ilaç koyup bezle sarmak:
"Yarayı bağlamak."- .
4 . (-i) Denk yapmak, paket yapmak:
"Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak."- .
5 . Anlaşma yapmak:
"İşleri bugün sözleşmeye bağladı."- .
6 . (-i) Uyulması zorunlu olmak:
"Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır."- Anayasa.
7 . (-i, -e) Eklemek, bir araya getirmek, birleştirmek.
8 . Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak:
"Bu iş beni bağladı."- .
9 . (-i) Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak.
10 . (-i) Geçişi engellemek:
"Bütün yolları bağlamışlar."- .
11 . (-i) Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek.
12 . (-i) Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek.
13 . mecaz Gönlünü kazanmak:
"Bu davranışınız beni size bağladı."- .
14 . mecaz Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak.
15 . mecaz Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak:
"Kızım, ne yapsak da seni bu eve bağlayabilsek acaba?"- R. N. Güntekin.
Birleşik Sözler
- biçerbağlar
YORUMLAR