Bastırma a.Bastırma mekanizmasının işleyişi Bir dış uyarandan kaçılabilmesine rağmen bir iç uyarandan şu demek oluyor ki içgüdüden kaçılamaz...
Bastırma
a.Bastırma mekanizmasının işleyişi
Bir dış uyarandan kaçılabilmesine rağmen bir iç uyarandan şu demek oluyor ki içgüdüden kaçılamaz.Ama içgüdü bastırılabilir ya da kınanarak reddedilebilir.Freud bastırmanın yargıya dayalı reddetmenin bir ön evresi bulunduğunu ifade etmiştir.Bastırma işlemi bilincin oluşumuyla beraber bilinçdışı ve şuur ayrıldığında ortaya çıkar.İçgüdünün doyumu ile elde edilecek haz , içgüdünün ruhsal temsilcisi olan düşüncenin başka istemlerle çatışması sonucu ortaya çıkacak hazsızlıktan daha küçük ise fikir bastırılır şu demek oluyor ki bilinçdışına itilir.
Birincil bastırma ile içgüdüye bağlı fikir bastırılır.Bu işlemi takiben bastırılmış temsilcinin zihinsel türevleri,çağrışımlarla bastırılan düşünceye bağlı düşünceler de bastırılır.
Bastırma işlemini takiben bastırılan materyalin bilinçdışında tutulması için devamlı güç şu demek oluyor ki ruhsal enerji (libido) harcanması gerekir.Eğer bastırılan materyal çok zor baskı altında tutulabiliyorsa bilince dönmeye çalışabilir.Bastırılan düşüncenin bir âhis kotasıâ vardır.Bu kota tamamen bastırılamayacak kadar yüksekse düşüncenin bastırılması işlemine ek olarak,duygusal enerji şuur düzeyinde aslolan düşünceyle çağrışım yapabilen ve onun yerine geçen bir nesneye bağlanabilir Başka küçük bir ihtimal bu duygusal enerjinin anksiyete dönüşmesidir.Her iki durumda da âbaşarısız bastırmaâ söz mevzusudur ve bastırma işleminin keşfini de bu türden başarısız bastırmalara borçluyuz.
Bastırılan fikir ve türevlerinin bilinçle ilişkisi kesilir.Ama bastırılan düşünceler bilinçdışında örgütlenmeler , bağlantılar kurmaya, birikmeye ve gelişmeye devam ederler.Psikanalitik yöntem özgür çağrışım tekniği ile bastırılmış materyale ulaşmaya sağlayacak her türden çağrışıma açık olmayı hedefler.
b.Histeri semptomatolojisinde bastırmanın yeri
Histeride devamlı, cinsel bir içeriğin kabul edilemez bulunarak bastırılmış bulunduğunu ileri sürüyordu. Hastanın emareleri bir tek bu güne ait bir vakayla ilişkili değildir,eski deneyimlerinde bir ürünüydü. Bu sebeple yaşanmış olan şartları bir eskiye dönüş,bir âgerilemeâ diye adlandırmak mümkündü. Hastada belirtilerin yol açmasına yol açmış olduğu varsayılan travmatik vakalar kimi zaman dışarıdan bakan bir gözlemciye abartılmaması ihtiyaç duyulan ,bayağı bir vaka şeklinde görünebiliyordu.İşte Freud’a bakılırsa ,bayağı görünen,bir çok kişinin rahatsızlanmadan savuşturabileceği bir travmanın ,bir takım kişilerde histeri semptomlarına yol açması bu kişilerin travma mevzusu hadiseye tabii hassasiyetlerinden kaynaklanıyordu.Bu duyarlılık kalıtımsal değildir,edinimseldi ve son yaşanmış olan travmatik tecrübe yaşamın ilk yıllarında yaşanmış olan zihinsel deneyimleri çağrıştırmak suretiyle hasta üstünde kuvvetli bir tesir yaratıyordu. Gerilemeye yol açan anılar , tecrübelerinden çıkarabildiği kadarıyla çocukluk çağı cinsel deneyimleriyle ilgiliydi.
c.Histeri semptomatolojisinde bastırma ve dönüşüm (konversiyon) ilişkisi
âDönüşüm/ konversiyonâ ismi verilen olgu, oluşan bir his/fikir yumağının (-ki toplamda bir elektriki impuls olarak düşünülüyor)kişinin egosunda kabul edilmeye uygun bulunmayarak, bütünden koparılmasıyla ve kendisine ulaşılabilecek çağrışımlardan soyutlanması ile başlıyordu.Hatıra,şu demek oluyor ki düşünsel içerik bastırılarak bilinçdışına itiliyor ve burada bir âçekirdekâ oluşturarak egoyla uyumsuz materyalin birikmesine yol açıyordu.Problem fikir içeriğinden kopan ve boşta kalan duygusal enerji yüküne (eksitasyon dalgasına) ne olacağıydı. Özgür kalan bu enerji yükü ise eğer kişinin bünyesi uygunsa sinir sisteminde başka ve yanlış bir yolu, bedensel tipte bir sinir uyarım yolunu (somatik innervation) kullanarak boşalmaya çalışır ve neticesinde histerik emare (nüzul,uyuşukluk, kasılma, bayılma vb.) ortaya çıkmış oluyordu. Eğer hastanın bünyesi (hereditesi) bedensel/nörolojik dönüşüme (konversiyon) uygun değilse bastırmadan sonrasında özgür kalan duygusal enerji orijinal fikre asla benzemeyen bir âdüşünsel içeriğeâ başlanıyor bu şekilde boşalmamış ama âyer değiştirmişâ oluyordu.Saplantı nevrozlarının temelinde yatan patofizyolojik olgu işte buydu.
YORUMLAR