Bebek için hususi olarak hazırlanmış olan amniyon sıvısı organların doğumdan sonraki kullanımı için hazırlanmasını sağlar. Bebek, am...
Bebek için hususi olarak hazırlanmış olan amniyon sıvısı organların doğumdan sonraki kullanımı için hazırlanmasını sağlar. Bebek, amniyon sıvısı ile bir mealde dış dünyaya alışmak için egzersiz yapar ve tertipli olarak bu sıvıyı içer. Böylelikle dili ıstırap, tatlı, tuzlu ve ekşiyi algılamaya başlar. Bir süre sonrasında tükürük bezleri de harekete geçer. Bununla birlikte fetüsün içtiği amniyon sıvısı hem bağırsakları emilim işine hazırlamakta, hem de böbreklerin aynı sıvıyı sürekli olarak kandan süzmesine olanak sağlayıp böbrekleri çalıştırmaktadır. Böbreklerden emilen sıvı da yeniden amniyon sıvısına geri verilmektedir. Fakat bu işlem amniyon sıvısını kirletmez. Çünkü böbrekler, şu anki işleyişlerinden değişik olarak, bebeğin içtiği sıvıyı süzerken steril hale getirecek bir yapıya da sahiptirler. Bununla birlikte bu sıvı tıpkı bir havuzun temizlenmesi benzer biçimde başka pek çok sıvının da yardımıyla devamlı temizlenir.
Amniyon zarının içinde bulunan sıvı embriyoyu sarsıntılara ve darbelere karşı korur. Bundan başka embriyonun bağırsaklarının emilim için hazırlanması, böbreklerinin çalışmasına yardım etmek, embriyo için lüzumlu olan ısıyı durağan tutmak da amniyon sıvısının görevlerindendir. Amniyon sıvısının varlığı annenin sağlığı için de ehemmiyet taşımaktadır. Bu sıvı yardımıyla bebeğin rahme baskı yapması engellenmiş olmaktadır.
Bu gelişmelerin yanısıra, bu zamanda sindirim sisteminin tam olarak hazır olması için, midede sindirim suları salgılanmaya başlanır. Bununla birlikte yeni oluşan bebeğin bağırsaklarında yer edinen hücreler, şekerleri ve tuzları birbirlerinden ayırt edebilme kabiliyeti kazanır ve bir süre sonrasında seçilen bu atıklar annenin kanına geri verilir. Bu şekilde hem bağırsaklar, hem de böbrekler etken faaliyete geçmiş olurlar. Amniyon sıvısı her üç saatte bir, kısaca her gün sekiz kez ceninin bağırsakları tarafınca emilir ve kan kanalıyla anne kanına verilir. Emilen sıvı miktarı kadar sıvı hem anne rahminden ve hem de ceninin akciğer ile böbrekleri tarafınca üretilerek amniyon sıvısının havuzuna bırakılır. Bu şekilde cenin için dirimsel derecede mühim olan bu sıvının miktarı korunmuş olur. Bu muhteşem sistem yardımıyla cenin hiçbir zarar görmeden sindirim sistemini çalıştırmış olur.
Ceninin büyümesine paralel olarak miktarı yavaş yavaş artan amniyon sıvısı 10. haftada 30 ml, 5. ayda 350 ml ve 7. aya kadar da 1 litreye ulaşır. Doğum hemen ise yarım litreye düşer.
Amniyon sıvısı bir tek sindirim sistemini doğumdan sonraya hazırlamakla kalmaz, bebeğin anne rahminde rahatça hareket etmesini de sağlar. Cenin bu sıvı içinde tıpkı limana bağlanmış bir sandal benzer biçimde yüzer. Bu haliyle çok güvenli bir biçimde anne rahminde hareket etmektedir. Bununla beraber dışarıdan gelecek mekanik darbelere karşı da bu sıvı yardımıyla korunmaktadır. Sıvılara herhangi bir yönden gelen tazyik küresel olarak her tarafa yayılır. Bu şekilde cenin negatif etkilerden korunmuş olur. Mesela anne koşsa da, cenin bu koşuyla oluşan sarsıntıdan asla etkilenmez. Bu vaziyet içi suyla dolu kapalı bir kabın içindeki bir mantarın kap çalkalandığında hareket etmemesine benzer. Her türlü çekince epey öncesinden düşünülmüş, tedbirler alınmış, cenin için olabilecek en çok önemli koruma sistemi yaratılmıştır.
Amniyon sıvısı olmadan bir bebeğin anne karnında gelişmesi mümkün değildir. Nitekim amniyon sıvısının üretimi ilk insandan bu yana kusursuz bir biçimde gerçekleşmektedir. Bu da, evrimcilerin süre içinde aşama aşama değişimlerle gelişim iddiasını tamamen geçersiz kılmaktadır.
Amniyon sıvısının varlığı annenin sağlığı için de ehemmiyet taşımaktadır. Ceninin amniyon sıvısının içinde yüzer şekilde olması önemlidir. Bu sıvı rahmin boşluklarını doldurur. Böylelikle zaman içinde büyüyen ve ağırlık kazanan cenin, annenin rahmine ağırlık yapmaz. Eğer bu sıvı olmasaydı cenin büyüdükçe rahme baskı yapacaktı. Bu ise rahim duvarlarının ters baskı tesiri sebebiyle, ceninin düzgüsel gelişimini olanaksız kılacaktı.
Bu hususi sıvının cenine sağlamış olduğu bir başka dirimsel olanak ise, durağan bir ısı sağlamasıdır. Bilinmiş olduğu benzer biçimde sıvılar ısıyı eşit olarak dağıtırlar. Sürekli değiştirilen amniyon sıvısı da belli başlı bir sıcaklıkta olup ceninin gelişimi açısından gereksinim duyan ısıyı her tarafa eşit olarak dağıtır.
Bu sıvının üretilmesinde, devamlı olarak temizlenmesinde ya da miktarının ölçülmesinde tek bir aksaklık olsa ceninin tabii gelişimi bozulur. Mesela amniyon sıvısının miktarının gerekenden daha az olması ya da asla olmaması durumunda bir seri anormallik kafa göstermeye başlar. Uzuvlar kasılır ve deformasyona uğramış olur. Eklemler bir tüm olur, ten bollaşır, baskı sebebiyle yüz deformasyona uğramış olur. En kararlı problem ise akciğerlerin oluşumundaki bozukluktur. Bu durumda bebek doğduktan derhal sonrasında ölür.
Tüm bu bilgiler bizlere göstermektedir ki, amniyon sıvısının üretimi ilk insandan bu yana kusursuz bir biçimde gerçekleşmektedir. Amniyon sıvısı olmadan bir bebeğin anne karnında gelişmesi mümkün değildir. Bu da, evrimcilerin süre içinde aşama aşama değişimlerle gelişim iddiasını tamamen geçersiz kılmaktadır. Yepyeni bir insanoğlunun yaratılışı aşamalarının tek bir tanesi, mesela buraya kadar anlattığımız amniyon sıvısının üretilmesi noksan kalsa, hiç bir zaman doğum vakası gerçekleşemez ve insan soyu hemen hemen oluşmadan tükenirdi. Bu nedenle amniyon sıvısının süre içinde gereksinim duyularak üretilmeye başlandığını savlamak mümkün değildir. Bu sıvı bebek ile beraber var olmak zorundadır. Bu şekilde mühim görevlere haiz, çok fonksiyonlu bir sıvının tesadüfen aniden oluştuğunu savlamak de mümkün değildir. Nitekim karmaşa bir yapının aniden oluşması demek, o yapının yaratılmış olması anlamına gelir. Tesadüflerin hesap yapması, gereksinimleri belirlemesi, bu ihtiyaçlara uygun yapıları seçmesi ve bu tarz şeyleri ihtiyaç duyulan zamanda ihtiyaç duyulan yerde meydana getirmesi mümkün değildir.
BEBEĞİ KORUYAN ÖZEL TüYCüKLER
Anne karnında gelişimini sürdürmekte olan bebek amniyon sıvısı tarafınca korunur. Fakat bu sıvının içinde uzun süre kalmak bebeğe zarar da verecektir. Fakat bu şekilde olmaz. Çünkü sıvının tahribatına karşı bebeğin vücudunda muhteşem bir koruma meydana getirilmiştir. 5. ayda bebeğin tüm vücudunu renksiz tüycükler kaplar. Bü tüycükler 3-4 ay süresince bebeğin vücudunda bırakılırlar. Doğumdan ilkin de nerede ise bebeğin tüm vücudunu kaplamış vaziyettedirler. Tüycükler yardımıyla amniyon sıvısı bebeğin tenine zarar vermemiş olur. Tüycüklerin varlığının bebeğin korunması için alınmış hususi bir önlem olduğu çok açıktır. Anne karnındaki bebeğin gelişiminde her türlü detay eksiksizdir. Hiçbir aksama olmayacak şekilde kurulmuş olan bu sistem Allah'ın sınırsız yaratma gücünün göstergelerinden yalnızca bir tanesidir.
Amniyon zarının içinde bulunan sıvı embriyoyu sarsıntılara ve darbelere karşı korur. Bundan başka embriyonun bağırsaklarının emilim için hazırlanması, böbreklerinin çalışmasına yardım etmek, embriyo için lüzumlu olan ısıyı durağan tutmak da amniyon sıvısının görevlerindendir. Amniyon sıvısının varlığı annenin sağlığı için de ehemmiyet taşımaktadır. Bu sıvı yardımıyla bebeğin rahme baskı yapması engellenmiş olmaktadır.
Bu gelişmelerin yanısıra, bu zamanda sindirim sisteminin tam olarak hazır olması için, midede sindirim suları salgılanmaya başlanır. Bununla birlikte yeni oluşan bebeğin bağırsaklarında yer edinen hücreler, şekerleri ve tuzları birbirlerinden ayırt edebilme kabiliyeti kazanır ve bir süre sonrasında seçilen bu atıklar annenin kanına geri verilir. Bu şekilde hem bağırsaklar, hem de böbrekler etken faaliyete geçmiş olurlar. Amniyon sıvısı her üç saatte bir, kısaca her gün sekiz kez ceninin bağırsakları tarafınca emilir ve kan kanalıyla anne kanına verilir. Emilen sıvı miktarı kadar sıvı hem anne rahminden ve hem de ceninin akciğer ile böbrekleri tarafınca üretilerek amniyon sıvısının havuzuna bırakılır. Bu şekilde cenin için dirimsel derecede mühim olan bu sıvının miktarı korunmuş olur. Bu muhteşem sistem yardımıyla cenin hiçbir zarar görmeden sindirim sistemini çalıştırmış olur.
Ceninin büyümesine paralel olarak miktarı yavaş yavaş artan amniyon sıvısı 10. haftada 30 ml, 5. ayda 350 ml ve 7. aya kadar da 1 litreye ulaşır. Doğum hemen ise yarım litreye düşer.
Amniyon sıvısı bir tek sindirim sistemini doğumdan sonraya hazırlamakla kalmaz, bebeğin anne rahminde rahatça hareket etmesini de sağlar. Cenin bu sıvı içinde tıpkı limana bağlanmış bir sandal benzer biçimde yüzer. Bu haliyle çok güvenli bir biçimde anne rahminde hareket etmektedir. Bununla beraber dışarıdan gelecek mekanik darbelere karşı da bu sıvı yardımıyla korunmaktadır. Sıvılara herhangi bir yönden gelen tazyik küresel olarak her tarafa yayılır. Bu şekilde cenin negatif etkilerden korunmuş olur. Mesela anne koşsa da, cenin bu koşuyla oluşan sarsıntıdan asla etkilenmez. Bu vaziyet içi suyla dolu kapalı bir kabın içindeki bir mantarın kap çalkalandığında hareket etmemesine benzer. Her türlü çekince epey öncesinden düşünülmüş, tedbirler alınmış, cenin için olabilecek en çok önemli koruma sistemi yaratılmıştır.
Amniyon sıvısı olmadan bir bebeğin anne karnında gelişmesi mümkün değildir. Nitekim amniyon sıvısının üretimi ilk insandan bu yana kusursuz bir biçimde gerçekleşmektedir. Bu da, evrimcilerin süre içinde aşama aşama değişimlerle gelişim iddiasını tamamen geçersiz kılmaktadır.
Amniyon sıvısının varlığı annenin sağlığı için de ehemmiyet taşımaktadır. Ceninin amniyon sıvısının içinde yüzer şekilde olması önemlidir. Bu sıvı rahmin boşluklarını doldurur. Böylelikle zaman içinde büyüyen ve ağırlık kazanan cenin, annenin rahmine ağırlık yapmaz. Eğer bu sıvı olmasaydı cenin büyüdükçe rahme baskı yapacaktı. Bu ise rahim duvarlarının ters baskı tesiri sebebiyle, ceninin düzgüsel gelişimini olanaksız kılacaktı.
Bu hususi sıvının cenine sağlamış olduğu bir başka dirimsel olanak ise, durağan bir ısı sağlamasıdır. Bilinmiş olduğu benzer biçimde sıvılar ısıyı eşit olarak dağıtırlar. Sürekli değiştirilen amniyon sıvısı da belli başlı bir sıcaklıkta olup ceninin gelişimi açısından gereksinim duyan ısıyı her tarafa eşit olarak dağıtır.
Bu sıvının üretilmesinde, devamlı olarak temizlenmesinde ya da miktarının ölçülmesinde tek bir aksaklık olsa ceninin tabii gelişimi bozulur. Mesela amniyon sıvısının miktarının gerekenden daha az olması ya da asla olmaması durumunda bir seri anormallik kafa göstermeye başlar. Uzuvlar kasılır ve deformasyona uğramış olur. Eklemler bir tüm olur, ten bollaşır, baskı sebebiyle yüz deformasyona uğramış olur. En kararlı problem ise akciğerlerin oluşumundaki bozukluktur. Bu durumda bebek doğduktan derhal sonrasında ölür.
Tüm bu bilgiler bizlere göstermektedir ki, amniyon sıvısının üretimi ilk insandan bu yana kusursuz bir biçimde gerçekleşmektedir. Amniyon sıvısı olmadan bir bebeğin anne karnında gelişmesi mümkün değildir. Bu da, evrimcilerin süre içinde aşama aşama değişimlerle gelişim iddiasını tamamen geçersiz kılmaktadır. Yepyeni bir insanoğlunun yaratılışı aşamalarının tek bir tanesi, mesela buraya kadar anlattığımız amniyon sıvısının üretilmesi noksan kalsa, hiç bir zaman doğum vakası gerçekleşemez ve insan soyu hemen hemen oluşmadan tükenirdi. Bu nedenle amniyon sıvısının süre içinde gereksinim duyularak üretilmeye başlandığını savlamak mümkün değildir. Bu sıvı bebek ile beraber var olmak zorundadır. Bu şekilde mühim görevlere haiz, çok fonksiyonlu bir sıvının tesadüfen aniden oluştuğunu savlamak de mümkün değildir. Nitekim karmaşa bir yapının aniden oluşması demek, o yapının yaratılmış olması anlamına gelir. Tesadüflerin hesap yapması, gereksinimleri belirlemesi, bu ihtiyaçlara uygun yapıları seçmesi ve bu tarz şeyleri ihtiyaç duyulan zamanda ihtiyaç duyulan yerde meydana getirmesi mümkün değildir.
BEBEĞİ KORUYAN ÖZEL TüYCüKLER
Anne karnında gelişimini sürdürmekte olan bebek amniyon sıvısı tarafınca korunur. Fakat bu sıvının içinde uzun süre kalmak bebeğe zarar da verecektir. Fakat bu şekilde olmaz. Çünkü sıvının tahribatına karşı bebeğin vücudunda muhteşem bir koruma meydana getirilmiştir. 5. ayda bebeğin tüm vücudunu renksiz tüycükler kaplar. Bü tüycükler 3-4 ay süresince bebeğin vücudunda bırakılırlar. Doğumdan ilkin de nerede ise bebeğin tüm vücudunu kaplamış vaziyettedirler. Tüycükler yardımıyla amniyon sıvısı bebeğin tenine zarar vermemiş olur. Tüycüklerin varlığının bebeğin korunması için alınmış hususi bir önlem olduğu çok açıktır. Anne karnındaki bebeğin gelişiminde her türlü detay eksiksizdir. Hiçbir aksama olmayacak şekilde kurulmuş olan bu sistem Allah'ın sınırsız yaratma gücünün göstergelerinden yalnızca bir tanesidir.
Eklem sıvısı ve eklem bağı nerede mevcuttur?
Amniyon sıvısını arttırmak için neler yapılabilir?
Eklem sıvısı ne işe yarar?
AMNİYOS SIVISI İLE İLGİLİ NORMALDIŞI DURUMLAR
Amniyos sıvısı hakkında genel bilgiler
Amniyos sıvısı bebeğin içinde yüzmüş olduğu sudur ve gebeliğin erken haftalarından itibaren üretilmeye başlanır. Gayesi bebeği rahim içinde darbelere ve ısı değişikliklerine karşı korumak, düzgüsel gelişimini sürdürebilmesi için lüzumlu alanı sağlamak ve nihayet bir takım kimyasal maddelerin alışverişi için uygun bir ortam oluşturmaktır.
Amniyos sıvısnın gebelik haftalarına bakılırsa miktarı oldukça değişkendir ve ultrasonografide rahim içinde bebeğin etrafını saran siyah boşluklar şeklinde gözlenir.
Amniyos sıvısı miktarı bebeğin böbrekleri tam olarak işlev görmeye başladığı andan itibaren belirgin sınırlar içinde bebeğin bulunmuş olduğu gebelik haftasına bakılırsa değişim gösteren miktarlarda durağan tutulmaya çalışılır: Bebek idrar kanalıyla tertipli olarak çıkardığı sıvıyı gene tertipli olarak yutar. Amniyos sıvısının bir bölümü de akciğerleri ve teni kanalıyla emilerek yeniden bebeğin dolaşımına geçer. Bu şekilde denge sağlanmış olur.
Amniyos sıvısı bu şekilde bir taraftan bebeğin idrar kanalıyla attığı maddeleri, öte taraftan bebeğin ten yapısında bulunan verniks, saç, eski ten hücreleri benzer biçimde maddeleri ihtiva eder.
Amniyos sıvısının bebeğe ait hücreler içermesi, amniyosentez kanalıyla elde edilmiş sıvıda bebeğin hücrelerinin karyotiplemesinin yapılmasına ("kromozom haritasının çıkarılmasına") olanak sağlar.
Amniyos sıvısı bebeğin sıhhat durumunu gösteren en mühim göstergelerden biridir ve gebelik süresince meydana getirilen ultrasonografilerde sıvının miktarı daima değerlendirilerek not edilir. Bu nedenle bebeğin hangi haftalarda minimum ne kadar, en fazla ne kadar sıvısının olması icap ettiğini gösteren "nomogram"lardan faydalanılır.
Amniyos sıvısının miktarı ile ilgili problemler saptandığında ve bilhassa de sıvının çok artmış, ya da çok azalmış olduğu belirlendiğinde ilk olarak bebekte doğumsal kusur şüphesi doğar. Bununla birlikte sıvı miktarını değiştiren çok sayıda niçin olabileceğinden alt tarafta bu durumlar ayrı ayrı ele alınacaktır.
Amniyos sıvısının artması ("polihidramnios")
Herhangi bir gebelik haftasında meydana getirilen ultrasonografide bebeğin amniyos sıvısının normalden fazla olduğu belirlendiğinde alt taraftaki nedenler söz mevzusu olabilir:
Nedensiz artışlar
Amniyos sıvısının hafifçe artması durumunda çoğu zaman meydana getirilen araştırmalarda bir niçin bulunamaz. Bir takım durumlarda ultrasonografi aynı gün belirgin bir süre geçtikten sonrasında tekrarlandığında ya da başka bir ultrasonografide sıvı miktarı düzgüsel mevcuttur. Sıvının nedensiz arttığına karar verebilmek için alt tarafta anlatılan durumlar kesinlikle gözden geçirilir.
Şeker hastalığı
Anne adayında kontrolsüz şeker hastalığında kan şekerinin yüksek seyretmesi bebeğe de yansır. Bebeğin kan şekerinin yüksek olması daha çok idrar üretmesine ve bu şekilde amniyos sıvısının artmasına niçin olur.
Doğumsal kusurlar
Bebeğin yutma refleksinin olmadığı doğumsal kusurlarda ve / ya da bebeğin sindirim kanalının bilhassa üst seviyesindeki tıkanıklıklarda olayın şiddetine bakılırsa hafiften ağıra değişim gösteren şiddette amniyos sıvısı artar. Bilhassa amniyos sıvısının çok arttığı durumlarda bebekte kararlı bir doğumsal kusur bulunma riski de belirgin olarak artar.
Bebekte amniyos sıvısında artışa yol açan en mühim doğumsal kusurlar anensefali ve başka nöral tüp defektleri, Trizomi 18, kalp kusurları, yiyecek borusu tıkanıklıkları ve başka sindirim sistemi tıkanıklıklarıdır
Yukarıdaki nedenler gözönünde bulundurularak polihidramnios saptanan her anne adayında teferruatlı bir doğumsal kusur taraması yapılır ve şeker yükleme testiyle anne adayında şeker hastalığı aranır.
Amniyos sıvısının azalması ("oligohidramnios")
Herhangi bir gebelik haftasında meydana getirilen ultrasonografide bebeğin amniyos sıvısının normalden az olduğu belirlendiğinde alt taraftaki nedenler söz mevzusu olabilir:
Suların erken gelmesi
Suların herhangi bir nedenle erken gelmesi, kaybedilen sıvının miktarına ve sıvının kaybedilme hızına bağlı olarak bebekte sıvı azalmasına niçin olabilir.
Bebekte böbrek ve idrar yollarında doğumsal kusurlar
İdrar yapımının azalmasına ve / ya da üretilen idrarın boşaltılmasına engel olan doğumsal kusurlar bebekte sıvı azalmasına niçin olabilirler.
Miyad geçmesi
Bebeğin beklenen doğum tarihinde doğmaması amniyos sıvısının azalmasına niçin olabilir
Rahim içi gelişme geriliği
Bebeğe plasentadan gelen gıda maddeleri ve oksijenin azalmasına bağlı gelişme geriliğinde bebek koruyucu mekanizmalarını devreye sokarak kanının büyük kısmını yaşamsal organlarına yönlendirmiş olabilir. Bu yönlendirme sonucunda bebeğin böbreklerine giden kan miktarının azalması idrar üretiminin ve bu şekilde amniyos sıvısı miktarının azalmasına niçin olur.
Yukarıdaki nedenler gözönünde bulundurularak oligohidramnios saptanan her anne adayında ilk olarak suların erken gelip gelmediği belirlendikten sonrasında teferruatlı doğumsal kusur taraması yapılır ve mümkün olan durumlarda plasentadan gelen kan akımını değerlendirmeye yönelik olarak Doppler incelemesi yapılır.
Amniyos sıvısı azalmasının miyad geçmesine bağlı olduğu saptandığında en uygun yaklaşım bebeğin doğurtulmasıdır.
meraba bana ait bebegim 35 haftalık ama suyum azalmış dedi doktorum 80 gr falan dedi bu durumda derhal alınması gerekirmi yada birazdaha beklemekmi gerekir
teşekkür ederim saygılarımla
Eklem sıvısı ve eklem bağı nerede mevcuttur?
Amniyon sıvısını arttırmak için neler yapılabilir?
Eklem sıvısı ne işe yarar?
YORUMLAR