İnönü savaşları ve Sakarya zaferi sonrası Yunan güçlerinin tamamen Anadolu’dan atılması için meydana getirilen Büyük Saldırı ile iligli gene...
İnönü savaşları ve Sakarya zaferi sonrası Yunan güçlerinin tamamen Anadolu’dan atılması için meydana getirilen Büyük Saldırı ile iligli genel bilgilerin yer almış olduğu yazımız.
Gazi Mustafa Kemal, Konya’ya gelen bir İngiliz generali ile görüşmek bahanesiyle Ankara’dan ayrıldı (21 Temmuz 1922). ilkin Akşehir’de bulunan Türk ordusu karargahına gitti. Orada İsmet Paşa ile görüştü. Yapılacak büyük saldırının planları üstünde emekler yapmış oldu. Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile yapmış olduğu görüşmede, 15 Ağustos’a kadar tüm hazırlıkların tamamlanması kararlaştırıldı. Bir süre sonra Ankara’ya döndü.
21 Ağustos 1922 günü, Çankaya’daki köşkünde davetlilerine çay vereceği gazete ve ajanslarla etrafa duyuruldu. Hepimiz, Gazi Mustafa Kemal’i Ankara’da zannettiği bir sırada, 20 Ağustos 1922 günü öğleden sonrasında Akşehir’deki Garp Cephesi karargahına geldi. Burada komutanlarına harita üstünde yapılacak savaşın detaylarını söyledi.
24 Ağustos 1922 günü Başkomutanlık Karargahı Akşehir’den, Şuhut nahiyesine getirildi. Ertesi günü Kocatepe’nin güneybatısında kurulan çadıra alındı. O akşamdan itibaren Anadolu’nun dışarı ile yazı ve telgraf bağlantılarının kesilmesini bildirdi.
BÜYÜK SALDIRI VE YUNANLILARIN BÜYÜK YENİLGİSİ
Yunanlılar bulundukları yerlerde kalabilmek için çağdaş siperler ve koruganlar yapmışlardı. Bu siperleri Türklerin altı ayda geçemeyeceği kanısını taşıyorlardı. Dünyanın her yanından çağırdıkları gazetecilere bu siper ve koruganları gösteriyor, bu tarz şeyleri resimleriyle yayınlatıyorlardı.
Büyük saldırıdan ilkin tabanca yönünden Yunanlılar üstün bulunuyordu. Uçakları dahi bulunuyordu. Bununla birlikte başta İngilizler olmak suretiyle Bağlaşık Devletlerden tabanca yardımı görmüşlerdi.
Türk ordusu, 25 Ağustos’u 26 Ağustos’a bağlayan akşam, tüm hazırlıklarım tamamlamıştı. Geceyarısına doğru Başkomutanlık Karargahına, tüm birliklerden rapor geliyor ve muharebeye hazır olduklarını bildiriyorlardı. Cephedeki erinden Başkomutanına kadar herkeste bir coşku, mukaddes bir vazife yapmanın mutluluğu vardı. Yıllardan bu zamana kadar içinde birikmiş kin, nefreti boşaltacak, şimdiye kadar yapmış olduğu müdafa durumundan, atak durumuna geçecekti.
26 Ağustos 1922 sabahının saat 04.30’u… Yunan askerleri siperlerinden, Türk topçusunun yapmış olduğu top atışlarıyla uyandılar. Bir saat kadar Yunan siperleri bombalandı. Bu sırada Gazi Mustafa Kemal Kocatepe’ye çıkmış ve savaşı yönetmeye başlamıştı. Yanında Fevzi ve İsmet Paşalar bulunuyordu. Topçunun ateşinden derhal sonrasında piyadelerimiz hücuma kalktılar. Dünya basınına fotoğraflarla yansıttıkları siper ve koruganlar, hemen hemen daha birden fazla saat geçmeden askerlerimizin eline geçmeye başladı. Türk süvarileri Yunan ordusunun arkasına dolanmış, onları perişan etmişti. Türk kuvvetleri büyük bir direniş görmeden hücumlarını akşama kadar sürdürdü. 26-27 Ağustos günleri, düşmanın Afyon ilinin güneyindeki siperleri yarılmış ve buradaki Yunan askerleri kaçmaya yükümlü edilmişti. Savaşan Yunan askerlerinin büyük kısımı yok edildi. Yunan ordusunun aslolan yok edilişi Dumlupınar’da oldu.
Gazi Mustafa Kemal, ateş hattına kadar sokuldu ve savaşı buradan yönetti. Kati bir yenilgiye uğrayan Yunan askerleri, tamamen yok edildi, ya da esir edildi, (30 Ağustos 1922). Cenk alanından kaçmayı başaran Yunan ordusu başkomutanı General Trikopis de iki gün sonrasında esir edilmişti. Gazi Mustafa Kemal savaşı düşündüğü şeklinde yürütmüş, beş günde Türk ulusuna büyük bir zafer kazandırmıştı. 1 Eylül 1922 günü ordulara gönderilmiş olduğu emirde şu şekilde diyordu:
ORDULAR; İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR; İLERİ!..
Türk ordusu bundan böyle İzmir yollarındaydı. Kurtulan ve kaçan Yunan askerleri İzmir’e doğru kaçıyorlardı. Türk süvarileri kaçan Yunan askerlerini çok yakından izliyordu. İç Anadolu ile Ege denizi arası üç yüz kilometre kadardır. O zamanki koşullarla taşıtla gitmek olanağı yoktu. Ama yaya gidilebiliyordu. Bundan dolayı günlük yürüyüş elli kilometreyi geçmiyordu. Yunan ordusu geçmiş olduğu bölgeleri ateşe veriyor, kucaklardaki evlatları dahi öldürerek kaçıyordu. Türk ordusunun aslolan gayesi da Yunan ordusunu zararsız hale getirmekti. Uşak kenti, nerede ise yanmıştı. Manisa ilimiz de o şekilde çok yanan bölgeler içinde idi. Yunan ordusunun geçmiş olduğu yerlerdeki bu zarar ve ziyanı yapması, Türklerden yedikleri büyük dayağın sonucuydu. Bu konuyu hiçbir süre unutamadılar. Oysa onların Anadolu’da, İzmir’de ne işleri vardı.
Gazi Mustafa Kemal, İzmir’e gitmekte olan Türk ordusunun yanında karargahını da götürüyordu. İzmir’de bulunan Bağlaşık Devletlerin konsolosları şehri teslim edeceklerini bildirdiler. Mustafa Kemal onları İzmir civarlarındaki Nif’te kabul edeceğini bildirdi. Ama bu buluşma gerçekleşmedi. Çünkü Türk ordusu Akdeniz’e ulaşmış ve İzmir Hükümet binasındaki Yunan bayrağı indirilmiş ve yerine Türk bayrağı çekilmişti. Güzel İzmir 9 Eylül 1922 zamanı itibari ile bundan böyle tekrardan Türklerindive güzel İzmir tarihinde tekrar asla bu şekilde kara günler yaşamayacaktı.
YORUMLAR