CAN: Yaşam. yaşama ilkesi: Can bu! Kıymetli olmasa da tatlıdır (N. Ataç). Ca n boğazdan gelir (Atasözü). Ruh: insan insana iyilik, can gövd...
CAN: Yaşam. yaşama ilkesi: Can bu! Kıymetli olmasa da tatlıdır (N. Ataç).
Can boğazdan gelir (Atasözü).
Ruh: insan insana iyilik, can gövdeye mülk değildir (Atasözü).
Gönül: Canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır (Atasözü).
Şahıs, kişi: Karın. balçıkların üstünde inleyen canlar Şu bir sürü kömür olmuş, kül olmuş insanoğlu (M.A. Ersoy).
Şirin, sempatik: İşte böyle tatlı. bu şekilde can. bu şekilde ender bir veliymiş (N. Araz). ünl. Aziz, sevgili, arkadaş, kardes v.b. anlamlarında sevgi sözü.
Can acısı, vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli ıstırap:
Can alacak (ya da can alıcı), en mühim, en ilgi çekici, en esaslı: Can alacak havadisi… (Ahmed Rasim). |
Can alacak yeri (noktası. tarafı) ya da can noktası, bir Şeyin en mühim ve duyarlı yeri: Zehirli dişini en can alacak yerine geçirmeğe hazırlanan bir yılanın. (F.R. Atay).
Karışık bir muammanın en can alacak tarafına dokunur (Namık Kemal). Şimdi geliyorum meselenin can alacak noktasına (R.N. Güntekin).
Can alıp can vermek, büyük bir sorun ya da ıstırap içinde olmak. ölmek suretiyle olmak.
Çok arzulamak, herhangi bir şeyi şiddetle istek etmek: Vesimeyle evlenmeğe hazırdı; bunun için çok arzuluyordu (Vâ-Nû).
Bir durumdan kendini güçlükle kurtarmak: Düşe kalka. aydınlık görünen bir dükkânın kapısından içeriye can attık (Ahmed Rasim).
Bir durumdan kendini güçlükle kurtarmak: Düşe kalka. aydınlık görünen bir dükkânın kapısından içeriye can attık (Ahmed Rasim).
Can Kafa Üzerine: istenilen şeyi seve seve yapacağını anlatmak için kullanılır.
Can beslemek, iyi şeyler yiyerek beslenmek.
Can sağlamak bir hastalıktan ya da fena bir durumdan kurtulup tekrardan hayata gelmiş benzer biçimde olmak:
YORUMLAR