Ege Medeniyetinin özellikleri, yapısı, kültür yapısı, cemiyet yaşayışı nasıldır? Ege Uygarlığı hakkında bilgi. EGE MEDENİYETİ, Akdeniz’de, ...
Ege Medeniyetinin özellikleri, yapısı, kültür yapısı, cemiyet yaşayışı nasıldır? Ege Uygarlığı hakkında bilgi.
EGE MEDENİYETİ, Akdeniz’de, Ege Adaları’nda kurulmuş olan eski bir medeniyettir.
Bundan 5.000 yıl kadar ilkin, bu irili ufaklı adalarla bezenmiş denizde medeniyetin ilk tohumları atılıyordu. Ege Adaları’nda yaşayanlar, kendilerine gore oldukça yüksek bir uygarlık kurmuşlardı, günden güne de ilerliyorlardı. Bu tür durumlar Nil Vâdisi’nde oturan Eski Mısırlılar’ın da büyük tesiri altında kalmışlardı. Güneydeki Girit Adası’nda da oldukça yüksek bir uygarlık kurulmuştu. Ege Adaları halkı taştan çok büyük saraylar yaptılar, bu sarayların her yanını türlü resimlerle, boyalarla, kıymetli eşyalarla süslediler. Şimdiki ev düzenine yakın bir şekilde meydana getirilen saraylar bizlere bu medeniyetin üstünlüğü hakkında bir düşünce verebiliyor.
Girit Uygarlığı
Bu medeniyetin kurucuları da Akdeniz ırkına mensup insanlardı. Bunların daha Taş Çağı sıralarında gelip adalara yerleştikleri tahmin ediliyor. Fakat, fakat M. Ö. 3000 yıllarında, Şark ile, özellikle Mısır’la, ticarete giriştikten sonrasında, medeniyette ilerlemeye başladılar. M. Ö. 2000 senesinde ise Girit Uygarlığı diğeri ülkelerin medeniyetlerinden üstün bir duruma geldi.
Girit Uygarlığı’nin kiralı Minos’tu. Bir takım tarihçilere gore Minos isminde bir kral yaşamamıştır, fakat efsaneden ibarettir, çünkü Girit’te tüm krallara Minos denilirdi. Girit Uygarlığı’nin tüm Ege Bölgesi’ne egemen olduğu iki bin senelik devreye de Minos Çağı denilir. M. 6. 1500 1200 yılları içinde ise, Yunanistan’ın Ege Denizi kıyılarında Mykeane (Miken) şehrinde oturanlar üstün bir uygarlık kurdular. Bu devreye de Miken Çağı ismi verilmiştir.
Bu çağlardan kalma eserleri şu şekilde sıralı yapabiliriz: Saraylar, köşkler, evler, mezarlar, sütunlar, fresk işlenmiş duvarlar. Yıkıntılar içinde hiçbir tapınağa rastlanmamıştır Eşya olarak da taştan türlü ev eşyası, taştan, fildişinden oyma süsler, minik boyda heykeller, türlü vazolar, taştan türlü silâhlar, tunçtan kişisel eşyalara rastlanır. Bunların üstlerine yazılmış efsaneler Ege Medeniyetinin pek çok karanlık taraflarını aydınlatır.
Türlü devirlerde meydana getirilen arkeolojik kazılarda ele geçen eserler Ege Medeniyetinin ana hatlarının kolayca anlaşılmasını elde etmiştir Bunlara gore Ege Uygarlığı’nin ana hatlarını şöylece özetleyebiliriz:
Ege Uygarlığı’nde Cemiyet Yaşayışı
Siyasal teşkilâtın merkezî Knossos’tu. Taştan yapılmış çok büyük Knossos Sarayı’nda oturan kral, memleketin tek hâkimiydi.
Tapınakların yalnız kral saraylarında bulunması da hükümdarların bununla beraber dini reis sayıldığını ortaya koyuyor. Onların bir nevi peygamber görevi oynadıkları da sanılıyor.
Memleketin yönetim düzeninde vazife alanlar oldukça rahat yaşıyorlardı. Evleri, eşyaları oldukça güzeldi, her türlü rahatlığı sağlanmış evler bununla beraber sanat eserleriyle de doluydu. M. Ö. 1600 yılından sonrasında Girit’te iki kattan oluşan evlerin yapılmasına başlandı. Bir takım şehirlerde hanımlarla erkekler evlerin ayrı ayrı bölümlerinde oturuyorlardı.
Girit Uygarlığı oldukça sağlam bir hukuk düzeninin temelleri üstüne kurulmuştu. Knossos Sarayı’nın duvar resimlerinde hanımlarla adamların ayrı topluluklar halinde eğlendikleri görülür. Bundan da hanımla adamın birbirlerinden değişik tutuldukları anlaşılıyor. Erkekler bayanlara çok ehemmiyet verirlerdi. Hanım süs eşyasının çokluğu da bu durumu açıkça gösteriyor. Halk, taze balık, et ve sebze yerdi. Şarap ve bir nevi bira içilirdi. Spor dini bir nitelik taşıyordu. Boks, boğa güreşi ve silâhlı dövüşler rağbetteydi.
Daha ilk çağlarda dahi Girit halkı ticaretle geçinirdi. Girit’te meydana getirilen vazolar, yetişen türlü ürünler Yunanistan’a, Mısır’a, daha başka ülkelere satılırdı. Bir süre sonra, uygarlık ilerledikçe, Girit gemileri, Akdeniz limanlarının can damarı oldular.
İlk çağlarda ölüler minik taş mezarlara gömülüdürdü. Bu mezarlar da, genellikle mağaraların içinde olurdu. Hiçbir süre ölülerin yakılmasının düşünülmediği anlaşılıyor. Egeliler ölümden sonrasında ikinci bir yaşamın başlayacağına inanmışlardı. Bunda Mısırlılar’ın inanışlarının tesiri olsa gerek. Bundan dolayı, ölen hiç kimseye ait kıymetli, lüzumlu eşyanın da gömülmesi töre olmuştu.
Ege Medeniyetinin Sonu
Bir istilâ ile sonlanmış olan Miken ve Minos medeniyetleri Yunan Uygarlığı’ne beşik olmuştur.
Sonradan Anadolu’nun batısında da Ege Uygarlığı’ne benzer bir uygarlık kurulmuştur. Anadolu’nun şimal garp köşesinde kurulan Truva şehri, coğrafi durumunun önemi yardımıyla, yükselmiş, devrin en uygar şehirlerinden birisi haline gelmişti. Truvalılar, Minos ve Miken medeniyetlerinin İzinden yürümüşlerdir.
YORUMLAR