EMPEDOKLES Empedokles Sicilya Adasının cenup kıyılarında bulunan Akragas (ya da Agrigentum) şehrinden. Ailesinin şehrin siyasal hayatında p...
EMPEDOKLES
Empedokles Sicilya Adasının cenup kıyılarında bulunan Akragas (ya da Agrigentum) şehrinden. Ailesinin şehrin siyasal hayatında pek sözü geçermiş; kendisi de bir aralık başta bulunmuş, krallık dahi önerilmiş kendisine, ama kabul etmemiş, demokrasiyi öğütlemiş. Fizikçi, doktor, hatip, mucizeler gösteren ve arındıran rahip olarak Cenup İtalya kentlerinde dolaşmış.Ölümü de efsaneleştirilmiştir: Kendisini Etna Yanardağına atmış olduğu söylenir - kim bilir onu Tanrılaştırmak için meydana getirilen çabalardan birisi bu - siyasal sürgün olarak Peloponnes’te ölmüş olması ihtimali daha büyük. âPeri physeosâ (Tabiat üstüne) ve â Katharmoiâ (Arınmalar) adlı iki eseri vardır.
Empedokles’in öğretisinin çıkış noktası, bir taraftan Parmenides’in savıdır: Meydana gelme ile yok olma diye bir şey yoktur aslına bakarsak. Ama diğer taraftan da Empedokles duyuların bizlere gösterdiği bir olguyu, meydana gelme ile yok olmanın görünüşünü, bu vakaları açıklamaya çalışır. Ona gore, insanların meydana gelme dedikleri şeyi temel maddelerin bir karışması, yok olma dedikleri de bu karışmanın dağılmasıdır. Çok büyük parçalardan kurulmuş olan temel maddelerin kendileri, (bunlara Empedokles, Rizomata panton= her şeyin kökenleri diyor) meydana gelmemişlerdir, yok olmazlar, değişmezler, bu tür durumlar Parmenides’in bengi varlığı gibidir.
Tabiat bilgisinin gelişmesinde çok mühim bir yeri olan unsur (element) terimini ilk olarak ortaya koyan Empedokles olmuştur denilebilir.Unsur, burada, kendi içinde bir cinsten, niteliği bakımından değişmeyen, bundan sonra bölünemeyen, yalnız türlü hareket durumlarına geçebilen madde anlamına gelir. Bu anlayışla da, Parmenides’in âVarlıkâ terimi işe yara bir hale getirilmiş oluyordu.Bu öğeler de, Empedokles’e gore, dört tane imişler: Toprak, su, ateş, hava.
Empedokles’e gore, bu dört unsur, evren yapısının fakat gereçleridir. Evren bu gereçlerden kurulmuştur. Dört öğenin kendileri, tıpkı Parmenides’in âVarlıkâı benzer biçimde değişmez tözler olduklarından, bunların kendisinde bir hareket sebebi bulunamaz; şu demek oluyor ki bu tür durumlar kendiliklerinden birbirleriyle karışamazlar, kendiliklerinden bir karışmayı bozamazlar. Onun için tabiat açıklamasında, bu dört öğenin yanı sıra bir de hareketin bir sebebi, hareket ettirici bir güç de gerek. Empedokles’e gore , dört ana - öğeyi birbiriyle karıştıran, bunların karışımlarını tekrardan çözen niçin de sevgi ile nefrettir. Empedokles’in bu anlayışında, madde ile kuvvet (oluşu elde eden niçin), ilk olarak, iki ayrı ilke olmuşlardır.
Bununla birlikte bir doktor olan Empedokles, canlıların hayatına da yakın bir ilgi göstermiştir. Ona gore, bitkiler ilk organizmalardır ve hayvanlar benzer biçimde canlıdırlar.
Empedokles’in insan üstünde de ilgi çekici gözlemleri var: Kan, insan yaşamının ana-taşıyıcısı ve düşünmenin merkezidir. Kanda öğeler, en olgun bir şekilde birbiriyle karışmışlardır. İnsanın tüm kabiliyetleri, bu karışımın olgunluğuna bağlıdır. Bir tabiat bilgini olarak duyuların gösterdikleri üstünde önemle duran Empedokles’in sensualist bilgi öğretisine gore, bizler evreni biliyoruz, çünkü ikimiz de onunla aynı özdeniz, bizler kendimiz de dört öğeden kurulmuş olduğumuzdan, aynı öğelerden kurulmuş olan bir varlığı biliriz.
YORUMLAR