Eskişehir

Eskişehir, zamanı dönemler içinde Anadolu'daki ünlü merkezlerden birisi olmuştur. Kentin ilk müessese yerinin neresi olduğu tart...

Eskişehir, zamanı dönemler içinde Anadolu'daki ünlü merkezlerden birisi olmuştur. Kentin ilk müessese yerinin neresi olduğu tartışmalı olmakla beraber pek çok Anadolu şehrinden değişik olarak ilk müessese yerini büyük seviyede farklılaştırmadan gelişmiştir. İlk ve ortaçağlarda ismi Dorylaion (Dorileaum) olan kentin ilk yerleşim yeri hakkında üç mıntıkadan söz edilir. Bu tür durumlar, şimdiki çarşı yakınında sıcak su ları civarı, ovanın ortasındaki Şarhöyük ve cenup batıdaki Karacaşehir mevkiidir. Porsuk Çayı'nın yaratacağı taşkınlıklardan ve çevresindeki bataklıkların yol açacağı sıtmadan, bununla birlikte dışarıdan gelecek saldırılardan korunmak için yayla yamacının derhal önünde Odunpazarı ismi verilen sahada yeni bir yerleşim yeri oluşmuştur. İlk ve ortaçağda Eskişehir, Garp Anadolu'da büyük bir uygarlık kuran Friglerin egemenliğine girer. Burası bugün Eskişehir, Afyon ve Kütahya illeri içinde kalan dağlık bölgeyi kapsamaktadır.
M.Ö. 334'te Büyük İskender, Anadolu'ya girerek Persleri yenik ettikten sonrasında Frigya, İskender'in egemenliğine girdi. Eskişehir il sınırları içinde yer edinen Şarhöyük (Doreylaion), Balhisar (Pessinus) ve Karahöyük (Midaion) Frigya'nın mühim kentleri olarak tarihte yerlerini alırlar.
Bu topraklar daha sonraki yıllarda Romalıların eline geçmiştir. M.S. 395'te İmparatorluk Şark ve Garp olarak ikiye ayrılınca Eskişehir yöresi Şark Roma (Bizans) İmparatorluğu sınırları içinde kalmıştır. Hıristiyanlaşma sürecine giren Bizans'la beraber kentte toplumsal yapıda mühim değişimler yaşanmıştır. Kent istilalara maruz kalmadığı dönemlerde havasının güzelliği ve sıcak su larının varlığı ile Bizans İmparatorlarının avlanma, dinlenme ve sayfiye şehri olmuştur. İmparatorluğun verdiği önemle bu bölge gelişmiş ve bu gelişme içinde Sivrihisar (Justinyanopolis) benzer biçimde yeni şehirler kurulmuştur. 8.yy'ın başlangıcında Arap işgaline uğrayan Eskişehir kısa bir süre sonrasında yeniden Bizans'ın egemenliğine girmiştir. Selçuklu Sultanı Mesud, 1147'de Eskişehir önünde 2. Haçlı ordusunu yenmiş Türkler 1196'dan sonrasında yöreye tamamen hakim olmuştur. 13.yy'da zayıflayan Selçuklular Eskişehir ve çevresini Ertuğrul Bey'e vermiştir. Şehir bir süre sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Ertuğrul Bey'in oğlu Osman Bey'in yönetimine girmiş, Bizans'a karşı yürütülen savaşlarda bir üs olmuştur. Bu yönüyle merkezi Eskişehir olan Sultanönü Sancağı Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk yerleşim sahası olmuştur. Ama Anadolu'da tam bir Osmanlı hakimiyetinin kurulması ile Eskişehir parlak günlerini kaybetmeye başlamış ve Fatih'in ilk zamanlarına kadar Ankara Beyliği'ne bağlı bir sancakken 1451, 1831 yılları içinde Kütahya Beylerbeyliği'ne, 1841'de Bursa Eyaleti'ne bağlanmıştır.



Eskişehir 19.yy ortalarından itibaren değişmeye adım atmıştır. Osmanlı Rus Savaşı peşinden kente yerleşen göçmenler ve 1894 senesinde işletmeye açılan Bağdat Berlin demiryolu bu değişimi yaratan en mühim iki etkendir.
Bu iki olayın etkisiyle nüfus artmış mali alanda gelişmeler kentin büyük bir yönetimsel yapıya dönüşmesine yol açmıştır. 2. Meşrutiyet'in ilanından sonrasında bağımsız sancak olan ve Almanlar tarafınca kurulan Cumhuriyet öncesi ilk Cer atölyesi ile endüstri faaliyetinde Eskişehir, atılım icra eden nadir Anadolu kentlerinden birisi olmuştur.
Ulusal savaşım yıllarında şehrin Anadolu'daki tarihsel olarak haiz olduğu stratejik konumu belirleyici olmuş düşman işgalinden kurtarılması zorunluluk haline gelmiş, Türk birlikleri şehri kurtarmış ve Garp Cephesi Komutanlığı'nın karargah yeri Eskişehir olarak seçilmiştir. Kent çevresinde İnönü, Sakarya, Kütahya benzer biçimde Kurtuluş Savaşı'nın mühim çarpışmaları gerçekleşmiş, fakat şehir içinde bir çarpışma olmamıştır.
Bir yıldan fazla Yunan işgali altına giren şehir 2 Eylül 1922 tarihinde karşı taarruzla yeniden ele geçirilmiştir. Yunanlılar geri çekilirken Çarşı ve Hıristiyan mahallelerini ateşe vermiş, Tuz Pazarı, Taşbaşı, Reşadiye Camii'nin bulunmuş olduğu bölgeler, İstasyon caddesi ve Bağlar caddesi tamamen yanmıştır.
Cumhuriyet döneminde 1925 senesinde il olan Eskişehir süratli bir kentleşme yaşayarak çok yönlü bir şehir haline gelmiştir. Şehir hem eski alanı hem de yeni alanlar üstünde büyük mahalleler ile sarılmıştır.
Osmanlı döneminde ilk endüstri kuruluşuna ev sahipliği yapmış olan Eskişehir, Cumhuriyet döneminde de Şeker Fabrikası, DDY Cer Atölyesi, Tayyare Bakım Atölyesi benzer biçimde kamu yatırımlarının yanı sıra hususi yatırımlarla da gelişmesini sürdürmüştür





  • Eskişehir - Merkez - Eskişehir Spor Lisesi


  • Sarıcakaya - Eskişehir


  • İnönü - Eskişehir



ESKİŞEHİR ili, İçbatı Anadolu Eşiği'nden Sakarya Irmağı'nın doğ­duktan sonrasında çizdiği büyük gösterim doğudaki iç kesimine kadar uzanır. Büyük kısımı İç Anadolu Bölgesi'nde yer edinen Eskişehir ilinin şimal kesimi Karadeniz Bölgesi'nin, garp ve güneybatıdaki bir takım kesimleri de Ege Bölgesi' nin sınırları içine taşar.

Çok eski bir yerleşme alanı olan Eskişe­hir'in Türkiye'nin tarihinde mühim bir yeri




eskisehr1hj9


ESKİŞEHİR İLİNE İLİŞKİN BİLGİLER


YüZÖLÇüMü: 13.652 km2.

NüFUS: 597.397 (1985).

İL TRAFİK NO: 26.

İLÇELER: Eskişehir (merkez), Alpu, Beylikova, Çifteler, inönü, Mahmudiye, Mihalıççık, Sarıcakaya, Seyitga­zi, Sivrihisar.

İLGİ ÇEKİCİ YERLER: Fidanlık, Musaözü, Mestan Pınarı, Kalburcu, Çatacık, Şoförler Çeşmesi ve Madensuyu orman içi dinlenme bölgeleri; Çardak Kaplıcası ve Gümele Ilıcası; Midas kenti ve Yazılıkaya; Pessinus; Seyitgazi Nekropolü; Seyitgazi ve Sivrihisar kaleleri; Seyit Battal Gazi ve Kurşunlu külliyeleri; Alaeddin, Bardakçı köyü, Hoşkadem, Kurşunlu, Hamamkarahi-sar ve Kılıç Mescit camileri; Sivrihisar ve Geçek köyü ulucamileri; Yunus Emre ve Şeyh Edebalı türbeleri; Himmet Dede, Alemşah ve Hoca Yunus kümbetleri; Mülk köyü ve Hazinedar mescitleri; Seyitgazi Ker­vansarayı; Eskişehir Arkeoloji, Eskişehir Etnografya, Eskişehir Mustafa kemal atatürk ve Kültür, Yunus Emre, Seyitgazi, Yazılıkaya Açık Hava, Pessinus Arkeoloji müzelerivardır. Osmanlı Devleti'nin temellerinin atıl­dığı bu topraklarda, yüzyıllar sonrasında Anado­lu'yu işgal eden yabancı ordularla Kurtuluş Savaşı esnasında en kanlı çarpışmalar yapılmış oldu. Bu çarpışmaların en önemlisi Sakarya Savaşı' dır. Bir sürü ünlü ozan Yunus Emre' nin bu yörede doğup büyümüş olduğu ve yaşamış olduğu mevzusunda birleşmektedir. Yunus Emre'nin türbesi de Mihalıççık ilçesine bağlı Yunusemre köyündedir .

Tabii Yapı


Bir dikdörtgeni çağrıştıran Eskişehir ilinde top­rakların büyük bir kısımı orta yükseklikteki

dalgalı düzlüklerden oluşur. Bu topraklar Ege Bölgesi'nin doğusundaki İçbatı Anadolu Eşiği'nin İç Anadolu Bölgesi'nin ortasına doğru alçalmaya başladığı bir alanda yer alır. İlin şimal kesimini Sündiken Dağlan (1.770 met­re), güneydoğu kesimini de Arayıt Dağı (1.819 metre) engebelendirir. Eskişehir top­raklarının en yüksek noktası, batıdaki Kü­tahya il sınırı civarlarında 1.826 metreye yükselen Türkmen Dağı'dır. İlin güneybatı sınırı süresince uzanan yüksek düzlüğe Yazılı­kaya Yaylası denir.

İl topraklarının suları Sakarya Irmağı vesilesiyle Karadeniz'e ula­şır. Sakarya'nın il topraklarını sulayan başlıca kolu Porsuk Çayı'dır. Bu akarsular ile kolları üstünde türlü amaçlara yönelik olarak Sarı-yar, Gökçekaya, Musaözü, Porsuk, Kaymaz, Kunduzlar ve Çatören barajları kurulmuştur. Bu barajların ardında suların birikmesiyle küçüklü büyüklü pek çok suni göl oluşÂ­muştur.

Eskişehir ilindeki başlıca alçak düzlükler Sakarya Irmağı'nın başlangıç kesimindeki ovalar ile Eskişehir Ovası'dır. İnönü (Sarısu) ve Alpu ovaları, Eskişehir Ovası'nın garp ve doğudaki uzantılarıdır. Mühim bir ziraat alanı olan Eskişehir Ovası, Sakarya Irmağı'nın yukarı kesimlerindeki ovalara bakılırsa daha ve­rimlidir.

Kara ikliminin tesiri altında olan Eskişehir ilinde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk, yağışlı ve daha o kadar da kar yağışlı geçer. Tabii nebat örtüsünü alçaklarda bozkırlar, dağlık kesimlerde meşe, ardıç, kızıl çam, kara çam ve sarı çam ormanları oluşturur.

Tarih


Eskişehir yöresindeki Demircihöyük'te yapı­lan kazılarda ele geçen buluntular, buraya günümüzden ortalama 6.000 yıl ilkin yerleşil-diğini göstermiştir. Midas kentine ise Erken Tunç Çağı'nda yerleşildiği anlaşılmıştır.

Hititler'in fazla etkili olamadığı yöre, İÖ 13. yüzyıldan sonrasında Frigler'in yurduydu. İÖ 10. yüzyılda kurmuş oldukları krallığın sınırlarını çok genişleten Frigler'in yöredeki egemenliği İÖ 7. yüzyılda süregelen Kimmer akınlarıyla bitmiş oldu. İÖ 7. yüzyılda Lidyalılar'ın, İÖ 6. yüzyılda Persler'in, İÖ 4. yüzyılda Makedonyalılar'ın yönetimine giren yöreye İÖ 3. yüzyılda Avrupa'dan gelen Galatlar yerleşti. Burada devlet kuran Galatlar İÖ 1. yüzyılda Roma'ya bağlandı. 395'ten sonrasında Bizans İm-paratorluğu'nun sınırları içinde kalan Eskişe­hir yöresi 8. yüzyılda kısa bir süre Araplar tarafınca işgal edildi. Bir süre sonra Selçuklu­lar, Bizanslılar ve Haçlılar içinde el değişti­ren Eskişehir yöresini, Anadolu Selçuklu Devleti 13. yüzyılın sonlarında Osman Gazi' ye verdi. Kısa bir süre Karamanlılar'ın yöne­timinde kalıp I. Murad tarafınca gene Os­manlı topraklarına katılan Eskişehir yöresi, 16. ve 17. yüzyıllarda Celali Ayaklanmaların­dan etkilendi (bak. Gelalİ ayaklanmaları). 19. yüzyılda Kırım, Romanya, Bulgaristan ve Kafkasya'dan Trakya ve Anadolu'ya gelen göçmenlerin bir kısımı Eskişehir'e yerleşti­rildi. I. Dünya Savaşı sonrasında ve Kurtuluş Savaşı esnasında İngiliz ve Yunan işgaline uğrayan Eskişehir toprakları pek çok muharebeye sahne oldu


Iktisat


Eskişehir, Türkiye'nin ekonomik açıdan ge­lişmiş illerindendir. Nüfusun üçte ikisinden pek çok kasaba ve kentlerde yaşar. İl halkı geçimini çoğu zaman endüstri ve ziraat etkinlikle­rinden sağlar. Eskiden bu yana İstanbul'u Anado­lu'nun diğeri kesimlerine bağlayan türlü yol­ların birleştiği bir kesimde yer edinen Eskişe­hir'in daha 19. yüzyılda demiryoluyla ulaşım olanağına kavuşmuş olması, gelişmesini sağla­yan başlıca etmendir. 20. yüzyıl başlarında un, tuğla ve kiremit fabrikaları ile bir tayyare onarım atölyesi kurulması, 19. yüzyıl sonla­rında demiryolu araç ve gereçlerinin bakım ve onarımı amacıyla kurulan Cer Atölyesi il sa­nayisinin temellerini oluşturdu. İldeki başlı­ca endüstri kuruluşları lokomotif ve motor, dokuma (basma), çimento, tuğla ve kiremit, yem, kâğıt, orman ürünleri, süt ürünleri, şeker ve ispirto, un ve unlu ürünler fabrikala­rıdır. Bununla birlikte Hava Kuvvetleri'nin jet bakım ve onarım tesisleri vardır.

Tarımın büyük seviyede makineleştiği Eski­kent ilinde buğday, şekerpancarı ve arpa başta gelen ziraat ürünleridir. Bununla birlikte patates, soğan, baklagiller ve nohut da yetiştirilir. Eskişehir ilinde çok sayıda koyun, Ankara keçisi ve sığır beslenmektedir. Hayvansal ürünler et kombinası ve süt ürünleri fabrika­sında değerlendirilir. İlde büyük tavuk çiftlik­leri de kurulmuştur.

İl topraklarında magnezit, bor mineralleri, eskişehirtaşı olarak da adlandırılan lületaşı yatakları vardır. Bor mineralleri Etibank'ın kurduğu bir işletmede değerlendirilir. Eski­den ham olarak yurtdışına satılan lületaşını günümüzde Eskişehirli zanaatçılar işlemekte­dir. "Ak altın" da denen lületaşından meydana getirilen türlü hediyelik eşyalar yurtiçi ve yurtdışında aranan, ülkeye mühim seviyede dö­viz kazandıran bir üründür.Yörede yaşayan geyikleri korumak için Mihalıççık ilçesindeki Çatacık'ta bir av koru­ma ve üretme alanı kurulmuştur.


Cemiyet ve Kültür


Kafkas, Kırım, Balkan göçmenlerinin, Türk­menler ve Yörükler'in kendilerine özgü yaşa­ma biçimlerini koruyarak anane ve göre­neklerini sürdürmeleri Eskişehir'in toplumsal yapısına renkli bir görünüm kazandırır. Eski­kent'e yerleştirilen bu göçmen toplulukları ile "manav" ismi verilen yerli halk içinde yoğun bir kültür alışverişi olmuştur.

eskiehirty3



İlin başlıca geleneksel el sanatları dokuma­cılık ve daha kısa bir geçmişi olan lületaşı işlemeciliğidir. Karakeçili Yörükleri'nin do­kuduğu halılar, çoraplar ve eldivenler renk ve desen açısından ilgi çeker. Sarıya çalan ak renkte olan ve yerin derin katlarından çıkartı­lan lületaşından, yumuşak ve kolay işlenebilir olduğundan türlü süs eşyaları yapılır. Bununla birlikte lületaşı, nikotini emme özelliğinden dolayı çubuk, sigara ağızlığı ve pipo yapımında da kullanılır.

Kurtuluş Savaşı'nın sonunda Yunanlılar'ca yakılan Eskişehir kentinin yalnızca Odun Pazarı semtinde bir takım eski konutlara rastlanır. Tarihsel Eskişehir evlerinin bulunmuş olduğu bu semt koruma altına alınmıştır. Bu semtte etnografya müzesi olarak düzenlenen Yeşil Efendi Konağı'nda yöreden derlenen etno-grafik yapıtlar sergilenir.

İl Merkezi: Eskişehir


Eskiçağda Frigya Krallığı'nın başlıca kentle­rinden birisi, şimdiki Eskişehir kentinin ku­zeydoğusunda kurulduğu sanılan Dorylaion' du. Tarih süresince yöreyi ele geçirmek iste­yenlerin saldırılanna uğrayan bu kentin surlan bir çok kez onarılmış ya da tekrardan yapılmışÂ­tır. İS 8. yüzyılda yöreye gelen Araplar bu kente Düriliya ya da Druliya ismini verdi. Bir süre sonra Anadolu Selçukluları, Bizanslılar ve Haçlılar içinde savaşlara yol açan Dorylaion, 12. yüzyıl sonlarına gelindiğinde yıkıntı durumunda eski bir şehir görünümün­deydi. Yöreyi eline geçiren II. Kılıç Arslan Dorylaion'un güneyinde yeni bir şehir kurdur­du. Bundan böyle Dorylaion "eski kent" diye adlandı­rılıyordu. Bir söylentiye bakılırsa, zaman içinde yeni şehir de "eski kent" diye adlandırılmaya başÂ­ladı ve bu şekilde kentin ismi Eskişehir olarak yerleşti. Sonraları bir konaklama ve tecim merkezi olarak gelişen şehir, 19. yüzyılda de­miryolunun gelmesiyle daha da ehemmiyet kazan­dı. I. Dünya Savaşı sonrasında Anadolu'nun paylaşılması esnasında demiryolunu denetleme bahanesiyle 1919'da kenti işgal eden İngi­lizler 1920'ye kadar Eskişehir'de kaldı. 20 Temmuz 1921'de Yunan ordularının eline ge­çen Eskişehir kenti, 2 Eylül 1922'de işgalden kurtulduğunda, 750 yıl önceki Dorylaion benzer biçimde yanmış ve yıkılmış bir durumdaydı.

İstanbul-Ankara, Kütahya üstünden Balı­kesir ve İzmir, Afyonkarahisar üstünden Kon­ya demiryolları Eskişehir kentinde birleşir. Türkiye'nin bu illerini birbirine bağlayan ka­rayolları da kentten ve Eskişehir ili toprakla­rından geçer. Mühim bir endüstri, tecim, hiz­met ve kültür merkezi olan kentte Hava Kuv-vetleri'nin türlü tesisleri vardır. Ankara, Kon­ya ve Kayseri'den sonrasında İç Anadolu Bölgesi' nin dördüncü büyük kenti olan Eskişehir ken­tinde pek çok eğitim, kültür ve sıhhat kurumu vardır. Eskişehir'in en büyük eğitim ve kültür kurumu Anadolu üniversitesi'dir.
Kentin nüfusu 366.765'tir (1985).


Kaynak: Msxlabs Temel Britannica











eskişehir büyükşehirlerimizden biridir. Porsuk nehrinin şehri bölmesi çok güzel görünüm oluşturur. Bilhassa kış aylarında soğuk rüzgarlı havaların olmasına Porsuk nehri dayanamaz ve donar insanlarımız da üzerine yazılar yazarlar. Yeni olarak tramvayın kent ulaşımındaki yardımı büyüktür. Efsaneleşmiş 54 e binip tüm Eskişehirin bi kısmını talebe iseniz 75 ykr ile dolaşabilirsiniz. Msn Happy


Eskişehir









Sebep: Kırık Bağlantı



Eskişehir zamanı eserler ve gezinsel bilgiler hakkında bilgi



E skişehir, târihî eserler ve tabiî güzellikler bakımından zengindir. Şifâlı kaplıca ve içmeleri ve çağıl konaklama te'sislerine sâhiptir.


Sivrihisar Kalesi: Bizanslılar tarafınca yaptırılmıştır. Altı sayı kapısı olan bu kalenin fakat yeraltı depoları, sarnıç ve yer üstü tahıl anbarı günümüze ulaşabilmiştir.


Alâeddîn Câmii: İl merkezinde bulunan câmi, Selçuklu Sultânı Birinci Alâeddîn Keykubat tarafınca 1220'de yaptırılmıştır. 1262'de Gıyâseddîn Keyhüsrev'in tâmir ettirdiği bu câmi, ilk yapıldığı devirden günümüze kadar çok tâmirâtlar görmüş, sâdece minâresi tâmir edilmeden gelmiştir.


Kurşunlu Câmi ve Külliyesi: Odunpazarı semtindedir. Kânûnî Sultan Süleymân Han devrinde yaptırılmıştır. Vezir Mustafa Paşa tarafınca yaptırılan külliye, câmi, kütüphâne, aşhâne ve medreseden meydana gelmiştir. Mîmâr Sinan'ın eseri olduğu tahmin edilmektedir. Câminin yanında 20 odalı medrese, bir kütüphâne ve aşhâne vardır. Büyük kubbesi kurşunla kaplı olduğundan bu isim verilmiştir.


Yüce Câmi: Sivrihisar'da Selçuklu devrine âit kıymetli bir eserdir. 1275'te Selçuklu Emiri Mikâil bin Abdullah yaptırmıştır.Anadolu Selçuklu sanatının en güzel eserlerindendir.


Haskadem Câmii: Sivrihisar'da 13. asır sonlarında, Anadolu Selçuklu hazinedârlarından Necibüddîn Mustafa tarafınca hanımı için yaptırılmıştır. Minâresi Anadolu'nun ilk Selçuklu eserlerindendir.


Kurşunlu Câmi: Sivrihisar'da 1343'te Hoca İbrâhim tarafınca mescid olarak yaptırılmıştır. 1492'de Şeyh Yusuf tarafınca genişletilerek câmi hâline getirilmiştir.


Şeyh Edebâli Türbesi: Odunpazarı mezarlığındadır. Osman Gâzinin kayınpederi olan Şeyh Edebâli'nin türbesidir. On üçüncü asırda yapılmış olup, 19. asırda tâmir ettirilmiştir. Şeyh Edebâli'nin türbesinin Bilecik'te olduğu kabûl edilmektedir.


Seyyid Battal Gâzi Türbesi ve Külliyesi: Türbe, câmi, medrese, imârethâne benzer biçimde bölümlerden ibârettir. Tepe üzerindedir. Emevîler zamânında İslâm ordularının başlangıcında Bizans'a karşı insan üstü kahramanlıklar gösteren ve “Nakaleia†önünde şehid düşen bir İslâm büyüğüdür.Türkler Nakalein'e Seyitgâzi adını vermişlerdir. Câmi ve külliyeyi 13. asır başlangıcında Gıyâseddîn Keyhüsrev yaptırmış ve 1511'de İkinci Bâyezîd zamânında esaslı bir biçimde onarılmıştır. Seyyid Battal Gâzi Medrese ve İmârethâne Müzesi olarak kullanılmaktadır.


Yûnus Emre Türbesi: Mihalıççık'ın Yûnusemre köyündedir.Yûnus Emre'ye âit olduğu söylenen mezar, Yunanlılar tarafınca yıkılmıştır. 1949'da türbe ve çeşme tekrardan yapılmıştır. Türbenin kıyısından demiryolu geçmesi üstüne 1971'de şimdiki türbesi yapılarak buraya nakledilmiştir.


Yazılıkaya (Midas Şehri): Han kazasının Yazılıkaya köyündedir. Çok sayıda yazılıkaya anıtları, yeraltı geçitleri vardır. Kral Midas'ın mezarının burada olduğu söylenmektedir. Dünyâca meşhur bir yerdir.


Pessinus (Ballıhisar): Sivrihisar ilçesine 16 km uzaklıkta Ballıhisar köyündedir. İzmir'i, Ankara'ya bağlayan (kara yolu) üstünde Frigler ve sonrasına âit eserler vardır. Bölümde Frig (Kybele) Tapınağı, Bizans Kilisesi ve tiyatro harâbeleri mevcuttur.


Mesîre bölgeleri: Eskişehir'de mesîre bölgeleri oldukça fazladır. Barajlar, akarsu kenarları ve orman içi dinlenme yerlerinden faydalanılmaktadır.


Orman fidanlığı: İl merkezine 7 km uzaklıkta Karacaşehir köyü kenarındadır. Fidanlığın ortasından geçen Porsuk Çayı mıntıkaya ayrı bir güzellik vermektedir.


Musaözü: İl merkezine 21 km uzaklıkta orman içi dinlenme yeridir. Bölümde bir sulama barajı mevcuttur.


Sakarbaşı: Çifteler ilçesi yakınındadır. Sakarya Irmağının membaıdır. Birbirine yakın beş vardır. Kaynak suları minik fakat derin bir su meydana getirir.


Kalabaksuyubaşı: Türkmen Dağı eteklerindedir. Şehrin içme suyu olan Kalabaksuyu buradan çıkar. Çam ormanları ve çağlayanları ile güzel bir mesîre yeridir.


Çatacık Ormanları: Sündiken Dağlarındaki yaylalarda bulunan bolca içme sulu ve Orta Anadolu'nun en güzel manzaralı ormanlarıdır.


Şöförler Çeşmesi: İl merkezine 17 km uzaklıkta orman içi dinlenme yeridir. Çok güzel soğuk içme suyu vardır.


Kaplıca ve İçmeler: Eskişehir, kaplıca ve içmeler bakımından oldukça zengindir. Bu kaplıca ve ılıcalar çeşitli hastalıklara iyi gelmektedir. Bunların başlıcaları şunlardır:


Eskişehir Kaplıcası: İl merkezinde, Porsuk Çayının güneyinde 5 tan meydana gelir. Tabiî sıcaklıktadır. Kent merkezindeki hamamlar bu sıcaksu kaynağından faydalanmaktadır. Bu su varis, kırık ve çıkık ağrılarına ve böbrek taşlarına karşı faydalıdır.


Sakarya Ilıcası ve Mâden Suyu: İl merkezine 32 km uzaklıkta, Mihalgâzi ilçesine bağlı Kaplıca köyündedir. Mîde, barsak ve idrar yolları hastalıklarına ve romatizma hastalığına faydalıdır.


Uyuz Hamamı: Alpu ilçesine bağlı Uyuz Hamamı köyündedir. İçme ve banyo kürleriyle faydalanılan kaplıca suyu ten hastalıklarına iyi gelmektedir.


Çardak Hamamı: Günyüzü ilçesi yakınlarındadır. 35°C sıcaklıktaki suyu ten hastalıklarına iyi gelmektedir.


Eskişehir'de geçmişten günümüze yaşayan medeniyetler hakkında bilgi verir misini Frig Vadisi: Antik şehir Eskişehir'e 90 km. uzaklıkta Han ilçesine bağlı olan Yazılıkaya Köyü bitişiğinde yer almıştır. Vadide Frig Krallığı, Lidya Krallığı ve Pers İmparatorluk döneminde üç ayrı yerleşme evresinin bulunduğuna ilişkin pek çok temel ve yapı kalıntısına rastlanmıştır. Başka taraftan, Midas Anıtı'nın çevresinde akropol üstünde bir kentin varlığına ilişkiler bulgular saptanmıştır.

Kayalık bir platform üstüne kurulmuş ve Erken Tunç Çağlarında yerleşim görmüş olan Midas (Yazılıkaya) Friglerin dini merkezi olmuştur. Antik şehirde Hitit kültürüne ait kendi stilleri ile yaptıkları kaya kabartmalarına rastlanmıştır. Hititlerden sonrasında Frig kenti olarak gelişen Yazılıkaya'da Frig kültürüne ait kale duvarları, yerleşim bölgeleri, kaya kabartmaları, kaya anıtları, su sarnıçları, sunak bölgeleri, karlıklar, kaya mezarları, basamaklı anıtlar, nişler, antik yollar olmak suretiyle 33 sayı yapıt mevcuttur. Bu tür durumlar tabiat koşullarından dolayı yıpranmış olsalar da günümüze ulaşabilmişlerdir. Roma ve Bizans çağlarında Frig yapıtlarının pek çok dini amaçlarla tahrip edilmiş, yerlerine kaya barınakları ve kaya mezarları yapılmıştır. Kaya yüzeyine bir tapınağın cephesi şeklinde işlenen Frig kaya anıtları, sembolü, mukaddes hayvanı aslan olan Frig dini, tek tanrısı ana tanrıça Kybele'ye adanmıştır. Vadinin ormanlık kısmında, Çukurca Köyü'nden Kümbet Köyü'ne kadar uzanan bölümde 25'e varan abide, kült anıtları, açık hava ve tabiat tapınakları, kale, gömüt ve başka eserler mevcuttur.
Pessinus: Ana tanrıça Kybele'ye ithafen Sivrihisar İlçesi'nin Ballıhisar Köyü'nde kurulmuş bir şehirdir. Mabet kenti olarak malum Pessinus Romalılar döneminde de kutsallığını ve önemini korumuştur. Bugün kente ait stadyum, tiyatro, mabet, su kanalı ve nekropola ait kalıntılar mevcuttur. Antik kentte 1967 yılından bu yana arkeolojik kazılar yapılmaktadır. Kazıdan çıkan eserler Ballıhisar'daki müzede sergilenmektedir.
Doryleaum: Helenistik, Roma ve Bizans Çağlarını yaşamış Höyük kentin şimal bitişiğinde ve Muttalip Köyü'nün doğusunda yer almıştır. Höyüğe ve eteklerinde yer edinen temel hafriyat esnasında çıkarılan Helenistik, Roma ve Bizans Çağlarına ait eserler Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.
Karacaşehir: Roma ve sonrasında Bizans Çağı'nda yapılmış, Osmanlılar tarafınca takviye edilmiş kale kenti olarak anılan Antik Şehir Eskişehir'e 6 km. uzaklıkta, Karacaşehir Köyü'nün güneybatısında yer almıştır. Günümüzde, kentin savunma surları tamamen yıkılmış, yalnızca şark ve garp girişindeki kulelerden minik parçalar kalmıştır. Kalenin içinde karargah binaları, sarnıç ve sokaklar, ev harabeleri görülmektedir.
Midas Anıtı: Yazılıkaya platformunun kuzeydoğu yamacında doğuya bakan cephede yer edinen abide bazılarınca Yazılıkaya, bazılarınca da Midas Anıtı olarak adlandırılmıştır. Antik şehir ismini bu anıttan almıştır. Kentin en mühim yapıtı olan abide, Frig kaya anıtlarının en görkemlisi, bölgenin ve dünyanın en mühim eşi olmayan yapıtlarındandır.
Külliye ve Türbeler

Kurşunlu Camisi'nin batısında yer edinen Şeyh Şahabattin Türbesi ve Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in kayınpederine ait Şeyh Edebalı Türbesi Eskişehir'in mühim türbeleridir.
Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi: Eskişehir Mihalıcçık İlçesi Yunus Emre Beldesi'nde (Sarıköy) dir. Eskişehir-Ankara demiryolu tanıdığından geçmektedir.

Yunus Emre bu bütün ülkelerce yaşayan insanları sevgiye, birlik ve beraberliğe çağıran bir halk aşığıdır. Gömüt taşının ön cephesinde yazılı olan "gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, bu dünya hiç kimseye kalmaz." sözlerinde Yunus Emre'nin yaşam felsefesi özetlenmektedir.
Seyit Battal Külliyesi: Seyitgazi İlçesinde, 150 metre yüksekliğinde üçler Tepesi'nin doğuya bakan yamaçları üzerindedir. Bu külliye Seyyit Battal Gazi' ye ithafen yaptırılmıştır (1207 - 1209).
Korunan Alanlar
Geyik Alanı

Yeri: Eskişehir

Özelliği: 200-400 yaşlarında ve 38-45 m boylarında, düzgün ve dolgun yapıdaki sarıçam ağaçlarından oluşmuş 10,5 hektarlık alan.

Tesis Zamanı: 03.11.2000
Mağaralar
Sarıkaya Mağarası

Yeri: Eskişehir, Mihalıççık İlçesi, Yalınkaya Köyü

Eskişehir Mihalıççık yolundan ayrılan Büyüdüz-Sasa-Yalınkaya yönüne gidilerek Yalımkaya köyüne ulaşılır. Yalınkaya'dan Domya deresinin derin kanyonu içinden bir saatlik yürüyüşle gidilir.

Özellikleri: Toplam uzunluğu 591 m. olan mağaranın iki girişi vardır. Birbirine bağlı üç kattan oluşur. Tabanında kum, çakıl ve molozlar bulunan mağaranın alt katı nemli olduğundan damlataşlarca zengindir. Oluşumları devam eden bu damlataşlar sarkıt, dikit, sütün, duvar ve perde damlataşı, damlataş havuzları genellikle siyah ve kahve renklidir. üst katlar fosil şekildedir. Damlataş yönünden fakirdir.

Mağaranın soğuk ve nemli bir havası vardır. üst kat 13ºC, yüzde 80 neme, alt kat 10ºC, yüzde 90 neme haizdir.

Mağara, Prehistorik ve zamanı dönemlerde insanoğlu tarafınca kullanıldığını gösteren Çakmaktaşı yongaları seramik ve tuğla parçaları ve insan kemikleri benzer biçimde buluntu ve şekillere haizdir.
Yelinüstü Mağarası

Yeri: Eskişehir, Günyüzü İlçesi, Kayakent Beldesi

Sivrihisar ile Günyüzü Sakarya Nehri içinde uzanan Sivrihisar Dağlarının güneydoğusunda yer alır. Ankara-Eskişehir ya da Ankara-Polatlı-Yunak kara yolların Kayakent Beldesine gidilebilir. Mağara Kayakent Beldesinin derhal yakınındadır.

Özellikleri: Toplam uzunluğu 420 m. olan mağaranın girişe bakılırsa son noktanın derinliği -90 m.dir. Mağaranın giriş kısmının sağ tarafınca ayrılan minik inişleri olan dar bir galeri ile ikinci kısma geçilir. İri bloklarla kaplı salonun içinde değişik damlataş oluşumları mevcuttur. Bu salondan aynı oluşumlara haiz başka iki faklı salona açılır.

Yağışlı dönemlerde tavandan damlayan dönemler haricinde tüm mevsimlerde kurudur. Eski dönemlerde, bu suları toplamak amaçlı sarnıç ve havuzlar yapılmıştır. İçeride ısı averaj 20ºC, rutubet yüzde 70'dir.

Yelini Mağarası ile benzer özellikler gösteren bu mağarada da uzun dönemler insanoğlu tarafınca kullanıldığını gösteren biçim ve kalıntılar mevcuttur.
Yelini Mağarası

Yeri: Eskişehir, Günyüzü İlçesi, Kayakent Beldesi

Yelinüstü Mağarasının güneyinde yeralan Mağara Sivrihisar ile Günyüzü Sakarya Nehri içinde uzanan Sivrihisar Dağılarının güneydoğusundadır. Mağaraya, Ankara-Eskişehir ya da Ankara-Polatlı-Yunak Karayollarından gidilebilir.

Özellikleri: Toplam uzunluğu 271 m. olan Mağaranın en derin noktası, girişe bakılırsa -26 metredir. Damlataş ve tavan düşen iri bloklarla pek çok salon ve odaya bölünen mağara, görünümleri son aşama güzel damlataşlar ile kaplıdır. Genel olarak girişten sona doğru ısı azalarak rutubet çoğalmaktadır. Girişte ısı 25.5ºC, yüzde 45 rutubet, son salonda 16.1ºC ısı, yüzde 79.5 rutubet oranına haizdir.

Yelinüstü Mağarası ile benzer özellikler gösteren bu mağarada uzun dönemler insanoğlu tarafınca kullanıldığını gösteren biçim ve kalıntılar mevcuttur. Mağara önünde, yamaç ve tarlalarda çakmak taşı, yonga, balta, mızrak uçları bulunmuştur. Girişte toprakta değişik alet, kemik, çanak çömlek parçaları bulunmuştur. Salonda ise tuğladan yapılmış derinliği 2 metreyi geçen havuzlar ve sarnıçlar mevcuttur.
Kaplıcalar
Sarıcakaya - Sakarılıca Termal Gezim Merkezi

Yeri: İç Anadolu Bölgesinde Eskişehir İli Mihalgazi ilçesindedir.

Ulaşım: Eskişehir'e 33 km. uzaklıktadır.

Suyun Isısı: 56°C

PH Kıymeti: 7,6

Özellikleri: Hipertermal, hipotonik bir maden suyudur. Bikarbonat, sodyum, magnezyum, kalsiyum, sülfat, nitrat

Tedavi Etmiş olduğu Hastalıklar: Diabet, şişmanlık, gut benzer biçimde hastalıklarda kanda birikmiş unsurları, ayrıca şeker ve yağları temizler, asit ürik fazlalığının idrarla atılmasını sağlar, böbrek taşlarının büyümesine engel olur.

Konaklama Tesisleri: Belediye Tesisleri (150 oda, 400 yatak), Aytaç Gezinsel Tesisleri ( 20 Oda, 40 Yatak)
Hava Sporları

Türk Hava Kurumu Eğitim Merkezi' nin bulunmuş olduğu bu kampta dünya standartlarında eğitici ve öğreticilerinin eşliğinde her türlü hava sporunu yapılabilmektedir.
Kuş Gözlem Alanı

Türkmenbaba Dağı,Aliken,Balıkdamı,Sarıyar Barajı ve Hamam Dağı Kuş Alanları Eskişehir ilde mevcuttur.

Sakarya Havzası
COĞRAFYA

Eskişehir'in topografik yapısını, Sakarya ve Porsuk havzalarındaki düzlükler ile bu tarz şeyleri çevreleyen dağlar oluşturur. Havza düzlüklerini kuzeyden Bozdağ, Sündiken sıradağları, garp ve güneyden ise İç Garp Anadolu eşiğinin şark kenarında yer edinen Türkmen Dağı,Yazılıkaya Yaylası ve Emirdağ kuşatır.

İlin dörtte birisini çam, meşe, gürgen, ardıç, katran ve köknar ağaçlarının oluşturduğu ormanlar teşkil eder. Orman olmayan arazilerde, su kenarlarında söğüt,ahlat ve kavak ağaçlarına rastlanmaktadır.

Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi'nde olduğundan karasal iklime haizdir. Yazları sıcak ve kurak,kışları soğuk ve yağışlı geçmektedir.
TARİHÇE

Eskişehir'de (Doryleaum) ilk yerleşim M.Ö.3500 yıllarına dayanır. Kent Hititlerin, Friglerin, Perslerin, Romalıların, Bizanslıların, Selçukluların ve Osmanlıların hakimiyetine geçmiştir.



luleanim



Lületaşı



Efsaneye bakılırsa lületaşını ilk bulan ve bu taşın yer altı yolunu ilkortaya çıkarının bir köstebek olduğu söylenir. Anlatılan efsaneleşmiş şöyledir: Bir gün genç bir çoban bölgenin Karatepe yöresindeki köylerine gitmektedir. Genç çoban bitkin düşer, acıkır, oturur, azığını çıkarıp yemeğini yemeye başlar. O sırada, topraktaki bir delikten bir canlının ak taş toprakları yüzeye yapmaya çalıştığını görür. Çoban bunlardan biride herhangi birine eline alır ve çakısıyla yontmaya başlar. İlk çakı darbesiyle taş ansızın ayın on dördü benzer biçimde güzel bir kız oluverir. Kız dile gelir ve "Ah insanoğlu bana kıymasaydın!" diye bağırarak köstebeğin açmış olduğu delikten içeri girip kaybolur. Delikanlı da kızın peşinden başlar deliği eşelemeye. Günler geçer delikanlıdan haber alınamaz. Delikanlıyı arayan köylüler yerin yedi kat altında bu daracık kuyudaboğulmuş olarak bulurlar. Elinde sıkı sıkı tuttuğu ak taşları ile beraber avuçlarında sımsıkı tuttuğu bir parça lületaşı vardır. O günden bu yana her lületaşı parçasında, çobanın ölümüne sürüklendiği sevdanın izlerini görmüş köylüler.





38861luletasi24


On bin yılı aşkın geçmişiyle Eskişehir, Sakarya nehri (Sangarius) ile Porsuk Çayı'nın (Tembris) çevrelediği verimli topraklarda, bir taraftan günümüz Türkiyesi'ne kaliteli kentleşme örneği sergilerken, diğer yandan pipo kültürü ve bezeme sanatı açısından dünyanın en kıymetli minerallerinden birisi olan 'deniz köpüğü'ne (lületaşı) hak etmiş olduğu kıymeti tekrardan kazandırabilme gayretini sarf ediyor.
meerschaum



Kentin güneyindeki tepelerde sit alanı olarak korumaya alınmış Odunpazarı semti, ahşap süslemeli, cumbalı evleri, kıvrımlı yolları, çıkmaz sokakları ile deniz köpüğü sevdalılarını içine çeker. Etaplar halinde sürdürülen restorasyon ve kentsel dönüşüm emekleri sonucunda, bir zamanlar metruk halde yıkılmayı bekleyen zamanı Atlıhan, bundan sonra avlusuna bakan atölyelerde hayalin ve maharetin bembeyaz köpüklerde anlamlı çizgilere dönüşmesine tanıklık ediyor.

38861luletasi08


DENİZ KÖPüĞü Mü LüLETAŞI MI?


Eskişehir'de beşbin senedir deniz köpüğüyle hayaller demleniyor. Uygur Türkçesi'nden günümüze ulaşan biçimiyle 'Taloy Köfigi' kısaca 'Deniz köpüğü' ismi, pek çok yabancı dile bu anlamıyla çevrilmiş ve yaygın olarak 'Meerschaum' olarak anılır hale gelmiştir. Ilim dünyasındaysa, mürekkepbalığının 'sepio' kemiğine benzetilmesi sebebiyle, gene denizden gelen ilhamla 'sepiolit' olarak adlandırılır. Deniz köpüğünün lületaşı adıyla benimsenmesi, Osmanlı toplumunun tütünle tanıştığı 1600'lü yıllara rastlar. Kolay işlenebilirlik, yüksek emicilik ve hafiflik benzer biçimde nadide özellikleriyle 'çubuk' denilen zamane kil lülelerin yerini almış ve ilk pipoların işlenmesinde kullanılmaya başlanmıştır. Işığı sanki içine hapseden bu kıymetli taş, bir taraftan dünyanın en iyi pipo malzemesi olarak nam salarken, başka taraftan keyif içindeki zihinlerde 'Lüle' ile özdeşleşerek 'Lületaşı' ismini alır.

luletasi


YUMUŞACIK BİR MİNERAL


Lületaşı, sanki diri bir organizmaymış hissini uyandıran tabii bir davranış tarzına haizdir. Bilimsel mealde, magnezyum hidrosilikat bileşiminde alkali bir mineraldir ve düzensiz bağlanmış kristalleriyle mikroskobik süngersi bir doku oluşturur. Yerin değişik katmanlarında irili ufaklı yumrular halinde bulunan lületaşı, oluşumunu elde eden zeolitik su ve tepkimeler bu sebeple, çıkarıldığında nemli ve yumuşaktır. Kolayca ve incelikle yontulabilir. Direkt ya da işlendikten sonrasında kurutulan lületaşı, kaybetmiş olduğu rutubet oranında hafiflerken, fiziki etkilere karşı direnç; sıvı ve gazlara karşı yüksek emicilik özelliği kazanır. Kurutulmuş lületaşı suya konduğunda kısa sürede tekrardan tabii yumuşaklığına kavuşur.

800pxgrandbazaaristanbu


BİR YENİÇERİ KEYFİYDİ


Yüzlerce senelik lületaşı işlemeciliğimizin zamanı serüveni, günümüzde haiz olduğumuz pek çok yeraltı cevherinin hazin işletmecilik hikâyeleri ile neredeyse özdeştir. Osmanlı tarihinin kafa aktörlerinden olan Yeniçeriler, 1683 senesinde Viyana kapılarına dayandıklarında kuşatmadan umduğunu bulamasa da, muharip faaliyetlerden arta kalan zamanlarda tüttürdükleri lületaşı çubuklar yardımıyla, bilincinde olmadan fazlaca yüksek hacimli internasyonal lületaşı pipo sektörünün doğmasına sebep olurlar. Çok kısa zamanda talebi karşılamak suretiyle, lületaşının tam kapasiteyle ham olarak ihracatına başlanmıştır. İhraç edilmeden ilkin, çırpma, saykal, kaba alımı, arış, perdah, tandırlama, ıslak aba, ovma, yağlı aba, parlatma, tasnif ve kutulama (sandıklama) işlemlerinden geçirilmek suretiyle pek çok imalathane kurulur. Avrupa'dan gelen ham taş talebinin ulaşmış olduğu boyut, Eskişehir'den başlayarak İznik, İstanbul, Sofya, Belgrad, Budapeşte üstünden Viyana'ya uzanan 'Lületaşı Yolu'nun oluşmasını sağlar.

09fd07aee629b81dc9facfc


DENİZ KÖPüĞüNüN YOLCULUĞU


Lületaşı sanatçısının eline almış olduğu her bir taş bambaşka bir hikâye, bir evvelkinden değişik bir savaşım anlatır. Kendini uysalca ustasının eline teslim etmiş olsa da, fazladan bir bıçak dokunuşu ile ak altına işlenen tüm emek uçup gidebilir. Ustalığın temel sırrı ustanın elinde yetişmekte saklıdır. Pipo haricinde, satranç ekibi, büst, rölyef, bilezik, kolye, küpe ve benzeri aksesuarlarda da zarafetini sergileme imkânı bulur. Sanatçılar, emsalsiz olarak biçimlendirdikleri ortalama elli tür bıçak ve benzeri alet çeşidiyle lületaşı üstünde her türlü bezeme hünerini şekillendirebilirler. Taşın minimum fireyle değerlendirilmesi için tabii şekline ve cinsine en uygun model seçilir. Bedenine kavuşan lületaşı dolaylı ısıtmayla uzun sürede kurutulur ve en minik kusuru gösterecek mükemmellikte çok ince zımparalanır. Beyazlatılmış ve yeteri kadar ısıtılmış balmumuna batırılarak cilalandıktan sonrasında yüzeyden itibaren sıcak balmumu emdirilmiş lületaşı eserler ovularak parlatılır. Sonunda ışık ve gölgenin, üstünde en cilveli oyunlarını oynadığı lületaşı, tüm görkemi ve eşsiz fildişi görünümüyle kendine yaşam ortağı bulmaya hazırdır.

38861luletasi05


DüNYADA LüLETAŞI üRETİMİ


Bugün aralarında ABD, Avusturya, Hollanda, Belçika ve Almanya'nın bulunmuş olduğu pek çok ülkeye yılda minimum 1-1.5 milyon usdlik lületaşı ihracı gerçekleşiyor. Türkiye haricinde Yunanistan, İspanya, Rusya, Fransa, Fas, ABD, Madagaskar ve Kenya'da da lületaşı ve benzeri minerallerin üretimi yapılıyor. Dünyanın beyazlık, hafiflik ve verimlilik yönünden en kaliteli sepiyolit mineraliyse Eskişehir'dedir. Bu sebeple deniz köpüğü ya da lületaşı ismi kullanıldığında, anlatılmak istenen ne olursa olsun ‘Eskişehir taşı'dır. Eskişehir'den geçen fay hatlarının ve buna bağlı kaplıca oluşumlarının bu bölgedeki taşın standardını artırdığı düşünülüyor. Eskişehir civarında Nemli, Yakaboyu ve Karatepe bölgeleri başta olmak suretiyle yerin 380 metreye kadar çeşitli derinliklerinden lületaşı çıkarılıyor.

(Alıntı)




Eskişehir'in Deniz Eksiğini Giderecek Proje : KENT PARK


Reis Büyükerşen'in tasarımlarıyla şekillenen ve Eskişehirlilerin merakla beklediği, Şehir Park Projesi tamamlanma aşamasına geldi. Alışılagelmiş park anlayışının ötesinde her şeyi ile Eskişehir'in yeni yüzünü yansıtan Şehir Park'ta 350 metrelik suni plaj içeriyor. Eskişehir benzer biçimde Anadolu bozkırında yer edinen kentlerin, deniz ve plaj özlemini giderebilecek bir büyük proje ilk kez şehrimizde hayata geçirildi. Paris, Viyana kentleri benzer biçimde içinden çok büyük nehirlerin geçmiş olduğu kentlerde halkın “su kenarında yazları güneşlenmek için oluşturulan, fakat suyunda yüzülmeyen suni plajların yüzülebilecek olanı, Büyükerşen'in düşüncesi olarak, Eskişehir'de gerçekleştirildi. 1998 senesinde Şeker Fabrikası önünde konut yapılmak suretiyle planlanarak temeli atılan ortalama 300 dönümlük arazi 1999-2004 yılındaki Büyükşehir Belediye Meclisi'nce yeşil alan duyuru edilmiş ve Şehir Park Projesi olarak programa alınmıştı. Reis Büyükerşen mevzu ile ilgili şunları söylemiş oldu: “Bizler çocukluğumuzda yüzmeyi Porsuk Çayı'nda öğrenmiştik. O zamanlar Porsuk Çayı'nda 1970'lerde süregelen kirlenme yoktu. Porsuk'ta balık tutardık. Reis olarak seçildikten sonrasında, Porsuk'un yeniden eski günlerine döndürülerek, yaz tatillerinde deniz kenarlarına gidemeyen ailelerin şimdiki ve gelecekteki evlatları bizlerin 40 yıl ilkin yapmış olduğu benzer biçimde Eskişehir'de ve daha güvenlikli koşullarda yüzme öğrensinler ve şehrin yaz aylarındaki bunaltıcı sıcağından kurtulmak isteyen hemşehrilerimiz de deniz özlemlerini bu şehirde oluşturulacak bir plajda gidersinler istedim. Şimdiki Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyeleri'nden Büyükşehir Belediye Meclisi'ne gelen üyelerin finansman mevzusundaki tüm engellemelerine karşın, çok şükür ki, Eskişehirliler, çocuklarımız ve gençlerimiz için bugün bu hayalimi de gerçekleştirdim. Çok bahtiyarım.†şeklinde konuştu. Şehir Park'ta Porsuk'tan bir kol alınarak oluşturulan Plaj, yaz aylarında klorlanan artezyen suyu ile yüzmek için sıhhatli hale de getiriliyor. Reis Büyükerşen'in her ayrıntısı ile bizzat ilgilenilmiş olduğu Şehir Park'ta Eskişehirliler'in yazın deniz keyfini yaşabilecekleri 350 metre uzunluğunda suni plaj, açık ve kapalı yüzme havuzları, restoranlar, büyük bir gölet, çocuk oyun alanları, at binme alanları benzer biçimde pek çok toplumsal donatı da yer aldı.

(Alıntı)



eskisehirdeniz


Eskişehir

Eskişehir

Eskişehir

Eskişehir

Eskişehir

Eskişehir

Eskişehir

getimageh


Eskişehir - Gece Fotografları

isiklandirma01

isiklandirma03

eskisehir1

6310kuzeykodak445ag7






Eskisehir doktorlar caddesi by umuti







  • Eskişehir - Merkez - Eskişehir Spor Lisesi


  • Sarıcakaya - Eskişehir


  • İnönü - Eskişehir


Kaynak:msxlabs.org

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Eskişehir
Eskişehir
http://img410.imageshack.us/img410/7170/eskisehr1hj9.png
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/eskisehir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/eskisehir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content