Hayvancılık Tarımsal faaliyetlerin önemli bir kolu olan hayvancılık, dünyada kırsal kesimde yaşayan insanların ekonomik uğraşı düzenlerinden...
Hayvancılık
Tarımsal faaliyetlerin önemli bir kolu olan hayvancılık, dünyada kırsal kesimde yaşayan
insanların ekonomik uğraşı düzenlerinden biridir. Ülkemizde kırsal uğraşı
düzeni içinde genellikle tarımsal faaliyetlerin yanında ikinci derecede yer alan hayvancılık,
yardımcı bir gelir kaynağıdır. Ancak, hayvancılık faaliyetleri özellikle dağlık
bir araziye sahip kırsal kesimlerde ön plana geçerek, birinci derecede etkili ekonomik
faaliyet haline dönüşebilir.
Yakın yıllara kadar bir tarım ülkesi olarak kabul edilen ülkemizde hayvancılık hem
hayvansal ürünlerden (et, süt, deri, yumurta, tarlalara gübre, yakacak olarak tezek
vb.) hem de gücünden (yük taşıma, tarla sürme, ulaşım aracı olarak) faydalanmak
amacıyla sürdürülmüştür. Günümüzde de artan nüfusun beslenmesinde ve sanayiye
hammadde sağlanmasında (yünlü, ipekli dokuma, deri ve kösele vb.) önemli yer
tutan hayvancılık, ulusal ekonomimizin %20'sini oluşturur.
Ülkemizde hayvancılık büyük ölçüde açık mera hayvancılığı şeklinde başka bir deyişle
ekstansif yöntemlerle fazla emek harcamadan yapılır. İklim koşulları nedeniyle
ilkbahara cılız bir biçimde çıkan hayvanlar, otlak alanı bulmak için göçebe olarak
dolaştırılır. İlkbaharda alçak otlak alanlarda otlatılan hayvanlar, yazın kurak geçmesi
nedeniyle daha serin olan ve ot örtüsünün daha yoğun olduğu yaylalara çıkarılır.
Yaylacılık adı verilen bu faaliyet biçimi sonbahar mevsiminde yüksek yaylalara
kışın erken gelmesi nedeniyle tekrar alçak alanlara inilmesi biçiminde devam eder.
Hayvanlar kışı ağıl adı verilen etrafı çitlerle çevrili, bazı bölümlerin üstü örtülü olan
barınaklarda geçirir. Kışı az bir besin ile tamamlayan hayvanların semirmesi ilkbahar
ve yaz aylarında olur. Ayrıca hayvanların açık merada otlatılması yanında, tarlalarda
anız denen bazı endüstri bitkilerinin küspeleri de yedirilir.
Ülkemiz yüzölçümünün %21.2'sini oluşturan çayır ve otlaklar, hayvan sayısı nedeniyle
yetersiz kalmakta ve otlaklarımız aşırı otlatma sorunu ile karşılaşmaktadır.
Hayvancılığın daha modern ve verimli şekli ahır hayvancılığıdır. Temiz ve fenni ahırlarda
kültüre edilmiş hayvanların besin değeri yüksek fabrika yemlerinin yanı sıra kepek,
küspe, arpa kırığı, fiğ, yulaf gibi besin maddeleri ile beslenmesi ve veteriner kontrolünde
bakılıp aşılanması yöntemi olan ahır hayvancılığına besi hayvancılığı adı da verilir.
Ülkemizde özellikle son yıllarda artan kent nüfusunun gereksinimini karşılamak
için modern çiftlikleri (büyük ve küçük baş hayvan, tavuk ve balık çiftlikleri)
kurulmaktadır.
Hayvanların kültüre edilmesi, daha fazla hayvansal ürün elde edilmesi amacıyla
ülkemizde bilimsel yöntemlerle çalışan haralar kurulmuştur. Bunların ilki 1913 yılında
Eskişehir Çifteler'de kurulan haradır. Bunu 1924'de Bandırma yakınında Karacabey'de
kurulan hara izlemiştir. Bu harada at ve montafon cinsi sığır yetiştirilmektedir.
Bugün yurdumuzda Tarım Bakanlığına bağlı 24 adet hayvan ıslah ve
araştırma enstitüsü (Sultansuyu-Malatya, Çukurova-Adana, Karaköy-Samsun, Gelemen-
Samsun, Altındere-Van vb.) vardır.
Ülkemizde beslenen çeşitli cinsteki hayvanların sayısı yıldan yıla değişiklikler (artış
ve azalış) gösterir. Nitekim 1935 yılında 34.6 milyon başken, 1950'de 55.2, 1970'de 73,
1982'de 85.4, 1990 yılında 65.176 milyon baş hayvandır.
Türkiye'de hayvan yetiştirme bakımından A.B.D., Brezilya, Arjantin, Rusya, Çin,
Avustralya gibi ülkelerden sonra gelmekle beraber, Avrupa'da hayvansal ürün pazarlayan
birkaç ülkeden biridir. Ortadoğu ülkeleri içinde ise tektir.
Ülkemizde beslenen hayvanların dağılış alanları farklıdır. İklim ve relief şartlarına
göre farklı türler değişik bölgelerimizde görülür.
YORUMLAR