İdeoloji çeşitleri nelerdir? Aradığım cevap bu değildi genel olarak verilen ideolojiyi değilde özel olarak verilen ideoloji çeşitler...
İdeoloji çeşitleri nelerdir?
Aradığım cevap bu değildi genel olarak verilen ideolojiyi değilde özel olarak verilen ideoloji çeşitleri nelerdir, onu soruyorum?
Aradığım cevap bu değildi genel olarak verilen ideolojiyi değilde özel olarak verilen ideoloji çeşitleri nelerdir, onu soruyorum?
İdeoloji Çeşitleri “İdeolojileri farklı yönlerde tasnife tutmak mümkündür. Birinci tasnif “içeriklerine göre†yapılır. İçerdikleri fikrin, mevcut durumun (statüko) savunmasına veya değiştirilmesine yönelik olduğuna göre ideolojileri ikiye ayırabiliriz:
1- İktidar ideolojileri (veya muhafazakâr ideolojiler)
“Muhalefet ideolojilerini de “muhalefetin derecesiâ€ne göre iki gruba ayırmak gerekir;
1. Reformist ideolojiler
2. Devrimci ideolojiler.
“İdeoloji türlerinin tespitinde kullanılabilecek bir başka ayrım kriteri, ideolojilerin kullandıkları yöntemlere, taktiklere göre belirlenir. Buna göre de ideolojiler: İkna yöntemi kullanan, organizasyona ağırlık veren, zora ve baskıya yönelen, ideolojiler olmak üzere sınıflandırılabilir. Bu iki kriter içinde nispeten daha önemli olan birinci kriterdir. Önce bu kritere göre yapılan ayrımı inceleyelim.
İktidar ideolojileri, mevcut ekonomik, siyasal, dini, ahlaki, kültürel gibi toplum yaşamında mevcut olan sistemleri savunan, onları rasyonalize eden yani işleyişlerinin doğru ve haklı olduğunu savunan ideolojilerdir. Muhalefet ideolojileri ise, mevcut ekonomik, siyasal, dini, ahlaki, kültürel vb. gibi toplum yaşamında mevcut olan sistemlere karşı olan, onları eleştiren ve onlar yerine ne tür sistemlerin ikame edilmesi gerektiğini öne süren ideolojilerdir.
Toplumda geçerli olan dolayısıyla hem yasalar, hem toplum gelenekleri ve hem de bireysel düşünce yönünden tasvip gören ve desteklenen sistemler; zaman içinde bu destekleri kaybedebilirler. Başka değer yargıları, başka ilişkiler, başka kurumlar ve başka davranışlar; toplumsal ve bireysel yaşamı etkilemeye başlar. Böyle bir değişiklik eğitim sisteminden lanabileceği gibi, gazete, radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçlarından da lanabilir Turizm ve dış ticaret gibi uluslararası ilişkiler nedeniyle yabancı ülkelerden “ithal†edilebilir veya başka devletlerin bilinçli destek ve propagandaları ile suni bir şekilde başlatılabilir.
Bu tür değişmeler yavaş veya hızlı bir biçimde “muhalefet ideolojileriâ€ni oluşturur. Toplumda artık ideolojiler arası çatışma başlamıştır. İdeolojiler arası böyle bir çatışmanın siyasal bir bunalıma dönüşmesi kolaylıkla mümkündür. Çünkü iktidar ideolojisi, adından da anlaşılacağı üzere ülke içinde sadece fertlerin değil siyasal iktidarın da desteğine sahip bir ideoloji halindedir. İktidar ideolojisi çoğu defa yasalarla korunmuş olduğu gibi, tüm eğitim ve kitle haberleşme sistemi, bilerek veya bilmeyerek, iktidar ideolojisinin yayılması ve güçlenmesi görevini üstlenmiş olabilir.
Bunun içindir ki demokrasi ve ondan lanan kişisel özgürlükler çağdaş batı uygarlığının ayrılmaz bir parçasıdır. Burada bir önemli noktanın aydınlığa kavuşturulması gerekir. İktidar ideolojileri bir derebeyinin, bir diktatörün veya bir faşist yönetimin desteklenmesine yönelikse, muhalefet ideolojilerinin ortaya çıkması ve hızla güçlenip iktidar ideolojisini alt etmesi ve yeni düzeni kurması; istenen bir durumdur. Ancak muhalefet ideolojileri bazen toplumun çoğunluğunca desteklenen meşru bir rejime ve onun ideolojisine karşı da oluşabilir.
İktidar ideolojileri, toplumun tüm davranışını belirler. Bu tür davranışlar arasında kuşkusuz en önemlisi siyasal iktidarın davranışlarıdır. Siyasal iktidar, toplumsal amaçları belirlemede olduğu kadar, bu amaçlara ulaşmak için seçilecek araçları belirlemede de, iktidar ideolojilerinin etkisi altındadır.
Mesela liberal ideolojinin egemen olduğu toplumlarda siyasi iktidar, işsizliği önlemek için çeşitli teşvik önlemleri (ucuz kredi, vergi muafiyeti gibi) ile özel sektörün istihdam gücünü arttırmaya yönelirken, Marksist bir siyasi iktidar, devlet işletmelerinde “zorunlu istihdam†gibi doğrudan istihdam arttırıcı bir araç kullanır.
İktidar ideolojilerinin de zaman içinde sabit olduğu sanılmamalıdır. Bir taraftan değişen koşullar, diğer taraftan da muhalefet ideolojilerinin baskıları, iktidar ideolojilerini, belli bir özü korumakla birlikte, devamlı değişmeye zorlar. Mesela; kapitalist sistem, “piyasa mekanizmasının serbest çalışması†ilkesine bağlı kalmakla birlikte zaman içinde ekonomiye gerektiğinde müdahale eden bir “Refah Devleti†anlayışına ulaşmıştır. Öte yandan “devlet mülkiyetiâ€ne ve “merkezi planlamaya†sıkı sıkıya bağlı Marksist sistemlerin bazıları “piyasa sosyalizmi†adı verilen ve işçilerin, mülkiyeti devlete ait olan işletmelerin yönetimini üstlendikleri sistemlere yöneldiği gibi, küçük tarım ve sanayi işletmelerinde özel mülkiyete yer vermişlerdir.
Muhalefet ideolojileri, bir taraftan kendi niteliklerine göre diğer taraftan da iktidar ideolojisinin toplum tarafından benimsenme ve desteklenme derecesine göre; ya sadece iktidar ideolojisine eleştiriler yönelterek ve iktidar ideolojisinde reformların gerekli olduğunu öne sürerek (reformist ideoloji) ya da köklü değişiklikler gerektiğini savunarak (devrimci ideoloji) ortaya çıkabilirler.
“İktidar ve muhalefet ideolojileri, amaçlarını gerçekleştirmek için kullandıkları yönteme göre de farklılık gösterirler. Her biri ikna, organizasyon ve baskı yöntemlerinden birine veya birkaçına başvurabilir. Amaçlar ne kadar önemli ve yaygınsa ve bir ideoloji Statükoya ne kadar şiddetli bir eleştiri yöneltiyorsa ikna ve organizasyona da önem vermekle birlikte, daha çok zora ve şiddete başvuracaktır. Buna karşılık eleştiriler sınırlı, reform istekleri mevcut yapıda önemli değişmeleri gerektirmiyorsa siyasi organizasyon düzenlemeleri ve ikna yöntemleri yeterli olacaktır.
Diğer bir taraftan ideolojileri katı ve yumuşak veya sağ ve sol olmak üzere iki gruba da ayırmak mümkündür. İdeolojilerin bu sınıflandırması ideoloji gerçeğini daha iyi anlamak ve açıklamak bakımından faydalı olduğu gibi farklı ideolojileri aynı kefeye koymanın da sıkıntısını gidermektedir.
Siyasi düşünceleri sağcılık veya solculuk olarak belirtmek ilk defa Fransız Devrimi ile gerçekleşmiştir. Fransız Devriminden sonra toplanan ulusal meclis üyeleri düşüncelerine göre mecliste kralın sağ ve sol tarafına oturmuşlardır. Kralın sağ tarafında oturanlar eski düzeni savunan, kralın otoritesini kabul eden üyeler iken kralın solunda oturanlar kralı veto eden düzenin değişmesini isteyen üyelerdir. Bu tarihten sonra sağcılık “hiçbir yenileşmeyi istemeyerek kurulu düzenin olduğu gibi korunmasını savunan ve bu bakımdan evrimsel değişikliği yeğleyen solculuğun karşısında yer alan tutum olarak tarihe geçmiştir.
Solculuk ise “ anamalcı toplumsal, ekonomik düzene değişik biçim ve ölçütlerle karşı olan, ekonomik siyasal erki yine değişik biçim ve ölçütler de halkın iyi olmasını savunan düşünce ve eylem akımlarının genel adı olarak tanımlanmaktadır.
Diğer bir ayrım ise katı ve yumuşak ideolojiler olarak yapılmıştır. “Katı ideolojide dogmatizm, değişmezlik ve kutsallık iddiası vardır. Yumuşak ideoloji de ise pragmatik ve esnektir. Kutsallık iddiası taşımaz. Karşı görüşlere ideolojilere karşı hoşgörüsüzlük de katı ideolojinin başka bir özelliğidir. Marksizm ve Nasyonal Sosyalizm katı, Kapitalizm ise yumuşak ideolojiye örnek gösterilebilir.
Sebep: iç başlık
Kemik çeşitleri nelerdir?
İdeoloji
Karton çeşitleri nelerdir?
Siyasal ya da toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir toplumsal sınıfın davranışlarına yön veren politik, hukuksal, bilimsel, felsefi, dinsel, moral, estetik düşünceler bütünü. En basit tabirle bir ideoloji, düzenlenmiş, yapılanmış bir fikirler bütünüdür.
Terimin tarihçesi
İdeoloji denilen düşünce formunun ortaya çıkışı çok daha eskilere, insanın düşünce tarihinin başlangıcına kadar öncelere uzatılabilir olmakla birlikte, ideoloji teriminin tarihi modern zamanlara, 18.yüzyıl sonrasına aittir. Daha Francis Bacon'ın çalışmalarında ideoloji fikrinin bir formunu bulmak mümkündür.Onun İdoller önermesinin içeriğini oluşturan kavramlar, ideoloji tartışmalarında yürütülen konu başlıklarıyla doğrudan ilintilidir.Bu nedenle ideolojinin tarihcesini araştıranlar genel olarak Bacon'dan hareketle bir tarihce sunarlar.
Böyle olmakla birlikte, özel olarak İdeoloji sözcüğü, Destutt de Tracy tarafından 18. yüzyılın sonlarında "fikirler bilimi"ni tanımlamak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Başlangıçta pozitif bir içeriğe sahiptir bu disiplin ve mevcut fikirlerin doğruluk ve yanlışlıklarını, geçerliliklerini ve geçersizliklerini değerlendirme iddiasındadır.
Sonradan tanımı ve içeriği değişimlere uğrayacak ve tamamen karşıt konumlarda değerlendirilecektir.İdeoloji sözcüğünün birçok farklı kullanımı ve tanımı mevcuttur. Bunların önde gelenlerinden biri de Marksist ideoloji tanımlamasıdır ki, bu genel ideoloji tanımından farklılıklar gösterir.Marks ideolojinin negatif anlaşılışını ortaya koymuştur ki, buna göre ideoloji yanlış bilginin ya da yanılsamalı düşüncenin bizzat kendisidir.
İdeoloji teorisi
İlk olarak dikkat edilmesi gereken nokta ideoloji ile ideolojilerin birbirine karıştırılmaması gereğidir.İdeoloji bu ayrımda belli bir düşünce formunu ya da bilinç biçimini gösterir; buna karşılık ideolojiler ise, belirli bir anlamda bir araya toplanmış ve çeşitli toplumsal grupların kendilerini ifade etmek için oluşturdukları fikirler/değerler kümesini dile getirir.Ayrımı netleştirmek için ilkini ideoloji, ikincisini ise politik ideolojiler olarak anlamakta fayda vardır.
Kuramsal alanda, İdeoloji teorisi olarak bilinen bir bölge mevcuttur.İdeolojinin tanımlanmasından işleyiş mekanizmasının belirlenip ortaya konulmasına ve bu yönde diğer düşünce biçimlerinden ayrımlanmasina kadar, çeşitli konu başlıkları bu teorik alanın içeriklerini oluşturur.Kapsamı dolayısıyla ideoloji teorisi oldukça zorlu bir alandır ve bu konuda ortaya konulan çalışmalar her zaman çok katmanlı olmak durumdadır.İdeoloji teorisinde, bir yanda epistemolojik sorunsallara öte yandan da değer-yargıları alanına bağlı olarak tartışmalar yürütülmektedir.Çeşitli ideoloji teorileri mevcut olmakla birlikte, en genel anlamda ideolojiye iki yönlü bir yaklaşımın şekillenmiş öldüğünü söyleyebiliriz.Bunlar pozitif ve negatif ideoloji anlayışlarıdır.Pozitif anlayış ideolojiyi olumlu olarak anlayıp onu yadsımazken, negatif anlayış onu bir yanlışlık meselesi olarak değerlendirip yadsır ve ona karşı dogruluk'u çıkarır.
Marksist ideoloji teorisi
İdeoloji teorisi icinde Marksist düşünürler önemli bir ağırlığı oluşturur.Marks, Lenin, Gramsci, Lukacs, Frankfurt Okulu, Althusser gibi düşünürlerin bu alanda çalışmaları olmuştur. Bunun dışında, ideoloji teorisiyle ilgilenen öteki düşünürlerin de marksizmle etkileşimli (karşıt ya da yana) olarak çalışmalarını yürütmeleri sözkonusudur.
Marksist ideoloji, negatif ideoloji anlayışının belirgin bir örneğini verir.Buna göre ideoloji, en genel anlamda "yanlış bilinç"tir. Bu anlayışı, kuramsal bir çabayla ilk olarak Marks'ın yapıtlarında iki ayrı şekilde görmek mümkündür. Daha sonra Marksizmin gelişimi içinde bu iki eğilim kendine gelişim yolları bulur. Lenin, Antonio Gramsci, Georg Lukács, Louis Althusser gibi isimler farklı okumalarla özgül ideoloji tanımlarını verirler.Dolayısıyla,İdeoloji teorisinin epistemolojik ve felsefi gelişiminin ana larından birisinin Marksizm olduğu kabul edilir. İdeolojinin pozitif ve negatif anlaşılışından çeşitli teoriler bu alan içinde yetkin olarak geliştirilmiştir.
Marks'ta yanlış bilinç olarak ideoloji tanımlamasının ilk şeklini Alman Ideolojisi'nde görülür. İdeoloji, bireylerin bilincindeki gerçekliğe dair yanlış bir bilinç ya da bilgi durumudur burada. Nitekim başlangıç yapıtlarında Marx; hem Din'i hem de felsefe'yi ideolojinin çeşitli biçimleri olarak eleştiri konusu yapmaktadır.Buna göre din ve felsefe, gerçekligi başaşağı ederek, çarpıtarak, yanılsatarak bireylerin bilinçlerini belirlemektedirler.
Marx'ta görülen belirgin ikinci bir ideoloji anlayışı ise, Kapital'in ünlü Meta fetişizmi bölümünde görülür. Meta fetişizmi gerçekten de, ideoloji teorisinin gelişiminde özgün bir yer tutar ve bir anlamda maddeci bir ideoloji anlayışının ilk örneğini verir. Marx, gerçi burada da yanlış bilinç nosyonuna bağlıdır, yani epistemolojik olarak yine aynı doğruluk-yanlışlık ya da yanılsama-gerçeklik fikrinin içinde durur. Ancak burada Marx, Alman İdeolojisi'deki düşünceden daha farklı olarak, ideolojiyi bireysel bir bilinç ya da yanılgı sorunu olmaktan çıkarır ve yeniden tanımlar.
Buna göre yanlış bilinç bireylerin bir yanlış görmesi meselesi değil, genel toplumsal yapının maddi temeli tarafından belirlenmesi meselesidir. Metaların üretiminden dolaşımına kadar tüm maddi süreçler ideolojinin temelini oluşturur;yani metaların fetişist niteliği, belirli bir bilinç'in oluşmasına ve yayılmasına neden olur. İdeoloji, bireylerden bağımsız olarak, metaların fetişist niteliğiyle yanlış bilinç (kapitalist sistemin kendi kendisini meşrulaştırımı) olarak dolaşıma girmektedir. Bu ideoloji anlayışında da Marx'ın aynı epistemolojik ayrımları ve sistemi kullandığı açıktır. Değişen, ideolojinin tanımlanmasında daha maddi bir yöne doğru geçiştir. Böylece Marx, "maddeyi belirleyen düşünce değil düşünceyi belirleyen maddedir" felsefi ilkesine uygun bir ideoloji anlayışı ortaya koymuş olmaktadır.
Bilim-ideoloji karşıtlığı
İdeoloji fikrinin temelinde, kuramsal olarak epistemolojinin temel meseleleri başlangıcından itibaren bulunmaktadır. Bu meseleler elbette bilginin niteliğine ilişkin ayrımlara dayanmaktadır öncelikle; doğru/yanlış, yanılsama/gerçeklik, nesnel/öznel, öz/görünüş vb. gibi. Marx bu epistemolojik konular bağlamında kendi ideoloji teorisini kurarken, yanlış bilinç olarak ideolojinin karşısına doğru bilginin kaynağı olarak bilimi koymaktadır.Bilim-ideoloji karşıtlığının kuramsal bir statü kazanması böylece temellenir.
Buna göre, ideoloji yanlış biliştir ve buna karşılık bilim hakikâti temsil eder. Epistemolojik düzlemdeki doğru-yanlış ayrımı ya da karşıtlığı, burada bilinç düzeyindeki bir ayrım olarak kullanılır ve ideoloji-bilim ayrımıyla ortaya konulur.
Daha sonra, Marksizm içinden ve dışından ideoloji teorisi önemli gelişmeler kaydedecek ve hem pozitif hem de negatif anlaşılış biçimleri geliştirilecektir. 20.yüzyıldaki gelişiminde daha çok negatif anlamda anlaşılan ve epistemelojik ayrımları kullanan ideoloji teorisinin eleştirildiği görülmektedir. İdeoloji sorununu bir doğruluk-yanlışlık meselesinden çıkarmaya yönelik bir tutum sözkonusudur burada. Postmodern yaklaşımlarda ise genel olarak ideoloji sorunsalı, yani "yanlış bilinç" ya da biliş meselesi tamamen dışta bırakılmaya çalışılmaktadır.
Terimin tarihçesi
İdeoloji denilen düşünce formunun ortaya çıkışı çok daha eskilere, insanın düşünce tarihinin başlangıcına kadar öncelere uzatılabilir olmakla birlikte, ideoloji teriminin tarihi modern zamanlara, 18.yüzyıl sonrasına aittir. Daha Francis Bacon'ın çalışmalarında ideoloji fikrinin bir formunu bulmak mümkündür.Onun İdoller önermesinin içeriğini oluşturan kavramlar, ideoloji tartışmalarında yürütülen konu başlıklarıyla doğrudan ilintilidir.Bu nedenle ideolojinin tarihcesini araştıranlar genel olarak Bacon'dan hareketle bir tarihce sunarlar.
Böyle olmakla birlikte, özel olarak İdeoloji sözcüğü, Destutt de Tracy tarafından 18. yüzyılın sonlarında "fikirler bilimi"ni tanımlamak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Başlangıçta pozitif bir içeriğe sahiptir bu disiplin ve mevcut fikirlerin doğruluk ve yanlışlıklarını, geçerliliklerini ve geçersizliklerini değerlendirme iddiasındadır.
Sonradan tanımı ve içeriği değişimlere uğrayacak ve tamamen karşıt konumlarda değerlendirilecektir.İdeoloji sözcüğünün birçok farklı kullanımı ve tanımı mevcuttur. Bunların önde gelenlerinden biri de Marksist ideoloji tanımlamasıdır ki, bu genel ideoloji tanımından farklılıklar gösterir.Marks ideolojinin negatif anlaşılışını ortaya koymuştur ki, buna göre ideoloji yanlış bilginin ya da yanılsamalı düşüncenin bizzat kendisidir.
İdeoloji teorisi
İlk olarak dikkat edilmesi gereken nokta ideoloji ile ideolojilerin birbirine karıştırılmaması gereğidir.İdeoloji bu ayrımda belli bir düşünce formunu ya da bilinç biçimini gösterir; buna karşılık ideolojiler ise, belirli bir anlamda bir araya toplanmış ve çeşitli toplumsal grupların kendilerini ifade etmek için oluşturdukları fikirler/değerler kümesini dile getirir.Ayrımı netleştirmek için ilkini ideoloji, ikincisini ise politik ideolojiler olarak anlamakta fayda vardır.
Kuramsal alanda, İdeoloji teorisi olarak bilinen bir bölge mevcuttur.İdeolojinin tanımlanmasından işleyiş mekanizmasının belirlenip ortaya konulmasına ve bu yönde diğer düşünce biçimlerinden ayrımlanmasina kadar, çeşitli konu başlıkları bu teorik alanın içeriklerini oluşturur.Kapsamı dolayısıyla ideoloji teorisi oldukça zorlu bir alandır ve bu konuda ortaya konulan çalışmalar her zaman çok katmanlı olmak durumdadır.İdeoloji teorisinde, bir yanda epistemolojik sorunsallara öte yandan da değer-yargıları alanına bağlı olarak tartışmalar yürütülmektedir.Çeşitli ideoloji teorileri mevcut olmakla birlikte, en genel anlamda ideolojiye iki yönlü bir yaklaşımın şekillenmiş öldüğünü söyleyebiliriz.Bunlar pozitif ve negatif ideoloji anlayışlarıdır.Pozitif anlayış ideolojiyi olumlu olarak anlayıp onu yadsımazken, negatif anlayış onu bir yanlışlık meselesi olarak değerlendirip yadsır ve ona karşı dogruluk'u çıkarır.
Marksist ideoloji teorisi
İdeoloji teorisi icinde Marksist düşünürler önemli bir ağırlığı oluşturur.Marks, Lenin, Gramsci, Lukacs, Frankfurt Okulu, Althusser gibi düşünürlerin bu alanda çalışmaları olmuştur. Bunun dışında, ideoloji teorisiyle ilgilenen öteki düşünürlerin de marksizmle etkileşimli (karşıt ya da yana) olarak çalışmalarını yürütmeleri sözkonusudur.
Marksist ideoloji, negatif ideoloji anlayışının belirgin bir örneğini verir.Buna göre ideoloji, en genel anlamda "yanlış bilinç"tir. Bu anlayışı, kuramsal bir çabayla ilk olarak Marks'ın yapıtlarında iki ayrı şekilde görmek mümkündür. Daha sonra Marksizmin gelişimi içinde bu iki eğilim kendine gelişim yolları bulur. Lenin, Antonio Gramsci, Georg Lukács, Louis Althusser gibi isimler farklı okumalarla özgül ideoloji tanımlarını verirler.Dolayısıyla,İdeoloji teorisinin epistemolojik ve felsefi gelişiminin ana larından birisinin Marksizm olduğu kabul edilir. İdeolojinin pozitif ve negatif anlaşılışından çeşitli teoriler bu alan içinde yetkin olarak geliştirilmiştir.
Marks'ta yanlış bilinç olarak ideoloji tanımlamasının ilk şeklini Alman Ideolojisi'nde görülür. İdeoloji, bireylerin bilincindeki gerçekliğe dair yanlış bir bilinç ya da bilgi durumudur burada. Nitekim başlangıç yapıtlarında Marx; hem Din'i hem de felsefe'yi ideolojinin çeşitli biçimleri olarak eleştiri konusu yapmaktadır.Buna göre din ve felsefe, gerçekligi başaşağı ederek, çarpıtarak, yanılsatarak bireylerin bilinçlerini belirlemektedirler.
Marx'ta görülen belirgin ikinci bir ideoloji anlayışı ise, Kapital'in ünlü Meta fetişizmi bölümünde görülür. Meta fetişizmi gerçekten de, ideoloji teorisinin gelişiminde özgün bir yer tutar ve bir anlamda maddeci bir ideoloji anlayışının ilk örneğini verir. Marx, gerçi burada da yanlış bilinç nosyonuna bağlıdır, yani epistemolojik olarak yine aynı doğruluk-yanlışlık ya da yanılsama-gerçeklik fikrinin içinde durur. Ancak burada Marx, Alman İdeolojisi'deki düşünceden daha farklı olarak, ideolojiyi bireysel bir bilinç ya da yanılgı sorunu olmaktan çıkarır ve yeniden tanımlar.
Buna göre yanlış bilinç bireylerin bir yanlış görmesi meselesi değil, genel toplumsal yapının maddi temeli tarafından belirlenmesi meselesidir. Metaların üretiminden dolaşımına kadar tüm maddi süreçler ideolojinin temelini oluşturur;yani metaların fetişist niteliği, belirli bir bilinç'in oluşmasına ve yayılmasına neden olur. İdeoloji, bireylerden bağımsız olarak, metaların fetişist niteliğiyle yanlış bilinç (kapitalist sistemin kendi kendisini meşrulaştırımı) olarak dolaşıma girmektedir. Bu ideoloji anlayışında da Marx'ın aynı epistemolojik ayrımları ve sistemi kullandığı açıktır. Değişen, ideolojinin tanımlanmasında daha maddi bir yöne doğru geçiştir. Böylece Marx, "maddeyi belirleyen düşünce değil düşünceyi belirleyen maddedir" felsefi ilkesine uygun bir ideoloji anlayışı ortaya koymuş olmaktadır.
Bilim-ideoloji karşıtlığı
İdeoloji fikrinin temelinde, kuramsal olarak epistemolojinin temel meseleleri başlangıcından itibaren bulunmaktadır. Bu meseleler elbette bilginin niteliğine ilişkin ayrımlara dayanmaktadır öncelikle; doğru/yanlış, yanılsama/gerçeklik, nesnel/öznel, öz/görünüş vb. gibi. Marx bu epistemolojik konular bağlamında kendi ideoloji teorisini kurarken, yanlış bilinç olarak ideolojinin karşısına doğru bilginin kaynağı olarak bilimi koymaktadır.Bilim-ideoloji karşıtlığının kuramsal bir statü kazanması böylece temellenir.
Buna göre, ideoloji yanlış biliştir ve buna karşılık bilim hakikâti temsil eder. Epistemolojik düzlemdeki doğru-yanlış ayrımı ya da karşıtlığı, burada bilinç düzeyindeki bir ayrım olarak kullanılır ve ideoloji-bilim ayrımıyla ortaya konulur.
Daha sonra, Marksizm içinden ve dışından ideoloji teorisi önemli gelişmeler kaydedecek ve hem pozitif hem de negatif anlaşılış biçimleri geliştirilecektir. 20.yüzyıldaki gelişiminde daha çok negatif anlamda anlaşılan ve epistemelojik ayrımları kullanan ideoloji teorisinin eleştirildiği görülmektedir. İdeoloji sorununu bir doğruluk-yanlışlık meselesinden çıkarmaya yönelik bir tutum sözkonusudur burada. Postmodern yaklaşımlarda ise genel olarak ideoloji sorunsalı, yani "yanlış bilinç" ya da biliş meselesi tamamen dışta bırakılmaya çalışılmaktadır.
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
1- İktidar ideolojileri (veya muhafazakâr ideolojiler)
2. Muhalefet ideolojileri.
“Muhalefet ideolojilerini de “muhalefetin derecesiâ€ne göre iki gruba ayırmak gerekir;
1. Reformist ideolojiler
2. Devrimci ideolojiler.
“İdeoloji türlerinin tespitinde kullanılabilecek bir başka ayrım kriteri, ideolojilerin kullandıkları yöntemlere, taktiklere göre belirlenir. Buna göre de ideolojiler: İkna yöntemi kullanan, organizasyona ağırlık veren, zora ve baskıya yönelen, ideolojiler olmak üzere sınıflandırılabilir. Bu iki kriter içinde nispeten daha önemli olan birinci kriterdir. Önce bu kritere göre yapılan ayrımı inceleyelim.
İktidar ideolojileri, mevcut ekonomik, siyasal, dini, ahlaki, kültürel gibi toplum yaşamında mevcut olan sistemleri savunan, onları rasyonalize eden yani işleyişlerinin doğru ve haklı olduğunu savunan ideolojilerdir. Muhalefet ideolojileri ise, mevcut ekonomik, siyasal, dini, ahlaki, kültürel vb. gibi toplum yaşamında mevcut olan sistemlere karşı olan, onları eleştiren ve onlar yerine ne tür sistemlerin ikame edilmesi gerektiğini öne süren ideolojilerdir.
Toplumda geçerli olan dolayısıyla hem yasalar, hem toplum gelenekleri ve hem de bireysel düşünce yönünden tasvip gören ve desteklenen sistemler; zaman içinde bu destekleri kaybedebilirler. Başka değer yargıları, başka ilişkiler, başka kurumlar ve başka davranışlar; toplumsal ve bireysel yaşamı etkilemeye başlar. Böyle bir değişiklik eğitim sisteminden lanabileceği gibi, gazete, radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçlarından da lanabilir Turizm ve dış ticaret gibi uluslararası ilişkiler nedeniyle yabancı ülkelerden “ithal†edilebilir veya başka devletlerin bilinçli destek ve propagandaları ile suni bir şekilde başlatılabilir.
Bu tür değişmeler yavaş veya hızlı bir biçimde “muhalefet ideolojileriâ€ni oluşturur. Toplumda artık ideolojiler arası çatışma başlamıştır. İdeolojiler arası böyle bir çatışmanın siyasal bir bunalıma dönüşmesi kolaylıkla mümkündür. Çünkü iktidar ideolojisi, adından da anlaşılacağı üzere ülke içinde sadece fertlerin değil siyasal iktidarın da desteğine sahip bir ideoloji halindedir. İktidar ideolojisi çoğu defa yasalarla korunmuş olduğu gibi, tüm eğitim ve kitle haberleşme sistemi, bilerek veya bilmeyerek, iktidar ideolojisinin yayılması ve güçlenmesi görevini üstlenmiş olabilir.
Bunun içindir ki demokrasi ve ondan lanan kişisel özgürlükler çağdaş batı uygarlığının ayrılmaz bir parçasıdır. Burada bir önemli noktanın aydınlığa kavuşturulması gerekir. İktidar ideolojileri bir derebeyinin, bir diktatörün veya bir faşist yönetimin desteklenmesine yönelikse, muhalefet ideolojilerinin ortaya çıkması ve hızla güçlenip iktidar ideolojisini alt etmesi ve yeni düzeni kurması; istenen bir durumdur. Ancak muhalefet ideolojileri bazen toplumun çoğunluğunca desteklenen meşru bir rejime ve onun ideolojisine karşı da oluşabilir.
İktidar ideolojileri, toplumun tüm davranışını belirler. Bu tür davranışlar arasında kuşkusuz en önemlisi siyasal iktidarın davranışlarıdır. Siyasal iktidar, toplumsal amaçları belirlemede olduğu kadar, bu amaçlara ulaşmak için seçilecek araçları belirlemede de, iktidar ideolojilerinin etkisi altındadır.
Mesela liberal ideolojinin egemen olduğu toplumlarda siyasi iktidar, işsizliği önlemek için çeşitli teşvik önlemleri (ucuz kredi, vergi muafiyeti gibi) ile özel sektörün istihdam gücünü arttırmaya yönelirken, Marksist bir siyasi iktidar, devlet işletmelerinde “zorunlu istihdam†gibi doğrudan istihdam arttırıcı bir araç kullanır.
İktidar ideolojilerinin de zaman içinde sabit olduğu sanılmamalıdır. Bir taraftan değişen koşullar, diğer taraftan da muhalefet ideolojilerinin baskıları, iktidar ideolojilerini, belli bir özü korumakla birlikte, devamlı değişmeye zorlar. Mesela; kapitalist sistem, “piyasa mekanizmasının serbest çalışması†ilkesine bağlı kalmakla birlikte zaman içinde ekonomiye gerektiğinde müdahale eden bir “Refah Devleti†anlayışına ulaşmıştır. Öte yandan “devlet mülkiyetiâ€ne ve “merkezi planlamaya†sıkı sıkıya bağlı Marksist sistemlerin bazıları “piyasa sosyalizmi†adı verilen ve işçilerin, mülkiyeti devlete ait olan işletmelerin yönetimini üstlendikleri sistemlere yöneldiği gibi, küçük tarım ve sanayi işletmelerinde özel mülkiyete yer vermişlerdir.
Muhalefet ideolojileri, bir taraftan kendi niteliklerine göre diğer taraftan da iktidar ideolojisinin toplum tarafından benimsenme ve desteklenme derecesine göre; ya sadece iktidar ideolojisine eleştiriler yönelterek ve iktidar ideolojisinde reformların gerekli olduğunu öne sürerek (reformist ideoloji) ya da köklü değişiklikler gerektiğini savunarak (devrimci ideoloji) ortaya çıkabilirler.
“İktidar ve muhalefet ideolojileri, amaçlarını gerçekleştirmek için kullandıkları yönteme göre de farklılık gösterirler. Her biri ikna, organizasyon ve baskı yöntemlerinden birine veya birkaçına başvurabilir. Amaçlar ne kadar önemli ve yaygınsa ve bir ideoloji Statükoya ne kadar şiddetli bir eleştiri yöneltiyorsa ikna ve organizasyona da önem vermekle birlikte, daha çok zora ve şiddete başvuracaktır. Buna karşılık eleştiriler sınırlı, reform istekleri mevcut yapıda önemli değişmeleri gerektirmiyorsa siyasi organizasyon düzenlemeleri ve ikna yöntemleri yeterli olacaktır.
Diğer bir taraftan ideolojileri katı ve yumuşak veya sağ ve sol olmak üzere iki gruba da ayırmak mümkündür. İdeolojilerin bu sınıflandırması ideoloji gerçeğini daha iyi anlamak ve açıklamak bakımından faydalı olduğu gibi farklı ideolojileri aynı kefeye koymanın da sıkıntısını gidermektedir.
Siyasi düşünceleri sağcılık veya solculuk olarak belirtmek ilk defa Fransız Devrimi ile gerçekleşmiştir. Fransız Devriminden sonra toplanan ulusal meclis üyeleri düşüncelerine göre mecliste kralın sağ ve sol tarafına oturmuşlardır. Kralın sağ tarafında oturanlar eski düzeni savunan, kralın otoritesini kabul eden üyeler iken kralın solunda oturanlar kralı veto eden düzenin değişmesini isteyen üyelerdir. Bu tarihten sonra sağcılık “hiçbir yenileşmeyi istemeyerek kurulu düzenin olduğu gibi korunmasını savunan ve bu bakımdan evrimsel değişikliği yeğleyen solculuğun karşısında yer alan tutum olarak tarihe geçmiştir.
Solculuk ise “ anamalcı toplumsal, ekonomik düzene değişik biçim ve ölçütlerle karşı olan, ekonomik siyasal erki yine değişik biçim ve ölçütler de halkın iyi olmasını savunan düşünce ve eylem akımlarının genel adı olarak tanımlanmaktadır.
Diğer bir ayrım ise katı ve yumuşak ideolojiler olarak yapılmıştır. “Katı ideolojide dogmatizm, değişmezlik ve kutsallık iddiası vardır. Yumuşak ideoloji de ise pragmatik ve esnektir. Kutsallık iddiası taşımaz. Karşı görüşlere ideolojilere karşı hoşgörüsüzlük de katı ideolojinin başka bir özelliğidir. Marksizm ve Nasyonal Sosyalizm katı, Kapitalizm ise yumuşak ideolojiye örnek gösterilebilir.
Kemik çeşitleri nelerdir?
İdeoloji
Karton çeşitleri nelerdir?
YORUMLAR