Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasaları nedir? Türkiye tarihinde 4 tane ana yasa vardır bunlar 1921 anayasası,1924 anayas...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasaları nedir?
Türkiye tarihinde 4 tane ana yasa vardır bunlar 1921 anayasası,1924 anayasası,1961 anayasası ve 1982 anayasasıdır.Şimdiki kullandığımız ana yasa ise 1982 anayasasıdır.Anayasamız 1982'den 2009'a kadar değiştirilmemiştir sadece anayasa'nın maddelerinde düzeltme ve eklemeler yapılmıştır.
Ek Bilgi;
Alıntı
Türkiye Cumhuriyeti ve önceki dönemleride (Osmanlı İmparatorluğu) dahil olmak suretiyle 5 Anayasa yapılmıştır. Bunlar:
- - Kanun-i Esasi (1876)
- - Teşkilat-ı Esasiye (1921)
- - 1924 Anayasası (1924)
- - 1961 Anayasası (1961)
- - 1982 Anayasası (1982)
Kurtuluş Savaşı esnasında, 20 Ocak 1921'de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu adıyla yeni bir anayasa kabul edildi. Bu anayasada egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu belirtiyordu. Yasama yetkisi de Büyük Millet Meclisi'ne bırakılmıştı. Cumhuriyet'in ilanından sonrasında daha kapsamlı bir anayasaya gereksinim duyuldu. 20 Nisan 1924'te bu amaçla, gene Teşkilat-ı Esasiye Kanunu adını taşıyan yeni bir anayasaya hazırlandı. 1924 Anayasası'yla yasama ve yürütme yetkileri Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bırakıldı. Meclis yasama yetkisini kendisi, yürütme yetkisini de cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu eliyle kullanıyordu. Cumhurbaşkanının onayıyla göreve süregelen bakanlar kurulu meclise karşı görevli sayılmıştı. Kurtuluş Savaşı döneminden başlayarak anayasa sözcüğü karşılığında teşkilat-ı esasiye kanunu kullanıldı. Anayasa sözcüğü ise, 1960'tan sonrasında hukuk sisteminde kullanılmaya başladı.
27 Mayıs 1960'taki askeri darbeden sonrasında yeni bir anayasa hazırlandı. 1961 Anayasası olarak malum bu anayasa, halkoylamasıyla yürürlüğe girdi. Bu anayasada egemenliğin ulusa ilişik olduğu ve sadece yetkili organlarca kullanılabileceği ilkesi benimsendi. Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına dayalı, ulusal, demokratik ve laik bir toplumsal hukuk devleti olarak tanımlandı. Bu anayasayla iki meclisli bir parlamento öngörülmüştü: Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu. Tüm üyelerinin seçimle belirlendiği Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosu'ndan daha çok yetkilerle donatılmıştı. Bu anayasayla yargı organlarının bağımsızlığı, şahıs hak ve özgürlükleri ile toplumsal hakların güvence altına alındı. Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yüksek Hakimler Kurulu benzer biçimde yeni kurumlar oluşturuldu.
12 Eylül 1980'deki askeri darbeden sonrasında Ulusal Güvenlik Konseyi ile Danışma Meclisi (Kurucu Meclis) yeni bir anayasa hazırladı. Bu anayasa 7 Kasım 1982'de meydana getirilen halkoylamasıyla kabul edilerek yürürlüğe girdi. 1982 Anayasası, bazı hak ve özgürlüklere mühim sınırlamalar getirmiş, Anayasa Mahkemesi'nin ve Danıştay'ın denetim yetkilerini azaltmıştır. Son yıllarda, bilhassa Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinin bir gereği olarak, 1982 Anayasası'nda hak ve özgürlükleri genişletici bir takım değişim gerçekleştirilmiştir. 1982 ile 1961 anayasaları içinde temel bir perspektif farkı olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. 61 anayasasında Ulusal Birlik
Komitesi'nin daha geri planda olduğu ve aslında anayasa üstünde söz hakkının Temsilciler Meclisi'nde olduğu bir sistem izlemiş bunun sonucunda da bu güne kadar Türkiye için çıkarılmış en özgürlükçü anayasa oluşmuştur. Fakat 1982 MGK ile durum tersine dönmüştür. Bunun en temel sebebi meclislerin çalışamaması olarak daha güzel bir söylemle 61 anayasının getirmiş olduğu ince eleyen sık dokuyan sistemin tıkanması olarak gösterilebilir. Yürütmenin üstünde büyük bir güç haline gelmiş olan yargı organları onun her işine müdehale edebiliyor bu sırada meclis kısır döngüler içinde dönerek dolaşıyordu. Askerler bu durumda bir "Danışma Meclisi" kurmuş fakat bu meclisin sesi sıska olmaktan öteye gidememiştir.
2001 değişikleri ile anayasaya yeni açılımlar getirilmesine karşın bazı alanlarda hala çok büyük boşlukların olduğu görülmekte ve bazı maddelerin doktrinde açıklanması büyük teknik problemler ortaya koymaktadır.
Sebep: iç başlık
İstanbul'da kaç tane köprü vardır?
Kaç tane burç vardır?
vatanımızda kaç tane göl vardır?
Bu bildiri 'en iyi çözüm' seçilmiştir.
Ek Bilgi;
Alıntı
Türkiye Cumhuriyeti ve önceki dönemleride (Osmanlı İmparatorluğu) dahil olmak suretiyle 5 Anayasa yapılmıştır. Bunlar:
- - Kanun-i Esasi (1876)
- - Teşkilat-ı Esasiye (1921)
- - 1924 Anayasası (1924)
- - 1961 Anayasası (1961)
- - 1982 Anayasası (1982)
Kurtuluş Savaşı esnasında, 20 Ocak 1921'de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu adıyla yeni bir anayasa kabul edildi. Bu anayasada egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu belirtiyordu. Yasama yetkisi de Büyük Millet Meclisi'ne bırakılmıştı. Cumhuriyet'in ilanından sonrasında daha kapsamlı bir anayasaya gereksinim duyuldu. 20 Nisan 1924'te bu amaçla, gene Teşkilat-ı Esasiye Kanunu adını taşıyan yeni bir anayasaya hazırlandı. 1924 Anayasası'yla yasama ve yürütme yetkileri Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bırakıldı. Meclis yasama yetkisini kendisi, yürütme yetkisini de cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu eliyle kullanıyordu. Cumhurbaşkanının onayıyla göreve süregelen bakanlar kurulu meclise karşı görevli sayılmıştı. Kurtuluş Savaşı döneminden başlayarak anayasa sözcüğü karşılığında teşkilat-ı esasiye kanunu kullanıldı. Anayasa sözcüğü ise, 1960'tan sonrasında hukuk sisteminde kullanılmaya başladı.
27 Mayıs 1960'taki askeri darbeden sonrasında yeni bir anayasa hazırlandı. 1961 Anayasası olarak malum bu anayasa, halkoylamasıyla yürürlüğe girdi. Bu anayasada egemenliğin ulusa ilişik olduğu ve sadece yetkili organlarca kullanılabileceği ilkesi benimsendi. Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına dayalı, ulusal, demokratik ve laik bir toplumsal hukuk devleti olarak tanımlandı. Bu anayasayla iki meclisli bir parlamento öngörülmüştü: Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu. Tüm üyelerinin seçimle belirlendiği Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosu'ndan daha çok yetkilerle donatılmıştı. Bu anayasayla yargı organlarının bağımsızlığı, şahıs hak ve özgürlükleri ile toplumsal hakların güvence altına alındı. Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yüksek Hakimler Kurulu benzer biçimde yeni kurumlar oluşturuldu.
12 Eylül 1980'deki askeri darbeden sonrasında Ulusal Güvenlik Konseyi ile Danışma Meclisi (Kurucu Meclis) yeni bir anayasa hazırladı. Bu anayasa 7 Kasım 1982'de meydana getirilen halkoylamasıyla kabul edilerek yürürlüğe girdi. 1982 Anayasası, bazı hak ve özgürlüklere mühim sınırlamalar getirmiş, Anayasa Mahkemesi'nin ve Danıştay'ın denetim yetkilerini azaltmıştır. Son yıllarda, bilhassa Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinin bir gereği olarak, 1982 Anayasası'nda hak ve özgürlükleri genişletici bir takım değişim gerçekleştirilmiştir. 1982 ile 1961 anayasaları içinde temel bir perspektif farkı olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. 61 anayasasında Ulusal Birlik
Komitesi'nin daha geri planda olduğu ve aslında anayasa üstünde söz hakkının Temsilciler Meclisi'nde olduğu bir sistem izlemiş bunun sonucunda da bu güne kadar Türkiye için çıkarılmış en özgürlükçü anayasa oluşmuştur. Fakat 1982 MGK ile durum tersine dönmüştür. Bunun en temel sebebi meclislerin çalışamaması olarak daha güzel bir söylemle 61 anayasının getirmiş olduğu ince eleyen sık dokuyan sistemin tıkanması olarak gösterilebilir. Yürütmenin üstünde büyük bir güç haline gelmiş olan yargı organları onun her işine müdehale edebiliyor bu sırada meclis kısır döngüler içinde dönerek dolaşıyordu. Askerler bu durumda bir "Danışma Meclisi" kurmuş fakat bu meclisin sesi sıska olmaktan öteye gidememiştir.
2001 değişikleri ile anayasaya yeni açılımlar getirilmesine karşın bazı alanlarda hala çok büyük boşlukların olduğu görülmekte ve bazı maddelerin doktrinde açıklanması büyük teknik problemler ortaya koymaktadır.
YORUMLAR