KANU sıf. 1. Kan bulaşmış, kanla lekelenmiş şey için kullanılır: Kanlı ellerini lavaboda yıkamak. Kanlı bir örtü. 2. Az pişirilmiş ...
KANU sıf.
1. Kan bulaşmış, kanla lekelenmiş şey için kullanılır: Kanlı ellerini lavaboda yıkamak. Kanlı bir örtü.
2. Az pişirilmiş et için kullanılır: Kanlı pirzola.
3. Kanlanmış, kan bürümüş: Kanlı göz.
4. Büyük çapta kan dökülmesine yol açmış olan eylem için kullanılır: Kanlı savaşlar. Kanlı kavga.
5. Aşırı sayıda ölümle katliamla belirginleşen şey, çok sayıda insan öldüren kimse için kullanılır: Bir hanedanın kanlı tarihi. Kanlı diktatörlük. Kanlı zalim.
6. Kanı çok olan, yoğun olan kimse için kullanılır.
7. Kanamayla kendini gösteren kimi hastalıklar için kullanılır: Kanlı basur. Kanlı ishal.
8. (Biriyle) kanlı bıçaklı olmak, birbirinin canına kıyacak ölçüde düşman ; olmak: Kim derdi ki bu iki eski dost günün birinde kanlı bıçaklı olacaklar. || Kanlı câp lı, güçlü ve sağlıklı olduğu yüzünden arh taşılan, yüzüne yansıyan kimse için kullar nılır: Kanlı canlı bir genç. || Kanlı katil, çofcç kimseyi vahşice öldürmüş, azgın, hoyrat! kan dökmekten çekinmeyen kimse || Kanlı yaşlar (gözyaşı) dökmek, derin bir acı ve üzüntü içinde ağlamak.
—Cerr Kanlı tedavi, ortopedik tedavi karşıtı olarak kimi zaman bir hastalığın cerrahi tedavisine verilen ad.
—Tar. Kanlı kuyu, Osmanlılar'da işkence yapılan zindan ya da kalelerde cesetlerin atıldığı yere verilen ad. // Kanlı duruşmalar (ing. Bloody Assizes), Ingiltere'de, Monmouth ayaklanmasının bastırılmasından sonra (1685) James ll'nin mahkemelerince alınan misilleme niteliğindeki kararlara verilen ad.
—Tavukç. Kanlı yumurta, iç yapısında, akında, sarısında kan lekeleri bulunan yumurta. (Bk. ansikl. böl.)
—Ted. Kanlı hacamat, deriyi çizdikten sonra üzerine şişe çekerek kan alma.
—Tip. tar. Kanlı basur, dizanteriye halk arasında verilen ad. || Kanlı mizaç, kan fışkıracakmış gibi kırmızı suratlı kişilere yakıştırılan mizaç. (Galenos'a göre, şiddet ve sinirlilik eğilimi ile belirgindir.)
—Vet. Kanlı süt, özellikle ineklerde, meme travmasına ya da doğumdan sonra memede kan toplanmasına bağlı olarak sütte kan bulunması.
a. Katil: Ölürsem kanlım sen olursun.
—ANSİKL. Tavukç. Yumurta, oluşumu sırasında yumurtalıktan ya da yumurta kanalının huni bölümünden geçerken, sarısı buralardaki kan damarlarından gelen kan sızıntısı nedeniyle kanlanabilir. Kan lekeleri yumurta akında da görülebilir Kan lekeleri yumurtanın besin değerini ve yenebilirliğini etkilemez, ama görünümü bozduğundan tüketimde olumsuz etki yapar. Bu nedenle kuluçkaya konacak damızlık yumurtaları, kanlı yumurta yapma oranı çok düşük olan soylardan almak gerekir
1. Kan bulaşmış, kanla lekelenmiş şey için kullanılır: Kanlı ellerini lavaboda yıkamak. Kanlı bir örtü.
2. Az pişirilmiş et için kullanılır: Kanlı pirzola.
3. Kanlanmış, kan bürümüş: Kanlı göz.
4. Büyük çapta kan dökülmesine yol açmış olan eylem için kullanılır: Kanlı savaşlar. Kanlı kavga.
5. Aşırı sayıda ölümle katliamla belirginleşen şey, çok sayıda insan öldüren kimse için kullanılır: Bir hanedanın kanlı tarihi. Kanlı diktatörlük. Kanlı zalim.
6. Kanı çok olan, yoğun olan kimse için kullanılır.
7. Kanamayla kendini gösteren kimi hastalıklar için kullanılır: Kanlı basur. Kanlı ishal.
8. (Biriyle) kanlı bıçaklı olmak, birbirinin canına kıyacak ölçüde düşman ; olmak: Kim derdi ki bu iki eski dost günün birinde kanlı bıçaklı olacaklar. || Kanlı câp lı, güçlü ve sağlıklı olduğu yüzünden arh taşılan, yüzüne yansıyan kimse için kullar nılır: Kanlı canlı bir genç. || Kanlı katil, çofcç kimseyi vahşice öldürmüş, azgın, hoyrat! kan dökmekten çekinmeyen kimse || Kanlı yaşlar (gözyaşı) dökmek, derin bir acı ve üzüntü içinde ağlamak.
—Cerr Kanlı tedavi, ortopedik tedavi karşıtı olarak kimi zaman bir hastalığın cerrahi tedavisine verilen ad.
—Tar. Kanlı kuyu, Osmanlılar'da işkence yapılan zindan ya da kalelerde cesetlerin atıldığı yere verilen ad. // Kanlı duruşmalar (ing. Bloody Assizes), Ingiltere'de, Monmouth ayaklanmasının bastırılmasından sonra (1685) James ll'nin mahkemelerince alınan misilleme niteliğindeki kararlara verilen ad.
—Tavukç. Kanlı yumurta, iç yapısında, akında, sarısında kan lekeleri bulunan yumurta. (Bk. ansikl. böl.)
—Ted. Kanlı hacamat, deriyi çizdikten sonra üzerine şişe çekerek kan alma.
—Tip. tar. Kanlı basur, dizanteriye halk arasında verilen ad. || Kanlı mizaç, kan fışkıracakmış gibi kırmızı suratlı kişilere yakıştırılan mizaç. (Galenos'a göre, şiddet ve sinirlilik eğilimi ile belirgindir.)
—Vet. Kanlı süt, özellikle ineklerde, meme travmasına ya da doğumdan sonra memede kan toplanmasına bağlı olarak sütte kan bulunması.
a. Katil: Ölürsem kanlım sen olursun.
—ANSİKL. Tavukç. Yumurta, oluşumu sırasında yumurtalıktan ya da yumurta kanalının huni bölümünden geçerken, sarısı buralardaki kan damarlarından gelen kan sızıntısı nedeniyle kanlanabilir. Kan lekeleri yumurta akında da görülebilir Kan lekeleri yumurtanın besin değerini ve yenebilirliğini etkilemez, ama görünümü bozduğundan tüketimde olumsuz etki yapar. Bu nedenle kuluçkaya konacak damızlık yumurtaları, kanlı yumurta yapma oranı çok düşük olan soylardan almak gerekir
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR