Kapadokya yöresinin yüzey şekilleri, geçim ları, organik zenginlikleri, zamanı ve kültürel değerleri hakkında bilgi verir misiniz? ...
Kapadokya yöresinin yüzey şekilleri, geçim ları, organik zenginlikleri, zamanı ve kültürel değerleri hakkında bilgi verir misiniz?
Kapadokya
Göreme Millî Parkı ve Kapadokyanın Kayalık Bölümleri*
UNESCO Dünya Miras Sıralaması
- ülke Türkiye
- Tür Karışık
- Kriter i, iii, v, vii
- Referans 357
- Bölge** Türkiye / İç Anadolu
- Koordinatlar 38°39'30″N, 34°51'13″E
Tescil bilgisi- Tescil 1985 (9. Oturum)
Zamanı
İnsan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler'in yaşamış olduğu topraklar daha sonraki dönemlerde Hrıstiyanlığın en mühim merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler, bölgeyi Roma İmparatorluğu'nun baskısından kaçan Hıristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiştir.
Kapadokya bölgesi, başta Nevşehir olmak suretiyle Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerine yayılmış bir bölgedir.
Kapadokya bölgesi, tabiat ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi vakalar Peribacaları'nı oluştururken, zamanı süreçte, insanoğlu da bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bu tarz şeyleri fresklerle süsleyerek, binlerce senelik medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya'nın yazılı zamanı Hititlerle adım atar. Tarih süresince tecim kolonilerini barındıran ve ülkeler içinde ticari ve toplumsal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu'nun da mühim kavşaklarından biridir.
MÖ 12. yüzyılda Hitit İmparatorluğu'nun çöküşüyle bölgede karanlık bir dönem adım atar. Bu zamanda Asur ve Frigya tesirleri taşıyan geç Hitit Kralları bölgeye egemen olur. Bu Krallıklar MÖ 6. yüzyıldaki Pers işgaline kadar sürer.
Bugün kullanılan Kapadokya adı, Pers dilinde "Güzel Atlar ülkesi" anlamına gelir. MÖ 332 senesinde Büyük İskender Persleri yenilgiye uğratır, fakat Kapadokya'da büyük bir dirençle karşılaşır. Bu zamanda Kapadokya Krallığı kurulur. MÖ 3. yüzyıl sonlarına doğru Romalıların gücü bölgede hissedilmeye adım atar. MÖ 1. yüzyıl ortalarında Kapadokya Kralları, Romalı generallerin gücüyle atanmakta ve tahttan indirilmektedir. MS 17 senesinde son Kapadokya kralı ölünce bölge Roma'nın bir eyaleti olur.
MS 3. yüzyılda Kapadokya'ya Hıristiyanlar gelir ve bölge onlar için bir eğitim ve fikir merkezi olur. 303-308 yılları aralığında Hıristiyanlara uygulanan baskılar iyice artar. Fakat Kapadokya baskılardan korunmak ve Hıristiyan öğretiyi yaymak için ideal bir yerdir. Derin vadiler ve volkanik yumuşak kayalardan oydukları sığınaklar Romalı askerlere karşı güvenli bir alan oluşturur.
Anadolu'daki Kapadokya Bölgesi'nin konumu.
4. yüzyıl, sonrasında "Kapadokya'nın Babaları" olarak adlandırılan insanların, süreci olur. Fakat bölgenin önemi, III. Leon'un ikonları yasaklamasıyla zirve noktasına ulaşır. Bu durum karşısında, ikon yanlısı bazı kişiler bölgeye sığınmaya adım atar. İkonoklazm hareketi yüz yıldan fazla sürer (726-843). Bu zamanda birkaç Kapadokya kilisesi İkonoklazm tesirinde kaldıysa da, ikondan yana olanlar burada kolaylıkla ibadetlerini sürdürdüler. Kapadokya manastırları bu devirde oldukça gelişir.
Gene bu dönemlerde, Anadolu'nun Ermenistan'dan Kapadokya'ya kadar olan Hıristiyan bölgelerine Arap akınları adım atar. Bu akınlardan kaçarak bölgeye gelen insanoğlu bölgedeki kiliselerin tarzlarının değişmesine sebep olur. 11. ve 12. yüzyıllarda Kapadokya Selçukluların eline geçer. Bu ve bunu takip eden Osmanlı zamanlarında bölge sorunsuz bir dönem geçirir. Bölgedeki son Hıristiyanlar 1924-26 yıllarında meydana getirilen mübadeleyle, arkalarında güzel mimari örnekler bırakarak Kapadokya'yı terkettiler.
Kapadokya'da mimari doku kimi vakit coğrafi mekanla bütünleşmiş bir yapı sergilemektedir.
Kapadokya'daki taş formasyonlarının Türkçede niçin "Peri bacaları" diye adlandırılmış olduklarını gösteren bir görünüm.
Jeolojik oluşumu
Kapadokya'dan bir görünüm.
(Uçhisar kalesi, Türkiye)
60 milyon yıl ilkin 3. Jeolojik devirde Toroslar terfi etti. Kuzeydeki Anadolu Platosu'nun sıkışmasıyla yanardağlar faaliyete geçti. Erciyes, Hasandağı ve ikisinin içinde kalan Göllüdağ, bölgeye lavlar püskürttü. Platoda biriken küller yumuşak bir tüf tabakası oluşturdu. Tüf tabakasının üstü yer yer sert bazalttan oluşan ince bir lav tabakasıyla örtüldü. Bazalt çatlayıp parçalara ayrıldı. Yağmurlar çatlaklardan sızıp yumuşak tüfü aşındırmaya başladı. Isınan ve soğuyan hava ile rüzgârlar da oluşuma katıldı. Böylece sert bazalt kayasından şapkaları bulunan koniler oluştu. Bu değişik ve garip biçimli kayalara halk bir ad yakıştırdı: "Peri bacası".
Bazalt örtüsü olmayan tüf tabakları ise erozyonla vadilere dönüştü. İlginç şekilli oluştu. Daha sonraları insan eli, emeği ve duygusu işe koyuldu. Dokuz-on bin yıl öncesine ilişik yerleşimlerden ilk Hıristiyanların kayalara oydukları kiliselere, büyük ve güvenli yer altı kentlerine kadar uzun bir dönemde büyükana bir uygarlık yaratıldı.
Bölge günümüzde gezim açısından büyük bir öneme haizdir. Avanos, ürgüp, Göreme, Akvadi, Uçhisar ve Ortahisar Kaleleri, El Nazar Kilisesi, Aynalı Kilise, Güvercinlik Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak Yeraltı Şehirleri, Ihlara Vadisi, Selime Köyü, Çavuşin, Güllüdere Vadisi, Paşabağ-Zelve belli başlı görülmesi ihtiyaç duyulan yerlerdir. Kayalara oyulmuş geleneksel Kapadokya evleri ve güvercinlikler yörenin özgünlüğünü dile getirirler. Bu evler ondokuzuncu yüzyılda yamaçlara ya kayaların ya da kesme taştan inşa edilmişlerdir. Bölgenin tek mimarı malzemesi olan taş yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktıktan sonrasında yumuşak olduğundan çok rahat işlenebilmekte sadece hava ile temas ettikten sonrasında sertleşerek çok dayanıklı bir yapı malzemesine dönüşmektedir. Kullanılan malzemenin bolca olması ve kolay işlenebilmesinden dolayı yöreye özgü olan taş işçiliği gelişerek mimari bir anane halini almıştır. Gerek avlu gerekse ev kapılarının malzemesi ahşaptır. Kemerli olarak yapılmış kapıların üst kısmı stilize sarmaşık ya da rozet motifleriyle süslenmiştir. Yöredeki güvercinlikler 19. yüzyılın sonları, 18. yüzyılda yapılmış minik yapılardır. İslam fotoğraf sanatını göstermek açısından mühim olan güvercinliklerin bir kısmı manastır ya da kilise olarak inşa edilmişlerdir. Güvercinliklerin yüzeyi bölgesel sanatçılar tarafınca varlıklı bezemeler, kitabeler ile süslenmişlerdir. Bölge şarapçılık ve üzüm yetiştiriciliği ile de ünlüdür. Kapadokya'yı eskiden ev olarak kullanıyorlardı. Bu yüzden şimdi kalıntılar çıkartılıyor. Bunlar zamanı yapıt olarak koruma altına alınıyor.
Almanya'nın kültürel zenginlikleri ile Türklerin kültürel zenginlikleri nedir?
İzmir'in geçim ları nedir?
İstanbul'un geçim ları nedir?
Bu bildiri 'en iyi çözüm' seçilmiştir.
Göreme Millî Parkı ve Kapadokyanın Kayalık Bölümleri*
UNESCO Dünya Miras Sıralaması
- ülke Türkiye
- Tür Karışık
- Kriter i, iii, v, vii
- Referans 357
- Bölge** Türkiye / İç Anadolu
- Koordinatlar 38°39'30″N, 34°51'13″E
Tescil bilgisi- Tescil 1985 (9. Oturum)
Zamanı
İnsan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler'in yaşamış olduğu topraklar daha sonraki dönemlerde Hrıstiyanlığın en mühim merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler, bölgeyi Roma İmparatorluğu'nun baskısından kaçan Hıristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiştir.
Kapadokya bölgesi, başta Nevşehir olmak suretiyle Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerine yayılmış bir bölgedir.
Kapadokya bölgesi, tabiat ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi vakalar Peribacaları'nı oluştururken, zamanı süreçte, insanoğlu da bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bu tarz şeyleri fresklerle süsleyerek, binlerce senelik medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya'nın yazılı zamanı Hititlerle adım atar. Tarih süresince tecim kolonilerini barındıran ve ülkeler içinde ticari ve toplumsal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu'nun da mühim kavşaklarından biridir.
MÖ 12. yüzyılda Hitit İmparatorluğu'nun çöküşüyle bölgede karanlık bir dönem adım atar. Bu zamanda Asur ve Frigya tesirleri taşıyan geç Hitit Kralları bölgeye egemen olur. Bu Krallıklar MÖ 6. yüzyıldaki Pers işgaline kadar sürer.
Bugün kullanılan Kapadokya adı, Pers dilinde "Güzel Atlar ülkesi" anlamına gelir. MÖ 332 senesinde Büyük İskender Persleri yenilgiye uğratır, fakat Kapadokya'da büyük bir dirençle karşılaşır. Bu zamanda Kapadokya Krallığı kurulur. MÖ 3. yüzyıl sonlarına doğru Romalıların gücü bölgede hissedilmeye adım atar. MÖ 1. yüzyıl ortalarında Kapadokya Kralları, Romalı generallerin gücüyle atanmakta ve tahttan indirilmektedir. MS 17 senesinde son Kapadokya kralı ölünce bölge Roma'nın bir eyaleti olur.
MS 3. yüzyılda Kapadokya'ya Hıristiyanlar gelir ve bölge onlar için bir eğitim ve fikir merkezi olur. 303-308 yılları aralığında Hıristiyanlara uygulanan baskılar iyice artar. Fakat Kapadokya baskılardan korunmak ve Hıristiyan öğretiyi yaymak için ideal bir yerdir. Derin vadiler ve volkanik yumuşak kayalardan oydukları sığınaklar Romalı askerlere karşı güvenli bir alan oluşturur.
Anadolu'daki Kapadokya Bölgesi'nin konumu.
4. yüzyıl, sonrasında "Kapadokya'nın Babaları" olarak adlandırılan insanların, süreci olur. Fakat bölgenin önemi, III. Leon'un ikonları yasaklamasıyla zirve noktasına ulaşır. Bu durum karşısında, ikon yanlısı bazı kişiler bölgeye sığınmaya adım atar. İkonoklazm hareketi yüz yıldan fazla sürer (726-843). Bu zamanda birkaç Kapadokya kilisesi İkonoklazm tesirinde kaldıysa da, ikondan yana olanlar burada kolaylıkla ibadetlerini sürdürdüler. Kapadokya manastırları bu devirde oldukça gelişir.
Gene bu dönemlerde, Anadolu'nun Ermenistan'dan Kapadokya'ya kadar olan Hıristiyan bölgelerine Arap akınları adım atar. Bu akınlardan kaçarak bölgeye gelen insanoğlu bölgedeki kiliselerin tarzlarının değişmesine sebep olur. 11. ve 12. yüzyıllarda Kapadokya Selçukluların eline geçer. Bu ve bunu takip eden Osmanlı zamanlarında bölge sorunsuz bir dönem geçirir. Bölgedeki son Hıristiyanlar 1924-26 yıllarında meydana getirilen mübadeleyle, arkalarında güzel mimari örnekler bırakarak Kapadokya'yı terkettiler.
Kapadokya'da mimari doku kimi vakit coğrafi mekanla bütünleşmiş bir yapı sergilemektedir.
Kapadokya'daki taş formasyonlarının Türkçede niçin "Peri bacaları" diye adlandırılmış olduklarını gösteren bir görünüm.
Jeolojik oluşumu
Kapadokya'dan bir görünüm.
(Uçhisar kalesi, Türkiye)
60 milyon yıl ilkin 3. Jeolojik devirde Toroslar terfi etti. Kuzeydeki Anadolu Platosu'nun sıkışmasıyla yanardağlar faaliyete geçti. Erciyes, Hasandağı ve ikisinin içinde kalan Göllüdağ, bölgeye lavlar püskürttü. Platoda biriken küller yumuşak bir tüf tabakası oluşturdu. Tüf tabakasının üstü yer yer sert bazalttan oluşan ince bir lav tabakasıyla örtüldü. Bazalt çatlayıp parçalara ayrıldı. Yağmurlar çatlaklardan sızıp yumuşak tüfü aşındırmaya başladı. Isınan ve soğuyan hava ile rüzgârlar da oluşuma katıldı. Böylece sert bazalt kayasından şapkaları bulunan koniler oluştu. Bu değişik ve garip biçimli kayalara halk bir ad yakıştırdı: "Peri bacası".
Bazalt örtüsü olmayan tüf tabakları ise erozyonla vadilere dönüştü. İlginç şekilli oluştu. Daha sonraları insan eli, emeği ve duygusu işe koyuldu. Dokuz-on bin yıl öncesine ilişik yerleşimlerden ilk Hıristiyanların kayalara oydukları kiliselere, büyük ve güvenli yer altı kentlerine kadar uzun bir dönemde büyükana bir uygarlık yaratıldı.
Bölge günümüzde gezim açısından büyük bir öneme haizdir. Avanos, ürgüp, Göreme, Akvadi, Uçhisar ve Ortahisar Kaleleri, El Nazar Kilisesi, Aynalı Kilise, Güvercinlik Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak Yeraltı Şehirleri, Ihlara Vadisi, Selime Köyü, Çavuşin, Güllüdere Vadisi, Paşabağ-Zelve belli başlı görülmesi ihtiyaç duyulan yerlerdir. Kayalara oyulmuş geleneksel Kapadokya evleri ve güvercinlikler yörenin özgünlüğünü dile getirirler. Bu evler ondokuzuncu yüzyılda yamaçlara ya kayaların ya da kesme taştan inşa edilmişlerdir. Bölgenin tek mimarı malzemesi olan taş yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktıktan sonrasında yumuşak olduğundan çok rahat işlenebilmekte sadece hava ile temas ettikten sonrasında sertleşerek çok dayanıklı bir yapı malzemesine dönüşmektedir. Kullanılan malzemenin bolca olması ve kolay işlenebilmesinden dolayı yöreye özgü olan taş işçiliği gelişerek mimari bir anane halini almıştır. Gerek avlu gerekse ev kapılarının malzemesi ahşaptır. Kemerli olarak yapılmış kapıların üst kısmı stilize sarmaşık ya da rozet motifleriyle süslenmiştir. Yöredeki güvercinlikler 19. yüzyılın sonları, 18. yüzyılda yapılmış minik yapılardır. İslam fotoğraf sanatını göstermek açısından mühim olan güvercinliklerin bir kısmı manastır ya da kilise olarak inşa edilmişlerdir. Güvercinliklerin yüzeyi bölgesel sanatçılar tarafınca varlıklı bezemeler, kitabeler ile süslenmişlerdir. Bölge şarapçılık ve üzüm yetiştiriciliği ile de ünlüdür. Kapadokya'yı eskiden ev olarak kullanıyorlardı. Bu yüzden şimdi kalıntılar çıkartılıyor. Bunlar zamanı yapıt olarak koruma altına alınıyor.
YORUMLAR