Kompozisyon nedir, iyi mi yazılır? Kompozisyon nedir? Kompozisyon Fransızca kökenli bir sözcüktür.â€Ayrı ayrı parçaları,nesneleri...
Kompozisyon nedir, iyi mi yazılır?
Kompozisyon nedir?
Kompozisyon Fransızca kökenli bir sözcüktür.â€Ayrı ayrı parçaları,nesneleri,ögeleri en iyi şekilde yerleştirmek anlamına gelir. İnsan olarak duygularımızı,düşüncelerimizi,taslarımızı,görüşlerimizi karşımızdakilere anlatmak;kendimizden söz etmek,toplumsal sorunları dile getirmek bir ihtiyaçtır.Çevremizdekilerle ilişkiler kurar,onların sorunlarını dinler ya da kendi sorunlarımızı onlara anlatırız.Bu ilişkiden fikir alışverişi doğar.Düşündüğünü ve duyduğunu karşısındakilere başarı ile anlatabilmek her vatandaşın başarı ile yapması ihtiyaç duyulan ve yapabileceği bir şeydir.hepimiz düşündüğünü duyduğunu, tasarladığını karşısındakine başarı ile anlatabilir. Kimi öğrenciler için kompozisyon yazmak son aşama can sıkan bir iştir;bu emek harcamayı kağıt doldurma olarak algılayanlar oldukça çoktur.Fakat kompozisyonda amaç kağıdın doldurulması değil,düşüncelerin derli-toplu bir halde karşımızdakilere ifade edilmesidir. Aldığınız yiyecekleri Pazar çantasına gelişigüzel mi koyuyorsunuz?Yumurtalarınız altta kalırsa kırılmaz mı?Domatesin ya da karpuzun üstüne karpuz doldurur musunuz? Normal olarak hayır.
Pazar çantasını aldığınız yiyeceklerin özelliklerine gore doldurursunuz.Eşyaları yerli yerinde olmayan bir odada aradığınız şeyi kolayca bulamazsınız.Koltuk takımlarınızın yeri mutfak değildir.Yiyecek masasını yatak odasına koymak birazcık garip olur.Her şey hizmet edebileceği bir yere yerleştirilmelidir.İşte bu kompozisyondur. Çevrenize bakın;bazı binalar ne kadar güzel yapılmıştır,özenirsiniz.Bazıları ise insanoğlunun içini karartırlar.Bu da bir kompozisyondur.Mimari bir tür bina kompozisyonu değil midir?Kullanılan malzemeler genel anlamda aynı,fakat ortaya çıkan binalar değişik farklıdır. Meydana getirilen planın iyi uygulanmış olduğu,hazırlanan malzemenin iyi yerleştirildiği bina güzel, uyumlu ve rahat.Diğeri bina ise çirkindir.Bundan dolayı orada mimari yok;yığma,doldurma ve uyumsuzluk var. Bu örneklerden yararlanmanızı ve iyi kompozisyon yazmak için heveslenmenizi çok isterim. Kucak kucak okuyun ve kucak kucak yazın.Yazdıklarınız hoşunuza gitmiyorsa yırtın atın fakat asla yazmaktan vazgeçmeyin. Ihmal etmeyin ki yazmak yazarak öğrenilir.Emek verme,alışkanlık ve sabır işidir.herkesten bir ozan,romancı olmasını bekleyemeyiz fakat,hepimiz düşüncelerini başarıyla anlatabilir. Kompozisyon, “Bir mevzu üstünde duygu,bilgi ve görüşlerimizden yararlanarak planlı,etkili bir yazı yazmak ya da konuşma yapmak†anlama gelir.İyi kompozisyon yazmanın yolu kucak kucak okumaktan geçer.
Kompozisyon yazımı
Yazılı kompozisyon 3 bölümden oluşur. Bunlar; giriş, gelişme ve netice bölümleridir.
Giriş kısmı
Verilen bir mevzuyu açıklayabilmek için ilkin açıklanması ihtiyaç duyulan düşünceyi bulunur ve bu fikir giriş bölümünde belirtilir. Giriş kısmı kompozisyonun en kısa bölümlerinden biridir. Bu bölümde bir tek açıklanması ihtiyaç duyulan fikir belirtilir. Bu bölümde örnek verilmez ve izah etme yapılmaz. Kısa ve öz bilgi verilmelidir. Ek olarak giriş cümlelerinde noktalama işaretlerine de dikkat edilmelidir.
Gelişme kısmı
Gelişme bölümünde, giriş bölümünde belirtilen fikir geniş bir halde açıklanır. Bu bölümde örnek verilmesi gerekiyorsa örnek verilir. Sadece mesela diye başlanılmaz, mesela sözcüğü kullanılmaz. Verilen örnek birden fazla olmamalıdır. Gelişme kısmı bir paragraftan fazla olabilir. 1.paragrafta anlatılan mevzunun devamı gibidir fakat daha geniş ve açıklayıcı bir halde olmalıdır
Netice kısmı
Netice bölümünde, giriş ve gelişmenin ortak düşüncesi doğrusu ana fikir yazılır. Bu bölüm yazılı anlatımın öteki kısa bölümünden biridir. Bu bölümde de dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan mühim özellik fazla ayrıntıya girmemektir.Gene kısa ve öz olmalıdır
Not: Kompozisyonda bir tek 3 bölüm olmak zorunda değildir. Birden fazla gelişme bölümüde olabilir. Sadece minimum 3 paragraftan oluşmak zorundadır.Ve kompozisyonlar uzun olacak şekilde olmalıdır.
Mühim noktalar
Kompozisyonda dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan mühim noktalar şunlardır:
1. Cümle içinde sözcük tekrarı yapmamak sözcükleri muntazam ve doğru şekilde kullanmak.
2. Cümle ve örnek tekrarı yapmamak…
3. Noktalama işaretleri ve yazım kurallarına dikkat etmek
İngilizce kompozisyon iyi mi yazılır?
Yaşam öyküsü temalı kompozisyon iyi mi yazılır?
Eski ve yeni teknolojik ürünler hakkında kompozisyon iyi mi yazılır?
Bu bildiri 'en iyi yanıt' seçilmiştir.
Kompozisyon nedir?
Kompozisyon Fransızca kökenli bir sözcüktür.â€Ayrı ayrı parçaları,nesneleri,ögeleri en iyi şekilde yerleştirmek anlamına gelir. İnsan olarak duygularımızı,düşüncelerimizi,taslarımızı,görüşlerimizi karşımızdakilere anlatmak;kendimizden söz etmek,toplumsal sorunları dile getirmek bir ihtiyaçtır.Çevremizdekilerle ilişkiler kurar,onların sorunlarını dinler ya da kendi sorunlarımızı onlara anlatırız.Bu ilişkiden fikir alışverişi doğar.Düşündüğünü ve duyduğunu karşısındakilere başarı ile anlatabilmek her vatandaşın başarı ile yapması ihtiyaç duyulan ve yapabileceği bir şeydir.hepimiz düşündüğünü duyduğunu, tasarladığını karşısındakine başarı ile anlatabilir. Kimi öğrenciler için kompozisyon yazmak son aşama can sıkan bir iştir;bu emek harcamayı kağıt doldurma olarak algılayanlar oldukça çoktur.Fakat kompozisyonda amaç kağıdın doldurulması değil,düşüncelerin derli-toplu bir halde karşımızdakilere ifade edilmesidir. Aldığınız yiyecekleri Pazar çantasına gelişigüzel mi koyuyorsunuz?Yumurtalarınız altta kalırsa kırılmaz mı?Domatesin ya da karpuzun üstüne karpuz doldurur musunuz? Normal olarak hayır.
Pazar çantasını aldığınız yiyeceklerin özelliklerine gore doldurursunuz.Eşyaları yerli yerinde olmayan bir odada aradığınız şeyi kolayca bulamazsınız.Koltuk takımlarınızın yeri mutfak değildir.Yiyecek masasını yatak odasına koymak birazcık garip olur.Her şey hizmet edebileceği bir yere yerleştirilmelidir.İşte bu kompozisyondur. Çevrenize bakın;bazı binalar ne kadar güzel yapılmıştır,özenirsiniz.Bazıları ise insanoğlunun içini karartırlar.Bu da bir kompozisyondur.Mimari bir tür bina kompozisyonu değil midir?Kullanılan malzemeler genel anlamda aynı,fakat ortaya çıkan binalar değişik farklıdır. Meydana getirilen planın iyi uygulanmış olduğu,hazırlanan malzemenin iyi yerleştirildiği bina güzel, uyumlu ve rahat.Diğeri bina ise çirkindir.Bundan dolayı orada mimari yok;yığma,doldurma ve uyumsuzluk var. Bu örneklerden yararlanmanızı ve iyi kompozisyon yazmak için heveslenmenizi çok isterim. Kucak kucak okuyun ve kucak kucak yazın.Yazdıklarınız hoşunuza gitmiyorsa yırtın atın fakat asla yazmaktan vazgeçmeyin. Ihmal etmeyin ki yazmak yazarak öğrenilir.Emek verme,alışkanlık ve sabır işidir.herkesten bir ozan,romancı olmasını bekleyemeyiz fakat,hepimiz düşüncelerini başarıyla anlatabilir. Kompozisyon, “Bir mevzu üstünde duygu,bilgi ve görüşlerimizden yararlanarak planlı,etkili bir yazı yazmak ya da konuşma yapmak†anlama gelir.İyi kompozisyon yazmanın yolu kucak kucak okumaktan geçer.
Kompozisyon yazımı
Yazılı kompozisyon 3 bölümden oluşur. Bunlar; giriş, gelişme ve netice bölümleridir.
Giriş kısmı
Verilen bir mevzuyu açıklayabilmek için ilkin açıklanması ihtiyaç duyulan düşünceyi bulunur ve bu fikir giriş bölümünde belirtilir. Giriş kısmı kompozisyonun en kısa bölümlerinden biridir. Bu bölümde bir tek açıklanması ihtiyaç duyulan fikir belirtilir. Bu bölümde örnek verilmez ve izah etme yapılmaz. Kısa ve öz bilgi verilmelidir. Ek olarak giriş cümlelerinde noktalama işaretlerine de dikkat edilmelidir.
Gelişme kısmı
Gelişme bölümünde, giriş bölümünde belirtilen fikir geniş bir halde açıklanır. Bu bölümde örnek verilmesi gerekiyorsa örnek verilir. Sadece mesela diye başlanılmaz, mesela sözcüğü kullanılmaz. Verilen örnek birden fazla olmamalıdır. Gelişme kısmı bir paragraftan fazla olabilir. 1.paragrafta anlatılan mevzunun devamı gibidir fakat daha geniş ve açıklayıcı bir halde olmalıdır
Netice kısmı
Netice bölümünde, giriş ve gelişmenin ortak düşüncesi doğrusu ana fikir yazılır. Bu bölüm yazılı anlatımın öteki kısa bölümünden biridir. Bu bölümde de dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan mühim özellik fazla ayrıntıya girmemektir.Gene kısa ve öz olmalıdır
Not: Kompozisyonda bir tek 3 bölüm olmak zorunda değildir. Birden fazla gelişme bölümüde olabilir. Sadece minimum 3 paragraftan oluşmak zorundadır.Ve kompozisyonlar uzun olacak şekilde olmalıdır.
Mühim noktalar
Kompozisyonda dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan mühim noktalar şunlardır:
1. Cümle içinde sözcük tekrarı yapmamak sözcükleri muntazam ve doğru şekilde kullanmak.
2. Cümle ve örnek tekrarı yapmamak…
3. Noktalama işaretleri ve yazım kurallarına dikkat etmek
Kompozisyonla İlgili Genel Bilgiler
Tanımı
Kompozisyon kelime anlamıyla; herhangi bir mevzu ya da alanla ilgili ayrı ayrı malzemeyi en uygun şekliyle bir araya getirmek, birleştirmek, düzenlemek anlama gelir. Kompozisyon her ne kadar, öğrencilere yazı yazma alışkanlığı kazandırmak amacıyla verilen yazma ödevi, ya da daha geniş anlamıyla; duyguların, düşüncelerin, olayların sözle ya da yazıyla ifadesi olarak kullanılsa da bir tek edebiyata ilişik bir terim değildir ve kullanım alanı da edebiyatla sınırı olan değildir.
Yukarıdaki tanımın kapsamına giren her alanda ve yaşamın her anında kompozisyon vardır ve olmalıdır. Bundan dolayı “kompozisyonda, uyum ve seviye esastır. Aslında tabiat da bir seviye içerisindedir. Geceleri gündüzler, mevsimleri mevsimler takip eder. Nitekim büyük sanatkârların pek bir çok kendilerine tabiatı örnek almışlardır. Tabiattaki herhangi bir varlık, görünüm, seviye, uyum ve bunun sonucu olan güzelliği ile insanı kendine çeker, büyüler. Seviye ve düzen tabiatın ve yaşamın esasıdır. Tabiatta her zerre kendi vazifesini bilir ve seviye düzenlilik içinde yerine getirir. Her sabah, doğu diye adlandırdığımız bir taraftan doğan güneş, doğma yerini ve zamanını değiştirse her şey alt üst olurâ€
Malzemesi dil olan, dille meydana getirilen kompozisyonlara geçmeden ilkin kompozisyonun kullanıldığı öteki bazı alanlardan örnekler vererek sağlamış olduğu kolaylıklardan bahsedelim: Bugün, kıymeti milyarlarca dolarla anlatılan, meşhur bir resmin, boyaların tuvale gelişigüzel sürülmesiyle yapılmadığı muhakkaktır. Buradaki ustalık, boyaların en uygun şekilde seçilmesinde ve bunların bir seviye içinde, ressamın da kendinden bir şeyler katarak, kabiliyetiyle tuvale uygulamasındadır.
Bir piyanonun tuşlarına rast gele basarak kulağa hoş gelecek bir müzik eserinin terennüm edilmesi mümkün değildir. Besteci (kompozitör) bu alana ilişik deneyimiyle notaları en uygun şekliyle sıraya kor, düzenler ve ortaya güzel bir yaratı çıkar.
Birbirinden değişik ve dağınık hâlde bulunan tuğla, demir, kum, çimento vb. benzer biçimde malzemenin hayranlık duyulan mimarî bir esere dönüşmesi terkibin usulüne gore yapılmasıyla mümkündür.
Bir marketteki ürünlerin raflara gelişigüzel konduğunu; evinizdeki eşyanın şuraya buraya öylesine bırakıldığını; saçlarınıza tarağın, fırçanın asla değmediğini; yemeğinizi yaparken elinize ne geçerse tencereye attığınızı; her insanın, otomobilini istediği şekilde sürdüğünü; toplu taşıma araçlarının rast gele saatlerde kalktığını; ...vs. düşününüz. Düzenin bozulacağını, huzurun kalmayacağını, çevrenin birden bire, yaşanılamayacak bir hâle dönüşeceğini farkına varacaksınız. Çevrenizde sizi rahatsız eden her ne var ise, dikkat ediniz bunların pek bir çok plânsızlıktan ve düzensizlikten lanmaktadır. Bununla ilgili örneklerin sayısını arzu ettiğiniz kadar artırmanız mümkündür. Demek ki, kompozisyonun özünü oluşturan düzen, seviye ve plân her alanda bir kolaylık sağlıyor, insana rahatlık veriyor ve bu anlamda yaşamın olmazsa olmaz bir unsuru oluyor. Dikkat edilirse maddî araç-gereç belli ölçülerle bir araya getirilirken onu birleştiren şahıs malzemeye kendinden bir şeyler katıyor. Aynı malzemeyi kullanan ressamlar, mimarlar, müzisyenler, dekoratörler, sanatçılar birbirinden azca çok değişik eserler, projeler ortaya koyuyorlar. Demek ki kompozisyon, bir tek maddî unsurların birleştirilmesi değil, madde ile mananın ahengidir.
Kompozisyonu ve önemini bu şekilde özetlemek gerekirse belirttikten sonrasında dil ile meydana getirilen kompozisyonlara geçebiliriz: İsteğin, haberin, duygunun, düşüncenin, anlayışın... öteki insanlara en kolay, tam ve etkili bir halde anlatılması sözle ya da yazıyla olur. Buna gore dille meydana getirilen iki türlü kompozisyon vardır:
Kompozisyonun amaçları:
1. İyi ve doğru anlama,
2. Anladığını iyi ve doğru inceleyip değerlendirebilme,
3. İnceleyip değerlendirme sonucunu, doğru, iyi ve güzel anlatabilme.
Kompozisyon Iyi mi Yazılır?
Başarıya ulaşmış ve güzel bir yazı yazmak için bilinmesi gerekenleri, sırasıyla şu şekilde gösterebiliriz:
1. Bilgi birikimi
2. Mevzu seçme
3. Plân yapma
4. Başlık bulma
5. Paragraf bilgisi
6. Dilin kurallarını bilme
7. Yazma
8. Yazının okunması ve düzeltilmesi
1. BİLGİ BİRİKİMİ
üniversite eğitimiyle bir meslek için hazırlık yapılır, o mesleğin gerektirdiği birikim aktarılmaya çalışılır. Aydın insanoğlunun bilmesi gerekenler ise bir tek kendi mesleğiyle, ilgi alanlarıyla, çevresiyle ve dönemiyle sınırlanamaz. Kendisine yöneltilen derhal her sual için azca çok söyleyecek sözlerinin olması beklenir. “Ben inşaat mühendisiyim, ülke problemlerinden, toplumsal çevreden, spor çalışmalarından, trafikten ... asla anlamam†demek aydın insana yakışmaz. Kişinin çevresine karşı duyduğu mesuliyet; onu araştırmaya, incelemeye ve öğrenmeye yönlendirir. Böylece bilgi birikimi için ilk adımlar atılmış olur.
Herhangi bir bilim ya da sanat dalıyla ilgili hususi araştırmalar ve deneyimler sonunda elde edilecek uzmanlık bilgisini saymazsak genel bir kültür sahibi olmak ve (sözlü ya da yazılı) kompozisyonlar meydana getirmek için aşağıda sayılan etkinliklerin yapılmasında yarar vardır:
a) Okuma
Yazılı ya da sözlü ifade kabiliyetini geliştirmenin en etkili ve en güzel yollarından biri, çok okumaktır. İlgi duyulan alanlarla ilgili gazeteleri, dergileri, kitapları... okumak insanı asla şüphesiz, başkalarından daha bilgili kılacaktır. Bilhassa, sanat kıymeti taşıyan, okumaya kıymet, klâsik kitapları, yazıları okumakla yazarının bilgi birikiminden, deneyimlerinden de yararlanmak mümkündür. Şahıs ne kadar çok okursa dil ve ifade kabiliyeti, düşünme kabiliyeti, bilgisi, duygu ve hayâl gücü... o derecede gelişir.
Okuyan insan gerçeği yanlıştan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden daha kolay ve isabetli ayırt eder; kendisini, çevresini, insanları, dünyayı ... daha iyi tanır.
b) Kütüphanelerden yararlanma
Herhangi bir mevzuda detaylı bilgiye haiz olmak; mevzuyu araştırmak, incelemek, öğrenmek, kısacası kendimizi daha iyi yetiştirmek için gidilecek yerlerin başlangıcında kütüphaneler gelir. “Ulusların kalkınmasında iki mühim başta gelir: Bunlardan biri, bilgi birikimlerinin toplandığı yer olan kütüphanelerdir; diğeri de yeni bilgilerin yöntemlerin araştırılmış olduğu yer olan lâboratuvarlardır. Kütüphanelerin sayısı ne kadar çoksa, içindeki kitapların sayısı duyulan gereksinmeyi tam olarak karşılayabiliyorsa, daha da önemlisi, oradan yararlananların sayısı ne kadar çok ise, o ülke o seviyede kalkınmıştır.â€
Günümüzün imkânlarıyla kütüphanelerden değişik şekillerde yararlanmak mümkündür: Klâsik bir yol olarak, kitabı okur, işimiz bitince yerine koyarız ya da kütüphaneye üye olarak kitapları ödünç alıp istediğimiz yerde okur, süresi içinde geri veririz. Yeni bir yol olarak web vasıtasıyla kütüphanelerin web sayfalarına girerek bilgisayar ortamına aktarılan kitapları inceleyebilir, yararlanılacak bölgeleri kendi bilgisayarımıza kopyalayabilir ya da istediğimiz say¬faları yazdırabiliriz.
Okuyucuya daha kolay ve daha iyi hizmet verebilmek için kütüphanelerde -imkânlar ölçüsünde- bilgisayarlardan ve bilgisayar programlarından yararlanılmaktadır. Bugün kütüphanelerde yavaş yavaş ayrı bölümler açılarak CD kütüphaneleri oluşturulmaya başlanmıştır.
c) İnternetten yararlanma
Akla gelebilecek derhal her alandaki ve her konudaki bilgiye web yardımıyla kolaylıkla ulaşmak mümkündür. Sanal kütüphaneler, on-line araştırma dergileri, web ortamındaki kitaplar, dergiler, seçki sayfaları... meraklıları için bir tek birkaçıdır.
d) Bilgisayar programları ve CD (VCD, DVD)'lerden yararlanma
Bilgisayar programları kullanılarak ciltlerlerce kitapta yer edinen bilgi, harita, fotoğraf ya da belgeseller, filmler CD ya da DVD'lere aktarılabilmektedir. Etkileşimli (interaktif) olarak hazırlanan eğitim programlarıyla daha çok bilgiye, çok acele, çok ekonomik ve çok keyifli bir halde ulaşmak mümkündür.
e) Dinleme
Bir dersi, konferansı, açık oturumu, tartışmayı, sohbeti vb. dinlerken de çok şeyler öğrenmek mümkündür. Bilhassa bir amaca yönelik meydana getirilen dinleme; dinlemeye hazır durumda, dikkati mevzu üstünde toplayıp, kavramaya emek harcayarak, duyguları denetim edip not tutarak yapılacak olursa dinlemeden elde edilecek yarar daha da artacaktır.
f) Gözlem yapma
Başarıya ulaşmış bir kompozisyon oluşturmanın temel şartlarından biri de gözlemdir. Çevrede meydana gelenleri, varlıkları, nesneleri, tabiatı duyular vasıtasıyla (bir anlamda) fark etmek, bunlardan yararlı sonuçlar elde etmek ve deneyimler kazanmak iyi bir gözlemle mümkündür. Sanatçıları öteki insanlardan ayıran mühim özelliklerden biri, bunların iyi bir gözlem kabiliyetine haiz olmalarıdır. Onlar, bizim göremediğimizi, önemsemediğimizi, fark etmediğimizi derhal görürler. Bundan dolayı onlar bakma ile görmeyi birbirinden çok iyi ayırırlar.
üstünde iyi gözlem yapmadığımız mevzuları ya da eşyayı başkalarına anlatmak oldukça güçtür. Ömründe deniz görmemiş birine denizin ne işe yaradığını anlatabilmek sadece iyi bir gözlem sonunda mümkündür.
Gözlem kanalıyla yaşamdan dersler almak, deneyimler kazanmak da dikkatsizlik edilmemelidir. Meselâ, on dakika geciktiği için derse alınmayan dostlarını gören öğrenciler, bundan kendileri için bir ders çıkarabilmelidirler.
g) Kesik (Kupür) biriktirme
Kesik (kupür); gazete, mecmua vb. yerlerden kesilen yazılardır. Okunan gazetelerde, dergilerde ilgi çeken, hemen sonra olarak kullanılabilecek türden haber, yazı, fıkra vb. benzer biçimde yazılar kesilerek gereğinde mevzulara gore ayrı ayrı zarflarda ya da dosyalarda biriktirilerek bir arşiv oluşturulabilir. “ünlü bir yazara kendisini iyi mi yetiştirdiğini sormuşlar, şu şekilde açıklamış: Okuduğum bir kitabından beğendiğim sözleri not eder, bir zarfa koyarım; gazetelerden, dergilerden kestiğim yazıları bir başka dosyada saklarım. Zaman içinde bir gömü ortaya çıkar. Yazmaya oturduğum vakit benim için her şey artık hazırdır.â€
h) Şiir defteri tutma
Şiir kitaplarındaki şiirler güzeldir. Sadece bazı şiirler vardır ki bizlere gore daha güzeldir, en güzeldir. İşte bu şiirlerin bir defterde toplanmasıyla hem güzel yazılar yazarak yazma alıştırması yapılmış olacak hem de duyguları en güzel şekliyle ifade yolları mevzusunda birikim kazanılacaktır.
ı) Günlük yazma
Herhangi bir vaka, haber ya da yorumla ilgili kişisel düşüncelerin sıcağı sıcağına, günü gününe bir deftere ya da ajandaya tertipli olarak yazılması ifade kabiliyetinin geliştirilmesinde etkili yollardan biridir.
i) Özlü sözleri derleme
Yazılı ya da sözlü anlatımda sözü uzatmamak, etkiyi çoğaltmak, örnek vermek... için özlü sözler başlığı altında topladığımız atasözleri ve özdeyişlerden yararlanılabilir. Bu sözlerde uzun yılların deneyimi ve birikimi en veciz şekliyle ifadesini bulmuştur. Özlü sözlerin derlendiği kitaplar okunup (istenirse konularına gore) seçme yapılarak bir deftere yazılabilir. Böylelikle hem fikir ufku genişletilmiş hem de yazı ya da konuşma için araç-gereç de toplanmış olur.
2. KONU SEÇME
Yukarıda sıralanan yollarla ve bunlara ilâve edilebilecek değişik etkinliklerle birikim kazandıktan sonrasında sıra, üstünde söz söylenecek ya da yazı yazılacak mevzuyu seçmeye gelir. Mevzunun araştırma hayata geçirmeye uygun, bolca membaı olan ve kişinin ilgi alanına giren, sınırları belli olan bir mevzu olmasına itina gösterilir.
3. PLÂN YAPMA
Plânın olmadığı yerde düzensizlik, dağınıklık, güçlük, zevksizlik ve kabalık kendini iyi mi gösteriyorsa plânlanmadan ortaya konan yazılı ya da sözlü kompozisyonda da benzer aksaklıklar derhal kendini gösterecektir. Esasen iyi bir yazı ya da konuşma plânsız olmaz.
4. BAŞLIK BULMA
Başlık, yazının ya da konuşma mevzusunun adıdır. Tabiatta adı olmayan, adı konmayan varlık olmadığına gore yazıya da bir isim konmalıdır.
İyi bir başlık;
Film adlarına, kitap adlarına, yazı başlıklarına, haber başlıklarına... dikkat edilirse bunların yukarıda sayılan nitelikleri taşımış olduğu görülür.
Fikir yazıları için mevzu, mevzunun maddesi ya da ana fikir uygun başlıklar olarak seçilirken vaka yazıları için daha geniş bir yelpazeden başlık seçmek mümkündür: Olayın geçmiş olduğu yer; vaka kahramanı; olayın adı; vaka kahramanı ve olayın yeri; olayın aslı olan fiil benzer biçimde. Nelerin başlık olarak kulla¬nılabileceği hakkında bir düşünce vermek için başlıklardan bazı örnekler aşağıda sıralanmıştır:
Bilim ve Teknik, Yurt Duyguları, Edebiyatımızın İçinden,Türkçenin Sırları, Osmancık, Mustafa Kemal Atatürk Şiirleri Antolojisi, Türk Dili, Çoban Çeşmesi, İstanbul'u Dinliyorum, Bizim Duvarlar, Çile, Kabahat ve Ceza, Silâhlara Veda, Cemile, Kılıbık, Otuz Beş Yaş, Duvar, Ufak Kız, Mihriban, Düşünmek, üç Tembih, Kurumuş Ağaçlar, Bayrak, Karadeniz, Memleket Türküsü, Güle Yel Değdi, Sinekli Bakkal, Acımak, Sarnıç, Yaprak Dökümü, Türkçe Bilen Aranıyor.
Bölüm başlıkları ve ana başlıklar satırı ortalayacak şekilde büyük harflerle yazılır ve (ünlem ya da sual ifadesi yoksa) sonuna herhangi bir noktalama işareti konmaz. Alt bölümlere ilişik başlıklar ise ufak harflerle yazılır.
Ilkin başlık konup yazının buna gore geliştirilebileceği benzer biçimde, yazıyı tamamladıktan sonrasında da uygun bir başlık seçilebilir.
5. PARAGRAF BİLGİSİ
Herhangi bir yazının bir satır başından diğeri satır başına kadar olan kısmına paragraf denir. Paragraf, geniş bir mevzunun belli bir bölümünü ifade eden fikir birimidir.
Paragraflar, tüm bir mevzunun ayrı ayrı bölümlerini ifade eden, kendi içinde de bütünlüğü olan birimlerdir. Bu bakımdan iyi düzenlenmiş bir paragrafta cümlelerin açık, etkili ve birbirine bağlı olması gereklidir.
Uzun bir yazının bölümlere ayrılmaması okuyucuyu yoracağı için yazıdaki çeşitli ana fikirlerin birbirinden ayrılması paragraflarla mümkün olur. Böylelikle yazının kolay okunması ve anlaşılması sağlanır. Yazıda ilk satırın birazcık içeriden başlaması (paragraf şekli), bir düşüncenin ya da mevzunun bir bölümünün tamamlanıp öteki bir kısmına geçildiğini gösterir. Böylelikle okuyucunun ilgisi devam ettirilir, yazının daha kolay kavranması da sağlanır.
İyi bir paragrafın özellikleri
a) Temel cümle
Paragrafta, işlenecek düşüncenin özünü oluşturan bir cümle (temel cümle) ne olursa olsun bulunur. Bu cümle, üstünde durulacak temel düşünceyi açıkça ya da dolaylı yoldan ifade eden bir cümle olabilir. Bu cümle paragrafın özeti olarak değerlendirilebilir; sadece paragraftaki öteki cümlelerde bulunan düşüncelerin hepsini kapsamaz.
Temel cümle yazarın üslûbuna gore, paragrafta değişik yerlerde bulunabilir: Ilkin temel cümle yazılıp destek fikirlerle geliştirilebileceği benzer biçimde, açıklamalar yapıldıktan sonrasında, “işte buradan çıkarılacak netice budur†dercesine paragrafın sonuna yazılabilir ya da bir başka yol olarak temel cümle paragrafta direkt doğruya yer almaz, yazar bunu bizim bulmamızı ister.
b) Yan cümleler (Destek fikirler)
Temel cümle, destek fikirlerle uygun bir tarzda, değişik metotlarla açılarak geliştirilir. (Bu şekilde olmasa, tüm paragrafların birer cümleden ibaret olması gerekirdi.) Paragrafta; ortaya atılan temel düşünceyi, aynı doğrultuda destekleyen destek fikirlerle mevzu ve fikir bütünlüğü sağlanır.
Paragrafta işlenen mevzunun, düşüncenin özelliğine gore ana düşünceyi açmak, geliştirmek için aşağıda sıralanan metotlar kullanılabilir. Bu metotlara düşünceyi geliştirme yolları da denir. Bir paragrafta bunlardan bir tek biri kullanılabileceği benzer biçimde, birkaçı aynı anda kullanılabilir:
c) Birlik
Paragrafta üstünde durulan temel düşünceden, işlenen mevzudan uzaklaşmamaya birlik denir.
Her paragrafta mevzunun bir tek bir yönü ele alınmalı, öteki bir yönüne geçileceği vakit yeni bir paragrafa başlanmalıdır. Bağımsız olarak düşünüldüğünde, her biri işlediği mevzuyu muhteşem olarak ifade eden cümleler, arada ilgi olmadan bir paragrafta toplanırsa paragrafın mevzu bütünlüğü, birliği bozulmuş olur. Her cümlenin bir yönüyle temel cümleye bağlanmasıyla paragrafın birliği sağlanmış olur.
Meselâ bir yazıda sınıfın tanıtımı yapılacaksa; sınıfın konumu, ölçüleri, eşyası, öğrencileri... her biri ayrı paragraflarda işlenmelidir.
d) Seviye
Paragrafı oluşturan temel cümle ve destek düşüncelerin, işlenen mevzunun özelliğine gore bir sıraya konması gereklidir. İlginç fikirlerin ve ayrıntıların mantıklı bir düzene gore sıralanması, okuyucunun paragrafı daha kolay kavramasını sağlar.
Mevzunun özelliğine gore; vakit, perspektif, görüş seçimi ve mantıkî seviye ölçü olarak kullanılabilir. Zamana gore yapılacak bir düzenlemede vakalar ya da mevzu geçmişten bugüne ya da bugünden geçmişe doğru bir sıra izlenerek yazılır. Zamana gore sıralama; hikâye, roman, hatıra, yaşam öyküsü, öz geçmiş benzer biçimde yazılarda daha çok kullanılır. Görüş tarzına gore yapılacak düzenlemede; yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya; sağdan sola, soldan sağa; içeriden dışarıya, dışarıdan içeriye; uzaktan yakına, yakından uzağa benzer biçimde bir sıra izlenir. Tasvir bölümleri genel anlamda görüş tarzına gore düzenlenir. Mantıkî düzenlemede ise genelden özele, özelden genele; parçadan bütüne ya da bütünden bölüme doğru bir sıra izlenir. Fikir yazılarında bu yöntem daha çok kullanılır.
e) Ölçü
İyi düzenlenmiş paragraflar içinde düşüncelerin önemine gore bir ölçü bulunur. Rahat mevzunun işlendiği bir paragrafın uzunluğu ile mühim bir düşüncenin işlendiği paragrafın uzunluğu aynı olmaz. Paragraflar arasındaki bu dengeyi koruyabilmek için şunlar yapılabilir:
Paragrafta işlenecek düşünceler, okuyucuya gore ayarlanmalıdır.
Paragraf çeşitleri
Herhangi bir mevzunun değişik bölümlerini oluşturan paragrafları, yerine ve özelliğine gore başlangıç paragrafı, giriş paragrafı, geçiş paragrafı, gelişme paragrafı ve netice paragrafı benzer biçimde çeşitlere ayırmak mümkündür:
BİR UYARI: Paragraf çeşitleriyle, yazının bölümleri birbirine karıştırılmamalıdır. Giriş kısmı bir tek bir paragraftan ibaret olabileceği benzer biçimde birden fazla paragraftan da oluşabilir. Dolayısıyla giriş bölümüyle giriş paragrafı aynı anlamda kullanılamaz. Benzer şekilde, gelişme kısmı de tek paragraftan ibaret değildir. Bu bölümde gelişme paragrafları birden fazla olur. Netice kısmı ise bir paragraf olabileceği benzer biçimde birkaç paragraf şeklinde de düzenlenebilir. Fikir yazılarındaki giriş, gelişme, netice bölümleri; vaka yazılarında serim, düğüm, çözüm şeklinde adlandırılır.
6. DİLİN KURALLARINI BİLME
İyi bir yazı yazmak ya da başarı göstermiş bir konuşma yapmak için dilin (ses bilgisinden cümleye kadar tüm) kuralları, söz varlığı çok iyi bilinmelidir. Kelimelerin anlamlarını, bunlar arasındaki anlam inceliklerini ve dilin ifade kabiliyetini iyi bilmek, yazana (ya da konuşana) kolaylık elde edecektir. Bu konudaki birikimin aniden oluşması normal olarak mümkün değildir. Şahıs, ilk olarak mevzunun önemine inanır, kucak kucak okur, araştırır, yazma alıştırmaları yapar, sabırlı olur ve bunu zamana yayarsa bu birikimi kazanabilir.
7. YAZMA
Bilgi birikimden yola çıkarak mevzuyu tespit edip plânladıktan sonrasında (paragrafların özellikleri dikkate alınarak) yazmaya başlanmalıdır. Sadece kişinin kendisini hazır hissetmesinin yazının güzelliği ile direkt ilgisi bulunduğunu belirtmekte yarar vardır.
Yazmaya ilkin, kısa yazılar yazarak başlamakta yarar vardır. Hatta başlangıçta yatkınlık kazanmak için şiirler, kısa hikâyeler... olduğu benzer biçimde yazılabilir. Sonrasında bir üslûp kazanıncaya kadar devamlı ve kucak kucak yazı denemeleri yapılmalıdır. Bu mevzuda Benjamin Franklin diyor ki “Güzel yazıları derleyen bir kitap elime geçti, satın aldım. Baştan aşağı okudum. üslûbu çok hoşuma gitti. Bu üslûp kabiliyetine erişme isteğini duydum. Taklitle işe başladım. Ilkin kitaptaki en güzel yazıları seçtim. Her paragrafın mühim yerlerini özetledim. Kitabı bir kenara attım. Birkaç gün sonrasında bu yazıları aslına uygun olarak, kitaba bakmadan yazmaya çalıştım. Gördüm ki, kelime stokum, kelimeleri kullanışım oldukça zayıf. Ara sıra çıkardığım özetleri birbirine karıştırdım; birkaç hafta sonrasında özetleri yine düzelterek metni meydana çıkarmaya çalıştım. Bu emekler yazı yazma yeteneğimde büyük gelişmeler sağlamış oldu.â€
8. YAZININ OKUNMASI VE DüZELTİLMESİ
Yazı tamamlandıktan birkaç gün sonrasında sanki bir başkasının yazısını okuyormuş benzer biçimde; sayfa düzenine, imlâya, noktalamaya, dil bilgisi kuralları ve iyi bir anlatımın niteliklerine uygunluk benzer biçimde ölçütlerle dikkatli bir halde tekrardan okunmalı, var ise hatalar düzeltilmelidir. Yazı, her insanın doğru ve kolay anlayabileceği bir hâle getirilmelidir.
Tanımı
Kompozisyon kelime anlamıyla; herhangi bir mevzu ya da alanla ilgili ayrı ayrı malzemeyi en uygun şekliyle bir araya getirmek, birleştirmek, düzenlemek anlama gelir. Kompozisyon her ne kadar, öğrencilere yazı yazma alışkanlığı kazandırmak amacıyla verilen yazma ödevi, ya da daha geniş anlamıyla; duyguların, düşüncelerin, olayların sözle ya da yazıyla ifadesi olarak kullanılsa da bir tek edebiyata ilişik bir terim değildir ve kullanım alanı da edebiyatla sınırı olan değildir.
Yukarıdaki tanımın kapsamına giren her alanda ve yaşamın her anında kompozisyon vardır ve olmalıdır. Bundan dolayı “kompozisyonda, uyum ve seviye esastır. Aslında tabiat da bir seviye içerisindedir. Geceleri gündüzler, mevsimleri mevsimler takip eder. Nitekim büyük sanatkârların pek bir çok kendilerine tabiatı örnek almışlardır. Tabiattaki herhangi bir varlık, görünüm, seviye, uyum ve bunun sonucu olan güzelliği ile insanı kendine çeker, büyüler. Seviye ve düzen tabiatın ve yaşamın esasıdır. Tabiatta her zerre kendi vazifesini bilir ve seviye düzenlilik içinde yerine getirir. Her sabah, doğu diye adlandırdığımız bir taraftan doğan güneş, doğma yerini ve zamanını değiştirse her şey alt üst olurâ€
Malzemesi dil olan, dille meydana getirilen kompozisyonlara geçmeden ilkin kompozisyonun kullanıldığı öteki bazı alanlardan örnekler vererek sağlamış olduğu kolaylıklardan bahsedelim: Bugün, kıymeti milyarlarca dolarla anlatılan, meşhur bir resmin, boyaların tuvale gelişigüzel sürülmesiyle yapılmadığı muhakkaktır. Buradaki ustalık, boyaların en uygun şekilde seçilmesinde ve bunların bir seviye içinde, ressamın da kendinden bir şeyler katarak, kabiliyetiyle tuvale uygulamasındadır.
Bir piyanonun tuşlarına rast gele basarak kulağa hoş gelecek bir müzik eserinin terennüm edilmesi mümkün değildir. Besteci (kompozitör) bu alana ilişik deneyimiyle notaları en uygun şekliyle sıraya kor, düzenler ve ortaya güzel bir yaratı çıkar.
Birbirinden değişik ve dağınık hâlde bulunan tuğla, demir, kum, çimento vb. benzer biçimde malzemenin hayranlık duyulan mimarî bir esere dönüşmesi terkibin usulüne gore yapılmasıyla mümkündür.
Bir marketteki ürünlerin raflara gelişigüzel konduğunu; evinizdeki eşyanın şuraya buraya öylesine bırakıldığını; saçlarınıza tarağın, fırçanın asla değmediğini; yemeğinizi yaparken elinize ne geçerse tencereye attığınızı; her insanın, otomobilini istediği şekilde sürdüğünü; toplu taşıma araçlarının rast gele saatlerde kalktığını; ...vs. düşününüz. Düzenin bozulacağını, huzurun kalmayacağını, çevrenin birden bire, yaşanılamayacak bir hâle dönüşeceğini farkına varacaksınız. Çevrenizde sizi rahatsız eden her ne var ise, dikkat ediniz bunların pek bir çok plânsızlıktan ve düzensizlikten lanmaktadır. Bununla ilgili örneklerin sayısını arzu ettiğiniz kadar artırmanız mümkündür. Demek ki, kompozisyonun özünü oluşturan düzen, seviye ve plân her alanda bir kolaylık sağlıyor, insana rahatlık veriyor ve bu anlamda yaşamın olmazsa olmaz bir unsuru oluyor. Dikkat edilirse maddî araç-gereç belli ölçülerle bir araya getirilirken onu birleştiren şahıs malzemeye kendinden bir şeyler katıyor. Aynı malzemeyi kullanan ressamlar, mimarlar, müzisyenler, dekoratörler, sanatçılar birbirinden azca çok değişik eserler, projeler ortaya koyuyorlar. Demek ki kompozisyon, bir tek maddî unsurların birleştirilmesi değil, madde ile mananın ahengidir.
Kompozisyon Türleri
Kompozisyonu ve önemini bu şekilde özetlemek gerekirse belirttikten sonrasında dil ile meydana getirilen kompozisyonlara geçebiliriz: İsteğin, haberin, duygunun, düşüncenin, anlayışın... öteki insanlara en kolay, tam ve etkili bir halde anlatılması sözle ya da yazıyla olur. Buna gore dille meydana getirilen iki türlü kompozisyon vardır:
- Sözlü kompozisyon: Anlatılmak istenene konuşma kanalıyla bir bütünlük ve seviye vermektir.
- Yazılı kompozisyon: Duyguyu, düşünceyi, isteği yazı kanalıyla düzenlemek ve bütünlük kazandırmaktır.
Kompozisyonun amaçları:
1. İyi ve doğru anlama,
2. Anladığını iyi ve doğru inceleyip değerlendirebilme,
3. İnceleyip değerlendirme sonucunu, doğru, iyi ve güzel anlatabilme.
Kompozisyon Iyi mi Yazılır?
Başarıya ulaşmış ve güzel bir yazı yazmak için bilinmesi gerekenleri, sırasıyla şu şekilde gösterebiliriz:
1. Bilgi birikimi
2. Mevzu seçme
3. Plân yapma
4. Başlık bulma
5. Paragraf bilgisi
6. Dilin kurallarını bilme
7. Yazma
8. Yazının okunması ve düzeltilmesi
1. BİLGİ BİRİKİMİ
üniversite eğitimiyle bir meslek için hazırlık yapılır, o mesleğin gerektirdiği birikim aktarılmaya çalışılır. Aydın insanoğlunun bilmesi gerekenler ise bir tek kendi mesleğiyle, ilgi alanlarıyla, çevresiyle ve dönemiyle sınırlanamaz. Kendisine yöneltilen derhal her sual için azca çok söyleyecek sözlerinin olması beklenir. “Ben inşaat mühendisiyim, ülke problemlerinden, toplumsal çevreden, spor çalışmalarından, trafikten ... asla anlamam†demek aydın insana yakışmaz. Kişinin çevresine karşı duyduğu mesuliyet; onu araştırmaya, incelemeye ve öğrenmeye yönlendirir. Böylece bilgi birikimi için ilk adımlar atılmış olur.
Herhangi bir bilim ya da sanat dalıyla ilgili hususi araştırmalar ve deneyimler sonunda elde edilecek uzmanlık bilgisini saymazsak genel bir kültür sahibi olmak ve (sözlü ya da yazılı) kompozisyonlar meydana getirmek için aşağıda sayılan etkinliklerin yapılmasında yarar vardır:
a) Okuma
Yazılı ya da sözlü ifade kabiliyetini geliştirmenin en etkili ve en güzel yollarından biri, çok okumaktır. İlgi duyulan alanlarla ilgili gazeteleri, dergileri, kitapları... okumak insanı asla şüphesiz, başkalarından daha bilgili kılacaktır. Bilhassa, sanat kıymeti taşıyan, okumaya kıymet, klâsik kitapları, yazıları okumakla yazarının bilgi birikiminden, deneyimlerinden de yararlanmak mümkündür. Şahıs ne kadar çok okursa dil ve ifade kabiliyeti, düşünme kabiliyeti, bilgisi, duygu ve hayâl gücü... o derecede gelişir.
Okuyan insan gerçeği yanlıştan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden daha kolay ve isabetli ayırt eder; kendisini, çevresini, insanları, dünyayı ... daha iyi tanır.
b) Kütüphanelerden yararlanma
Herhangi bir mevzuda detaylı bilgiye haiz olmak; mevzuyu araştırmak, incelemek, öğrenmek, kısacası kendimizi daha iyi yetiştirmek için gidilecek yerlerin başlangıcında kütüphaneler gelir. “Ulusların kalkınmasında iki mühim başta gelir: Bunlardan biri, bilgi birikimlerinin toplandığı yer olan kütüphanelerdir; diğeri de yeni bilgilerin yöntemlerin araştırılmış olduğu yer olan lâboratuvarlardır. Kütüphanelerin sayısı ne kadar çoksa, içindeki kitapların sayısı duyulan gereksinmeyi tam olarak karşılayabiliyorsa, daha da önemlisi, oradan yararlananların sayısı ne kadar çok ise, o ülke o seviyede kalkınmıştır.â€
Günümüzün imkânlarıyla kütüphanelerden değişik şekillerde yararlanmak mümkündür: Klâsik bir yol olarak, kitabı okur, işimiz bitince yerine koyarız ya da kütüphaneye üye olarak kitapları ödünç alıp istediğimiz yerde okur, süresi içinde geri veririz. Yeni bir yol olarak web vasıtasıyla kütüphanelerin web sayfalarına girerek bilgisayar ortamına aktarılan kitapları inceleyebilir, yararlanılacak bölgeleri kendi bilgisayarımıza kopyalayabilir ya da istediğimiz say¬faları yazdırabiliriz.
Okuyucuya daha kolay ve daha iyi hizmet verebilmek için kütüphanelerde -imkânlar ölçüsünde- bilgisayarlardan ve bilgisayar programlarından yararlanılmaktadır. Bugün kütüphanelerde yavaş yavaş ayrı bölümler açılarak CD kütüphaneleri oluşturulmaya başlanmıştır.
c) İnternetten yararlanma
Akla gelebilecek derhal her alandaki ve her konudaki bilgiye web yardımıyla kolaylıkla ulaşmak mümkündür. Sanal kütüphaneler, on-line araştırma dergileri, web ortamındaki kitaplar, dergiler, seçki sayfaları... meraklıları için bir tek birkaçıdır.
d) Bilgisayar programları ve CD (VCD, DVD)'lerden yararlanma
Bilgisayar programları kullanılarak ciltlerlerce kitapta yer edinen bilgi, harita, fotoğraf ya da belgeseller, filmler CD ya da DVD'lere aktarılabilmektedir. Etkileşimli (interaktif) olarak hazırlanan eğitim programlarıyla daha çok bilgiye, çok acele, çok ekonomik ve çok keyifli bir halde ulaşmak mümkündür.
e) Dinleme
Bir dersi, konferansı, açık oturumu, tartışmayı, sohbeti vb. dinlerken de çok şeyler öğrenmek mümkündür. Bilhassa bir amaca yönelik meydana getirilen dinleme; dinlemeye hazır durumda, dikkati mevzu üstünde toplayıp, kavramaya emek harcayarak, duyguları denetim edip not tutarak yapılacak olursa dinlemeden elde edilecek yarar daha da artacaktır.
f) Gözlem yapma
Başarıya ulaşmış bir kompozisyon oluşturmanın temel şartlarından biri de gözlemdir. Çevrede meydana gelenleri, varlıkları, nesneleri, tabiatı duyular vasıtasıyla (bir anlamda) fark etmek, bunlardan yararlı sonuçlar elde etmek ve deneyimler kazanmak iyi bir gözlemle mümkündür. Sanatçıları öteki insanlardan ayıran mühim özelliklerden biri, bunların iyi bir gözlem kabiliyetine haiz olmalarıdır. Onlar, bizim göremediğimizi, önemsemediğimizi, fark etmediğimizi derhal görürler. Bundan dolayı onlar bakma ile görmeyi birbirinden çok iyi ayırırlar.
üstünde iyi gözlem yapmadığımız mevzuları ya da eşyayı başkalarına anlatmak oldukça güçtür. Ömründe deniz görmemiş birine denizin ne işe yaradığını anlatabilmek sadece iyi bir gözlem sonunda mümkündür.
Gözlem kanalıyla yaşamdan dersler almak, deneyimler kazanmak da dikkatsizlik edilmemelidir. Meselâ, on dakika geciktiği için derse alınmayan dostlarını gören öğrenciler, bundan kendileri için bir ders çıkarabilmelidirler.
g) Kesik (Kupür) biriktirme
Kesik (kupür); gazete, mecmua vb. yerlerden kesilen yazılardır. Okunan gazetelerde, dergilerde ilgi çeken, hemen sonra olarak kullanılabilecek türden haber, yazı, fıkra vb. benzer biçimde yazılar kesilerek gereğinde mevzulara gore ayrı ayrı zarflarda ya da dosyalarda biriktirilerek bir arşiv oluşturulabilir. “ünlü bir yazara kendisini iyi mi yetiştirdiğini sormuşlar, şu şekilde açıklamış: Okuduğum bir kitabından beğendiğim sözleri not eder, bir zarfa koyarım; gazetelerden, dergilerden kestiğim yazıları bir başka dosyada saklarım. Zaman içinde bir gömü ortaya çıkar. Yazmaya oturduğum vakit benim için her şey artık hazırdır.â€
h) Şiir defteri tutma
Şiir kitaplarındaki şiirler güzeldir. Sadece bazı şiirler vardır ki bizlere gore daha güzeldir, en güzeldir. İşte bu şiirlerin bir defterde toplanmasıyla hem güzel yazılar yazarak yazma alıştırması yapılmış olacak hem de duyguları en güzel şekliyle ifade yolları mevzusunda birikim kazanılacaktır.
ı) Günlük yazma
Herhangi bir vaka, haber ya da yorumla ilgili kişisel düşüncelerin sıcağı sıcağına, günü gününe bir deftere ya da ajandaya tertipli olarak yazılması ifade kabiliyetinin geliştirilmesinde etkili yollardan biridir.
i) Özlü sözleri derleme
Yazılı ya da sözlü anlatımda sözü uzatmamak, etkiyi çoğaltmak, örnek vermek... için özlü sözler başlığı altında topladığımız atasözleri ve özdeyişlerden yararlanılabilir. Bu sözlerde uzun yılların deneyimi ve birikimi en veciz şekliyle ifadesini bulmuştur. Özlü sözlerin derlendiği kitaplar okunup (istenirse konularına gore) seçme yapılarak bir deftere yazılabilir. Böylelikle hem fikir ufku genişletilmiş hem de yazı ya da konuşma için araç-gereç de toplanmış olur.
2. KONU SEÇME
Yukarıda sıralanan yollarla ve bunlara ilâve edilebilecek değişik etkinliklerle birikim kazandıktan sonrasında sıra, üstünde söz söylenecek ya da yazı yazılacak mevzuyu seçmeye gelir. Mevzunun araştırma hayata geçirmeye uygun, bolca membaı olan ve kişinin ilgi alanına giren, sınırları belli olan bir mevzu olmasına itina gösterilir.
3. PLÂN YAPMA
Plânın olmadığı yerde düzensizlik, dağınıklık, güçlük, zevksizlik ve kabalık kendini iyi mi gösteriyorsa plânlanmadan ortaya konan yazılı ya da sözlü kompozisyonda da benzer aksaklıklar derhal kendini gösterecektir. Esasen iyi bir yazı ya da konuşma plânsız olmaz.
4. BAŞLIK BULMA
Başlık, yazının ya da konuşma mevzusunun adıdır. Tabiatta adı olmayan, adı konmayan varlık olmadığına gore yazıya da bir isim konmalıdır.
İyi bir başlık;
- Kısa ve öz,
- Dikkat çekici ve merak uyandırıcı,
- Mevzuyla ilgili,
- Ana düşünceyi etkili bir şekilde özetleyen,
- Kolay söylenebilen ve akılda kalıcı,
- Yazının içinde ne olduğu hakkında düşünce verici,
Film adlarına, kitap adlarına, yazı başlıklarına, haber başlıklarına... dikkat edilirse bunların yukarıda sayılan nitelikleri taşımış olduğu görülür.
Fikir yazıları için mevzu, mevzunun maddesi ya da ana fikir uygun başlıklar olarak seçilirken vaka yazıları için daha geniş bir yelpazeden başlık seçmek mümkündür: Olayın geçmiş olduğu yer; vaka kahramanı; olayın adı; vaka kahramanı ve olayın yeri; olayın aslı olan fiil benzer biçimde. Nelerin başlık olarak kulla¬nılabileceği hakkında bir düşünce vermek için başlıklardan bazı örnekler aşağıda sıralanmıştır:
Bilim ve Teknik, Yurt Duyguları, Edebiyatımızın İçinden,Türkçenin Sırları, Osmancık, Mustafa Kemal Atatürk Şiirleri Antolojisi, Türk Dili, Çoban Çeşmesi, İstanbul'u Dinliyorum, Bizim Duvarlar, Çile, Kabahat ve Ceza, Silâhlara Veda, Cemile, Kılıbık, Otuz Beş Yaş, Duvar, Ufak Kız, Mihriban, Düşünmek, üç Tembih, Kurumuş Ağaçlar, Bayrak, Karadeniz, Memleket Türküsü, Güle Yel Değdi, Sinekli Bakkal, Acımak, Sarnıç, Yaprak Dökümü, Türkçe Bilen Aranıyor.
Bölüm başlıkları ve ana başlıklar satırı ortalayacak şekilde büyük harflerle yazılır ve (ünlem ya da sual ifadesi yoksa) sonuna herhangi bir noktalama işareti konmaz. Alt bölümlere ilişik başlıklar ise ufak harflerle yazılır.
Ilkin başlık konup yazının buna gore geliştirilebileceği benzer biçimde, yazıyı tamamladıktan sonrasında da uygun bir başlık seçilebilir.
5. PARAGRAF BİLGİSİ
Herhangi bir yazının bir satır başından diğeri satır başına kadar olan kısmına paragraf denir. Paragraf, geniş bir mevzunun belli bir bölümünü ifade eden fikir birimidir.
Paragraflar, tüm bir mevzunun ayrı ayrı bölümlerini ifade eden, kendi içinde de bütünlüğü olan birimlerdir. Bu bakımdan iyi düzenlenmiş bir paragrafta cümlelerin açık, etkili ve birbirine bağlı olması gereklidir.
Uzun bir yazının bölümlere ayrılmaması okuyucuyu yoracağı için yazıdaki çeşitli ana fikirlerin birbirinden ayrılması paragraflarla mümkün olur. Böylelikle yazının kolay okunması ve anlaşılması sağlanır. Yazıda ilk satırın birazcık içeriden başlaması (paragraf şekli), bir düşüncenin ya da mevzunun bir bölümünün tamamlanıp öteki bir kısmına geçildiğini gösterir. Böylelikle okuyucunun ilgisi devam ettirilir, yazının daha kolay kavranması da sağlanır.
İyi bir paragrafın özellikleri
- Temel cümle,
- Yan cümleler (destek fikirler),
- Birlik,
- Seviye,
- Ölçü
a) Temel cümle
Paragrafta, işlenecek düşüncenin özünü oluşturan bir cümle (temel cümle) ne olursa olsun bulunur. Bu cümle, üstünde durulacak temel düşünceyi açıkça ya da dolaylı yoldan ifade eden bir cümle olabilir. Bu cümle paragrafın özeti olarak değerlendirilebilir; sadece paragraftaki öteki cümlelerde bulunan düşüncelerin hepsini kapsamaz.
Temel cümle yazarın üslûbuna gore, paragrafta değişik yerlerde bulunabilir: Ilkin temel cümle yazılıp destek fikirlerle geliştirilebileceği benzer biçimde, açıklamalar yapıldıktan sonrasında, “işte buradan çıkarılacak netice budur†dercesine paragrafın sonuna yazılabilir ya da bir başka yol olarak temel cümle paragrafta direkt doğruya yer almaz, yazar bunu bizim bulmamızı ister.
b) Yan cümleler (Destek fikirler)
Temel cümle, destek fikirlerle uygun bir tarzda, değişik metotlarla açılarak geliştirilir. (Bu şekilde olmasa, tüm paragrafların birer cümleden ibaret olması gerekirdi.) Paragrafta; ortaya atılan temel düşünceyi, aynı doğrultuda destekleyen destek fikirlerle mevzu ve fikir bütünlüğü sağlanır.
Paragrafta işlenen mevzunun, düşüncenin özelliğine gore ana düşünceyi açmak, geliştirmek için aşağıda sıralanan metotlar kullanılabilir. Bu metotlara düşünceyi geliştirme yolları da denir. Bir paragrafta bunlardan bir tek biri kullanılabileceği benzer biçimde, birkaçı aynı anda kullanılabilir:
- Tanımlama: Bir kavramın ya da nesnenin ne işe yaradığını, ne işe yaradığını; belirleyici özellikleriyle anlatmaktır. Yazı benzer biçimde düşünce yazılarında ve giriş paragraflarında daha çok kullanılır. Tanımlama, kimdir, nedir sorusunun cevabıdır. “Yazıcılar, klavye ya da daha değişik giriş aygıtlarıyla bilgisayara girilen detayları-bilgileri ya da yazıları kâğıt üstüne aktarmaya yarayan aygıtlardır.†örneğindeki benzer biçimde.
- Örnekleme: Soyut niteliği olan düşünceyi (ya da görüşü), okuyanın ya da dinleyenin zihninde canlandırmak, onun kolay kavranmasını sağlamak için meydana getirilen somutlaştırmadır.
- Karşılaştırma: Birbiri içinde benzer ya da değişik yönler bulunan iki kavram ya da nesnenin ortak ya da değişik yanlarını incelemeye karşılaştırma denir. Sık kullanılan metotlardan biridir.Roman ve hikâye vaka yazıları olduğundan benzer yönleri çoktur. Hikâyede vaka, romanda vakalar vardır. Kahramanların ve çevrenin tanıtımına romanda çok yer verildiği hâlde hikâyede ayrıntıya girilmez...
- Şahit gösterme: Düşünce yazılarında, ortaya atılan düşünceye okuyanı inandırmak için tanınmış kişilerin görüşlerinden yararlanmaya şahit gösterme denir. Okuyucuya ya da dinleyiciye “ben bu mevzuda bu şekilde düşünüyorum fakat bu alanın uzmanı ve sizin de tanıdığınız, güven ettiğiniz falanca da aynı kanaattedir†mesajı verilerek inandırıcılık artırılmaya çalışılır.
- Benzetme: Anlatıma güç kazandırmak için aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki kavram ya da nesneden zayıf olanı kuvvetliye benzetmedir. “Şimdi, buz benzer biçimde soğuk su içmek isterim.†cümlesinde su soğukluğu yönüyle buza benzetilmiştir.
- Tasvir: Anlatılmak isteneni okuyucuların gözü önünde canlandırmak gerektiği vakit başvurulan yollardan biri tasvirdir. “Bu balçıktan insanoğlu, aralarında asla konuşmadan yürürler. Kiminin sırtında bir tutam çalı, kiminin bir çuval saman vardır. Kimi bir keçi yavrusunu kucağına almıştır; kimi bir mandayı dürtüşleyerek önüne katmıştır. Boz eşek, İsmail'in peşinden, başını önüne eğmiş, küçücük küçücük adımlarla yürür.†( Y. K. Karaosmanoğlu, Yaban)
c) Birlik
Paragrafta üstünde durulan temel düşünceden, işlenen mevzudan uzaklaşmamaya birlik denir.
Her paragrafta mevzunun bir tek bir yönü ele alınmalı, öteki bir yönüne geçileceği vakit yeni bir paragrafa başlanmalıdır. Bağımsız olarak düşünüldüğünde, her biri işlediği mevzuyu muhteşem olarak ifade eden cümleler, arada ilgi olmadan bir paragrafta toplanırsa paragrafın mevzu bütünlüğü, birliği bozulmuş olur. Her cümlenin bir yönüyle temel cümleye bağlanmasıyla paragrafın birliği sağlanmış olur.
Meselâ bir yazıda sınıfın tanıtımı yapılacaksa; sınıfın konumu, ölçüleri, eşyası, öğrencileri... her biri ayrı paragraflarda işlenmelidir.
d) Seviye
Paragrafı oluşturan temel cümle ve destek düşüncelerin, işlenen mevzunun özelliğine gore bir sıraya konması gereklidir. İlginç fikirlerin ve ayrıntıların mantıklı bir düzene gore sıralanması, okuyucunun paragrafı daha kolay kavramasını sağlar.
Mevzunun özelliğine gore; vakit, perspektif, görüş seçimi ve mantıkî seviye ölçü olarak kullanılabilir. Zamana gore yapılacak bir düzenlemede vakalar ya da mevzu geçmişten bugüne ya da bugünden geçmişe doğru bir sıra izlenerek yazılır. Zamana gore sıralama; hikâye, roman, hatıra, yaşam öyküsü, öz geçmiş benzer biçimde yazılarda daha çok kullanılır. Görüş tarzına gore yapılacak düzenlemede; yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya; sağdan sola, soldan sağa; içeriden dışarıya, dışarıdan içeriye; uzaktan yakına, yakından uzağa benzer biçimde bir sıra izlenir. Tasvir bölümleri genel anlamda görüş tarzına gore düzenlenir. Mantıkî düzenlemede ise genelden özele, özelden genele; parçadan bütüne ya da bütünden bölüme doğru bir sıra izlenir. Fikir yazılarında bu yöntem daha çok kullanılır.
e) Ölçü
İyi düzenlenmiş paragraflar içinde düşüncelerin önemine gore bir ölçü bulunur. Rahat mevzunun işlendiği bir paragrafın uzunluğu ile mühim bir düşüncenin işlendiği paragrafın uzunluğu aynı olmaz. Paragraflar arasındaki bu dengeyi koruyabilmek için şunlar yapılabilir:
Paragrafta işlenecek düşünceler, okuyucuya gore ayarlanmalıdır.
- Mühim düşünceleri içermeyen paragraflar kısa yazılmalıdır.
- Yazmaya başlamadan ilkin mevzunun tamamı hesaba katılmalıdır.
- Izah etme gerektiren, mühim düşüncelerin bulunmuş olduğu paragraflar, diğerlerine gore uzun olmalıdır.
- Paragrafların uzunluğu ile ilgili bir sınırlama olmadığı için bu ölçüyü, yazar ayarlamalıdır.
Paragraf çeşitleri
Herhangi bir mevzunun değişik bölümlerini oluşturan paragrafları, yerine ve özelliğine gore başlangıç paragrafı, giriş paragrafı, geçiş paragrafı, gelişme paragrafı ve netice paragrafı benzer biçimde çeşitlere ayırmak mümkündür:
Başlangıç paragrafı: Uzun yazılarda mevzuya girmeden ilkin, o mevzuyla direkt ilgisi olmayan fakat gene de onu aydınlatmaya yarayacak düşüncelerin bulunmuş olduğu paragraftır. Başlangıç paragrafı, yazının ilk paragrafı demek değildir ve her yazıda olmaz.- Giriş paragrafı: Okuyucuyu mevzuya hazırlamak, düşünceleri (ya da vaka yazılarında yeri) tanıtmak, onu okumaya yönlendirmek amacıyla düzenlenen paragraftır. Bir anlamda yazının vitrini olan bu paragrafın dikkat çekici bir halde, iyi düzenlenmesi gerekir.
- Geçiş paragrafı: Bilhassa, uzun yazılarda paragraflar ya da bölümler içinde ilgi oluşturmak için düzenlenen paragraftır. Bir paragraftan diğerine geçildiğinde kimi zaman arada bir kopukluk hissedilir. İşte bunu gidermek için iki paragrafı birbirine bağlayan bir geçiş paragrafı düzenlenir.
- Gelişme paragrafı: İşlenen mevzunun düşünceyi geliştirme yollarından istifadeyle, çeşitli yönleriyle açıklanmış olduğu, geliştirildiği paragraftır. Yazıda giriş bölümünden sonrasında yer alır.
- Netice paragrafı: Giriş ya da gelişme bölümündeki düşüncelerin özetlemek gerekirse özetlendiği, ana düşüncenin hatırlatıldığı paragraftır. Usta yazarların yazılarında çoğu zaman bu paragraf bulunmaz. Bundan dolayı yazar söyleyeceklerinin hepsini daha evvelde tamamlamıştır. Sadece, değerlendirmeyi okuyucuya bırakmamak (onun yanılmasını önlemek) ya da etkili bir şekilde yazıyı tamamlamak anlayışıyla netice paragrafı düzenlenebilir.
BİR UYARI: Paragraf çeşitleriyle, yazının bölümleri birbirine karıştırılmamalıdır. Giriş kısmı bir tek bir paragraftan ibaret olabileceği benzer biçimde birden fazla paragraftan da oluşabilir. Dolayısıyla giriş bölümüyle giriş paragrafı aynı anlamda kullanılamaz. Benzer şekilde, gelişme kısmı de tek paragraftan ibaret değildir. Bu bölümde gelişme paragrafları birden fazla olur. Netice kısmı ise bir paragraf olabileceği benzer biçimde birkaç paragraf şeklinde de düzenlenebilir. Fikir yazılarındaki giriş, gelişme, netice bölümleri; vaka yazılarında serim, düğüm, çözüm şeklinde adlandırılır.
6. DİLİN KURALLARINI BİLME
İyi bir yazı yazmak ya da başarı göstermiş bir konuşma yapmak için dilin (ses bilgisinden cümleye kadar tüm) kuralları, söz varlığı çok iyi bilinmelidir. Kelimelerin anlamlarını, bunlar arasındaki anlam inceliklerini ve dilin ifade kabiliyetini iyi bilmek, yazana (ya da konuşana) kolaylık elde edecektir. Bu konudaki birikimin aniden oluşması normal olarak mümkün değildir. Şahıs, ilk olarak mevzunun önemine inanır, kucak kucak okur, araştırır, yazma alıştırmaları yapar, sabırlı olur ve bunu zamana yayarsa bu birikimi kazanabilir.
7. YAZMA
Bilgi birikimden yola çıkarak mevzuyu tespit edip plânladıktan sonrasında (paragrafların özellikleri dikkate alınarak) yazmaya başlanmalıdır. Sadece kişinin kendisini hazır hissetmesinin yazının güzelliği ile direkt ilgisi bulunduğunu belirtmekte yarar vardır.
Yazmaya ilkin, kısa yazılar yazarak başlamakta yarar vardır. Hatta başlangıçta yatkınlık kazanmak için şiirler, kısa hikâyeler... olduğu benzer biçimde yazılabilir. Sonrasında bir üslûp kazanıncaya kadar devamlı ve kucak kucak yazı denemeleri yapılmalıdır. Bu mevzuda Benjamin Franklin diyor ki “Güzel yazıları derleyen bir kitap elime geçti, satın aldım. Baştan aşağı okudum. üslûbu çok hoşuma gitti. Bu üslûp kabiliyetine erişme isteğini duydum. Taklitle işe başladım. Ilkin kitaptaki en güzel yazıları seçtim. Her paragrafın mühim yerlerini özetledim. Kitabı bir kenara attım. Birkaç gün sonrasında bu yazıları aslına uygun olarak, kitaba bakmadan yazmaya çalıştım. Gördüm ki, kelime stokum, kelimeleri kullanışım oldukça zayıf. Ara sıra çıkardığım özetleri birbirine karıştırdım; birkaç hafta sonrasında özetleri yine düzelterek metni meydana çıkarmaya çalıştım. Bu emekler yazı yazma yeteneğimde büyük gelişmeler sağlamış oldu.â€
8. YAZININ OKUNMASI VE DüZELTİLMESİ
Yazı tamamlandıktan birkaç gün sonrasında sanki bir başkasının yazısını okuyormuş benzer biçimde; sayfa düzenine, imlâya, noktalamaya, dil bilgisi kuralları ve iyi bir anlatımın niteliklerine uygunluk benzer biçimde ölçütlerle dikkatli bir halde tekrardan okunmalı, var ise hatalar düzeltilmelidir. Yazı, her insanın doğru ve kolay anlayabileceği bir hâle getirilmelidir.
Kompozisyon Yazmada Kullanılacak Plan ve Uygulaması
Kompozisyon Iyi mi Yazılır?
başlığı altında özetlemek gerekirse özetlendiği benzer biçimde iyi bir konuşmanın, güzel bir yazının ortaya çıkmasında bilgi birikimi, mevzu seçimi ve plânlama birinci derecede etkili olmaktadır. Yazılı ya da sözlü kompozisyon için yapılacak plânlamada, hareket noktası mevzu olacağı için ilkin bunun incelenmesinde yarar vardır.Başarıya ulaşmış bir kompozisyon yazabilmek için aşağıda sıralanan hususların iyice öğrenilmesi gerekmektedir:
Mevzu, bir konuşmada, bir yazıda, bir eserde ele alınan fikir, vaka ya da durumdur. üstünde söz söylenebilecek ya da yazı yazılabilecek bir duygu, bir fikir, bir haber, bir problem, bir eşya, bir vaka... kompozisyon için mevzu olabilir.
Yazmaya başlamadan ilkin mevzunun tespiti ve sınırlaması yapılmalıdır. Hakkında yazı yazmaya kıymet, garip, yazanın kabiliyetlerine ve geliştirilmeye uygun, bolca lı konuların seçilmesinde yarar vardır.
Plânlamanın daha kolay ve doğru yapılması, mevzunun iyi anlaşılmasına, sınırlarının iyi tespit edilmesine, ifade şeklinin belirlenmesine bağlı olduğundan mevzunun üç yönü iyi bilinmelidir.
Mevzunun üç yönü:
a) Mevzunun maddesi: Mevzunun özünü oluşturan temel kavram ya da problemdir, mevzunun incelenecek yönüdür. Seçilen mevzuda “açıklanacak olan nedir?†sorusunun karşılığıdır.
“Hangi tür şiirlerden hoşlanırsınız?†şeklinde verilen bir mevzunun (probleminin) maddesi, şiirlerdir.
b) Mevzunun görüş noktası: Mevzunun rasgele işlenmesini önleyen, mevzunun maddesini de içine alan, onun hangi yönlerden işleneceğini belirleyen, sınırlayan yönüdür. Sınırları iyi çizilmeyen bir yazıyı plânlamak, dağınıklıktan kurtarmak mümkün olmaz. Bu sebeple mevzular belirlenirken genel konulardan ziyade hususi mevzular seçilmelidir. “Konya'da ziraat ve hayvancılık†şeklinde verilen bir mevzu, “Ilgın'da şeker pancarı tarımı†mevzusuna gore çok geniş ve genel bir mevzudur.
“Antalya'nın coğrafî konumu hakkında bilgi veriniz.†şeklinde verilen mevzunun maddesi Antalya; görüş noktası coğrafî konumdur. Yazıda Antalya'dan bahsedilecek fakat turizmi, nüfusu, tabiî güzellikleri... değil bir tek coğrafî konumu anlatılacaktır.
Konuların değişik bakış açılarıyla işlenmesi mümkündür.
c) Mevzunun şekli: Kompozisyonda mevzuyu işlemeye, geliştirmeye uygun ifade türüne mevzunun şekli denir. Mevzunun maddesi belirlenip sınırları çizildikten sonrasında anlatımda; hikâye, roman, tiyatro, tecrübe etme, yazı, fıkra, mektup... benzer biçimde türlerden hangisi kullanılacaksa o türün özellikleri iyi bilinmeli ve yazı buna gore kaleme alınmalıdır.
Buradaki mevzuyu, hem de, sınavlardaki sual olarak düşünmek de mümkündür. Imtihan sorusunda neye yanıt verileceğini, nereden başlanıp nerede bitirilmesi icap ettiğini bilmeyen talebe, kimi zaman mevzu (sual) dışına çıkmakta, zaman kaybetmekte ve suali anlamadığını belgelemektedir.
Plân
Plân, herhangi bir eserde ya da yazıda işlenecek fikirlerin, duyguların, olayların... evvelde tespit edilmesi ve bunların ana başlıklar hâlinde sıraya konmasıdır. Plânsız bir yazıda, anlatılmak istenenler evvelde belirlenip sıraya konmadığı için mühim konuların unutulması, yazıda kopuklukların ve anlaşılması güç yerlerin olması devamlı mümkündür.
Yazının ve fikirlerin dağınıklıktan, boş sözlerden kurtarılması, mevzu dışına çıkılmaması, mevzuda birliğin sağlanması, neyin iyi mi yazılacağının bilinmesi... plân yardımıyla mümkündür. Kompozisyon bölümünde de bahsedilmiş olduğu benzer biçimde, tek kelimeyle söylemek gerekirse plân, devamlı kolaylık sağlar.
Esas itibariyle bir inşaat mühendisinin yapmış olduğu plân ile bir yazarın yapmış olduğu plân içinde pek fark yoktur: Mühendis, yapacağı inşaatın ne bulunduğunu belirledikten sonrasında taslak plân çizer. Bu plân üstünde emek harcayarak eksiklerini tamamlar, fazlalıkları çıkarır, en ekonomik ve kullanışlı şekliyle (bir anlamda) binayı kâğıt üstünde yapar, sonrasında uygulamaya geçer. Yazar da konusunu ve görüş açısını belirledikten sonrasında neleri yazabileceğini başlıklar hâlinde ortaya kor. Bu taslakta eksikleri tamamlar, fazlalıkları çıkarır; fikirleri ya da vakaları bir sıraya koyar; sonrasında bunların her birini ayrı bölümlerde (ayrı paragraflarda) geliştirir, işler. Kitapların içindekiler kısmı o eserin bir plânı olarak değerlendirilebilir.
PLANLAMA
Kısa bir yazının plânı yapılırken mevzunun maddesi, görüş noktası ve şekli belirlendikten sonrasında, her biri ayrı paragrafta işlenecek temel cümleler (ana düşünceler) belirlenir ve bunlar kısa ifadeler (cümle değil) hâlinde Arap alfabesine ilişik rakamlar kullanılarak yazılır; bu ana fikirleri geliştirmede, açmada kullanılacak destek düşünceler, (kısa ibareler şeklinde) ufak harflerle şıklar hâlinde belirtilir. Hazırlanan taslak üstünde görülen fazlalıklar çıkarılır, eksikler tamamlanır ve işlenecek fikirler düzenlenir. Yazar, eserini bu plâna gore kaleme alır.
Plân örneği
Mevzu: Uzaktan eğitimin yararları
Mevzunun maddesi: Uzaktan eğitim
Mevzunun görüş noktası: Yararları
Mevzunun şekli: Yazı
PLÂN
1. Uzaktan eğitim
a) Tanımı
b) Özellikleri
2. Uygulama şekilleri
a) İnternet vasıtasıyla
b) Televizyonla
c) Kitapla
3. Yararları
a) Süre ve mekân sınırlamasının olmayışı
b) Değişik seçeneklerin sunulması
c) Geniş kitlelere erişmesi
Uygulama: Örnek olarak Mehmet Kaplan'ın Hisar dergisinin, 1972 Mayıs sayısında gösterilen Kompozisyon adlı yazısı aşağıda verilmiş ve bu yazının plânı çıkarılmıştır.
KOMPOZİSYON
(Prof. Dr. Mehmet Kaplan'dan sadeleştirilerek alınmıştır)
Öğrencilerin imtihan kâğıtlarını okuyorum. Çoğunda bir yığın bilgi var, fakat mevzu ile ilgisi yok ve karma karışık. Kompozisyon işte bunların zıddıdır. Çeşitli mevzularda düzensiz bir yığın bilgiye haiz olmak kafi değildir. Talebe herhangi bir mevzuda lüzumlu ile lüzumsuzu seçebilmeli, fikirlerini bir sıraya koymasını öğrenmelidir.
Karışık bir taş, demir ve cam yığını bir araya geldi mi, bir mimarî yaratı meydana gelmez. Yapı için normal olarak buna benzer malzemeye gerekseme vardır. Fakat mimarî, her şeyden ilkin, bir düzendir. Her taş bir plânın içinde yerli yerine konulunca bina göklere yükselir ve bir mutluluğun şarkısını söyler.
Batı dillerinden alınan kompozisyon kelimesi, çeşitli şeylerin tertipli olarak bir araya getirilmesi anlamını taşır ve çeşitli alanlarda müzikte, resimde, mimarîde ve edebiyatta kullanılır. Kelimenin çeşitli alanlara uygulaması da gösteriyor ki, kompozisyon içerikten, ya da malzemeden ziyade, onların bir araya getirilişi ile ilgilidir ve bu çok mühim bir şeydir.
Doğa ve yaşam, insanoğluna biçim vererek güzel ve yararlı eserler meydana getirilebileceği çok büyük bir araç-gereç deposudur. Fotoğraf mi yapmak istiyorsunuz? Dünyada renkten boyadan çok ne vardır? Gerçek bir ressam mevzu bakımından da bir sorun çekmez. Tüm doğa ve yaşam işlenecek mevzu ile doludur. Mühim olan, herhangi bir mevzu çevresinde bir renk kompozisyonu vücuda getirmektir.
Sanatçının tabiata ilave etmiş olduğu şey, yeni bir düzendir.
Sesler, taşlar, kelimeler ve fikirler için de durum aynıdır. Dünyada bir yığın çalgı aleti ve ses çeşidi vardır. Bu tarz şeyleri gelişi güzel bir araya getirirseniz, bir tek gürültü çıkarmış olmuş olursunuz. Musiki çeşitli sesler içinde güzel bir seviye kurmaktır. Yahya Kemal, şiiri bir “kelimeler istifi†olarak tanım eder. Güzel bir mısrada, kelimenin yerlerini değiştirdiniz mi, derhal büyüsü kaybolur.
Öğrencilere çeşitli örnekler vererek dizi, sıra, istif ya da düzenin önemini anlatmak gerekmektedir. Fikir karşılığının önüne sadece bu şekilde geçebiliriz.
Aslında her insan duyar, düşünür ve çevresinde olanları farkına varır. Fakat bunlar bizim içimize karma karışık olarak girer. Her insan bir duygu, fikir ve izlenim deposudur. Konuşur ya da yazarken, içinde bulunulan duruma gore, bu depolanan bazı şeyleri seçer, cümle haline getiririz. Eğer onlar içinde bir bağ kuramazsak, yazılan ya da konuşulan şeyler, başkalarına saçma gelir. Saçmak ile ilgili olan saçma kelimesi, düzenin tersidir. Nazım (şiir), düzen (seviye), tanzim (düzenleme) ve muntazam (tertipli) kelimeleri de birbirinin akrabasıdır. Tanzim edilmiş her şeyde şiire yakın bir taraf vardır. Bir manav dükkanı ya da vitrin tanzim edilince göze güzel görünür.
Düzen (seviye) diyince akla asker ya da ağaç dizisi benzer biçimde kolay bir seviye gelmemelidir. Tabiatın yarattığı canlı varlıkları, nebat ve hayvanları yakından incelerseniz, en ince ayrıntısına kadar işlenmiş bir seviye görürsünüz. Çiçek, kelebek, kuş, balık, hatta bazı madenlerdeki renk ve biçim ahengi (uyumu, birlikteliği) şaşkınlık vericidir. Tüm varlık açık ya da gizli saklı bir nizama (düzene) dayanır. “Güneş manzumesiâ€, “yıldızlar cümlesi†deyimleri bir gerçeğe karşılık gelir. İlim kainatın nizamını (evrenin düzenini) keşfe çalışır. Öğrencilerde düzen fikrini uyandırabilmek için, ilimlerden de yararlanılabilir.
Toplumsal hayatta nizamın önemini gösteren güncel bir mevzu vardır: Trafik! Araçlar tertipli bir halde hareket ederse, caddelerde hiçbir kargaşalık olmaz. Yaşam canlı bir halde akar gider. Düzene uymayanlar tarafınca yol tıkanırsa, her insanın canı sıkılır. Fakat İnsan, kafasının içinde bir seviye kuramazsa, dışarıda onu iyi mi kurabilir? Komposisyon derslerinin amacı öğrencilere kendi duygu ve fikir dünyalarına bir çeki seviye vermektir
Kompozisyon Iyi mi Yazılır?
başlığı altında özetlemek gerekirse özetlendiği benzer biçimde iyi bir konuşmanın, güzel bir yazının ortaya çıkmasında bilgi birikimi, mevzu seçimi ve plânlama birinci derecede etkili olmaktadır. Yazılı ya da sözlü kompozisyon için yapılacak plânlamada, hareket noktası mevzu olacağı için ilkin bunun incelenmesinde yarar vardır.Başarıya ulaşmış bir kompozisyon yazabilmek için aşağıda sıralanan hususların iyice öğrenilmesi gerekmektedir:
- Mevzu
- Plân
Mevzu, bir konuşmada, bir yazıda, bir eserde ele alınan fikir, vaka ya da durumdur. üstünde söz söylenebilecek ya da yazı yazılabilecek bir duygu, bir fikir, bir haber, bir problem, bir eşya, bir vaka... kompozisyon için mevzu olabilir.
Yazmaya başlamadan ilkin mevzunun tespiti ve sınırlaması yapılmalıdır. Hakkında yazı yazmaya kıymet, garip, yazanın kabiliyetlerine ve geliştirilmeye uygun, bolca lı konuların seçilmesinde yarar vardır.
Plânlamanın daha kolay ve doğru yapılması, mevzunun iyi anlaşılmasına, sınırlarının iyi tespit edilmesine, ifade şeklinin belirlenmesine bağlı olduğundan mevzunun üç yönü iyi bilinmelidir.
Mevzunun üç yönü:
a) Mevzunun maddesi: Mevzunun özünü oluşturan temel kavram ya da problemdir, mevzunun incelenecek yönüdür. Seçilen mevzuda “açıklanacak olan nedir?†sorusunun karşılığıdır.
“Hangi tür şiirlerden hoşlanırsınız?†şeklinde verilen bir mevzunun (probleminin) maddesi, şiirlerdir.
b) Mevzunun görüş noktası: Mevzunun rasgele işlenmesini önleyen, mevzunun maddesini de içine alan, onun hangi yönlerden işleneceğini belirleyen, sınırlayan yönüdür. Sınırları iyi çizilmeyen bir yazıyı plânlamak, dağınıklıktan kurtarmak mümkün olmaz. Bu sebeple mevzular belirlenirken genel konulardan ziyade hususi mevzular seçilmelidir. “Konya'da ziraat ve hayvancılık†şeklinde verilen bir mevzu, “Ilgın'da şeker pancarı tarımı†mevzusuna gore çok geniş ve genel bir mevzudur.
“Antalya'nın coğrafî konumu hakkında bilgi veriniz.†şeklinde verilen mevzunun maddesi Antalya; görüş noktası coğrafî konumdur. Yazıda Antalya'dan bahsedilecek fakat turizmi, nüfusu, tabiî güzellikleri... değil bir tek coğrafî konumu anlatılacaktır.
Konuların değişik bakış açılarıyla işlenmesi mümkündür.
c) Mevzunun şekli: Kompozisyonda mevzuyu işlemeye, geliştirmeye uygun ifade türüne mevzunun şekli denir. Mevzunun maddesi belirlenip sınırları çizildikten sonrasında anlatımda; hikâye, roman, tiyatro, tecrübe etme, yazı, fıkra, mektup... benzer biçimde türlerden hangisi kullanılacaksa o türün özellikleri iyi bilinmeli ve yazı buna gore kaleme alınmalıdır.
Buradaki mevzuyu, hem de, sınavlardaki sual olarak düşünmek de mümkündür. Imtihan sorusunda neye yanıt verileceğini, nereden başlanıp nerede bitirilmesi icap ettiğini bilmeyen talebe, kimi zaman mevzu (sual) dışına çıkmakta, zaman kaybetmekte ve suali anlamadığını belgelemektedir.
Plân
Plân, herhangi bir eserde ya da yazıda işlenecek fikirlerin, duyguların, olayların... evvelde tespit edilmesi ve bunların ana başlıklar hâlinde sıraya konmasıdır. Plânsız bir yazıda, anlatılmak istenenler evvelde belirlenip sıraya konmadığı için mühim konuların unutulması, yazıda kopuklukların ve anlaşılması güç yerlerin olması devamlı mümkündür.
Yazının ve fikirlerin dağınıklıktan, boş sözlerden kurtarılması, mevzu dışına çıkılmaması, mevzuda birliğin sağlanması, neyin iyi mi yazılacağının bilinmesi... plân yardımıyla mümkündür. Kompozisyon bölümünde de bahsedilmiş olduğu benzer biçimde, tek kelimeyle söylemek gerekirse plân, devamlı kolaylık sağlar.
Esas itibariyle bir inşaat mühendisinin yapmış olduğu plân ile bir yazarın yapmış olduğu plân içinde pek fark yoktur: Mühendis, yapacağı inşaatın ne bulunduğunu belirledikten sonrasında taslak plân çizer. Bu plân üstünde emek harcayarak eksiklerini tamamlar, fazlalıkları çıkarır, en ekonomik ve kullanışlı şekliyle (bir anlamda) binayı kâğıt üstünde yapar, sonrasında uygulamaya geçer. Yazar da konusunu ve görüş açısını belirledikten sonrasında neleri yazabileceğini başlıklar hâlinde ortaya kor. Bu taslakta eksikleri tamamlar, fazlalıkları çıkarır; fikirleri ya da vakaları bir sıraya koyar; sonrasında bunların her birini ayrı bölümlerde (ayrı paragraflarda) geliştirir, işler. Kitapların içindekiler kısmı o eserin bir plânı olarak değerlendirilebilir.
PLANLAMA
Kısa bir yazının plânı yapılırken mevzunun maddesi, görüş noktası ve şekli belirlendikten sonrasında, her biri ayrı paragrafta işlenecek temel cümleler (ana düşünceler) belirlenir ve bunlar kısa ifadeler (cümle değil) hâlinde Arap alfabesine ilişik rakamlar kullanılarak yazılır; bu ana fikirleri geliştirmede, açmada kullanılacak destek düşünceler, (kısa ibareler şeklinde) ufak harflerle şıklar hâlinde belirtilir. Hazırlanan taslak üstünde görülen fazlalıklar çıkarılır, eksikler tamamlanır ve işlenecek fikirler düzenlenir. Yazar, eserini bu plâna gore kaleme alır.
Plân örneği
Mevzu: Uzaktan eğitimin yararları
Mevzunun maddesi: Uzaktan eğitim
Mevzunun görüş noktası: Yararları
Mevzunun şekli: Yazı
PLÂN
1. Uzaktan eğitim
a) Tanımı
b) Özellikleri
2. Uygulama şekilleri
a) İnternet vasıtasıyla
b) Televizyonla
c) Kitapla
3. Yararları
a) Süre ve mekân sınırlamasının olmayışı
b) Değişik seçeneklerin sunulması
c) Geniş kitlelere erişmesi
Uygulama: Örnek olarak Mehmet Kaplan'ın Hisar dergisinin, 1972 Mayıs sayısında gösterilen Kompozisyon adlı yazısı aşağıda verilmiş ve bu yazının plânı çıkarılmıştır.
KOMPOZİSYON
(Prof. Dr. Mehmet Kaplan'dan sadeleştirilerek alınmıştır)
Öğrencilerin imtihan kâğıtlarını okuyorum. Çoğunda bir yığın bilgi var, fakat mevzu ile ilgisi yok ve karma karışık. Kompozisyon işte bunların zıddıdır. Çeşitli mevzularda düzensiz bir yığın bilgiye haiz olmak kafi değildir. Talebe herhangi bir mevzuda lüzumlu ile lüzumsuzu seçebilmeli, fikirlerini bir sıraya koymasını öğrenmelidir.
Karışık bir taş, demir ve cam yığını bir araya geldi mi, bir mimarî yaratı meydana gelmez. Yapı için normal olarak buna benzer malzemeye gerekseme vardır. Fakat mimarî, her şeyden ilkin, bir düzendir. Her taş bir plânın içinde yerli yerine konulunca bina göklere yükselir ve bir mutluluğun şarkısını söyler.
Batı dillerinden alınan kompozisyon kelimesi, çeşitli şeylerin tertipli olarak bir araya getirilmesi anlamını taşır ve çeşitli alanlarda müzikte, resimde, mimarîde ve edebiyatta kullanılır. Kelimenin çeşitli alanlara uygulaması da gösteriyor ki, kompozisyon içerikten, ya da malzemeden ziyade, onların bir araya getirilişi ile ilgilidir ve bu çok mühim bir şeydir.
Doğa ve yaşam, insanoğluna biçim vererek güzel ve yararlı eserler meydana getirilebileceği çok büyük bir araç-gereç deposudur. Fotoğraf mi yapmak istiyorsunuz? Dünyada renkten boyadan çok ne vardır? Gerçek bir ressam mevzu bakımından da bir sorun çekmez. Tüm doğa ve yaşam işlenecek mevzu ile doludur. Mühim olan, herhangi bir mevzu çevresinde bir renk kompozisyonu vücuda getirmektir.
Sanatçının tabiata ilave etmiş olduğu şey, yeni bir düzendir.
Sesler, taşlar, kelimeler ve fikirler için de durum aynıdır. Dünyada bir yığın çalgı aleti ve ses çeşidi vardır. Bu tarz şeyleri gelişi güzel bir araya getirirseniz, bir tek gürültü çıkarmış olmuş olursunuz. Musiki çeşitli sesler içinde güzel bir seviye kurmaktır. Yahya Kemal, şiiri bir “kelimeler istifi†olarak tanım eder. Güzel bir mısrada, kelimenin yerlerini değiştirdiniz mi, derhal büyüsü kaybolur.
Öğrencilere çeşitli örnekler vererek dizi, sıra, istif ya da düzenin önemini anlatmak gerekmektedir. Fikir karşılığının önüne sadece bu şekilde geçebiliriz.
Aslında her insan duyar, düşünür ve çevresinde olanları farkına varır. Fakat bunlar bizim içimize karma karışık olarak girer. Her insan bir duygu, fikir ve izlenim deposudur. Konuşur ya da yazarken, içinde bulunulan duruma gore, bu depolanan bazı şeyleri seçer, cümle haline getiririz. Eğer onlar içinde bir bağ kuramazsak, yazılan ya da konuşulan şeyler, başkalarına saçma gelir. Saçmak ile ilgili olan saçma kelimesi, düzenin tersidir. Nazım (şiir), düzen (seviye), tanzim (düzenleme) ve muntazam (tertipli) kelimeleri de birbirinin akrabasıdır. Tanzim edilmiş her şeyde şiire yakın bir taraf vardır. Bir manav dükkanı ya da vitrin tanzim edilince göze güzel görünür.
Düzen (seviye) diyince akla asker ya da ağaç dizisi benzer biçimde kolay bir seviye gelmemelidir. Tabiatın yarattığı canlı varlıkları, nebat ve hayvanları yakından incelerseniz, en ince ayrıntısına kadar işlenmiş bir seviye görürsünüz. Çiçek, kelebek, kuş, balık, hatta bazı madenlerdeki renk ve biçim ahengi (uyumu, birlikteliği) şaşkınlık vericidir. Tüm varlık açık ya da gizli saklı bir nizama (düzene) dayanır. “Güneş manzumesiâ€, “yıldızlar cümlesi†deyimleri bir gerçeğe karşılık gelir. İlim kainatın nizamını (evrenin düzenini) keşfe çalışır. Öğrencilerde düzen fikrini uyandırabilmek için, ilimlerden de yararlanılabilir.
Toplumsal hayatta nizamın önemini gösteren güncel bir mevzu vardır: Trafik! Araçlar tertipli bir halde hareket ederse, caddelerde hiçbir kargaşalık olmaz. Yaşam canlı bir halde akar gider. Düzene uymayanlar tarafınca yol tıkanırsa, her insanın canı sıkılır. Fakat İnsan, kafasının içinde bir seviye kuramazsa, dışarıda onu iyi mi kurabilir? Komposisyon derslerinin amacı öğrencilere kendi duygu ve fikir dünyalarına bir çeki seviye vermektir
Kompozisyon Nedir? Kompozisyon Iyi mi Yazılır? ...
Kompozisyon her ne kadar, öğrencilere yazı yazma alışkanlığı kazandırmak amacıyla verilen yazilim olsada cok kolay sistemlerlede yazilabiliniyor..
Kompozisyonun Tanımı Batı dillerinden dilimize geçen “kompozisyon†sözcüğü, günlük hayatımızda ve edebiyat, fotoğraf, müzik, mimari benzer biçimde pek çok sanat branşında kullanılmaktadır. “Renk Kompozisyonuâ€, “Müzik Kompozisyonuâ€, “Kompozisyon Güzelliğiâ€, Kompozisyonu Bozukâ€, “Kompoze Etmekâ€, benzer biçimde deyişler, bu sözcüğün kullanım alanının ne kadar geniş bulunduğunu gösterir. Kompozisyon; Fotoğraf, müzik, heykel, mimari, edebiyat benzer biçimde değişik alanlarda malzemenin belirli bir seviye içinde bir araya getirilmesidir. Kompozisyon oluşturmak için lüzumlu olan malzemeler, üstünde çalışılan sanat dalına göre değişiklik gösterir. Fotoğraf sanatının malzemesi renkler, müziğin malzemesi sesler, mimarinin malzemesi taş, toprak, mermer; edebiyatın malzemesi ise dildir. Her sanat branşının, kompozisyon oluşturma biçimi ve malzemeyi kullanma şekli birbirinden farklıdır. Sadece hepsinde ortak olan temel nokta, değişik ve dağınık malzemenin duygularımıza hoş gelecek, bizde güzellik ve beğeni duyguları uyandıracak şekilde bir araya getirilmesidir. Birikim nedir ? Birikim kazanma yolları Ufak yaşlardan itibaren çevremize karşı merak ve ilgi duyarız. Sorar, araştırır, dinler, gözlem yapar, çeşitli yayınları okur, böylece duygu ve fikir dünyamızı zenginleştirir ; bilgimizi, görgümüzü, kültürümüzü artırırız. Toplumsal bir varlık olmanın gereği ve sonucu olan bu etkinlikler, birikimimizi oluşturur. Her insanoğlunun yetiştiği aileye ve içinde bulunmuş olduğu çevre koşullarına gore birikim başka başka olur. Bu başkalık hayata bakış tarzımıza, vakalar karşısındaki tavrımıza, kişiliğimize yansır. Birikim sahibi, kültürlü bir insan olmak, kendimizi geliştirmek için eğitim, sanat ve kültür etkinliklerine vakit ayırmalıyız. Süre alıcı, oyalayıcı, bizlere hiçbir şey kazandırmayan eğlencelerden uzak durmamız gerekir. Dinleme Çevremizdeki birçok şeyi işitiriz fakat dinlemeyiz. Bazı sesleri, gürültüleri istemesek de duyarız fakat bir süre sonrasında o seslere alışarak günlük yaşamımıza devam ederiz. Sadece dinlemede bir seçme söz mevzusudur. Bizlerden yaş, bilgi, kültür ve tecrübe olarak daha donanımlı olan büyüklerimizin, öğretmenlerimizin anlattıklarını ya da mevzusunda uzman kişilerin vereceği konferansları dinleriz. Yalnız dinlerken tüm dikkatimizi mevzu üstünde yoğunlaştırmalı, en gereksiz gördüğümüz bilgilerin bile bigün işimize yarayabileceğini düşünmeliyiz. Açık oturum, açık oturum, konuşma benzer biçimde etkinlikleri dinleyerek takip ederiz. Günlük hayatımızda insanlarla haberleşme-iletişim oluşturmak, bilgi edinmek için de dinleme etkinliğinde bulunuruz. Arkadaşlarımızın anlattıklarını dinleyerek onların deneyimlerinden yararlanırız. Okuma Kitap, insanoğlunun bilgi ve kültürünü artıran, kelime hazinesini zenginleştiren, dili kullanma becerisini güçlendiren, fikir ve yaşam ufkunu genişleten en etkili araçtır. Okuduğumuz her kitap, bizi kim bilir hayatımız süresince asla gidemeyeceğimiz bölgelere götürür. Çok çeşitli karakterlerde insanlarla tanıştırır. Yasayarak edinemeyeceğimiz tecrübelere okuyarak ulaşırız.
İnsan olarak duygularımızı, düşüncelerimizi, taslarımızı, görüşlerimizi karşımızdakilere anlatmak; kendimizden söz etmek, toplumsal sorunları dile getirmek bir ihtiyaçtır. Çevremizdekilerle ilişkiler kurar, onların sorunlarını dinler ya da kendi sorunlarımızı onlara anlatırız. Bu ilişkiden fikir alışverişi doğar. Düşündüğünü ve duyduğunu karşısındakilere başarı ile anlatabilmek her vatandaşın başarı ile yapması ihtiyaç duyulan ve yapabileceği bir şeydir. Hepimiz düşündüğünü duyduğunu, tasarladığını karşısındakine başarı ile anlatabilir.
Kimi öğrenciler için kompozisyon yazmak son aşama can sıkan bir iştir; bu emek harcamayı kağıt doldurma olarak algılayanlar oldukça çoktur. Fakat kompozisyonda amaç kağıdın doldurulması değil, düşüncelerin derli-toplu bir halde karşımızdakilere ifade edilmesidir.
Aldığınız yiyecekleri Pazar çantasına gelişigüzel mi koyuyorsunuz? Yumurtalarınız altta kalırsa kırılmaz mı? Domatesin ya da karpuzun üstüne karpuz doldurur musunuz? Normal olarak hayır. Pazar çantasını aldığınız yiyeceklerin özelliklerine gore doldurursunuz. Eşyaları yerli yerinde olmayan bir odada aradığınız şeyi kolayca bulamazsınız. Koltuk takımlarınızın yeri mutfak değildir. Yiyecek masasını yatak odasına koymak birazcık garip olur. Her şey hizmet edebileceği bir yere yerleştirilmelidir. İşte bu kompozisyondur.
Çevrenize bakın; bazı binalar ne kadar güzel yapılmıştır, özenirsiniz. Bazıları ise insanoğlunun içini karartırlar. Bu da bir kompozisyondur. Mimari bir tür bina kompozisyonu değil midir? Kullanılan malzemeler genel anlamda aynı, fakat ortaya çıkan binalar değişik farklıdır.
Meydana getirilen planın iyi uygulanmış olduğu, hazırlanan malzemenin iyi yerleştirildiği bina güzel, uyumlu ve rahat. Diğeri bina ise çirkindir. Bundan dolayı orada mimari yok; yığma, doldurma ve uyumsuzluk var.
Bu örneklerden yararlanmanızı ve iyi kompozisyon yazmak için heveslenmenizi çok isterim.
Kucak kucak okuyun ve kucak kucak yazın. Yazdıklarınız hoşunuza gitmiyorsa yırtın atın fakat asla yazmaktan vazgeçmeyin.
Ihmal etmeyin ki yazmak yazarak öğrenilir. Emek verme, alışkanlık ve sabır işidir. Herkesten bir ozan, romancı olmasını bekleyemeyiz fakat hepimiz düşüncelerini başarıyla anlatabilir.
Kompozisyon, “Bir mevzu üstünde duygu, bilgi ve görüşlerimizden yararlanarak planlı, etkili bir yazı yazmak ya da konuşma yapmak†anlama gelir. İyi kompozisyon yazmanın yolu kucak kucak okumaktan geçer.
Giriş Bölümünün Özellikleri :
Giriş bölümünde mevzu ve mevzuya perspektif belirtilir.
Giriş Cümlesi:
Yazarken, kitapları bir yana bırakır, aklımdan çıkarırım; kendi gidişimi aksatır diye. (giriş cümlesi)
Hakikaten de iyi yazarlar üstüme kötü abanır, yüreksiz ederler beni. Hani bir ressam varmış, fena horoz resimleri yapar ve uşaklarına, dükkana asla canlı horoz sokmamalarını sıkı sıkı tembih edermiş, ben de o şekilde... Hatta çalgıcı Antigenides'in bulmuş olduğu umar benim daha çok işime gelirdi Antigenides bir şey çalacağı vakit, kendinden ilkin ve sonrasında halka uzun süre fena şarkılar dinletirmiş... (gelişme kısmı)
Kompozisyon gelişme bölümlerine örnek 2:
Tiyatronun görevi yeni kelimeleri tanıtmak ve dile yerleştirmek değildir... (giriş kısmı)
Bu vazife tv benzer biçimde gösterim araçlarına düşer. Bilhassa gerçekçi oyunlarda yeni türetilen ve halkın hemen hemen kullanmadığı kelimelerin kullanılmasına karşıyım. Şinasi : Tiyatroda kişilerin, kişiliklerine gore hitabı icap ettiğini söylerken en doğru ilkeyi göstermişti. Alışılmamış kelimeler sahnede kullanıldığında halkta tepki yaratıyor. Bugün Türkçe'yi çok iyi kullanan yazarların yanı sıra, aşırı ve öz Türkçe kelimelerle dolu eserlerle de karşılaşıyoruz. Tiyatro eserlerinde bunu yapamazsınız. Tiyatroda rol alan her oyuncu, kahramanın mensup olduğu cemiyet kesimine uygun şekilde konuşur... (gelişme kısmı)
Netice Kısmı : Netice kısmı, belli bir perspektif doğrultusunda geliştirilen mevzunun açıklanmış olduğu, amaçlanan sonuca ulaştırılmış olduğu, mevzunun bir yargıya bağlandığı bölümdür.
Netice Bölümünün Özellikleri :
Bir Kurban bayramı daha... 1930'lar çok çok gerilerde kaldı. O günlerin evladı da öldü gitti.
Sanılır ki, şahıs bir kez ölür. Öyleki değil oysa! Şahıs, yaşam süresince bir çok kez ölür. Bakarım bazen eski resimlere: İşte Phobus Fotoğrafhanesi'nde çekilmiş resimler. Golf pantolonlu, ya da kısa pantolonlu bir çocuk... Ne oldu ona? Öldü gitti. Ondan sonra ilköğretim, ortaokul, lise sıralarındaki çocuklar, gençler... Hepsi yok oldular. Yok olmak değil mi ölmek? Öyleki ise boyuna ölüyoruz, biçimden biçime giriyoruz, bambaşka bir insan oluyoruz zaman içinde. Altmışındaki kişiyle sekiz, on, on beş yaşların kişisi iyi mi olur da aynı insan olur, olabilir? Dönemin bir oyunu bu bizlere.
Hep ölüyoruz, öle öle büyüyor, değişiyoruz, son ölüme doğru gidiyoruz.
Yazıda Başlık : Bir yazıya verilen ada başlık denir.
Başlık, bir yazının neyi anlattığını, ya da bu yazının yazılma gerekçesini sezdirecek bir özellik gösterir. Özetlemek gerekirse mevzuyu tanıtan, ana düşünceyi birkaç sözcükle yansıtan sözdür. Başka bir deyişle başlık; mevzu - ana fikir uyumunu yansıtan bir özellik gösterir.
"Bu yazıya en uygun başlık hangisi olabilir?" Şeklindeki sorularda, bu açıklamalar dikkate alınarak başlık saptanmalıdır.
Kompozisyon her ne kadar, öğrencilere yazı yazma alışkanlığı kazandırmak amacıyla verilen yazilim olsada cok kolay sistemlerlede yazilabiliniyor..
Kompozisyonun Tanımı Batı dillerinden dilimize geçen “kompozisyon†sözcüğü, günlük hayatımızda ve edebiyat, fotoğraf, müzik, mimari benzer biçimde pek çok sanat branşında kullanılmaktadır. “Renk Kompozisyonuâ€, “Müzik Kompozisyonuâ€, “Kompozisyon Güzelliğiâ€, Kompozisyonu Bozukâ€, “Kompoze Etmekâ€, benzer biçimde deyişler, bu sözcüğün kullanım alanının ne kadar geniş bulunduğunu gösterir. Kompozisyon; Fotoğraf, müzik, heykel, mimari, edebiyat benzer biçimde değişik alanlarda malzemenin belirli bir seviye içinde bir araya getirilmesidir. Kompozisyon oluşturmak için lüzumlu olan malzemeler, üstünde çalışılan sanat dalına göre değişiklik gösterir. Fotoğraf sanatının malzemesi renkler, müziğin malzemesi sesler, mimarinin malzemesi taş, toprak, mermer; edebiyatın malzemesi ise dildir. Her sanat branşının, kompozisyon oluşturma biçimi ve malzemeyi kullanma şekli birbirinden farklıdır. Sadece hepsinde ortak olan temel nokta, değişik ve dağınık malzemenin duygularımıza hoş gelecek, bizde güzellik ve beğeni duyguları uyandıracak şekilde bir araya getirilmesidir. Birikim nedir ? Birikim kazanma yolları Ufak yaşlardan itibaren çevremize karşı merak ve ilgi duyarız. Sorar, araştırır, dinler, gözlem yapar, çeşitli yayınları okur, böylece duygu ve fikir dünyamızı zenginleştirir ; bilgimizi, görgümüzü, kültürümüzü artırırız. Toplumsal bir varlık olmanın gereği ve sonucu olan bu etkinlikler, birikimimizi oluşturur. Her insanoğlunun yetiştiği aileye ve içinde bulunmuş olduğu çevre koşullarına gore birikim başka başka olur. Bu başkalık hayata bakış tarzımıza, vakalar karşısındaki tavrımıza, kişiliğimize yansır. Birikim sahibi, kültürlü bir insan olmak, kendimizi geliştirmek için eğitim, sanat ve kültür etkinliklerine vakit ayırmalıyız. Süre alıcı, oyalayıcı, bizlere hiçbir şey kazandırmayan eğlencelerden uzak durmamız gerekir. Dinleme Çevremizdeki birçok şeyi işitiriz fakat dinlemeyiz. Bazı sesleri, gürültüleri istemesek de duyarız fakat bir süre sonrasında o seslere alışarak günlük yaşamımıza devam ederiz. Sadece dinlemede bir seçme söz mevzusudur. Bizlerden yaş, bilgi, kültür ve tecrübe olarak daha donanımlı olan büyüklerimizin, öğretmenlerimizin anlattıklarını ya da mevzusunda uzman kişilerin vereceği konferansları dinleriz. Yalnız dinlerken tüm dikkatimizi mevzu üstünde yoğunlaştırmalı, en gereksiz gördüğümüz bilgilerin bile bigün işimize yarayabileceğini düşünmeliyiz. Açık oturum, açık oturum, konuşma benzer biçimde etkinlikleri dinleyerek takip ederiz. Günlük hayatımızda insanlarla haberleşme-iletişim oluşturmak, bilgi edinmek için de dinleme etkinliğinde bulunuruz. Arkadaşlarımızın anlattıklarını dinleyerek onların deneyimlerinden yararlanırız. Okuma Kitap, insanoğlunun bilgi ve kültürünü artıran, kelime hazinesini zenginleştiren, dili kullanma becerisini güçlendiren, fikir ve yaşam ufkunu genişleten en etkili araçtır. Okuduğumuz her kitap, bizi kim bilir hayatımız süresince asla gidemeyeceğimiz bölgelere götürür. Çok çeşitli karakterlerde insanlarla tanıştırır. Yasayarak edinemeyeceğimiz tecrübelere okuyarak ulaşırız.
İnsan olarak duygularımızı, düşüncelerimizi, taslarımızı, görüşlerimizi karşımızdakilere anlatmak; kendimizden söz etmek, toplumsal sorunları dile getirmek bir ihtiyaçtır. Çevremizdekilerle ilişkiler kurar, onların sorunlarını dinler ya da kendi sorunlarımızı onlara anlatırız. Bu ilişkiden fikir alışverişi doğar. Düşündüğünü ve duyduğunu karşısındakilere başarı ile anlatabilmek her vatandaşın başarı ile yapması ihtiyaç duyulan ve yapabileceği bir şeydir. Hepimiz düşündüğünü duyduğunu, tasarladığını karşısındakine başarı ile anlatabilir.
Kimi öğrenciler için kompozisyon yazmak son aşama can sıkan bir iştir; bu emek harcamayı kağıt doldurma olarak algılayanlar oldukça çoktur. Fakat kompozisyonda amaç kağıdın doldurulması değil, düşüncelerin derli-toplu bir halde karşımızdakilere ifade edilmesidir.
Aldığınız yiyecekleri Pazar çantasına gelişigüzel mi koyuyorsunuz? Yumurtalarınız altta kalırsa kırılmaz mı? Domatesin ya da karpuzun üstüne karpuz doldurur musunuz? Normal olarak hayır. Pazar çantasını aldığınız yiyeceklerin özelliklerine gore doldurursunuz. Eşyaları yerli yerinde olmayan bir odada aradığınız şeyi kolayca bulamazsınız. Koltuk takımlarınızın yeri mutfak değildir. Yiyecek masasını yatak odasına koymak birazcık garip olur. Her şey hizmet edebileceği bir yere yerleştirilmelidir. İşte bu kompozisyondur.
Çevrenize bakın; bazı binalar ne kadar güzel yapılmıştır, özenirsiniz. Bazıları ise insanoğlunun içini karartırlar. Bu da bir kompozisyondur. Mimari bir tür bina kompozisyonu değil midir? Kullanılan malzemeler genel anlamda aynı, fakat ortaya çıkan binalar değişik farklıdır.
Meydana getirilen planın iyi uygulanmış olduğu, hazırlanan malzemenin iyi yerleştirildiği bina güzel, uyumlu ve rahat. Diğeri bina ise çirkindir. Bundan dolayı orada mimari yok; yığma, doldurma ve uyumsuzluk var.
Bu örneklerden yararlanmanızı ve iyi kompozisyon yazmak için heveslenmenizi çok isterim.
Kucak kucak okuyun ve kucak kucak yazın. Yazdıklarınız hoşunuza gitmiyorsa yırtın atın fakat asla yazmaktan vazgeçmeyin.
Ihmal etmeyin ki yazmak yazarak öğrenilir. Emek verme, alışkanlık ve sabır işidir. Herkesten bir ozan, romancı olmasını bekleyemeyiz fakat hepimiz düşüncelerini başarıyla anlatabilir.
Kompozisyon, “Bir mevzu üstünde duygu, bilgi ve görüşlerimizden yararlanarak planlı, etkili bir yazı yazmak ya da konuşma yapmak†anlama gelir. İyi kompozisyon yazmanın yolu kucak kucak okumaktan geçer.
Giriş Bölümünün Özellikleri :
Giriş bölümünde mevzu ve mevzuya perspektif belirtilir.
Giriş Cümlesi:
- Kısa ve ilgi çekici bir cümledir.
- Bağlayıcı öğelerle başlanmaz. (Bundan dolayı, Örnek olarak benzer biçimde...)
- Yazıda ele alınacak mevzuyu tanıtır; yazarın mevzuya iyi mi bir yaklaşım getireceğini sezdirir.
- Genelden özele (tümden gelim) yazılmış paragraflarda, paragrafın giriş cümlesi hem de paragrafın ana düşüncesidir.
- Tanımlama, izah etme, sual cümlesi biçiminde kurulabilir.
- Herhangi bir halk şiiri antolojisini başından sonuna okumayı asla denediniz mi?...
- Şiir, ne söylediğinden çok, iyi mi söylendiği ile çekiciliğe ulaşır...
- Softalık, bir fikir, bir bilgi kanseri diye anlatılabilir...
- Gelişme kısmı; mevzuyu açıklayan, ana düşüncenin ortaya çıkmasına katkıda bulunan destek düşünceleri ihtiva eder.
- Mevzu, bu bölümde açılır. Bunun için de örneklerden benzerliklerden, karşıtlıklardan, şahit göstermelerden yararlanılır.
- Ayrıntılar, gelişme cümlelerinde birbirini tamamlayarak, birbirine, bağlayıcı öğelerle bağlanarak sıralanır.
- Gelişme bölümündeki paragraflardan her biri, dil ve fikir yönünden kendisinden önceki ve sonraki paragrafa bağlıdır.
- Tüme varım yöntemiyle yazılan yazılarda ana fikir, gelişme cümlelerinden biri olabilir.
Yazarken, kitapları bir yana bırakır, aklımdan çıkarırım; kendi gidişimi aksatır diye. (giriş cümlesi)
Hakikaten de iyi yazarlar üstüme kötü abanır, yüreksiz ederler beni. Hani bir ressam varmış, fena horoz resimleri yapar ve uşaklarına, dükkana asla canlı horoz sokmamalarını sıkı sıkı tembih edermiş, ben de o şekilde... Hatta çalgıcı Antigenides'in bulmuş olduğu umar benim daha çok işime gelirdi Antigenides bir şey çalacağı vakit, kendinden ilkin ve sonrasında halka uzun süre fena şarkılar dinletirmiş... (gelişme kısmı)
Kompozisyon gelişme bölümlerine örnek 2:
Tiyatronun görevi yeni kelimeleri tanıtmak ve dile yerleştirmek değildir... (giriş kısmı)
Bu vazife tv benzer biçimde gösterim araçlarına düşer. Bilhassa gerçekçi oyunlarda yeni türetilen ve halkın hemen hemen kullanmadığı kelimelerin kullanılmasına karşıyım. Şinasi : Tiyatroda kişilerin, kişiliklerine gore hitabı icap ettiğini söylerken en doğru ilkeyi göstermişti. Alışılmamış kelimeler sahnede kullanıldığında halkta tepki yaratıyor. Bugün Türkçe'yi çok iyi kullanan yazarların yanı sıra, aşırı ve öz Türkçe kelimelerle dolu eserlerle de karşılaşıyoruz. Tiyatro eserlerinde bunu yapamazsınız. Tiyatroda rol alan her oyuncu, kahramanın mensup olduğu cemiyet kesimine uygun şekilde konuşur... (gelişme kısmı)
Netice Kısmı : Netice kısmı, belli bir perspektif doğrultusunda geliştirilen mevzunun açıklanmış olduğu, amaçlanan sonuca ulaştırılmış olduğu, mevzunun bir yargıya bağlandığı bölümdür.
Netice Bölümünün Özellikleri :
- Dil ve fikir yönünden kendinden önceki paragrafa bağlıdır.
- Kısa bir şekilde kurulan bu bölüm, toparlayıcı ve özet durumunda olan bağlayıcı öğelerle (özetlemek gerekirse, özetle, denilebilir ki) başlayabilir.
- Tüme varım yöntemiyle yazılmış yazılarda, ana fikir bu bölümdedir.
- Öykü, roman, anı benzer biçimde türlerde anlatılan olayın bitiş durumunu ihtiva eder.
Bir Kurban bayramı daha... 1930'lar çok çok gerilerde kaldı. O günlerin evladı da öldü gitti.
Sanılır ki, şahıs bir kez ölür. Öyleki değil oysa! Şahıs, yaşam süresince bir çok kez ölür. Bakarım bazen eski resimlere: İşte Phobus Fotoğrafhanesi'nde çekilmiş resimler. Golf pantolonlu, ya da kısa pantolonlu bir çocuk... Ne oldu ona? Öldü gitti. Ondan sonra ilköğretim, ortaokul, lise sıralarındaki çocuklar, gençler... Hepsi yok oldular. Yok olmak değil mi ölmek? Öyleki ise boyuna ölüyoruz, biçimden biçime giriyoruz, bambaşka bir insan oluyoruz zaman içinde. Altmışındaki kişiyle sekiz, on, on beş yaşların kişisi iyi mi olur da aynı insan olur, olabilir? Dönemin bir oyunu bu bizlere.
Hep ölüyoruz, öle öle büyüyor, değişiyoruz, son ölüme doğru gidiyoruz.
Yazıda Başlık : Bir yazıya verilen ada başlık denir.
Başlık, bir yazının neyi anlattığını, ya da bu yazının yazılma gerekçesini sezdirecek bir özellik gösterir. Özetlemek gerekirse mevzuyu tanıtan, ana düşünceyi birkaç sözcükle yansıtan sözdür. Başka bir deyişle başlık; mevzu - ana fikir uyumunu yansıtan bir özellik gösterir.
"Bu yazıya en uygun başlık hangisi olabilir?" Şeklindeki sorularda, bu açıklamalar dikkate alınarak başlık saptanmalıdır.
İngilizce kompozisyon iyi mi yazılır?
Yaşam öyküsü temalı kompozisyon iyi mi yazılır?
Eski ve yeni teknolojik ürünler hakkında kompozisyon iyi mi yazılır?
YORUMLAR