Konya

Konya ismini geç Bizans döneminde, Türklerin Iconium 'dan Türkçeleştirmesi sonucu almış ve minik deyiş farklarıyla günümüze kada...

Konya ismini geç Bizans döneminde, Türklerin Iconium 'dan Türkçeleştirmesi sonucu almış ve minik deyiş farklarıyla günümüze kadar gelmiştir.Konya 'nın ticari ve askeri güzergahların kesiştiği bir noktada olması, bir çok kez yakılıp yıkılmasına niçin olmuştur. Ama bu sırada bir çok medeniyete de evsahipliği yapması tarihte bir kültür merkezi olarak anılmasına yol açmıştır. Tarih öncesi çağlara, Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, İskender, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı uygarlıklarına beşiklik etmiştir. Bu dönemlere ait türlü zamanı eserler Konya ve çevresinde görülebilir.


Konya 'nın Türklerle tanışması Büyük Selçuklu İmparatorluğu zamanında olmuştur. 1069 senesinde Türkler Konya 'ya gelmişler fakat aslolan olarak 1071 yılından sonrasında fethedilmiştir. İznik Haçlılar 'ın eline geçince 1197 'de Konya Selçuklu payitahtı olmuştur. Anadolu Selçukluları devrinde başka beyliklerle Bizans denetim altına alınmış ve Konya 'ya ulaşan yollara konaklama ve karakol görevi gören Ribatlar yapılmıştır. Alaeddin Keykubat zamanında Konya ilim ve sanat merkezi haline gelmiştir. Meydana getirilen pekçok saray, cami ve han yanında; Mevlana 'nın Konya 'ya gelmesi ve burada yerleşerek bir simgesi haline gelmesi de bu döneme rastlar.





Anadolu 'nun Moğol işgaline uğramasından sonrasında Anadolu Selçuklularına bağlı beyler kendi beyliklerini kurmuşlardır. Bu beyliklerden biri olan Karamanoğulları 1277 senesinde Konya 'yı almışlardır. Moğollarla bir çok savaşlar icra eden Karamanoğulları 1327 'de kati olarak Konya 'ya yerleşmişlerdir. 1369 'da Yıldırım Beyazıt, 1414 'de Çelebi Mehmet Konya 'yı almış; fakat Osmanlı orduları çekildikten sonrasında Karamanoğulları şehri tekrardan almışlardır. 1435 'ten sonrasında Sultan II.Murad Han Konya 'yı zaptetmiştir. Ama Fatih Sultan Mehmet Han 'ın Konya 'yı ele geçirmesinden sonrasında Osmanlı hakimiyeti tamamen sağlanabilmiştir.


Konya Osmanlı İmparatorluğunun şark ve cenup seferlerinde Ordunun dinlenme ve hazırlık yeri olarak kullanılmıştır. Yavuz Sultan Selim Han 3 kez Konya 'ya uğramış ve bu ziyaretlerinde Mevlana dergahı onarım edilmiş, şehre içme suyu getirilmiş, nüfus ve arazi sayımı yapılmıştır.


Osmanlı zamanında önemini sakınan Konya, Şehzadelerin Valilik yapmış olduğu bir Osmanlı Eyaleti olmuştur. 1648 senesinde Evliya Çelebi Konya 'ya gelmiş ve Seyahatnamesinde geniş bir biçimde bahsetmiştir :

"Konya; Garp sonundaki iki çatal dağların şark eteğine yakın düz yerde, akarsulu, bağlı ve bahçeli bir şehirdir. Mamur suru vardır. Güney tarafınca ol dağların eteğinde Meram nam bahçeleri ve Mesiresi olup dağları şehre ve Merama , Nehirlere akar. Mezraları ve kent bostanlarını suladıktan sonrasında şehrin ova tarafına bu suların ayağı inip bir göl olur. (Aslım Sazlığı) Bu göl dağları ihata eder ve bunun kalesini de Sultan Kılıçarslanı Selçuki taştan yapmıştır. Dar-ül Mülk-ü ve Taht-ı idi. Kendi sarayında bir büyük ıvan vardır. Sonrasında suru harabe yüz tutunca Sultan Alaedden-i Keykubad-i Selçuk-i ve ümarası tecdid edip taş ile handeğin dibinden yaptılar.Handeği yirmi, dıvarının yüksekliği 30 ziradır.(Arşın) Bu surun 12 kapısı olup herbirinin büyük kası şeklinde kuleleri vardır. Bunda imareti aliye yapı ettiler. Suyu dağdan gelir. Anın için sur kapısında bir kubbe-i azime vardır. Hariçte üçyüz kadar lüle ab-ı cari olur. şehre münkasimdir. Turabının mahsülü penbe vesair hububat ve meyvalardır. Kamer-ed-din-i demekle maarif bir kayısı olur. Oldukça latiftir. şehrin havası mutedildir. Ekseri bağları dağ tarafındadır. Bunda bir tür gök çiçek olur ki ona Debbağ Çiçeği derler. Tohumunu her yıl sair mezruaf benzer biçimde ekip biçerler. Ve bununla debbağlar gök renkte gön ve sahtiyan yaparlar. Ve Rum şehirlerine ve Frengistana ihraç ederler. .... 792 Tarihinde Yıldırım Beyazıt Han Konya Kalesini fethetmiştir. Kanuni Sultan Süleyman Tahriri üzre şimdi Karaman Eyaleti ismi ile müstakil bir eyalet olup paşa makamıdır. Yedi sancağı vardır. Konya'nın mezhepleri hep hanefidir. Camilerin en eskisi içkaledeki Sultan Alaeddin Camidir. Bu içkale yüksek bir mekanda olup yükümlü ve muhteşem cephanesi ve topları vardır. Bu kalenin şark ve şimal tarafları sahra ile bir gölceğizdir. Camiyi Sultan Süleyman iki minareli ve geniş haremlidir. Mescidleri çoktur. Medreselerinin en meşhuru Nalıncı Medresesidir. II.Darülkurra 3 Dar-ül Hadisi, 170 Sıbyan Mektebi, 40 Tekkesi vardır. çeşmesi çoktur. 300 'ü geçen sebilleri 11 Dar-ül Ziyafesi, 300 kadar bağlı bahçeli sulu suvatlı büyük saraylar vardır ki paşa sarayı pek meşhurdur. 26 Bekar Hanı, bir Bedesten, 1.900 dükkanı vardır. Konya 'nın helvacı, berber civanları, külahçıları, terzileri ve kuyumcuları meşhurdur. 20 kadar hazik doktorları vardır. Ahalisi hep Türk 'dür. 9.000 kadar bağ ve bahçesi vardır. Güzel sesli kuşlarının ötüşleri insana taze yaşam verir. Konyalılar ehl ve iyalleri ile sekiz ay Meram 'da oturup zevk-ü sefa ederek felekten gam alır."


1867 'de büyük bir yangın, 1873 'de kıtlık tehlikesiyle karşılaşılmıştır. Konya 'da ilk gazete 1869 senesinde çıkarılmıştır. 1889 'da İdadiye, 1901 'de Mekteb-i Endüstri, 1908 'de Hukuk Fakültesi açılmıştır. 1898 'de demiryoluna kavuşmuştur.


1920 'de Delibaş ayaklanmasıyla karşılaşılmış, bu ayaklanma bastırıldıktan sonrasında Konya, Ulusal Mücadeledeki yerini almıştır.


1831 senesinde meydana getirilen nüfus sayımında Konya nüfusu 12.457 olarak tesbit edilmiştir. O tarihte 5.162 ev 123 mahalle vardır. 1935 senesinde meydana getirilen genel nüfus sayımında Konya 'da 26.991 adam 25.102 hanım olmak suretiyle 52.093 nüfus vardır. 1831 sayımına gore 104 yıl içinde şehrin nüfusunda 37.636 benzer biçimde önemli bir artış görülmektedir. Nüfus 1940 'da 56.465, 1945 'de 58.457, 1950 'de 64.336, 1956 'da 92.236, 1960 'da 122.704 'dür. Mahalle sayısı 170 olmuştur. Son genel nüfus sayımında Konya 'nın nüfusu 1.937.814 olarak tesbit edilmiştir.

Coğrafi Vaziyet


Konya, 38.257 kilometrekareyle Türkiye 'nin yüzölçümü bakımından en büyük ilidir. Eski bir göl yatağında kurulmuştur. Kent merkezi çevresinde, Loras (2.010 m) ve Erenler (2.319 m) başta olmak suretiyle yüksek sayılabilecek dağlar haricinde yüzlerce km büyüklükteki ovalarda herhangibir yükseltiye rastlanmaz. Ama ilin cenup kesimi Toros Dağları, güneybatısı ise Sultan Dağları ile çevrilidir. Gene güneyinde volkanik dağlar ve krater göllerine rastlanır. Aydos Dağı da (3.430 m) ilin güneyinde olup en yüksek dağıdır. ülkemizin tahıl ambarı durumunda olan düzlükler; Konya Ovası, Cihanbeyli Yaylası ve Obruk Yaylasından oluşmaktadır. Konya Ovası 'nın en çukur yeri Aslım mevkii (975 m), en yüksek yeri de Alaeddin Tepesidir (1080 m).


Tuz Gölü, Akşehir Gölü, Beyşehir Gölü ve Suğla Gölü il sınırları içindedir. Sulama amacıyla Cumhuriyet döneminde May, Apa, Altınapa barajları yapılmıştır. Yarıkurak bir iklime haizdir. Karapınar ve Ereğli , Türkiye 'nin minimum yağış alan yerleridir.

Dağlık kesimlerinde ormanlık alanlar mevcuttur. Düzlükler ise bozkırlar şeklindedir.

Kent merkezine 8 km. uzaklıkta Meram ismi verilen mesire yeri bulunmakta olup suyu, yeşilliği ve bağları ile dikkati çeker.

Zamanı ve Tabii Güzellikler
Meram

Altınapa Barajından gelen Meram Deresi etrafındaki çamlıklar, çay bahçeleri, piknik alanları ve dinlenme tesislerinden oluşan bir mesire yeridir. Yazın en sıcak günlerindeki serin, esintili ve çam kokulu havası, akarsuyu, gül bahçeleri ve ormanlık alanlarıyla yerli ve yabancı misafirlerin dinlenme yeri olmuştur. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde : " Peçevi şehrinin Baruthane Mesiresi, Kırım'ın Sudak Bağı, İstanbul'un 75'ten fazla bahçe ve gülistanları, Tebriz'in Şahcihan Bağı, bu Konya'nın Meram Mesiresinin yanında bir çemenzar dahi değildir." Meram 'da Selçuklu ve Karamanoğulları dönemine ait köprü, hamam, camii ve Tavusbaba Türbesi de mevcuttur.


Alaaddin Tepesi


Dümdüz bir arazide kurulu olan Konya 'nın tam ortasında bulunan yığma bir tepedir. Tamamen yeşillik ve ağaçlık bir alan olup pekçok çay bahçesi ve dinlenme parkı mevcuttur. Bununla birlikte zamanı Alaaddin Camii ve Selçuklu Köşkü kalıntısı bu tepe üzerindedir.

Çayırbağı

Konya 'nın güneybatısında, 20 km. uzaklıkta yeralan; bir tatlısu kaynağının da bulunmuş olduğu piknik alanıdır.

Hatıp

Çayırbağı ile aynı güzergahta bulunan kayalıklar ve mağaralarla suyun buluşmuş olduğu bir piknik alanıdır.

Sille Barajı

Kent merkezine 8 km uzaklıkta bulunan bir baraj gölüdür. Meşhur bir mesire yeri olan Damlakayası burada mevcuttur.

Altınapa Barajı

Konya 'nın batısında bulunan ve kullanma suyunu karşılayan baraj gölüdür. Çevredeki derelerden gelen sularla beslenir. Etrafındaki yeşillik alanlar güzel bir mesire yeri oluşturur.

Kızılören

Konya 'nın batısında bulunan orman içi dinlenme tesisidir. Çamlıkları ve temiz havası ile dikkati çeker.

Beyşehir Gölü

Beyşehir ilçesinde bulunan göl ülkemizin 3. büyük gölüdür. Çevresinde bulunan dağlık ve ormanlık alanlarla göl içindeki adacıklar görülmeye değerdir.

Hadim Yerköprü Şelalesi

Göksu ırmağının Hadim ilçesi Yerköprü mevkiinde oluşturduğu tabii bir güzelliktir.

Müzeler
Mustafa kemal atatürk Evi

1912 senesinde yapılmıştır. Mustafa kemal atatürk 'ün Konya 'yı ziyareti esnasında kalması için tahsis edilerek 1928 senesinde Konya 'lılar tarafınca kendisine armağan edilmiştir. Mustafa kemal atatürk 'e ait türlü eşyalar, giysiler, fotoğraf ve belgeler sergilenmektedir.

Koyunoğlu Müzesi

Doğa zamanı, Anadolu medeniyetleri, sanat galerisi, etnoğrafya, halı, kilim bölümlerinden oluşmaktadır. Sikkeler, seramikler, silahlar, Konya el işlemeleri, halı, kilim ve yazma eserler sergilenmektedir. 20.000 ciltlik bir kütüphanesi mevcuttur.

Etnoğrafya Müzesi

Konya giysileri ve el işlemelerinin, silahlar ve sikkelerin teşhir edildiği bir müzedir.

Arkeoloji Müzesi

Neolitik-erken bronz, Hitit, Frig, Grek, Roma ve Bizans devrine ait eserler mevcuttur. Konya ve çevresinde meydana getirilen kazılardan çıkarılan zamanı eserler burada sergilenmektedir.

Medreseler
İnceminare Medresesi

Kent merkezindedir. Haiz Ata Fahreddin Ali tarafınca 1263 senesinde Mimar Abdullah oğlu Kaluk 'a yaptırılmıştır. İki şerefeli minaresi ve mescidi yıldırım düşmesi sonucu yıkılmıştır. Taç kapısındaki taş işçiliği ve minaresindeki çinileriyle göz doldurur.

Karatay Medresesi

Kent merkezindedir. Komut Celaleddin Karatay tarafınca 1251 senesinde yaptırılmıştır. Taç kapısındaki mermer işçiliği ve kubbe içini süsleyen Selçuklu çinileriyle ünlüdür. Çini eserler müzesi olarak hizmet etmektedir.

Sırçalı Medrese

Kent merkezindedir. Açık avlulu medrese tipine güzel bir örnektir. Mimar Tuslu Osman oğlu Mehmet tarafınca 1242 senesinde yaptırılmıştır.

Camii ve Türbeler


Sahipata Camii ve Külliyesi

Selçuklu veziri Haiz Ata Fahreddin Ali tarafınca 1258-1283 tarihleri içinde yaptırılmıştır.

İplikçi Camii

Kent merkezindedir. Şemseddin Altınoba tarafınca 1201 senesinde yaptırılmış, 1332 yılına kadar da yenileme ve genişletme emek harcamaları devam etmiştir.

Şerafettin Camii

XIII. yüzyılda Şeyh Şerafettin tarafınca yaptırılmıştır. 1444 senesinde Karamanoğlu İbrahim Bey tarafınca onarılmıştır. 1636 senesinde Mehmet Çavuşoğlu Memi Bey tarafınca yıktırılarak yerine şimdiki camii yaptırılmıştır.

Selimiye Camii

İnşaatına Sultan II. Selim 'in Şehzadeliği zamanında başlanmış olup 1567 senesinde tamamlanmıştır. Klasik Osmanlı mimarisi tarzındadır.

Aziziye Camii

1676 senesinde Şeyh Ahmet tarafınca yaptırılan camii 1867 senesinde yanmış ve Sultan Abdülaziz 'in anası Pertevnihal Sultan adına 1874 senesinde tekrardan inşa edilmiştir. Barok üslubunda yapılmıştır.

Alaaddin Camii

Alaaddin tepesi üstündeki cami, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad tarafınca yaptırılmıştır. Düz olan çatısını 41 tane mermer sütun taşır. Minberi abanoz ağacından, çivi kullanılmadan geçmeli şekilde yapılmıştır. Sultanlar Türbesi, Camii içerisindedir.

Şems Türbesi

Mevlana 'nın en yakın dostu olan Şems-i Tebrizi 'nin adına yaptırılmıştır.


Nasreddin Hoca Türbesi

Türk mizahının halk kahramanlarından Nasreddin Hoca 'nın adına yaptırılmıştır. Nasreddin

Hoca 'nın gülmece uslubuna uygun olarak, duvar ya da çitle çevrili olmadığı halde kilitli bir kapısı mevcuttur.

Kervansaray ve Saraylar

Zazadin Hanı

1236 senesinde Selçuklular tarafınca yaptırılan kervansaray yazlık ve kışlık tiplerin birleşmesinden meydana gelen avlulu tipte yapılmıştır.

Horozlu Han

1248 senesinde yapılmıştır. Konya-Ankara karayolunun 8. km. 'sindedir. Avlusuz tipte, kışlık bir kervansaraydır.

Kızılviran Hanı

Konya-Beyşehir yolunun 44. km. 'sindedir. Kışlık ve yazlık olmak suretiyle iki tipte yapılmıştır.

Kubad-Abad Sarayı

Beyşehir gölü kıyısında yeralmaktadır. Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafınca yaptırılan yazlık saray ve köşklerden oluşmaktadır.

Hüyük ve Kalıntılar

Selçuklu Köşkü

Alaaddin Tepesi 'ni çeviren iç kalenin kuzeyindedir. II. Kılıçarslan 'a ait olduğu sanılmaktadır. Zaman içinde tahrip olan ve yıkılan köşkün bugün için bir tek bir duvarı bulunmakta olup, beton bir şemsiyeyle tabiat şartlarından korunmaktadır.

İvriz

Ereğli ilçesindeki İvriz yöresinde bulunan geç Hitit dönemine ait zamanı eserlerden oluşmaktadır. Burada bulunan tabii kaya üstüne yapılmış kabartmasıyla meşhurdur.

Çatalhüyük

Neolitik çağa ait kalıntıların bulunmuş olduğu hüyük, ilk çağ Anadolu tarihinin aydınlatılması bakımından da büyük ehemmiyet taşımaktadır






  • Konya Havaalanı - Konya


  • Konya - Karatay - Konya Prof. Dr. Erol Güngör Toplumsal Bilimler Lisesi


  • Konya Büyükşehir Belediyesi - Konya



İLÇELER:







Konya ilinin ilçeleri; Karatay, Meram, Selçuklu, Ahırlı, Akören, Akşehir, Altınekin, Beyşehir, Step, Cihanbeyli, Çeltik, Çumra, Derbent, Derebucak, Doğanhisar, Emirgazi, Ereğli, Güneysınır, Hadım, Kulu, Sarayönü, Seydişehir, Taşkent, Tuzlukçu, Yalıhöyük ve Yunak'tır.




Akşehir: İl merkezinin 132 km. batısındadır.Türk ulusunun geleneksel hazır cevaplılığını güldürüleriyle yansıtan Nasreddin Hoca Türbesi'nin bulunmuş olduğu, ilçede Seyyid Mahmud Hayrani Türbesi, Garp Cephesi Müzesi, Taş Camii, Hıdırlık mesire yeri, Kilise, Akşehir gölü gezinsel yerlerindendir. Her yıl 5-10 Temmuz tarihleri içinde Internasyonal Nasreddin Hoca Şenlikleri yapılmaktadır.




Beyşehir: İl merkezinin 92 km. batısındadır. İlçe turizmine canlılık kazandıran Beyşehir Gölü bir ulusal park hüviyetindedir. Göl üstünde 30'a yakın ada, 13 tür balık vardır. Eşrefoğlu Camii ve Türbesi, Taş Medrese, Çifte Hamam, Bedesten, Kubadabat Köşkü kalıntısı ve Beyşehir Köprüsü mühim zamanı ve gezinsel yerleridir. Bununla birlikte Eflatun Pınar ve Fasıllar Anıtı dünyaca tanınan yerleridir. Tabii güzellikleri ile ünlü ilçede Yaka Manastır, göl içindeki Hacı Akif Adası, dikit sarkıtları ile dolu mağaraları ilgi çekicidir.




Step: İl merkezinin 119 km. güneyindedir. Zengibar Kale Kalıntısı, Kaya Mezarları, Selçuklu Devri Köprü, Osmanlı devri Step Camii, Akçapınar Çamlığı, Sarıot Yaylası ve Söğütlü Pınar mühim zamanı ve tabii güzellikleridir.




Cihanbeyli: İl merkezinin 97 km. kuzeyindedir. Her türlü otomobil sporlarının yapılabileceği ve akşam güneşinin ayrı bir güzellik sergilediği Tuz Gölü ve peri bacaları oluşumları ile ilgi çekicidir.




Çumra: İl merkezinin 48 km. güneydoğusundadır. Varlıklı höyük varlığı ve sit alanları ile ilgi çekicidir.İlçede bulunan Çatalhöyük'ün zamanı M.Ö. 7000'e kadar uzanmaktadır. İlk ev mimarisi ve ilk mukaddes yapılara ait örneksiz buluntular ile insanlık evveliyatına ışık tutan bir merkezdir. Anadolu'da ilk yerleşik hayata başlandığını gösteren Neolitik devri iskan yerlerinden birisidir. Kazılarda bulunan çok sayıda yaratı, Konya Arkeoloji ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde teşhir edilmektedir.




Doğanhisar: İl merkezinin 122 km. batısındadır. Yayla ve dağ turizmine yönelik yöreleriyle tanınan ilçe, Yunus Emre ve Taptuk Emre Mezarı, camiileri, zamanı kalıntılar ve tabii güzellikleriyle eşi olmayan bir yöredir.




Ereğli: İl merkezinin 145 km. doğusundadır. Yüce Camii ve Rüstem Paşa Kervansarayı mühim zamanı eserlerindendir. Akhüyük kükürtlü suyu, traverten oluşumları ile ilgi çekicidir.




Hadım: İl merkezinin 120 km. güneyindedir. İlçeye ismini veren Hz. Hadimi Türbesi, bir tabiat harikası kalıntılar, kaya mezarları, mağaraları ve yaylalarıyla turizme yönelik bir ilçemizdir.




Halkapınar: İl merkezinin 168 km. doğusundadır. Ivriz Kaya kabartması, yeryüzündeki ilk ziraat anıtıdır. Ivriz Çayı dağ turizmine yönelik alanları ile ilgi çekicidir.




Ilgın: İl merkezinin 87 km. şimal batısındadır. Sıhhat turizmine yönelik Roma devrinden kalan kaplıca ve içmelerin bulunmuş olduğu ilçede, zamanı camiiler ve bedesten vardır.




Kadınhanı: İl merkezinin 60 kuzeybatısındadır. İlçeye ismini veren Raziye Sultan Han ve camiiler mevcuttur. Bununla birlikte mağaraları, Kestel Kalesi ve astım hastalarına iyi geldiği malum Kestel Ormanları ve şifalı içme suyu ile ünlüdür.




Karapınar: İl merkezinin 96 km. doğusundadır. Selimiye Külliyesi, tabiat harikası olan Meke Krater Gölü ve gölde yaşayan Meke Kuşları, Üzüntü Göl, antik bir kent kalıntısını içeren Çıralı Göl, Eğilim Gölü mühim yerlerdir.




Seydişehir: İl merkezinin 134 km güneybatısındadır. Seyyid Harun Veli Türbe ve Camiisi, mağaraları, zamanı kalıntıları ve yayla turizmine yönelik alanları ile ünlü ilçemizdir.




NASIL GİDİLİR?




Karayolu: Konya'dan Türkiye'nin her yerine karayolu ile ulaşım mümkündür. Kent merkezinden 15 km uzaklıktaki otogara dolmuş, tramvay ve taksi ile ulaşılabilir.




Otogar Tel: (+90-332) 461 20 31 - 512 40 20




Demiryolu: Şehiriçi minibüsleriyle ilin her yerinden gara ulaşım sağlanmaktadır.




İstasyon Tel: (+90-332) 322 36 70




Havayolu: Her gün karşılıklı Konya-İstanbul, İstanbul-Konya seferleri yapılmaktadır. Kent merkezinden Havaalanına THY servisleri ile ve taksi ile ulaşılabilir.




Havalimanı Tel: (+90-332) 239 13 40




GEZİLECEK YERLER




Müzeler ve Örenyerleri




Müzeler




Mevlana Müzesi


Adres: Mevlana Mah. - Konya


Tel: (332) 351 12 15




Arkeoloji Müzesi


Adres: Larende Cad. - Konya


Tel: (332) 351 32 07




Çini Eserler Müzesi


Adres: Alaattin Meydanı - Konya


Tel: (332) 351 19 14




Gömüt Anıtları Müzesi


Adres: Gazi Alemşah Mah. Sırçalı Cad. - Konya


Tel: (332) 352 80 22




Taş ve Ahşap Eserler Müzesi


Adres: Alaattin Meydanı - Konya


Tel: (332) 351 32 04




Etnografya Müzesi


Adres: Larende Cad. - Konya


Tel: (332) 351 89 58




Akşehir Müzesi


Adres: Dr. Aziz Perkun Cad. No: 94 Akşehir-Konya


Tel: (332) 813 15 68




Ereğli Müzesi


Adres: Bulvar Cad. No: 16 Ereğli - Konya


Tel: (332) 713 45 92




Mustafa kemal atatürk Müzesi


Büyük Kent Belediyesi A.R. İzzet Koyunoğlu Müzesi Ayrıntılı Bilgi




Ereğli Müzesi


İvris Kaya Anıtı - Aydın Kente / Halkapınar




Karatay Müzesi (Medresesi): Komut Celaleddin Karatay tarafınca 1251 senesinde yaptırılmış. Selçuklu medresesidir. Selçuklu ve Osmanlı süreci çini eserler sergilenmektedir.


Müze Tel : (+90-332) 351 89 58/149


Ziyaretçi Saatleri: 8.30-17.00


Ziyarete Açık GünlerMsn Tongueazartesi hariç her gün




İnce Minare Müzesi Msn SadMedresesi) Selçuklu veziri Haiz Ata Fahrettin Ali tarafınca 1254 senesinde yapılmıştır. Beylik ve Selçuklu süreci taş ve ahşap eserler sergilenmektedir.




Sırçalı Gömüt Anıtlar Müzesi: 1242 senesinde kurulmuştur. Sanat yönünden çok varlıklı Selçuklu Beylikler ve Osmanlı devirlerine ait gömüt taşları mevcuttur.


Müze Tel : (+90-332) 350 40 31


Ziyarete Açık Günler : Pazartesi günü hariç her gün




Koyunoğlu Müzesi: Konya'nın köklü ailelerinden İzzet Koyunluoğlu, Topraklık Mahallesindeki evinde senelerce toplamış olduğu zamanı eserlerle hususi bir müze ve kitaplık kurmuştur. Bir süre sonra kurmuş olduğu müze ve kitaplık Konya Belediyesine bağışlanmıştır. Müzede arkeolojik ve etnografik eserler sergilenmektedir.


Müze Tel: (+90-332) 351 18 57


Ziyaret Saatleri: Her gün açık




Akşehir Arkeoloji Müzesi: Hitit, Frig, Lidya, Roma ve Bizans süreci eserleri teşhir edilmektedir.


Müze Tel: (+90-332) 813 15 68


Ziyarete Açık günler: Pazartesi hariç her gün




Akşehir Mustafa kemal atatürk Müzesi: İstiklal savaşı esnasında Garp cephesi Komutanlığının karargahı olarak kullanılan zamanı yapı, Mustafa kemal atatürk Müzesi olarak o günlü özelliklerini koruyarak bugün hizmet vermektedir.


Müze Tel: (+90-332) 813 15 68


Ziyarete Açık saatler: Mesai saatleri haricinde


Ziyarete Açık GünlerMsn Tongueazartesi Hariç Hergün




Örenyerleri




Konya Etnografya Müzesi


Çatalhöyük - Ufak Köy Çumra


Bolat Örenyeri - Hadim / Bolat Köyü


Karahöyük - Meram / Harmancık Mah. Kubadabat - Beyşehir - Gülkaya


Ayaelena Kilisesi - Selçuklu - Sille Mah.


Çatalhöyük: Konya'ya 60 km uzaklıktadır. Arkeolojik kazılar devam etmektedir. En erken yerleşim katı M.Ö.5500 yıllarına tarihlenmektedir. İnsanlık tarihinde ilk yerleşme, ilk ev mimarisi, ilk mukaddes yapı Çatalhöyük'te olmuştur. Yapılarda kullanılan araç-gereç ker***, ağaç ve kamıştır. Bulunan bir takım eserler Konya Arkeoloji Müzesine teslim edilerek bir bölümü teşhir edilmektedir.




Kilistra Antik Kenti: Konya'nın cenup batısında 55 km. mesafededir. Kral yolu üstünde bulunan ve İsa'nın havarilerinden Saint Paul'ün ilk vaaz verdiği yerlerdendir. Arkeolojik kazıları devam eden bölümde Hac Plank Şapel, Sümbül Kilise, Çiftli Sırahane, Büyük Su sarnıcı benzer biçimde bölgeler ortaya çıkarılmıştır.




Sille Aya-Elana Kilisesi: Sille kent merkezine 8 km. mesafede bir yerleşim yeridir. M.S. 327 senesinde Bizans İmparatoru Constantin'in Anası Helena, Hac için Kudüs'e giderken Konya'ya uğramış ve ilk Hıristiyanlık çağlarına ait oyma mabetleri görmüş, burada bir tapınak yaptırmaya karar vermiştir. Kilisenin vaaz kürsüsü ve duvarlardaki renkli figürler birer sanat şaheseridir.




Konya Mevlana Müzesi...

Konya

Hz. Mevlana'nın yaşarken dergah olarak kullandığı ve 1926 senesinde Mustafa kemal atatürk tarafınca müzeye çevrilen Mevlana Müzesi bir tek Hz. Mevlana'nın türbesinin bulunmasıyla değildir, içinde barındırdığı garip özellikleriyle de insanların ilgisini çekiyor.


Bugün müze olarak kullanılan Mevlana Dergahı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alaeddin Keykubad tarafınca Mevlana'nın babası Sultanü'l-Ulema Bahaeddin Veled'e armağan edilmişti. Hz.Mevlana, 17 Aralık 1273 senesinde vefat edince Mevlana'nın oğlu Sultan Veled, Mevlana'nın mezarı üstüne türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiş, "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe 8 kalınca sütun üstüne 130 Bin Selçuki dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştı. Mevlevi Dergahı ve Türbe 1926 senesinde "Konya Asar-ı Atika Müzesi" ismi altında müze olarak hizmete başladı, 1954 senesinde ise müzenin teşhir ve tanzimi tekrardan gözden geçirilmiş ve müzenin ismi "Mevlana Müzesi" olarak değiştirildi.

MüZENİN BİLİNMEYEN ÖZELLİKLERİ

Mevlana Müzesi gerek mimarisinde gerekse müze içinde bulunan garip zamanı eserler ile gizemini hala saklıyor. Bilhassa mimarisinde ve dergah içindeki eserlerin yapım malzemelerinin o günün özelliklerine gore oldukça ileri bir safhada olması dikkat çekiyor. Binanın inşası esnasında inşaa malzemesinin içine hem yapı sağlam olsun hem de karıncalar içeri girmesin diye inşaat ustaları tarafınca yumurta akı katıldı. Böylece duvarlara çivi dahi çakarken zorluk çekecek kadar sağlam bir yapı elde edilirken karınca ve böceklerin dergah içine girmesi engellendi. Bununla birlikte müze içinde meydana getirilen hususi bir düzenek ile mum isleri ve insanların ağzından çıkan su buharı bir mekanda toplanarak yapıya ve müze içindeki eserlere nemden dolayı zarar gelmesi engellendi.


Müzede şu an sergilenen ve zamanında Mevleviler tarafınca kullanılan el yazması Kur'an-ı Kerim'ler, hem nemden etkilenmesin hem de güveler yemesin diye mum isi ile yazıldı. Böylece 11. Yüzyıldan bu yana dergahtaki pek çok Kur'an-ı Kerim bugün dahi hala bozulmadan durabiliyor. Bununla birlikte müze içine örümceklerin girmemesi ve yuva yapmaması için müzenin çeşitli yerlerine devekuşu yumurtaları asıldı. Bu yumurtalar yardımıyla müzenin içine asla bir koşulda örümcek giremiyor.

ZAMANININ ÖTESİNDE BİLİM MALZEMELERİ
Hz. Mevlana zamanında Mevlevilerin musiki ile ilgilendikleri zamanı belgelerde belirtiliyor. Müze içinde yer edinen bir bölümde Mevlevilerin o zamanlar musiki yapmak için kullandıkları müzik aletleri sergileniyor. Bu aletler içinde bulunan keman ise bilhassa dikkat çekiyor. Yeryüzündeki tek 8 telli keman olan bu kemanın Türk Musikisinde bulunan tüm makamların kolaylıkla çalınabildiği ender kemanlardan olduğu belirtiliyor. Bununla birlikte Galileo'nun "Dünya Yuvarlaktır" diye ortaya attığı tezi sebebi ile Engizisyon mahkemesinde yargılanıp işkence görmüş olduğu ve asılmış olduğu o yıllarda dergahta eğitim gören Mevlevilere dünyanın yuvarlak olduğu gerçeği hazırlanan minik dünya küresi ile uygulamalı olarak anlatılıyordu. Müzede bulunan seccadelerde ise Pablo Picasso'nun düşünce babalığını yapmış olduğu iddia edilen soyut fotoğraf örneklerinden Picasso'dan yüzyıllar ilkin bulunması ise dikkat çekici özelliklerden biri.


Hz. Mevlana, 17 Aralık 1273 senesinde vefat edince türbesi Dergahın içine yaptırıldı fakat Mevlana'nın aslolan mezarı sandukasının aşağısında yer ediniyor. Yaptırıldığı yıldan bu zamana kadar Mevleviler dahil kimsenin girmediği bu mezara rivayete gore bir tek bir şahıs girebildi.


Mevlana'nın türbesini ziyaret ettiğinde dergahta bulunanlara mezara girmek istediğini söyleyen ve tüm ısrarlarına karşın mezara girmesine izin verilmemiş Sultan 4. Murat bunun üstüne elindeki tespihi, ağzı açık olan gömüt yerinin içine atmış ve tespihini düşürdüğünü ve birinin gidip almasını istemiş. 7 yaşındaki bir çocuk mezara indirilerek tespih aldırılmış. Gömüt yerine girip çıkan çocuğun dilinin tutulduğu ve o günden sonrasında tekrar konuşamadığı rivayet ediliyor. O günden sonrasında gömüt yerinin üstü betonla kapatılıp üstü kurşunla kapatılmış olduğu ve kimsenin mezara girmediği ifade ediliyor.









Konya, M.Ö. 7000'li yıllardan itibaren türlü medeniyetlere sahne olmuş, zamanı açıdan mühim bir merkezdir.

Hititler, Lidyalılar, Persler, Selevkoslar ve Romalıların hakimiyetinde bulunan Konya, 7'inci yüzyılın başlarında Sasaniler, ortalarında da Emeviler tarafınca işgal edilmiş olup, 10'uncu yüzyıla kadar Bizans eyaleti olarak varlığını sürdürmüştür.

1071 senesinde, Malazgirt savaşından sonrasında Anadolu'nun kapıları Türklere açılmış ve Büyük Selçuklu Sultanı Kutalmışoğlu Sultan Süleyman Şah tarafınca da Konya fethedilmiştir.

1074 senesinde kurulan ve başkenti İznik olan Anadolu Selçuklu Devleti 1'inci Haçlı Seferi sonunda İznik'i kaybedince, Başkent Konya'ya taşınmıştır. Başkent olduktan sonrasında günden güne gelişen ve bir çok mimari eserle süslenen şehir, kısa zamanda Anadolu'nun en gelişmiş şehirlerinden birisi haline gelmiştir.

1097 yılından 1308 yılına kadar 211 yıl süresince, Anadolu Selçuklu Devletinin egemenliği altında kalan Konya, Selçuklu Devletinin yıkılışını takiben Karamanoğulları Beyliğinin hakimiyeti altına girmiştir.

1465 senesinde Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet tarafınca Karamanoğulları Beyliği ortadan kaldırılmış ve Konya Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine alınmıştır.

Fatih Sultan Mehmet, 1470 senesinde 4'üncü Eyalet olarak Karaman eyaletini kurmuş, merkezini de Konya şehri yapmıştır. 17'inci yüzyılda Karaman eyaletinin sınırları genişlemiş, Tanzimat döneminde de adı değişerek Konya Eyaleti ismini almıştır. Konya şehrinin nüfusu o tarihlerde 1.825 olup, Türkiye'nin 11'inci ve dünyanın da 69'uncu büyük şehriydi.

İstiklal Savaşı yıllarında da Konya üstüne düşen görevi yapmış, Garp Cephesi Karargahı Akşehir'de kurulmuştur.

Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonrasında, Konya İtalyanlar tarafınca işgal edilmiş ise de, 20 Mart 1920 tarihinde işgalden tamamen kurtarılmıştır.


Konyanın Tarihçesi...



Konya, M.Ö. 7000'li yıllardan itibaren türlü medeniyetlere sahne olmuş, zamanı açıdan mühim bir merkezdir.
Hititler, Lidyalılar, Persler, Selevkoslar ve Romalıların hakimiyetinde bulunan Konya, 7'inci yüzyılın başlarında Sasaniler, ortalarında da Emeviler tarafınca işgal edilmiş olup, 10'uncu yüzyıla kadar Bizans eyaleti olarak varlığını sürdürmüştür.
1071 senesinde, Malazgirt savaşından sonrasında Anadolu'nun kapıları Türklere açılmış ve Büyük Selçuklu Sultanı Kutalmışoğlu Sultan Süleyman Şah tarafınca da Konya fethedilmiştir.
1074 senesinde kurulan ve başkenti İznik olan Anadolu Selçuklu Devleti 1'inci Haçlı Seferi sonunda İznik'i kaybedince, Başkent Konya'ya taşınmıştır. Başkent olduktan sonrasında günden güne gelişen ve bir çok mimari eserle süslenen şehir, kısa zamanda Anadolu'nun en gelişmiş şehirlerinden birisi haline gelmiştir.
1097 yılından 1308 yılına kadar 211 yıl süresince, Anadolu Selçuklu Devletinin egemenliği altında kalan Konya, Selçuklu Devletinin yıkılışını takiben Karamanoğulları Beyliğinin hakimiyeti altına girmiştir.
1465 senesinde Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet tarafınca Karamanoğulları Beyliği ortadan kaldırılmış ve Konya Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine alınmıştır.
Fatih Sultan Mehmet, 1470 senesinde 4'üncü Eyalet olarak Karaman eyaletini kurmuş, merkezini de Konya şehri yapmıştır. 17'inci yüzyılda Karaman eyaletinin sınırları genişlemiş, Tanzimat döneminde de adı değişerek Konya Eyaleti ismini almıştır. Konya şehrinin nüfusu o tarihlerde 1.825 olup, Türkiye'nin 11'inci ve dünyanın da 69'uncu büyük şehriydi.
İstiklal Savaşı yıllarında da Konya üstüne düşen görevi yapmış, Garp Cephesi Karargahı Akşehir'de kurulmuştur.
Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonrasında, Konya İtalyanlar tarafınca işgal edilmiş ise de, 20 Mart 1920 tarihinde işgalden tamamen kurtarılmıştır.



Sebep: Kırık Bağlantı



Konya ilinin (Yunanca: Ikonion ( Ἰκόνιον ), Latince: Iconium) merkezi şehridir. 39.000 km2'lik yüzölçümü ile Türkiye'nin en büyük ili olan ve Orta Anadolu yaylası üstünde Ankara, Niğde, Aksaray, İçel, Antalya, Isparta, Afyon, Eskişehir ve Karaman ile komşu olan Konya, 36° 22' ve 39° 08' şimal paralelleri ile 31° 14' ve 34° 05' şark meridyenleri içinde yer alır. Trafik numarası 42'dir. 1975'te kurulan Konya Belediyesi, 1984'te çıkarılan 3030 sayılı yasa gereğince "Büyükşehir" statüsüne kavuşmuş olup 1989'dan bu zamana kadar belediye hizmetleri bu statüye gore yürütülmektedir.

Konya ilinin nüfusu, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı kati sonuçlarına gore 2.192.166 kişidir. Bu sayılara gore Konya; İstanbul, Ankara ve İzmir'den sonrasında en fazla nüfusa haiz 4. ildir. Nüfusun 1.294.817 kişisi şehirlerde yaşarken, 897.349 kişisi nahiye ve köylerde yaşamaktadır. Şehirde yaşayanların oranı %59, köyde yaşayanların oranı %41'dir. Gene aynı nüfus sayımı sonucuna gore, il merkezi nüfusu 742.690, ilin nüfus yoğunluğu ise km2 başına 57 kişidir.

Konya'nın 3'ü metropol olmak suretiyle toplam 31 ilçesi vardır. Metropol ilçeleri Selçuklu, Karatay ve Meram'dır. Başka ilçeleri ise Ahırlı, Akören, Akşehir, Altınekin, Beyşehir, Step, Cihanbeyli, Çeltik, Çumra, Derbent, Derebucak, Doğanhisar, Emirgazi, Ereğli, Güneysınır, Hadim, Halkapınar, Hüyük, Ilgın, Kadınhanı, Karapınar, Kulu, Sarayönü, Seydişehir, Taşkent, Tuzlukçu, Yalıhüyük ve Yunak,Yenidoğan'tır.



Konya'nın Zamanı


Cennet Yurdumuzun, ismi eski devirlerden bu zamana kadar değişmeyen şehirlerinden birisi de Konya'dır. Konya adının "Mukaddes Tasvir" anlamındaki "İkon" sözcüğüne bağlı olduğu iddia edilir. Bu mevzuda değişik rivayetler mevcuttur. Ekranda görülen pencereden birisi; kente dadanan ejderhayı öldüren kişiye şükran ifadesi olarak bir abide yapılır ve üstüne de vakası gösteren bir fotoğraf çizilir. Bu anıta verilen isim, "İkonion" dur.

İkonion ismi, İcconium'a dönüşürken, Roma döneminde İmparator adlarıyla değişim gösteren yeni söyleniş biçimlerine rastlanır. Bu tür şeyler; "Claudiconium, Colonia Selie, Augusta İconium" dur. Bizans larında "Tokonion" olarak geçen şehrimize yakıştırılan öbür isimler şöyledir:

"Ycconium, Conium, Stancona, Conia, Cogne, Cogna, Konien, Konia..."

Fotoğraf:Konya çağdaş.jpg Çağdaş bir şehir olan Konya bununla birlikte Türkiye'nin inanç turizmi merkezidir.



Şehir içi ulaşım sisteminin omurgası: Konya Tramvayı.



Arapların Kuniya dedikleri güzel kentimiz, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde tekrar değişmeyerek günümüze kadar gelen ismine kavuşmuştur: Konya...

Konya İli, M.Ö. 7. bin yılından bu zamana kadar yerleşim yeri olmuş, bir çok medeniyete beşiklik etmiştir. Yazının M.Ö. 3500'de kullanılmaya başlatmış olduğu anımsanacak olursa, Konya'nın, ülkemizin en eski yerleşim merkezleri içinde yer almış olduğu söylenebilir.

Çumra Çatalhöyük, bir tek ülkemizin değildir, Dünya ölçüsünde yiyecek kültürünün ilk kez başladığı, tarımın yapıldığı, ateşin kullanıldığı, yerleşik hayata geçilmiş olduğu, yırtıcı hayvan saldırılarına karşı ortak savunmanın yapıldığı merkez olarak tanınır.

Çatalhöyük, Neolitik, Erbaba ve Karahöyük Kalkolitik, Alaeddin Tepesi, Eski Tunç Devri merkezleridir.

Tarih devirlerinde Hititler ve Lidyalılar M.Ö. 6. yüzyılda, Persler M.Ö. 4. yüzyılda, Büyük İskender, Selevkoslar ve Bergama Krallığı M.Ö. 2. yüzyılda, Roma, M.S. 395'te Konya ve çevresine hakim oldular.

7. yüzyıl başlarında Sasaniler, bu yüzyılın ortalarında Muaviye komutasındaki Emeviler, şehri geçici olarak işgal ettiler.

10. yüzyıla kadar bir Bizans eyaleti olan Konya; Müslüman Araplar'ın akınlarına maruz kaldı. Malazgirt Zaferi'nden ilkin Konya'ya ilk gelen, Türk akıncıları Selçuklular oldu. (1069)

Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan, 1071'de Bizans İmparatoru Romen Diyojen'i Malazgirt'te kati bir yenilgiye uğratarak, Türkler'e Anadolu'nun Kapılarını açtı. Sultan Alparslan, zaferden sonrasında komutanlarına Anadolu'nun tamamen fethedilmesi görevini verdi.



Etimoloji


Türkiye'nin, ismi eski devirlerden bu zamana kadar değişmeyen şehirlerinden birisi de Konya'dır. Konya adının "Mukaddes Tasvir" anlamındaki "İkon" sözcüğüne bağlı olduğu iddia edilir. Bu mevzuda değişik rivayetler mevcuttur. Ekranda görülen pencereden birisi; kente dadanan ejderhayı öldüren kişiye şükran ifadesi olarak bir abide yapılır ve üstüne de vakası gösteren bir fotoğraf çizilir. Bu anıta verilen isim, "İkonion" dur.

İkonion ismi, İcconium'a dönüşürken, Roma Süreci'nde İmparator adlarıyla değişim gösteren yeni söyleniş biçimlerine rastlanır. Bu tür şeyler; "Claudiconium, Colonia Selie, Augusta İconium" dur. Bizans larında "Tokonion" olarak geçen şehrimize yakıştırılan öbür isimler şöyledir: "Ycconium, Conium, Stancona, Conia, Cogne, Cogna, Konien, Konia..."

Arapların Kuniya dedikleri kenti, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde tekrar değişmeyerek günümüze kadar gelen ismine kavuşmuştur.

İlk dönemler


Konya İli, M.Ö. 7. bin yılından bu zamana kadar yerleşim yeri olmuş, bir çok medeniyete beşiklik etmiştir. Yazının M.Ö. 3500'de kullanılmaya başladığı anımsanacak olursa, Konya, Türkiye'nin en eski yerleşim merkezleri arasındadır.

Çumra Çatalhöyük, Dünya ölçüsünde yiyecek kültürünün ilk kez başladığı, tarımın yapıldığı, ateşin kullanıldığı, yerleşik hayata geçilmiş olduğu, yırtıcı hayvan saldırılarına karşı ortak savunmanın yapıldığı merkez olarak tanınır.

Çatalhöyük, Neolitik, Erbaba ve Karahöyük Kalkolitik, Alaeddin Tepesi, Eski Tunç Devri merkezleridir.

Tarih devirlerinde Hititler ve Lidyalılar; M.Ö. 6. yüzyılda Persler; M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender, Selevkoslar, Bergama Krallığı; M.Ö. 2. yüzyılda Roma, M.S. 395'te Konya ve çevresine hakim oldular.

7. yüzyıl başlarında Sasaniler, bu yüzyılın ortalarında Muaviye komutasındaki Emeviler, şehri geçici olarak işgal ettiler.

Selçuklular süreci


10. yüzyıla kadar bir Bizans eyaleti olan Konya; Müslüman Araplar'ın akınlarına maruz kaldı. Malazgirt Savaşı'ndan ilkin Konya'ya ilk gelen, Türk akıncıları 1069 senesinde Selçuklular oldu.

Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan, 1071'de Bizans İmparatoru Romen Diyojen'i Malazgirt'te kati bir yenilgiye uğratarak, Türkler'e Anadolu'nun Kapılarını açtı. Sultan Alparslan, zaferden sonrasında komutanlarına Anadolu'nun tamamen fethedilmesi görevini verdi. Konya; Selçuklu Kutalmışoğlu Sultan Süleymanşah tarafınca fethedildi. Fetih zamanı hakkında 1072, 1074 benzer biçimde değişik eserlerde değişik görüşlere yer verilmektedir. Ama, Kutalmışoğlu Süleyman Şah I, Konya'yı fethettikten sonrasında batıya yönelmiş, merkez olarak İznik'i seçerek, Anadolu Selçuklu Devleti'ni 1074 senesinde kurduğuna gore Konya'nın fetih zamanı kesinlikle 1074'ten daha öncedir. Fetihle Konya'da Türk-İslam egemenliği süreci adım atmıştır.

1097'de 1. Haçlı Seferi esnasında İznik kaybedilince Başkent, Konya'ya taşındı. Bu şekilde Konya,; günden güne gelişti, bir çok mimari eserle süslendi ve kısa zamanda Anadolu'nun en mamur şehirlerinden birisi oldu.

3. Haçlı Seferi'nde Almanya İmparatoru Friedrik Barbarossa, 18 Mayıs 1190 tarihinde Konya'yı kuşattıysa da, 2. Kılınç Arslan'ın savunduğu kaleyi alamadı, beş gün sonrasında çekilmek mecburiyetinde bırakıldı. 1308'de Selçuklular'ın düşmesine kadar Konya, Başkent olarak kaldı. Sonrasında Karamanoğulları Beyliği'nin en büyük şehri olarak, Karamanoğulları'nca yönetildi.

Osmanlı süreci


1387'de Osmanlı Padişahı 1. Murad, şehrin önlerine geldi. 1398'de ise oğlu Yıldırım Beyazıd, şehre girip Karaman Devleti'ne son verdi. Ama, 1402 Ankara Savaşı'ndan sonrasında Karamanoğulları Beyliği tekrardan kuruldu. Konya, Fatih Sultan Mehmet'in Karamanoğulları Beyliği'ni ortadan kaldırdığı 1465 yılına kadar Osmalı-Karaman mücadelelerine sahne oldu.

Fatih Sultan Mehmet, 1470'te İmparatorluğun Rûmeli (Sofya), Anadolu (Kütahya), Rûm (Tokat) Eyaletlerinden sonrasında, 4. Eyalet olarak Karaman eyaletini, merkezi Konya şehri olmak suretiyle kurdu. Eyalete ilk başlarda, Osmanlı şehzâdeleri vali olarak atandı. Sırasıyla, Fatih'in ortanca oğlu Şehzâde Mustafa, minik oğlu Şehzâde Cem, 2. Beyazîd'ın büyük oğlu Veliahd Şehzâde Dâmât Abdullah, bunun kardeşi (anası Karamanoğlu olan) Şehzâde Şehenşah, onun oğlu Şehzâde Mehmet Şâh, 1470'ten 1513'e kadar eyaleti yönettiler. Hanedan dışından ilk beylerbeyi fakat 1513'te atandı. Kanunî Sultan Süleyman devrinde Veliahd Şehzâde 2. Selim de bu görevde bulundu.

17. yüzyılda eyalet 11 sancaklı ve 80.000 km2'ye yakın büyüklükteydi. Tanzimat Süreci'nde eyalet için Karaman ismi yerine "Konya" dendi. 1910'da 102.000 km2 büyüklüğündeki Konya eyaletinin nüfûsu 1.380.000'di. 11 ilçeli Konya Merkez, 7 ilçeli Niğde, 2 ilçeli Burdur, 5 ilçeli Teke (Antalya), 5 ilçeli Hamîd (Isparta) sancaklarına ayrılıyordu.

Kurtuluş Savaşı


Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan sonrasında İtalyanlar, Antalya ve çevresinden başka Konya'yı da işgal ettiler. Ekonomik çıkar sağlamak ve sömürge olarak kullanmak gayesinde olan İtalyan askerleriyle silahlı savaşım yapılmamıştır. Akşehir'e kadar gelmiş olarak devriye görevi üstüne alan İtalyan askerleri Konya şehir merkezinde kayda kıymet bir faaliyette bulunmamışlardır. Yeni Türk Ordusu'nun Garp Cephesi'nde Yunanlılar'a karşı İnönü Savaşları'nı kazanılmış olduğu günlerde İtilaf Devletleri'yle anlaşmazlığa düşen İtalya, işgalden vazgeçerek 12 Mart 1920'de Türkiye'den ayrılmaya adım atmıştır. 20 Mart 1920'de Konya, işgalden tamamıyla kurtulmuştur.



Sebep: Kırık Bağlantı




Konya İli Türkiye'nin en geniş topraklarına haiz ilidir. Büyük bir kısımı İç Anadolu Bölgesi'nde kalmakla beraber bir bölümü ise Akdeniz Bölgesindedir. Konya denildiğinde ilk akla gelen Mevlana olmaktadır. Bununla birlikte Akşehir'li Nasrettin Hoca'nın türbesi de bu şehirdedir. Konya gezinsel açıdan bilhassa zamanı yapısı bundan dolayı oldukça ilgi çekmektedir. Yerli ve yabancı turistlerin akınına uğramaktadır. Konya'da kesinlikle gezilip görülmesi ihtiyaç duyulan bölgeler içinde Meram Bağları, Ilgın Kaplıcası, Beyşehir Kalesi, Akmanastır, Hagia Eleni Kilisesi, Sırçalı Medrese, İnce Minareli Medrese, Mevlana Türbesi, Nasrettin Hoca Türbesi, Kubadabad Sarayı, Konya Mevlana Müzesi, Şeyh Şahabeddin Zaviyesi mevcuttur.


Konya - Zamanı Eserleri

Türkiye'nin en eski devamlı yerlesime ugramis yerlerinden birisi olan Konya Roma devrinde Iconium adiyla taninmaktadir. 12. yüzyildan 13. yüzyila kadar Selçuk Türkleri'ne baskentlik icra eden Konya Türkiye'nin mühim kültürel merkezlerindendir. Bu devrin sanatla alakalı, politik ve dinsel gelismesi esnasinda Mevlana Celaledin Rumi batida da çok taninan dinsel ögretisini olusturmustur. Mevlana'nin çarpici yesil bezemeli türbesi Konya'nin en ünlü binasidir. Türbeye bitisik olan eski dervis dergahi bugün Mevlana'nin eserlerinin el yazmalarinin ve tarikatin çesitli devrelerine ait eserlerin sergilendigi bir müzedir. Her yil aralik ayinin ilk yarisinda bu hala etkin olan dini tarikat Mevlana Dervisleri'ni anmak için törenler düzenlenmektedir. Uzun ak giysili adamların kontrollü ama kendinden geçmeye yakin dönüsleri izleyenlerde mistik bir izlenim uyandirir.

Hz. MEVLANA VE ŞEBİ ARUZ

Mevlâna 30 Eylül 1207 senesinde bugün Afganistan sınırları içinde yer edinen Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden olup sağlığında "Bilginlerin Sultanı" ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled'dir. Anası ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur.

Mevlana'nın aslolan ismi Muhammed Celaleddin'dir. Mevlana ve Rumi de, kendisine sonradan verilen isimlerdendir. Efendimiz manasına gelen Mevlana adı O'na daha pek genç iken Konya'da ders okutmaya başladığı tarihlerde verilir. Bu adı, Şemseddin-i Tebrizi ve Sultan Veled'den itibaren Mevlana'yı sevenler kullanmış, sanki ismi yerine sembol olmuştur. Rumi, Anadolu anlamına gelir. Mevlana'nın, Rumi diye tanınması, geçmiş yüzyıllarda Diyar-ı Rum denilen Anadolu ülkesinin vilayeti olan Konya'da uzun müddet oturması, ömrünün büyük bir kısmının orada geçmesi ve nihayet türbesinin orada olmasındandır.

Hazret-i Mevlana'nın Vasiyeti ;“Ben size, gizli saklı ve açık, Allah'dan korkmanızı, az yemenizi, az uyumanızı, az söylemenizi, günahlardan çekinmenizi, oruç tutmaya ve namaz kılmaya devam etmenizi, daima şehvetten kaçınmanızı, halkın eziyet ve cefasına dayanmanızı avam ve sefihlerle düşüp kalkmaktan uzak bulunmanızı, kerem sahibi olan salih kimselerle birlikte olmanızı vasiyet ederim. Hayırlısı, insanlara faydası dokunandır. Sözün hayırlısı da az ve öz olanıdır. Hamd, yalnız tek olan Allah'a mahsustur. Tevhid ehline slm olsun.â€
Şeb-i Arus ;İrfan ve sevgi güneşi Mevlana, 5 Cemaziye'l-ahir, 672 (17 Aralık 1273) Pazar günü gurup vakti, tüm parlaklığı ile, tüm güzellikleriyle gülerek ebediyet aleminin asumanına dünyaya geldi. Mevleviler, o geceye Şeb-i Arus derler. Şebi Aruz, düğün gecesi manasına geliyor. Bu gece Mevlana hazretlerinin Allah'a kavuşma gecesidir.
Her yıl 10 -17 aralık tarihleri içinde düzenlenen Mevlana'yı anma faaliyetleri 17 aralık günü meydana getirilen Şeb-i aruz töreniyle biter.Bilhassa son yıllarda oldukça yoğun talep gelen bu törenlerin biletleri aylar öncesinden tükenmektedir.

NASRETTİN HOCA

Kati olmamakla birlikte 1208-1284 yılları içinde yaşamış olduğu sanılan Nasrettin Hoca'nın Sivrihisar'da doğduğu fakat ömrünü Akşehir'de geçirdiği söylenir.Akşehir belediyesince 5-10 Temmuz tarihleri içinde düzenlenen ve bugün internasyonal bir kalite taşıyan Nasrettin Hoca Şenlikleri her yıl dahada ilgi odağı haline gelmekte.Çünkü bu şenliğe yalnız Türkiyeden değildir hocayı seven yabancı ülkelerden de binlerce hayranı katılmakta.
Akşehir'e yolunumuz düşüpte Nasreddin Hoca'nın türbesini ziyaret etmemek olur mu? Nasreddin Hoca'nın Türbesi dahi fıkralara uygun yapılmıştır. Etrafı açık ve direkler üstünde kurulan Türbeye bir kapı yapılmış ve kapı yada dev gibi bir kilit asılmış.

CAMİLER

Alaeddin Camii : Anadolu Selçuklu Devri Konya'nin en büyük ve en eski camiisidir. Sehrin merkezinde yüksekçe bir hüyük olan Alaeddin Tepesi üstüne insa edilmistir. üstü agaç ve toprakla örtülmüstür. Içerisi Sütunlar ormanini andirmaktadir. Bizans ve klasik devirlere ait 41 tas mermer sütundan ibarettir. Camiinin en garip taraflarindan biri de minberidir. Minber abanoz agacindan birbirine geçmis olup, Anadolu Selçuklu ahsap islemeciliginin en güzel örnekleridir. 1155 yilinda Ahlat'li Mengum Berti tarafindan yapilmis bir saheserdir. Çinilerle süslü mihrabin önünde çini süslü kubbesiyle örtülmüs bir saha mevcuttur. Mihrap ve kubbelerin çinileri kismen sökülmüstür.

Iplikçi Camii ; Alaeddin Caddesi üzerindedir. Semseddin Altinoba tarafindan 1201 yilindan sonrasında yaptirilmis, 1951-1960 yillari arasinda Klasik Eserler Müzesi olarak kullanilan camii, 1960 yilinda yeniden ibadete açilmistir

Haiz Ata Camii ve Külliyesi : Anadolu Selçuklu Devleti Vezirlerinden Haiz Ata tarafindan 1258-1283 yillari arasinda insaa edilmis olan mescid türbe, hanigâh ve hamamdan ibarettir. Mimari Abdullah Bin Kellük'tür.

Sadrettin Konevi Camii ve Türbesi : Konya'nin Seyh Sadrettin mahallesindedir. 1274 yilinda yapilmistir. Türbe, Camiinin dogusundaki avludadir. Açik türbeler tipinin ayakta kalan tek örnegidir

Sems-i Tebrizî Camii ve Türbesi : Serafettin Camii kuzeyinde eskiden mezarlik olan Sems Parkinin içinde yer alir. Şimdiki yapi 1510 yilinda Abdürrezzakoglu Komut Ishak Bey tarafindan mescidle beraber elden geçirilmis ve genisletilmistir. Ilk yapinin 13. Yüzyilda yapildigi ileri sürülmektedir. Ama kim tarafindan yaptirildigi bilinmemektedir.

Kadi Mürsel (Haci Hasan) Camii : Hükümet konaginin batisindadir. Cenup duvarinda bulunan kitabesine gore 812 H.-1409 M. Yilinda ve Karamanoglu Mehmet Bey zamaninda Haci Mustafa oglu Mürsel tarafindan yaptirilmistir

Selimiye Camii : Mevlâna Dergâhinin batisinda insaatina Sultan Selim II'nin sehzadeligi zamaninda baslanmis (1558-1567) arasinda tamamlanmistir. Camii Osmanli klasik mimarisinin Konya'daki en güzel eserlerindedir.

Kapu Camii : Konya'da merkezde sarraflar (çikrikçilar) caddesi üzerindedir. Soylu aşağılık Ihyaiyye olup eski Konya Kalesinin kapilarindan birinin çevresinde yer aldigindan Kapi Camii adiyla anilir. Cami ilk kez 1658 yilinda Mevlevi Dergahi Postnisinlerinden Pir Hüseyin Çelebi tarafindan yaptirilmistir. Bir süre sonrasında yikilan bu camiiyi 1811 yilinda Konya Müftüsü Esenlilerlizade Seyyid Abdurrahman yenilemis, 1867 yilinda bir yangin, cami ile beraber bu yörede vakif dükkanlari da yoketmis. Bu vakadan bir yil sonrasında camii üçüncü kez tekrardan yapilmistir. Bu yeni insaasina dair 1285 H. (1868 M) tarihindeki kitabesi taç kapisi üstünde yeralmaktadir. Kapi Cami Konya'da yer edinen Osmanli Süreci camilerinin en büyügüdür

Osmanlı Devrine ait diger Camiler : Tursunoglu (Tahir Pasa Camii) - Aziziye Camii - Serafettin Camii - Nakiboglu Camii -Piri Mehmet Pasa Camii -Haci Fettah Camii -Ovali oglu (Çelik Pasa) Camii -Saray (Kisla) Camii -Sep Hevan Camii -Köprübasi Camii -Namik Pasa Camii -Amber Reis (Feridiye) Camii

TüRBELER

Yesil Türbe (Kubbe-I Hadra) : Dört fil ayagi sütun üstüne bir Selçuklu saheseridir. Kubbeyi hadranin ve kalkmali distan 16 dilimli bir külahi vardir. Külahla silindir gövdenin birlestigi yerde Ayet-ül Kürsi yazilidir. Kubbe çeşitli motifler süsü ve kufi ayetlerle bezenmistir. Kubbenin altinda Mevlâna ve Sultan Veled yatmaktadir. Gömüt üstünde son olarak Abdülhamit II.'nin armağan ettigi altin sim isli bir puside örtülüdür. Kubbenin dogusunda Sultan-ül - ülema'nin kabri bulunmaktadir. Selçuklu agaç islemeciliginin bir saheseri olan sandukasi yüksekçedir

Sultanlar Türbesi : Alaeddin Camii içinde kuzeyde, klasik Selçuklu türbeleri tipindedir. Gövdesi kesme taslardan on yüzlü prizma seklinde yükselmis, üstü tugladan on köseli bir pramitle örtülmüstür. Türbe, Sultan Kilinçaslan tarafindan yaptirilmistir. Türbede sekiz çinili sanduka vardir. Türbede Selçuklu Sultanlari; Sultan Mesud I, Kilinçaslan II, Rükneddin Süleymen II, Giyaseddin Keyhüsrev I, Alaeddin Keykubat I, Giyaseddin Keyhüsrev II, Kilinçaslan IV, Giyaseddin Keyhüsrev III medfun yatmaktadır.

Ates-Baz Veli Türbesi : Eski Meram yolu üzerindedir. Klasik Selçuklu Kümbetleri tipindedir. Türbe 1285 yilinda ölen Mevlevi Ates-Baz Yusuf'a aittir
Diger Türbelerden bazilari ; Tavusbaba Türbesi , Gömeç Hatun Türbesi , Kesikbas Türbesi , Tahir Ile Zühre Türbe Ve Mescidi , Komut Nurettin Türbesi , Taç-ül Vezir Türbesi , Ali Gav Zaviyesi Ve Türbesi , Burhaneddin Fakih Türbesi , Gühertas Türbesi, Karasungur Türbesi, Pir Esat Türbesi, Ulas Baba Türbesi, Seyh Osman Rümi Türbesi, Fakih Dede Türbesi, Kalender Baba Türbesi, Siyavus Veli Türbesi, Turgutogullari Türbesi

TARİHİ ESERLER

SELÇUKLU KÖSKü : Alaaddin Tepesini çeviren iç kalenin şimal etegindedir. Sarayin II. Kilinçaslan'a ait oldugu kuvvetle muhtemeldir. Kösk, Alaadin Keykubat I zamaninda genisletilerek onarım edilmis, kare bir plan üstüne harç ve tuglalarla iki kat olarak yapilmis, alti kat ker**** ve molozlarla takviye edilmistir. Kösk bugün harap olmus bir duvar parçasindan ibarettir.

KUBADABAD SARAYI : Beysehir Gölü'nün güneybati kiyisinda, Heyran Köyü yakinindaki alanlardan birisi üzerindeiri.1236 Selçuklu Sultani I. Alaadin Keykubat tarafindan yaptirilmis 35x50m. boyutunda yazlik bir saraydir.. Saray, Kiz Kalesi, tersane, hamam vs.'nin kalintilari bulunmaktadir. 35x50 m. boyutundaki saraya ait kalintilar arasinda göl kiyisi tarafindan fakat sarayin terasi yer almistir.

ZAZADIN HANI : Sultan Alaeddin Keykubat devrinde (633-Hicri 1236 Miladi yilinda) Selçuklu Emirlerinden Vezir Sadettin Köpek tarafindan yaptirildi. Yazlik ve kislik tiplerin birlesmesinden meydana gelmis avlu tipte yapilmistir. Hanin boyu 104 m., eni 62 metredir.Tas yapinin dis duvarlarindan gayri Islami devirlere ait eserlerden bazi parçalarda kullanilmistir. Konya-Aksaray yolunun 25. Km'sinde Tömek bucagindadir

HOROZLU HAN : 1248 yilinda şimdiki Konya-Aksaray asfaltinin 8.'sinde kislik olarak yapilmistir.

KIZILVIRAN HANI : Konya-Beysehir yolu üstünde olup, Konya'ya 44 km. uzakliktadir. Kislik ve yazlik olmak suretiyle iki tipte yaptirilmistir.

OBRUK HAN : Anadolu Selçuklu döneminde tecim yollari üstünde kurulan hanlardan bir örnegi de Obruk Hanidir. Oburk Hani, Konya'yi Aksaray'a baglayan yol üzerindedir.

ÖREN YERLERİ

Sille (Siyata) : Sille Konya il merkezinin 8 km. kuzeybatisindadir. Bugün merkez belediye hudutlari içinde olup, sehir otobüsü çalismaktadir. Erken Hiristiyanlik sürecinin de mühim bir merkezidir. Bu dönemden baska Ak Manastir diger aşağılık ile HAGIOS Khariton (St. Chariton) olmak suretiyle pek çok manastir kesisler tarafindan kayadan oyularak yapilmistir. Bu manastirlar bütün ülkelerce kurulan ilk manastirlar arasindadir.
Ak Manastir : Genis ve magara benzer biçimde kayadan olusmus olup, magaraya itaf edilmis bir kilisesi, 6-7 sapeli ve pek çok hücreleri vardir. Bu manastirda bulunan Mikael Hommenos ve Mikaeles oglu Abraham'a ait gömüt taslari Konya Arkeoloji Müzesinde teshir edilmektedir.

Sille Aya-Elena Kilisesi : Sille, Konya Ili, Selçuklu Ilçesine bagli şehir merkezine 7 km. uzaklikta bir yerlesim yeridir. Isa'nin dogumundan 327 yıl sonrasında Bizans Imparatoru Constantin'in anası Helena, Hac için Kudüs'e giderken Konya'ya ugramis, buradaki ilk hiristiyanlik çaglarina ait oyma mabetleri görmüs, hiristiyanlara Sille'de bir mabed yaptirmaya karar vermistir. Mihail Arhankolos adina bu kilisenin temel atma töreninde bulunmustur. Kilise asirlar boyu onarimlar görerek günümüze kadar gelmistir. Kilisenin iç kapisinin üstünde Yunan harfleriyle yazilmis Türkçe bir onarım kitabesi kilisenin zamanı hakkinda bilgi vermektedir. Bu yazıt 1833 tarihlidir. Ayni kitabenin üstünde ise kilisenin dördüncü tamiratinin Sultan Mecit döneminde gördügünü belirten üç satirlik bir yazıt daha bulunmaktadir.

Kilise düzgün kesme Sille Tasi ile yapilmistir. Avlusunda kayalara oyulmus odalar bulunmaktadir. Kilisenin kuzeye açilan kapisindan dis nartexe girilir. Burada kadinlar mahfeline çikan iki yönlü tas merdivenler yer almaktadir. Kilisenin ana kubbesi dört fil ayagi üstünde olup, kilise üç sahinlidir. Kilisenin içinde ahsaptan içerileri alçi süslü bir vaaz kürsüsü ile apsidle ana mekani ayiran ahsap alçili ****s bir sanat saheseridir. Kubbe geçislerinde ve tasiyici ayaklarda Hz.Isa, Hz. Meryem ile havarilere ait resimler bulunmaktadir.

Çatalhöyük : Çatalhöyük, Konya'nin Çumra Ilçesi sinirlarinda olup, Ilçenin 10 km. dogusunda yer almaktadir. Höyük, farkli yükseklikte iki tepe düzü olan bir tepe seklindedir. Bu iki yükseltisi sebebiyle çatal sifatini almistir. Çatalhöyük 1958 yilinda J.Mellaart tarafindan kesfedilmistir, 1961-1963 ve 1965 yillarinda kazisi yapilmistir. Yüksek tepenin bati yamacinda yapilan çalismalar neticesinde 13 yapi kati açiga çikartilmistir. En erken yerlesim kati (1) ise M.Ö. 5500 yillarinda tarihlenmektedir. Yoldam Eleştiri yolu ile yapilan bu tarihleme, C14 metodu ile de dogrulanmistir. Ilk Yerlesme, ilk ev mimarisi ve ilk mukaddes yapilara ait örneksiz buluntulari ile insanlik evveliyatına isik tutan bir merkezdir. Yapilarda kullanilan araç-gereç ker**** agaç ve kamistir.

Eflatunpinar Hitit Aniti : Konya Ili, Beysehir Ilçesi, içinde bulunmaktadirAnit bir su kaynaginin kenarinda dikdörtgen taslar üstünde kabartmalardan olusmaktadir. Niteligini kaybetmeyen kabartmalar ön kismindaki 14 tane tas bloklar üstüne oyulmustur. Anitin ilk plani bilinmemektedir. Bu anit açik hava anitlarindan daha küçüktür. Dogal bir kayaya oyulmamis, her parçanin üstünde figür bulunan blok taslarin örülmesiyle olusmustur. Aniti'nin blok taslari üzerendeki figürler; üstte günes kursu, ortada tanriça ve tanri diye kabul edilen figürlerin arasinda, yanlarinda ve en alttaki figürler ellerini yukariya dogru kaldirip tanri ve tanriçayi selamlamaktadir. Bu anit Hitit Krallik dönemine tarihlenmektedir.

Kilistra Antik Kenti : Kilistra Antik Kenti Konya'nin 34 km. cenup batisindaki Hatunsaray Bucaginin 16 km. şimal batisindaki Gökyurt Köyü sinirlari içinde yer almaktadir. Yapilan çalismalarda M.Ö. III. y.y. kadar yerlesim oldugu anlasilmistir. Listradan (Hatunsaray) gelip Mistiya'ya Beysehir'e dogru devam eden zamanı kral yolu (Vig Seboste) üstünde yer almaktadir. Kilistra Antik kentinin M.S. 7. y.y. da Kapodokya benzeri yumusak kayalarin oyulmasi ile pek çok kaya yerlesmesi oulsturulmustur.

Haç Planli Sapel iç ve disi yekpare kaya oyugu olmasi sebebiyle esine az rastlanan özellikte olup M.S. 8. y.y.'a aittir. Sümbül Kilisede M.S. 8. y.y'a ait olup devrini yansitan süslemelerle Bizans Devrine ait Büyük Su Sarnici ise karsilikli yekpare kayaya oyulmus dörder payeye oturan 3 nefli plan gösterir. Çiftli Sirahane ise karsilikli yekpare iki kay içine oyulmus çevresi ise bir karmaşık halindedir. Dogu Sirahane'nin giris kapisi esiginde M.Ö. I. yy'la ait kentin adini veren bir yazit bulunmustur. Bizans devrine ait kaya oyugu iki ev ortaya çikartilmistir.

Karahöyük : Konya Il Merkezine 15 km. cenup dogusunda Harmancik mahallesindedir. Ulasim belediye otobüsleri ile saglanir. Karahöyük'te yapilan arastirmalarda höyügün M.Ö. 3000 (Eski Tunç Devri-M.Ö. 2000 Asur tecim kolonileri devri) de iskan edildigi anlasilmis olup, 27 yerlesik kati tespit edilmistir. Konya bölgesinin M.Ö. 3000 ve 2000 yillarinin tarihe isik tuttugu bilinmektedir. Eski Anadolu'nun en mühim sehir harabeleri arasindadir. Karahöyük kazilarinda çikan buluntular Konya Arkeoloji Müzesi'nde teshir ve muhafaza edilmektedir

Bolat Örenyeri : Bolat yaylasi ören yeri, Hadim ilçesi Bolat köyü sinirlari içinde kalan Temasalik mevkiindedir. Literatüre aşağılık Astra olarak geçmis olan antik şehir, Hadim kazasının şimal batisinda ve Hadim'e 17 km. uzakliktadir. Hellenistik, Roma ve Bizans devirlerinde iskan gördügü yüzey buluntularindan anlasilmaktadir. Nekropol Alani ,Kentin güneyindedir. M.S. 3.yy'a ait bolca oranda gömüt steli ve lahit parçalari bulunmaktadir. Stellerde ; boga baslari, asma dali, üzüm salkimlari ve mezuda baslari islenmistir. Stellerdeki insan figürleri stilizedir. Lahit ve kapaklari blok kayalarin islenmesi ile yapilmis olup, lahitlerde mezuda baslari ve üzüm salkimlari, kapaklarinda ise aslan baslari islenmistir. Bouleterion ,Kentin batisindadir. Yüksek bir noktada kurulmustur. Cave alaninin bir kısımı ayakta kalabilmistir.

Fasillar Aniti : Dünyanin en büyük kaya anitlarindan biridir. Fasillar Aniti Büyük Tanri'yi bir dag tapinaginda iki arslan arasinda gösterir.

İvriz Kaya Aniti : Tuvana Kralligindan günümüze kalan en mühim kültür varligimiz ivriz Kaya Kabartmasi'dir Eregli kazasının 17 km. güneyinde bu gün Hakapinar ilçesine bagli Aydinkent Köyü içinde, Torolarin şimal eteklerindeki vadilerin birisinde kaya üstüne yapilmis olan bu anit 4.20 m x 2.40 m. ölçülerindedir.

SIRÇALI MEDRESE : Gömüt Anitlari Müzesi, Konya'daki Selçuklu Dvri eski eserlerinden Sirçali Medrese'de 1960 yilinda açilmistir. Sirçali Medrese, 1242 yilinda Bedreddin Muslih tarafindan yaptirilmis, çinilerle süslü açi (avlulu) medreselerden birisidir Konya sehrinde kamulastirilan mezarliklardan toplanan tarih ve sanat zamanı yönünden degerle gömüt taslari selçukluluar Devri, Beylikler ve Osmanlilar Devri'ne gore tasnif edilerek teshir edilmislerdir. Ayrica Gömüt taslari, sekil, motif ve yazi karakterleri de gözönüne alinarak degerlendirilmis ve kronolojik bir siraya konulmustur.

INCE MINARE MEDRESE : Selçuklu, Beylikler ve Osmanli dönemine ait tas ve ahsap eserler teshir edilmektedir.





Konya'da Gezilecek Bölgeler

Belli bir miktar olsun tarihe ilginiz var ise Konya bu sebeple bulunmaz bir kent...f16




MEVLANA TüRBESİ VE DERGAHI (Merkez) Türbenin çekirdeği 1230 senesinde, Mevlana'nın babası Sultan-ul Ulema Bahaeddin Veledin vasiyeti üstüne buraya gömülüp, üstüne kolay bir türbe yapılmasıyla oluşmuştur. Mevlana'nın ölümünden sonrasında ise Pervane Muiniddin ve karısı Gürcü Hatun tarafınca buraya bir türbe yaptırılmıştır. Türbe bir süre sonra dini ve toplumsal işlevli mimari eklemeler yapılarak günümüzdeki şekliyle bir Mevlevi dergahı haline getirilmiştir. Mevlana'nın ölümünden sonrasında şu demek oluyor ki 1273 yılından itibaren imarına başlanan dergah Cumhuriyetten sonrasında müze haline dönüştürülmüştür. Müzede Mevlana ve başka Mevlevilere ait ya da türlü yollarla dergaha gelmiş kıymetli yazmalar, hat ve tezhip örnekleri, maden cam ve ahşap eserler ile Mevlevi musikisi enstrümanları, halı ve kilimler sergilenmektedir.




SAHİP ATA KüLLİYESİ (Merkez)



Son yıllardaki araştırmalar Haiz Ata Cami'nin aslen şimdiki çifte minareli cepheye kadar uzandığını ve ağaç direkler üstüne ahşap bir cami bulunduğunu göstermektedir. Selçuklu veziri Haiz Ata tarafınca başlandığı ve mimar Kölük Bin Abdullah'ın eseri olduğu yazılıdır. Buna gore, Anadolu Selçuklularının malum en eski ağaç direkli camisi olmaktadır. 1283'de tamamlanan türbe ve hanikahla yapı, bir külliye haline gelmiştir. Bu yapıdan günümüze yalnız, şahane çini mozaik mihrap kalmıştır.

LALA MUSTAFA PAŞA KüLLİYESİ (Ilgın)


Külliye; cami, imaret ve han olmak suretiyle üç bölümden oluşmaktadır. Cami çarşı içinde geniş bir alanı kaplayan külliyenin bir kısmını teşkil etmektedir.


1576 senesinde Lala Mustafa Paşa tarafınca yaptırılan külliye bir takım larda Mimar Sinan'ın eserleri içinde geçmektedir.

İPLİKÇİ CAMİ VE MEDRESESİ (Merkez)


Alaaddin Tepesinin doğusunda, Alaaddin Caddesindedir. Medresenin vakfiyesinden ilk yapının II. Kılıçaslan döneminde vezir Şemseddin Altunbanın (Altıapa) yaptırdığı sanılmaktadır. (XII. yy sonu). Cami ve medrese Hacı Ebu Bekir tarafınca 1332'de genişletip yenilenmiştir.


Firuze ve mor çinilerden geometrik geçme motifler ve firuze lacivert çinilerden kıvrık Rumilerden oluşan iki kuşakla çevrili mihrap bu türün Anadolu'daki en eski örneklerindendir. Yapı, eskiliği ve burada Mevlana Celaleddin Rumi'nin ders vermiş olması sebebiyle önemlidir.

EŞREFOĞLU CAMİ (Beyşehir)


Beyşehir İlçesi'nin kuzeyinde, İçeri Kent Mahallesindedir. 1296-1299 yılları içinde yaptırılmış olup, Anadolu'daki ahşap camilerin en büyük ve orijinalidir.


AK MANASTIR (Haglos Kharitan, Sille)


Konya-Sille arasındadır. Kayaya oyulmuş odalarla onları çeviren yapıdan oluşan manastır M.S. 274'de Saint Horion adlı bir aziz adına yapılmıştır.


HAGHİA ELENİ KİLİSESİ (Sille)



Sille Bucağında, M.S. 327'de İmparator Konstantinus döneminde yapılmış olup, Anadolu'daki ilk Hıristiyan kiliselerindendir. Kilise, İsa, Meryem ve havarilerin resimleriyle süslüdür. Kilisenin iç kapısının üstünde yazılı onarım manzumesinden Mikail Arhonkolan ismine kurulduğu anlaşılan yapı, onarılmış ve boş olarak korunmaktadır.




NASREDDİN HOCA TüRBESİ (Akşehir)



Akşehir'de şehir surunun doğusunda, kendi adıyla anılan mezarlıktadır. Onarımlarla örneksiz biçimini yitiren yapıya günümüzdeki görünümünü 1905'te Akşehir kaymakamı Şükrü Bey kazandırmıştır. Eski yapıdan yalnızca ortadaki ana türbe kalmıştır. Mermer sandukanın kafa ucunda gülmece ustasının yaşamını simgelemek suretiyle H. 683 (1284) olan ölüm zamanı, tersten 386 şeklinde yazılmıştır.


SİLLE SİYATA MANASTIRI (Merkez)



Konya il merkezinin 8 km kuzeybatısında, erken Hıristiyanlık döneminde mühim bir merkezdir. Bu zamanda başta Akmanastır başka ismi ile Haglos Kharitan (St. Choritan) olmak suretiyle pek çok manastır keşişler tarafınca kayadan oyularak yapılmış olup, bütün ülkelerce kurulan ilk manastırlar arasındadır.

LYSTRA (Hatun Saray-Meram)


Konya'nın cenup batısında Hatunsaray Nahiyesine bir kilometre mesafede karayolunun sağ tarafında ortalama 400 m içerde Zolkara denilen yerdedir.



MEVLANA MüZESİ


Bu gün müze olarak kullanılmakta olan Mevlana Dergahının yeri, Selçuklu Sarayının gül bahçesi iken bahçe, Sultan Alaadin Keykubat tarafınca Mevlana'nın babası Sultanü'l Ulema Bahaeddin Veled'e armağan edilmiştir. Sultanü'l Ulema 12 ocak 1231 senesinde vefat edince türbedeki şimdiki yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesinde meydana getirilen ilk defindir. Sultan'ül Ulema'nın ölümünden sonrasında kendisini sevenler Mevlana'ya müracaat ederek babasının mezarının üstüne bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlana "Gök Kubbe'den daha iyi türbe mi olur? Diyerek bu isteği reddetmiştir. Ama kendisi 17 Aralık 1273 senesinde vefat edince Mevlânâ'nın oğlu Sultan Veled mevlana'nın mezarının üstünde türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" Yeşil Türbe denilen türbe dört fil ayağı (Kalınca sutun) üstüne 130.000 Selçuki Dirhemine mimar Tebrizli Bedreddin'e yaptırılmıştır. Bu tarihtensonra inşaat faaliyetleri asla eksikleri olan, 19.y.y. ın sonuna kadar devametmiştir. Mevlevi Dergahı ve türbe 1926 senesinde "Konya Asar-ı Atıka Müzesi" ismi altında müze olarak hizme adım atmıştır 1954 senesinde ise müzenin teşhir tanzimi tekrardan elden geçilmiş ve müzeni ismi "Mevlana Müzesi olarak değiştirilmiştir. Müze alanı bahçesi ile beraber 65000 m2. İken, yeni kamulaştırma edilerek Gül bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle beraber 18.000 m2. ye ulaşmıştır. Müzenin avlusuna "Dervişan Kapısı" ndan girilir. Avlunun Şimal ve Garp yönü süresince Derviş hücreleri yer almıştır. Cenup yönü, Matbah ve Hürrem Paşa Türbesinden sonrasında, üçler Mezarlığına açılan Hamuşun (Susmuşlar) kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa Türbeleri yanında Semâhâne ve Mescit kısımları ile Mevlana ve aile fertlerinin mezarlarının da içinde bulunmuş olduğu ana yapı yer alır. Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 senesinde yaptırdığı üstü kapalı Şadırvan ile Şeb-i Aruz (Düğün Gecesi) havuzu ve avlunun şimal yönünde yer edinen selsebil ismi verilen çeşme, ayrı bir renk katmaktadır.


KARATAY MüZESİ


Karatay Medresesi, Sultan İzzeddin Keykavus II. Devrinde Komut Celaleddin Karatay tarafınca, 649 Hicri (1251 Miladi) senesinde yaptırılmıştır. Mimarı bilinmemektedir. Osmanlılar Devrinde de kullanılan Medrese XIX. Yüzyılın sonlarında terk edilmiştir. Anadolu Selçuklu devri çini işçiliğinde mühim yer bulunan Karatay Medresesi 1955 senesinde "Çini Eserler Müzesi" olarak ziyarete açılmıştır. Karatay Müzesinde, Beyşehir Gölü kenarındaki Kubat-Âbad Sarayı kazı buluntuları içinde olan duvar çinileri, çini ve cam tabaklar ile Konya ve yöresinde bulunan Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait çini ve seramik tabaklar, kandiller ve alçı buluntuları sergilenmektedir.


SIRÇALI MEDRESE

(Gömüt Anıtları Müzesi)

Gömüt Anıtları Müzesi, Konya'daki Selçuklu Dvri eski eserlerinden Sırçalı Medrese'de 1960 senesinde açılmıştır. Sırçalı Medrese, 1242 senesinde Bedreddin Muslih tarafınca yaptırılmış, çinilerle süslü açı (avlulu) medreselerden birisidir Konya şehrinde kamulaştırılan mezarlıklardan toplanan tarih ve sanat zamanı yönünden değerle gömüt taşları selçukluluar Devri, Beylikler ve Osmanlılar Devri'ne gore tasnif edilerek teşhir edilmişlerdir. Bununla birlikte Gömüt taşları, biçim, motif ve yazı karakterleri de gözönüne alınarak değerlendirilmiş ve kronolojik bir sıraya konulmuştur.

AKŞEHİR MüZESİ

Akşehir Arkeolog Müzesi: Hitit, Frigg Lidya, Roma ve Bizans süreci eserleri teşhir edilmektedir.

Mustafa kemal atatürk Müzesi: İstiklal Savaşı esnasında Garp Cephesi Komutanlığının karargahı olarak kullanılan zamanı
yapı, Mustafa kemal atatürk Müzesi olarak o günkü özellikleri koruyarak bugünde hizmet vermektedir.


ARKEOLOJİ MüZESİ


Konya Arkeolojik Müzesi, 1901 senesinde Karma Orta Okulunda açılmıştır. Bir süre sonra 1927 senesinde Mevlana Müzesine 1953 senesinde İplikçi Camii'ne taşınmıştır. 1962 senesinde ise şimdiki müze binası kurularak hizmete girdi. Müzede, Neolitik, Eski Tunç, Orta Tunç (Asur tecim kolonileri), Demir (Frig, Urartu,), Klasik, Helenistlik, Roma ve Bizans çağlarına ait eserler sergilenmektedir. Neolitik eserler Çumra, Çatalhüyük, Erbaba ve Süberde kazılarında, Eski Tunç Eserler; Sızma ve Karahöyük kazılarında, Asur tecim kolonileri çağı Karahöyük kazılarında ele geçen eserlerdir. Konya Alaaddin tepesi kazılarında bulunan Frig çaı kap parçaları ile Konya Karapınar Kıckışla höyükte bulunan türlü formlarda Frig çağı kapları ve Lidya kapıları da sergilenmektedir. Gene Kıcıkışla höyükten Klasik Çağ Alabastron, Aryballos, Lekythos ve Kylixler mevcuttur. Arkeoloji Müzesinin görülmeye kıymet eserleri Roma lahitleridir. Roma ve Bizans çağından sunak gömüt stel ve Ostotekler müze iç teşhirinde ve bahçede sergilenmektedir. Sille Tatköy ve Çumra Alibeyhöyük'de müzemizce meydana getirilen kabartma kazılarında M.S 6.y.y, ait kilise taban mozaikleri yerinden kaldırılarak müzemizde teşhir edilmektedir.

ETNOGRAFYA MüZESİ

Bölge Müzesi tarzında eğitim amaçlı olarak inşaa edilen yapı 1975 senesinde Etnografya Müzesi olarak hizmete açılmıştır. üç kattan oluşan binanın bodrum katında fotoğrafhane, arşiv ayniyat ve etütlük yaratı depoları, kaloriferhane ile halen emek harcamaları devam etmekte olan ve 1999 yılı içinde açılması planlanan Halı Kilim seksiyonu mevcuttur. Bu bölümde Etnografya Müzesi depolarında bulunan başta Selçuklu Halı örnekleri olmak suretiyle, Dünyanın malum bir çok halı-kilim dokuma merkezinden biri olarak kabul edilen Konya Bölgesi'ne ve Türkiye sınırları içersinde kalan meşhur halı-kilim dokuma merkezlerine ait halı ve kilimler sergilenecektir. Zemin katta teşhir salonu ve Dr. Mehmet ÖNDER Konuşma Salonu; birinci katta bürolar, yönetimsel hizmet servisleri, kütüphane ve yaratı depoları mevcuttur.Teşhir salonunda satın alma, armağan ve başka müzelerden devir yolu ile müzeye kazandırılan daha çok Konya ve çevresine ait etnografik eserler sergilenmektedir.

İNCE MİNARE MEDRESE (Taş ve Ahşap Eserler Müzesi)

Selçuklu Vzeiri haiz Ata Fahreddin Ali tarafınca hadis bilimsel okutulmak suretiyle (Hicri 663) 1254 senesinde yaptırılmıştır. Mimarı Abdullah oğlu Kelük'tür Selçuklu taş işçiliği Şaheserlerinden olan taç kapısı üstünde kabartmalı geometrik ve bitkisel bezemelerle beraber Selçuklu sülüsüyle yazılmışı "Yasin ve Fetih" sureleri vardır.Binanın iç mekanları avlu, eyvan, dershane, ve talebe hücrelerinden oluşur.Minare kaidesi kesme taşla kaplı tuğla araç-gereç kullanılarak yapılmış ve ön cephede akant yaprağı ile bezelidir. Yarı piramit formlu üçgenle ve oniki köşeli, beden köşeleri turkuaz mavi sırlır tuğladan yapılmış çift şerefelidir. 1901 'de yıldırım düşmesiyle birinci şerefeye kadar yıkılmıştır. 1956 senesinde müze olarak açılmış olup Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemine ait taş ve ahşap eserler teşhir edilmektedir.

BüYüKŞEHİR BELEDİYESİ ÖZEL KOYUNOĞLU MüZE VE KüTüPHANESİ

Konya'nın köklü ailelerinden A.R. İzzet KOYUNOĞLU, Topraklık mahallesindeki evinde senelerce toplamış olduğu zamanı eserlere hususi bir müze ve kitaplık kurmuştur. Bir süre sonra kurmuş olduğu müze ve kitaplığı Konya Belediyesi'ne bağışlanmıştır. Konya Belediyesi'nce çağdaş müzecilik anlayışının her türlü ihtiyacına yanıt verecek şekilde yaptırılarak şimdiki durumuna getirilmiştir. Müzede arkeolojik eserler ile etnografik eserler sergilenmektedir. Müze bahçesinde bulunan İzzet Koyunoğlu'na ait ev restore edilerek tipik Konya evi örneği olarak ziyarete açılmıştır. Binada eski ve yeni sivil mimari arzı bir arada mevcuttur. Müze yazma, basma eserler bakımından çok zengindir.

ATATüRK MüZESİ

Mustafa kemal atatürk caddesinde yer edinen yapı 1912 senesinde yapılmıştır. Yapı XX. Yüzyıl ulusal mimari örneklerinden olup 1928 senesinde Konyalılar tarafınca Mustafa kemal atatürk'e bağışlanmıştır. 1954 senesinde Müze olarak açılmıştır. Müzenin teşhirinde Mustafa kemal atatürk'ün kullandığı elbise ve eşyaları ile Konya'nın kurtuluş savaşındaki yerini gösteren belge, fotoğraf ve gazete küpürleri sergilenmektedir.

EREĞLİ MüZESİ

Arkeoloji ve Etnoğrafik eserlerin birlikte sergilendiği bir müzedir. Türk İslam Eserleri, Etnografya, Hitit, Frig, Yunan, Roma ve Bizans süreci eserleri ise Arkeoloji seksiyonlarında teşhir edilmektedir.
YAPILAR


A) SİVİL MİMARİ

KERVANSARAYLAR

ZAZADİN HANI

Sultan Alaeddin Keykubat devrinde (633-Hicri 1236 Miladi senesinde) Selçuklu Emirlerinden Vezir Sadettin Köpek tarafınca yaptırıldı.

Yazlık ve kışlık tiplerin birleşmesinden meydana gelmiş avlu tipte yapılmıştır. Hanın boyu 104 m., eni 62 metredir.Taş yapının dış duvarlarından gayri İslami devirlere ait eserlerden bir takım parçalarda kullanılmıştır. Konya-Aksaray yolunun 25. Km'sinde Tömek bucağındadır.

HOROZLU HAN

1248 senesinde şimdiki Konya-Aksaray asfaltının 8.'sinde kışlık olarak yapılmıştır.

KIZILVİRAN HANI

Konya-Beyşehir yolu üstünde olup, Konya'ya 44 km. uzaklıktadır. Kışlık ve yazlık olmak suretiyle iki tipte yaptırılmıştır.




OBRUK HAN


Anadolu Selçuklu döneminde tecim yolları üstünde kurulan hanlardan bir örneği de Obruk Hanıdır. Oburk Hanı, Konya'yı Aksaray'a bağlayan yol üzerindedir.


SULTAN HAMAMI


Larende caddesinde Haiz Ata Külliyesine ait olan Sultan Hamamı bugün de faliyetine devam etmektedir.

MAHKEME HAMAMI

Şerfaddin Cami ile Şemsi-i Tebrizi Cami içinde yer edinen zamanı özellikleriyle milletimizin temizliğe verdiği önemi yaşatan (Türk Hamamı) vasıflarını taşıyan mahkem hamamı faaliyetine devam etmektedir.

MERAM HAMAMI

meram mesireliğinde, zamanı köprü çıkışında yer edinen Beylikler devrinde yapılmış Meram Hamamı, yeli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.

MEYDAN HAMAMI

Akşehir'de 1329 senesinde Subaşı Komut Şerafeddin tarafınca yaptırılan hamam, bugünde hizmet vermektedir.

ORTA HAMAM

Akşehir yüce camii caddesindeki Orta Hamam Selçuklulardan kalmış olup, Konya Valisi Avlonyalı Ferit paşa tarafınca 1900 senesinde ağırbaşlı bakım ve tamirattan geçirilmiştir. Eski Yüce Camii güneyinde yeralan Karamanoğlu Beyliği devri eserlerinden olan eski hamam soğukluk, ısı ve külhan bölümleriyle hizmet vermeye devam etmektedir.
DİNSEL MİMARİ
ALAEDDİN CAMİİ

Anadolu Selçuklu Devri Konya'nın en büyük ve en eski camiisidir. Şehrin merkezine yüksekçe bir höyük olan Alaedin Tepesi üstünde inşa edilmiştir. Selçuklu Sultanı Rükneddin Mesud I'in son zamanlarında başlanılmış, Kılıçaslan II (1156-1192) devrinde inşaatına devam edilmiş, Sultan Alaeddin Keykubad I tarafınca 1221 senesinde tamamlanarak hizmete açılmıştır.Camii İslam mimarisi yapı tarzında inşa edilmiştir. üstü ağaç ve toprakla örtülmüştür. İçerisi Sütunlar ormanın andırmaktadır. Bizans ve klasik devirlere ait 41 taş mermer sütundan ibarettir. Camiinin en garip taraflarından biri de minberidir. Minber abanoz ağacından birbirine geçmiş olup, Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin en güzel örneklerdir. 1155 senesinde Ahlat'lı Mengum Berti tarafınca yapılmış bir şaheserdir. Çinilerle süsül mihrabın önünde çini süslü kubbesiyle örtülmüş bir saha mevcuttur. Mihrap ve kubbelerin çinileri kısmen sökülmüştür.


İPLİKÇİ CAMİİ


Alaeddin Caddesi üzerindedir. Şemseddin Altınoba tarafınca1201 yılından sonrasında yaptırılmış, Somuncu Ebubekir tarafınca genişletilmiş, yenilenmiştir. (1332) Cami iplikçiler çarşısında bulunmuş olduğu için İplikçi Camii ismini almıştır. 1951-1960 Klasik Eserler Müzesi olarak kullanılan camii, 1960 senesinde yeniden ibadete açılmıştır.


SAHİP ATA CAMİİ VE KüLLİYESİ


Anadolu Selçuklu Devleti Vezirlerinden Haiz Ata tarafınca 1258 - 1283 yılları içinde inşaa edilmiş olan mescid türbe, hanigah ve hamamdan ibarettir. Mimarı Abdullah Bin Kellük'tür.


SADRETTİN KONEVİ CAMİİ VE TüRBESİ


Konya'nın Şeyh Sadrettin mahallesindedir. 1274 senesinde yapılmıştır. Giriş kapısındaki kitabede ismi geçen Sadrettin Konevi aslen Malatyalı olup, Konya'ya yerleşmiş, zamanını tanınmış bilginlerindendir. Muhiddin İbni Arabi'den öğrenim ve terbiye görmüş, Konya'daki hanikahında hadis ilimleri okutulmuştur. Mevlana'ya derin bir sevgi ile bağlanmıştır.Türbe, Camiinin doğusundaki avludadır. Açık türbeler tipinin ayakta kalan tek örneğidir. Türbenin şekli Selçuklu kümbetlerin benzer. Beden açık, kaidesi mermer işleme olan türbenin üstünde, köşeli bir tanbura oturan kafes şeklinde ahşap bir külah vardır.


ŞEMSİ-İ TEBRİZİ CAMİİ VE TüRBESİ


Şerafettin Camii kuzeyinde eskiden mezarlık olan Şems Parkının içinde yer alır. Şimdiki yapı 1510 senesinde Abdürrezakoğlu Komut İshak Bey tarafınca mescidle beraber elden geçirilmiş ve genişletilmiştir. İlk yapının 13. Yüzyılda yapıldığı ileri sürülmektedir. Ama kim tarafınca yaptırıldığı bilinmemektedir. Cami bölümüyle bitişik durumda, içten tavanlı dıştan sekizgen tambur üstüne piramidal külahla örtülüdür. Eyvan şeklinde olan türbe mescide kalem işi süslenmiş ahşap Bursa kemeriyle açılır. Başka yönlerde birisi altta, öbürü üstte olmak suretiyle ikişer penceresi vardır. Türbenin duvarlarında herhangi bir bezeme yoktur. Tavanı geometrik motiflerle bezenmiştir. üstü örtülü sandukanın altında önceleri kuyu bulunmuş olduğu söyleniyorsa da araştırmalar neticesinde burasının kuyu değildir mumyalık olduğu anlaşılmıştır. Gövdesi taştan tambur ve külahı ise tuğladan meydana getirilen türbe 1977 senesinde tamiri esnasında orjinalliğin belli bir miktar yitirmiştir.

KADI MüRSEL (Hacı Hasan Camii)

Hükümet konağının batısındadır. Cenup duvarında bulanan kitabesine gore 812 H.- 1409 M. Senesinde ve Karamaoğlu Mehmet bey zamanında Hacı Mustafa oğlu Mürsel tarafınca yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı taş ve moloz dolgu yüksekçe bir tabana oturmaktadır. üstü çatı ile örülmüştür.


TURSUNOĞLU CAMİİ (Tahir Paşa)


Abdülaziz mahallesindedir. XV. Yüzyıl başlarında Konya eşrafından Tursunoğlu Mehmet Bey tarafınca yaptırılmıştır. Gövde duvarları taş, kubbe ise tuğladır. Camiinin kuzeyindeki kubbeli son cemaat mahallide tuğladan yapılmıştır. Tek şerefeli ve köşeli bir minaresi vardır.


SELİMİYE CAMİİ


Mevlana Dergâhının batısında inşaatına Sultan Selim II'nin şehzadeliği zamanında başlanmış (1558-1567) içinde tamamlanmıştır. Camii Osmanlı klasik mimarisinin Konya'daki en güzel eserlerindedir. Kuzeyinde altı sütuna istinat ettirilmiş yedi kubbeli son cemaat yeri ve mermer süveli geçme basık kemerli tümce kapısı mevcuttur. Ahşap kapı kanatlarından sağdakine "Mescitti Mümin,suda balık gibidir."İbareler mevcuttur. Son cemaat yerinin sağ ve solunda tek şerefeli iki minaresi vardır.

AZİZİYE CAMİİ

Konya çarşının ortasındadır. Muntazam kesme Gödene Taşı ile meydana getirilen mabed son Osmanlı mimarisinin çok muvaffak bir eseridir. Yerindeki 1671-1676 yılları içinde Şeyh Ahmed eliyle yaptırılan camii yandığı için (1867) Sultan Abdülazizi'in anası Pertenihal adına tekrardan şimdiki Camii yaptırılmış ve bu adla anılmıştır. (1874) Türk Baroku uslubundadır. Altı mermer sütuna oturan üç kubbeli son cemaat yerinin iki ucunda kaideleri şadırvanlı iki minaresi dikkat çeker. üstü ferah kubbe ile örtülüdür.

ŞERAFETTİN CAMİİ

Hükümet konağının cenup cephesindedir. Camii ilk kez XII. Yüzyılda Şeyh Şerafettin tarafınca yaptırılmış 1336 senesinde tamamen yıktırılarak Çavuş oğlu Mehmet Bey tarafınca inşa ettirilmiştir. Camii gövdesi kesme taşlardan büyük bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbeyi 10 fil ayağı tutmakta, güneyinde bir yarım kubbe ile desteklenmektedir. Mihrabın bulunmuş olduğu kısmı dışarıya taşmaktadır. Yarım bir kubbe ile örtülmüştür. Cenup kısmı hariç başka yönlerdeki ikinci kat mahfelleri mevcuttur. Camii iç yazı ve nakışlarla dekorize edilmiş olup, mermer işlemeli mimber ve mihrabı takdire kıymet bir sanat eseridir. Sonradan ilave edilmiş tek şerefeli bir de minaresi vardır. Osmanlı Camii mimarisinin en mümeyyiz vasflarından biri olan cemaat yerine yer verilmiş olup, altı mermer sütun üstüne oturmuş yedi minik kubbe ile örtülmüştür.


KAPU CAMİİ


Konya'da merkezde sarraflar (çıkrıkçılar) caddesi üzerindedir. Aslolan ismi ihyaiyye olup eski Konya Kalesinin kapılarından birisini çevresinde yer aldığında Kapı Camii adıyla anılır. Cami ilk kez 1658 senesinde Mevlevi Dergahı Postnişinlerinden Pir Hüseyin Çelebi tarafınca yapılmıştır. Bir süre sonrasında yıkılan bu camiiyi 1811 senesinde Konya Müftüsü Esenlilerlizade seyyid Abdurrahman yenilemiş, 1867 senesinde bir yangın cami ile beraber bu yörede vakıf dükkanları da yok etmiş. Bu yeni inşaasına dair 1285 H. (18868 M) tarihindeki kitabesi taç kapısı üstünde yeralmaktadır. Kapı Cami Konya'da yer edinen Osmanlı Dönemine camilerinin en büyüğüdür. Kuzeyinede 10 mermer sütuna istinat eden yüksek bir son cemaat yerel ve basık kemerli bir tümce kapısı vardır. Bununla birlikte şark ve garp yönlerinde de birer kapısı mevcuttur. Kesme taşlardan inşa edilen camiinin üstü dıştan çatı, içten büyüklü küçüklü sekiz kubbe ile örtülüdür. Taş Miharı ve ahşap minberi sadedir.


NAKİBOĞLU CAMİİ


Camii, Nakiboğlu mahallesindedir. Vakfiyesine gore Konya Müftüsü Nakib'ül Seyid İbrahim tarafınca 1176 H. (1762 M.) senesinde yaptırılmıştır. Kare planlı olup toptan yapılmıştır. Çatı ahşaptır. Kiremit planlı olup toptan yapılmıştır. Çatı ahşaptır Kiremitle örtülmüştür. Minaresi, 1178 H. (1764 M.) senesinde Nakib'ül Hac Seyid İbrahim oğlu Mehmet Güvenli tarafınca yaptırılmıştır. Cami zaman içinde harap olduğundan 1926 senesinde minaresi hariç, yıktırılarak tekrardan yaptırılmıştır.

DİNSEL MİMARİ
ALAEDDİN CAMİİ

Anadolu Selçuklu Devri Konya'nın en büyük ve en eski camiisidir. Şehrin merkezine yüksekçe bir höyük olan Alaedin Tepesi üstünde inşa edilmiştir. Selçuklu Sultanı Rükneddin Mesud I'in son zamanlarında başlanılmış, Kılıçaslan II (1156-1192) devrinde inşaatına devam edilmiş, Sultan Alaeddin Keykubad I tarafınca 1221 senesinde tamamlanarak hizmete açılmıştır.Camii İslam mimarisi yapı tarzında inşa edilmiştir. üstü ağaç ve toprakla örtülmüştür. İçerisi Sütunlar ormanın andırmaktadır. Bizans ve klasik devirlere ait 41 taş mermer sütundan ibarettir. Camiinin en garip taraflarından biri de minberidir. Minber abanoz ağacından birbirine geçmiş olup, Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin en güzel örneklerdir. 1155 senesinde Ahlat'lı Mengum Berti tarafınca yapılmış bir şaheserdir. Çinilerle süsül mihrabın önünde çini süslü kubbesiyle örtülmüş bir saha mevcuttur. Mihrap ve kubbelerin çinileri kısmen sökülmüştür.


İPLİKÇİ CAMİİ


Alaeddin Caddesi üzerindedir. Şemseddin Altınoba tarafınca1201 yılından sonrasında yaptırılmış, Somuncu Ebubekir tarafınca genişletilmiş, yenilenmiştir. (1332) Cami iplikçiler çarşısında bulunmuş olduğu için İplikçi Camii ismini almıştır. 1951-1960 Klasik Eserler Müzesi olarak kullanılan camii, 1960 senesinde yeniden ibadete açılmıştır.


SAHİP ATA CAMİİ VE KüLLİYESİ


Anadolu Selçuklu Devleti Vezirlerinden Haiz Ata tarafınca 1258 - 1283 yılları içinde inşaa edilmiş olan mescid türbe, hanigah ve hamamdan ibarettir. Mimarı Abdullah Bin Kellük'tür.


SADRETTİN KONEVİ CAMİİ VE TüRBESİ


Konya'nın Şeyh Sadrettin mahallesindedir. 1274 senesinde yapılmıştır. Giriş kapısındaki kitabede ismi geçen Sadrettin Konevi aslen Malatyalı olup, Konya'ya yerleşmiş, zamanını tanınmış bilginlerindendir. Muhiddin İbni Arabi'den öğrenim ve terbiye görmüş, Konya'daki hanikahında hadis ilimleri okutulmuştur. Mevlana'ya derin bir sevgi ile bağlanmıştır.Türbe, Camiinin doğusundaki avludadır. Açık türbeler tipinin ayakta kalan tek örneğidir. Türbenin şekli Selçuklu kümbetlerin benzer. Beden açık, kaidesi mermer işleme olan türbenin üstünde, köşeli bir tanbura oturan kafes şeklinde ahşap bir külah vardır.


ŞEMSİ-İ TEBRİZİ CAMİİ VE TüRBESİ


Şerafettin Camii kuzeyinde eskiden mezarlık olan Şems Parkının içinde yer alır. Şimdiki yapı 1510 senesinde Abdürrezakoğlu Komut İshak Bey tarafınca mescidle beraber elden geçirilmiş ve genişletilmiştir. İlk yapının 13. Yüzyılda yapıldığı ileri sürülmektedir. Ama kim tarafınca yaptırıldığı bilinmemektedir. Cami bölümüyle bitişik durumda, içten tavanlı dıştan sekizgen tambur üstüne piramidal külahla örtülüdür. Eyvan şeklinde olan türbe mescide kalem işi süslenmiş ahşap Bursa kemeriyle açılır. Başka yönlerde birisi altta, öbürü üstte olmak suretiyle ikişer penceresi vardır. Türbenin duvarlarında herhangi bir bezeme yoktur. Tavanı geometrik motiflerle bezenmiştir. üstü örtülü sandukanın altında önceleri kuyu bulunmuş olduğu söyleniyorsa da araştırmalar neticesinde burasının kuyu değildir mumyalık olduğu anlaşılmıştır. Gövdesi taştan tambur ve külahı ise tuğladan meydana getirilen türbe 1977 senesinde tamiri esnasında orjinalliğin belli bir miktar yitirmiştir.

KADI MüRSEL (Hacı Hasan Camii)

Hükümet konağının batısındadır. Cenup duvarında bulanan kitabesine gore 812 H.- 1409 M. Senesinde ve Karamaoğlu Mehmet bey zamanında Hacı Mustafa oğlu Mürsel tarafınca yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı taş ve moloz dolgu yüksekçe bir tabana oturmaktadır. üstü çatı ile örülmüştür.


TURSUNOĞLU CAMİİ (Tahir Paşa)


Abdülaziz mahallesindedir. XV. Yüzyıl başlarında Konya eşrafından Tursunoğlu Mehmet Bey tarafınca yaptırılmıştır. Gövde duvarları taş, kubbe ise tuğladır. Camiinin kuzeyindeki kubbeli son cemaat mahallide tuğladan yapılmıştır. Tek şerefeli ve köşeli bir minaresi vardır.


SELİMİYE CAMİİ


Mevlana Dergâhının batısında inşaatına Sultan Selim II'nin şehzadeliği zamanında başlanmış (1558-1567) içinde tamamlanmıştır. Camii Osmanlı klasik mimarisinin Konya'daki en güzel eserlerindedir. Kuzeyinde altı sütuna istinat ettirilmiş yedi kubbeli son cemaat yeri ve mermer süveli geçme basık kemerli tümce kapısı mevcuttur. Ahşap kapı kanatlarından sağdakine "Mescitti Mümin,suda balık gibidir."İbareler mevcuttur. Son cemaat yerinin sağ ve solunda tek şerefeli iki minaresi vardır.

AZİZİYE CAMİİ

Konya çarşının ortasındadır. Muntazam kesme Gödene Taşı ile meydana getirilen mabed son Osmanlı mimarisinin çok muvaffak bir eseridir. Yerindeki 1671-1676 yılları içinde Şeyh Ahmed eliyle yaptırılan camii yandığı için (1867) Sultan Abdülazizi'in anası Pertenihal adına tekrardan şimdiki Camii yaptırılmış ve bu adla anılmıştır. (1874) Türk Baroku uslubundadır. Altı mermer sütuna oturan üç kubbeli son cemaat yerinin iki ucunda kaideleri şadırvanlı iki minaresi dikkat çeker. üstü ferah kubbe ile örtülüdür.

ŞERAFETTİN CAMİİ

Hükümet konağının cenup cephesindedir. Camii ilk kez XII. Yüzyılda Şeyh Şerafettin tarafınca yaptırılmış 1336 senesinde tamamen yıktırılarak Çavuş oğlu Mehmet Bey tarafınca inşa ettirilmiştir. Camii gövdesi kesme taşlardan büyük bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbeyi 10 fil ayağı tutmakta, güneyinde bir yarım kubbe ile desteklenmektedir. Mihrabın bulunmuş olduğu kısmı dışarıya taşmaktadır. Yarım bir kubbe ile örtülmüştür. Cenup kısmı hariç başka yönlerdeki ikinci kat mahfelleri mevcuttur. Camii iç yazı ve nakışlarla dekorize edilmiş olup, mermer işlemeli mimber ve mihrabı takdire kıymet bir sanat eseridir. Sonradan ilave edilmiş tek şerefeli bir de minaresi vardır. Osmanlı Camii mimarisinin en mümeyyiz vasflarından biri olan cemaat yerine yer verilmiş olup, altı mermer sütun üstüne oturmuş yedi minik kubbe ile örtülmüştür.


KAPU CAMİİ


Konya'da merkezde sarraflar (çıkrıkçılar) caddesi üzerindedir. Aslolan ismi ihyaiyye olup eski Konya Kalesinin kapılarından birisini çevresinde yer aldığında Kapı Camii adıyla anılır. Cami ilk kez 1658 senesinde Mevlevi Dergahı Postnişinlerinden Pir Hüseyin Çelebi tarafınca yapılmıştır. Bir süre sonrasında yıkılan bu camiiyi 1811 senesinde Konya Müftüsü Esenlilerlizade seyyid Abdurrahman yenilemiş, 1867 senesinde bir yangın cami ile beraber bu yörede vakıf dükkanları da yok etmiş. Bu yeni inşaasına dair 1285 H. (18868 M) tarihindeki kitabesi taç kapısı üstünde yeralmaktadır. Kapı Cami Konya'da yer edinen Osmanlı Dönemine camilerinin en büyüğüdür. Kuzeyinede 10 mermer sütuna istinat eden yüksek bir son cemaat yerel ve basık kemerli bir tümce kapısı vardır. Bununla birlikte şark ve garp yönlerinde de birer kapısı mevcuttur. Kesme taşlardan inşa edilen camiinin üstü dıştan çatı, içten büyüklü küçüklü sekiz kubbe ile örtülüdür. Taş Miharı ve ahşap minberi sadedir.


NAKİBOĞLU CAMİİ


Camii, Nakiboğlu mahallesindedir. Vakfiyesine gore Konya Müftüsü Nakib'ül Seyid İbrahim tarafınca 1176 H. (1762 M.) senesinde yaptırılmıştır. Kare planlı olup toptan yapılmıştır. Çatı ahşaptır. Kiremit planlı olup toptan yapılmıştır. Çatı ahşaptır Kiremitle örtülmüştür. Minaresi, 1178 H. (1764 M.) senesinde Nakib'ül Hac Seyid İbrahim oğlu Mehmet Güvenli tarafınca yaptırılmıştır. Cami zaman içinde harap olduğundan 1926 senesinde minaresi hariç, yıktırılarak tekrardan yaptırılmıştır.

DİNSEL MİMARİ
ALAEDDİN CAMİİ

Anadolu Selçuklu Devri Konya'nın en büyük ve en eski camiisidir. Şehrin merkezine yüksekçe bir höyük olan Alaedin Tepesi üstünde inşa edilmiştir. Selçuklu Sultanı Rükneddin Mesud I'in son zamanlarında başlanılmış, Kılıçaslan II (1156-1192) devrinde inşaatına devam edilmiş, Sultan Alaeddin Keykubad I tarafınca 1221 senesinde tamamlanarak hizmete açılmıştır.Camii İslam mimarisi yapı tarzında inşa edilmiştir. üstü ağaç ve toprakla örtülmüştür. İçerisi Sütunlar ormanın andırmaktadır. Bizans ve klasik devirlere ait 41 taş mermer sütundan ibarettir. Camiinin en garip taraflarından biri de minberidir. Minber abanoz ağacından birbirine geçmiş olup, Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin en güzel örneklerdir. 1155 senesinde Ahlat'lı Mengum Berti tarafınca yapılmış bir şaheserdir. Çinilerle süsül mihrabın önünde çini süslü kubbesiyle örtülmüş bir saha mevcuttur. Mihrap ve kubbelerin çinileri kısmen sökülmüştür.


İPLİKÇİ CAMİİ


Alaeddin Caddesi üzerindedir. Şemseddin Altınoba tarafınca1201 yılından sonrasında yaptırılmış, Somuncu Ebubekir tarafınca genişletilmiş, yenilenmiştir. (1332) Cami iplikçiler çarşısında bulunmuş olduğu için İplikçi Camii ismini almıştır. 1951-1960 Klasik Eserler Müzesi olarak kullanılan camii, 1960 senesinde yeniden ibadete açılmıştır.


SAHİP ATA CAMİİ VE KüLLİYESİ


Anadolu Selçuklu Devleti Vezirlerinden Haiz Ata tarafınca 1258 - 1283 yılları içinde inşaa edilmiş olan mescid türbe, hanigah ve hamamdan ibarettir. Mimarı Abdullah Bin Kellük'tür.


SADRETTİN KONEVİ CAMİİ VE TüRBESİ


Konya'nın Şeyh Sadrettin mahallesindedir. 1274 senesinde yapılmıştır. Giriş kapısındaki kitabede ismi geçen Sadrettin Konevi aslen Malatyalı olup, Konya'ya yerleşmiş, zamanını tanınmış bilginlerindendir. Muhiddin İbni Arabi'den öğrenim ve terbiye görmüş, Konya'daki hanikahında hadis ilimleri okutulmuştur. Mevlana'ya derin bir sevgi ile bağlanmıştır.Türbe, Camiinin doğusundaki avludadır. Açık türbeler tipinin ayakta kalan tek örneğidir. Türbenin şekli Selçuklu kümbetlerin benzer. Beden açık, kaidesi mermer işleme olan türbenin üstünde, köşeli bir tanbura oturan kafes şeklinde ahşap bir külah vardır.


ŞEMSİ-İ TEBRİZİ CAMİİ VE TüRBESİ


Şerafettin Camii kuzeyinde eskiden mezarlık olan Şems Parkının içinde yer alır. Şimdiki yapı 1510 senesinde Abdürrezakoğlu Komut İshak Bey tarafınca mescidle beraber elden geçirilmiş ve genişletilmiştir. İlk yapının 13. Yüzyılda yapıldığı ileri sürülmektedir. Ama kim tarafınca yaptırıldığı bilinmemektedir. Cami bölümüyle bitişik durumda, içten tavanlı dıştan sekizgen tambur üstüne piramidal külahla örtülüdür. Eyvan şeklinde olan türbe mescide kalem işi süslenmiş ahşap Bursa kemeriyle açılır. Başka yönlerde birisi altta, öbürü üstte olmak suretiyle ikişer penceresi vardır. Türbenin duvarlarında herhangi bir bezeme yoktur. Tavanı geometrik motiflerle bezenmiştir. üstü örtülü sandukanın altında önceleri kuyu bulunmuş olduğu söyleniyorsa da araştırmalar neticesinde burasının kuyu değildir mumyalık olduğu anlaşılmıştır. Gövdesi taştan tambur ve külahı ise tuğladan meydana getirilen türbe 1977 senesinde tamiri esnasında orjinalliğin belli bir miktar yitirmiştir.

KADI MüRSEL (Hacı Hasan Camii)

Hükümet konağının batısındadır. Cenup duvarında bulanan kitabesine gore 812 H.- 1409 M. Senesinde ve Karamaoğlu Mehmet bey zamanında Hacı Mustafa oğlu Mürsel tarafınca yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı taş ve moloz dolgu yüksekçe bir tabana oturmaktadır. üstü çatı ile örülmüştür.


TURSUNOĞLU CAMİİ (Tahir Paşa)


Abdülaziz mahallesindedir. XV. Yüzyıl başlarında Konya eşrafından Tursunoğlu Mehmet Bey tarafınca yaptırılmıştır. Gövde duvarları taş, kubbe ise tuğladır. Camiinin kuzeyindeki kubbeli son cemaat mahallide tuğladan yapılmıştır. Tek şerefeli ve köşeli bir minaresi vardır.


SELİMİYE CAMİİ


Mevlana Dergâhının batısında inşaatına Sultan Selim II'nin şehzadeliği zamanında başlanmış (1558-1567) içinde tamamlanmıştır. Camii Osmanlı klasik mimarisinin Konya'daki en güzel eserlerindedir. Kuzeyinde altı sütuna istinat ettirilmiş yedi kubbeli son cemaat yeri ve mermer süveli geçme basık kemerli tümce kapısı mevcuttur. Ahşap kapı kanatlarından sağdakine "Mescitti Mümin,suda balık gibidir."İbareler mevcuttur. Son cemaat yerinin sağ ve solunda tek şerefeli iki minaresi vardır.

AZİZİYE CAMİİ

Konya çarşının ortasındadır. Muntazam kesme Gödene Taşı ile meydana getirilen mabed son Osmanlı mimarisinin çok muvaffak bir eseridir. Yerindeki 1671-1676 yılları içinde Şeyh Ahmed eliyle yaptırılan camii yandığı için (1867) Sultan Abdülazizi'in anası Pertenihal adına tekrardan şimdiki Camii yaptırılmış ve bu adla anılmıştır. (1874) Türk Baroku uslubundadır. Altı mermer sütuna oturan üç kubbeli son cemaat yerinin iki ucunda kaideleri şadırvanlı iki minaresi dikkat çeker. üstü ferah kubbe ile örtülüdür.

ŞERAFETTİN CAMİİ

Hükümet konağının cenup cephesindedir. Camii ilk kez XII. Yüzyılda Şeyh Şerafettin tarafınca yaptırılmış 1336 senesinde tamamen yıktırılarak Çavuş oğlu Mehmet Bey tarafınca inşa ettirilmiştir. Camii gövdesi kesme taşlardan büyük bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbeyi 10 fil ayağı tutmakta, güneyinde bir yarım kubbe ile desteklenmektedir. Mihrabın bulunmuş olduğu kısmı dışarıya taşmaktadır. Yarım bir kubbe ile örtülmüştür. Cenup kısmı hariç başka yönlerdeki ikinci kat mahfelleri mevcuttur. Camii iç yazı ve nakışlarla dekorize edilmiş olup, mermer işlemeli mimber ve mihrabı takdire kıymet bir sanat eseridir. Sonradan ilave edilmiş tek şerefeli bir de minaresi vardır. Osmanlı Camii mimarisinin en mümeyyiz vasflarından biri olan cemaat yerine yer verilmiş olup, altı mermer sütun üstüne oturmuş yedi minik kubbe ile örtülmüştür.


KAPU CAMİİ


Konya'da merkezde sarraflar (çıkrıkçılar) caddesi üzerindedir. Aslolan ismi ihyaiyye olup eski Konya Kalesinin kapılarından birisini çevresinde yer aldığında Kapı Camii adıyla anılır. Cami ilk kez 1658 senesinde Mevlevi Dergahı Postnişinlerinden Pir Hüseyin Çelebi tarafınca yapılmıştır. Bir süre sonrasında yıkılan bu camiiyi 1811 senesinde Konya Müftüsü Esenlilerlizade seyyid Abdurrahman yenilemiş, 1867 senesinde bir yangın cami ile beraber bu yörede vakıf dükkanları da yok etmiş. Bu yeni inşaasına dair 1285 H. (18868 M) tarihindeki kitabesi taç kapısı üstünde yeralmaktadır. Kapı Cami Konya'da yer edinen Osmanlı Dönemine camilerinin en büyüğüdür. Kuzeyinede 10 mermer sütuna istinat eden yüksek bir son cemaat yerel ve basık kemerli bir tümce kapısı vardır. Bununla birlikte şark ve garp yönlerinde de birer kapısı mevcuttur. Kesme taşlardan inşa edilen camiinin üstü dıştan çatı, içten büyüklü küçüklü sekiz kubbe ile örtülüdür. Taş Miharı ve ahşap minberi sadedir.


NAKİBOĞLU CAMİİ


Camii, Nakiboğlu mahallesindedir. Vakfiyesine gore Konya Müftüsü Nakib'ül Seyid İbrahim tarafınca 1176 H. (1762 M.) senesinde yaptırılmıştır. Kare planlı olup toptan yapılmıştır. Çatı ahşaptır. Kiremit planlı olup toptan yapılmıştır. Çatı ahşaptır Kiremitle örtülmüştür. Minaresi, 1178 H. (1764 M.) senesinde Nakib'ül Hac Seyid İbrahim oğlu Mehmet Güvenli tarafınca yaptırılmıştır. Cami zaman içinde harap olduğundan 1926 senesinde minaresi hariç, yıktırılarak tekrardan yaptırılmıştır.








KONYANIN MEŞHUR ETLİEKMEĞİ


Konya'nin meşhur etli ekmeğini bilmeyen yoktur şüphesiz. Konya'da yaşayan birisi olarak, etli ekmeği bloğuma koymadan duramadım bende. Etli ekmek, farkında olduğumuz mayalı ekmek hamurundan meydana getirilen bir tür pide aslen. Bezelere ayrılan hamurun üstüne kıymalı harçtan konur. Fırına vermeden ilkin hamur harcı iyice uzatılarak 80-100 santimetre boyuna kadar getirilir. Etli ekmeğin en mühim özelliği hamurunun incecik çıtır çıtır olmasıdır. Etli ekmek yazın közlenmiş sivri biber, kışında doğranmış turp ve ayranla servis edilir.

Picture20403

Malzemeler :

*5 Su Bardağı Un

*2.5 Su Bardağı Su

*1 Tatlı Kaşığı Tuz

İç Malzemesi için:

*500 gr Kıyma

*2 Soğan

*Karabiber , Tuz

*1 Çorba Kaşığı Tereyağı

Hazırlanışı :

Bir kapta un, tuz ve suyu karıştırıp yoğurun. Kulak memesi yumuşaklığına gelen hamurdan yumruk büyüklüğünde 20 minik parça koparın. Her parçayı teker teker minik birer daire şeklinde açın.


İnce doğranmış soğanı kıyma ile beraber kavurun. Tuz ve karabiber ilave edin. Hazırlanan iç malzemesinden bir iki kaşık yuvarlak hamurun yarısına gösterim, başka tarafı üstüne kapatın. Hamur harcı ve araç-gereç bitinceye kadar işlemi sürdürün.


Teflon tencerede ya da sacda hamurları önlü arkalı pişirin. üstüne tereyağı sürüp sıcak olarak servis yapın






  • Konya Havaalanı - Konya


  • Konya - Karatay - Konya Prof. Dr. Erol Güngör Toplumsal Bilimler Lisesi


  • Konya Büyükşehir Belediyesi - Konya


Kaynak:msxlabs.org

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Konya
Konya
http://www.muhteva.com/wp-content/uploads/2017/04/msn_tongue-2.gif
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/konya.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/konya.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content