Madam Bovary (G. Flaubert, Realist İngiliz) (Özet) : 19. yüzyıl romanının en başarılı örneklerinden birisidir madam bovary. Hem ele aldığı...
Madam Bovary (G. Flaubert, Realist İngiliz) (Özet) : 19. yüzyıl romanının en başarılı örneklerinden birisidir madam bovary. Hem ele aldığı konu, hem de flaubert'in üslubudur metni çarpıcı kılan. anlatılan, emma bovary'nin trajik hayat hikayesi ve karşılıksız aşkları gibi görünmekle birlikte flaubert, emma'nın şahsında, 19. yüzyıl fransız kadınının kıstırılmış hayatını, evlilik müessesesinin insan doğasına aykırılığını, toplumsal değer yargılarının ve ahlak anlayışının ikiyüzlülüğünü ele alır.
Emma bovary, okuduğu romanların etkisiye aristokrasiye ve büyük burjuvaziye hayranlık duyan, aristokrasinin bir parçası olmayı hayal eden ve buna ulaşmak için, çabalayan, bu sınıfa giremese de, en azından onlara yakın olmayı arzulayan bir kadındır. içten yapılmış bir pazarlık değildir onunkisi ama bir üst sınıfa dahil olabilmesinin tek yolunu o sınıftan erkeklerle birlikte olmakta bulmuştur. pasif, silik, emma'nın isteklerini karşılamaktan uzak biri olan charles ise karısının hırsı nedeniyle felakete sürüklenir. Madame Bovary (Detay)
Madame Bovary - Gustave Flaubert Romanda gerçekçiliğin başarılı ilk örneği.
Gustave Flaubert’in Madam Bovary romanı ilk kez 1857 yılında basılmıştır. Yapıt döneminde büyük yankılar uyandırmış, ancak Flaubert o dönemde bile oldukça şaşırtıcı görünen bir gerekçeyle, ahlak ve dine aykırılık nedeniyle yargıç önüne çıkartılıp yargılandı, en sert biçimde cezalandırılması istendi. Bu gülünç dava yüzünden adı bugünlere kadar gelen savcı Pinard, bu kitabın gerçek amacının, evlilikte eş aldatmayı yüceltmek, cinsel duyuları abartıp kışkırtmak, bu yolda dinsel ögeler de kullanarak inanç konusunda kuşkular yaratmak olduğunu öne sürmüştü. Yargılama sonunda yazar zor da olsa aklandı.
âFlaubert, romanındaki her detayı gerçeklerle yoğurmaya çok önem vermiştir. Gerçekten de karısının sadakatsizliği sebebiyle perişan bir halde ölen Normandiyalı bir kasaba doktorunun yaşamış olduğu, Yonville kasabasının ise Honfleur yakınlarındaki Ry olduğu bilinmektedir. Bunun yanı sıra Dr. Lariveire’i tanınmış bir doktor olan babasını örnek alarak yaratmıştır. Emma’nın öldüğünü anlatan manzarayı yazarken küçükken yaşadıkları hastanenin pencerelerinden otopsilerin yapıldığı yerde gördüklerini yazdığı ve hatta Emma’nın intiharını anlatabilmek için kendisini arseniğin tadına bakacak kadar yoğun bir çalışmaya verdiği ve bu yüzden hasta olduğu söylenirâ.
Romantizmin idealist yaklaşımına bir tepki olarak ortaya çıkan roman, gerçekçilik (realizm) akımının ilk ve en önemli örneklerindendir. Konusunu gerçek yaşamdan alan bu roman, bir dramdır; kentsoylu yaşamın batağında, romantik düşlerin peşinde koşan bir kadının dramı. Doyumsuz tutkuların ağında mutluluk hayalleri kuran Emma Bovary, gördüğü bayağılık ve ihanetle yıkılır. Asla yaşayamayacağı bir aşk için, şöhretini ve gururunu ayaklar altına alır, hayatını feda eder. Var olduğunu sandığı büyük insani duygular ve değerler, küçük çıkarlar ve para karşısında tuz-buz olur. Sonunda aşk acılarıyla kıvranarak romantik düşlerini yitirir, her şeyden duyduğu korku ve pişmanlık içinde hayatına son verir. Evet, Madam Bovary kadın ruhunun (aşk) acılarını eşsiz bir güçle anlatan muazzam bir romandır.
â19.yüzyıl romanının en başarılı örneklerinden birisidir âMadam Bovaryâ. Hem ele aldığı konu, hem de Flaubert’in üslubudur metni çarpıcı kılan. Anlatılan, Emma Bovary’nin trajik hayat hikayesi ve karşılıksız aşkları gibi görünmekle birlikte, Flaubert Emma’nın şahsında, 19.yüzyıl Fransız kadınının kıstırılmış hayatını, toplumsal değer yargıları ve ahlak ölçülerinin iki yüzlülüğünü ele alır.
Gerçekçiliğe olan tutkusuyla Flaubert, roman kahramanlarının hiç birine yakınlık duymadan yazmıştır metnini. Natüralizmin kurallarına uygun olarak, âbilimselâ bir yaklaşımı vardır. Her karakteri ve her olayı titizlikle inceler, kişilerin ve olayların nedenlerini araştırır ve bütün bunları mükemmel bir dille okuyucuya aktarır. Bu nedenle, kahramanları ile duygusal bağlar kurmaz, onları haklı çıkarmağa çalışmaz, ama araya girip bir yargılamada da bulunmaz. Emma Bovary, okuduğu romanların etkisiyle aristokrasiye ve büyük burjuvaziye hayranlık duyan, aristokrasinin bir parçası olmayı hayal eden ve buna ulaşmak için çabalayan, bu sınıfa dahil olamasa da, en azından aristokrat sınıfına yakın bir sınıf içinde bulunmayı arzulayan bir kadındır. İçten yapılmış bir pazarlık değildir onunkisi ama bir üst sınıfa dahil olabilmesinin tek yolunu o sınıftan erkeklerle birlikte olmakta bulmuştur. Kocası Charles ise pasif, silik, karısının isteklerini karşılamaktan uzak biridir. İşini annesi sayesinde elde eder, karısının hırsı nedeniyle de felakete sürüklenir.Romantizm eleştirisi
âKadın kahramanın manevi dramı, yani romantik düşlerin yitimi, aşk acıları, yaptıklarından duyduğu korku ve pişmanlık, yüce duygulardan aniden silkinip küçük burjuva hesaplara geçişi, hem duygusal bakımdan hem de Flaubert’in bunlara verdiği önem, hikayenin ardındaki bencil toplumsal çerçeveye nazaran ağır basarâ. Bu bakımdan bir tip romanıdır âMadame Bovaryâ. Emma Bovary’nin başka bir hayata duyduğu ihtiras, çok büyük düş kırıklıklarına sebep olur. Toplumdaki yozlaşma, Emma Bovary karakterleri üzerinden okuyucuya iletilir. Flaubert, burjuva yaşamını, insanı tüketen, çabalarını ve umutlarını silip götüren bir bataklık olarak görür ve Madame Bovary’de bir küçük burjuva kadınının çöküşünü, manevi acılarını ve bu kadının dramının arkasında yatan bayağı, önemiz ve küçük dünyayı anlatır. Toplumsal olayların sözcüsü ise eczacı Homet’tir. Bu karakter ise, Fransız Devrimi’nin âkutsal’ ilkelerini iki yüzlü bir biçimde ağzından düşürmeyen ama pratikte asla onlara sadık olmayan liberalizmin temsilidir.
Kendinden kısa bir süre sonra yazmaya başlayan Zola tarafından sistematize edilen Natüralizm (Doğalcılık) akımının ilk yazarıdır Flaubert. Romanını biraz da manifesto olarak görmüş ve Fransa’da o yıllara kadar egemen edebi akım olan romantizme saldırmayı görev edinmiştir. âMadame Bovaryâde, romantizm hareketinin prensip ve duygularına kapılan ve onları ciddiye alan boş kafalı bir kadının nasıl felakete sürüklendiğini göstermeyi de amaçlamıştır. Flaubert’in bütün metne yayılan hicvi, en çok, Emma’nın okuduğu eserler aracılığıyla romantizme yönelir.
Romanda bir kaç ana temanın yanında, çok sayıda da yan tema var. Mesela, Suçkov, âGerçekçiliğin Tarihiâ adlı incelemesinde, âMadam Bovaryânin önemli bir motifi olarak, yabancılaşma sürecini gösteriyor; âkalabalık içerisinde yalnızlık⦠Gerçek iletişimin, manevi ilintinin pratikte ortadan kalkmasına varacak denli insanların birbirine yabancılaşmış ve birbirine kayıtsız olduğu çok kalabalık bir dünyadaki ıssızlıkâ¦â
Bugün bile Fransızca’yı en iyi kullanan yazarlar arasında sayılan Gustave Flaubert’in romanlarını kendi dilinde okuyamamak bizler için büyük bir kayıp. Ancak, çevirilerinde dilsel zenginliklerinin gözetilmesi biraz olsun teselli verici. Mutlaka okunması gereken bir yazar ve bir roman.â
A. Ömer Türkeş
Bu kısmı kitabı bitirmeden okumayın
******
Romanın Konusu
Yeteneksiz, kaba saba bir adam olan Charles Bovary, Rouen civarında bir kasabaya yerleşmiş; orada hastalarından birinin çok güzel kızı olan Emma ile evlenmiştir. Emma, hayalperest bir kadındır. Her dakikası birbirine benzeyen taşra hayatından sıkılmakta, maceralar, eğlenceler, heyecanlar tasarlamaktadır. Mösyö Bovary, karısının eğlenebilmesi için başka bir kasabaya yerleşir. Madame Bovary, orada noter katibi Leon tarafından sevildiğini anlar. Yine o yörede oturan Rodolphe adında bir malikne sahibinin ağına düşer. Emma’nın tekdüze yaşamı değişmiştir; kocasından ayrılmayı düşünür. Emma, şığı Rodolph’e, birlikte uzak ülkelere gitmeyi önerir. Rodolphe, bu öneri üzerine izini belli etmeden ortalıktan kaybolur.
Emma, terk edildiğini anlar. Beyin hummasına yakalanırsa da iyileşir. Bu kez de Paris’ten dönen ve eski utangaç hali kalmamış olan Leon’la karşılaşır, onun ağına düşer. Yasak bir aşk hayatı yaşayan ve hiçbir lüksünü eksik etmeyen Emma, gizlice yaptığı borçlan ödeyemez; yeniden ve daha büyük bir bunalıma girer; kurtuluşu yaşamına arsenikle son vermekte bulur. Kocası, Emma’nın niçin intihar etiğini bir türlü anlayamaz. Bir gün karısına, sevgililerinden gelen mektupları görür. Gerçeği o zaman anlar. Bir süre sonra üzüntüsünden o da ölür.
*******Karakterler:
Emma Bovary : Romanın baş kahramanıdır. Romantik istekleri mantığının önüne geçmiş, güzel bir kadındır. Daima gözü yükseklerdedir. Elindeki ile yetinmeyi bilmeyen, doymayan bir kişiliğe sahiptir o nedenle hayatta hiçbir zaman mutlu olamamıştır.
Charles : Tembel bir kocadır. Hayatı boyunca hep annesinin istediklerini yapmaya mecbur kalmıştır. Çocukluk yıllarından kalma bu eziklik onu zayıf karakterli biri yapmıştır.
Homais : Meraklı ve misafirperver bir eczacıdır
Zengin ve çapkın bir erkektir.
Lheureux: Çıkarcı bir insandır. İnsanların hayatına karışan bir satıcıdır. Aynı zamanda çok paragözdür.
Dürüst bir hizmetkardır. İşini sevmemesine rağmen güvenilir bir sütannedir.
Leon : Yakışıklı ve saf bir duygusaldır. Emma Bovary’e aşıktır.Gustave Flaubert’in Yaşam Öyküsü
12 Aralık 1821’de Fransa Rouen’de doğdu. 1880â²de bir inme sonucu yaşamını yitirdi. Babası Achille Flaubert Rouen’daki bir hastanenin baş cerrahı, annesi de bir hekim kızıdır. 1840â²ta liseyi bitirdi. 1841â²de Paris Hukuk Fakültesine kaydoldu. 22 yaşındayken sara olduğu kabul edilen bir hastalığının bulunduğu ortaya çıktı. Eğitimini tamamlamadı. 1846â²da babasını kaybetti. Bir kızı olan ablası da ölünce, annesi ve yeğeniyle Rouen yakınlarındaki Croisset’ye yerleşti, yaşamının tümünü burada geçirdi. İlk yazı çalışması 1837â²de yayınlandı. Kasım 1849’dan Nisan 1951’e kadar Maxime du Camp ile birlikte Yunanistan, Anadolu, Mısır, Filistin, Suriye ve İtalya’yı dolaştı. İçe kapanıklığından, yalnız Mısır’a ve Tunus’a yaptığı yolculuklarla sıyrıldı. Ünlü romanı Salambo’yu ona esinleyen de, bu yolculuklar oldu. Edebiyat dünyasından pek çok kişiyle mektuplaştı. Bu mektuplardan bazıları sonradan büyük ün kazandı. Gerçekçilik akımını başlatan kişi olarak gösterilmesinde ünlü romanı Madame Bovary kadar bu mektuplarda dile getirdiği edebiyat ve sanatla ilgili görüşleri de etkilidir. Yaşadığı dönemde kitaplarından maddi kazanç sağlayamadı. Yaşamının son yılları acılar, edebi başarısızlıklar ve maddi zorluklarla geçti. Bu dönemdeki en büyük avuntuları, manevi oğlu olan Guy de Maupassant’ın başarısı ve başını Emile Zola’nın çektiği natüralist (doğalcı) grubun ona verdiği değerdi. En ünlü romanı olan Madame Bovary 1856â²da yayınlandığında, yazar ve yayıncı hakkında ahlaksızlığa teşvik suçundan dava açıldı. Madame Bovary bugün dünya edebiyatının temel taşlarından biridir.Eserleri
Roman
Madame Bovary (1856)
Bir Delikanlının Hikayesi (1870 iki cilt: Bir Delikanlının Hikayesi 1964, Gönül ki Yetişmekte 1982)
Ermiş Antonius ve Şeytan (1968)
Bouvard ile Pecuchet (1881)
Salambo (roman) (1862, Türkçe 1935-1985)
Oyun
Gönül Şatosu (1880)
Öykü
Üç Hikaye (1887, Türkçe 1955, 1981)
Deneme
Basmakalıp Düşünceler Sözlüğü (1913)
Kitap Deliliği (1926)
Günlük
Kırlarda ve Kumsallarda (1886)
YORUMLAR