menfaat -ti isim Arapça menfa¤at Çıkar: "Gelip gidenlerden çok menfaat oluyor."- H. E. Adıvar. Atasözü, deyim ve birle...
menfaat -ti
isim Arapça menfa¤at
Çıkar:
"Gelip gidenlerden çok menfaat oluyor."- H. E. Adıvar.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
menfaat gütmek
Birleşik Sözler
menfaat düşkünü amme menfaati
MENFAAT, -ti a. (ar. menfa'af).
1. Çıkar, yarar, kâr: Bu işte onun bir menfaati yoktu. Yalnızca kendi menfaatini düşünür. Menfaati için yapamayacağı yoktur. Menfaatine düşkün bir insan.
2. (Bir kimsenin, bir ülkenin, bir kurumun vb.) menfa- mengene çeşitleri atine, (onun) yararına: Yoksul çocuklar menfaatine düzenlenen piyango.
*-*Esk. Menfaat-bahş, yarar sağlayan, faydalı. || Menfaat-dar, yarar gören, kendisine bir fayda sağlanan. || Menfaat-perest - MENFAATPEREST. || Menfaat-i maddiye. maddi çıkar: "...bir menfaat-i maddiye için değil, sırf istidâd-ı şâirânelerinin tatmini için yegâne fırsat olan kasidecilikten başlayarak jurnalci ve hafiye oldular" (Baha Tevfik).
*-*İkt. Genel menfaat, bir toplumu, bir ko- lektiviteyi oluşturan bütün bireylerin menfaati. (Aynı zamanda kolektif menfaat, ortak menfaat, toplumsal menfaat da denir.) [Bk. ansikl. böl.] || Kişisel menfaat, elde edilmesi için harcanan çabaya değecek biçimde bireye yarar sağlayan şey. (Bk. ansikl. böl.)
*-*Med. us. huk. Hukuki menfaat, bir davanın açılabilmesi için, davacının bunda bir çıkarının bulunması gerektiğine ilişkin ilke. (Dava açmakta davacının hukuki bir yararı olmalı, gereksiz yere mahkemeyi uğraştırmamalıdır. Hakkına kavuşması için davacının mahkeme kararına gereksinmesi bulunmalıdır.)
*-*ANSİKL.
*ikt. Genel menfaat. Bastiat, her kişi kendi kişisel menfaati peşinde koşarak "bilmeden herkesin menfaatine hizmet eder†diye yazıyordu. Bunun aksine olarak, menfaatler arasında zıtlık bulunduğu kabul edilecek olursa, özel menfaatlerin toplamından başka bir şey olmayan genel menfaatin belirlenmesi zorlaşır. Gerçekte, genel menfaat, ya bir çoğunluk oyunun (yani bütün bireylerin kendiliğinden onayını getirmeyen bir oylamanın), ya da menfaatlerinin bilincinde olan küçük bir azınlığın kendi seçimlerini bütün bireylere kabul ettirmesinin bir sonucu olarak düşünülebilir.
*Kişisel menfaat. "Kişisel menfaat' deyimini politik iktisadın temel boyutu olarak kullanmak gereğini ilk duyan Adam Smith oldu. Fizyokratlara göre, bireyin menfaaati, olabildiğince az masrafla olabildiğince çok menfaat sağlamaktan lanır. Haz aritmetiğini oluşturan Bentham için kişisel menfaat, bazı katsayılarla ağırlıklan- dırılmış artı işaretli hazlarla eksi işaretli zahmetlerin cebirsel bir toplamından ibarettir. J. S. Mill'e göreyse, kişisel menfaat demek, bilgilerin belli bir andaki durumunda, olabildiğince az miktarda çaba harcamak pahasına en büyük miktarda zorunlu, elverişli ve hoş şeyler sağlamak demektir. Genellikle bireysel menfaat düşüncesine liberalizmin temeli gözüyle bakılır; herkesi kendi istediği gibi davranmakta serbest bırakmak gerekir, çünkü menfaatinin nerede olduğunu o kendisi bilir; bu da, bu öğretinin bakış açısına göre, bütün toplumun en yüksek refahına yol açar.
1. Çıkar, yarar, kâr: Bu işte onun bir menfaati yoktu. Yalnızca kendi menfaatini düşünür. Menfaati için yapamayacağı yoktur. Menfaatine düşkün bir insan.
2. (Bir kimsenin, bir ülkenin, bir kurumun vb.) menfa- mengene çeşitleri atine, (onun) yararına: Yoksul çocuklar menfaatine düzenlenen piyango.
*-*Esk. Menfaat-bahş, yarar sağlayan, faydalı. || Menfaat-dar, yarar gören, kendisine bir fayda sağlanan. || Menfaat-perest - MENFAATPEREST. || Menfaat-i maddiye. maddi çıkar: "...bir menfaat-i maddiye için değil, sırf istidâd-ı şâirânelerinin tatmini için yegâne fırsat olan kasidecilikten başlayarak jurnalci ve hafiye oldular" (Baha Tevfik).
*-*İkt. Genel menfaat, bir toplumu, bir ko- lektiviteyi oluşturan bütün bireylerin menfaati. (Aynı zamanda kolektif menfaat, ortak menfaat, toplumsal menfaat da denir.) [Bk. ansikl. böl.] || Kişisel menfaat, elde edilmesi için harcanan çabaya değecek biçimde bireye yarar sağlayan şey. (Bk. ansikl. böl.)
*-*Med. us. huk. Hukuki menfaat, bir davanın açılabilmesi için, davacının bunda bir çıkarının bulunması gerektiğine ilişkin ilke. (Dava açmakta davacının hukuki bir yararı olmalı, gereksiz yere mahkemeyi uğraştırmamalıdır. Hakkına kavuşması için davacının mahkeme kararına gereksinmesi bulunmalıdır.)
*-*ANSİKL.
*ikt. Genel menfaat. Bastiat, her kişi kendi kişisel menfaati peşinde koşarak "bilmeden herkesin menfaatine hizmet eder†diye yazıyordu. Bunun aksine olarak, menfaatler arasında zıtlık bulunduğu kabul edilecek olursa, özel menfaatlerin toplamından başka bir şey olmayan genel menfaatin belirlenmesi zorlaşır. Gerçekte, genel menfaat, ya bir çoğunluk oyunun (yani bütün bireylerin kendiliğinden onayını getirmeyen bir oylamanın), ya da menfaatlerinin bilincinde olan küçük bir azınlığın kendi seçimlerini bütün bireylere kabul ettirmesinin bir sonucu olarak düşünülebilir.
*Kişisel menfaat. "Kişisel menfaat' deyimini politik iktisadın temel boyutu olarak kullanmak gereğini ilk duyan Adam Smith oldu. Fizyokratlara göre, bireyin menfaaati, olabildiğince az masrafla olabildiğince çok menfaat sağlamaktan lanır. Haz aritmetiğini oluşturan Bentham için kişisel menfaat, bazı katsayılarla ağırlıklan- dırılmış artı işaretli hazlarla eksi işaretli zahmetlerin cebirsel bir toplamından ibarettir. J. S. Mill'e göreyse, kişisel menfaat demek, bilgilerin belli bir andaki durumunda, olabildiğince az miktarda çaba harcamak pahasına en büyük miktarda zorunlu, elverişli ve hoş şeyler sağlamak demektir. Genellikle bireysel menfaat düşüncesine liberalizmin temeli gözüyle bakılır; herkesi kendi istediği gibi davranmakta serbest bırakmak gerekir, çünkü menfaatinin nerede olduğunu o kendisi bilir; bu da, bu öğretinin bakış açısına göre, bütün toplumun en yüksek refahına yol açar.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR