MEVKİ , -i, -si a. (ar. mev(r/r). 1. Yer, mahal: Selçuk mevkiinde satılık tarlalar 2. Makam, orun: En yüksek mevkilerde görev yapmak...
MEVKİ, -i, -si a. (ar. mev(r/r).
1. Yer, mahal: Selçuk mevkiinde satılık tarlalar
2. Makam, orun: En yüksek mevkilerde görev yapmak.
3. Bir kimsenin sosyal, kültürel ekonomik ölçütlere göre toplumdaki yeri; durum, konum: Bu skandal onun mevkiini sarsabilir. Mevkiine yakışmayacak hareketler yapıyor. Beni güç mevkide bırakmayın.
4. Genel ulaşım araçlarında yolculara sunulan hizmete ve buna karşılık alınan ücrete göre yapılan sınıflama: Birinci mevkide seyahat etmek. İkinci mevki bileti.
5. Eskiden vapurda, trende vb. birinci mevki: Mevkide oturmak. Mevki bileti. —6. Mevki almak, kapmak, bir görevde çok önemli ve üst aşamaya gelmek. || (Bir şey, bir kimse) mevkiinde olmak, o şey ya da kimse durumunda bulunmak: Aldatılmış bir insan mevkiinde olmayı kesinlikle istemezdi.
—Esk. Mevki i iktidar ya da iktidar mevkii, iktidar makamı: "Mevki i iktidara geçmekte bir fayda var mıdır?" (Y. K. Karaosmanoğlu). || Bir evrakı mevki-i muame leye koymak, onu işleme koymak.
—Ask. Askeri birlik, tesis, kurum, araç ve gerecin arazide bulunduğu yer. || Mevki komutanı, asker bulundurulan yerdeki en yüksek rütbeli subay ya da astsubay. || Müstahkem mevki, çepeçevre berkitilmiş tesis ya da yerleşim merkezi. (Bk. ansikl. böl.)
—Ask. havc. Mevki saptama, dost uçakların seyrüseferlerine yardımcı olmak, düşman uçaklarını ise önlemek için bu uçakların uzaydaki koordinatlarını belirlemek eylemi.
—Denize. Mevki kaydedici, önceden belirlenmiş bir rotaya göre bir geminin bulunduğu noktayı saptamayı sağlayan aygıt. || Mevki tayini, bir açıyı, bir radyogonyometre ya da başka bir radyosaptama aygıtıyla belirleme. (Bu iki aygıt yardımıyla, çeşitli noktalarda gerçekleştirilen üç ya da daha fazla mevki tayiniyle bir coğrafi konum saptanabilir.)
—Esk. mat. Mevki-i amut, AYAK'ın eşanlamlısı.
—Sey. oy. Ortaoyununun düzenlendiği meydanda, erkeklerin oturmasına ayrılmış bölüm.
—Uz. havc. Mevki saptama, bir uzay aracının Yer'e göre konumunu belirleme.
— Yer yüzeyindeki sabit ya da devinimli bir noktanın konumunu bir uzay aracıyla belirleme.
—ANSİKL. Ask. Müstahkem mevkiler çevresi deniz, akarsu vb. doğal engellerle çevrili ya da duruma uygun birlik ve silahlarla donatılmış yerlerdir. Eskiden çoğunlukla boğaz, geçit ya da önemli yol kavşaklarında oluşturulan müstahkem njev- kiler bulundukları bölgenin adıyla anılırlardı (Çatalca müstahkem mevkisi, Çanakkale müstahkem mevkisi vb.), ikinci Dünya savaşı'ndan sonra bu tür savunma noktaları, savaşta seyyar kuvvetlerin etkisinin artması dolayısıyla önemini yitirdi. Ancak müstahkem mevkiler taktik alanda yararlanılmak üzere günümüzde korunmaktadır.
1. Yer, mahal: Selçuk mevkiinde satılık tarlalar
2. Makam, orun: En yüksek mevkilerde görev yapmak.
3. Bir kimsenin sosyal, kültürel ekonomik ölçütlere göre toplumdaki yeri; durum, konum: Bu skandal onun mevkiini sarsabilir. Mevkiine yakışmayacak hareketler yapıyor. Beni güç mevkide bırakmayın.
4. Genel ulaşım araçlarında yolculara sunulan hizmete ve buna karşılık alınan ücrete göre yapılan sınıflama: Birinci mevkide seyahat etmek. İkinci mevki bileti.
5. Eskiden vapurda, trende vb. birinci mevki: Mevkide oturmak. Mevki bileti. —6. Mevki almak, kapmak, bir görevde çok önemli ve üst aşamaya gelmek. || (Bir şey, bir kimse) mevkiinde olmak, o şey ya da kimse durumunda bulunmak: Aldatılmış bir insan mevkiinde olmayı kesinlikle istemezdi.
—Esk. Mevki i iktidar ya da iktidar mevkii, iktidar makamı: "Mevki i iktidara geçmekte bir fayda var mıdır?" (Y. K. Karaosmanoğlu). || Bir evrakı mevki-i muame leye koymak, onu işleme koymak.
—Ask. Askeri birlik, tesis, kurum, araç ve gerecin arazide bulunduğu yer. || Mevki komutanı, asker bulundurulan yerdeki en yüksek rütbeli subay ya da astsubay. || Müstahkem mevki, çepeçevre berkitilmiş tesis ya da yerleşim merkezi. (Bk. ansikl. böl.)
—Ask. havc. Mevki saptama, dost uçakların seyrüseferlerine yardımcı olmak, düşman uçaklarını ise önlemek için bu uçakların uzaydaki koordinatlarını belirlemek eylemi.
—Denize. Mevki kaydedici, önceden belirlenmiş bir rotaya göre bir geminin bulunduğu noktayı saptamayı sağlayan aygıt. || Mevki tayini, bir açıyı, bir radyogonyometre ya da başka bir radyosaptama aygıtıyla belirleme. (Bu iki aygıt yardımıyla, çeşitli noktalarda gerçekleştirilen üç ya da daha fazla mevki tayiniyle bir coğrafi konum saptanabilir.)
—Esk. mat. Mevki-i amut, AYAK'ın eşanlamlısı.
—Sey. oy. Ortaoyununun düzenlendiği meydanda, erkeklerin oturmasına ayrılmış bölüm.
—Uz. havc. Mevki saptama, bir uzay aracının Yer'e göre konumunu belirleme.
— Yer yüzeyindeki sabit ya da devinimli bir noktanın konumunu bir uzay aracıyla belirleme.
—ANSİKL. Ask. Müstahkem mevkiler çevresi deniz, akarsu vb. doğal engellerle çevrili ya da duruma uygun birlik ve silahlarla donatılmış yerlerdir. Eskiden çoğunlukla boğaz, geçit ya da önemli yol kavşaklarında oluşturulan müstahkem njev- kiler bulundukları bölgenin adıyla anılırlardı (Çatalca müstahkem mevkisi, Çanakkale müstahkem mevkisi vb.), ikinci Dünya savaşı'ndan sonra bu tür savunma noktaları, savaşta seyyar kuvvetlerin etkisinin artması dolayısıyla önemini yitirdi. Ancak müstahkem mevkiler taktik alanda yararlanılmak üzere günümüzde korunmaktadır.
Kaynak: Büyük Larousse
Kilit Mevki Nedir?
YORUMLAR