Mısra isim, edebiyat (mısra: ) Arapça mi¹r¥¤ 1. ( isim, edebiyat) Dize Mısranın öz anlamı şiirin dizesizidr. Şiirde kaç paragr...
Mısra
isim, edebiyat (mısra: ) Arapça mi¹r¥¤
1. (isim, edebiyat) Dize
Mısranın öz anlamı şiirin dizesizidr. Şiirde kaç paragraf varsa o paragrafların her başı dize olarak sayılır.
isim, edebiyat (mısra: ) Arapça mi¹r¥¤
1. (isim, edebiyat) Dize
Mısranın öz anlamı şiirin dizesizidr. Şiirde kaç paragraf varsa o paragrafların her başı dize olarak sayılır.
Mısra, beyit ve ölçü nedir, örnek verir misiniz?
Mısra:Genellikle şiirlerin dizelerine verilen ad
Manzum yazıların her bir satırı. Dize.
MISRA, -ı a. (mışra).
1. Ed. Bir şiirde her bir satıra verilen ad; dize: Bir beytin ilk mısraı. (Bk. ansıkl. böl.)
2. Esk. Kapı kanadı.
—ANSİKL. Arap edebiyatında şiirde birim, beyitti. Mısra, aruz biliminde “beytin yarısı" demektir. Bir beyitte ilk mısra "sadr", ikinci mısra "acuz" diye adlandırılıyordu. Beyitte mısralar birbirleriyle uyaklı (mesnevi vb.) ya da ikinci mısra daha önceki beyitlerin ikinci mısralarıyla uyaklı (gazel vb.) olur. Bir mısra kendi içinde bölünen birimlerle de uyaklı olabilir (musammat). Müstezatlarda ise, asıl mısradan sonra tekrarlanan kısa bir mısra daha bulunur. Divan edebiyatı beyit bütünlüğü üzerine kurulmuştur. Fakat çoğu zaman bir mısra da kendi içinde bir anlam bütünlüğü taşır ("ilet benim selamımı dildara ey saba" [Ahmedi]). Kimi hallerde ikinci mısra, birinci mısraın bir açıklaması niteliğini taşır (“Bu ne yüzdür bu ne gözdür bu ne zülf ü bu ne bâlâ. Biri lâle biri nergis biri sünbül biri tûba" (Ahmedi]. Birinci mısrada sevgilinin yüzü, gözü, zülfü ve boyu anılmış, ikinci mısrada leff ü neşr sanatı yapılarak bunlar açıklanmıştır). Tanzimatla birlikte geldiği sanılan anjambman, aslında divan edebiyatında da görülen bir olgudur: Hayali'nin "Yok yerim kûyı münacâtta havlım bu, beni / Bu melametle harâbât kabul eylemeye" beytindeki “beni" sözcüğünün, anlam bakımından ikinci mısraa ait olması gibi.
Bir gazelin ya da bir manzum parçanın içinde geçen bir mısra, gerek ritim gerekse anlam açısından kimi zaman ötekilere göre özgün bir ver tutar. Bu mısralar tek başına atasözü gibi yaygınlaşır Böyle mısralara "mısr-ı berceste" adı verilir (“O mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler" [Hayali]).
Başka mısralara bağlı olmayan, tek başına anlam taşıyan mısralara "mısra-ı azade†denir: "Mudhikâtı dehre ben ölsem de tasvirim güler" (Dünya sahnesinde oynanan komedilere ben ölsem de bıraktığım fotoğraf güler) [Muallim Naci], Tezkire ve benzeri yapıtlarda örnek olarak yer verilen mısralar "azade†sözcüğüne işaret etmek üzere "ayın†harfi kısaltmasıyla gösterilir. Mensur yapıtlara da anlatımı etkili kılmak için "mısra" başlığı altında bu tür örnekler eklenir. Divan şiirinde nazım birimini beyit, halk şiirinde dörtlükler oluşturmuştur. Çağdaş şiirde ise şiirin, mısralar arasındaki bütünlüğe dayanması esastır. Böyle olduğu halde ötekilerden ayırarak mısraları derleyen antolojiler düzenlenmiştir (Aşk imiş her ne var âlemde, A. Ş. Hisar, 1955; Mısra, beyit antolojisi, i. Berk, 1960).
1. Ed. Bir şiirde her bir satıra verilen ad; dize: Bir beytin ilk mısraı. (Bk. ansıkl. böl.)
2. Esk. Kapı kanadı.
—ANSİKL. Arap edebiyatında şiirde birim, beyitti. Mısra, aruz biliminde “beytin yarısı" demektir. Bir beyitte ilk mısra "sadr", ikinci mısra "acuz" diye adlandırılıyordu. Beyitte mısralar birbirleriyle uyaklı (mesnevi vb.) ya da ikinci mısra daha önceki beyitlerin ikinci mısralarıyla uyaklı (gazel vb.) olur. Bir mısra kendi içinde bölünen birimlerle de uyaklı olabilir (musammat). Müstezatlarda ise, asıl mısradan sonra tekrarlanan kısa bir mısra daha bulunur. Divan edebiyatı beyit bütünlüğü üzerine kurulmuştur. Fakat çoğu zaman bir mısra da kendi içinde bir anlam bütünlüğü taşır ("ilet benim selamımı dildara ey saba" [Ahmedi]). Kimi hallerde ikinci mısra, birinci mısraın bir açıklaması niteliğini taşır (“Bu ne yüzdür bu ne gözdür bu ne zülf ü bu ne bâlâ. Biri lâle biri nergis biri sünbül biri tûba" (Ahmedi]. Birinci mısrada sevgilinin yüzü, gözü, zülfü ve boyu anılmış, ikinci mısrada leff ü neşr sanatı yapılarak bunlar açıklanmıştır). Tanzimatla birlikte geldiği sanılan anjambman, aslında divan edebiyatında da görülen bir olgudur: Hayali'nin "Yok yerim kûyı münacâtta havlım bu, beni / Bu melametle harâbât kabul eylemeye" beytindeki “beni" sözcüğünün, anlam bakımından ikinci mısraa ait olması gibi.
Bir gazelin ya da bir manzum parçanın içinde geçen bir mısra, gerek ritim gerekse anlam açısından kimi zaman ötekilere göre özgün bir ver tutar. Bu mısralar tek başına atasözü gibi yaygınlaşır Böyle mısralara "mısr-ı berceste" adı verilir (“O mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler" [Hayali]).
Başka mısralara bağlı olmayan, tek başına anlam taşıyan mısralara "mısra-ı azade†denir: "Mudhikâtı dehre ben ölsem de tasvirim güler" (Dünya sahnesinde oynanan komedilere ben ölsem de bıraktığım fotoğraf güler) [Muallim Naci], Tezkire ve benzeri yapıtlarda örnek olarak yer verilen mısralar "azade†sözcüğüne işaret etmek üzere "ayın†harfi kısaltmasıyla gösterilir. Mensur yapıtlara da anlatımı etkili kılmak için "mısra" başlığı altında bu tür örnekler eklenir. Divan şiirinde nazım birimini beyit, halk şiirinde dörtlükler oluşturmuştur. Çağdaş şiirde ise şiirin, mısralar arasındaki bütünlüğe dayanması esastır. Böyle olduğu halde ötekilerden ayırarak mısraları derleyen antolojiler düzenlenmiştir (Aşk imiş her ne var âlemde, A. Ş. Hisar, 1955; Mısra, beyit antolojisi, i. Berk, 1960).
Kaynak: Büyük Larousse
Mısra, beyit ve ölçü nedir, örnek verir misiniz?
YORUMLAR