MUALLAK sıf. (ar. ta'llkten mu'allak) Esk. 1. Asılı kalmış, 2. Havada, boşlukta duran: "Tahtımı yel götürür şöyle mual...
MUALLAK sıf. (ar. ta'llkten mu'allak) Esk.
1. Asılı kalmış,
2. Havada, boşlukta duran: "Tahtımı yel götürür şöyle muallak benim" (Salt Emre, XIV, yy,).
3. Bağlı: vezirlerin azl ve nasbi da yine onun arzusuna muallak kalmıştı" (M, F, Köprülü),
4, Sonuca bağlanmamış, sürüncemede kalmış.
5. Muallakta olmak, katmak, bir şey sözkonusuysa, sürüncemede kalmak, kesin bir sonuca bağlana- mamek, bir kimse sözkonusuysa ne yapacağını kestlrememek.
—Dllbll. ve Ed, Açık hece, kısa hece
—Dökme, Kamçılı dokuma tezgâhlarında birisi tezgâhın önünde, öteki arkasında bulunan merdanelere verilen ad. (Yan ağaçların usundaki açık yataklara oturur. Ondeklne en muallak, arkadakine arka muallak denir,)
—Hat. telık yazı verme, çok ender olarak kullanılan yazı, (Bu yazıda harfler birbirine asılıymış gibidir)
1. Asılı kalmış,
2. Havada, boşlukta duran: "Tahtımı yel götürür şöyle muallak benim" (Salt Emre, XIV, yy,).
3. Bağlı: vezirlerin azl ve nasbi da yine onun arzusuna muallak kalmıştı" (M, F, Köprülü),
4, Sonuca bağlanmamış, sürüncemede kalmış.
5. Muallakta olmak, katmak, bir şey sözkonusuysa, sürüncemede kalmak, kesin bir sonuca bağlana- mamek, bir kimse sözkonusuysa ne yapacağını kestlrememek.
—Dllbll. ve Ed, Açık hece, kısa hece
—Dökme, Kamçılı dokuma tezgâhlarında birisi tezgâhın önünde, öteki arkasında bulunan merdanelere verilen ad. (Yan ağaçların usundaki açık yataklara oturur. Ondeklne en muallak, arkadakine arka muallak denir,)
—Hat. telık yazı verme, çok ender olarak kullanılan yazı, (Bu yazıda harfler birbirine asılıymış gibidir)
Kaynak: Büyük Larousse
Muallak Taşı
YORUMLAR