muzaffer sıfat, eskimiş Arapça mu©affer üstünlük elde etmiş, zafer kazanmış, yenmiş, utkulu: "Boş sokakta bir dakika evvelk...
muzaffer
sıfat, eskimiş Arapça mu©affer
"Boş sokakta bir dakika evvelki mutena alayın hayalini heyecanlı ve muzaffer gözlerle takip ediyorlardı."- H. E. Adıvar.
Muzaffer Sarısözen
Muzaffer Tema
Muzaffer Akgün
MUZAFFER sıf. (ar. tazfir'den muzaffer). Esk.
1. Zafer kazanmış, galip gelmiş: Türk milletinin muzaffer önderi.
2. Muzaffer olmak, yenmek, üstün gelmek, zafer kazanmak.
—Tar. İslam devletlerinde zafer kazanan komutanlar, vezirler, hükümdarlar, özellikle halifeler için kullanılan unvan. (Selçuklular'dan Osmanlılar'a geçen bu unvan, İstanbul'u fethettikten sonra mührüne “Muhammet bin Murat Han el-Muzaffer Daima" sözünü kazdıran Mehmet II [Fatih] tarafından ilk ve son kez kullanıldı. Daha sonra OsmanlI devletinde yalnız tuğralarda rastlanan "muzaffer"in yerini, "gazi†unvanı aldı.)
♦ a. Zafer kazanmış, başarıya ulaşmış kimse.
1. Zafer kazanmış, galip gelmiş: Türk milletinin muzaffer önderi.
2. Muzaffer olmak, yenmek, üstün gelmek, zafer kazanmak.
—Tar. İslam devletlerinde zafer kazanan komutanlar, vezirler, hükümdarlar, özellikle halifeler için kullanılan unvan. (Selçuklular'dan Osmanlılar'a geçen bu unvan, İstanbul'u fethettikten sonra mührüne “Muhammet bin Murat Han el-Muzaffer Daima" sözünü kazdıran Mehmet II [Fatih] tarafından ilk ve son kez kullanıldı. Daha sonra OsmanlI devletinde yalnız tuğralarda rastlanan "muzaffer"in yerini, "gazi†unvanı aldı.)
♦ a. Zafer kazanmış, başarıya ulaşmış kimse.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR