NÖBET, -tl a. (fars. nevbet'ten). 1. Sıra: Bu akşam hastaya refakat nöbeti senin. Bu evde bulaşık, çamaşır nöbetle yıkanır. 2. ...
NÖBET, -tl a. (fars. nevbet'ten).
1. Sıra: Bu akşam hastaya refakat nöbeti senin. Bu evde bulaşık, çamaşır nöbetle yıkanır.
2. Kesintisiz sürmesi gereken bir işte,' bir hizmette o iş, o hizmeti yerine getirenlere sırayla verilen gözcülük, denetim, bekçilik vb görevi: Nöbeti devralmak. Nöbetin nasıl geçti? Nöbetteyken ilginç bir olay oldu.
3. Hastalık sonucu ortaya çıkan yüksek ateş, titreme vb: Hasta nöbet geçiriyor.
4. Defa, kez: GCınde beş nöbet bana takılmazsa duramaz.
5. Sıtma.
6. Nöbet beklemek, nöbet tutmak, bir şey almak ya da elde etmek için sıraya girerek beklemek: O kıtlık yıllarında finoların önünde bir ekmek alabilmek için nöbet beklerdik; sözkonusu asker, polis, doktor vb. ise, bir yeri, bir aracı, bir kimseyi korumak ve gözetlemek amacıyla bulunduğu yerde belirli bir süre bekleme zorunda olmak: Şubenin önünde iki asker nöbet tutuyordu. // Nöbet çalmak, belli zamanlarda mızıka çalmak (esk.). || Nöbet gelmek, bir şeye ya da kimseye sıra gelmek: Saat on ikide nöbet bana geliyor; hastalık sözkonusuysa, ateş ve titremeyle kendini belli etmek.
*-*Ask. Askerlikteki ortak hizmetlerin yapılmasını ve devamını sağlamak için belirli bir sıra ve süre ile subay, astsubay, askeri öğrenci, erbaş ve erlerle silahlı kuvvetlerin tüm sivil personeli tarafından yerine getirilen görev. (Bk. ansikl. böl.) || Nöbet değiştirmek, görevini bitiren nöbetçi ya da nöbetçi heyetinden nöbeti devralmak. (Nöbet değiştirmek, yönetmeliklere uygun biçimde yapılır ve nöbet sırasında gelen emir ya da yönergeler yeni nöbetçi heyetine aktarılır.)
*-*Ask. denize. Nöbet defteri, savaş gemilerinde nöbet tutan subay, astsubay ve erlerin günlük nöbet hizmetlerinin, komutlann ve nöbet sırasında olan her türlü olayın yazıldığı defter. (Bu deftere tarih ve saat sırasıyla nöbetçi olan personelin adları yazılır. Gemide meydana gelen herhangi bir olayın sorumluluğu, o saatte nöbetçi olan personele aittir; bu da, nöbet defterinden kolayca tespit edilir.) || Nöbet kamarası, gemi komutlarının, günlük ve haftalık iş programının, nöbet defterinin bulunduğu, nöbet hizmetlerinin yürütüldüğü ve kayıtlarının tutulduğu, lombar ağzına en yakın kamara.
*-*Denize. Nöbet filikası, gemilerde, ani durumlarda kullanmak için her an hazır tutulan filika. || Demir nöbeti, demir üzerinde yatan bir gemide, rüzgâr ya da akıntı etkisiyle oluşabilecek demir taramasını kontrol etmek için bir ya da birkaç kişi tarafından baş tarafta tutulan nöbet.
*-*Kur. tar. Nöbet kalfası, osmanlı sarayında Haremi hümayun kapısında nöbet tutan görevlileri denetleyen kişi. (Bk. ansikl. böl.)
*-*Seram. Kütahya seramiklerinde, çamurun ve sırçanın hazırlanmasında kullanılan ağırlık birimi. (1 nöbet yaklaşık 100 kg'dır.)
*-*Tip. Tam sağlıklı görünüldüğü bir sırada birdenbire ortaya çıkan marazi belirti (apandisit nöbeti, gut nöbeti, sara nöbeti, böbrek taşı nöbeti vb.). || Öksürük nöbeti, art arda ve sık sarsıntılarla gelen öksürük. (Öksürük nöbeti özellikle boğmacada görülür: soluk verme sarsıntıları gruplar halinde gelirken aralarına “horoz ötmesi“ni andıran sesli soluk almalar girer. Solukborusu ve bronş hastalıklarıyla solunum yollarına kaçan yabancı maddeler de öksürük nöbetlerine neden olabilirler.)
*-*ANSİKL. Ask. Nöbetin nasıl tutulacağı, nöbetçilerin kimler olacağı ve nöbet süresi İç hizmet yönetmeliği ile belirlenmiştir. Buna göre nöbetçi subay ve astsubayları yatma zamanından kalkma zamanına kadar denetim görevlerini aralıksız sürdürürler. Nöbeti tatil gününe rastlayan subay ve astsubaylar nöbeti devrettikten sonraki günün çalışma saatine kadar dinlenirler. Nöbette geçen olaylar nöbet defterine işlenir; nöbeti alanla devreden bu defteri bir üst rütbedeki amirin imzasına sunarlar. Nöbetle ilgili ayrıntılar iç hizmet yönetmeliğinin 395. maddesine göre düzenlenir. Burada gösterilenlerin dışında özellik gösteren nöbet hizmetleri, ilgili komutanlıklarca özel talimatlarla düzenlenir. Nöbetçiler nöbet yerlerinde nöbet süresince oturmaz, bir yere dayanmaz, uyumaz, sigara içmez, yemek yemez, teçhizatını çıkarmaz, silahını bırakmaz, belirlenmiş görev yerini terk etmez. Nöbetçi görev alanı içerisindeki her olayı gözler; gelip geçene dikkat eder; bir olay çıktığında gerekirse kıtasını ve komşu nöbetçileri havaya ateş ederek, düdük çalarak ya da telefonla yardıma çağırır.
*-*Kur. tar. Hadımağaları arasından seçilen nöbet kalfası, her sabah namazdan sonra darüssaade ağasından aldığı anahtarlarla harem dairesinin kapılarını açar, akşamları da kilitleyip anahtarları darüssaade ağasına teslim ederdi. Kapılar açılırken Fatiha, kapatılırken de Mülk suresi okunurdu. En yüksek rütbeli nöbet kalfasına, beşinci nöbet kalfası denirdi ve onun görevi, padişahın hareme geldiği geceler önem kazanırdı. Hastalık gibi olağanüstü nedenlerle haremin açılması da yine darüssaade ağasının onayı ve aracılığıyla olurdu. Kıdemli nöbet kalfası terfi edince ortarıcalığa getirilirdi.
1. Sıra: Bu akşam hastaya refakat nöbeti senin. Bu evde bulaşık, çamaşır nöbetle yıkanır.
2. Kesintisiz sürmesi gereken bir işte,' bir hizmette o iş, o hizmeti yerine getirenlere sırayla verilen gözcülük, denetim, bekçilik vb görevi: Nöbeti devralmak. Nöbetin nasıl geçti? Nöbetteyken ilginç bir olay oldu.
3. Hastalık sonucu ortaya çıkan yüksek ateş, titreme vb: Hasta nöbet geçiriyor.
4. Defa, kez: GCınde beş nöbet bana takılmazsa duramaz.
5. Sıtma.
6. Nöbet beklemek, nöbet tutmak, bir şey almak ya da elde etmek için sıraya girerek beklemek: O kıtlık yıllarında finoların önünde bir ekmek alabilmek için nöbet beklerdik; sözkonusu asker, polis, doktor vb. ise, bir yeri, bir aracı, bir kimseyi korumak ve gözetlemek amacıyla bulunduğu yerde belirli bir süre bekleme zorunda olmak: Şubenin önünde iki asker nöbet tutuyordu. // Nöbet çalmak, belli zamanlarda mızıka çalmak (esk.). || Nöbet gelmek, bir şeye ya da kimseye sıra gelmek: Saat on ikide nöbet bana geliyor; hastalık sözkonusuysa, ateş ve titremeyle kendini belli etmek.
*-*Ask. Askerlikteki ortak hizmetlerin yapılmasını ve devamını sağlamak için belirli bir sıra ve süre ile subay, astsubay, askeri öğrenci, erbaş ve erlerle silahlı kuvvetlerin tüm sivil personeli tarafından yerine getirilen görev. (Bk. ansikl. böl.) || Nöbet değiştirmek, görevini bitiren nöbetçi ya da nöbetçi heyetinden nöbeti devralmak. (Nöbet değiştirmek, yönetmeliklere uygun biçimde yapılır ve nöbet sırasında gelen emir ya da yönergeler yeni nöbetçi heyetine aktarılır.)
*-*Ask. denize. Nöbet defteri, savaş gemilerinde nöbet tutan subay, astsubay ve erlerin günlük nöbet hizmetlerinin, komutlann ve nöbet sırasında olan her türlü olayın yazıldığı defter. (Bu deftere tarih ve saat sırasıyla nöbetçi olan personelin adları yazılır. Gemide meydana gelen herhangi bir olayın sorumluluğu, o saatte nöbetçi olan personele aittir; bu da, nöbet defterinden kolayca tespit edilir.) || Nöbet kamarası, gemi komutlarının, günlük ve haftalık iş programının, nöbet defterinin bulunduğu, nöbet hizmetlerinin yürütüldüğü ve kayıtlarının tutulduğu, lombar ağzına en yakın kamara.
*-*Denize. Nöbet filikası, gemilerde, ani durumlarda kullanmak için her an hazır tutulan filika. || Demir nöbeti, demir üzerinde yatan bir gemide, rüzgâr ya da akıntı etkisiyle oluşabilecek demir taramasını kontrol etmek için bir ya da birkaç kişi tarafından baş tarafta tutulan nöbet.
*-*Kur. tar. Nöbet kalfası, osmanlı sarayında Haremi hümayun kapısında nöbet tutan görevlileri denetleyen kişi. (Bk. ansikl. böl.)
*-*Seram. Kütahya seramiklerinde, çamurun ve sırçanın hazırlanmasında kullanılan ağırlık birimi. (1 nöbet yaklaşık 100 kg'dır.)
*-*Tip. Tam sağlıklı görünüldüğü bir sırada birdenbire ortaya çıkan marazi belirti (apandisit nöbeti, gut nöbeti, sara nöbeti, böbrek taşı nöbeti vb.). || Öksürük nöbeti, art arda ve sık sarsıntılarla gelen öksürük. (Öksürük nöbeti özellikle boğmacada görülür: soluk verme sarsıntıları gruplar halinde gelirken aralarına “horoz ötmesi“ni andıran sesli soluk almalar girer. Solukborusu ve bronş hastalıklarıyla solunum yollarına kaçan yabancı maddeler de öksürük nöbetlerine neden olabilirler.)
*-*ANSİKL. Ask. Nöbetin nasıl tutulacağı, nöbetçilerin kimler olacağı ve nöbet süresi İç hizmet yönetmeliği ile belirlenmiştir. Buna göre nöbetçi subay ve astsubayları yatma zamanından kalkma zamanına kadar denetim görevlerini aralıksız sürdürürler. Nöbeti tatil gününe rastlayan subay ve astsubaylar nöbeti devrettikten sonraki günün çalışma saatine kadar dinlenirler. Nöbette geçen olaylar nöbet defterine işlenir; nöbeti alanla devreden bu defteri bir üst rütbedeki amirin imzasına sunarlar. Nöbetle ilgili ayrıntılar iç hizmet yönetmeliğinin 395. maddesine göre düzenlenir. Burada gösterilenlerin dışında özellik gösteren nöbet hizmetleri, ilgili komutanlıklarca özel talimatlarla düzenlenir. Nöbetçiler nöbet yerlerinde nöbet süresince oturmaz, bir yere dayanmaz, uyumaz, sigara içmez, yemek yemez, teçhizatını çıkarmaz, silahını bırakmaz, belirlenmiş görev yerini terk etmez. Nöbetçi görev alanı içerisindeki her olayı gözler; gelip geçene dikkat eder; bir olay çıktığında gerekirse kıtasını ve komşu nöbetçileri havaya ateş ederek, düdük çalarak ya da telefonla yardıma çağırır.
*-*Kur. tar. Hadımağaları arasından seçilen nöbet kalfası, her sabah namazdan sonra darüssaade ağasından aldığı anahtarlarla harem dairesinin kapılarını açar, akşamları da kilitleyip anahtarları darüssaade ağasına teslim ederdi. Kapılar açılırken Fatiha, kapatılırken de Mülk suresi okunurdu. En yüksek rütbeli nöbet kalfasına, beşinci nöbet kalfası denirdi ve onun görevi, padişahın hareme geldiği geceler önem kazanırdı. Hastalık gibi olağanüstü nedenlerle haremin açılması da yine darüssaade ağasının onayı ve aracılığıyla olurdu. Kıdemli nöbet kalfası terfi edince ortarıcalığa getirilirdi.
Kaynak: Büyük Larousse
Epilepsi hastalığım var, bu aralar fazla nöbet geçirmeye başladım, nedeni nedir?
YORUMLAR