Nükleer enerji santrali nedir?

Nükleer reaktör, nükleer santral, nükleer enerji santrali nedir? Nükleer enerji sanrali nedir? Nükleer Enerji Santrali=> Rady...

Nükleer reaktör, nükleer santral, nükleer enerji santrali nedir?

Nükleer enerji sanrali nedir?

Nükleer Enerji Santrali=> Radyoaktif maddelerin, atomların reaktörler vasıtasıyla bölünmesi sonucunda ihtiyaç duyulan ısı ve elektrik enerjisinin üretildiği tesistir!







Sebep: İç başlık ve sual düzeni!!






  • Nükleer Enerji Santrali Nedir?


  • Nükleer Enerji


  • Nükleer enerji ve özellikleri nedir?










Buradan öğrenebilirsiniz >












nükleer enerji santralleri nedir?



Alıntı
Konuk

nükleer enerji santralleri nedir?

Nükleer Enerji Santrali Nedir?

Nükleer enerji santralları, kömürle çalışan termik santrallardan pek değişik değildir. Ter­mik santrallarda kömür yakılarak su kaynatı­lır, böylece elde edilmiş buğu gücüyle bir türbin döndürülür ve türbin elektrik üretir. Nükleer enerji santrallarında ise, lüzumlu ısı atomların bir reaktörde bölünmesiyle üretilir.
Reaktör Tipleri. Kullanılabilir oranda enerji üreten ilk reaktörler 1950'lerde İngilte­re'deki Calder Hall'da kuruldu. Bu reaktörler aslında askeri amaçla plütonyum üretmek ve nükleer enerji mevzusunda tecrübe kazanmak için kurulmuştu; bunlarda elektrik üretimine 1956'da başlandı. Bu reaktörlerin yavaşlatıcı­ları, Fermi'nin reaktöründe olduğu benzer biçimde grafit­ti; yakıt olarak, magnezyum alaşımından bir kap içine yerleştirilmiş organik uranyum metali kullanılıyor ve sistem basınçlı karbon dioksitle soğutuluyordu. Tepkime esnasında oluşan ısıyı emen karbon dioksit bunu ısı değiştirici­lerine taşıyor ve ısı burada, elektrik üretmeye yarayan türbo-alternatörleri çalıştıracak bu­harı elde etmek için kullanılıyordu. Bu reak­törlere "magnox" tipi reaktör denirdi; hemen sonra bunların benzeri başka reaktörler yapıl­dı ve Geliştirilmiş Gaz Soğutmalı Reaktör (AGR) tipi ortaya çıktı.


nkleerenerjick3



1950'lerin başlarında ABD'li bilimciler, denizaltılarda güç membaı olarak kullanılmak suretiyle minik reaktörler geliştirme çabasına giriştiler. ABD'li yetkililerin elinde çok mik­tarda zenginleştirilmiş uranyum (U-235 oranı artırılmış uranyum) vardı; yavaşlatıcı olarak da grafit yerine su kullanmayı düşündüler. Aslında su nötronları soğurur, doğrusu içinde meblağ ve zincirleme tepkimeyi sürdürmeye yarayan nötronların sayıca azalmasına niçin olur; fakat nötronları yavaşlatmakta grafitten daha etkilidir. Denizaltılar için minik reak­törler yapmayı başaran ABD'li bilimciler hemen sonra, ucuz elektrik üretebilecek bir reaktör geliştirmenin yollarını aramaya başla­dılar. Bu çalışmaların sonucunda iki ana reaktör tipi tasarımı geliştirildi: Basınçlı Su Soğutmalı Reaktör (PWR) ve Kaynar Sulu Reaktör (BWR).

PWR tipi reaktörlerde yakıt olarak, yakla­şık yüzde 3 oranında U-235 içerecek şekilde zenginleştirilmiş ve hususi alaşımdan yapılmış bir kutu içine yerleştirilmiş uranyum dioksit kullanılır. Yavaşlatıcı ve soğutucu olarak da sudan yararlanılır. Pompalanan su ilkin reak­törde dolaştırılır, sonrasında ısı değiştiricisine akta­rılır; reaktörde ısınan su, ısı değiştiricisindeki ikinci bir su devresinde buhara dönüştürülür ve bu buğu elektrik üreten türbinleri çalıştı­rır. BWR tipi reaktörde, reaktörün "kalp" kısmı, doğrusu zincirleme tepkimenin oluştuğu bölüm PWR'ninkiyle aynıdır; fakat bunlarda ikinci bir su sistemi yoktur ve reaktörün soğutma devresinden çıkan buğu direkt türbinlere beslenir. Nükleer enerji üretmekte olan ülkelerin pek çoğunda PWR ya da BWR tipi reaktörler kullanılır.

Reaktörün İçi. Çağdaş nükleer reaktörler­de, yakıt elemanları olan uranyum çubukları reaktörün içine demetler halinde yerleştirilir. Çubuklar kafes biçiminde düzenlenir; böylece soğutma sıvısı ya da gazının bunların arasın­dan akarak ısıyı emmesi ve taşıması sağlanır. Yakıt elemanlarının arasındaki kanallara, ko­layca nötron soğurabilen ve böylece zincirle­me tepkimeleri durdurabilen bir maddeden (mesela bordan) yapılmış "denetim" çubuk­ları yerleştirilir. Bu çubuklar bulundukları kanallarda yükseltilip alçaltılarak enerji üre­tim miktarı denetim altında tutulabilir. Tüm yakıt elemanları ve denetim çubukları yavaşÂ­latıcı olarak kullanılan malzemeye gömülmüş durumdadır. Yavaşlatıcı olarak grafit, su ya da ağır su (bir hidrojen izotopu olan döter-yum bakımından varlıklı su) kullanılabilir. Reaktörün bu kalp kısmı, çekirdek bölün­mesi esnasında ortaya çıkan ışınımın (radyas­yonun) dışarı sızmasını engellemek amacıyla çok kalınca bir beton ya da çelik kalkanla çevrilidir.

"Süratli" Reaktörler. Her uranyum çekirdek
bölünmesi tepkimesinde iki ya da üç nötron özgür kalır. Oysa zincirleme çekirdek bölün­mesi tepkimesini sürdürebilmek için bunlar­dan yalnızca birine gerek kalmıştır ve sonuçta çok sayıda nötron "yedek" olarak kalır. Ye­deklerden bazıları kaçar; fakat bunlar reaktör kalkanı, yavaşlatıcı ve çekirdeği bölünemeyen U-238 tarafınca tutulur. Geriye kalanlar da denetim çubuklarıyla "temizlenir".

Daha ilkin açıklanmış olduğu benzer biçimde, U-238'de tutu­lan nötronlar bu uranyum izotopunun çekir­deği bölünebilir plütonyuma dönüşmesine ne­den olur. Plütonyum bir atık değil, potansiyel kıymeti U-235'inkinden daha büyük olan bir yakıttır. Oluşan plütonyumun bir kısmı, ısıl (doğrusu ısı üreten, termik) reaktörlerde çekir­dek bölünmesine uğrar; fakat kalanı, kullanıl­mış yakıtın tekrardan işlenmesi esnasında ayrılıp geri kazanılabilir. Ayrılan bu plütonyum taze yakıt çubukları haline getirilebilir ve "süratli" reaktörlerde kullanılabilir. Bu tür reaktörle­rin yavaşlatıcıları olmadığı için, bunlarda nöt­ronların yavaşlatılması söz mevzusu değildir. Fakat plütonyum çok tehlikeli bir maddedir ve taşınırken büyük itina gösterilmesi gerekir.

Süratli reaktörlerde aynı miktar uranyumla, "konvansiyonel" ısıl reaktörlerdekine oranla 50-60 kat daha çok enerji üretilebilir. Süratli reaktörlerde, ısıl nükleer reaktörlerden bir yan ürün olarak çıkan plütonyum yakılabildi-ği benzer biçimde, çekirdeği bölünebilir olmayan ve ısıl reaktörlerce "yakılamayan" U-238 de plüton­yuma dönüştürülebilir; bu yüzden bu tip reaktöre süratli üretken reaktör de denir.

İlk ticari amaçlı süratli reaktör Fransa'nın güneybatısındaki Creys-Malville'de kuruldu; Super Phénix (Süper Anka) adında olan bu reaktörde soğutucu olarak sıvı sodyum kulla­nılmaktadır. SSCB ve İngiltere'de de elektrik enerjisi üreten süratli üretken reaktörler vardır.

Teknik Güvenlik


Çekirdek bölünmesi olduğu süre bir takım radyoaktif parçacık ortaya çıkar. Bu parçacık­lar bozunur (parçalanır) ve ışınım (radyas­yon) yayarlar. Yayılan ışınım kansere ve gelecek kuşaklarda gen bozukluklarına yol açabilir; vücuttaki dokuları tahrip ederek ölümlere niçin olabilir . Nükleer reaktörler hem tesiste çalı­şanların ışınıma uğrama tehlikesini hem de atmosfere ışınım sızmasını olabildiğince azal­tacak şekilde tasarımlanır ve yapılır. Fakat gene de ışınım sızıntıları olmuştur. Mesela, İngiltere'nin kuzeyindeki Cumbria'da kurulu olan Sellafield santralındaki sızıntılar, İrlanda Denizi'nde 1950'lerden bu yana ciddi radyo­etken kirlenmeye yol açmıştır.

Yakın zamanlarda ABD ve SSCB'de son aşama ciddi nükleer santral kazaları oldu. 1979'da ABD'nin Pennsylvania eyaletindeki Harrisburg'ta kurulu olan Three Mile Island reaktöründe, aşın ısınmadan lanan kısmi bir kalp erimesi oldu ve radyoaktif gazlar atmosfere firar etti. Bundan daha da kötüsü, Nisan 1986'da SSCB'de Kiev yakınla­rındaki Çernobil reaktöründe ortaya çıkan patlamadır. Hasar gören reaktörden kaçan radyoaktif parçacıkların oluşturduğu devasa bir bulut Avrupa'nın içlerine, 2.000 kilometrelik bir uzaklığa yayıldı. SSCB'de 31 kişinin öldü­ğü, 200 bin kadar kişinin de evlerini terk etmek zorunda kalmış olduğu bildirildi. Gelecek yıllarda daha da çok kişinin ışınımın yol açmış olduğu hastalıkların kurbanı olacağından korkulmak­tadır. Çernobil kazasında anında ortaya çıkan bir başka tesir de, atmosferden yer yüzeyine inen radyoaktif parçacıkların SSCB'de ve çevre ülkelerde toprağın ve suyun kirlenmesi­ne niçin olmasıydı.

Nükleer Atıklar. Birkaç yıl geçtikten sonrasında reaktördeki kullanılmış yakıtın yenisiyle de­ğiştirilmesi gerekir. Nükleer bir reaktörde kullanılmış yakıt çubukları ortalama olarak yüzde 97 oranında yanmamış uranyum, yüzde 2 oranında atık ürünler ve yüzde 1 oranında da plütonyumdan oluşur. Bazı çekirdek bö­lünmesi ürünlerinin zaman içinde bozunabilmesi için, bu çubuklar birkaç yıl suyun altında tutulur. Sonrasında da, yüksek düzeydeki radyoak­tifliklerini hâlâ korur durumdayken tekrardan işlenir; uranyum geri kazanılır, plütonyum ayrılır, geriye atık ürünler kalır.

Radyoaktif atıkların pek bir çok duvarları çok kattan oluşan tanklarda depolanır. Atıklar bir tür camsı madde içine "doldurularak" yeraltına da gömülebilir. Birçok atık ürün son aşama yavaş bozunduğundan, bunların radyoaktifli­ği binlerce yıl süresince sürer; bu da uzun soluklu bir çekince oluşturur.

Çekirdek Kaynaşması


Günümüzde kullanılan reaktörlerde, ağır atomların parçalanmasıyla açığa çıkan çekir­dek bölünmesi enerjisinden yararlanılmakta­dır. Fakat çekirdek kaynaşması, doğrusu hafifçe atomların çekirdeklerini bir araya getirip kay­naştırarak da nükleer enerji elde edilebilir. Güneş ve başka yıldızların enerjisi bu tür bir tepkimeden lanır; çekirdek kaynaşma­sı hidrojen bombasının da temelini oluşturur. Çekirdek kaynaşmasına dayalı enerji santral-larında, tepkimenin güvenilebilir ve denetle­nebilir koşullar altında gerçekleştirilmesi ge­rekir.

En iyi netice veren kaynaşma, iki hidrojen izotopu (döteryum ve trityum) içinde gerçekleşenidir. Döteryum ve trit­yum çekirdekleri kaynaşarak, bir helyum çe­kirdeği ile beraber bir nötron oluştururlar ve bu sırada devasa oranda enerji açığa çıkar. Deniz suyu sınırsız bir döteryum membaıdır; trityum da, gene bolca bulunan ve hafifçe bir ele­ment olan lityumdan elde edilebilir.

Ne var ki, çekirdek kaynaşmasını gerçek­leştirmek çekirdek bölünmesini gerçekleştir­mekten daha zor olsa gerek. Bu güçlük, içerdikleri protonlar sebebiyle artı elektrik yüklü iki çe­kirdeğin birbirini kuvvetle itmesi ve bir araya çok güç getirilebilmelerinden lanır. Bu organik engeli aşmak için iki çekirdeğin hızla birbirine yaklaştırılması gerekir. Bunu ger­çekleştirmenin bir yolu, gaz halindeki yakıtı ısıtmaktır. Eğer bir gaz yeterince yüksek bir sıcaklığa kadar ısıtılırsa (burada söz mevzusu olan milyonlarca aşama santigratlık bir sıcak­lık düzeyidir), atomlarındaki elektronlar çe­kirdeğin çekim etkisinden kurtulabilecekleri bir hıza ("kurtulma hızı"na) ulaşır ve özgür bırakılırlar. Böylece, elektriksel olarak yansız du­rumda bulunan gaz, hızla hareket eden yüklü parçacıklardan oluşan ve plazma denen bir yapıya dönüşür (bak. Madde). Plazma ne denli sıcaksa, çekirdekler de o seviyede süratli ha­reket eder.

Düzgüsel hava yoğunluğunun yüz binde bi­rinden daha azca bir yoğunluğu olan plazmanın ihtiva ettiği madde miktarı da organik olarak çok azdır. Eğer bu ısı ve yoğunluktaki plaz­ma bulunmuş olduğu kapla temas ederse kabın du­varları erir, plazma soğur ve tepkime durur.Problem, sıcak plazmayı bulunmuş olduğu kabın du­varlarından uzak tutmaktır.Bu, magnetik alanlardan yararlanılarak ba­şarılabilir. Plazma elektrikle yüklü parçacık­lardan oluştuğu için hem elektriksel, hem de magnetik kuvvetlerden etkilenir. Böylece plazma, magnetik alan yardımıyla, sınırı olan bir bölgede tutulabilir. Bunu gerçekleştirmek için gaz, "halka" (torus) denen, otomobil las­tiği biçiminde ve bir takım magnetik bobinle ku­şatılmış bir vakum kabına konur. İçinden ge­çirilen elektrik akımı gazı ısıtır ve aynı zaman­da da bir magnetik alan yaratır. Dışta bulu­nan mıknatıslarla beraber bu alan, tepkimeye giren karışımı halkanın iç duvarlarından uzak­ta meblağ. Plazma, uğraşılması oldukça güç bir mad­dedir; bu yüzden bilim adamları bir başka çe­kirdek kaynaşması yöntemi araştırmaya girişÂ­mişlerdir. üstünde çalışılan yöntemlerden biri laser füzyonu'dur; bu yöntemde çekirdek­leri kaynaştırılacak maddeler (döteryum ya da trityum) kuvvetli bir laser bombardımanına tutulur. 1989'da gerçekleştirildiği ileri sürülen bir başka yöntem de soğuk füzyon'dur. Bazı bilim adamları asla ısı kullanmadan, laboratu-varda bir kap içinde döteryum-döteryum kay­naşması sağladıklarını açıklamışlardır. Fakat bu yöntemin geçerliliği hâlâ tartışmalıdır.

Çekirdek kaynaşması araştırmaları 1950' lerden beri sürmektedir. En gelişkin gözlem projelerinden biri Avrupa'da, Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu'nun (Euratom) deneti­minde yürütülmektedir. Bu projenin merkezi İngiltere'de Oxfordshire'daki Culham'da ku­rulu olan JET reaktörüdür. Buna benzer re­erkek oyuncular ABD, SSCB ve Japonya'da da kurul­maktadır.

Çekirdek kaynaşması tepkimesiyle üretile­bilecek enerji miktarı, çekirdek bölünmesiyle elde edilenden çok daha büyüktür. Eğer füzyon güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilirse, geleceğin füzyon reaktörleri çok azca nükleer yakıta gereksinim gösterecek ve o seviyede de azca atık üretecektir.

MsxLabs TemelBritannica









nükleer santral nedir?



Bu ileti 'en iyi yanıt' seçilmiştir.
Nükleer Enerji Santrali=> Radyoaktif maddelerin, atomların reaktörler vasıtasıyla bölünmesi sonucunda ihtiyaç duyulan ısı ve elektrik enerjisinin üretildiği tesistir!





  • Nükleer Enerji Santrali Nedir?


  • Nükleer Enerji


  • Nükleer enerji ve özellikleri nedir?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Nükleer enerji santrali nedir?
Nükleer enerji santrali nedir?
http://img255.imageshack.us/img255/2239/nkleerenerjick3.png
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/nukleer-enerji-santrali-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/nukleer-enerji-santrali-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content