Özet: Benzerlikler: 1 - Yalnız süre farklıdır, ruh aynıdır. 2- Söylev ve Kültigin (Orhun) Abideleri , değişik zamanlarda, değişik yerlerde, ...
Özet:
Benzerlikler:
1 - Yalnız süre farklıdır, ruh aynıdır.
2- Söylev ve Kültigin (Orhun) Abideleri , değişik zamanlarda, değişik yerlerde, değişik kişiler tarafınca insanlara bilgi, kültür, şevk, inanç vermeyi elde eden ve tarihte çok mühim yeri olan, gelecek nesillere yol gösterici eserlerdir.
Farklılıkları:
1 - Orhun Abideleri'nde Bilge Kağan ilkin yaptıklarını anlatır, sonrasında nasihat verir. Gençliğe Hitabe'nin öncesinde Ata yaptıklarını Söylev'ta anlatır, Gençliğe Hitabe, Nutkun sonundaki nasihat kısmıdır.
2 - Bilge Kağan yaşadıkları sıkıntıları anlatır.Bu sıkıntıları tekrar yaşayabileceğimizi,gore önlemli davranmamızı ister.Mustafa Kemal Atatürk ise gelecekte ülkenin başına gelebilecekler hakkında öngörüde bulunur.Bilge Kağan geçmişten,Mustafa Kemal Atatürk gelecekten bahseder.Eserlere şöyleki bir göz atınız,bunu görmüş olacaksınız.
Detay 1 :
Köktürk yazıtlarının ve Onuncu Yıl Nutkunun karşılatırılması
Onuncu yıl nutkunda tema milletimizin tehlikelere karşı uyanık olması öğütleniyor.zamanı ve kültürel önemlerinde ise o devrin özellikleri göz önüne alındığında ülkemizin düşmanlar tarafınca işgal edilmek suretiyle olunması...
Köktürk yazıtları yoluğ tiğin tarafınca yazılmış.Dil yabancı etkilerden uzak ve yalın bir türkçedir.yazıtlarda yer yer gerçekçi tarih dili yer yer eleştiri cümleleri yer yer kuvvetli bir söylev dili kullanılmıştır.Yazıtta aliterasyonlu bir söyleyiş vardır.
Orhun yazıtlarında Türk ulusunun benliğini unutmaması ve birlik olması gerektiği düşmanın tatlı sözüne ve hediyelerine kanmaması gerektiği vurgulanıyor.
Yazıtlarda dağılan göktürkleri bilge kağan ve kardeşi kül tiğin tarafgından bir araya getirilişi ve göktürk devletinin tekrardan kuruluşu anlatılıyor. Köktürk Yazıtları’nda dağılan Göktürkleri Bilge Kağan ve kardeşi Kültiğin tarafınca, bir araya getirilişi ve Göktürk devletinin tekrardan kuruluşu anlatılmaktadır. Söylev’ta ise ulusal varlığı sonlanmış olan sayılan büyük Türk Ulusu’nun, bağımsızlığını iyi mi kazandığını; bilim ve tekniğin son olarak verilerine dayanan ulusal ve modern bir Devleti iyi mi kurduğunu anlatılır.
Köktürk Yazıtları’nda yabancı yer adları hariç dil öztürkçedir, anlaşılır ve yalındır. Aliterasyonlar vardır. Söylev’ta ise tüm metinde halka sesleniş ve öğütler ön plandadır. Dilde Osmanlıca, Farsça tesirleri gözükmektedir. Dili Köktürk Yazıtlarındaki benzer biçimde saf, arı bir Türkçe değildir.
Köktür Yazıtları tarihimizdeki ilk yazılı eserlerdir. Türk zamanı ve edebiyatı açısından bu yönüyle çok önemlidir. Devrin şartları, anane ve görenekleri, Türk toplumun siyasal ve toplumsal yapısını anlamamızı sağlar. Söylev’ta ise o günkü Türkiye’nin gelişim zamanı gözler önüne serilmektedir. Birinci Dünya Cenginde Anadolu’nun durumu ve kurtuluş çareleri, ulusal teşkilatların kurulması ve kongreler, İstanbul hükümeti ile ilişkiler, Cumhuriyetin ilanı, halifeliğin kaldırılması benzer biçimde daha birçok mevzu ayrıntılarıyla ele alınmıştır.
Nutukta dil bir çok süre sesleniş içermektedir. Yazıtlarda ise kimi zaman gerçekçi tarih dili kimi zaman eleştiri cümleleri kimi zaman de kuvvetli bir söylev dili kullanılmıştır.
Köktürk yazıtları Türk ulusunun benliğini unutmaması ve birlik olması, düşmanın tatlı sözüne, hediyelerine kanmaması icap ettiğini vurgulamak için yazılmıştır. Söylev da milletimizin tehlikelere karşı uyanık olması öğütlemek, tarihimizi anımsamak amacıyla yazılmıştır.
Söylev Mustafa Kemal Atatürk tarafınca tüm Türk ulusuna, yazıtlar ise Yoluğ Tiğin tarafınca Göktürk halkına yazılmıştır.
Detay 2:
Orhun Anıtları'ndan Gençliğe Hitabe'ye
Moğolistan’daki Orhun Vadisi’nde bulunan ve Türk tarihinin en eski belgeleri sayılan Orhun Yazıtları’nın içinde bulunmuş olduğu Orhun Müzesi açıldı. 6 milyon dolarlık bir proje ile gerçekleşen bu büyük kültür eseriyle Orhun Kitabeleri her türlü fiziki tahrip ve doğa şartlarına karşı koruma altına alınmış oldu.
Türk evveliyatına ışık tutan en mühim belgelerden önde gelen Orhun Yazıtları, Thomsen adlı bir İngilizce profesörünün büyük himmetiyle okunabilmiştir. Ruslara tutsak düşen bir İsveçli subay sürgünden dönüşünde Orhun Irmağı kenarında bazı yazılı taşlar görmüş oldu. Yalnızca bir merak saikiyle bunların fotoğraflarını çekti. Bu fotoğrafları ülkesinde bir arkeoloji dergisinde yayımladı. Hiçbir yorum yapılmadan basılan bu fotoğraflar, mesleği İngilizce okutmanı olan Thomsen’in dikkatini çeker. Uzun seneler üstünde çalmış olduğu bu yazıtların hiçbir ülkenin alfabesine benzemeyen bir üslupla yazılmış bulunduğunu görür. Gene uzun emek harcamalar sonunda bu bölgede yargı devam eden tüm tarih çağlarını incelemeye alır. Buralarda yaşayan milletlerin kimler bulunduğunu araştırırken Türk evveliyatına ulaşır. Buradan hareketle, uykusuz geçen günler sonunda insanüstü bir gayretle Orhut Yazıtları’nı okumayı başarır. 1900’lü yıllarda yayımladığı kitap bizim tarihçilerimizden ve Türkçülük hareketinin doğuşunda büyük oranı bulunan Necip Asım (Yazıksız) Bey tarafınca bir broşür olarak basılmıştır.
“PEK ESKİ TÜRK YAZISI ORHUN ABİDELER݆adını taşıyan bu eserciğin 1926 senesinde Necip Asım Bey tarafınca imzalanan bir nüshası Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya da gönderilmiştir.
Çankaya’daki Mustafa Kemal Atatürk kitaplığında bulunan ve müellifinin imzasını taşıyan bu kitapçık Mustafa Kemal Atatürk tarafınca büyük bir dikkatle okunup incelem edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Büyük Nutuk†adlı eserinin sonundaki Gençliğe Hitabe ile karşılaştırdığımızda ve hatta 10. Yıl Nutku ile karşılaştırma ettiğimizde Mustafa Kemal Atatürk’ün bu minik kitabından ne kadar etkilendiğini açıkça görürüz. Kitabın bir çok sayfasında birçok cümlenin altının çizilip kenarına notlar düşüldüğü olmuştur. Bilhassa bu kitabelerin çok meşhur olan şu paragrafı ile Gençliğe Hitabe’deki bazı ilgili cümleler karşılaştırılınca anlaşılır.
Ey Türk! Oğuz beyleri; milleti, kulak verin:
Yukarıda tanrı basmasa (gök)
Aşağıda yer delinmezse
Türk milleti ülkeni, türeni kim bozdu?
Ey Türk milleti... kendine dön!..
Ocağı tüten Türk milleti idiniz, düşün!...
Bilge Kağan (683-734)
Yukarıda verdiğimiz ve Orhun Anıtları’ndan aldığımız satırları 1970’li yıllarda yayıncılık yaptığım süre, her kitabın baş tarafına “epigraf†olarak almıştım. Bu bölüm Hüseyin Nihal Atsız Hoca’nın benim için yapmış olduğu hususi çevirisinden alınmıştır. Nihat Sami Banarlı, Atsız Beğ’in “Türk Edebiyatı†adlı kitabından bahsederken, “Orhun Anıtları’nın en güzel ve aslına uygun çevirisinin Nihal Atsız tarafınca yapıldığını belirtir. Anıtların bünyesi altında toplandığı bu müze’nin, ulusal tarihimize olmasıyla birlikte tüm insanlık ve uygarlık evveliyatına de kazandırılması çağımızın en büyük kültür vakaları içinde sayılmalıdır
YORUMLAR