pek ödat 1 . Sert, katı. 2 . Sağlam, dayanıklı: "İnsan gülden nazik, taştan pektir."- H. R. Gürpınar . 3 . zarf ...
pek
ödat
1 . Sert, katı.
2 . Sağlam, dayanıklı:
"İnsan gülden nazik, taştan pektir."- H. R. Gürpınar.
3 . zarf Ihtiyaç duyulan, beklenen ya da alışılmış olandan çok:
"Pek beğendikleri ve pek sevdikleri hâlde aldatırlar."- H. C. Yalçın.
4 . zarf, halk ağzında Süratli olarak:
"Pek gittiği için acele yoruldu."- .
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
Birleşik Sözler
pekâlâ
pek başlı
pek canlı
pek bir çok
bir çok
pek doku
ödat
1 . Sert, katı.
2 . Sağlam, dayanıklı:
"İnsan gülden nazik, taştan pektir."- H. R. Gürpınar.
3 . zarf Ihtiyaç duyulan, beklenen ya da alışılmış olandan çok:
"Pek beğendikleri ve pek sevdikleri hâlde aldatırlar."- H. C. Yalçın.
4 . zarf, halk ağzında Süratli olarak:
"Pek gittiği için acele yoruldu."- .
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
pek söylemek
Birleşik Sözler
pekâlâ
pek başlı
pek canlı
pek bir çok
bir çok
pek doku
Eskiden bir çok Taso-Beyblade vardı, hala bulunabiliyorlar mı?
İstanbul'da bir çok medeniyete ilişik eserlerinin olmasının sebebi nedir?
Gözü Pek Nedir?
PEK, -kİ sıf.
1. Kuvvetli, sağlam, sert; bek, berk
2. Pek başlı, inatçı, söylediğinden caymayan kimse için kullanılır. || Pek canlı, acılara dayanıklı kimse için söylenir. || Pek gözlü, korkusuz, atılgan kimse için kullanılır. || Pek yürekli, acımasız, gaddar || Pek yüzlü, utanması sıkılması olmayan; karşısındakinin kırılacağını bilmiş olduğu halde istediklerini yüzüne karşı rahatça söyleyebilen kimse için kullanılır.
* be.
1. Gerekenden, alışılmış olandan ya da umulandan çok, aşırı: Sorular pek kolaydı. Pek hoş bir kız. İkisi pek yakıştılar.
2. Yörs. Süratli olarak: Pek yürümek, koşmak.
3. Pek pek, olsa olsa: Orası burdan pek pek iki saat çeker. || Pek söylemek, kırıcı ve sert bir şekilde konuşmak. || Pek tutmak, yiyecek söz konusuysa, tok tutmak (yörs ).
1. Kuvvetli, sağlam, sert; bek, berk
2. Pek başlı, inatçı, söylediğinden caymayan kimse için kullanılır. || Pek canlı, acılara dayanıklı kimse için söylenir. || Pek gözlü, korkusuz, atılgan kimse için kullanılır. || Pek yürekli, acımasız, gaddar || Pek yüzlü, utanması sıkılması olmayan; karşısındakinin kırılacağını bilmiş olduğu halde istediklerini yüzüne karşı rahatça söyleyebilen kimse için kullanılır.
* be.
1. Gerekenden, alışılmış olandan ya da umulandan çok, aşırı: Sorular pek kolaydı. Pek hoş bir kız. İkisi pek yakıştılar.
2. Yörs. Süratli olarak: Pek yürümek, koşmak.
3. Pek pek, olsa olsa: Orası burdan pek pek iki saat çeker. || Pek söylemek, kırıcı ve sert bir şekilde konuşmak. || Pek tutmak, yiyecek söz konusuysa, tok tutmak (yörs ).
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR