PEYVESTE sıf (fars. peyvesten, kavuşmaksan peyveste). Esk 1. Kavuşmuş, erişmiş: ' ‘Peyveste değil mi aşka ilmi?'' (A ...
PEYVESTE sıf (fars. peyvesten, kavuşmaksan peyveste). Esk
1. Kavuşmuş, erişmiş: ' ‘Peyveste değil mi aşka ilmi?'' (A H. Tarhan).
2. Birbirine birleşmiş: "Peyveste ebrûvânını yâd eyleyip senin. " (Nedim, XVIII. yy ).
3. Peyveste olmak, ulaşmak, yetişmek.
* be. Daima, hep
1. Kavuşmuş, erişmiş: ' ‘Peyveste değil mi aşka ilmi?'' (A H. Tarhan).
2. Birbirine birleşmiş: "Peyveste ebrûvânını yâd eyleyip senin. " (Nedim, XVIII. yy ).
3. Peyveste olmak, ulaşmak, yetişmek.
* be. Daima, hep
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR