pişirmek (-i) 1 . Bir gıda maddesini gerektiği kadar ısıda tutarak yenebilecek bir duruma getirmek: "Kahvesini de pekâlâ k...
pişirmek
(-i) 1 . Bir gıda maddesini gerektiği kadar ısıda tutarak yenebilecek bir duruma getirmek:
"Kahvesini de pekâlâ kendi pişirebilecekken eşinin önüne getirmesini bekler."- H. Taner. 2 . (nsz) Isı etkisiyle belirli bir kullanıma elverişli duruma getirmek:
"Tuğla pişirmek. Çömlek pişirmek."- . 3 . mecaz Emek harcayarak öğrenmek. 4 . mecaz Olgunlaştırmak:
"Feleğin nice cevir ve mihneti, nice aldanışlar, nice hayal ve umut kırılışları beni pişirmeye kâfi gelmedi."- Y. K. Karaosmanoğlu. 5 . mecaz Bunaltacak kadar ısıtmak, yakmak:
"Bu ceket beni pişirdi."- .
(-i) 1 . Bir gıda maddesini gerektiği kadar ısıda tutarak yenebilecek bir duruma getirmek:
"Kahvesini de pekâlâ kendi pişirebilecekken eşinin önüne getirmesini bekler."- H. Taner. 2 . (nsz) Isı etkisiyle belirli bir kullanıma elverişli duruma getirmek:
"Feleğin nice cevir ve mihneti, nice aldanışlar, nice hayal ve umut kırılışları beni pişirmeye kâfi gelmedi."- Y. K. Karaosmanoğlu. 5 . mecaz Bunaltacak kadar ısıtmak, yakmak:
"Bu ceket beni pişirdi."- .
YORUMLAR