plak -ğı isim (l ince okunması mümkün) Fransızca plaque 1 . Sesleri kaydetmek ve kaydedilen sesleri tekrardan pikap ya da gramof...
plak -ğı
isim (l ince okunması mümkün) Fransızca plaque
1 .Sesleri kaydetmek ve kaydedilen sesleri tekrardan pikap ya da gramofonda dinlemek amacıyla hazırlanan plastik daire şeklinde yaprak:
"Tamburi Cemil Bey çalıyor eski plakta."- Y. K. Beyatlı.
2 .Metal nesne, plaka.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- plak bozulmak
- taş plak
- bakteri plağı
- diş plağı
Kayseri'de taş plak nerelerde satılır?
Taş Plak Nedir?
Kırık Plak Benzer biçimde Nedir?
45'lik plak
Plakların 33 ve 45'lik olmak suretiyle iki türü vardır. 40-50 yıl kadar ilkin ise 78'lik taş plaklar da bulunmaktaydı. Hem 33 hem de 45 lik plaklardaki rakamlar dakikadaki dönme hızını belirtir ve RPM olarak isimlendirilir (round per minute). Düzgüsel albümler 33'lüktür, bunlara Longplay (LP) ismi verilir, 45'liklere gore daha yavaş dönerler ve daha çok parça ihtiva ederler. 45'likler ise günümüzde halen daha üretilmektedir. Bir tek yeni çıkmış bir parçanın diskoteklerde çalınması ve pikaplar (turntable) aracılığı ile ritm oturtulmak sureti ile miks edilip, kesintisiz bir müzik hedeflendiğinde 33'lük boyutundaki malzemeye 45'lik hızda dönen kayıt yazılır. Böylelikle diskolardaki ve radyolardaki DJ'ler, iki ya da daha çok pikabı bir miksere bağlayarak, iki plaktaki ritmi birbirine parçaları belli bir miktar yavaşlatıp hızlandırarak tuttururlar ve bir parçadan diğerine geçerler. Buna da mix denir.
CD playerlerin çoğunda ise CD'nin dönüş hızına müdahale yoktur. CD playerlar CD'nin dönüş hızındaki düşme belirgin bir limitin altına fikir, çalma vakasını sona erdirecek şekilde tasarlanmıştır. CD'nin dönüş hızına müdahaleye müsaade eden CD playerler hususi olarak üretilirler ve ustalaşmış amaçlıdırlar. Günümüzde DJ'ler aynı anda hem pikapları hem de CD playerleri miks işi için kullanmaktadırlar. Ama, daha iyi ses verdiğinden ve kullanımı daha esnek olduğundan, dolayı genel anlamda DJ'ler çoğunlukla plak kullanırlar. Bununla birlikte, kulüplerde çalınacak olan yeni parçalar ilkin hep plağa basılır.
PLAK a. (fr. plaque).
1. Her iki yüzünde uygun bir okuma tekniğiyle işitilebilir hale getirilebilecek bir ses kaydı bulunan termoplastik malzemeden (PVC) yapılmış dairesel levha: Plak dinlemek. (Bk. ansikl. böl. Elektrotekn.)
2. Metal yaprak; plaka.
3. Plak bozulmak, bir kimseden söz ederken, onun bundan sonra can sıktığını söylemek için söylenir (arg.).
*Der. hast. Mukoza plağı, frenginin ikinci dönem lezyonu.
*Dişç. Diş plağı, dişlerin aralıklarına, çukur çizgilerine çökelen ve diş minesini kaplayan sıva. (Diş plağı, tükürük, yiyecek, bilhassa şeker artıkları ve bakterilerin [özellikle laktobasil ve streptokoklar] karışımıdır. Çoğu zaman, dişetinin kenarlarına ve dişin taç kısmına sıvaşır. Diş çürüklerinin oluşmasında mühim rol oynar.)
*Elektroakust. Direkt ham plak kaydı, bir mikrofondan ya da ses üreten bir aletten gelen elektromanyetik işaretlere asetat kaplı alüminyum bir levha üstüne, hususi bir kaydedici kafayla sarmal şekilde bir iz kazıyarak kayıt yapma işlemi. || Düşey ya da derinlemesine plak kaydı, ses izlerinin kayıt ortamı yüzeyine dik oldukları mekanik kayıt işlemi. || Ham plak kaydı, ara manyetik ortam kullanılarak meydana getirilen plak kaydı. || üniversal ya da bağdaşık plak kaydı, bir plağın, hem monofonik hem de stereofonik araçlarla okunabilmesine olanak verecek şekilde, doğrusu hem düşey hem yanal olarak meydana gelen kaydı^Bk. ansikl. böl.) || Yanal plak kaydı, ses izlerinin kayıt ortamının hareket yönüne dik, yüzeyine ise koşut oldukları mekanik kayıt işlemi.
*Elektrotekn. Ana plak ya da ana kalıp, bir ya da pek çok yavru kalıp gerçekleştirmeye yarayan, kabartmaları orijinal plağınkilerle özdeş olan ve baba kalıptan yola çıkılarak elde edilmiş nikel ya da bakır parça. || Baba plak ya da baba kalıp, orijinal bir plaktan yola çıkılarak elde edilmiş, üstünde orijinal plağın kabartmalarının negatifi bulunan ve bir ya da pek çok ana kalıp gerçekleştirmede kullanılan nikel ya da bakır parça. || Döküm plak, kaydedilmiş bir plaktan yola çıkılarak gerçekleştirilmiş yavru kalıplar vasıtasıyla, termöplastik bir maddenin dökümüyle elde edilmiş plak. || Orijinal plak, direkt ham plak kaydıyla elde edilmiş ve bir baba plak ya da gerektiğinde bir yavru plak oluşturmada kullanılan plak. || Video plak - VİDEOPLAK. || Yavru plak ya da yavru kalıp, ana kalıptan yola çıkılarak elde edilmiş, üstünde ana kalıp kabartmalarının negatifi bulunan ve döküm plak üretiminde kullanılan nikel parça.
*inş. Plak kaplama, ince ve geniş yüzeyli gereçlerle meydana getirilen zemin ya da cephe kaplaması. || Yalıtım plağı, dış duvarlarda kullanılan yalıtkan kaplama öğesi.
*Nörobiyol. Plak mikropotansiyeli, bir asetilkolin keseciğinin içeriğini salıvermesiyle devimsel plak düzeyinde ortaya çıkan minik kutupsuzlaşma. || Devimsel plak, karşısında kumanda siniri ucu bulunan ve hepsi beraber sinir-kas bağlantısını oluşturan iskelet kası lifinin biçimsel ve işlevsel farklılaşması. || Plak potansiyeli, sinirsel bir dürtüyle uyarıldığında, devimsel plağın'her iki yanında beliren ölçülebilir elektrik potansiyeli. (Bk. ansikl. böl.)
*Nörol. Yaşlılık plağı, yaşlılık bunaması ve Alzheimer hastalığı esnasında beynimiz kabuğunun (bilhassa alın lopları ve Ammon boynuzu) yüzeysel tabakalarında gözlenen doku lezyonu. (Çevre kısmı yozlaşmış dendrit uçlarından çoğalmış mikrogliadan oluşan, ortası amiloit madde özellikleri taşıyan ve gümüşlü boyaları tutan, 50 mikron çapında yuvarlakça bir kütle şeklinde görünür.)
*Spor. KİL GüVERCİN''in eşanlamlısı.
*Tıp. Ten ya da mukoza üstünde değişik renk gösteren minik bölge, kir || Yassı bir şekilde olan minik tanecik, pulcuk.
*Zool. * LEVHA.
*ANSİKL. Elektroakust. üniversal plak kaydı. üniversal kayıtlı bir plak, iz genişliği elektronik denetim kanalıyla azaltılan stereofonik bir kayıttır. Ses alımı esnasında, bir bağdaştırıcı, mikrofon düzeneğinin zıt fazlı işaretleri sistemli, belirli kurallara uyan bir şekilde verecek kanalları sağlayıp sağlamadığını belirtir. Kayıt esnasında, bir sınırlayıcı, karşıt fazdaki işaretlerin genliklerini ve bununla beraber, çok kısa süreli ve çok büyük genlikli kısımları azaltır. Böylelikle, tam anlamıyla bağdaşık plaklar elde edilir. Plakların büyük bir çoğunluğu, depolama ve dağıtımı basitleştirmek amacıyla, üniversal plak kaydı kanalıyla üretilir. Monofonik bir plağın izleri, yanal olarak kaydedilir; derinlik sabittir; okuma kafasının sivri ucu yanal olarak esnek, düşey olarak ise sert bir yapıya haizdir. Stereofonik bir plaktaki izlerin genişlik ve derinlikleri ise iki kanalın fazlarına bağlı olarak değişiyor. Durgun durumunda ilk genişlik ortalama 70 /»m'dir. Bu genişlik, güçleri zıt fazlı işaretler sözkonusu olduğunda 25 ^m'ye, hatta 25 jım'nin de altına inebilir. Söz konusu bir plağın monofonik bir aygıtta dinlenmesinden iyi bir netice alınması, fakat üniversal bir kayıt sözkonusuysa olanaklıdır.
*Elektrotekn. Ham plak kaydı esnasında iz çizgisinde oluşturulan kalıcı değişimler, ses kayıt ortamını oluşturur. Kayıttan sonrasında, üniversal ses salınımlarını taşıyan izler elde edilir, iz çizgisindeki değişimler, çizgiyi yalnızca derinliğine etkiliyorsa, kayıt düşeydir. Yanal plak kaydı, yalnızca izin, derinliği durağan kalan yüzey çizgisinin biçimini etkisinde bırakır. Santimetre başına düşen iz sayısı, kayıt uzunluğuna gore değişiklik gösterebilir. Ses sertliği çok yükseldiğinde, ardışık iki izin üst üste binmesini önleme zorunluluğunca belirlenen bu büyüklük, plağın kayıt süresini büyük seviyede etkisinde bırakır. "Adımâ€, değişmez ya da değişken olabilir; adımın değişken olması durumunda, izler arasındaki açıklık, modülasyonun şiddetine bağlı olmakta ve böylelikle plağın bir yüzünün süresi hissedilir seviyede artırılabilmektedir. Ses plaklarının dönme yönü, saatin dönme yönü olarak kabul edilmiştir; kayıt, plağın dış kenarından başlar.
Plaklar, şu yönleriyle birbirlerinden ayrılabilirler:
1. 17, 25 ya da 30 santimetre olan çaplarıyla. Ustalaşmış kullanıma ayrılmış 40 santimetre'lik plaklar da vardır;
2. dönme hızlarıyla: dakikada 78, 45, 33 1/3 ve 16 2/3 devir;
3. Yapıldıkları malzemeyle: direkt ham plak kaydına olanak tanıyan, ince bir nitroselüloz kökenli asetat bileşiğiyle kaplı dairesel bir alüminyum levhadan oluşan, vernikli ya da yumuşak plaklar; gomalaktan ya da PVC'den, metal bir yavru kalıp yardımıyla sıcak sıkıştırmayla elde edilmiş sert plaklar;
4. merkezinde bulunan deliğin çapıyla: 78 ve 33 devirlik plaklar için 7,3 mm; 45 devirlik plaklar için 38,5 mm;
5. iz genişliği ve oyma adımıyla: düzgüsel ya da standart iz çiziminde santimetrede, 150 ıım genişliğinde 35 iz mevcuttur.
Sıkıştırılmış iz çizimi ya da mikroiz kullanılması durumunda ise, bir santimetreye 60-70 um genişliğinde, averaj 100 iz sığdırılabilir. Kuramsal yönden, Edison tarafınca tavsiye edilen silindirden daha az doyurucu olsa da (merkeze olan uzaklığı bağlı olarak dönme hızının değişmesi sebebiyle), plak, oldukça ekonomik bir şekilde oldukça yüksek sayıda basılabilmesi, sağlam oluşu, rahat evrilip çevrilebilmesi, reprodüksiyon niteliği ve plakların oluşturulabilmesine olanak tan'yan, az yer kaplaması şeklinde çok sayıda ergonomik özelliğiyle kendisini ticari olarak kabul ettirmiştir.
*Tarihçe. Ses plaklarının evriminde değişmez iki eğilim ayırtedici niteliktedir: kayıt kapasitesinin ya da süresinin artması ve röprodüksiyon niteliğinin yükselmesi. Plağın tarihinde, iki büyük dönem tanımlanabilir: plak kayıtta direkt akustik enerjinin kullanıldığı mekanik dönem; akustik enerjinin ilkin, kayıt iğnesinin daha kati ve hassas olarak çalışmasını sağlamak amacıyla yükseltilecek olan eleMrik enerjisine dönüştürüldüğü elektriksel dönem.
Mekanik kayıt. Ses kayıt ortamı olan bir plak düşüncesi, 1877'lerde, Charles Cros'un Bilimler akademisi'ne yazdığı mektupta büyük bir açıklıkla dile getirildi. Amerikalı bir uygulaman olan Emile Berliner, Ch. Cros'un düşüncesini hayata geçirmeyi başardı. 1887'de, yanal plak kaydı kimyasal yolla meydana gelen bir çinko plağa kayıt yapması işlemiyle ilgili bir berat verildi. Bu kayıtların reprodüksiyonunu sağlamak için tasarlanan aygıt da “gramofon" olarak isimlendirildi. Plak, 1888'de Philadelphia Franklin enstitüsü' ne sunuldu, ama, sınai boyutlarda üretilebilmesi için lüzumlu, uygun bir baskı sistemi geliştirilinceye dek, araştırmayla dolu 5 senenin geçmesi gerekti. Ebonitten meydana getirilen bu ilkel plakların çapları 17 santimetre'ydi; iki dakika sürüyor ve dakikada 70 devirlik bir hızla dönüyorlardı. Bu hızın, bir süre sonra kayıt pikaplarını çalıştırmada eşzamanlı elektrik motorlarının kullanılmaya başlanmasıyla beraber, dakikada 78,26 devir olması kararlaştırıldı. 1897'nin sonunda, Berliner, sıkıştırılması zorluk derecesi yüksek eboniti terk ederek, onun yerine gomalak kökenli bir bileşik kullanmaya başladı. Bu araç-gereç 1948'de vinilitli mikroiz plakların ortaya çıkışına dek, plak sanayisi tarafınca kullanılan neredeyse tek araç-gereç oldu.
1896'da, E. R. Johnson, ilk yaylı motorlu gramofonu gerçekleştirmiş oldu. Bununla birlikte, Berliner'in kayıt yöntemlerini de geliştirmeye çalıştı. Böylelikle, Bell ve Tainter' in mum üstüne orijinal kayıt yöntemine geri döndü, ama, metal baskı matrislerinin yapımını fakat 1899'da gerçekleştirebildi.
1904 yılı, değişik görüşte bir girişime sahne oldu. Büyük Britanya'da, W. Michaelis, düşey kayıtlı bir plak formülü ve "Neofon" ismi verilen bir röprodüksiyon aygıtı önerdi. Bu girişim 1906'dan başlayarak Pathö kardeşlerin düşey kayıtlı plakları benimsedikleri ve “Pathefon" adıyla bu plaklar için yapılmış bir röprodüksiyon aygıtını ürettikleri Fransa'da da yayıldı. Pathe, 1920'de yanal kayıda geçti.
Elektriksel kayıt Mikrofor'a ses alım yükseltme ve eleKtrıksel kaya işlemlerin den oluşan bir kayıt yöntemini ilk kez Lionel Guest ve H. O. Merriman isminde iki amatör İngiliz denedi. Resmi olarak bu yöntemle meydana gelen ilk plaklar 1920'de ortaya çıktı. Benzer emek harcamalar, aynı dönemde, ABD'da, J. R Maxfield ve H. C. Harrison'un yönetimi altında Bell Telephone Laboratories teknisyenlerince yürütüldü. Bell Telephone Laboratories' in ticari organı olan VVestern Electric Co 1924'te, üstünde 100-5 000 Hz'lik bir ses aralığına yayılmış frekansların uygun bir şekilde kaydedildiği bir plağı ve H. C. Harrison'un gün ışığına çıkardığı ve dinamik örneksemeler ilkesinden yola çıkarak tasarlanan üstel hunili bir mekanik röprodüksiyon aygıtı üretebilecek düzeye geldi. Kısa zamanda, tüm plak yapımcıları elektriksel kaydı benimsediler. Teknik alanda mühim ilerlemeler gerçekleştirildi. Kayıt niteliği terimi önem- kazanmıştır ve 1942'ye doğru, National Association of Broadcasters, yüzey gürültüsünün tiz seslere kayıt esnasında ağırlık verme kanalıyla azaltıldığı bir formülü benimsetmeye çalıştı. Elektriksel okuma ve röprodüksiyon sistemleri,metotları 1934'lere doğru yaygınlaştı. Radyo reklamlarında ortaya çıkan "Hi-Fi" (yüksek sadakat) terimi, plağa da uygulanmaya başladı.
1947'den başlayarak, manyetik bant üstüne meydana getirilen kayıtlar, plak sanayisinde, emsalsiz kayıt ortamı olarak kullanılmaya başladı; kayıt işlemi, bir süre sonra labora- tuvarlara kaydı. Bu yöntem, 1949'dan başlayarak tüm bütün ülkelerde benimsendi.
Gene de, 78 devirlik gomalak plaklar, röprodüksiyon niteliğini düşüren yüzey gürültülerinden etkileniyordu ve otomatik plak değiştirici aygıtların varlığına karşın, maksimum 4 dakika olan süre de yetersiz kalmaktaydı. Bu olumsuzlukları giderebilmek için, amerikan Columbia firmasından Peter Goldmark, sık izli (ya da mikroizli) vinilik reçineden yapılmış ve dakikada 33 1/3 devirlik hızla dönen bir plak geliştirdi. Süreleri 25-30 dakikayı bulan bu plaklar elektriksel, piezoelektrik ya da manyetik ilkelere gore çalışan pikaplarda okunuyordu. Çok hafifçe olan bu pikaplarda, ucunda yarıçapı 25 ftm'lik bir başlık olan bir okuyucu iğne bulunmaktaydı.
1949'da, Victor şirketi 17 santimetre çapında sık izli ve 7 dakika süresince dakikada 45 devirlik bir hızla dönebilen bir plak geliştirdi. Bir süre sonra stereofonik plakların sahneye çıkışı yeni gelişmelere ortam hazırladı. (STEREOFONİ.)
Mikroiz plakların üstün niteliği geniş bir ticari ve sanat içerikli etkinliğe yol açtı ve bu zamanda 30 santimetre çapında ve 16 devirlik plaklar dahi piyasaya sürüldü.
Değişik üstünlükler sunan başka plak basım teknikleri de (enjeksiyon, mikrofüzyon vb.), olmasına rağmen bu tür durumlar hemen hemen sınai alanda benimsenmemiştir.
Kusursuz bir ses niteliği sunan ve uzun süre saklanabilen sert plaklardan başka (yarısaydam) maddeden basılmış, çoğu zaman minik ölçekli (15-17 santimetre) ve dakikada 33 1/3 ya da 45 devirlik bir hızla dönen, son aşama ince ve yumuşak plaklar da boy göstermeye başladı. Akustik nitelikleri plastiklikleriyle sınırlanan bu plaklar, çok süratli bir şekilde ve büyük miktarlarda, baskı tekniğine benzer yöntemlerle çoğaltılabilirler. Sesli “basınâ€, bu plakların temel kullanım alanını oluşturur.
*Teknoloji. Çağdaş plakların emsalsiz kayıtları bir manyetik bant üstüne yapılır. Manyetik kaydın yalnızca hakkaten kullanılabilir olan bölümlerinin bırakıldığı montaj işleminden sonrasında, ısıtılmış bir kazıma ucu vasıtasıyla, verniklenmiş bir plağın (asetat ya da neosir plak) oyulması işlemine başlanır Bu iğne, sarmal biçimli bir iz yapmaya yarayan radyal bir yer değişiklik yapma düzeneği ya da oyma köprüsüyle desteklenen bir oyucu kafa vasıtasıyla harekete geçirilir. Neosir üstünde bulunan ve özenle denetim edilen kayıtlar emsalsiz plağı oluşturur. Örneksiz plaktan yola çıkarak galvanoplasti kanalıyla, baskı matrislerinin yapımı gerçekleştirilir. Bu baskı matrislerinin merkezinde, plağın merkez deliğini açacak olan bir broş mevcuttur. Baskı matrisleri, bir süre sonra, buharla ısıtılması ya da suyla soğutulması olanaklı olan bir prese ikişer ikişer bağlanır. Sonrasında da, biçimlendirilecek olan madde, izlerin kafi kesinlikte işlenebilmesine olanak tanıyacak seviyede bir tazyik uygulayacak olan ısıtılmış matrislerin arasına konur. Belli başlı bir süre geçtikten sonrasında ise, matrisler soğutulur; biçimlendirilmiş olan madde katılaşır, pres açılır ve bundan sonra tamamlanmış olan plak dışarı alınır.
*Nörobiyol. Devimsel plak, kas zarındaki sayısız kıvrımlarla, sinir-altı aygıtını oluşturur; bu da sinaps yarığıyla aksondan ayrılır. Devimsel plağın işlevi plak potansiyeli vasıtasıyla kas kasılmasını sağlamaktır. Bundan dolayı devimsel plağın zarı iki tür mühim protein ihtiva eder:
1. katyonlara geçirgenliği denetleyen ve iyonofor ismi verilen proteinlerle beraber bulunan asetilkolin alıcıları;
2. asetilkolini fizyolojik tesirini gösterdikten sonrasında etkisizleştirmeye yarayan asetilkolin esteraz adlı bir enzim.
Plak potansiyeli, iskelet kasındaki kas-sinir bağlantısı düzeyinde ölçülür. Sinir lifi bir sinirsel uyarı yaydığında, bu bağlantı asetilkolin keseciklerini salıverir. Onlar kas hücresinin zarına tutunarak onun katyonlara karşı geçirgenliğini değiştirirler Böylelikle sodyumun girişi ve potasyumun çıkışı sonucu zarda kutupsuzlaşma meydana gelir
Bir âsetilkolin keseciğinin içinde ne olduğunun açığa çıkması bir plak mikropotansiyeli doğurur, bu ortalama olarak 20 OOO asetilkolin molekülünün tutulması anlamına gelir. Bir sürü asetilkolin keseciği aynı anda salıverildiğinde, mikropotansiyeller birbirine ilave edilerek plak potansiyelini oluşturur, bu da komşu kas hücresinin zarını uyararak kas lifinin kasılmasına neden olan bir kas etkinliği akımı yaratır.
1. Her iki yüzünde uygun bir okuma tekniğiyle işitilebilir hale getirilebilecek bir ses kaydı bulunan termoplastik malzemeden (PVC) yapılmış dairesel levha: Plak dinlemek. (Bk. ansikl. böl. Elektrotekn.)
2. Metal yaprak; plaka.
3. Plak bozulmak, bir kimseden söz ederken, onun bundan sonra can sıktığını söylemek için söylenir (arg.).
*Der. hast. Mukoza plağı, frenginin ikinci dönem lezyonu.
*Dişç. Diş plağı, dişlerin aralıklarına, çukur çizgilerine çökelen ve diş minesini kaplayan sıva. (Diş plağı, tükürük, yiyecek, bilhassa şeker artıkları ve bakterilerin [özellikle laktobasil ve streptokoklar] karışımıdır. Çoğu zaman, dişetinin kenarlarına ve dişin taç kısmına sıvaşır. Diş çürüklerinin oluşmasında mühim rol oynar.)
*Elektroakust. Direkt ham plak kaydı, bir mikrofondan ya da ses üreten bir aletten gelen elektromanyetik işaretlere asetat kaplı alüminyum bir levha üstüne, hususi bir kaydedici kafayla sarmal şekilde bir iz kazıyarak kayıt yapma işlemi. || Düşey ya da derinlemesine plak kaydı, ses izlerinin kayıt ortamı yüzeyine dik oldukları mekanik kayıt işlemi. || Ham plak kaydı, ara manyetik ortam kullanılarak meydana getirilen plak kaydı. || üniversal ya da bağdaşık plak kaydı, bir plağın, hem monofonik hem de stereofonik araçlarla okunabilmesine olanak verecek şekilde, doğrusu hem düşey hem yanal olarak meydana gelen kaydı^Bk. ansikl. böl.) || Yanal plak kaydı, ses izlerinin kayıt ortamının hareket yönüne dik, yüzeyine ise koşut oldukları mekanik kayıt işlemi.
*Elektrotekn. Ana plak ya da ana kalıp, bir ya da pek çok yavru kalıp gerçekleştirmeye yarayan, kabartmaları orijinal plağınkilerle özdeş olan ve baba kalıptan yola çıkılarak elde edilmiş nikel ya da bakır parça. || Baba plak ya da baba kalıp, orijinal bir plaktan yola çıkılarak elde edilmiş, üstünde orijinal plağın kabartmalarının negatifi bulunan ve bir ya da pek çok ana kalıp gerçekleştirmede kullanılan nikel ya da bakır parça. || Döküm plak, kaydedilmiş bir plaktan yola çıkılarak gerçekleştirilmiş yavru kalıplar vasıtasıyla, termöplastik bir maddenin dökümüyle elde edilmiş plak. || Orijinal plak, direkt ham plak kaydıyla elde edilmiş ve bir baba plak ya da gerektiğinde bir yavru plak oluşturmada kullanılan plak. || Video plak - VİDEOPLAK. || Yavru plak ya da yavru kalıp, ana kalıptan yola çıkılarak elde edilmiş, üstünde ana kalıp kabartmalarının negatifi bulunan ve döküm plak üretiminde kullanılan nikel parça.
*inş. Plak kaplama, ince ve geniş yüzeyli gereçlerle meydana getirilen zemin ya da cephe kaplaması. || Yalıtım plağı, dış duvarlarda kullanılan yalıtkan kaplama öğesi.
*Nörobiyol. Plak mikropotansiyeli, bir asetilkolin keseciğinin içeriğini salıvermesiyle devimsel plak düzeyinde ortaya çıkan minik kutupsuzlaşma. || Devimsel plak, karşısında kumanda siniri ucu bulunan ve hepsi beraber sinir-kas bağlantısını oluşturan iskelet kası lifinin biçimsel ve işlevsel farklılaşması. || Plak potansiyeli, sinirsel bir dürtüyle uyarıldığında, devimsel plağın'her iki yanında beliren ölçülebilir elektrik potansiyeli. (Bk. ansikl. böl.)
*Nörol. Yaşlılık plağı, yaşlılık bunaması ve Alzheimer hastalığı esnasında beynimiz kabuğunun (bilhassa alın lopları ve Ammon boynuzu) yüzeysel tabakalarında gözlenen doku lezyonu. (Çevre kısmı yozlaşmış dendrit uçlarından çoğalmış mikrogliadan oluşan, ortası amiloit madde özellikleri taşıyan ve gümüşlü boyaları tutan, 50 mikron çapında yuvarlakça bir kütle şeklinde görünür.)
*Spor. KİL GüVERCİN''in eşanlamlısı.
*Tıp. Ten ya da mukoza üstünde değişik renk gösteren minik bölge, kir || Yassı bir şekilde olan minik tanecik, pulcuk.
*Zool. * LEVHA.
*ANSİKL. Elektroakust. üniversal plak kaydı. üniversal kayıtlı bir plak, iz genişliği elektronik denetim kanalıyla azaltılan stereofonik bir kayıttır. Ses alımı esnasında, bir bağdaştırıcı, mikrofon düzeneğinin zıt fazlı işaretleri sistemli, belirli kurallara uyan bir şekilde verecek kanalları sağlayıp sağlamadığını belirtir. Kayıt esnasında, bir sınırlayıcı, karşıt fazdaki işaretlerin genliklerini ve bununla beraber, çok kısa süreli ve çok büyük genlikli kısımları azaltır. Böylelikle, tam anlamıyla bağdaşık plaklar elde edilir. Plakların büyük bir çoğunluğu, depolama ve dağıtımı basitleştirmek amacıyla, üniversal plak kaydı kanalıyla üretilir. Monofonik bir plağın izleri, yanal olarak kaydedilir; derinlik sabittir; okuma kafasının sivri ucu yanal olarak esnek, düşey olarak ise sert bir yapıya haizdir. Stereofonik bir plaktaki izlerin genişlik ve derinlikleri ise iki kanalın fazlarına bağlı olarak değişiyor. Durgun durumunda ilk genişlik ortalama 70 /»m'dir. Bu genişlik, güçleri zıt fazlı işaretler sözkonusu olduğunda 25 ^m'ye, hatta 25 jım'nin de altına inebilir. Söz konusu bir plağın monofonik bir aygıtta dinlenmesinden iyi bir netice alınması, fakat üniversal bir kayıt sözkonusuysa olanaklıdır.
*Elektrotekn. Ham plak kaydı esnasında iz çizgisinde oluşturulan kalıcı değişimler, ses kayıt ortamını oluşturur. Kayıttan sonrasında, üniversal ses salınımlarını taşıyan izler elde edilir, iz çizgisindeki değişimler, çizgiyi yalnızca derinliğine etkiliyorsa, kayıt düşeydir. Yanal plak kaydı, yalnızca izin, derinliği durağan kalan yüzey çizgisinin biçimini etkisinde bırakır. Santimetre başına düşen iz sayısı, kayıt uzunluğuna gore değişiklik gösterebilir. Ses sertliği çok yükseldiğinde, ardışık iki izin üst üste binmesini önleme zorunluluğunca belirlenen bu büyüklük, plağın kayıt süresini büyük seviyede etkisinde bırakır. "Adımâ€, değişmez ya da değişken olabilir; adımın değişken olması durumunda, izler arasındaki açıklık, modülasyonun şiddetine bağlı olmakta ve böylelikle plağın bir yüzünün süresi hissedilir seviyede artırılabilmektedir. Ses plaklarının dönme yönü, saatin dönme yönü olarak kabul edilmiştir; kayıt, plağın dış kenarından başlar.
Plaklar, şu yönleriyle birbirlerinden ayrılabilirler:
1. 17, 25 ya da 30 santimetre olan çaplarıyla. Ustalaşmış kullanıma ayrılmış 40 santimetre'lik plaklar da vardır;
2. dönme hızlarıyla: dakikada 78, 45, 33 1/3 ve 16 2/3 devir;
3. Yapıldıkları malzemeyle: direkt ham plak kaydına olanak tanıyan, ince bir nitroselüloz kökenli asetat bileşiğiyle kaplı dairesel bir alüminyum levhadan oluşan, vernikli ya da yumuşak plaklar; gomalaktan ya da PVC'den, metal bir yavru kalıp yardımıyla sıcak sıkıştırmayla elde edilmiş sert plaklar;
4. merkezinde bulunan deliğin çapıyla: 78 ve 33 devirlik plaklar için 7,3 mm; 45 devirlik plaklar için 38,5 mm;
5. iz genişliği ve oyma adımıyla: düzgüsel ya da standart iz çiziminde santimetrede, 150 ıım genişliğinde 35 iz mevcuttur.
Sıkıştırılmış iz çizimi ya da mikroiz kullanılması durumunda ise, bir santimetreye 60-70 um genişliğinde, averaj 100 iz sığdırılabilir. Kuramsal yönden, Edison tarafınca tavsiye edilen silindirden daha az doyurucu olsa da (merkeze olan uzaklığı bağlı olarak dönme hızının değişmesi sebebiyle), plak, oldukça ekonomik bir şekilde oldukça yüksek sayıda basılabilmesi, sağlam oluşu, rahat evrilip çevrilebilmesi, reprodüksiyon niteliği ve plakların oluşturulabilmesine olanak tan'yan, az yer kaplaması şeklinde çok sayıda ergonomik özelliğiyle kendisini ticari olarak kabul ettirmiştir.
*Tarihçe. Ses plaklarının evriminde değişmez iki eğilim ayırtedici niteliktedir: kayıt kapasitesinin ya da süresinin artması ve röprodüksiyon niteliğinin yükselmesi. Plağın tarihinde, iki büyük dönem tanımlanabilir: plak kayıtta direkt akustik enerjinin kullanıldığı mekanik dönem; akustik enerjinin ilkin, kayıt iğnesinin daha kati ve hassas olarak çalışmasını sağlamak amacıyla yükseltilecek olan eleMrik enerjisine dönüştürüldüğü elektriksel dönem.
Mekanik kayıt. Ses kayıt ortamı olan bir plak düşüncesi, 1877'lerde, Charles Cros'un Bilimler akademisi'ne yazdığı mektupta büyük bir açıklıkla dile getirildi. Amerikalı bir uygulaman olan Emile Berliner, Ch. Cros'un düşüncesini hayata geçirmeyi başardı. 1887'de, yanal plak kaydı kimyasal yolla meydana gelen bir çinko plağa kayıt yapması işlemiyle ilgili bir berat verildi. Bu kayıtların reprodüksiyonunu sağlamak için tasarlanan aygıt da “gramofon" olarak isimlendirildi. Plak, 1888'de Philadelphia Franklin enstitüsü' ne sunuldu, ama, sınai boyutlarda üretilebilmesi için lüzumlu, uygun bir baskı sistemi geliştirilinceye dek, araştırmayla dolu 5 senenin geçmesi gerekti. Ebonitten meydana getirilen bu ilkel plakların çapları 17 santimetre'ydi; iki dakika sürüyor ve dakikada 70 devirlik bir hızla dönüyorlardı. Bu hızın, bir süre sonra kayıt pikaplarını çalıştırmada eşzamanlı elektrik motorlarının kullanılmaya başlanmasıyla beraber, dakikada 78,26 devir olması kararlaştırıldı. 1897'nin sonunda, Berliner, sıkıştırılması zorluk derecesi yüksek eboniti terk ederek, onun yerine gomalak kökenli bir bileşik kullanmaya başladı. Bu araç-gereç 1948'de vinilitli mikroiz plakların ortaya çıkışına dek, plak sanayisi tarafınca kullanılan neredeyse tek araç-gereç oldu.
1896'da, E. R. Johnson, ilk yaylı motorlu gramofonu gerçekleştirmiş oldu. Bununla birlikte, Berliner'in kayıt yöntemlerini de geliştirmeye çalıştı. Böylelikle, Bell ve Tainter' in mum üstüne orijinal kayıt yöntemine geri döndü, ama, metal baskı matrislerinin yapımını fakat 1899'da gerçekleştirebildi.
1904 yılı, değişik görüşte bir girişime sahne oldu. Büyük Britanya'da, W. Michaelis, düşey kayıtlı bir plak formülü ve "Neofon" ismi verilen bir röprodüksiyon aygıtı önerdi. Bu girişim 1906'dan başlayarak Pathö kardeşlerin düşey kayıtlı plakları benimsedikleri ve “Pathefon" adıyla bu plaklar için yapılmış bir röprodüksiyon aygıtını ürettikleri Fransa'da da yayıldı. Pathe, 1920'de yanal kayıda geçti.
Elektriksel kayıt Mikrofor'a ses alım yükseltme ve eleKtrıksel kaya işlemlerin den oluşan bir kayıt yöntemini ilk kez Lionel Guest ve H. O. Merriman isminde iki amatör İngiliz denedi. Resmi olarak bu yöntemle meydana gelen ilk plaklar 1920'de ortaya çıktı. Benzer emek harcamalar, aynı dönemde, ABD'da, J. R Maxfield ve H. C. Harrison'un yönetimi altında Bell Telephone Laboratories teknisyenlerince yürütüldü. Bell Telephone Laboratories' in ticari organı olan VVestern Electric Co 1924'te, üstünde 100-5 000 Hz'lik bir ses aralığına yayılmış frekansların uygun bir şekilde kaydedildiği bir plağı ve H. C. Harrison'un gün ışığına çıkardığı ve dinamik örneksemeler ilkesinden yola çıkarak tasarlanan üstel hunili bir mekanik röprodüksiyon aygıtı üretebilecek düzeye geldi. Kısa zamanda, tüm plak yapımcıları elektriksel kaydı benimsediler. Teknik alanda mühim ilerlemeler gerçekleştirildi. Kayıt niteliği terimi önem- kazanmıştır ve 1942'ye doğru, National Association of Broadcasters, yüzey gürültüsünün tiz seslere kayıt esnasında ağırlık verme kanalıyla azaltıldığı bir formülü benimsetmeye çalıştı. Elektriksel okuma ve röprodüksiyon sistemleri,metotları 1934'lere doğru yaygınlaştı. Radyo reklamlarında ortaya çıkan "Hi-Fi" (yüksek sadakat) terimi, plağa da uygulanmaya başladı.
1947'den başlayarak, manyetik bant üstüne meydana getirilen kayıtlar, plak sanayisinde, emsalsiz kayıt ortamı olarak kullanılmaya başladı; kayıt işlemi, bir süre sonra labora- tuvarlara kaydı. Bu yöntem, 1949'dan başlayarak tüm bütün ülkelerde benimsendi.
Gene de, 78 devirlik gomalak plaklar, röprodüksiyon niteliğini düşüren yüzey gürültülerinden etkileniyordu ve otomatik plak değiştirici aygıtların varlığına karşın, maksimum 4 dakika olan süre de yetersiz kalmaktaydı. Bu olumsuzlukları giderebilmek için, amerikan Columbia firmasından Peter Goldmark, sık izli (ya da mikroizli) vinilik reçineden yapılmış ve dakikada 33 1/3 devirlik hızla dönen bir plak geliştirdi. Süreleri 25-30 dakikayı bulan bu plaklar elektriksel, piezoelektrik ya da manyetik ilkelere gore çalışan pikaplarda okunuyordu. Çok hafifçe olan bu pikaplarda, ucunda yarıçapı 25 ftm'lik bir başlık olan bir okuyucu iğne bulunmaktaydı.
1949'da, Victor şirketi 17 santimetre çapında sık izli ve 7 dakika süresince dakikada 45 devirlik bir hızla dönebilen bir plak geliştirdi. Bir süre sonra stereofonik plakların sahneye çıkışı yeni gelişmelere ortam hazırladı. (STEREOFONİ.)
Mikroiz plakların üstün niteliği geniş bir ticari ve sanat içerikli etkinliğe yol açtı ve bu zamanda 30 santimetre çapında ve 16 devirlik plaklar dahi piyasaya sürüldü.
Değişik üstünlükler sunan başka plak basım teknikleri de (enjeksiyon, mikrofüzyon vb.), olmasına rağmen bu tür durumlar hemen hemen sınai alanda benimsenmemiştir.
Kusursuz bir ses niteliği sunan ve uzun süre saklanabilen sert plaklardan başka (yarısaydam) maddeden basılmış, çoğu zaman minik ölçekli (15-17 santimetre) ve dakikada 33 1/3 ya da 45 devirlik bir hızla dönen, son aşama ince ve yumuşak plaklar da boy göstermeye başladı. Akustik nitelikleri plastiklikleriyle sınırlanan bu plaklar, çok süratli bir şekilde ve büyük miktarlarda, baskı tekniğine benzer yöntemlerle çoğaltılabilirler. Sesli “basınâ€, bu plakların temel kullanım alanını oluşturur.
*Teknoloji. Çağdaş plakların emsalsiz kayıtları bir manyetik bant üstüne yapılır. Manyetik kaydın yalnızca hakkaten kullanılabilir olan bölümlerinin bırakıldığı montaj işleminden sonrasında, ısıtılmış bir kazıma ucu vasıtasıyla, verniklenmiş bir plağın (asetat ya da neosir plak) oyulması işlemine başlanır Bu iğne, sarmal biçimli bir iz yapmaya yarayan radyal bir yer değişiklik yapma düzeneği ya da oyma köprüsüyle desteklenen bir oyucu kafa vasıtasıyla harekete geçirilir. Neosir üstünde bulunan ve özenle denetim edilen kayıtlar emsalsiz plağı oluşturur. Örneksiz plaktan yola çıkarak galvanoplasti kanalıyla, baskı matrislerinin yapımı gerçekleştirilir. Bu baskı matrislerinin merkezinde, plağın merkez deliğini açacak olan bir broş mevcuttur. Baskı matrisleri, bir süre sonra, buharla ısıtılması ya da suyla soğutulması olanaklı olan bir prese ikişer ikişer bağlanır. Sonrasında da, biçimlendirilecek olan madde, izlerin kafi kesinlikte işlenebilmesine olanak tanıyacak seviyede bir tazyik uygulayacak olan ısıtılmış matrislerin arasına konur. Belli başlı bir süre geçtikten sonrasında ise, matrisler soğutulur; biçimlendirilmiş olan madde katılaşır, pres açılır ve bundan sonra tamamlanmış olan plak dışarı alınır.
*Nörobiyol. Devimsel plak, kas zarındaki sayısız kıvrımlarla, sinir-altı aygıtını oluşturur; bu da sinaps yarığıyla aksondan ayrılır. Devimsel plağın işlevi plak potansiyeli vasıtasıyla kas kasılmasını sağlamaktır. Bundan dolayı devimsel plağın zarı iki tür mühim protein ihtiva eder:
1. katyonlara geçirgenliği denetleyen ve iyonofor ismi verilen proteinlerle beraber bulunan asetilkolin alıcıları;
2. asetilkolini fizyolojik tesirini gösterdikten sonrasında etkisizleştirmeye yarayan asetilkolin esteraz adlı bir enzim.
Plak potansiyeli, iskelet kasındaki kas-sinir bağlantısı düzeyinde ölçülür. Sinir lifi bir sinirsel uyarı yaydığında, bu bağlantı asetilkolin keseciklerini salıverir. Onlar kas hücresinin zarına tutunarak onun katyonlara karşı geçirgenliğini değiştirirler Böylelikle sodyumun girişi ve potasyumun çıkışı sonucu zarda kutupsuzlaşma meydana gelir
Bir âsetilkolin keseciğinin içinde ne olduğunun açığa çıkması bir plak mikropotansiyeli doğurur, bu ortalama olarak 20 OOO asetilkolin molekülünün tutulması anlamına gelir. Bir sürü asetilkolin keseciği aynı anda salıverildiğinde, mikropotansiyeller birbirine ilave edilerek plak potansiyelini oluşturur, bu da komşu kas hücresinin zarını uyararak kas lifinin kasılmasına neden olan bir kas etkinliği akımı yaratır.
Kaynak: Büyük Larousse
Kayseri'de taş plak nerelerde satılır?
Taş Plak Nedir?
Kırık Plak Benzer biçimde Nedir?
YORUMLAR