PUPA a. (fr. poupe; lat. puppis'ten). 1. Bir geminin kıç tarafı (karşıtı pruva). [Başlangıçta, eski ağaç gemi inşaatında pupa, k...
PUPA a. (fr. poupe; lat. puppis'ten).
1. Bir geminin kıç tarafı (karşıtı pruva). [Başlangıçta, eski ağaç gemi inşaatında pupa, kıç kasarayı, kıç kepçeyi ve aynalığı içeren bölümden oluşuyordu.]
2. Pupa çarmıkları, rüzgârı pupadan ile birlikte seyreden bir yelkenlide, direklere binecek çok fazla yükü karşılamak için doğrudan ve gabya babafingo çubuklarının cundalarından kıça doğru uzatılan halatlar. || Pupa etmek, bir gemiden söz ederken, başka bir geminin kıçına bindirmek. || Pupa gitmek, rüzgârı arkadan ile birlikte seyretmek. || Pupa işaret feneri, bir geminin kıçına asılan ve dar bir alanı aydınlatan, yeşil, ak ya da kırmızı ışıklı, durağan ya da oynak fener. || Pupa rüzgârı, geminin seyrettiği rotaya nazaran kıçtan esen rüzgâr. || Pupa yelken, yelkenleri pupadan gelen rüzgârla dolmuş bir teknenin yapmış olduğu seyri belirten deyim; hiçbir şeye bağımlı olmayarak, tüm bağlardan kurtulmuş olarak: Her mevzuya pupa yelken el atmıştı.
*Ask. denize. Pupa atışı, belirgin bir düzen halinde seyreden cenk gemilerinin, hedeften uzaklaşma rotasına geçtiklerinde, düşman atış menzilinden çıkana ve kendi atış menzillerinin sonuna kadar kıç toplarıyla yaptıkları atış.
* be.
1. Arkadan, arka kısımdan; rüzgârı arkadan ile birlikte: Rüzgâr pupa esiyor. Vapur pupa gidiyor.
2. Arg. Pupa gitmek, dosdoğru yola koyulmak.
PUPA (fr. poupe; lat. Puppis'ten), eski Vapur (Argo) takımyıldızının bölünmesiyle ortaya çıkan cenup takımyıldızı. Pupa'nın en parlak yıldızı olan f Puppis'in kadiri, 2,3'tür. Bu takımyıldızda pek çok açık yıldız kümesi bulunmaktadır.
PUPA a. (bebek anlamında lat. söze.).
1. ikikanatlıların, kimi zaman de başka böceklerin nemflerine verilen isim.
2. KUNDAK' ın eşanlamlısı.
1. Bir geminin kıç tarafı (karşıtı pruva). [Başlangıçta, eski ağaç gemi inşaatında pupa, kıç kasarayı, kıç kepçeyi ve aynalığı içeren bölümden oluşuyordu.]
2. Pupa çarmıkları, rüzgârı pupadan ile birlikte seyreden bir yelkenlide, direklere binecek çok fazla yükü karşılamak için doğrudan ve gabya babafingo çubuklarının cundalarından kıça doğru uzatılan halatlar. || Pupa etmek, bir gemiden söz ederken, başka bir geminin kıçına bindirmek. || Pupa gitmek, rüzgârı arkadan ile birlikte seyretmek. || Pupa işaret feneri, bir geminin kıçına asılan ve dar bir alanı aydınlatan, yeşil, ak ya da kırmızı ışıklı, durağan ya da oynak fener. || Pupa rüzgârı, geminin seyrettiği rotaya nazaran kıçtan esen rüzgâr. || Pupa yelken, yelkenleri pupadan gelen rüzgârla dolmuş bir teknenin yapmış olduğu seyri belirten deyim; hiçbir şeye bağımlı olmayarak, tüm bağlardan kurtulmuş olarak: Her mevzuya pupa yelken el atmıştı.
*Ask. denize. Pupa atışı, belirgin bir düzen halinde seyreden cenk gemilerinin, hedeften uzaklaşma rotasına geçtiklerinde, düşman atış menzilinden çıkana ve kendi atış menzillerinin sonuna kadar kıç toplarıyla yaptıkları atış.
* be.
1. Arkadan, arka kısımdan; rüzgârı arkadan ile birlikte: Rüzgâr pupa esiyor. Vapur pupa gidiyor.
2. Arg. Pupa gitmek, dosdoğru yola koyulmak.
PUPA (fr. poupe; lat. Puppis'ten), eski Vapur (Argo) takımyıldızının bölünmesiyle ortaya çıkan cenup takımyıldızı. Pupa'nın en parlak yıldızı olan f Puppis'in kadiri, 2,3'tür. Bu takımyıldızda pek çok açık yıldız kümesi bulunmaktadır.
PUPA a. (bebek anlamında lat. söze.).
1. ikikanatlıların, kimi zaman de başka böceklerin nemflerine verilen isim.
2. KUNDAK' ın eşanlamlısı.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR