rast 1 ödat, eskimiş Farsça rÂ¥st 1 . Doğru, muntazam. 2 . isim Rastlantı. 3 . isim Atılan şey hedefi vurma. rast 2 isim, müzik ...
rast 1
ödat, eskimiş Farsça rÂ¥st
1 . Doğru, muntazam.
2 . isim Rastlantı.
rast 2
isim, müzik Farsça rÂ¥st
RAST sıf. (fars. râsf).
1. Rast gelmek, söz- mevzusu bir kimseyse, onunla karşılaşmak; ona rastlamak, rastlantı etmek: Ona geçidin başlangıcında rast geldim; sözkonusu bir şeyse bir kimsenin payına düşmek, ona rastlamak: En iyi parça bana rast geldi: atılan bir şeyse hedefi bulmak: Attıklarından sadece ikisi hedefe rast geldi: bir işse, isteğe uygun olmak: Rast geldi, tam aradığımı buldum.
2. Rast gele - RASGELE. || Rast getirmek, isabet etmesini, hedefi bulmasını, rast gelmesini sağlamak: Silahı üç el ateşledi, fakat hiçbirini hedefe rast getiremedi: kollamak, seyredip uygun bir anını yakalamak: Keyifli bir zamanına rast getirip mevzuyu açtım: aranmakta olan bir şeyi, bir kimseyi umulmadık bir zamanda ya da yerde buluvermek uygun bir durum sağlamak, başarıya ulaşmış kılmak: Tanrı rast getirsin! || Rast gitmek, bir iş sözkonusuysa, hiçbir engelle karşılaşmaksızın istenilen şekilde gelişmek, uygun düşmek: işleri rast gitti, kısa sürede varlıklı oldu.
* rast gele ünl. Çalışmakta olanözellikle de ava, balığa çıkmış kimselere “işiniz yolunda gitsin" anlamında söylenen iyi istek sözü.
RAST sıf. (ar. râsf). Esk.
1. Doğru, düz: Reh-i rast (düz yol).
2. Sağ, sol karşıtı: Çep û rast (sol ve sağ).
3. Rast-bin, doğru gören. || Rast-gû, doğru konuşan, gerçeği söyleyen: "Şu halde müstakil ve rast-gû bir tikir ile söylenirse..." (İsmail Suphi). || Rast-kâr. işini doğru meydana getiren, güvenilir.
* a
1. Doğru söz.
2. Doğruluk, dürüst olma.
3. Güvenilen, itimat duyulan kimse.
4. Uygunluk.
RAST a. Müz. Türk müziğinde, orta sekizlideki sol (piyanoda re) sesinin adı. (Kaba sekizlideki sol, "kaba rast, tiz sekizlideki sol ise "gerdaniye†adını taşır.)
RAST a. Müz.
1. Türk müziğinde bir rahat makam. (Rast beşlisine, neva [re] perdesi üstündeki rast dörtlüsü ya da buselik dörtlüsü [acemli rast] eklendikten sonra oluşturulmuştur. Dizisi, batı müziğindeki sol majör gamına yakındır. Arel'den önceki kuramcılar, rast dizisini anadizi kabul etmişlerdi; Arel, onun yerine çargâh dizisini koydu. Makam, yegâh [re] üstündeki rast dörtlüsüyle pes tarafta sık sık genişletilebilir.)
2. Acemli rast, neva (re) perdesi üstünde rast dörtlüsü yerine buselik dörtlüsünün, dolayısıyla da evç (fa #) yerine, acem (fa t)) perdesinin kullanıldığı rast makamı. || Rast düzeni * MüSTEZAT DüZENİ.
1. Rast gelmek, söz- mevzusu bir kimseyse, onunla karşılaşmak; ona rastlamak, rastlantı etmek: Ona geçidin başlangıcında rast geldim; sözkonusu bir şeyse bir kimsenin payına düşmek, ona rastlamak: En iyi parça bana rast geldi: atılan bir şeyse hedefi bulmak: Attıklarından sadece ikisi hedefe rast geldi: bir işse, isteğe uygun olmak: Rast geldi, tam aradığımı buldum.
2. Rast gele - RASGELE. || Rast getirmek, isabet etmesini, hedefi bulmasını, rast gelmesini sağlamak: Silahı üç el ateşledi, fakat hiçbirini hedefe rast getiremedi: kollamak, seyredip uygun bir anını yakalamak: Keyifli bir zamanına rast getirip mevzuyu açtım: aranmakta olan bir şeyi, bir kimseyi umulmadık bir zamanda ya da yerde buluvermek uygun bir durum sağlamak, başarıya ulaşmış kılmak: Tanrı rast getirsin! || Rast gitmek, bir iş sözkonusuysa, hiçbir engelle karşılaşmaksızın istenilen şekilde gelişmek, uygun düşmek: işleri rast gitti, kısa sürede varlıklı oldu.
* rast gele ünl. Çalışmakta olanözellikle de ava, balığa çıkmış kimselere “işiniz yolunda gitsin" anlamında söylenen iyi istek sözü.
RAST sıf. (ar. râsf). Esk.
1. Doğru, düz: Reh-i rast (düz yol).
2. Sağ, sol karşıtı: Çep û rast (sol ve sağ).
3. Rast-bin, doğru gören. || Rast-gû, doğru konuşan, gerçeği söyleyen: "Şu halde müstakil ve rast-gû bir tikir ile söylenirse..." (İsmail Suphi). || Rast-kâr. işini doğru meydana getiren, güvenilir.
* a
1. Doğru söz.
2. Doğruluk, dürüst olma.
3. Güvenilen, itimat duyulan kimse.
4. Uygunluk.
RAST a. Müz. Türk müziğinde, orta sekizlideki sol (piyanoda re) sesinin adı. (Kaba sekizlideki sol, "kaba rast, tiz sekizlideki sol ise "gerdaniye†adını taşır.)
RAST a. Müz.
1. Türk müziğinde bir rahat makam. (Rast beşlisine, neva [re] perdesi üstündeki rast dörtlüsü ya da buselik dörtlüsü [acemli rast] eklendikten sonra oluşturulmuştur. Dizisi, batı müziğindeki sol majör gamına yakındır. Arel'den önceki kuramcılar, rast dizisini anadizi kabul etmişlerdi; Arel, onun yerine çargâh dizisini koydu. Makam, yegâh [re] üstündeki rast dörtlüsüyle pes tarafta sık sık genişletilebilir.)
2. Acemli rast, neva (re) perdesi üstünde rast dörtlüsü yerine buselik dörtlüsünün, dolayısıyla da evç (fa #) yerine, acem (fa t)) perdesinin kullanıldığı rast makamı. || Rast düzeni * MüSTEZAT DüZENİ.
YORUMLAR