Redif Redif , Şiirlerde mısra sonlarında, görevleri aynı olan eklerin, ya da anlamları aynı olan sözcüklerin tekrarlanmasına denir. ...
Redif
Redif, Şiirlerde mısra sonlarında, görevleri aynı olan eklerin, ya da anlamları aynı olan sözcüklerin tekrarlanmasına denir. Redifler daima mısranın en sonunda bulunur, şu demek oluyor ki kafiyeden sonrasında gelir. Redifin olduğu her yerde kesinlikle kafiye de vardır. kafiyeler değişik anlamlarda kullanılır fakat redifleranlam bakımından aynıdır
Eş görevli eklerin tekrarlanmasıyla oluşan rediflerdir. Türkçe'deki yapım ve çekim eklerini kavramadan, ek halindeki redifleri kavramak mümkün olamayacaktır. Ek halindeki rediflerin bir çok, sözcüğe bağlanan ekler olduğundan bu konudaki genel kural: "sözcüğün köklerinde kafiye, eklerinde ise redif vardır." şeklindedir. Bu kaide bilinerek mısraya bakılırsa ek halindeki rediflerin yüzde doksanı mısrada tahmin edilebilir. Sadece bu kural daima geçerli olmadığından gene de "ekler" mevzusunda bilgi sahibi olunması mevzunun kavranması açısından gereklidir.
Susuz değirmenlerin ne ilSerindir dağları soğuktur suyuYâr mektup göndermiş yadigâr deyiGözünün yaşını sil deyi yazmış Yukarıdaki dörtlükte, sözcüklerin kökleri:
"köy", "su", "de"dir. Görüldüğü şeklinde sözcüklerin köklerindeki sesler aynı değildir. "y" sesi birinci mısrada sözcüğün köküne dahil olurken, ikinci ve üçüncü mısralarda destek ses (kaynaştırma ünsüzü)'tir. Doğrusu "y" seslerinin görevi farklıdır. Bu durum da kafiye tanımına uygun olduğundan kafiye olarak kabul edilecektir.
Sözcük Halindeki Redifler
Aynı anlamdaki sözcüklerin tekrarlanmasıyla meydana gelen rediflerdir. Bu tür redifleri mısralarda görebilmek oldukça kolaydır:
Doğru söylerim halk razı değilEğri söylerim Hak razı değil. Yukarıdaki beyitte "razı değil" sözcükleri redif, ondan önceki "k" sesleri ise yarım kafiyedir.
Bir başka örnek:
Zannetme ki şu şekilde bu şekilde bir sözGel sen dahi söyle bu şekilde bir söz Yukarıdaki beyitte "bu şekilde bir söz" sözcükleri redif, ondan önceki "öyleki" sesleri ise varlıklı kafiyedir. Bir başka örnek:
Kimsesiz asla kimse yok, var her insanın bir kimsesiKimsesiz kaldım meded, ey kimsesizler kimsesi Yukarıdaki beyitte "kimsesi" sözcükleri redif, ondan önceki "r" sesleri ise yarım kafiyedir. Son olarak şuna da dikkati çekmek gerekiyor:
Redif, Şiirlerde mısra sonlarında, görevleri aynı olan eklerin, ya da anlamları aynı olan sözcüklerin tekrarlanmasına denir. Redifler daima mısranın en sonunda bulunur, şu demek oluyor ki kafiyeden sonrasında gelir. Redifin olduğu her yerde kesinlikle kafiye de vardır. kafiyeler değişik anlamlarda kullanılır fakat redifleranlam bakımından aynıdır
Eş görevli eklerin tekrarlanmasıyla oluşan rediflerdir. Türkçe'deki yapım ve çekim eklerini kavramadan, ek halindeki redifleri kavramak mümkün olamayacaktır. Ek halindeki rediflerin bir çok, sözcüğe bağlanan ekler olduğundan bu konudaki genel kural: "sözcüğün köklerinde kafiye, eklerinde ise redif vardır." şeklindedir. Bu kaide bilinerek mısraya bakılırsa ek halindeki rediflerin yüzde doksanı mısrada tahmin edilebilir. Sadece bu kural daima geçerli olmadığından gene de "ekler" mevzusunda bilgi sahibi olunması mevzunun kavranması açısından gereklidir.
Susuz değirmenlerin ne ilSerindir dağları soğuktur suyuYâr mektup göndermiş yadigâr deyiGözünün yaşını sil deyi yazmış Yukarıdaki dörtlükte, sözcüklerin kökleri:
"köy", "su", "de"dir. Görüldüğü şeklinde sözcüklerin köklerindeki sesler aynı değildir. "y" sesi birinci mısrada sözcüğün köküne dahil olurken, ikinci ve üçüncü mısralarda destek ses (kaynaştırma ünsüzü)'tir. Doğrusu "y" seslerinin görevi farklıdır. Bu durum da kafiye tanımına uygun olduğundan kafiye olarak kabul edilecektir.
Sözcük Halindeki Redifler
Aynı anlamdaki sözcüklerin tekrarlanmasıyla meydana gelen rediflerdir. Bu tür redifleri mısralarda görebilmek oldukça kolaydır:
Doğru söylerim halk razı değilEğri söylerim Hak razı değil. Yukarıdaki beyitte "razı değil" sözcükleri redif, ondan önceki "k" sesleri ise yarım kafiyedir.
Bir başka örnek:
Zannetme ki şu şekilde bu şekilde bir sözGel sen dahi söyle bu şekilde bir söz Yukarıdaki beyitte "bu şekilde bir söz" sözcükleri redif, ondan önceki "öyleki" sesleri ise varlıklı kafiyedir. Bir başka örnek:
Kimsesiz asla kimse yok, var her insanın bir kimsesiKimsesiz kaldım meded, ey kimsesizler kimsesi Yukarıdaki beyitte "kimsesi" sözcükleri redif, ondan önceki "r" sesleri ise yarım kafiyedir. Son olarak şuna da dikkati çekmek gerekiyor:
- Sözcük halinde bulunan redfilerden derhal ilkin, ek halinde redif de bulunabilir. Böylece, ek halindeki redifle sözcük halindeki redif arka arkaya gelebilir:
Lügat Nedir? Lügat Hakkında
Redif ve uyak nedir?
Redif Nedir?
REDİF NEDİR?
Redif
Redifin tanımını yapmadan ilkin şunları bilmek gerekir:
* Redifler daima mısranın en sonunda bulunur, şu demek oluyor ki kafiyeden sonrasında gelir.
* Redifin olduğu her yerde kesinlikle kafiye de vardır. Bu sebeple redifin
bulunduğunu gördüğünüz her yerde kafiyeyi de bulmaya çalışınız.
Redif: Mısra sonlarında, görevleri aynı olan eklerin, ya da anlamları aynı
olan kelimelerin tekrarlanmasına redif denir. Tanımdan da anlaşılacağı
suretiyle iki tür redif vardır:
a) Ek Halindeki Redifler
b) Kelime Halindeki Redifler
a) Ek Halindeki Redifler: Eş görevli eklerin tekrarlanmasıyla oluşan
rediflerdir. Türkçe'deki yapım ve çekim eklerini kavramadan, ek
halindeki redifleri kavramanız mümkün olamayacaktır. Eğer bu
mevzularda bir eksiğiniz var ise, ilkin bu tarz şeyleri tamamlamanız ve ondan
sonrasında ek halindeki redifleri kavramak için çaba sarf etmeniz gerekir.
Fakat, ek halindeki rediflerin bir çok, kelimeye bağlanan
ekler olduğundan bu konudaki genel kural: "Kelimenin köklerinde
kafiye, eklerinde ise redif vardır." şeklindedir. Bu kaide bilinerek
mısraya bakılırsa ek halindeki rediflerin yüzde doksanı mısrada
tahmin edilebilir. Sadece bu kural daima geçerli olmadığından
gene de "ekler" mevzusunda bilgi sahibi olunması mevzunun kavranması
açısından gereklidir.
Susuz değirmenlerin ne ile döner çarkı
Kerem etmeyen beyin fakirden nedir farkı
Yukarıdaki beyitte, "ı" sesleri, ismin -i hali olduğundan şu demek oluyor ki, her ikisinin de
görevi aynı olduğundan rediftir. Kelimenin köklerinde ise "ark" sesleri
benzeştiğinden bunlar da varlıklı kafiyeyi oluşturur.
Bu beyite ergonomik yoldan yaklaşırsak: Beyitin birinci mısrasında,
kafiyeye söz mevzusu olan kelimenin kökü "çark", ikinci mısrada ise kelimenin
kökü "fark"tır. Dolayısıyla, "ı" seslerinin ek olduğundan redif bulunduğunu ergonomik
yönden söyleyebiliriz.
Kelimenin köklerinde kafiye bulunduğundan "ark" seslerinde de
varlıklı kafiye vardır.
Fakat, bu ergonomik yol daima işlemeyebilir:
Kokuyor burnuma Sivr'alan köyü
Serindir dağları soğuktur suyu
Yâr mektup göndermiş yadigâr deyi
Gözünün yaşını sil deyi yazmış
Yukarıdaki dörtlükte, kelimelerin kökleri:
"köy", "su", "de" dir. Görüldüğü şeklinde kelimelerin köklerindeki sesler aynı
değildir. Acaba burada "y" sesi kafiye olarak mı yoksa redif olarak mı
alınacaktır?
Oysa, çözüm çok basittir."y" sesi birinci mısrada kelimenin köküne
dahil olurken, ikinci ve üçüncü mısralarda destek ses (kaynaştırma ünsüzü)'tir.
Doğrusu "y" seslerinin görevi farklıdır. Bu durum da kafiye tanımına uygun olduğundan
kafiye olarak kabul edilecektir.
Aynı durum İstiklal Marşı'nın üçüncü kıtasında görülmektedir:
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi deli bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Yukarıdaki dörtlükte ise, kelimelerin kökleri:
"yaş", "şaş", "aş" ve "taş" kelimeleridir. Burada da kelime köklerinden sonrasında
gelen "a" sesleri kafiye olarak mı yoksa, redif olarak mı alınmalı sorusu akla
takılmaktadır. O halde, bu köklere eklenen "a" sesinin görevinin ne işe yaradığını
incelemek gerekir:
İlk mısrada: yaş - a - r - ı - m
kök yapım eki geniş süre destek ses I. tekil
kişi eki
İkinci mısrada: şaş - a - r - ı - m
kök destek ses geniş süre destek ses I. tekil
kişi eki
üçüncü mısrada: aş - a - r - ı - m
kök destek ses geniş süre destek ses I. tekil
kişi eki
Dördüncü mısrada: taş - a - r - ı - m
kök destek ses geniş süre destek ses I. tekil
kişi eki
Yukarıda da görüldüğü şeklinde ilk mısradaki "a" sesi ile öteki "a" seslerinin görevleri
farklıdır. Bu özellik sebebiyle, "a" seslerinin kafiye olarak alınması gerekir.
b) Kelime Halindeki Redifler: Aynı anlamdaki kelimelerin tekrarlanmasıyla
meydana gelen rediflerdir. Bu tür redifleri mısralarda görebilmek oldukça
kolaydır:
Doğru söylerim halk razı değil
Eğri söylerim Hak razı değil.
Yukarıdaki beyitte "razı değil" kelimeleri redif, ondan önceki "k" sesleri ise
yarım kafiyedir.
Bir başka örnek:
Zannetme ki şu şekilde bu şekilde bir söz
Gel sen dahi söyle bu şekilde bir söz
Yukarıdaki beyitte "bu şekilde bir söz" kelimeleri redif, ondan önceki "öyleki" sesleri ise
varlıklı kafiyedir..
Bir başka örnek:
Kimsesiz asla kimse yok, var her insanın bir kimsesi
Kimsesiz kaldım meded, ey kimsesizler kimsesi
Yukarıdaki beyitte "kimsesi" kelimeleri redif, ondan önceki "r" sesleri ise
varlıklı kafiyedir..
Son olarak şuna da dikkati çekmek gerekiyor:
Kelime halinde bulunan redfilerden derhal ilkin, ek halinde redif de
bulunabilir. Böylece, ek halindeki redifle kelime halindeki redif arka arkaya
gelebilir:
Elimi beş yerinden, dağladı beş parmağın,
Bağrımda yanmadık bir yer bırakmadan git
Bir yarın göçtüğünü, çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan, ardına bakmadan git!
İkinci ve dördüncü mısralarda hem ek halinde redif, hem de kelime halinde
redif bulunmaktadır. Yukarıdaki mısralarda "madan" ekleri "zarf-fiil"dir.
Redif - Redif Nedir - Redif Hakkında
İsim
redif
Arapça; red³f
Tarih;
1. Son dönem Osmanlı ordusunda, askerlik görevini bitirdikten sonrasında yedeğe ayrılan er:
"Bir büyük karargâhta kumandan ve zabitlere hizmetçi dağıtıldığı süre, zabit namzetlerinin payına eğer salak bir Şam redifi düşerse gene iyidir." -F. R. Atay.
2. Edebiyat;
Şiirde uyaktan sonrasında tekrarlanan, aynı harflerden oluşan kelime ya da ek, yedek.
redif
Tarih Terimleri
Son dönem Osmanlı ordusunda altı senelik nizamiye hizmetini tamamladıktan sonrasında, daha 14 yıl süre ile yedek asker durumunda olanlara verilen ad.
TDK
İsim
redif
Arapça; red³f
Tarih;
1. Son dönem Osmanlı ordusunda, askerlik görevini bitirdikten sonrasında yedeğe ayrılan er:
"Bir büyük karargâhta kumandan ve zabitlere hizmetçi dağıtıldığı süre, zabit namzetlerinin payına eğer salak bir Şam redifi düşerse gene iyidir." -F. R. Atay.
2. Edebiyat;
Şiirde uyaktan sonrasında tekrarlanan, aynı harflerden oluşan kelime ya da ek, yedek.
redif
Tarih Terimleri
Son dönem Osmanlı ordusunda altı senelik nizamiye hizmetini tamamladıktan sonrasında, daha 14 yıl süre ile yedek asker durumunda olanlara verilen ad.
TDK
Cevaben: Kafiye Nedir ?
Uyak (Kafiye), mısra sonlarındaki yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları ve görevleri değişik kelimelerin, eklerin benzerliğine denir.
1- Yarım Kafiye:
- Tek ses benzeşmesine dayanan kafiyeye yarım kafiye denir.
- Çoğu zaman Halk Edebiyatında kullanılır.
Benim çektiğimi kim çeker
Gözlerinden kanlı yaş döker
Bulanık bulanık akar
Dağların seliyim şimdi
(â€-er“: Redif | “-k“: Yarım Kafiye)
2- Tam Kafiye:
- İki ses benzeşmesine dayanan kafiyeye tam kafiye denilir.
Orhan zamanından kalma bir duvar
Onunla bir yaşta yaşlanmış çınar
(â€-ar“: Tam Kafiye)
Zaman içinde iyi mi değişiyor insan
Hangi resmime baksam ben değilim
Nerde o günler, o şevk, o coşku
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum, yalan
(â€-an“: Tam Kafiye | “-ben değilim“: Redif | “-am“: Tam Kafiye)
Not: Dilimize yabancı dillerden geçmiş “â, î, û†şeklinde uzun sesler iki ses değerine sahiptirler. Dizeler içinde bir tek bu seslerden oluşan bir benzeşme var ise bu tam kafiyedir. Türkçenin Zamanı, Orhun Abideleri, Ifade Bozuklukları, Cümlenin Öğeleri, Yazım ve Noktalama, Türkoloji Yazıları, Edebiyat Nedir?, Alfabelerimiz, Atasözleri, Bulmacalar, Yazınsal Sanatlar, Imtihan Soruları, Kpss, Oks, Öss, Bu tarz şeyleri Biliyor musunuz?, Özlü Sözler, Güzel Sözler, Türkçe, Edebiyat, Masallar, Destanlar, Astroloji, Roman Özetleri
3- Varlıklı Kafiye:
- İkiden fazla sesin benzeşmesiyle oluşan kafiyeye denir.
- Daha çok Divan şiirinde kullanılır.Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok yıl
Biz sende olamazsak bile sen bizdesin gene(â€-ene“: Varlıklı Kafiye)Bin bahçeli beldemizi yâd ellere bıraktık
Gölgesinde barınacak tek ağacım yok artık(â€-tık“: Varlıklı Kafiye)
4- Tunç Kafiye
- Kafiyedeki kelimelerden birinin, ötekini içinde aynen bulunması şu demek oluyor ki yeniden edilmesiyle oluşan kafiyeler tunç kafiye denir.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım
(â€-aşarım“: Tunç Kafiye)
Bursa'da bir eski cami avlusu
Mermer şadırvanda şakırdayan su
(â€-su“: Tunç Kafiye)
Bir eşek var idi zâif u nizâr
Yük elinden katı şikeste vü zâr
(â€-zâr“: Tunç Kafiye)
5- Cinaslı Kafiye
- Yazılışları ve okunuşları aynı anlamı değişik olan kelimelerle meydana getirilen kafiyeye cinaslı kafiye denir.
- Cinaslı kelimeler daha çok manilerde kafiye olarak kullanılır.
Niçin kondun a bülbül
Kapımdaki asmaya
Ben yârimden vazgeçmem
Götürseler asmaya
(â€-asmaya“: Cinaslı Kafiye)
Kararmış kara gözler
Dermanım kara gözler
Gemim deryada kaldı
Yelkenim kara gözler
(â€-kara gözler“: Cinaslı Kafiye
Dönülmez akşamın ufkundayız, zaman çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm, iyi mi geçersen geç
(â€-geç“: Cinaslı Kafiye)
Redif:
- Şiirde kafiyeden sonrasında gelen yapı ve anlam bakımından benzerlik taşıyan eklere, kelimelere ya da kelime gruplarına redif denir.
- Halk şiirimizde redife kafiyeden daha çok ehemmiyet verilmiştir.
- Redif kelimesinin lügat anlamı “arkadan gelenâ€dir.
Aşk bir şem-i ilahîdir benim pervânesi -si: Redif
Şevk bir zincirdir gönlüm ânın divânesi -vâne: Varlıklı kafiye
Efendimsin cihânda itibârım var ise sendendir - ım var ise sendendir: Redif
Meyân-ı âşıkânda iştihârım var ise sendendir -âr(aar olduğundan): Varlıklı Kafiye Şeyh Galib
Bizim elde bahar olur, yaz olur - olur : Redif
Göller dolu ördek olur, kaz olur - azca: Tam Kafiye
Sevgi içinde yüz bin naz olur
Suçumu bağışla, ben sana kurban
REDİF a. (ar. redif). Esk. Osmanlı devletinde ihtiyat askerine verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)
*Ed. Uyaktan sonrasında yinelenen hece ya da sözcükler. (Halk edebiyatında "döner ayak†denir. Örn. "O gül endam bir al şala bürünsün yürüsün / Ucu gönlüm şeklinde ardınca sürünsün yürüsün" [Enderunlu Vasıf], Bu beyitte uyağı "bûr" ve "sür" oluşturmaktadır. Uyağı izleyen ve iki dizede ortak olan "ünsün yürüsün" ek ve sözcükleri rediftir.)
*ANSİKL. Ask. tar. 1843'te osmanlı ordusunun muvazzaf birlikleri beş orduya ayrılmış olduğu süre orduların yedek kuvvet gereksinmeleri olan ihtiyat birlikleri için aranmaya başlanmıştı. Bu yüzden derhal gereksinim duyulduğu süre yeni terhis edilmiş askerlerden yararlanılması için “Redif teşkilatı" kuruldu, Serasker Rıza Paşa zamanında (1843), beş yıl olarak kabul edilmiş bulunan muvazzaflık süresini bitiren deneyimli askerlerin oturdukları il ve ilçelerde "redif" olarak bulunmaları karar altına alındı. Bu yeni düzenlemede, her ordu bölgesinde muvazzaflık süresini bitirerek redif teşkilatına katılan redif eratının, yılda bir kez bağlı oldukları tabur merkezlerinde birer ay eğitim yapmaları uygun görülmüş ve bu süre içinde muvazzaf erat şeklinde "maaş ve tayinata müstehak" olacakları kanunlaştırılmıştı.
Redif kuvvetlerinin yurt içindeki "konuşları" şöyleydi:
1. Hassa ordusu redif alayları, merkezleri sıra ile İzmit, Bursa, İzmir, Aydın, Afyonkarahisar ve İsparta'da bulunan altı piyade alayı ve Bursa, Aydın ve İsparta'da üç süvari alayı ve gene İsparta'da bir topçu alayı;
2. İstanbul (Öersaadet) ordusu redif alayları, merkezleri Edirne, Bolu, Ankara, Çorum, Konya ve Kayseri'de altı piyade alayı, Bolu, Ankara ve Kayseri'de üç süvari alayı ile Çorum ve Edirne'de birer topçu alayı;
3. Rumeli redif alaylar; merkezleri Manastır, Selanik, Yanya, üsküp, Sofya ve Şumnu'da altı piyade alayı;
4. Anadolu ordusu redif alayları, merkezlen Sivas, Tokat, Harput (Elazığ), Erzurum, Diyarbakır va Kars'ta altı piyade alayından kurulmuştu. Her dört ordudaki redif piyade alayları dörder taburiuydular.
Hüseyin Avni Paşa seraskerliğe atandığı süre çıkarılan yeni bir kanuna bakılırsa muvazzaflık hizmet süresi, dört yıla indirildi ve bir yıl muvazzaf ihtiyatlıktan sonrasında altı yıl sürecek bir rediftik hizmet süreci esas olarak kabul edildi (1869). Rediftik süresi 1887'de sekiz yıla çıkanldı.
Redif teşkilatına komuta edecek subaylar, muvazzaf ordu subaylarıyla aynı niteliklere haiz bulunuyorlardı. Sadece bunlar, rediflerin bulundukları yerleşim bölgelerinde banş süresinde askerlik şubelerinde görevlendirilmişlerdi. Redif teşkilatı 1912'de kaldırıldı.
*Ed. Uyaktan sonrasında yinelenen hece ya da sözcükler. (Halk edebiyatında "döner ayak†denir. Örn. "O gül endam bir al şala bürünsün yürüsün / Ucu gönlüm şeklinde ardınca sürünsün yürüsün" [Enderunlu Vasıf], Bu beyitte uyağı "bûr" ve "sür" oluşturmaktadır. Uyağı izleyen ve iki dizede ortak olan "ünsün yürüsün" ek ve sözcükleri rediftir.)
*ANSİKL. Ask. tar. 1843'te osmanlı ordusunun muvazzaf birlikleri beş orduya ayrılmış olduğu süre orduların yedek kuvvet gereksinmeleri olan ihtiyat birlikleri için aranmaya başlanmıştı. Bu yüzden derhal gereksinim duyulduğu süre yeni terhis edilmiş askerlerden yararlanılması için “Redif teşkilatı" kuruldu, Serasker Rıza Paşa zamanında (1843), beş yıl olarak kabul edilmiş bulunan muvazzaflık süresini bitiren deneyimli askerlerin oturdukları il ve ilçelerde "redif" olarak bulunmaları karar altına alındı. Bu yeni düzenlemede, her ordu bölgesinde muvazzaflık süresini bitirerek redif teşkilatına katılan redif eratının, yılda bir kez bağlı oldukları tabur merkezlerinde birer ay eğitim yapmaları uygun görülmüş ve bu süre içinde muvazzaf erat şeklinde "maaş ve tayinata müstehak" olacakları kanunlaştırılmıştı.
Redif kuvvetlerinin yurt içindeki "konuşları" şöyleydi:
1. Hassa ordusu redif alayları, merkezleri sıra ile İzmit, Bursa, İzmir, Aydın, Afyonkarahisar ve İsparta'da bulunan altı piyade alayı ve Bursa, Aydın ve İsparta'da üç süvari alayı ve gene İsparta'da bir topçu alayı;
2. İstanbul (Öersaadet) ordusu redif alayları, merkezleri Edirne, Bolu, Ankara, Çorum, Konya ve Kayseri'de altı piyade alayı, Bolu, Ankara ve Kayseri'de üç süvari alayı ile Çorum ve Edirne'de birer topçu alayı;
3. Rumeli redif alaylar; merkezleri Manastır, Selanik, Yanya, üsküp, Sofya ve Şumnu'da altı piyade alayı;
4. Anadolu ordusu redif alayları, merkezlen Sivas, Tokat, Harput (Elazığ), Erzurum, Diyarbakır va Kars'ta altı piyade alayından kurulmuştu. Her dört ordudaki redif piyade alayları dörder taburiuydular.
Hüseyin Avni Paşa seraskerliğe atandığı süre çıkarılan yeni bir kanuna bakılırsa muvazzaflık hizmet süresi, dört yıla indirildi ve bir yıl muvazzaf ihtiyatlıktan sonrasında altı yıl sürecek bir rediftik hizmet süreci esas olarak kabul edildi (1869). Rediftik süresi 1887'de sekiz yıla çıkanldı.
Redif teşkilatına komuta edecek subaylar, muvazzaf ordu subaylarıyla aynı niteliklere haiz bulunuyorlardı. Sadece bunlar, rediflerin bulundukları yerleşim bölgelerinde banş süresinde askerlik şubelerinde görevlendirilmişlerdi. Redif teşkilatı 1912'de kaldırıldı.
Kaynak: Büyük Larousse
Lügat Nedir? Lügat Hakkında
Redif ve uyak nedir?
Redif Nedir?
YORUMLAR