rezil ödat Arapça re£³l Alçak, aşağılık: "Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun!"- N. Hikm...
rezil
ödat Arapça re£³l
"Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun!"- N. Hikmet.
Rapcoast - Duman Rezil (Diss)
REZİL sıf. ve a. (ar. rezil).
1. Utanılacak, ayıplanacak işler icra eden kimse için kullanılır; aşağılık, alçak: Rezil bir karı. O rezilin yaptıklarını bir bilsen.
2. Birini, bir şeyi rezil etmek, bilerek ya da bilmeyerek o kimseyi utanılacak bir duruma düşürmek; bir şeyi bozmak, kirletmek vb.: Her insanın içinde beni rezil etti. || Rezil olmak, utanılacak, güç bir duruma düşmek; bozulmak, kirlenmek vb. || Rezil rüsva olmak, rezil kepaze olmak, herkesçe ayıplanıp kınanacak, hor görülecek fena bir duruma düşmek.
* sıf. Bayağı, adi, çok fena olan şey için kullanılır: Rezil bir oyun. Rezil bir durum. Bu rezil işlere burnunu sokma.
1. Utanılacak, ayıplanacak işler icra eden kimse için kullanılır; aşağılık, alçak: Rezil bir karı. O rezilin yaptıklarını bir bilsen.
2. Birini, bir şeyi rezil etmek, bilerek ya da bilmeyerek o kimseyi utanılacak bir duruma düşürmek; bir şeyi bozmak, kirletmek vb.: Her insanın içinde beni rezil etti. || Rezil olmak, utanılacak, güç bir duruma düşmek; bozulmak, kirlenmek vb. || Rezil rüsva olmak, rezil kepaze olmak, herkesçe ayıplanıp kınanacak, hor görülecek fena bir duruma düşmek.
* sıf. Bayağı, adi, çok fena olan şey için kullanılır: Rezil bir oyun. Rezil bir durum. Bu rezil işlere burnunu sokma.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR