1. Konu Roman, hayatı veya hayatın ana olaylarını hikaye eden edebi tür olduğundan romanlarda konu bir olaylar bileşkesidir. Ancak bu olayla...
1. Konu
Roman, hayatı veya hayatın ana olaylarını hikaye eden edebi tür olduğundan romanlarda konu bir olaylar bileşkesidir. Ancak bu olaylar dizi halinde değil iç içe bulunurlar. Anlatılmak istenen husus da bu olaylar içine dağılmış haldedir. Roman konularının en önemli özelliği olmuş veya olabilir nitelikte olmasıdır. Bu bakımdan olağan dışı, masalımsı vakalar romanda hoş karşılanmaz.
Romanlar, işledikleri konulara göre bazı çeşitlere ayrılırlar:
ROMAN ÇEŞžİTLERİ
a.Tarihi Roman : Tarihteki olay ya da kişileri konu alan romanlardır. Yazar tarihi gerçekÂleri kendi hayal gücüyle birleştirerek anlatır.
b. Macera Romanı: Günlük hayatta her zaman rastlanmayan, şaşırtıcı, sürükleyici, esraÂrengiz olayları anlatan romanlardır "Serüven Romanları" da denir. Bir araştırma ve izlemeyi anlatan "Polisiye Roman ", alışılmışın dışında uzak yerleri ve yaşamları anlatan" Egzotik Romanlar" da bu gruba girer.
c. Sosyal Roman : insan yaşamını sınırsız kültür birikimi içinde yer alan ve insanı derinden etkileyen toplumsal, siyasi olaylar, inançlar, gelenek ve görenekleri bazen eleştirisel, bazen de bilimsel açıdan ele alıp anlatan romanlardır
Bir fikri savunup bilimsel verilerle olaya yaklaşan "Tezli Roman; toplumdaki inanç ve geleÂnekleri anlatan Töre Romanı bir olayı eleştirisel yaklaşımla anlatan "Yergi Romanı", belli bir yerin özelliklerini anlatan "Mahalli Roman sosyal romanın çeşitleridir.
ç. Psikolojik Roman: (Tahlil Romanı ): Dış alemdeki olaylardan çok, kahramanların iç dünyasını, ruh hallerini ele alarak kişilerin toplumla ilişkilerini, bunların birbirinden nasıl etkiÂlendiklerini anlatan romanlardır.
d. Otobiyografik Roman: Yazarın kendi yaşamın anlattığı romanlardır.
NEHİR ROMAN : Bir kişinin, bir toplumun hayatındaki gelişmeleri ya da tarihi bir olayı birden fazla cilt halinde anlatan romanlardır.
2. Plan
Romanlarda konular, bir temel vakanın etrafında gelişen olaylarla anlatılır. Olay örgüsü, romanın temel unsurlarından biridir. Olayların ve karakterlerin zaman içindeki gelişmesi, romanın yapısının ana eksenini oluşturur. İşte plan, bu olay örgüsünün belli bir düzen içinde geliştirilip işlenmesidir. Bu plan genellikle üç bölümden oluşur.
Giriş (serim): Romanda kişilerin ve çevrenin okuyucuya tanıtıldığı, olayların başladığı ilk bölümÂdür.
Gelişme (düğüm): Olayların gittikçe yoğunlaştığı, belli çatışmaların gerçekleştiği, kahramanların belli engellerle karşılaştığı bölümdür. Bu bölümde okuyucunun ilgisi, dikkati ve heyecanı doruk noktaÂsına ulaşır. Bir an önce çatışmaların sona ermesini ve engellerin aşılmasını bekler.
Sonuç (çözüm): Çatışmaların ve engellerin ortadan kalktığı, düğümün çözüklüğü, olayların sona erdiği bölümdür.
Bazı romanlarda başlangıç, gelişme ve sonuç biçimindeki ana yapının çok belirgin olmasına karÂşılık, bir kısım romanlarda ise bu plan değiştirilerek uygulanmaktadır. Olayların akışındaki düzenin bozulması şüphesiz planı da değiştirmektedir.
3. Olay
Romanın ana unsurlarından biri de olay örgüsüdür. Bu olaylar yazarın tanıdığı veya gözlediği yaÂşanılan hayattan alınabileceği gibi, hayalinde canlandırıp tasarladığı olabilir hissini veren vakalar diziÂsinden de meydana gelebilir. Romanda olaylar dağınık vaziyette bulunmazlar. Birbirlerini destekleyen, sebep-sonuç ilişkisi içinde gelişme gösteren bir tertip oluştururlar. Ancak klasik romanlarda olduğu gibi olaylar, her zaman kronolojik sıra içinde ileriye doğru gelişme kaydetmezler. Bazen yazarlar, kahraÂmanlarının kimliğine açıklık getirmek veya halihazırda cereyan etmekte olan bir olayı izah etmek için geriye dönüş tekniğini kullanarak, olayların oluşundaki tabii sırayı bozabilirler.
4. Zaman
Zaman da her romanın yapısının en temel unsurudur. Çünkü romanda olay/olaylar mutlaka bir zaman dilimi içerisinde cereyan ederler. Bütün romanlar insanı tek başına değil, başka insanlarla ilişÂkisi bulunan, geçmişi ve geleceği olan bir varlık olarak ele alırlar. Buna göre romanlarda zaman, geçÂmiş, içinde bulunulan an ve gelecek olmak üzere üç boyutuyla ele alınır. Yazar, bu üç boyutlu zamanı, bazen içinde bulunulan andan geleceğe doğru akıtır, bazen de hatırlamalarla geriye doğru taşır. ÇünÂkü insan yalnızca geçmişin, yalnızca yaşanılan anın, ve yalnızca geleceğin değil, her üçünün bir terkiÂbidir. Çağdaş romanlar insanı bu bakış açısıyla ele almışlar ve in sanın karmaşık dünyasını ayrı ayrı kesitte değil, aynı kesitte vermek yoluna gitmişlerdir.
5. Mekan
Romanın önemli bir unsuru da mekandır. Mekan, romanda olayların geçtiği yerdir. Hayattaki inÂsanlar gibi roman kişileri de bir coğrafi bölgede, bir şehirde, bir köyde, mahallede vb. yerlerde yaşarlar. Olaylar böyle geniş mekanlarda cereyan edebileceği gibi, okul, hastane, ev, apartman dairesi gibi dar mekanlarda da geçebilir. Olayların geçtiği bu mekanlar okuyucuya tasvirle tanı Çevre ile baştan geçen olaylar ve kahramanların mizaçları arasında türlü bağlantılar bulunur ve romancı, kişileri daima mekan ve eşya ile birlikte ele alıp değerlendirilir. Bununla birlikte tamamen gerçek dışı mekanlarda geçen romanlar da vardır. Bilim kurgu romanlarının Çoğu hayali bir coğrafyada geçerler.
6. Kişiler
Romanın esas unsurlarından biri de kişilerdir. Roman kişiler üzerine kurulur. Bu kişilerin en önemli özelliği toplumda rastlanabilir nitelikte olmalarıdır. Romanda olayın cereyan ettiği yerde, bir de o olayın meydana gelmesine sebep olan, onu meydana getiren vardır. Bu bir insan olabileceği gibi, kendisine insan hüviyeti verilmiş temsili varlıklar, mesela hayvanlar, bitkiler, çeşitli cansız varlıklar, hatta kavramlar bile olabilir. Olaylar içinde yer alan bütün bu canlı cansız varlıklara şahıs kadrosu adı verilir. Peyami Safa'nın "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" romanında "hastane koğuşu" ve "hastalık", "Matmazel Noralya 'nın Koltuğu "nda ise cansız bir nesne olan "koltuk" şahıs kadrosu içinde yer alır.
Romanda kişiler, birbirlerinden ayrı değil, daima birbirlerine bağlı olarak hareket ederler ve olaylar içindeki oynadıkları role göre romanda yer alırlar. Bu kişiler ya dış davranışları ve fiziki görünüşleriyle ya da iç yaşantıları ve psikolojik yapılarıyla tanıtılır ve belirginleşirler.
Romanda kişiler tipler ve karakterler diye iki 'gruba ayrılır. Tip bir özelliği öne çıkarılarak abartılan, belli bir toplumsal davranışın veya fikrin sözcüsü, temsilcisi olan roman kişisidir. Tip ferdi ya da benÂzersiz değil, geneldir. Bir devrin veya grubun ortak özelliklerini kendinde toplamıştır.
Karakter ise dış davranışından çok iç yaşantısıyla beliren kişidir. Bu yüzden kişinin yüzeyini değil derinliğini, psikolojik yapısını verir.
7. Dil ve ifade Çeşitleri
Edebi eser dile dayalı olarak meydana getirilir. Roman da bir edebi tür olduğundan o da, bir dil sanatıdır. Romancı dilin bütün imkanlarından yararlanarak bir dünya kurar. Kurduğu dünyanın inanılır, gerçek hayatta rastlanabilir nitelikte olmasına çalışır. Bunun için de uygun bir dil ve üslup kullanmak zorundadır. Her edebi eserde olduğu gibi, romanda da üslup ve anlatım son derece önemlidir.
RoÂmanda kullanılan belli başlı anlatım çeşitleri şunlardır:
Tasvir: Romanda en çok başvurulan anlatını yollarından biri olan tasvir, sözle resim yapma ya da eşyayı görülür hale koyma sanatıdır. Romancı olayları, çevreyi ve kişileri tasvir sanatından yararlanaÂrak göz önünde canlandırır ve görülür hale koyar.
Tahlil: Roman kahramanlarının iç dünyalarındaki durumları yansıtmak ve yorumlamak için başÂvurulan bir anlatım biçimidir. Tahlile dayalı anlatımlarda olaylardan daha çok kişi karakterleri ve olaylaÂrın anlamı önemlidir. Bu yüzden tahlillerle vicdanın, ruhun, bilinçaltının bilinmez istekleri, esrarlı, anlaÂşılmaz bölgeleri açığa vurulmak istenir. Bu anlatımda ya anlatıcı, roman kahramanının duygu, düşünÂce ve psikolojik durumunu inceden ince- ye aktarır ya da kahramanın kendisi ruhi durumunu dile getiÂrir. Roman kahramanının iç dünyasını dışa vurması da içinde b ulunduğu psikolojik durum doğrultuÂsunda ya kendi kendisiyle (monolog) veya karşısında biri varmışçasına konuşmasıyla (diyalog) gerÂçekleşir. Böylece romancılar iç konuşmalara yer vermek suretiyle tahlile dayalı anlatım biçimlerini zenÂginleştirirler.
Diyalog: Roman kahramanlarının, birbirleriyle karşılıklı olarak konuş malandır. Diyaloglar, roÂmanlarda geniş ölçüde yer alırlar, iyi bir romanda karşılıklı konuşmalar, kahramanların yaşlarına, sosÂyal çevrelerine, eğitimlerine, mesleklerine, kültür seviyelerine uygun olur.
Romanlar, yazılışlarındaki şekil bakımından da bazı kısımlara ayrılırlar. Kimi romanlar mektup, kimi romanlar da anı biçiminde yazılırlar.
Romanlarda anlatım ya 1. tekil kişi veya 3. tekil kişi anlatım tekniğiyle gerçekleşir. 1. tekil kişi anÂlatımda roman kahramanı, kendi başından geçen olayları anlatır. 3. tekil kişi anlatımında ise olaylar, olayların dışında üçüncü bir kişi tarafından anlatılır.
(Mustafa Özkan- Hatice Tören- Osman Esin, "Yazılı ve Sözlü Anlatım" adlı eserden yararÂlanılmıştır.)
YORUMLAR