Sabık TDK, Türk Dil Kurumu ödat (sa:bık) Arapça sÂ¥bi® Geçen, önceki, eski: "Yorucu emek harcamalar sonunda sabık bakanla...
Sabık
TDK, Türk Dil Kurumu
ödat (sa:bık) Arapça sÂ¥bi®
Geçen, önceki, eski:
TDK, Türk Dil Kurumu
Geçen, önceki, eski:
"Yorucu emek harcamalar sonunda sabık bakanların ne aşama hüner sahibi olduklarını tespit etmiştir."- A. İlhan.
Sabık Nedir?
Dini Kavramlar Sözlüğü
Birinin ilerisine, önüne geçmek, gâlip gelmek, üstün olmak anlamındaki "sebeka" fiilinin ism-i faili olan sâbık, öne geçen, üstün ve gâlip gelen anlama gelir. Kur'ân'da iki âyette tekil şekli, 5 âyette de çoğul şekli (sâbikîn, sâbikûn ve sâbıkât) geçmiştir. Fâtır sûresinde amel bakımından müminler üç kısma ayrılmıştır. "Nefsine zulmeden", "muktesıd" ve "sâbık". Sâbık, îmân edip sâlih ameller işleyen, haram ve günahlardan sakınan kimselerdir. Kıyamet kopunca insanoğlu gene üç kısım olacaklardır. Ashab-ı Meymene, Ashab-ı Meş'eme ve Sâbikûn (Vâkıa, 56/8-10) "Sâbikûn", "mukarrebûn" olarak tanımlanmıştır. (Vâkıa, 56/11) Bunlar, nimet cennetine girecek olan (Vâkıa, 56/12) en kıymetli insanlardır. Müminûn sûresinin 57-61. âyetlerinde "sâbikûn" şu şekilde tanıtılmıştır: "Onlar ki; Rablerinin korkusundan titrerler ve onlar ki, Rablerinin âyetlerine îmân ederler ve onlar ki, Rablerine ortak koşmazlar. Verdiklerini Rablerinin huzuruna dönecekler diye kalpleri korku ile ürpererek verirler. İşte onlar hayır işlerinde yarış ederler ve onlar hayır için önde giderler. (sâbikûn)" Göçmen ve Ensâr'dan ilk îmân edenlere "sâbikûn" (Tevbe, 9/100), bazı meleklere "sâbikât" (Naziât, 79/4) denilmiştir. (İ.K.) Bir hadis terimi olarak sâbık, aynı hocadan hadis rivâyet eden, vefat tarihleri içinde uzun vakit farkı bulunan iki râvîden ilkin vefat eden anlamına gelmektedir. Sonrasında vefat edene ise lâhık denir. Bu iki râvînin vefat tarihleri arasındaki uzun vakit farkının bilinmesi, senedi, âli isnad değerine yükselttiği şeklinde isnadda kopukluk bulunmuş olduğu zannını da ortadan kaldırır.
Dini Kavramlar Sözlüğü
Birinin ilerisine, önüne geçmek, gâlip gelmek, üstün olmak anlamındaki "sebeka" fiilinin ism-i faili olan sâbık, öne geçen, üstün ve gâlip gelen anlama gelir. Kur'ân'da iki âyette tekil şekli, 5 âyette de çoğul şekli (sâbikîn, sâbikûn ve sâbıkât) geçmiştir. Fâtır sûresinde amel bakımından müminler üç kısma ayrılmıştır. "Nefsine zulmeden", "muktesıd" ve "sâbık". Sâbık, îmân edip sâlih ameller işleyen, haram ve günahlardan sakınan kimselerdir. Kıyamet kopunca insanoğlu gene üç kısım olacaklardır. Ashab-ı Meymene, Ashab-ı Meş'eme ve Sâbikûn (Vâkıa, 56/8-10) "Sâbikûn", "mukarrebûn" olarak tanımlanmıştır. (Vâkıa, 56/11) Bunlar, nimet cennetine girecek olan (Vâkıa, 56/12) en kıymetli insanlardır. Müminûn sûresinin 57-61. âyetlerinde "sâbikûn" şu şekilde tanıtılmıştır: "Onlar ki; Rablerinin korkusundan titrerler ve onlar ki, Rablerinin âyetlerine îmân ederler ve onlar ki, Rablerine ortak koşmazlar. Verdiklerini Rablerinin huzuruna dönecekler diye kalpleri korku ile ürpererek verirler. İşte onlar hayır işlerinde yarış ederler ve onlar hayır için önde giderler. (sâbikûn)" Göçmen ve Ensâr'dan ilk îmân edenlere "sâbikûn" (Tevbe, 9/100), bazı meleklere "sâbikât" (Naziât, 79/4) denilmiştir. (İ.K.) Bir hadis terimi olarak sâbık, aynı hocadan hadis rivâyet eden, vefat tarihleri içinde uzun vakit farkı bulunan iki râvîden ilkin vefat eden anlamına gelmektedir. Sonrasında vefat edene ise lâhık denir. Bu iki râvînin vefat tarihleri arasındaki uzun vakit farkının bilinmesi, senedi, âli isnad değerine yükselttiği şeklinde isnadda kopukluk bulunmuş olduğu zannını da ortadan kaldırır.
SABIK sıf. (ar. sebk. ilerleme'den sabık)
1. Bir görevde, durumda daha ilkin bulunmuş olan; eski, önceki: Sabık başbakan.
2. Esk. Geçen, geçmiş, bundan önceki: Asr-ı sabık (geçen yüzyıl).
*Esk. Sabık ve esbak, eski ve daha eski. || Sabık ve lahik, eskisi ve yenisi; önceki ve şimdiki. || Sabık-ül-beyan, sabık-üz-zikr, evvelinde, zikredilen, yukarıda adı geçen.
1. Bir görevde, durumda daha ilkin bulunmuş olan; eski, önceki: Sabık başbakan.
2. Esk. Geçen, geçmiş, bundan önceki: Asr-ı sabık (geçen yüzyıl).
*Esk. Sabık ve esbak, eski ve daha eski. || Sabık ve lahik, eskisi ve yenisi; önceki ve şimdiki. || Sabık-ül-beyan, sabık-üz-zikr, evvelinde, zikredilen, yukarıda adı geçen.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR