HomeNe Nedir?

Saray Nedir?

Saray - 1 - özel, isim (sa'ray) 1 . Tekirdağ iline bağlı ilçelerden biri. 2 . Van iline bağlı ilçelerden biri. - 2 - i...

Tanzimat Edebiyatı İkinci Dönem Sanatçıları
Tanzimat Sonrasında Türk Edebiyatında Şiir Biçimleri ve Türleri
Fauna Nedir
Saray


- 1 -




özel, isim (sa'ray)

1 .
Tekirdağ iline bağlı ilçelerden biri.


2 .
Van iline bağlı ilçelerden biri.




- 2 -

isim Farsça serÂ¥y

1 . Hükümdarların veya devlet başkanlarının oturduğu büyük yapı:

"Sarayın içine girmiş olanlar bir bir süngülendiler."- N. F. Kısakürek.

2 . Kamu işlerinin yürütüldüğü büyük yapı:

"Emniyet Sarayı. Spor ve Sergi Sarayı."- .

3 . (mecaz) Görkemli ve gösterişli yapı:

"Bu ev bir saray."- .

4 . (eskimiş) Devlet başkanı ve çevresi:

"Saraydan çağrılmış."- .

Birleşik Sözler

  • saray çiçeği
  • saray konut
  • saray lokması
  • saray menekşesi
  • saraypatı
  • kervansaray
  • adalet sarayı
  • belediye sarayı
  • kitap sarayı
  • kültür sarayı
  • satış sarayı









  • Osmanlı Saray Teşkilatı


  • Saray- Van


  • Mimari Yapılar - Zabeel Saray Oteli





SARAY a. (fars. seray, ev).

1. Bir devlet başkanının, bir hükümdarın oturduğu büyük ve görkemli konut; Padişahın sarayı.

2. Hükümdar ve yakın çevresi: Saraydan haber almak. Saray tarafından himaye edilmek, gözetilmek.




3. Kamu yararına hizmet vermeye yönelik büyük ve görkemli yapı: Belediye sarayı. Sergi sarayı.

4. Görkemli ve büyük konut: Villası, gerçek bir saraya benzedi.


*Arkeol. Saray cephesi biçiminde süsleme, eski Mısır'da, ilk sarayların dış duvarlarında yer alan girinti ve çıkıntıları taklit eden bezeme öğesi. (Eski İmparatorluk döneminden başlayarak kullanıldı.)


*Esk. eczc. Saray eczaneleri, İstanbul' daki saraylarda, padişaha ve sarayda oturanlara ait ilaçların hazırlandığı eczaneler (Bk. ansikl. böl.)


*Huk. Adliye sarayı, bir kentteki mahkemelerin bir araya toplandığı, kamuya ait büyük bina.


*Kur. tar. Saray ağalan, Osmanlılar'da saray halkına hizmet ve sarayı korumakla görevli kimselere verilen ad. (Bunlann çeşitli rütbeleri vardı ve kapı ağası da denilen darüssaade ağasının buyruğunda çalışırlardı. Hâzineye, kilere büyük ve küçük odalara, valide sultanlara, şehzadelere bakmak da görevleri arasındaydı. Bir görevleri de padişahın bir kız çocuğu doğduğunda durumu yazılan bir hattı hümayun ile sadrazama iletmekti.) || Saray aşçıları, saray mutfağında (matbah-ı âmire) çalışan görevliler (Bunlar, aşçıbaşı, ocak- başı, kebapçı, tatlıcı, pilavcı, hamurcu, balıkçı, perhizi gibi adlar taşır, matbahın karşısındaki koğuşlarda yatarlardı.) || Saray bostancıları, Osmanlılar'da padişahların bahçe, bostan ve kayıklarına bakan saray görevlileri. (Bostancı ocağı'na bağlıydılar. Ocağın bir görevi de Marmara ve Boğaziçi kıyılarının güvenliğini sağlamaktı. Bostancıbaşının buyruğundaki görevliler bostancılar kethüdası, haseki ağa, hamlacıbaşı, odabaşı, bostancı karakulağı, vezir karakulağı ve baltacılar [dört kişi] idi.) || Saray çıkmaları, içoğlanı ve acemilerin Yeni saray, Galata, Edirne ve ibrahimpaşa saraylarında gereken eğitimi görüp yetişerek "çelebi" adını aldıktan sonra saray ve saray dışındaki görevlere atanmaları. (Padişahların tahta geçmelerinden sonra kıdemli içoğlanlarının Enderun dışındaki görevlere atanmalarına büyük çıkma, ilk büyük çıkmadan sonra beş ya da yedi senede bir yapılan çıkmalara ise küçük çıkma denirdi.) || Saray kethüdası, Osmanlılar'da bir saray görevlisi. (Kapı ağası ile Sarayı cedit ağasından sonra gelirdi. Görevleri saray işleriyle, özellikle protokol ile uğraşmaktı. Padişahın eteğini bayramlardaki törenlerde ilk olarak bu görevli öperdi.) || Saray peykleri, OsmanlIlarda padişahın sefere çıkışında, cuma ve bayram namazlarındaki saltanat alaylarında en önde yürüyen görevliler. (Bunlar, solakların hemen önünde yer alır, fistanı andıran kısa bir giysi giyer, bu giysinin ucunu belle rine doladıkları kuşağa sıkıştırırlardı.) || Saray ustası, osmanlı saraylarındaki kalfaların başına verilen ad. (Kâhya kadın da denirdi.) [Bk. ansikl. böl.] || Saray-ı âmire ağası, OsmanlIlarda dördüncü derecedeki iç ağasına verilen ad. (Arz sahibi Enderun ağaları arasında yer alırlardı. Saraya, büyük, küçük ve has odalara bakıp gözetmek görevleri arasındaydı.) || iç halk, osmanlı saraylarından haremden ayrı olarak padişahın hizmetinde bulunan saray görevlilerine topluca verilen ad. (Saray halkı da denirdi.)


*Mutf. Saray böreği * BÖREK. || Saray francalası, OsmanlIlar döneminde şehzade ve sultanlar için özel olarak pişirilen ekmek. || Saray lokması - LOKMA.


*Tar. Sarayı âmire, padişah sarayı. (Bu ad, önceleri yalnızca Beyazıt'ta bugünkü İstanbul Ûniversitesi'nin bulunduğu kesimdeki saray [Eski saray, Sarayı atike, Sarayı atiki âmire] için, daha sonra tüm suttan sarayları için kullanıldı. Topkapı sarayı'na da Sarayı cedit ya da Sarayı cedidi âmire deniyordu.) || Sarayı âsafî, sadrazam dairesi. || Sarayı hümayun, padişah sarayı.


*fiyat. Saray tiyatrosu, batı ülkelerinde olduğu gibi Asya ülkelerinin birçoğunda,' halk tiyatrosu geleneğine karşı, saray men- suplannın ve soyluların eğlenmesi için yaptırtan tiyatro ve bu tiyatroda terilen temsiller


*ANSİKL. Arkeol ve Güz. sant. Başlangıçta hükümdara özgü olan ve onun ölümünden sonra terk edilen eski Yakındoğu sarayları, dayanıksız gereçlerle yapılırdı. Daha sonraları, yönetimin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için büyütülen saraylar, merkezi yönetimin odağı durumuna geldiler. İ.Û. II. binyıl'ın başında kurulan Mari sarayı 3,5 ha'dan geniş bir alanı kaplamaktaydı. Eski Ugarit'te de (Res Şemra) İ.Û. II. binyıl'ın ikinci yarısında büyük bir saray vardı. Kutsal Kitap'ta Yahuda ve İsrail hükümdarlarının saraylarından sıkça söz edilir. Minos dönemi Girit sarayları zarif bir biçimde süslenmişti. Ancak, saray mimarlığında asıl gelişme Asur kralları zamanında görüldü. Hursabad, Ninova, Til Barsip kalıntıları, bu sarayların görkemini yansıtır; Louvre müzesi'nde bu yapıları süsleyen heykellerden oluşan zengin bir koleksiyon vardır. Samiriye'de de bu tür krallık sarayları (İ.Û. IX.-VIII. yy.) ortaya çıkarılmıştır.

Ahemeni kralları Sus'ta ve Persepolis' te muazzam saraylar inşa ettirdiler. Sütun kullanımı bu yapılarda görkemli kabul salonlarının (apadana) yapılmasına olanak verdi. Hüsrev Tin Ktesiphon'daki sarayının kalıntıları, sasani mimarlığının cesur tasarımlarını gözler önüne serer.

Anadolu'daki saray yapılarının ilk örneği, bir kale saray görünümündeki Truvadır (İlk Tunç çağ). Beycesultanın V. katmanında ortaya çıkarılan olağandışı büyüklükteki sarayın (İ.Û. 1850'ye doğr.) yerel bir beye ait olduğu sanılmaktadır. Girit Minos sarayları ile hitit saraylarının özelliklerini taşıyan bu yapı, revaklı avlulu, büyük saloniu, iki katlı, çok odalı gelişmiş mimarisiyle dikkati çeker. Asur ticaret kolonileri çağından Acemhöyük (Sarıkaya sarayı, Hatipler sarayı), Kültepe (Vrşama sarayı) ve Karahöyük sarayları bir avlu çevresinde yer alan salonlar ve odalardan oluşan anıtsal örneklerdir. Amik ovasındaki Tel Açanada Vjl. katmanda ortaya çıkarılan Yarim-Um (İ.Û. XVIII. yy.) ile IV. katmandaki Nigmepa (İ.Û. XV. yy.) sarayları, duvar süslemeleri, iki bölümlü odaları, yıkanma odaları, çokkatlılıklarıyla Girit Myke nai sarayları ile ilişkileri aydınlatır. Boğazköy ve Alacahöyükteki hitit sarayları bakışıksız düzenleri, bağımsız çokkatlı mekânlarıyla Mezopotamya saraylarından ayrılırlar. Geç Hitit döneminde, K. Suriye' nin etkisindeki saraylar, bir avlu çevresine yerleştirilmiş enine ana oda ve yan odalardan oluşur. Bithilani diye tanımlanan bu tür yapılara Zincirliâ€, Sakçagözeâ€, Kargamış gibi merkezlerde rastlanmıştır. Bu sarayların ortak bezemeleri ortostatlardır. Değişik işlevde çeşitli bölümlerden meydana gelen urartu sarayları büyüklükleri, mimarileri, taş işçilikleriyle bu yapı türünün önemli örnekleridir (Giriktepe, Çavuştepe, Altıntepe, Adilcevaz Kef kalesi). Gordionda ortaya çıkarılan phrygia sarayı, kalenin ortasında yer alıyordu. Megaron planlı çeşitli bölümlerden oluşan saray, surlarla halkın oturduğu evlerden ayrılıyordu.

Roma imparatorlarının Roma'da (Ne- ron'un Domus aurea'sı dekorunun zenginliğiyle ünlüydü), taşra kentlerinde (Di- ocletianus'un Spalato'daki [Split] sarayı) ve yazlık yerlerinde (Tivoli'deki villa Hadriana) yaptırdıkları saraylar, imparatorluk konutlarında yeni bir anlayış ortaya koydu. Saray, yönetimin merkezi olmaktan çıktı; banyoları, tiyatroları, stadyumları ve bahçeleriyle, hükümdarın keyfi için kurulmuş küçük bir kent haline geldi, imparatorluğun ikiye bölünmesiyle İstanbul ve Ravenna'da da saraylar inşa edildi. Vandallar tarafından yağmalanan Roma sarayları birer yıkıntıya dönüştü. Buna karşılık papalar Vatikan bahçelerinde kendi saraylarını yaptırmaya başladılar. Charle- magne, Roma'da papa Leo lll'ün sarayında kaldı ve Aachen'de, kendi sarayını bu yapının planlarına göre inşa ettirmeyi tasarladı.

Ortaçağda hüküm süren güvensizlik ortamı, sarayların tahkim edilmesini gerektirdi. Bunlar kentlerin çevresinde inşa edildi ve birer kale işlevi gördüler (Paris' te Louvre). Rönesans döneminde, kral, prens ya da senyör sarayları, savunmaya yönelik işlevini yitirdi (Besançon'da Gran- velle sarayı; Luxembourg sarayı); öte yandan, Ortaçağ yapıları aynı anlayışta elden geçirildi ya da büyütüldü (Louvre, Fontainebleau sarayları; Bourgogne düklerinin Dijon'daki sarayı). Bu yeni yaklaşımın kökeni İtalya ve Antikçağ'a dayanıyordu. Roma'da, daha XV. yy.'da birçok saray inşa edilmişti (Şansölyelik, Vatikan, Farnese sarayı, ûuirinale). Floransa (Medici, Pitti, Rucellai sarayları), Urbino (dukalık sarayı), Venedik, Mantova vb.'de de aynı durum sözkonusuydu. İngiltere'de, St James (Londra) ve Hampton Court sarayları yapıldı; ispanyada, Kari V'in Granada'daki sarayı ile Prado ve El Escorial, İtalyan mimarlığına çok şey borçludur. Klasik sanat anlayışının ürünü olan Versailles, barok üsluba doğru belli bir evrimle, Rusya (Leningrad'da Petrodvorets sarayı ve Kışlık saray), Avusturya (Viyana'da Schönbrunn ve Elelvedere) ve ispanyada (la Granja) taklit edildi. İtalya ise, özellikle barok anlayışa yöneldi (Roma'da Barberini, Doria

sarayları; Torino'da Carignano sarayı; Catania'da Biscari sarayı vb.). XIX. yy.'da Batı çoğu zaman eski hükümdar saraylarını yeniden elden geçirmekle yetindi. Yeni saraylar daha çok adalet (Brüksel), siyaset (Londra'da Westminster) sarayları oldu; sergilere (sanayi, güzel sanatlar), XX. yy.'da da uluslararası kurumlara tahsis edildi.


*İslam ve türk sarayları. İslam döneminin ilk sarayları, Emeviler döneminde yaptırılan çöl kasırlarıdır. Kervanyolları- nın kavşak noktalarında yer alan, berkitilmiş duvarlarıyla şatoları andıran, otuz kadar çöl sarayın n en önemlileri Kasrül- hayr. Kuseyr Antre, Kasrülmşatta ya da Mşatta, Kasrüttuba'dır. Abbasiler döneminden Ukhaydır sarayı, Samerra" kentinin zengin bezemeli, görkemli sarayları (Cevsak ül-Hakani, Balkuvara: Kasrülaşk) bir ölçüde Mezopotamya ve Sasani saraylarının geleneğini sürdürmüştür. Ispanya'da, Kurtuba Emevileri döneminden Medinet üz-Zehra sarayı'nda Kurtuba camisi'nin çokayaklı planı uygulanmıştır, yapı zengin süslemeleriyle de ilgi çeker. Mehdiye, Kahire ve Tunuz yarımadasnda bulunan fatımi saraylarından hiçbiri günümüze ulaşamamıştır. 1908'de Kalat Beni Hammad'da ortaya çıkarılan Darülbahr ve Kasr ül- Menâr (X. yy.), bu dönemin saray mimarlığını aydınlatan örneklerdir. Darülbahr'dan büyük bir taht salonu, hamamlar ve büyük bir havuz kalmıştır. Kasr ül- Menâr ise saraydan çok bir şato gibidir.

Karahanlılar'ın yazlık merkezi Tirmiz' de ortaya çıkarılan büyük saray, dört eyvanla çevrili orta avlulu, kare planlıydı. Taçkapının karşısındaki eyvan taht salonu biçimindeydi. Gazneli saraylarında haç biçimi dört eyvanla çevrili avlu şemasının daha gelişmiş örnekleriyle karşılaşılır (bu şema Iran, Afganistan ve Türkistan'da XIX. yy.'a değin uygulanmıştır). Leşkeri Bazar Sarayı nın uygur resim geleneğini sürdüren freskleri Ortaçağ İslam sanatında az rastlanan örneklerdir.

Büyük Selçuklu İmparatorluğumun Merv'deki elli odalı sarayı görkemli bir yapıydı. Burada da dört eyvanla çevrili avlu şeması uygulanmıştır. Musul atabeylerinden Bedrettin Lu'lu'nun yaptırdığı Karasaray'dan yalnızca yan yana üç tonozlu hol kalmıştır.

Ilhanlı saray mimarlığına ilişkin hiçbir şey bilinmemektedir. Timurlu dönemi sarayları ise büyüklükleri, yaldızlı ve mavi çinileriyle ünlüydü (Keş kentinde Timur'un yaptırdığı saray).

Eyyubiler ve Memluklar döneminde yaptırılan saraylaı tümüyle ortadan kalkmıştır. Kahire iç kalesindeki Kalatur Rih'in on iki sütuna oturan büyük kubbeli bir tören salonu vardır. Ravda'da Necmettin sarayı nda kare planlı ana mekan galerilerle çevriliydi; K.'de ve G.'de iki derin eyvan bulunuyordu.

Tarihçilerin övgüyle söz ettikleri Mağrib saraylarının yalnızca adları, bir bölümünün de yerleri bilinmektedir. Bu sanatın en görkemli örneği, Gırnatadaki (Granada) Elhamra sarayıdır.

İsfahan'da Safeviler döneminde yaptırılan Âli kapı ve Çihil sütun (kırk sütun) sarayları doğaya açılan çok sayıda pencere ve kapıları, ahemeni apadanalarını andıran çok sütunlu tâlârları (sundurma) ve duvar resimleriyle dikkati çeker. Şah Süleyman'ın yaptırdığı Heşt Bihişt (sekiz cennet) sarayı ise, ortası fenerli bir kubbeyle örtülü fıskiyeli avlu çevresine yerleştirilmiş mekânlardan oluşan ışınsal planıyla değişik şamadadır.

Hint-Türk İmparatorluğu döneminde Ekber'in yaptırdığ Divanı âm'ın cephesinin, çifte sütunları bağlayan dilimli kemerleriyle görkemli bir görünüşü vardır. Ardında. cayna mimarlığının etkisini yansıtan, yanlarda ince sütunlara oturan kubbelerin yer aldığı ki köşk vardır. Dört eyvanlı planın uygu'andığı, iki katlı, Cihangiri Mahal adıyla anılan sarayın dış cephelerinde Selçuklu, tlmurlu ve hint etkileri kaynaşmıştır. Şah Cihan'ın Delhi'deki sarayından Divanı âm, Divan-ı has ve imtiyazı mahal bölümleri kalmıştır.

Anadolu'da Büyük Selçuklu ve ilk beylikler döneminden günümüze ulaşan saray örneği yoktur. Ancak Diyarbakır'daki Artuklu sarayı, dört eyvanlıydı. Selsebilli divanhanenin altın yaldızlı mozaik döşemesi Anadolu'daki ilk örneklerdendir. Hasankeyf sarayı, Mardin'deki Firdevs köşkü artuklu mimarlığının günümüze ulaşmayan saraylarıdır.

Anadolu Selçuklu döneminin saraylarına ilişkin bilgiler yetersizdir, ancak kazılarda elde edilen buluntular bu yapıların zengin bezemeli olduğunu ortaya koymuştur. Dönemin en ünlü ve önemli örneği Beyşehir gölü kıyısındaki Kubadâbâd sarayı'dır. Kayseri yakınlarındaki Keykubadiye, Konya'daki Kılıçarslan II köşkü (Alaettin köşkü), Kayseri'deki Hızırilyas ve Haydarbey köşkleri dönemin saray ve köşk mimarlığına verilebilecek örneklerdir.

Anadolu Selçukluları izleyen Beylikler döneminde, beylik merkezlerinde de saraylar yaptırılmıştı.

OsmanlI döneminde gelişen saray mimarisinin ilk örneği Bursa'daydı. Orhan Bey'in Hisar'da inşa ettirdiği ve Beysarayı olarak anılan bu yapı Karamanoğlu Mehmet Bey'in işgali sırasında yıkıma uğramıştı. Hammer ve Texier'in verdikleri bilgilere göre bu saray bahçeler içinde yer alan köşklerden oluşuyordu. Şehzadelerin oturduğu Manisa sarayı da günümüze ulaşamamış örneklerdendir, tu.. ıe'nin alınışından sonra Murat l'in yaptırdığı Edirne sarayı (Eski saray) da yıkılmıştır. Bayezit l'in (Yıldırım) inşa ettirdiği sarayın Selimiye camisi'nin yerinde olduğu sanılmaktadır. Bu iki yapı Mehmet I döneminde genişletilmişti. Tunca nehri kıyısında yaptırılan Yeni saray (Sarayı cedit), Topkapı'dan sonra osmanlı saraylarının en büyüğüydü. Murat II döneminde başlayan yapım Mehmet II (Fatih) zamanında tamamlanmıştır. Düzgün planlı avlular çevresinde, çoğunlukla iki katlı bağımsız yapılardan oluşan bu saray Babıhümayun, Alay meydanı, Babüssaade, Arz odası, Cihannüma kasrı, Kum kasrı, Harem ve Enderun gibi bölümlerden oluşuyordu. Bu saray da Topkapı sarayı gibi yüksek duvarlarla çevriliydi. Daha sonraki padişahlar döneminde de kimi eklemeler yapılmıştı. Edirne saraylarının parlak dönemi 1703'e değin sürmüş, 1828-1829 rus işgalinde yakılmış, 1869'da cephanelik olarak kullanılırken yanmıştır. Günümüze ulaşamayan bir başka önemli osmanlı sarayı, İstanbul'un alınışından sonra Mehmet ll'nin Beyazıt'ta, bugünkü İstanbul üniversitesinin bulunduğu kesimde inşa ettirdiği Eski Saray'dır (Sarayı atik). Surlarla çevrili bahçeler içinde yer alan ve XV.-XIX. yy.'lar arasında sürekli kullanılan Topkapı sarayı (Sarayı cedit) tüm dönemlerin üsluplarını yansıtan bölümlerden ve çeşitli bağımsız yapılardan (Fatih köşkü, Çinili köşk, Revan köşkü, Murat III köşkü, Bağdat köşkü, Mecidiye kasrı vb.) oluşmaktadır. Sultanların dışında sadra zamların, vezirlerin yaptırdığı ünlü saraylar vardır (Silahtarmustafapaşa sarayı, Fazılahmetpaşa sarayı, Siyavuşpaşa sarayı vd.). İstanbul'da Sultanahmet meydanındaki ishakpaşa sarayı (bugün Türk ve İslam eserleri müzesi) bu türün önemli örneklerindendir. Anadolu'da merkezi yetkenin zayıflamaya başladığı, beylerin egemen olduğu XVII.-XVIII. yy.'larda, başkent İstanbul'dakilere özenen saraylar yapılmıştır. Bunlardan günümüze ulaşan en ilginç örnek Doğubeyazıt'taki ishakpaşa sarayı'dır (1665-1784). Topkapı sarayı'nın küçültülmüş bir örneği olan bu yapıda, geleneksel türk sarayları ile şato mimarisi kaynaşmış gibidir.

İstanbul'da Topkapı sarayı'ndan sonra yaptırılan ahşap saraylardan hiçbir iz kalmamıştır (Sultanahmet camisi'nin yerindeki Sokullu sarayı, Fenerbahçe sarayı, Haliç'te Tersane sarayı, üsküdar'da Şerefâbâd sarayı, Boğaziçi'nde Neşatâbâd sarayı vb.). Selim III döneminde Boğaziçi'ndeki Beşiktaş sahilsarayı, Haticesultan sarayı, Çırağan sarayı onarılmış, yenilenmiş ya da genişletilmiştir. Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde batı seçmeciliği ile osmanlı geleneklerinin kaynaştırıldığı, Avrupa saraylarının anıtsal boyutlarına özenen saraylar yaptırılmıştır. Bunların en önemlisi, Abdülmecit'in Garabet Amira Balyan ile Nkogos Balyan'a inşa ettirdiği Dolmabahçe sarayı'dır (1848-1856). Karmaşık üslubuyla dikkati çeken bu yapıya karşılık, Abdülaziz döneminde Garabet Amira Balyan ile Sarkis Balyan'ın yenilediği Çırağan sarayı (1863-1871), klasik üsluptadır, Batı etkileri yalnızca zengin bezemelerinde görülür. Aynı dönemde, istavroz sarayı'nın yerine, Sarkis Balyan'a yaptırılan (1865) Beylerbeyi sarayı'nın özellikle ön cephesi Batı üsluplarının etkilerini yansıtır. Fındıklı ile Salıpazarı arasındaki Cemilesultan ve Müniresultan sarayları (bugün Mimar Sinan üniversitesi) Garabet Amira Balyan'ın yapıtlarıdır Top- kapı sarayı gibi çeşitli köşklerden oluşan Yıldız sarayı'nın Mabeyn denilen bölümü Garabet Amira Balyan'ın eseridir; Sarkis Balyan Abdülhamit II döneminde Şale, Çadır, Malta köşklerini eklemiştir.


*Esk. eczc. Saray eczanelerinden Topkapı sarayı'ndakinin adı Mabeyn-i hümu- yun eczanesi'ydi. Burada daha çok saray mensuplarının ilaçları yapılıyordu. Padişah ve saray ileri gelenlerinin ilaçlarıysa Başlala kulesi'nde hekimbaşı odasında hazırlanırdı. Yıldız sarayı'nda Güvercinli köşk adı verilen binada Yıldız sarayı eczanesi vardı. Bugün Resim ve heykel müzesi olarak kullanılan binanın karşısındaki yapıda da bir saray eczanesi bulunuyordu. Padişaha ait ilaçlar yapılırken hekimbaşı ve baş kimyager hazır bulunur, eczacıbaşı ve eczacıbaşının yardımcısı (eczacıi sani) da çalışmalara nezaret ederdi. üç tertip "olarak hazırlanan ilacın içinde bulunduğu kabın üzerini eczacıbaşı, kutusunu baş kimyager, ince beyaz bir kumaşa sarıldıktan sonra bağlanan kurdelenin boğum noktasını da hekimbaşı mühürlerdi. üç tertipten biri padişah dairesindeki hazinedar us talardan birine içirilir, olumsuz bir tepki Dolmabahçe sarayı görülmezse, İkincisini padişah içer, Mavi salon üçüncüsü da ani bir gereksinimde kulla- İstanbul nılmak üzere saklanırdı.


*Kur. tar. OsmanlIlarda saray haremindeki cariyelerin en yüksek görevlisi olan saray ustası, bu göreve acemilik", "küçük kalfalık" ve "oda kalfalığı" aşamalarından sonra gelebilirdi. Bu göreve atananlara özel mücevherler armağan edilirdi. Saray ustaları, görevlerinin bir belirtisi olarak, sarayda dolaşırlarken ellerinde gümüş kaplı bir baston taşırlardı.

Hünkâr dairesindeki gerekli eşyayı mühürlemek amacıyla mührü hümayunu sürekli yanlarında bulundururlardı. Padişahın kadınlarının bağlı olduğu saray ustasının yardımcılarına hazinedar usta denirdi. Saltanat ile birlikte saray ustalığı görevi de kalktı (1922).


Kaynak: Büyük Larousse








 

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Saray Nedir?
Saray Nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/saray-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/saray-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content