SATİ a. (sanskritçe söze.). 1. Dul kalan kadının, sadakatini göstermek suretiyle ölen kocasının yakıldığı odun yığını üstünde kendin...
SATİ a. (sanskritçe söze.).
1. Dul kalan kadının, sadakatini göstermek suretiyle ölen kocasının yakıldığı odun yığını üstünde kendini yaktırarak onu ölümde de seyretmek zorunda kalmasına neden olan hindu geleneği. (Hindistan'da çok eski zamanlardan beri uygulanan bu anane [daha İ.Ö. IV. yy.'da bundan söz edilmektedir], 1829'da resmen yasaklandı, sadece, XIX. yy.'da da uygulanmaktaydı. Bu kurban eylemi, çoğu zaman çeşitli nedenlerden dolayı aile baskısıyla ya da dul kadının kendini ömrünün geri kalan bölümünde cemiyet ve ailesi içinde katlanmak zorunda kalacağı dışlanmış şahıs durumundan kurtarmak istediği için uygulanıyordu.)
2. Sati geleneğine nazaran kendini kurban eden dul hanım.
1. Dul kalan kadının, sadakatini göstermek suretiyle ölen kocasının yakıldığı odun yığını üstünde kendini yaktırarak onu ölümde de seyretmek zorunda kalmasına neden olan hindu geleneği. (Hindistan'da çok eski zamanlardan beri uygulanan bu anane [daha İ.Ö. IV. yy.'da bundan söz edilmektedir], 1829'da resmen yasaklandı, sadece, XIX. yy.'da da uygulanmaktaydı. Bu kurban eylemi, çoğu zaman çeşitli nedenlerden dolayı aile baskısıyla ya da dul kadının kendini ömrünün geri kalan bölümünde cemiyet ve ailesi içinde katlanmak zorunda kalacağı dışlanmış şahıs durumundan kurtarmak istediği için uygulanıyordu.)
2. Sati geleneğine nazaran kendini kurban eden dul hanım.
Kaynak: Büyük Larousse
Sati,
kocanın cenaze ateşinde ya da ölümünden azca sonrasında dul kadının da kendini yakmasına dayanan eski Hint geleneği.
Bazı durumlarda kocanın harpte ölmesi beklendiğinden, hanım evvelde kurban edilirdi; bu uygulamaya cauhar denirdi. Sanskrit dilinde “iffetli eşâ€ anlamına gelen ve bununla birlikte bir Hint tanrıçasının adı olan sati sözcüğü ile dul eşin kendini kurban etmesi içinde kurulan etimolojik bağ, bazı uzmanlarca yanlış bulunmaktadır. Sati geleneği büyük olasılıkla, adamın diğeri dünyada da eşine gereksinme duyacağına ilişkin eski inançlarla ilişkilidir. Ortaçağda dul hanımefendilerin karşılaşmış olduğu güçlükler de bu geleneğin yayılmasında rol oynamış olabilir. Geleneği yerine getiren dul hanımefendiler için dikilmiş sati taşlarına Hindistan'ın her yanında rastlanır; bunların en eskisi İS 510 tarihini taşır.
Sanskrit dilinde sati uygulamasına ilişkin ilk kayda Mahabharata'da rastlanır. İO 1. yüzyılda yaşamış Yunanlı yazar Diodoros Sikeliotes de İÖ 4. yüzyılda Pencap'ı anlatırken sati'den söz eder. İslam döneminde bilhassa Çhittorgarh'taki Racputlar, hanımefendilerin onurunu düşmanlardan korumak için cauhar uygulamasına başvururlardı. Bengalli Brahmanlar içinde sati uygulamasının bilhassa 1680-1880 içinde yaygın olmasının dolaylı sebebi, Bengal'de geçerli olan ve hanımefendilere miras hakkı tanıyan Dayabhaga hukuk sisteminin (y. 1100) gereklerinden kurtulma düşüncesiydi. Sati geleneğinin gönüllülük ilkesine dayanmasına rağmen, ara sıra zorlama, kaçma ve kurtarma olaylarınada rastlanırdı. ilk kez Hint-Türk hükümdarları Hümayun ile oğlu Ekber'in yasaklamaya çalmış olduğu sati geleneği, sadece 1829'da İngiliz yönetimince ortadan kaldırıldı. Bununla beraber Hindistan'ın çeşitli eyaletlerinde 30 yıl daha bazı sati vakaları yaşandı.
Kaynak: Ana Britannica
YORUMLAR