SATMAK g. f. 1. Bir şeyi (bir hiç kimseye) [belli bir fiyata] satmak, o şeyin mülkiyetini belli bir fiyata, toplu bir para karşılığ...
SATMAK g. f.
1. Bir şeyi (bir hiç kimseye) [belli bir fiyata] satmak, o şeyin mülkiyetini belli bir fiyata, toplu bir para karşılığında o hiç kimseye devretmek: Motosikletini bana yedi milyon liraya sattı. Daireyi kime sattılar? Evi çok pahalı satmışlar.
2. (Bir hiç kimseye) bir şey(kalite ya da fiyat belirten tümleç +) satmak, müşterilerine belli bir malı sağlamak, o malı piyasaya sürmek: Ne satıyor? Bu kumaşları kupon olarak satıyoruz.
3. Bir şeyi, bir kimseyi (bir hiç kimseye) satmak, para ya da bir üstünlük elde etme karşılığında vermek, devretmek; yasadışı nesne ya da insan ticareti yapmak: Düşmana askeri sırları satmak. Uyuşturucu satmak. Hanım satmak
4. Bir şeyi (bir hiç kimseye) satmak, hiçbir etik kaygı duymaksızın, o şeyi işleterek kâr sağlamak: Vücudunu satmak. Kendini satmak.
5. Bir şeyi (soyut) [bir şey uğruna] satmak, onu bir çıkar karşılığında gözden çıkarmak, feda etmek: Rahatlık uğruna özgürlüğünü satmak.
6. Bir kimseyi, bir grubu (bir hiç kimseye, bir gruba) satmak, o hiç kimseye, o gruba ihanet et mek, bilhassa para ya da bir çıkar karşılı ğında onları ele vermek: Fiil arkada şını polise satmak. Bizi düşmana sattı.
7. a. + satmak, kendinde olmayan bir şeyi var benzer biçimde göstermek, taslamak. Bilgi satmak. Gösteriş satmak.
8. Arg. Bir kimseyi satmak, yanında olan bir kimseyi, bir yolunu bularak başından atmak; onu ekmek.
9. Satıp savmak, para için tüm malını elden çıkarmak: Babalarından kalan tarlaları da satıp savmışlar, sonunda beş parasız kalmışlardı. || Babasını, ana sini bile satar, hiçbir terbiye anlayışı yoktur, para için her türlü aşağılık duruma razı olabilir.
* satılmak edilg. f.
1. Para karşılığında başkasına verilmek; ticari bir işlem görmüş olmak: Bu daire ne kadara satıldı? Bu ürünler süpermarketlerde satılır.
2. Alıcısı kolay bulunmak, sürümü olmak: Bu mal satılmaz.
3. (Bir hiç kimseye, bir gruba) satılmak, para ya da çıkar karşılığında gizlice karşı tarafa hizmet etmek.
4. Satılmış, para ya da çıkar karşılığında bir hiç kimseye, bir gruba ihanet eden kimse için kullanılan aşağılama sözü.
* sattırmak ettirg. f. (Bir hiç kimseye) bir şeyi sattırmak, bir kimse vesilesiyle onun satılmasını sağlamak; bir kimse ya da bir şey sözkonusuysa, bir kimseyi, o şeyi satmak zorunda bırakmak: Evi bir komisyoncuya verip sattırmak. Geçim sıkıntısı ona evini bile sattırdı.
1. Bir şeyi (bir hiç kimseye) [belli bir fiyata] satmak, o şeyin mülkiyetini belli bir fiyata, toplu bir para karşılığında o hiç kimseye devretmek: Motosikletini bana yedi milyon liraya sattı. Daireyi kime sattılar? Evi çok pahalı satmışlar.
2. (Bir hiç kimseye) bir şey(kalite ya da fiyat belirten tümleç +) satmak, müşterilerine belli bir malı sağlamak, o malı piyasaya sürmek: Ne satıyor? Bu kumaşları kupon olarak satıyoruz.
3. Bir şeyi, bir kimseyi (bir hiç kimseye) satmak, para ya da bir üstünlük elde etme karşılığında vermek, devretmek; yasadışı nesne ya da insan ticareti yapmak: Düşmana askeri sırları satmak. Uyuşturucu satmak. Hanım satmak
4. Bir şeyi (bir hiç kimseye) satmak, hiçbir etik kaygı duymaksızın, o şeyi işleterek kâr sağlamak: Vücudunu satmak. Kendini satmak.
5. Bir şeyi (soyut) [bir şey uğruna] satmak, onu bir çıkar karşılığında gözden çıkarmak, feda etmek: Rahatlık uğruna özgürlüğünü satmak.
6. Bir kimseyi, bir grubu (bir hiç kimseye, bir gruba) satmak, o hiç kimseye, o gruba ihanet et mek, bilhassa para ya da bir çıkar karşılı ğında onları ele vermek: Fiil arkada şını polise satmak. Bizi düşmana sattı.
7. a. + satmak, kendinde olmayan bir şeyi var benzer biçimde göstermek, taslamak. Bilgi satmak. Gösteriş satmak.
8. Arg. Bir kimseyi satmak, yanında olan bir kimseyi, bir yolunu bularak başından atmak; onu ekmek.
9. Satıp savmak, para için tüm malını elden çıkarmak: Babalarından kalan tarlaları da satıp savmışlar, sonunda beş parasız kalmışlardı. || Babasını, ana sini bile satar, hiçbir terbiye anlayışı yoktur, para için her türlü aşağılık duruma razı olabilir.
* satılmak edilg. f.
1. Para karşılığında başkasına verilmek; ticari bir işlem görmüş olmak: Bu daire ne kadara satıldı? Bu ürünler süpermarketlerde satılır.
2. Alıcısı kolay bulunmak, sürümü olmak: Bu mal satılmaz.
3. (Bir hiç kimseye, bir gruba) satılmak, para ya da çıkar karşılığında gizlice karşı tarafa hizmet etmek.
4. Satılmış, para ya da çıkar karşılığında bir hiç kimseye, bir gruba ihanet eden kimse için kullanılan aşağılama sözü.
* sattırmak ettirg. f. (Bir hiç kimseye) bir şeyi sattırmak, bir kimse vesilesiyle onun satılmasını sağlamak; bir kimse ya da bir şey sözkonusuysa, bir kimseyi, o şeyi satmak zorunda bırakmak: Evi bir komisyoncuya verip sattırmak. Geçim sıkıntısı ona evini bile sattırdı.
Kaynak: Büyük Larousse
Rüyada Bir Şey Satmak
Stradivarius kemanımı satmak isterim, destek sağlar musunuz?
Elimdeki civayı satmak isterim, ne yapmalıyım?
YORUMLAR