SEHİ sıf. (fars. sehi). Esk. 1. Düz, doğru, muntazam: "Sen sehf servi gülistân- da temâşa için âb I Başdan ayağa göz olmuş dedi...
SEHİ sıf. (fars. sehi). Esk.
1. Düz, doğru, muntazam: "Sen sehf servi gülistân- da temâşa için âb I Başdan ayağa göz olmuş dediler ana habâb" (Vasfi, XVI. yy.).
2. Fidan benzer biçimde boy için kullanılır.
3. Sehi-kad ya da sehi-kamet, fidan benzer biçimde muntazam boy: "Her sehî-kad cilvesi bir seyl-i tufan-t bela" (Fuzuli, XVI. yy.). "Ey sehi -kamet ü şîrîn-güftâr / Bülbül-i vird-i ruhun gerçi hezâr" (Fıtnat Hanım, XVIII. yy.).
1. Düz, doğru, muntazam: "Sen sehf servi gülistân- da temâşa için âb I Başdan ayağa göz olmuş dediler ana habâb" (Vasfi, XVI. yy.).
2. Fidan benzer biçimde boy için kullanılır.
3. Sehi-kad ya da sehi-kamet, fidan benzer biçimde muntazam boy: "Her sehî-kad cilvesi bir seyl-i tufan-t bela" (Fuzuli, XVI. yy.). "Ey sehi -kamet ü şîrîn-güftâr / Bülbül-i vird-i ruhun gerçi hezâr" (Fıtnat Hanım, XVIII. yy.).
Kaynak: Büyük Larousse
Sehi Bey
YORUMLAR